Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 184/2016 Dava No 54/2017 Karar Tarihi 21.12.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 184/2016 Dava No 54/2017 Karar Tarihi 21.12.2017
Numara: 184/2016
Dava No: 54/2017
Taraflar: Elmak Co. Ltd. ile Cemal Tuğcan ve Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürlüğü arasında
Konu: Ara emri - Korunması gereken statükonun emrin verildiği andaki statüko olması - Verilecek emrirden 3. kişilerin haklarının etkilenmemesi gerekir.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 21.12.2017

-D. 54/2017 Yargıtay/Hukuk No: 184/2016
(Lefkoşa Dava No: 3904/2015)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri Hakkı

İstinaf eden: Elmak Co. Ltd. - Lefkoşa
- (Davacı)

ile

Aleyhine istinaf edilen: No.1- Cemal Tuğcan, Lefkoşa
No.2- Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürlüğü vasıtasıyla KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa
(Dav-alılar)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Oktay Feridun adına Avukat Arkun Zeka
Aleyhine istinaf edilen No.1 namına: Avukat Ayfer Şefik
Aleyhine istinaf edilen No.2 namına: Savcı Gözdem Çelik-er


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Alev Ulunay'ın 3904/2015 sayılı davada, 15.12.2016 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.

------------

K A R A R


Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç- Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Bu istinaf, Alt Mahkemenin 15.12.2016 tarihli istidanın ret ve iptal kararından yapılmıştır. Bu istinafta Davacı/Müstedi/İstinaf Eden sadece Davacı, Davalı No.1/Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilen sadece Dava-lı No.1, Davalı No.2/Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilen sadece Davalı No.2 olarak anılacaktır.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR

İstinafa konu olguları şöyle özetledik:

Davacı kayıtlı bir limited şirkettir ve Gönyeli'de kain iki parsel taşınmazın kayıtlı -mal sahibidir.

Davalı No.1 ise, Davacının mal sahibi olduğu parsellere komşu iki parsel taşınmazın kayıtlı mal sahibidir. Davalı No.2 ise Tapu ve Kadastro Dairesidir.

Davalı No.1 mal sahibi olduğu taşınmazların üzerine 3 blok halinde apartman; Davac-ı ile komşu olduğu arazi sınırına ise duvar inşa etmiştir. Davalı No.1, bahse konu inşaatlar için final approval - nihai tasvip belgesini yetkili belediyeden temin etmiştir.

İstidaya konu davanın ihtilaf konusu olmayan diğer olguları şöyledir:

Tapu v-e Kadastro Dairesi tarafından 26.3.2015 tarihinde yapılmış olan sınır tespit ölçümünde, Davalı No.1'in inşa ettiği bahçe duvarının Davacının arazisinde olduğu, bahçe duvarının Davacının arazisini ihlal ettiği, Davacıya ait her iki arazinin de Davalı No.1 t-arafından inşa edilen duvar vasıtasıyla ihlal edildiği tespit edilmiş; Davalı No.1'in inşa ettiği bir apartmanın ise yasal olarak komşu sınırdan bırakılması gereken 10 ayaktan daha yakın bir mesafede inşa edildiği ve bahse konu apartmanın Davacının sınırın-dan takriben 1.54 metre, yani yaklaşık 5 ayak mesafede olduğu ölçülmüştür.

Davacı bu tespite binaen, Davalı aleyhine huzurumuzdaki davayı dosyalayarak, ihlale konu bahçe duvarının ve söz konusu apartmanın yıkımını ve Davacının bu ihlal nedeniyle uğramış- olduğu zarar-ziyanın tazminini talep etmiştir.

Davacı bu dava altında, 4.5.2015 tarihinde bir istida dosyalamış ve istidasında söz konusu inşaatlara konu apartman dairelerine müstakil koçan ısdar edilmesini men eden bir emir talep etmiştir.

Alt Mahk-eme, tek taraflı yapılan bu başvuruyu ele alarak, 6.5.2015 tarihinde talep edildiği şekilde, tek taraflı bir emir ısdar etmiştir.

İstida ve emrin Davalılara tebliğinden sonra itirazname dosyalanmış; istidayı dinleyen Alt Mahkeme Davacının ilk nazarda -davasında haklı olduğuna dair belirtiler olmadığına, karara bağlanması gereken konunun ciddi olmadığına ve Davacının telafisi imkansız zarar-ziyana düçar kalacağına kanaat getirmediğine bulgu yaparak, istidayı ret ve iptal etmiş ve Davacının Davalıya 3000 -TL masraf ödemesine emir vermiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ

Davacının istinafında 8 istinaf sebebi olmakla birlikte, istinaftaki hitabında istinafını 2 başlık altında toplamıştır. Davacının istinafı aşağıdaki gibidir:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının ara emri- prensipleri uyarınca davada karara bağlanması gereken konunun ciddi olmadığına ve haklı olduğuna dair belirtiler bulunmadığına ve Davacının davasında telafisi imkansız veya çok güç bir zarar-ziyana uğramasının söz konusu olmadığına bulgu yaparak istida ve- emri iptal etmekle hata yaptı.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacı aleyhine masraf emri vermekle hata yaptı.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

Davacı Avukatın istinaftaki hitabında ileri sürdüğü argümanlar özetle şöyledir:

Davalı No.1, Davacının sınırını, -sınıra duvar inşa etmekle ihlal etmiş, apartman bloğunu da sınırda bırakılması gereken yasal mesafeden yakın inşa ederek tecavüzde bulunmuş ve Davacıyı zarar-ziyana düçar bırakmıştır. Davalı No.1'in inşa ettiği binalar nedeniyle, Davacının taşınmazını geli-ştirmesi engellenmiştir.

Davacının yukarıda belirtilen iddialara dayandırdığı ihtilaf ciddi olmakla birlikte, karara bağlanması gereken konunun ciddi olmadığına bulgu yapan Alt Mahkeme hatalı bir karar üretmiştir.

Davacı davasında ilk nazarda haklı o-lduğunu gösteren şahadet ve emareler sunmuş olmasına karşın, Alt Mahkeme Davacının, Davalı No.1'in inşa ettiği binaların final approval belgesini veya nihai tasvip iznini iptal ettirmeden dava açamayacağına bulgu yaparak final approval iptal ettirilmeden d-osyalanan davada Davacının haklı olduğuna dair belirtiler olamayacağına ve olmadığına da bulgu yapmakla hata yapmıştır.

Davacı istidasında ve ekli yemin varakasında, talep edildiği şekilde emir verilmemesi durumunda müstakil koçanların çıkarılacağını, b-öyle bir durumda 3.kişilere devir veya satışının yapılabileceğini ileri sürmüş; Alt Mahkeme ise, Davacının telafisi imkansız bir zarara uğrayacağını söylemenin mümkün olmadığına bulgu yapmakla hata yapmıştır. Mahkeme bu hatalı bulgusundan hareketle verilen- tek taraflı emri iptal etmiştir.

Alt Mahkemenin huzurundaki olgular, ara emri prensipleri ile ilgili gerekli tüm unsurların mevcut olduğunu ortaya koymaktaydı ve verilen tek taraflı emrin bu nedenle dava sonuna kadar kesinleştirilmesi gerekmekteyd-i. Alt Mahkeme bu sonuca ulaşmayarak istidayı ret ve iptal etmekle hata yapmış ve hatalı bir karar vermiştir.

Alt Mahkeme yapmış olduğu bulgularla davayı da neticelendirmiş ve ara emri prensiplerinin dışına çıkarak hatalı bir karar vermiştir. Alt Mahkem-e masraf emri vermekle de hata yapmıştır.

Belirtilenlerle istinafın kabul edilerek Alt Mahkemenin kararının iptal edilmesi ve verilen tek taraflı emrin dava sonuna kadar yürürlükte kalmasına yönelik emir verilmesi gerekmektedir.

Davalı No.1 Avukatının- hitabını ise şöyle özetledik:

Davacının davasında ilk nazarda haklı olduğuna dair belirtiler yoktur.
Tarafların sunduğu şahadetten Davalının ihtilaf konusu binalar ile ilgili final approval aldığı ihtilafsızdır. Davacı, yetkili makam tarafından Davalı- No.1'e verilmiş final approval belgesini ve/veya nihai tasvip ve/veya iznini iptal ettirmeden bu davayı ileri götüremez. Verilen izin ayrı bir idari işlem olup dava konusu yapılması gerekirdi.

Davacının davasında sınır ihlaline konu tek husus bahçe -duvarıydı ve Davalı bu dava dosyalandıktan sonra bu duvarı yıkmış, ihlali sonlandırmış, bu davaya konu edilebilecek sınır ihlali kalmamıştır. Sınıra yakın inşa edilmiş bina bir sınır ihlali teşkil edemez. Dolayısıyla Davacının davasında haklı olduğuna dair- belirtiler bulunmamaktadır.

Davacının telafisi imkansız zarar-ziyan noktasında haklılık payı bulunmamaktadır. İstida altında müstakil koçan çıkacak taşınmazların 3.kişilere devredilmemesine dair emir verilmesi talep edilmemiştir. Sadece müstakil koçanl-arın çıkması ile Davacı telafisi imkansız bir zarar-ziyana düçar kalamaz. Davacının zarara uğrayabilmesi için 3.kişilere devredilmesi söz konusu olmalıdır ki, Davacı bu hususta men edici bir emir talep etmemiştir. Talep edildiği şekilde verilecek bir emir -3.kişiler lehine hak doğmasını engellemeyi sağlamamakta veya amaçlamamaktadır.

Belirtilen gerekçelerle, istinafın masraflarla reddi gerekir.

Mahkemeye Davalı No.2 adına hitap eden Savcı ise Davalı No.1'in iddialarına katıldığını beyan ettikten sonra-, aşağıda belirtilen argümanlarda bulunmuştur:

İhlale konu duvar yıkılmıştır. İnşaatların yapılması aşamasında ölçümü yapan makam belediyedir, Tapu Dairesi değildir. Ölçümü Tapu Dairesi yapmadığından, Davacının Tapu aleyhine bir dava sebebi olamaz. Prens-ip olarak, koçan verilmesi için Tapu Dairesine ulaştırılan evrakların doğru olduğu kabul edilir ve verilen onaylar iptal edilmedikçe Tapunun bu onay belgelerine istinaden koçan ısdar etme hak ve yetkisi vardır.

Tapu Dairesi Mahkemenin vereceği emir doğr-ultusunda işlem yapmaya da hazırdır.

Belirtilenlerle, Davacının Davalı No.2 aleyhine bir dava sebebi olmadığından, verilen karar doğrudur ve istinafın masraflarla reddi gerekir.

İNCELEME

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının ara emri prensipleri uyarınca -davada karara bağlanması gereken konunun ciddi olmadığına ve haklı olduğuna dair belirtiler bulunmadığına ve Davacının davasında telafisi imkansız veya çok güç bir zarar-ziyana uğramasının söz konusu olmadığına bulgu yaparak istida ve emri iptal etmekle ha-ta yaptı.

Davacı, Talep Takririnde, yasaya aykırı olarak inşa edilen bahçe duvarı ve apartmanların yıkılmasını ve tazminat ödenmesini talep etmektedir.

Alt Mahkemenin Talep Takririnde özetlediğimiz talepleri dikkate alarak istida altında vermiş olduğu g-eçici emri duruşma neticesinde iptal ederek yaptığı bulgular özetle şöyledir:

Davacı final approval belgesini iptal ettirmeden bu inşaatların yıkımını talep edemez.
Davacı final approvalı iptal ettirmeden tazminat talep edemez.
Davacının talep ettiği ara- emirleri mahkemeden aradıkları çareyi vermez veya teminatı sağlamaz.

Alt Mahkeme, kararında; Davacının istidadaki taleplerini, 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41.maddesinde öngörülen prensiplerin mevcudiyeti açısından incelemiştir.

Meseleyi, Davac-ının davasında ilk nazarda haklı olduğuna dair belirtiler bulunup bulunmadığı kriterine istinaden inceleyen Alt Mahkeme, yıkım talep edilen binalarla ilgili olarak final approval alındığının ihtilafsız olduğundan; bu final approval iptal ettirilmeden bahse- konu binaların yıkımının talep edilemeyeceğine bulgu yapmıştır.

Davacının davada haklı olduğuna dair belirtiler olup olmadığı, meselenin olgularına bağlı olarak incelenmelidir. İstinafa konu davada, Davalının sınır ihlalinde bulunarak Davacının arazisi- içerisine duvar ve sınırların hatalı olarak dikkate alması sonucu sınıra yasal mesafeden yakın binalar inşa edilmiş olduğu yönünde Davacı tarafından iddia ileri sürülmüş, dava dosyalandıktan sonra sınır ihlali yaratan duvar Davalı No.1 tarafından yıkılmış-tır. İnşa edilen apartman blokunun yasal olarak komşu sınırdan bırakılması gereken 10 ayaktan itibaren inşa edilmediği ve daha az bir mesafe bırakılarak veya 1.54 metre bırakılarak inşa edildiği, kabul edilen, ihtilaflı olmayan ve yapılan sınır tespitine d-ayanan bir olgudur. Davacı, bu olgulara dayanarak bahse konu binanın yıkılmasını ve zarar-ziyan talep etmektedir.

Davacının binanın yıkılmasına dayanan taleplerinde haklı olup olmadığı davanın esasında karar verilecek bir husus olduğundan, bu aşamada sad-ece bu yönde yapılan talebin olgularla desteklenip desteklenmediği ve ilk nazarda bu taleplerini haklı kılacak olgular bulunup bulunmadığına bakmamız yeterli olacaktır. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, davanın sonunda bu yönde emir verilip verilemeyeceği hu-susundaki hukuki argümana girmeden önce, Davacının taleplerini destekleyen, ilk nazarda haklı olduğuna dair belirtiler bulunup bulunmadığını incelememiz gerekmektedir.

Davacı davasında tazminat talebinde de bulunmuştur. Davacının tazminat talepleri, Dav-alı tarafından yapılan inşaat nedeniyle arazilerini değerlendirememesine dayanmaktadır. Alt Mahkeme, Davacının final approval'ı iptal ettirmeden tazminat talep edemeyeceğine bulgu yapmış; Davacının bu açıdan da davasında haklı olduğuna dair belirtiler bulu-nmadığına karar vermiştir.

Mahkemelerin, ara emri safhasında, davayı neticelendirici bulgular yapmaması veya yapmaktan kaçınması gerektiği, birçok Yargıtay kararında ifade edilmiş bir kuraldır.

Davacının tazminata yönelik taleplerinde haklı olup olmad-ığı davanın esasında ele alınarak karar verilmesi gereken bir husustur. Yukarıda ifade edildiği üzere, bir davadaki taleplerin neticelendirilmesine yönelik ara emri safhasında bulgu yapılması hatalıdır. Mahkemeler bu yönde bulgu yapmamalı, yapmaktan kaçınm-alıdır. Mahkemenin bu safhada incelemesi gereken, mevcut olgularla Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtilerin olup olmadığıdır. Davalı Davacının sınırına 10 ayaktan daha az bir mesafeden apartman inşa etmiş, Davacı ise bu inşaatlar nedeniyle kend-i arazilerini değerlendiremediği gerekçesiyle zarar-ziyana düçar kaldığını ileri sürerek tazminat talep etmiştir. Meseleye baktığımızda, inşaatın sınıra yasal mesafeden daha az bir mesafe bırakılarak inşa edildiği ihtilaflı olmayıp, sadece Davacının bu ned-enle zarara uğramış olup olmadığı veya tazminat almaya hakkı olup olmadığı davanın esasında karar verilmesi gereken ihtilaflı bir konudur. Bu konuda Davacının tazminat talebinde bulunabilmesi için, ilk olarak final approvalın iptal ettirilmesinin gerektiği- yönündeki Alt Mahkeme bulgusu ise, herhangi bir hukuki gerekçeye dayandırılmadığı gibi, davanın neticesinde karar verilmesi gereken bir hukuki soru olduğundan, bu safhada böyle bir bulguya vararak davayı neticelendirici emir verilmesi hatalıdır.

Beli-rtilenlerle, Alt Mahkemenin Davacının davasında ilk nazarda haklı olduğuna dair belirtiler bulunmadığı yönündeki bulguları hatalıdır. Yukarıda belirtilenler ışığında meseleye bakıldığında, yıkım ve tazminat talep eden Davacının davasında sunduğu mevcut olg-uların ilk nazarda haklı olduğuna dair belirtiler olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bununla birlikte, Alt Mahkemenin konunun ciddi olmadığına dair bulgusunun da hatalı olduğu ve meselenin olgularına, taraflar arasındaki ihtilafa ve Davacının uğradığını iddia -ettiği zarar-ziyana bakıldığında, Davacının davasında karara bağlanması gereken ihtilafların ciddi olduğu anlaşılmaktadır.

Alt Mahkeme ara emirleri ile ilgili son unsuru da değerlendirmiş ve davaya konu inşaatlarla ilgili Davalıya müstakil koçan ve-rilmesi halinde 3.kişilere devredileceğini veya 3.kişilerin haklarının etkileneceğini söylemenin mümkün olmadığı gibi, koçan verilmesi durumunda Davacının telafisi imkansız zarar-ziyana uğrayacağını söyleyebilmenin mümkün olmadığına bulgu yapmıştır.

Dava-cı, Talep Takririnde, inşaatların yıkımını ve tazminat ödenmesini talep etmektedir. Davacının yetkilisinin yaptığı yemin varakasında, koçan verilmesi durumunda apartman dairelerinin 3.kişilere devredilebileceği ve böyle bir durumda telafisi imkansız veya ç-ok güç bir durum ortaya çıkacağı ileri sürülmüştür.

Bir ara emri talebinde, talep edildiği şekilde emir verilmemesi halinde, ileride telafisi imkansız veya çok güç bir zararın doğabileceği unsuru değerlendirirken, talep edildiği şekilde emir verilmemesi -halinde davacının telafisi mümkün olmayan veya eski duruma dönüşün çok zor olacağı bir zararla veya durumla karşı karşıya kalma ihtimalini, ara emri ile davacıya sağlanacak teminata karşılık davalının haklarını kullanamaması nedeniyle ortaya çıkacak müşkül-atın ölçülüp tartılmasını ve statükonun korunabilmesi, davada verilecek olası hükmün bir anlam ifade edebilmesi ve uygulanabilmesi için statükonun korunmasını sağlayacak emirlerin verilmesinin hedeflenmesi gerekir.

Bir ara emri talebini değerlendirirk-en, davalının haklarının etkilenme ihtimali de değerlendirilmeli, verilecek emirden 3.kişilerin de haklarının etkilenmemesi sağlanmalıdır.

Korunması gereken statüko, verilen ara emri sonucunda ortaya çıkan statüko olmayıp, emrin talep edildiği andaki me-vcut statükonun dava sonuna kadar korunmasıdır (Bkz. Kumyalılı Estate and Construction Ltd. ile Paul James Reilly, Yargıtay/Hukuk 120/2016 Dağıtım 40/2017).

Bu istinafta, bu aşamada, Davacı dışında herhangi bir kişinin hakkının etkilenmesi söz konusu de-ğildir.

Bununla birlikte, mevcut statüko korunmaz ve müstakil koçanlar çıkarılarak 3.kişilere devredilirse, Davacı dışında kişilerin de haklarının etkilenme ve davada verilecek karardan dolayı zarar-ziyana düçar kalma ihtimalleri olabilecektir.Bu nedenle-, meseledeki taşınmazların mevcut statükolarının korunmasının dava sonuna kadar gerekli olduğu aşikardır.

Davacının iddiaları dikkate alındığında, yapılan talebin statükonun korunmasına yönelik olduğu ve bunu amaçladığı, koçanların ısdar edilmesi durumun-da 3.kişilere devredilebileceği ve böyle bir durumda telafisi imkansız veya çok güç bir durumla karşı karşıya kalınabileceği nedeniyle, mevcut olgularla Davacının bu unsurun da mevcudiyetini tatmin etmiş olduğu kabul edilmelidir.

Bununla birlikte, Davalı- No.1'in bu yönde bir emir verilmesi durumunda haklarını kullanmaktan men edileceği ve bu yönde verilecek emirle hakkını kullanmaktan kısıtlanmasının Davacıya sağlanacak teminat açısından kıyaslandığında kendi lehine ağır bastığı, bu emrin verilmesi halind-e Davacının elde edeceği hukuki menfaatten daha fazla etkileneceği, emir verilmemesi halinde Davacının karşı karşıya kalabileceği zarar-ziyan veya güçlükten kendi haklarının daha fazla etkileneceği ve dolayısıyla da mahkemenin bu yönde emir vermemesi gerek-tiği noktasında mahkemeyi tatmin edemediği, Alt Mahkemenin bu hususta herhangi bir bulgusunun olmadığı görülmektedir.

Neticede Davacı talep edilen şekilde dava sonuna kadar bir emir verilmesi için gerekli unsurların bulunduğunu ortaya koymayı başarabildi-ğinden, tek taraflı verilen emrin dava sonuna kadar kesinleştirilmesi gerekirdi.

Belirtilenlerle istinaf kabul edilir. İstinaf kabul edildiğinden masraflarla ilgili yapılan istinaf da kabul edilerek masraf emri iptal edilir.

NETİCE

Davacı istinafında- başarılı olduğundan, Alt Mahkemenin istidayı ret ve iptal eden kararı ve masraf emri iptal edilir. 6.5.2015 tarihinde tek taraflı olarak verilen emrin aynı koşullarla dava sonuna kadar kesinleşerek yürürlükte kalmasına emir verilir. İstinaf masrafları Dav-alı No.1 tarafından Davacıya ödenecektir.




Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç

21 Aralık 2017








13






Full & Egal Universal Law Academy