Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 171/2016 Dava No 25/2018 Karar Tarihi 12.10.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 171/2016 Dava No 25/2018 Karar Tarihi 12.10.2018
Numara: 171/2016
Dava No: 25/2018
Taraflar: Zehra Yüksel ve diğerleri ile Güner Göktuğ arasında
Konu: Anayasa mahkemesine havale - Anayasanın 131. maddesinin yorumu için havale
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 12.10.2018

-D. 25/2018Yargıtay/Hukuk No: 171/2016
(Girne Dava No : 1277/2007)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri Hakkı


İstinaf eden : No.1- Zehra Yüksel,3.Şht.Temel Şimşir Sokak,
Gir-ne.
No.2- Derviş Z.Deniz, Lütfibiberoğlu Sokak,
Yuva Apt. 11/4,Lefkoşa.
No.3- Şerife Derya Çelik, 18 Şht.Ferruh Canbaz
Sokak, Lefkoşa.
(Davacılar)

ile


Aleyhi-ne istinaf edilen : Güner Göktuğ, Müftü Ziyai Efendi
Sokak, No.1 Lefkoşa.
(Davalı No.1)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden No.1 ve No.3 namına : Avukat Özgü Özyiğit hazır.
İstinaf eden No.2 : Derviş Z. Deniz- şahsen hazır.
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Ergin Ulunay hazır.


Girne Kaza Mahkemesi Başkanı Talat Usar'ın 1277/2007 sayılı davada, 7.10.2016 tarihinde verdiği karara karşı Davacılar tarafından yapılan istinaftır.

-----------

- A R A K A R A R



Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davacılar, Girne Kaza Mahkemesinin 7.10.2016 tarihinde aleyhlerine verdiği hükme karşı bu istinafı dosyaladılar.
Huzurumuzdaki istinafta, İstinaf Eden/Davacı No.1 ve 3 Avukatları vasıtasıyla, İstinaf Ed-en/Davacı No.2 ise şahsen bulunmaktadır. Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı No.1 ise Avukatı vasıtasıyla temsil edilmektedir.

İstinafın dinlenmek üzere tayin edildiği 24.9.2018 tarihinde Davacılar sırayla söz alarak, konunun Anayasa'nın 148. ve 149. maddele-ri tahtında Anayasa Mahkemesine havalesini talep ettiler.

Anayasa'ya havale talebiyle ilgili olgular özetle şöyledir:

Davacılar, 5.9.2007 tarihinde Davalılar aleyhine bir dava dosyalayarak aşağıdaki taleplerde bulundular.

"Davacıların talebi:
Dava-lı No.1 tarafından Girne Kaza Mahkemesine dosyalanan yukarıda mezkur 50/70 sayılı Tereke İstidasının reddi veya Davalı No.1'in mezkur 50/07 sayılı Tereke İstidası gereğince müteveffiye Ayşe Girneli n/d Ayşe Tahir Girneli n/d Ayşe Tahir Hacı Ahmet'in tereke-sinin Tereke İdare Memurluğuna tayin edilmemesi;
Yukarıda 6'ncı paragrafta belirtilen 21.2.2007 tarihli yazının ve/veya vasiyetnamenin geçersiz olduğu hususunda ve/veya KKTC Yasalarına göre geçersiz olduğu hususunda ve/veya KKTC'de uygulanamayacağı hususun-da bir Mahkeme beyanı, aksi takdirde, söz konusu vasiyetnamenin vakıf kurulması ile ilgili kısmının, müteveffiyenin terekesinin 1/3'üne tekabül edecek şekilde kısıtlanmasını veya azaltılmasını öngören bir emir,
Davacıların veya onların göstereceği kişi ve-/veya kişilerin mezkur terekeye Tereke İdare Memuru tayin edilmeleri;
Muhterem Mahkemenin uygun göreceği başka herhangi bir emir, ve
Dava masrafları."


Davalı No.1 ve 5, Avukatları vasıtasıyla Müdafaa Takriri dosyaladı.

Müdafaa Takririnde Davacıların- iddialarını reddettiler ve özellikle ön-itirazda bulunarak Ahkamül Evkaf ile ilgili taleplerin yetkili mahkemede ileri sürülmediği iddiasıyla davanın reddini talep ettiler. Müdafaa Takririnin 2. paragrafı aynen şöyledir:

"2.Davalı No.1 ve No.5 işbu ön -itirazla Davacının 21.2.2007 tarihli Vasiyetnamenin bir vakıf olmadığı ve/veya vakıf oluşturmadığı ve/veya bir vakfiye senedi olarak geçerli olmadığı hususundaki iddiaları Ahkamül Evkaf Prensipleriyle, Bölüm 337, Evkaf ve Vakıflar Yasası Hükümlerine tabi o-lduğu nedeniyle Yüksek Mahkemenin Asli Yargı Yetkisine girdiğinden ve/veya Aile Mahkemesinin Yargı Yetkisi içerisine giren dini konular olduğundan bu Davanın ve/veya bu Davanın Vakıflarla ilgili taleplerinin iptal edilmesini talep ederler."


Davalılar N-o.2,3 ve 4 de Avukatları vasıtasıyla Müdafaa Takriri dosyaladılar.

Daha sonra Talep Takriri mahkeme emriyle tadil edilerek sair şeyler yanında Talep Takririnin talep kısmına bb)
paragrafı eklenerek aşağıdaki talepte bulunuldu:

"bb) Yukarıda 6'ıncı pa-ragrafta belirtilen 21.2.2007 tarihli yazının ve/veya vasiyetnamenin içerisinde yer alan vakfiyenin ve/veya Ayşe Tahir Girneli Vakfı kurulması ile ilgili kuralların ve/veya kısımların geçersiz olduğu ve/veya Ahkamül Evkaf Yasası'na ve/veya mevzuata aykırı -olduğu ve/veya mezkur vakfın kurulabilmesi için gerekli şartlara sahip olmadığı hususunda ve/veya mezkur vasiyetnamenin ve/veya Ayşe Tahir Girneli Vakfı kurulması ile ilgili kısımlarının KKTC Yasalarına ve/veya mevzuatına göre geçersiz olduğu hususunda bir- Mahkeme beyanı,"



Davayı dinleyen Alt Mahkeme Davacıların iddialarını teker teker inceledi ve özellikle mezkur Vasiyetnamenin vakfiye olarak kabul edilip edilmeyeceği ile ilgili Fasıl 337 Evkaf ve Vakıflar Yasası'nın yürürlükte olduğundan hareketle, d-ava konusu Vasiyetname ile ilgili aşağıdaki gibi bulgu yaptı:

"Dava konusu vasiyetname 2007 tarihli olup bu tarih itibarıyla Fasıl 337'nin yürürlükte olduğu açık olduğu cihetle mezkur vasiyetnamenin vakfiye olarak kabul edilebilip edilemeyeceği Fasıl 33-7 hükümleri ışığında tesbit edilmelidir.
İzah ettiklerim ışığında huzurumdaki meselede Ahkamül Evkafın uygulanabilir olmadığına ve Fasıl 337 hükümleri ışığında meselenin karara bağlanması gerektiğine dair bulgu yaparım.
Fasıl 195 madde 41 n(1)(C) mad-desine göre ölen kişi ne eş, ne çocuk ne de çocuğun füruu, ne baba ne de ana bırakırsa terekesini bütünüyle vasiyet edebilir. Dolayısıyla müteveffiyenin tüm malını vasiyet etmesinin önünde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Terekenin ve vasiyet edil-en malların değerine ilişkin şahadet de sunulmamıştır. Dolayısıyla, Davacıların bu başlık altındaki iddiası kabul edilebilir değildir ve ret ve iptal edilir."


Sonuç olarak Alt Mahkeme İstinaf Eden/Davacıların davalarında başarılı olamadıkları sonucuna u-laşarak davayı reddetti.

Davacılar, sadece Davalı No.1 aleyhine bu istinafı dosyaladılar.

İstinaf duruşmasında önce, İstinaf Eden/Davacı No.1 ve 3 Avukatı Yargıtaya bir müracaatta bulunarak, özetle: Konunun Ahkamül Evkaf Kurallarını ilgilendirdiğini,- iptali istenen vasiyetnamenin konusunun vakfiye olduğunu, böyle bir vasiyetnamenin iptali için açılan bir davada Anayasa'nın 131. maddesinin yorumlanması suretiyle Ahkamül Evkaf Kurallarının mı, Fasıl 337 Evkaf ve Vakıflar Yasası'nın mı uygulanması gerekt-iğinin belirlenmesi gerektiğini, Ahkamül Evkaf kurallarının Anayasa'nın 131. maddesi gereğince tanındığını, Ahkamül Evkaf Kurallarının Anayasa kuralı niteliğinde olduğunu ve diğer yasalara karşı üstün olduğunu, bunun yorumunu yapmaya münhasır yetkili mahke-menin Anayasa Mahkemesi olduğunu, bu nedenle konunun Anayasa'nın 149. maddesi altında Anayasa Mahkemesine havalesini talep etti.

Daha sonra şahsen söz alan Davacı No.2, Davacı No.1 ve 3 Avukatının söylediklerine ilaveten, özetle: Fasıl 337 Evkaf ve Vakı-flar Yasası'nın 10. maddesinin vasiyet yolu ile vakfetmeyi, 34. maddenin ise vakıf beyannamesinde malın satılabileceği veya ipotek edilebileceği konularında yetki verilmesi halinde vakfa konu malların satılabileceğini düzenlediğini, Anayasa'nın 131. maddes-i ile tanınan Ahkamül Evkaf Kurallarına göre vakfedilen bir malın satılamayacağını, vasiyet yolu ile vakıf düzenlenmesinin de Ahkamül Evkaf konusu olduğunu, vakfedilen malın değerinin vasiyet edilebilen bölümün değerini aşması halinde varisler rıza gösterm-edikçe vakfiyenin oluşturulamayacağını, bu durumda Anayasa'nın 131. maddesi ile tanınan Ahkamül Evkaf Kuralları ile Fasıl 337'nin 10 ve 34. maddelerinin tamamen zıt kurallar içerdiğini, mevcut haliyle bu maddelerin Anayasa'nın 1. ve 131. maddelerine aykırı- olup olmadığının Anayasa Mahkemesinden sorulması için konunun Anayasa Mahkemesine havalesini talep etti.

Davalı No.1 Avukatı, yapılan havale talebine itiraz ederek Ahkamül Evkaf Kurallarının 1955'de Fasıl 337 ile tadil edildiğini, Davacıların bahsini e-ttiği ve Fasıl 337 madde 10 ve 34 ile ilişkilendirdiği 104'den 116'ya kadar sıralanan maddelerin ilga edildiğini, bu durumun ilk defa 16.8.1960'da 1960 Anayasası'nın 110. maddesi ile tanındığını, Ahkamül Evkafın kaldırılmış hükümlerinin Fasıl 337'ye karşı -önceliği olmadığını, uyuşmazlığın çözümüne etken bir başvuru yapılmadığını, bu nedenle havale talebinin reddedilmesi gerektiğini ileri sürdü.

Yapılan havale talebini, tarafların iddia ve argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

Davacı No.1 ve 3 Avukat-ının müracaatı Anayasa'nın 149. maddesi altında yapılmıştır.

Anayasa'nın 149. maddesine göre, Anayasa'nın herhangi bir kuralını yorumlamak yetkisi münhasıran Anayasa Mahkemesinindir.

Anayasa Mahkemesi 1/1993 (D.7/1994) sayılı kararda, Anayasa'nın 149-. maddesi altında Anayasa'nın belli bir kuralının yorumu için Anayasa Mahkemesine yapılacak havale talebinde, müracaat edenin, tüm argümanlarını ortaya koyup havale isteminde bulunması gerektiği belirtilmiş, istismara açık ve gecikmelere sebep olacak şekil-de, salt farklı bir argümanın sunulduğu gerekçesiyle, kişiye birçok kez havale talebinde bulunmasına fırsat verilmemesi gerektiği ikazı yapılmıştır.

Anayasa Mahkemesinin bu ikazından Anayasa'nın 149. maddesi kapsamında yapılan bir yorum havalesi talebin-de, ileri sürülen tüm argümanların böyle bir havaleyi gerekli kılması ve aynı konuda farklı argüman ileri sürülerek havale yapılmasına fırsat verilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Anayasa'nın 149. maddesi ayrıca, Anayasa Mahkemesi tarafından yorum yapı-lırken, Anayasa ile ilgili komite raporları ile meclis tutanaklarından da yararlanılacağı amir hükmünü içermektedir.

Bu esastan hareketle, yorum havalesi talebinde bulunan tarafın argümanları bakımından, komite raporları ve meclis tutanakları dikkate al-ınması gereken önemli kaynaklardır.

Huzurumuzdaki havale müracaatında konu sadece Ahkamül Evkaf Kurallarının yürürlükte olup olmadığı veya uygulanıp uygulanamayacağı olmuş olsaydı, Anayasa'nın 131. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ahkamül Evkaf kurall-arı bu Anayasaca tanınır" hükmü karşısında, konunun yorumu için Anayasa Mahkemesine havalesi gerekmeyecekti. Neticede Anayasa'nın tanıdığı kuralların yürürlükte olduğu ve konusu Ahkamül Evkaf olan uyuşmazlıklara uygulanacağı yorum gerektirmeyecek kadar açı-ktır.

Ancak yapılan havale müracaatında iddia, Ahkamül Evkaf Kurallarının değiştirilmeden, kara kitap olarak adlandırılan dönemdaki orijinal haliyle uygulanması gerektiği ve Fasıl 337 Evkaf ve Vakıflar Örgütü Yasası'ndan üstün, Anayasa kuralı seviyesin-de bir düzenleme olduğu yönündedir.

Davacı No.1 ve 3 Avukatı hitabında, Anayasa Komitesinin 27 Nisan 1984 tarihli toplantı tutanaklarını sunmuştur.

Mevcut tartışmaların Ahkamül Evkaf Kurallarının değiştirilemeyeceği, vakıfların kurumsal niteliği ve A-nayasa'ya Ahkamül Evkaf ile ilgili hüküm konmasının sebep ve gerekçeleriyle ilgili oldukları görülmektedir.

Huzurumuzdaki meselede Davalı No.1 Avukatı, Ahkamül Evkaf'ın birçok kuralının ilgili zamanda ilga edildiğini ve Fasıl 337'nin çıkarıldığını, ilga- edilen maddelerin yürürlükte olmadığını, Fasıl 337'ye karşı önceliği veya üstünlüğü olmadığını ileri sürmektedir.

1960 Anayasası'yla da korunan ve tanınan Ahkamül Evkaf Kurallarının Anayasa'nın 131. maddesindeki kapsamının ne olduğu, yürürlükteki diğer- kanunlardan üstün Anayasa kuralı seviyesinde olup olmadığı, 131(1) maddesinde tanınan Ahkamül Evkaf Kurallarının 1960 yılından önceki değişiklikleri de kapsayıp kapsamadığı konularının, Anayasa'nın 131. maddesinin yorumuyla mümkün olacağı kanaatindeyiz. B-u nedenle, konunun Anayasa'nın 149. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesine havalesinin gerekli olduğuna bulgu yaparız.

Davacı No.2'nin Anayasa'nın 148. maddesi altında yaptığı havale müracaatına gelince:

Bilindiği üzere, Anayasa'nın 148. maddesi altında- Anayasa'ya aykırılık havalesi yapılabilmesi için, özellikle havale edilmesi istenen yasa maddesinin davanın karara bağlanmasında etken olması gerekir.

Fasıl 337 Evkaf ve Vakıflar Yasası'nın 10. maddesi, vasiyet yolu ile vakfetmeyi, 34. madde ise bir va-kıf malının hangi hallerde satılabileceğini düzenlemektedir.

İstinafa konu uyuşmazlık konularından biri, vasiyetname ile vakıf kurulması, vakfa konu malların satışı ve vasiyet yolu ile elden çıkarılabilecek kısmın belirlenmesiyle alakalıdır. Bu anlamda -her iki maddenin uyuşmazlığın çözümüne etken olduğu açıktır. Bu kanaatimize bağlı olarak, benzer konuda bir müracaatın yapılmadığını dikkate aldıktan sonra, Fasıl 337 Evkaf ve Vakıflar Yasası'nın 10. ve 34. maddelerinin Anayasa'nın 1. ve 131. maddelerine a-ykırı olup olmadığının Anayasa Mahkemesine sorulmasının uygun olacağına kanaat getirdik.



Yukarıdakiler ışığında:

Anayasa'nın 149. maddesi gereğince Anayasa'nın 131. maddesinde yer alan Ahkamül Evkaf Kurallarının kapsam ve niteliğinin ne olduğu, yü-rürlükteki diğer kanunlardan üstün olup olmadığı, yürürlükte olan ve Anayasaca tanınan kuralların 1960 yılından önce yapılan değişiklikleri kapsayıp kapsamadığı ve 131. maddesinin bütününün yorumlanması için konunun Anayasa Mahkemesine havalesine;
Fasıl 3-37 Evkaf ve Vakıflar Yasası'nın 10. ve 34. maddelerinin Anayasa'nın 1. ve 131. maddelerine aykırı olup olmadığının Anayasa Mahkemesine sorulması için konunun Anayasa Mahkemesine havalesine;
Anayasa Mahkemesinin kararına kadar istinaf ile ilgili işlemlerin- durdurulmasına;
KARAR verilir.



Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç


12 Ekim, 2018











9






Full & Egal Universal Law Academy