Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 167/2012 Dava No 48/2018 Karar Tarihi 11.12.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 167/2012 Dava No 48/2018 Karar Tarihi 11.12.2018
Numara: 167/2012
Dava No: 48/2018
Taraflar: Mustafa Çağakanlı ile Yakındoğu Bank Ltd. arasında
Konu: Alelade borç senedi - tadilat istidasında kötü niyet iddiası -belgedeki imzanın gerçekliği
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 11.12.2018

-D. 48/2018 Birleştirilmiş
Yargıtay/Hukuk No:167/2012-3/2015
(Gazimağusa Dava No: 1640/2010)

Yüksek Mahkeme Huzurunda

Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri Hakkı

Yargıtay/Hukuk No: 167/2012
(Gazimağusa Da-va No: 1640/2010)

İstinaf eden : Mustafa Çağakanlı, Mormenekşe - Gazimağusa. (Davalı)
ile

Aleyhine istinaf edilen: Yakın Doğu Bank Ltd. Gazimağusa.
(Davacı)

A r a s ı n- d a.


İstinaf eden namına : Avukat Alper Dede hazır
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Tevfik Pilli hazır.


Yargıtay/Hukuk No: 3/2015
(Gazimağusa Dava No: 1640/2010)


İstinaf ede-n : Mustafa Çağakanlı, Mormenekşe - Gazimağusa. (Davalı)
ile

Aleyhine istinaf edilen: Yakın Doğu Bank Ltd. Gazimağusa.
(Davacı)

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına :- Avukat Alper Dede hazır
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Tevfik Pilli hazır.



Gazimağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Gülden Çiftçioğlu'nun, 1640/2010 sayılı davada, 24.10.2012 tarihinde verdiği karara karşı ve Gazimağusa Kaza Mahkemesi Yargıcı G-ülden Çiftçioğlu'nun 1640/2010 sayılı davada 11.11.2014 tarihinde verdiği hükme karşı Davalı tarafından yapılan istinaflardır.

---------------

K A R A R

Ahmet Kalkan : Davalı/İstinaf Eden önce Gazimağusa Kaza Mahkemesinin 27.2.2012 ta-rihli tadilat istidası kararına, daha sonra da davanın esası ile ilgili verilen hükme karşı yukarıdaki istinafları dosyaladı.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Birleştirilerek dinlenen istinaflar ile ilgili olgular özetle şöyledir.

Aleyhine İstinaf Edile-n/Davacı (bundan böyle sadece Davacı olarak anılacaktır) İstinaf Eden/Davalı (bundan böyle sadece Davalı olarak anılacaktır) aleyhine 12.4.2010 tarihinde Gazimağusa Kaza Mahkemesinde bir dava açarak, Davalının, Davacı Bankadan 26.10.2007 tarihli mersum bor-ç senedi ve/veya alelade borç senedi tahtında, nakden 818,000TL ve her üç ayda bir kapitalize edilecek %39 faiz ile borçlandırıldığını, Davalının 30-118-0000070377 No.lu hesaptan parayı aldığını, 31.12.2008 tarihi itibarıyla 1,295,509.06 TL'ye baliğ olan b-orcunu ödemediğini iddia ederek, bu meblağın faiz ve dava masrafları ile birlikte ödenmesini talep etti.

Davalı, Avukatı vasıtasıyla dosyaladığı Müdafaa ve Mukabil Dava Takririnde, ön itiraz olarak, dava sebebi bulunmadığını, Davacının Davalıya nakden v-eya 30-118-70377 No.lu hesaptan borç para vermediğini, Davacı nezdinde Fikri Ataoğlu, Mustafa Çağakanlı ve Celal Kavunoğlu'nun 30-160-10242 No.lu bir hesaplarının olduğunu, Davacının hileyle Davalıya 26.10.2007 tarihinde borç senedi imzalattığını, ancak he-rhangi bir para verilmediğini, Davacının, yetkisiz ve talimatsız olarak 30-160-10242 No.lu hesabı kapatıp, Mustafa Çağakanlı ve Celal Kavunoğlu adına 30-118-10282 No.lu cari hesap açtığını, 10282 No.lu hesap bakiyesini yetkisiz ve talimatsız olarak 10282 N-o.lu hesaba aktardığını, bu cari hesabı 26.10.2007 tarihinde kapatarak hile ile 26.10.2007 tarihli borç senedini Davalıya formalite olarak imzalattığını, borcunun olmadığını, borç olarak talep edilen miktarda ivaz bulunmadığını iddia ederek, davanın iptali-ni, Eylül 2007 tarihinde ve/veya o civarda Davalı ile Davacı arasında gayrimenkul mal satış sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile Cemal Mustafa Ahmet Terekesinin İdare Memuru sıfatıyla, Müteveffa adına kayıtlı 19 dönüm 2 evlekten müteşekkil 867 Koçan No.-lu tarlanın Davacıya 780,000stg karşılığında satıldığını, taşınmaz mal devredilmesine rağmen bedelinin ödenmediğini, Davacının Davalıya 780,000stg borcu doğduğunu, bu miktarın faizleri ve mukabil dava masrafları ile birlikte ödenmesini talep etti.

Davac-ı 27.6.2011 tarihinde dosyaladığı Müdafaaya Cevap Takririnde, Davalının iddialarını reddederek, hesap hareketleri ile ilgili tafsilat vermek suretiyle Talep Takriri gereğince hüküm verilmesinde ısrar etti.

Bu meselede, mukabil talep üzerinde ısrar edilm-edi.

Davacı, 27.2.2012 tarihinde çift taraflı bir tadilat istidası dosyaladı.

Bu tadilat istidası ile, Talep Takririnin 3 paragrafının 3. satırında yer alan "nakden alınmıştır ve/veya" cümlesinden sonraki kısmın çıkarılarak, "Davalının yazılı ve sözlü- talimatları ve/veya yazılı beyanları ve/veya isteği doğrultusunda, Davacı tarafından Davalının Davacı nezdinde bulunan 10195 No.lu hesaba 169,000,00 TL, Davalı ile Celal Kavunoğlu'nun sahibi bulunduğu 10282 No.lu müşterek çek ve/veya cari hesaba 546,928.6-1TL ve Davalının 70340 No.lu hesabına ise 102,071.31TL aktarılmak ve/veya bu hesaplara alacak kaydetmek suretiyle Davalıya ödemede bulunulmuş ve/veya Davalının, Davacıdan istikraz eylemiş olduğu işbu 818,000TL Davalıya böylece tediye edilmiştir. Davalının -Davacıdan istikraz etmiş olduğu işbu 818,000 TL Davacı nezdindeki 30-118-0000070377 No.lu hesapta Davalıya borç olarak kaydedilmiş ve/veya gösterilmiştir" şeklinde tadil edilmesini talep etti.

Tadilat istidası ile ilgili yapılan duruşma sonucunda, Alt M-ahkeme, kararında, tadilat prensiplerine değindikten sonra, istida gereğince emir verdi.

Davalı, bu tadilat emrine karşı, Yargıtay/Hukuk 167/2012 sayılı istinafı dosyaladı.

Talep Takririnin tadilinden sonra, layihaların yeniden tamamlanması üzerine, -davanın esasına geçilmiştir.

Alt Mahkemenin saptadığı olgular özetle şöyledir:

Dava konusu zamanlarda Davalı, Davacı Bankanın müşterilerindendi. Davalı, konu tarihlerde müteahhitlikle iştigal ediyordu.

Emare No.6'ya göre, 70377 No.lu (30-118-00000-70377) hesap Davalı adına açılmış bir kredi hesabıdır.

Aynı zamanda Davalı adına açılmış 10195 No.lu çek hesabı da Davacı Banka nezdinde bulunmaktaydı(Emare No.9).

Bunlardan ayrı olarak, Davalı ve Celâl Kavunoğlu adına açılmış 10282 No.lu müşterek hes-ap ve/veya müşterek çek hesabı (Emare No.7) ve sadece Davalı adına açılmış 70340 No.lu kredi hesabı vardı(Emare No.8).

Davalı, 26.10.2007 tarihinde, Emare No.1 Borç Senedini, Mustafa Özdemir ve Ayşe Tekiner'in tanıklığında imzaladı.

Bu meselede Adli T-ıp Uzmanı Prof.Süleyman Serhat Gürpınar ve Kriminalistik Uzman olarak çalışan Bekir Barut'un raporları bulunmaktadır.

Emare No.2 Muhasebe Fişi, 70377 No.lu hesaba 818,000TL, Emare No.3 Muhasebe Fişi, 10282 No.lu hesaba 26.10.2007 tarihinde yapılan 546,9-28.69 TL'lik yatırım, Emare No.4 Muhasebe Fişi, 10195 No.lu hesaba 26.10.2007 tarihinde yapılan 169,000TL'lik yatırım, Emare No.5 Muhasebe Fişi ise 70340 No.lu hesaba 26.10.2007 tarihinde yapılan 102,071.31 TL'lik yatırım ile ilgilidir.

10282 No.lu müşt-erek cari hesaba yatırımlar, nakit ve çek olarak Davalı tarafından yapılmakta idi.

Emare No.1 Borç Senedi, alelade bir borç senedi olup, mersum niteliği yoktur.

Davalı, Emare No.2,3 ve 4 Belgeleri de, Tanıklar Mustafa Özdemir ve Ayşe Tekiner huzurund-a imzaladı.

Davalı, Davacıdan, 26.10.2007 tarihinde, Emare No.1 Borç Senedi ve 70377 No.lu hesap tahtında 818,000 TL borçlandı.

Davalı, 26.10.2007 tarihinde Emare No.1 Borç Senedi ile borçlandığı 818,000 TL'yi, Emare No.2 Muhasebe Fişini imzalayarak 7-0377 No.lu hesaptan tahsil etti. Emare No.3,4 ve 5 Muhasebe Fişlerini imzalayarak ve verdiği yazılı talimat ile 10195 No.lu hesaba 169,000TL, Celal Kavunoğlu ile müşterek 10282 No.lu çek hesabına 546,928.69TL, kendisine ait 70340 No.lu çek hesabına 102,071-.31 TL yatırdı. Bu miktarlar hesaplara alacak olarak kaydedildi.

Alt Mahkemeye göre Davalı, Emare No.1 Borç Senedini kendi serbest onaması ile imzalamasına ve para aktarılan ilgili hesaplardaki borcu azalmasına rağmen, aleyhine dava ikame edilene kadar- sessiz kaldığından, Davacıya karşı, 70340, 10282,10195 No.lu hesaplara aktarım veya yatırım için talimat vermediği veya imzaların yetkisi dışında atıldığı iddiasını yapmaktan hukuken men edilmelidir.

Alt Mahkeme, faiz, hesap hareketleri ve bakiye borç -miktarı konularını inandığı şahadet ve emareler ışığında değerlendirdikten sonra, Davalının Davacıya, Emare No.1 Borç Senedi ve/veya 70377 No.lu hesap tahtında 9.10.2008 tarihine değin yapılan yatırım ve/veya tahakkuk eden faizler dahil, 9.10.2008 tarihi i-tibarıyla 1,185,687.53 TL borcu olduğuna ve bu meblağ üzerinden 9.10.2008 tarihinden tamamen tediye tarihine değin 30 Eylül, 30 Aralık, 31 Mart ve 30 Haziran tarihlerinde %39 faiz kapitalize edilerek uygulanacak oranda faiz borcunun bulunduğuna ve Davalını-n, 9.10.2008 tarihinden sonra ve/veya 13.1.2009 tarihinde veya 6.1.2010 tarihinde herhangi bir ödemede bulunmadığına bulgu yaptı. Mahkeme Davalının hile iddialarını reddetti.

Alt Mahkeme, meselenin Yargıtaya gidebileceğini göz önüne aldıktan sonra, borc-un 29/2013 sayılı Yapılandırma Yasası kapsamına girip girmediğini incelemeden, yukarıda bulgu yaptığı miktar ile ilgili Davalı aleyhine hüküm verdi.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalının, 27.2.2012 tarihli tadilat istidasında verilen tadilat emrine karşı dosyal-adığı 167/2012 sayılı istinaf ihbarnamesinde (5) istinaf sebebi, hükme karşı dosyaladığı 3/2015 sayılı istinaf ihbarnamesinde ise 29 istinaf sebebi bulunmaktadır.

Tüm istinaf sebeplerini aşağıdaki iki başlık altında ele alıp teker teker ve bölümler hali-nde inceleyeceğiz:

Muhterem Alt Mahkeme, 27.2.2012 tarihli tadilat istidasında tadilat emri vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davacının Davasını ispatladığına bulgu yapmak ve Davalı aleyhine hüküm vermekle hata etti.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMA-NLARI:

Davalı Avukatı hitabında özetle: Tadilat istidasına ekli yemin varakasındaki iddiaları reddettiklerini, bu durumda istidanın ispatı için reddedilen olgular ile ilgili tanık çağrılması gerekirken bunun yapılmadığını, celbedilen Müstedi Tanığının -iddialar ile ilgili "bilmem" şeklinde cevaplar verdiğini, kötü niyet iddialarını cevaplamadığını, konu hesaplar ile ilgili belge sunulmadığını, bu nedenle istidanın iptal edilmesi gerekirken emir verildiğini, tadilat ile ilgili istinafın kabul edilmesi ger-ektiğini belirttikten sonra, Alt Mahkemenin, Davalının belgeleri imzaladığına bulgu yapmakla hata ettiğini, hesap hareketlerinin ispatlanmadığı halde ispatlandığına dair bulgu yapıldığını, muhasebe fişleri ile hesapların uyuşmadığını, Mahkemenin aktarmalar-ın yetkisiz yapıldığına bulgu yapmamakla da hatalı olduğunu, 546,000TL ve 169,000 TL'lik 2 adet fişin iptal olduklarının ve yerlerine ısdar edilen fişlerle aktarma yapıldığının Talep Takririnde iddia edilmediğini, faizin ispatlanamadığını, Davacı Tanıkları-na itibar edilmekle hata edildiğini, Davacı davasını ispatlamadığı halde lehine hüküm verildiğini, bu nedenle istinafın kabul edilerek hükmün iptalinin gerektiğini ileri sürdü.

Davacı Avukatı hitabında özetle: Tadilat emrinde veya hükmünde hata olmadığı-nı, kötü niyeti iddia edenin ispatlaması gerektiğini, Alt Mahkemeye ibraz edilen şahadet ve emarelerin Davalının borcunu açıkça ortaya koyduğunu, Davalının imzaladığı belgelerle borcun ispatlandığını, hesap aktarılmasının talimatla olduğunu, Alt Mahkemenin- itibar ettiği şahadette hata olmadığını iddia ederek, istinafın reddini talep etti.

İNCELEME:

Tarafların iddia ve argümanlarını, istinaf sebeplerini, dosyanın içeriğindeki şahadeti ve emareleri inceleyip değerlendirdik.

Muhterem Alt Mahkeme, 27.2.2-012 tarihli tadilat istidasında tadilat emri vermekle hata etti.

Davalının 167/2012 sayılı istinaf ihbarnamesindeki istinaf sebeplerine göre, Davacı/Müstedinin istidasındaki iddialar reddedildiğinden, iddialarını ispat etmesi için ek şahadet çağırması g-erekirdi. Davacı ihtilaflı hususların ispatı için ek şahadet çağırmadığı gibi hesap hareketleriyle ilgili emare sunmadı, Davalının kötü niyet iddialarına da cevap vermedi. Bu durumda, kötü niyet iddiası ispat edildiğinden, tadilat emri verilmemesi gerekird-i.

Davalı Avukatı aynı iddiaları istinaftaki hitabında yineledi.

Alt Mahkemenin tadilat kararı incelendiğinde, tadilat emirlerinin hangi hallerde verileceğini belirleyen içtihatlar tahtında hareket ettiği, özellikle Yargıtay/Hukuk 65/1984 D.8/1985 sa-yılı Hasan Halil Şehzade ile Ali Dana davasını esas aldığı, konu kararda belirlenen prensipler çerçevesinde tadilat talebinin geç kalınıp kalınmadığını, tadilatın davanın takdiminde makul surette gerekli olup olmadığını, karşı tarafa zarar verip vermeyeceğ-ini, müktesep haklarını etkileyip etkilemeyeceğini ve kötü niyet iddiası bağlamındaki unsurları incelediği görülmektedir.

Yine Alt Mahkeme kararı incelendiğinde, yukarıda temas ettiğimiz Halil Şehzade ile Ali Dana davasından hareketle, Mahkemenin kötü n-iyet iddiasını ispat etme yükümlülüğünün Davalıda olduğunu, ayrıca kötü niyete ilişkin olguların layihada açıkça yer alması gerektiğini saptadığını müşahede ettik.

Dosya muhteviyatı incelendiğinde, Davalının dosyaladığı 18.4.2012 tarihli itiraznameye ek-li yemin varakasının son paragrafında kötü niyet iddiasının yer aldığı, ancak kötü niyetin ne olduğunun açıkça belirtilmediği görülmektedir. Davacı, herhangi bir şekilde Mahkemeden izin alarak, ek yemin varakası dosyalamış değildir.

Alt Mahkeme, kötü ni-yet iddiasını incelerken, itiraznamede yer alan genel iddialardan hareketle, Davalının, kötü niyet olarak, davanın duruşmasında yaşanacak zorluklar nedeniyle Davacının 2 yıl sonra layihasını düzeltmek suretiyle borcu Davalı üzerine yıkmaya çalıştığını ile-ri sürdüğünü belirledi. Alt Mahkeme, huzurundaki olgular tahtında, Davalının iddialarına itibar etmedi ve özellikle davanın ikamesinin üzerinden 2 yıl geçmiş olmasından kötü niyetin istihraç edilemeyeceği sonucuna ulaştı.

Davalı Avukatının hitabındaki, -kötü niyetin ispatı ile ilgili argümanın esası, Yargıtay Hukuk 119/2010 D.10/2011 sayılı Turgay E.Behzatoğlu ve diğeri ile Tasfiye Halindeki Kıbrıs Kredi Bankası davasında belirtilen prensiplere dayanmaktadır.

Tadilat istidalarına karşı dosyalanan itiraz-namede, kötü niyet iddiası yapılması halinde, daha önce belirttiğimiz Yargıtay/Hukuk 65/1984 D.8/1985 sayılı karar ile birlikte hangi hususların esas alınacağı şöyle izah edilmiştir:


"Bir tadilat istidasında yapılan itirazda kötü niyet ileri
sü-rüldüğü takdirde kötü niyet olumlu bir iddia olduğu için iddia red ve inkar edildiği takdirde, kanıtlamak yükümlülüğü ileri sürene aittir.
Davalının kötü niyet iddiası ne şekilde red ve inkar
edilmelidir? Yargıtay Hukuk 65/1984 D.8/1985'de - belirtildiği şekilde Davalı tarafından itiraz ihbarnamesine ekli yemin varakasında ileri sürdüğü kötü niyet iddiasını Davacının Mahkemeden izin alarak ek yemin varakası dosyalayarak red etmesi veya istidanın dinlenmesi esnasında yapılan iddiaya karşı şa-hadet sunarak bu iddiayı reddetmesi ve dolayısı ile Davalı/Müstedaaleyhi kötü niyet iddiasını ispata zorlaması gerekir. Davacı ek yemin varakası dosyalamadığı ve şahadet sunmadığı takdirde Davalının itiraz ihbarnamesine ekli yemin varakasında yer alan kötü- niyet iddiası red edilmemiş ve kabul edilmiş bir iddia olarak kalır.
Davalının yemin varakasında ileri sürdüğü olguların kötü niyeti gösterir nitelikte olması halinde bu husus kanıtlama açısından yeterli sayılarak, şahadet verilmesine de gerek yoktur."-


İktibastan çok açık şekilde anlaşılabileceği gibi, davacıya veya hale göre müstediye iki seçenek verilmiştir.

Buna göre, aleyhine kötü niyet isnat edilen taraf:

Mahkemeden izin alarak ek yemin varakası dosyalamak suretiyle kötü niyet iddialarını r-eddetmeli; veya
Duruşmada şahadet vererek veya tanık celbederek kötü niyet iddialarını reddetmelidir.

Bunları yapmadığı takdirde, yemin varakasındaki kötü niyet iddiaları, kötü niyeti gösterir nitelikte ise kötü niyet iddiası davalı veya kötü niyet iddi-alarında bulunan tarafından ispatlanmış sayılır.

Davacı/Müstedi bir tüzel kişidir ve istidanın duruşmasında Yıldız Kahraman isimli çalışanını tanık olarak celbetmiştir.

Tanık Yıldız Kahraman istintakında, Davalı Avukatının kötü niyet ile ilgili soru-suna cevaben, Davacıya atfen "kötü niyetli değildir çünkü alacağı vardır" şeklinde cevap vermiş, açıkça gecikmeden kaynaklanan kötü niyet iddiasını reddetmiştir. Bu durumda, duruşmada reddedilen kötü niyet iddiası için ek yemin varakası dosyalanmasına gere-k olmadığından, ek yemin varakası dosyalanmaması olgusu tadilat müracaatının reddi için yeterli değildir.

Alt Mahkemenin, Davacının davasını sunmak için elzem olduğuna kanaat getirdiği tadilat müracaatının, davanın açılmasından iki yıl sonra yapılmasını -kötü niyetli bir davranış olarak değerlendirmemesinde hata yoktur. Çünkü gecikme nedeniyle Davalı müdafaasını yapmaktan etkilenmeyeceği gibi, gecikmeden kaynaklanacak herhangi bir müktesep hak kaybı da ortaya konabilmiş değildir.

Bunların haricinde, Al-t Mahkemenin her koşulu ayrı ayrı değerlendirerek vardığı sonucun hatalı olduğuna ikna olmadığımızdan Alt Mahkemenin tadilat emri vermesinde hata olmadığı sonucuna varırız. Buna göre; 1. istinaf sebebi reddedilir.

2. istinaf başlığının incelenmesine gel-ince:

2.Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını ispatladığına
bulgu yapmak ve Davalı aleyhine hüküm vermekle hata
etti.

Bu istinaf başlığında Davalının 29 istinaf sebebinin incelenmesi gerekmektedir.

İstinaf ihbarnamesindeki- istinaf sebepleri belli bir sistematik içerisinde yazılmadığı için, sırasıyla, Emare No.1 Borç Senedinin imzalanması, ivaz, hesaplara para aktarılması, yetki konusu, borç miktarı, faiz ve diğer iddiaları inceleyeceğiz.

Bu sistematik içerisinde 7. ve 8.- istinafları öncelikle ele alacak ve bu istinaf sebepleri altında 13,27 ve 28. istinaf sebeplerini de inceleyeceğiz.

7. ve 8. istinaf sebepleri aynen şöyledir:

"7. Muhterem Bidayet Mahkemesi kararından Emare (1) Borç
Senedinin Davalı taraf-ından imzalanırken Davacı Tanığı No.1 Mustafa Özdemir'in yanında Davacı Tanığı No.(2) Ayşe Tekiner'in tanık olduğu hususunda bulguya varmakla hata etmiştir.
Şöyle ki; dava konusu Emare No.(1) Borç Senedi imza edilirken Mustafa Özdemir'in yanında Ayş-e Tekiner'in olmadığı şahadette açık olmasına rağmen, bu yönde yapmış olduğu bulguda hata etmiştir.
8. Muhterem Bidayet Mahkemesi Davacı Tanığı No.(1) Mustafa Özdemir ve Davacı Tanığı No.(2) Ayşe Tekiner'in Emare No.(2)(3)(4) ve (5) Muhasebe Fişleri- üzerindeki imzaların Mustafa Çağakanlı'ya ait olduğu hususundaki şahadetlerinin birbirlerini teyit etmedikleri halde, bu hususta konu Tanıkların şahadetlerinin birbirlerini teyit etmiş oldukları hususundaki şahadetlerinin inanılır ve güvenilir şahadet kap-samında değerlendirileceği yönündeki görüş beyan etmekle hata etmiştir."


Alt Mahkeme, kararında, Davalının Emare No.1 Borç Senedini imzaladığını istintakında kabul ettiğine, Emare No.1 Borç Senedini Mustafa Özdemir ve Ayşe Tekiner'in tanık olarak imzala-dığına bulgu yaptıktan (Mavi 756) ve huzurundaki şahadeti inceleyerek ve karşılaştırarak analiz ettikten sonra, Davacı Tanıklarının şahadetine itibar etmiş ve Emare No.2,3,4 ve 5 üzerindeki imzaların Davalıya ait olduğuna, Emare No.2,3,4 üzerindeki imzanın- Mustafa Özdemir ve Ayşe Tekiner huzurunda, Emare No.5'in Ayşe Tekiner'in huzurunda atıldığına bulgu yapmıştır(Mavi 766).

Bilindiği üzere, açık bir hata yapılmadığı ve inanılmaması gerektiği aşikar olan bir şahadete itibar edildiği görülmedikçe, alt mahk-emelerin şahadet ile ilgili bulgularına müdahale edilmemesi yerleşmiş bir prensiptir.

Bir hukuk davasında, taraflardan birinin el yazısı ile yazdığı bir döküman ve imza üzerinde sorun varsa, böyle bir sorunun aydınlatılması için mutlaka uzman tanık çağ-ırılması gerekmemektedir. Bu konuda celbedilecek tanıklar ve özellikle görgü tanıkları veya yazı ve imza karşılaştırmaları sorunun giderilmesini sağlayabilir(Bu konuda Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 85-94/2008 D.32/2010 sayılı Mustafa Kemal Baykan ile Alpan- Uz ve diğeri davasına atıfta bulunuruz).

Davalı Avukatı, bu meselede, imza tetkiki için celbettiği Uzman Tanık Süleyman Serhat Gürpınar'ın şahadetine itibar edilmemesinin hata olduğu üzerinde çok durmuştur.

Bu Tanığın dosyadaki zabıtlarda bulunan şah-adeti incelendiğinde, şahadetinin genel nitelikli olduğu ve Alt Mahkemenin tespit ettiği gibi, imzanın aidiyeti konusunda kesin bir tespite varamadığı görülmektedir.

Şahadeti bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, Alt Mahkemenin şahadeti değerlendirmesi-nde ve imzanın Davalı tarafından atıldığı bulgusunda hata olmadığı, görgü tanıklarının Mahkeme huzurunda şahadet verdikleri, istintak edildikleri, şahadetleri ile Davacının uzman şahadetinin uyumlu olduğu anlaşıldığından, Davalı Avukatının imzanın sahteliğ-i veya tanıklar huzurunda atılmadığına ilişkin iddialarının reddedilmesinde hata olmadığı görülmektedir.

Kaldı ki, Emare No.1 Borç Senedinin mersum borç senedi olmadığı ve alelade borç senedi olduğu kabul edildiğinden, borçlu konumundaki Davalının, Emar-e No.1 Borç Senedini imza etmesi yeterli olup, böyle bir durumun dava sebebine olumsuz etkisi yoktur.

Tüm yukarıdakiler ışığında 7,8,13,27 ve 28. istinaf sebepleri reddedilir.

Bu safhada, Davalının borçlanması ve hesap aktarımı ile ilgili istinaf seb-eplerini incelememiz gerekmektedir. İstinaf ihbarnamesindeki istinaf sebeplerinin büyük çoğunluğu, bu iddialar üzerine kurulmuştur.

3. istinaf sebebi içeriği itibarıyla dava layihasının esasa ilişkin olgulardan yoksun olduğu temeli üzerine kurulmuş, bu -başlıkta inceleyeceğimiz diğer istinaf sebeplerinde ise borçlanma işlemlerinin hatalı, hukuka aykırı, yetkisizce yapılmış işlemler olduğu ileri sürülmüştür. 3. istinaf sebebinin gerekçesi ise tüm istinaf sebeplerini kapsayacak şekilde kaleme alınmıştır.
-
Bu durumda Davalının iddialarının esasını içeren 3. istinaf sebebini temel alarak, bu istinaf sebebi altında 5,6,10,11,12,14,16,17,18,19,20,21,22,23,24 ve 26. istinaf sebeplerini de inceleyeceğiz.

istinaf sebebi aynen şöyledir:

"3. Muhterem Bidayet Ma-hkemesi Davalının ön itiraz başlığı
altında ileri sürmüş olduğu, işbu davanın HMUT E.19 N.4 tahtında esasa ilişkin olgu ve gerçeklerin dava layihasında yer almadığı ve/veya yer verilmediği, işbu ikame edilen dava layihasının yanlış ve/veya hatalı ve/veya- eksik dosyalanmış olduğu cihetle davanın red ve iptal edilmesi gerektiği halde, Muhterem Bidayet Mahkemesi Davacının davasını red ve iptal edeceği yerde red ve iptal etmeyip talep takriri gereğince hüküm ve/veya karar vermekle hata etmiştir.

Şöyle ki; D-avacının dosyalamış olduğu davasında dava sebebinin Davalıya 26.10.2007 tarihli borç senedi tahtında 818,000.TL'yi Davalının Davacı nezdinde bulunduğunu iddia ettiği 10195 No.lu hesaba 169,000.00TL, 10282 No.lu Celal Kavunoğlu ile Davalının müşterek çek he-saplarına 546,928.69 TL ve Davalının 70340 No.lu hesabına ise 102,071.31 TL'yi Davalının yazılı ve sözlü talimatları ile aktararak ve/veya Davalının 70377 No.lu hesabına borç olarak kaydedilip Davalının borçlandırılmış olduğunu iddia ederek bu yönde mahkem-eye Emare III, 546,928.69.TL'lik Muhasebe Fişini, Emare IV 169,000.00TL'lik Muhasebe Fişini ve Emare V olarak ise 102,071.31.TL'lik Muhasebe Fişlerini ibraz etmiş olmasından sonra, Davacı Tanığı Ülviye İskeleli şahadeti ve istintakında Celal Kavunoğlu ve D-avalının Davacı nezdindeki 10282 No.lu hesaplarına 528,325.67.TL yatırım, yine Davalının 10195 No.lu hesabına ise 187,603.02TL yatırımlar yapıldığını iddia ederek, Emare No.7 Ekstrede Emare No.3 ve Emare No.4'teki 546,928.69TL'lik yatırım ile 169,000.00TL'-Lik yatırımların ve bu yöndeki muhasebe fişlerinin iptal edilmiş olduklarını ve Davalının aynı gün 528.000TL'lik muhasebe fişini imzaladığı yanında yine aynı gün 169,000.00TL'lik yatırımın ve/veya bu yöndeki fişin iptal edilerek Emare No.9 Ekstreye göre 18-7,603.02TL yatırım yapılıp Davalının konu fişi de imza eylemiş olduğu yönünde şahadet vermiş olmasından sonra, Davacının talep takririnin (3)'üncü paragrafında bu yönde bir esasa ilişkin iddianın ve/veya olgunun yer almamış olmasına ve Emare III 546,928.69-TL'lik fiş ile Emare IV 169,000.00.TL'lik fişlerin iptal edilip yerlerine yeni fişlerin kesildiği ve bu fişlerin Davalı tarafından imzalanıp konu hesaplara bu meblağların aktarıldığı ile ilgili hiçbir iddia ve emarenin mahkemeye sunulmamış ve/veya emare ol-arak ibraz edilmemiş olduğu halde, Muhterem Bidayet Mahkemesi Emare III Muhasebe Fişi ile Davalı ve Celal Kavunoğlu'nun 10282 No.lu hesabına 546,928.69TL ve davalının Emare IV 10195 No.lu hesabına ise 169,000.00TL aktarıldığı hususunda bulguya vararak bu y-öndeki bulgusu tahtında Davalı aleyhine karar ve/veya hüküm vermekle hata etmiştir."


Meselenin daha iyi anlaşılması için Talep Takririnin 3. paragrafını da karara iktibas etmeyi uygun gördük. Tadil edilmiş Talep Takririnin 3. paragrafı şöyledir:


"3.- Davalı, Davacıya başvurarak 26.10.2007 tarihinde imza eylediği mersum bir borç senedi ve/veya alelade bir borç senedi tahtında Davacıdan 818,000 YTL (sekizyüzonsekiz bin TL)'sini ilgili tarihte nakden almış ve/veya Davalının yazılı ve sözlü talimatları ve-/veya yazılı beyanları ve/veya isteği doğrultusunda Davacı tarafından Davalının Davacı nezdinde bulunan 10195 No.lu hesaba 169,000.000TL Davalı ile Celâl Kavunoğlu'nun sahibi bulunduğu 10282 No.lu müşterek çek ve/veya cari hesaba 546,928.69TL ve Davalının -70340 No.lu hesabına ise 102,071.31.TL aktarılmak ve/veya bu hesaplara alacak kaydetmek sureti ile Davalıya ödemede bulunulmuş ve/veya Davalının, Davacıdan istikraz eylemiş olduğu işbu 818,000.TL Davalıya böylece tediye edilmiştir. Davalının Davacıdan isti-kraz etmiş olduğu işbu 818,000.TL Davacı nezdindeki 30-118-0000070377 No.lu hesapta Davalıya borç olarak kaydedilmiş ve/veya gösterilmiştir."

İktibas ettiğimiz Talep Takririnin 3. paragrafından anlaşılacağı gibi, borçlanmanın ana kaynağı Emare No.1, 26.-10.2007 tarihli borç senedidir.

Davacı alternatifli olarak borçlanmanın nakden ve/veya 3. paragrafta belirtilen 10195,10282 ve 70340 No.lu hesaplara Davalının rıza ve talimatı ile aktarılmak suretiyle yapıldığını iddia etmiştir.

Emare No.1 Borç Senedi- alelade bir senet olduğu için, borçlanmanın iddia edildiği gibi yapıldığının ispatı gerekmektedir.

Alt Mahkemeye göre, Davalı, 26.10.2007 tarihinde Emare No.1 Borç Senediyle 818,000TL borçlandı ve parayı 70377 No.lu hesaptan tahsil etti. Daha sonra Ema-re No.3,4 ve 5 Muhasebe Fişlerini imzalayarak, kendine ait 10195 No.lu hesabına 169,000TL, Celal Kavunoğlu ile müşterek olan 10282 No.lu cari hesaba (çek hesabı) 546,928.69TL ve kendine ait 70340 No.lu çek hesabına 102,071TL yatırılmasını sağladı.

Dava-lı, bu aktarımlara hiçbir zaman itiraz etmedi.

Davalının Emare No.2,3,4 ve 5 Belgeleri imzalayarak onayladığı banka işlemlerinin sonuçları, bu işlemlerin hile veya irade fesatı ürünü oldukları kanıtlanmadıkça Davalıyı bağlamaktadır.

Normal şartlarda -kendi rızası ile bir işi yapan veya yapılmasına açık yetki veren birinin, bu olgunun meydana gelmesindeki rızasını reddetmesine izin verilmez. Bu nedenle, bir kişiye güvenerek verilen imzalı, mühürlü veya pullu bir belge ile bir para ve menfaat elde edilir-se ve bu maksatla yapılan işlemin iyi niyetinden şüphe edilmezse, bu durum mezkur senedin rıza ile yapıldığına ilişkin iyi bir karine teşkil eder. Bu konuda F.Pollock and D.F Mulla'nın Indian Contract and Specific Relief Acts adlı eserinin 7.ed. 81. sayfas-ına atıfta bulunuruz.

Bir bankanın müşterisine ait bir hesaptan hangi hallerde diğer hesap ve borçlarına veya başka şahısların hesap veya borçlarına para aktarabileceğine ilişkin bazı prensipleri belirleyen Yargıtay/Hukuk 2/1989 D.34/1989 sayılı Kıbrıs -Kredi Bankası ile Etaco Ltd. ve diğerleri davasında kısaca şöyle denmiştir:

"Elbette ki belli bir miktar para fiili olarak el
değiştirmeden bir hesaptan bir hesaba aktarılabilir ve işlemler kağıt üzerinde görülse bile bu işlemin
geçerliliğ-ine halel gelmez, yeter ki aktarma işlemine
ilgili şahıs ve şahıslar rıza göstersin ve bu konuda
talimat versin(Sayfa 285)"


Aynı kararda değişik kişilerin hesapları ile ilgili şöyle denmiştir:

"Bir kişinin-ki tüzel kişi de olabilir-bir-kaç hesabı
varsa bir hesaptan diğer hesaba aktarımlar şifahi direktifle de yapılabilir. Ancak değişik kişilerin hesaplarına yapılacaksa talimat yazılı olur(Sayfa 287).


Bankacılık işlemleri sadece bunlardan ibaret değildir. Cari hesaplara aktarma- yapma, borç ve mevduat dengelemesi, bankaların hesapları birleştirme hakkı, bir hesaptan başka hesaba borcun kapatılması maksadıyla yapılan aktarmalar, bankacılık hukuk ve teamülünün gerektirdiği işlemlerdir. Yukarıdaki işlemeler ile ilgili Ross Cronston'-un Principles of Banking Law adlı eserine atıfta bulunuruz.

Huzurumuzdaki dava ile ilgili zabıtlarda para aktarımına ilişkin ekstre ve fişler bulunduğunun yanı sıra konu işlemlerin Davalının rızası olmadan gerçekleştiğini gösteren kabul edilebilir bir şa-hadet mevcut değildir.

Meseleye bu çerçeveden bakıldığında, Davalının Emare No.1 borçlanma işleminden sonra borçlanmaya konu 818,000TL'yi belirtilen hesaplara aktardığı şahadet emarelerle sabit olduğundan, borçlanmanın gerçekleştiğine ilişkin Alt Mahkem-enin bulgusunda hata yoktur.

Talep Takriri bu anlamda yeterli iddia ve sebebi içerdiğinden, ortada Hukuk Muhakemeleri Usulu Tüzüğü E.19 n.4'ü ihlâl eden kusurlu bir talep takririnin varlığından bahsedilemez.

Davaya konu para aktarma işlemlerinde önem-li olan Davalının iradesidir. Bankacılık işlemleri yapılırken, Bankanın kendi iç işleyişinden kaynaklanan muhasebe fişi hataları veya bazı ödemelerin değişikliği dava sebebini ortadan kaldırmamakta, böyle hatalar ispatlanmaları halinde borç miktarına tesir- etmektedir.

Niteliği itibarıyla banka-müşteri ilişkisi güvene dayalı bir ilişkidir ve her aktarımın veya atılan her imzanın ne anlama geldiği taraflarca bilinmelidir.

Davalı, Emare No.1'e konu borçlanmadan sonra gerçekleştirilen her işlemin belgesin-i imzaladığından, işlemlerden bilgisi olmadığı sonucunun çıkarılması mevcut olgularla mümkün değildir.

Davalı Avukatı, 5. istinaf sebebinde Emare No.3 ve 4 Muhasebe Fişlerinin iptal edildiğini, Alt Mahkemenin bu olguya rağmen 10282 No.lu hesaba Emare No-.3 Muhasebe Fişi ile 546,928TL, Emare No.4 Muhasebe Fişi ile 10195 No.lu hesaba 169,000TL yatırıldığına bulgu yaptığını ileri sürmüştür.

Alt Mahkemenin kararı incelendiğinde Alt Mahkemenin hatalı muhasebe fişlerinin varlığını tespit ettiği ancak bu mikt-arların mukabil davaya konu olmaması nedeniyle öneminin olmadığı sonucuna vardığı görülmektedir(Mavi 776).

Esasen hatalı bir yatırımın borçtan mahsup edilmesi için mukabil dava dosyalanmasına gerek olmamakla birlikte, mevcut hatanın borç miktarını değişt-irmediğini, 169,000.TL'lik yatırımın 187,603TL, 546,928TL tutarındaki yatırımın da 528,325TL olarak düzeltildiğini, konu hesapların bu dava konusu olmadığını ve 818,000TL'lik borç miktarını değiştirmediğini belirtir, müdahaleyi gerektirecek veya davaya olu-msuz etki edecek bir hata bulunmadığına bulgu yaparız.

Alt Mahkemenin borç miktarı ile ilgili bulgusuna geçmeden önce, 21. istinaf sebebindeki iddiayı incelemeyi gerekli gördük.

21. istinaf sebebi şöyledir:

"21. Muhterem Bidayet Mahkemesi Davacı t-arafından
mahkemeye emare olarak ibraz edilen Emare No.7,8 ve 10'daki hesapların 546,928.69.TL, 169,000.TL ve 102,071.31.TL (-) bakiyede olduklarını ve hesapların aynı anda kapatıldığını Davacı Tanığı No.(2) tarafından şahadet verilmiş olmasına- rağmen, konu hesapların kapatılmamış oldukları Emare No.7,8 ve 9'da ortaya çıkmış olduktan sonra, işbu tanığın şahadetine itibar edilmemesi gerektiği halde itibar edip şahadetine değer vermekle hata etmiştir."

Bankaların, müşterilerinin birden fazla he-sabı olması halinde, bunların borçlu olanlarını ayarlama yetkisi vardır. Banka bu yetkisini kullanacağı zaman ödeme emirlerini etkilememek adına müşterisine bilgi vermelidir(Bakınız Ross Cronston'un Principles of Banking Law adlı eserinin Combination of Ac-counts başlık kısmı(sayfa 176).

Bu yetkinin nasıl kullanılacağı ile ilgili Halesowen Press work and Assemblies Ltd. v National Westminster Bank Ltd, All England Law Reports 1970 (1)(sayfa 37) davasına atıfta bulunuruz.

Davacı Tanığı No.2'nin iddia etti-ği gibi, konu hesapların kapatılması gayesiyle, Davalının rızasıyla yaptığı işlem tamamen hukuki olup, bankacılık işlemi bakımından geçerlidir. Davalı Avukatının belirttiği Emare No.7,8 ve 9 Ekstrelerle hesapların kapatılmamış olması kendi yorumu olup, Tan-ık No.2'nin şahadeti aynı zamanda Davacıyı bağlamaktadır. Konu hesapların akıbeti bu davanın konusu olmadığı gibi, Emare No.7,8 ve 9 Ekstreler Tanık No.2'nin şahadetini tekzip etmemektedir.

Alt Mahkeme Tanık No.2 Ayşe Tekiner'in şahadetine itibar etmekl-e hata etmedi.

Alt Mahkemenin borç miktarı ile ilgili bulgusuna gelince:

Alt Mahkeme, Davacı Tanığı No.3 Ülviye Aysergili'nin şahadetinde bahsini ettiği, 13.1.2009 tarihinde 720,027.03TL ve 6.1.2010 tarihinde 17,500TL tutarındaki ödemelerin, Talep Ta-kririnde iddia edilmediğini, Emare No.6 Ekstrede görülmediğini, Davalının Müdafaa Takririnde ve istintakında ödeme yaptığı iddialarını reddettiğini dikkate aldıktan sonra, adı geçen Tanığın bu yöndeki şahadetini güvenilir kabul etmedi.

Ödemeleri kabul e-tmeyen Alt Mahkeme, Davalının borcunu 9.10.2008 tarihi itibarıyla 1,185,687TL olarak tespit etmesine rağmen, borç rakamının karşısına "ödemeler hariç" şeklinde şerh koymuştur.

Alt Mahkeme ödemeler ile ilgili şahadete inanmadığını belirtmesine rağmen, bo-rç miktarı bulgusunu "ödemeler hariç" olarak belirlemesi, ödemelerin kesin olarak reddedilmediğini göstermektedir.

Duruşma sırasında, mezkûr ödemelerin yapıldığı Davacı Tanığı No.3 ve Davacı Avukatı tarafından süpheye mahal bırakmayacak bir şekilde kabul- edilmiştir(Mavi 301).

Alelade bir borç senedinde davacı, ispat ettiği miktar kadarını alabilir. Davacı açıkça ödemeleri kabul ettiğinden, ödemelerin borç miktarından tenzili gerekmektedir. Müdafaa dosyalanmasa bile, durum farklı değildir. Dava, 12.4.20-10 tarihinde açılmış, ödemeler 2009 ve Ocak 2010 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda, Davalının yaptığı ödemelerin borçtan düşülmesi gerekirdi. Alt Mahkeme, Davacı Tanığı No.3 Ülviye Aysergili'nin bu konudaki şahadetine itibar etmemek ve ödemeleri borçtan dü-şmemekle hata etmiştir.

Talep Takririnde veya Davacının sunduğu şahadette ödemelerin yapıldığı tarihler itibarıyla borcun ne miktarda olacağı belirtilmediğinden, ödemelerin 9.10.2008 tarihi itibarıyla belirlenen 1,185,687TL'den düşülerek tespiti gerekme-ktedir. Ancak bunun yapılabilmesi için faiz oranının belirlenmesi ve ödemelerin düşürüldükten sonra bakiyenin faiz ile birlikte saptanması gerekir.

6. istinaf sebebi faiz oranı ile ilgili olup, Alt Mahkemenin faizi %39 olarak kabul etmekle hata ettiğine- ilişkindir.

Alt Mahkemenin faizi incelerken doğru prensiplerden hareket ettiği ve borç senedindeki miktarı esas aldığı anlaşıldığından, Alt Mahkemenin %39 faiz tespiti ile ilgili kararında hata yoktur.

Bu durumda, %39 faiz oranı ile 13.1.2009 tarihi-nde yapılan 720,027.03TL ve 6.1.2010 tarihinde yapılan 17,500 TL'lik ödemeler hesaplandıktan sonra, Davalının 6.1.2010 tarihi itibarıyla borç miktarı 900,735TL'ye baliğ olmaktadır.

Yukarıdaki sonuca göre 3. istinaf sebebi altında incelediğimiz istinaf s-ebeplerinden borç miktarı ile ilgili istinaf sebebi hariç, diğer istinaf sebeplerinin reddi gerekmektedir.

Davalının 1,2 ve 29. istinaf sebepleri yeterli gerekçe içermediğinden, Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.35 n.4 tahtında reddedilir.

Davalının -4. ve 9. istinaf sebepleri mevcut emareler ve şahadet ışığında hukuki mesnetten yoksun olduğundan reddedilir.

15. istinaf sebebinde, Emare No.1 Borç Senedinin Davalı tarafından imzalandığı, karşılığında Davalının borçlandığı miktarı başka hesaplarına ak-tarıldığı ve bu hesaba ödemeler yaptığı kanıtlandığından, Alt Mahkemenin ivazın bulunduğuna ilişkin bulgusunda hata yoktur. Bu durumun sonucu olarak, 15. istinaf sebebi reddedilir.

Borcun 29/2013 sayılı Yasa kapsamına girip girmediğini Alt Mahkeme incel-emediği gibi taraflar bu konuda argüman ileri sürmediler. Bu konuda tarafların müracaat etmelerine engel olmadığı için istinaf safhasında yapılandırma ile ilgili karar vermeyi uygun görmeyiz.

İspatlanan olgular ışığında, Davalının Davacıya 6.1.2010 tar-ihi itibarıyla 900,735TL borcu bulunduğu saptandığından Alt Mahkeme hükmünün değiştirilerek, bu miktar ve faizleri üzerinden Davacı lehine ve Davalı aleyhine hüküm verilmesi gerekmektedir.

SONUÇ :

Yukarıdakiler ışığında Davalı istinafında kısmen başarı-lı olduğundan, Alt Mahkeme kararının aşağıdaki şekilde değiştirilmesine ve

Davacı lehine Davalı aleyhine;
900,735TL meblağ,
Bu miktar üzerinden 6.1.2010 tarihinden itibaren tediye tarihine değin 30 Eylül, 30 Aralık,31 Mart ve 30 Haziran tarihlerinde %-39 faiz kapitalize edilerek uygulanması,
Dava masrafları için,
Hüküm ve Emir verilmesine,
KARAR verilir.

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.


Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ Peri Hakkı
Yargıç Yargıç - Yargıç


11 Aralık, 2018












24






Full & Egal Universal Law Academy