Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 164/2014 Dava No 21/2017 Karar Tarihi 06.06.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 164/2014 Dava No 21/2017 Karar Tarihi 06.06.2017
Numara: 164/2014
Dava No: 21/2017
Taraflar: 1-Marugerita Saka, 2-Meral Saka n/d Meral Squire, 3-Selin Huri Saka n/d Selin Huri Thomas, 4-Mehmet Saka Terekesi İdare Memuru Şerif Ulupınar ve Hüseyin Kutsal Terekesi Tereke İdare Memuru Meral Kutsal ve diğerleri arasında
Konu: Ara emrini iptal talebi - Intervener - Taraf olmayan kişilerin davaya müdahil olması.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 06.06.2017

-D. 21/2017 Yargıtay/Hukuk No: 164/2014
(Lefkoşa Dava No: 9492/2013)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Yargıç Bertan Özerdağ huzurunda

İstinaf eden: No.1- Marguerita Saka, İngiltere
No.2- Meral Saka n/d Meral Squ-ires, İngiltere
No.3- Selin Huri Saka n/d Selin Huri Thomas, İngiltere
No.4- Mehmet Saka Terekesi Tereke İdare Memuru sıfatıyla Şerif Ulupınar, Lefkoşa
(Davacılar)

ile

Aleyhine istinaf e-dilen: No.1- Hüseyin Kutsal Terekesi Tereke İdare Memuru sıfatıyla, Meral Kutsal, Girne
No.2- Hüseyin Kutsal Terekesi varisi olarak Meral Kutsal, Oya Kutsal n/d Oya Güntem ve Kamil Ku-tsal n/d Kamil Erdim Kutsal, Girne
No.3- Meral Kutsal, Girne
No.4- Oya Kutsal n/d Oya Güntem, Girne
No.5- Kamil Kutsal n/d Kamil Erdim Kutsal, Girne
(Davalılar)

A r a -s ı n d a.


Müstediler namına: Avukat Selçuk Gürkan adına Avukat Ayşe Gürkan
Müstedialeyhler namına: Avukat Oktay Feridun ve Avukat Serhan Çinar adına Avukat Oktay Çinar
Müstedialeyh No.1, 2, 3, 4 ve 5 namına: Avukat Talat Kürşat


(7.10.2016 tarihli ist-ida hakkında)

------------

K A R A R

Müstediler dosyaladıkları 7.10.2016 tarihli istida ile, 23.12.2014 tarihli istida altında talep edilip aynı tarihte ısdar edilen ve Yüksek Mahkemede 21.1.2015 tarihinde kesinleşen ara emrinin tadil edilerek, mezk-ur ara emrine konu Gönyeli'de kain C 2032 Koçan No.lu ve 1 Parsel No.lu; C 2033 Koçan No.lu ve 2 Parsel No.lu; C 2037 Koçan No.lu ve 6 Parsel No.lu; C 2038 Koçan No.lu ve 7 Parsel No.lu; C 2039 Koçan No.lu ve 8 Parsel No.lu; C 2009 Koçan No.lu 93 Parsel No-.lu; C 2010 Koçan No.lu ve 94 Parsel No.lu taşınmaz malları ilgilendirdiği oranda iptal edilmesini talep etmektedirler.

Müste-dilerin istidalarına ekli yemin varakalarındaki argümanları özetle şöyledir: Bu istidayı müdahil (intervener) sıfatıyla yaptıklarını; Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenler ile aralarındaki satış sözleşmesine istinaden, ara emrinde belirtilen taşınmazlar-ı satın aldıklarını; sözleşmeyi kısmen ifa etmelerine karşın, karşı tarafın ara emri nedeniyle sözleşmeyi tam olarak ifa edemediğini; sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini ifa etmeye hazır olduklarını; karşı tarafın da hazır olduğunu, istinafa konu karar -verilirken, Alt Mahkemede de benzer bir başvuru yaptıklarını; o istida da şahadet verdiklerini; istidayı dinleyen Alt Mahkemenin 26.11.2014 tarihinde istidaları ve istida altında verilen emirleri iptal ettiğini; emirler iptal edildikten sonra Müstedialeyh/-Aleyhine İstinaf Edilenlerden 1.12.2014 tarihinde sözleşmede belirtilen, adlarına devrolunması gereken 10 adet arsadan 3'ünü devraldıklarını; tek taraflı ara emri verilmesi ve kesinleşmesi ile devralmaları öngörülen 7 adet arsayı ise devralamadıklarını; il-gili taşınmazları iyi niyetli ivaz karşılığında satın alan kişiler olduklarını; bu arsaları satın almak için borçlandıklarını ve satın aldıktan sonra masraf yaptıklarını; bu arsaları inşaat yapmak amacıyla satın almış olmalarına binaen inşaat yapamadıkları-ndan dolayı ticari faaliyetlerinde sıkıntı yaşadıklarını ve zarar-ziyana düçar kaldıklarını; ara emrinin 45 adet arsa ile ilgili olup Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin taleplerinin, 60 arsa üzerinden ½ oranında hakkı olduğundan, ara emrinin 7 arsanın çıkartıl-ması ile tadilinden sonra geriye kalacak olan arsaların miktarının Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin davadaki taleplerini karşılayabileceğini belirterek, buna bağlı olarak emir verilmesi halinde, Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin herhangi bir zarara uğramayacağı-nı ileri sürmüşlerdir.

Müstedialeyh/İstinaf Eden No.1, 2, 3 ve 4 bu istidaya itirazname dosyalamışlar; Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilen No.1, 2, 3, 4 ve 5 ise herhangi bir itirazname dosyalamamış-lardır.

Müstedialeyh/İstinaf Edenler itiraznamele-rine ekli yemin varakalarında, Müstedilerin taşınmazların kayıtlı mal sahibi olmadıkları gibi sözleşmenin kaydına bağlı hak elde eden kişiler de olmadıklarını, Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin davalarındaki hile iddialarında başarılı olmaları halinde Müstedi-aleyh/Aleyhine İstinaf Edilenlerin adlarına kayıtlı olan taşınmazların iptal edileceğini, Müstedilerin, Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenlerle meşveret veya hile ile Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin hak ve iddialarını bilerek mal kaçırmak amacıyla ve kötü- niyetli olarak sözleşme akdeylediklerini, taşınmazların hisseli olduğunu ve hisseli taşınmazlarda taşınmazın belirli bir kısmında bir tarafın hakkı olduğuna dair kısıtlama yapılamayacağını, bu nedenle iddia edildiği gibi 60 adet arsa ve ½ oranında hisse i-le ilgili bir hakları olduğu şekilde bir ayrıma gidilemeyeceğini, ara emrine konu taşınmazların tümü ile ilgili talepleri olduğunu ve davadaki taleplerini taşınmazların bir kısmı ile sınırlı olmadığını, Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenler bugüne kadar -taşınmazların büyük bir kısmını 3.kişilere devredip adlarından çıkarmak suretiyle kendilerini zarara uğrattıklarını, bu taşınmazların da 3.kişiler olan Müstedilere devredilmesi halinde zarar-ziyana düçar kalacaklarını, taleplerinin tüm taşınmazların devirl-erinin iptal edilerek terekenin adına dönmesi olduğunu ve bu nedenle taleplerinin taşınmazların bir kısmına veya hissesine yönelik olmadığını, tazminat taleplerinin alternatif olduğunu, Müstedilerin taşınmazlar üzerinde herhangi bir haklarının bulunmadığın-ı, Müstedilerin ileri sürebilecekleri taleplerinin sadece parasal olduğunu, buna karşın Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin taleplerinin taşınmazların koçanlarının iptali ve buna bağlı adlarına devri olduğunu, Müstedilerin iyi niyetli alıcılar olmadıklarını, bu- taşınmazların istidada talep edildiği gibi elden çıkarılması ve Müstedilerin davalarında haklı çıkmaları durumunda herhangi bir şekilde hükmün icrasının mümkün olamayacağını ileri sürdüler ve istidanın masraflarla ret ve iptalini talep ettiler.

İstid-anın duruşmasında sunulan birçok olgu ihtilaf konusu değildir. Bunları bu aşamada belirlemeyi gerekli görürüm. Şöyle ki:

Müstedi No.2 Şirket, Müstedi No.1 ise Şirketin Direktörüdür.

Müstedilerle Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilen No.4 arasında imz-alanan bir sözleşme bulunmaktadır. Bu sözleşmenin Tapuya kaydı, Emlakçıların Kayıt Yasası uyarınca yapılmamış-tır.

Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin bu istinafa konu davadaki Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenler aleyhindeki davalarındaki talepleri, taş-ınmazların devirlerinin iptal edilerek koçanların tereke adına dönmesi ve bu talebe alternatif olarak ise uğranılan zarar-ziyan ile ilgili tazminat ödenmesidir.

Müstedialeyh/İstinaf Edenler, 23.12.2014 tarihli bir istida ile Yüksek Mahkemeye bir başvuru- yapmışlar ve tek taraflı bir emirle, bu istidaya konu taşınmazların da dahil olduğu birçok taşınmazla ilgili tek taraflı bir emir ısdar edilmiştir. Verilen emrin tebliğ edildiği Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenlerin emre herhangi bir itirazları olmaya-cağını beyan etmeleri üzerine, verilen tek taraflı emir 21.1.2015 tarihinde, istinaf sonuna kadar kesinleşmiştir.

Kesinleşen ara emrine konu taşınmazlar, bu davada ihtilaf konusu yapılan işlemle, Hüseyin Kutsal tarafından Oya Kutsal ve Kamil Kutsal'a de-vredilmiştir.

Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin hukuki argümanları iki noktadadır. Buna göre, Müstedilerin davada taraf olmadan intervener olarak bu başvuruyu yapma hakları yoktur ve kesinleşmiş olan bir emrin değiştirilmesi söz konusu olamaz. Şimdi sıras-ıyla bu hukuki iddiaları inceleyelim:

Müstediler, istidalarında Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 48 n. 8(4) paragrafına dayanmaktadırlar. İlgili paragraf aynen şöyledir:

(4)Tek taraflı olarak yapılan bir başvuru ile ilgili olarak verilen bir emird-en etkilenen başvuru sahibi dışında herhangi bir kişi emrin iptal edilmesi ve değiştirilmesi için ihbarlı dilekçe yoluyla başvuruda bulunabilir ve mahkeme veya yargıç söz konusu emri adil sayacağı şartlara bağlı olarak iptal edebilir veya değiştirebilir.-

Bu kural uyarınca bir kişinin tek taraflı verilen bir emrin iptal edilmesini veya değiştirilmesini talep edebilmesi için o kişinin verilen emirden etkilenen taraf olması zorunludur.

Müstediler, verilen emirden etkilenebilecek kişiler olmalarına rağme-n davada taraf değildirler. Emir 9 n. 10, davada taraf olmayıp verilecek emir veya hükümlerden direkt cebi etkilenecek kişilerin davaya taraf olmalarını sağlayan usul kuralıdır.

Bu bağlamda, Müstedilerin bu iddiaları ile, bu davaya taraf olma taleplerin-de bulunabilecekleri bir gerçektir. Böyle bir talebin muhatabı Alt Mahkeme olmakla birlikte, bu aşamada, Müstedilerin davada taraf olmadan verilen bir emrin değiştirilmesinin veya davada henüz taraf olmadan sağlama haklarının olup olmadığının belirlenmesi -gereklidir.

Taraf olmadığı bir davanın neticesinden etkilenecek bir kişi, o davaya taraf olmak için başvuru yapabileceği gibi, mahkeme de resen böyle bir kişiyi davaya taraf yapabilir. HMUT Emir 9 nizam 10'un tefsirinin yapıldığı Topkapı Trading Ltd. il-e Cypfruvex Yargıtay/Hukuk 26/1978 sayılı kararda "davanın neticesinin müdahale etmek isteyen şahsın sadece yasal haklarını değil fakat cebini de direkt etkileyeceği hallerde bu şahsın davaya ek davalı olarak katılmasına izin vermeye mahkemenin takdir yetk-isi bulunduğu" ifade edilmiştir.

Yine Ali Rıza Görgün, Asil Nadir'in yetkili vekili sıfatıyla ile Hüseyin Erdal ve Diğerleri Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 51/1995 - Yargıtay/Hukuk/İstida/İstinaf 1/1995 ve Yargıtay/Hukuk/İstida/İstinaf 2/1995 D. 3/1996 r-eferanslı kararda Yargıtay, mahkemenin davada taraf olmayan kişileri davaya taraf yapma konusunda geniş takdir hakkı olduğunu, bu gibi tarafları resen veya başvuru neticesinde davaya ekleyebileceğini belirterek, mahkemenin görevini, "Emir 9 nizam 10'a işle-rlik kazandırmaya yani gerçek tarafları ortaya çıkarıp tarafsız konuma girdikten sonra yargılamaya devam etmeye büyük önem vermek gerekir" şeklinde ifade etmiştir.

Mahkemenin bu geniş takdir hakkı olmakla birlikte, davada henüz Emir 9 nizam 10 altında "-intervener" olarak davaya eklenmemiş olan bir kişinin, davada verilen emrin değiştirilmesini talep etme hakkı bulunmakta mıdır?

Emir 9 nizam 10, Tüzüğün kabul edildiği dönemdeki İngiltere'deki mehaz olan CPR'deki muadili Order 16 r. 1'dir. Mezkur emrin u-ygulama talimatı (practice direction) bölümünde "Intervention by persons not parties" başlığı altında taraf olmayan kişilerin müdahil olması konusu incelemiştir. Annual Practice 1963 Vol.1 baskısında bu konudaki uygulama (practice) aşağıdaki gibi anlatılmı-ştır:

"Practice:In all cases in which intervention is allowed in a pending action, the intervener should apply to be made to be a defendant."

Buna göre, gündemdeki bir davada müdahil olunmasına izin verilen her meselede, müdahil tarafın davaya eklenmesi- için başvuru yapılması gereklidir.

The Annual Practice 1951 Vol. 1'in 231.sayfasında, yine Intervention by Persons not Parties başlıklı uygulama ile, ilgili bölümde bir davada taraf olmayan kişilerin davada taraf olmak için başvuru yapabilecekleri ve -böyle bir durumda davada taraf olmaları gerektiği ifade edilmiştir.

"Persons interesed may by consent, and on submitting to the jurisdiction, attend on a summons in an action to which they are not parties, and they will be bound thereby."


Bu noktada, -Müstedinin başvurusunun, Yargıtay/Hukuk 46/2010 Dağıtım 30/2010 sayılı davada öngörülen Mareva emirlerine konu menkullerle ilgili bir başvurudan ve benzer şekilde, Emir 43'de düzenlenen, ara emri veya icraya konu bir menkulde mülkiyet hakkı olduğu iddiası -ile yapılan bir başvurudan ayrılması gerekir.

Bu bağlamda, bir davaya müdahil olunabilmesi için, o davada taraf olunması için başvuru yapılması gerekir.

Nitekim, D. 3/1996 sayılı davaya müdahil olarak eklenebilecek bir tarafın talep edilen bir emr-e müdahilliği ile ilgili karar vermeden önce davaya taraf olarak eklenmesi gerektiğinden, Yargıtay o davada, E.9 n.10 altında davaya taraf eklemiş ve müdahil olarak yapılan taleple ilgili karar vermek üzere istidayı Alt Mahkemeye iade etmiştir.

Belirtti-ğim hukuki gerekçelerle, bir kişinin davaya müdahil olarak eklenebilmesi ve verilen emrin değiştirilmesini talep edebilmesi için, o davada taraf olması, aleyhine emir verilmişse, o davada davalı olması gerekir.

Bu aşamada, Müstedilerin bu istinafa taraf- olarak eklenme yönünde bir başvuruları olmamasının yanı sıra resen eklenmeleri, davanın esasında karar verilebilecek bir olgudur.

Müstediler davaya henüz taraf olmadıklarından, bu davada verilen emrin değiştirilmesini veya iptal edilmesini talep etme h-akları bulunmamaktadır.

Belirttiğim gerekçelerle, bu aşamada Müstedilerin istidasının, davada taraf olmadıkları gerekçesiyle reddi gereklidir.

Şimdi Müstedilerin diğer hukuki itirazını aşağıda inceleyelim:

Müstedilerin, kesinleşmiş emrin tadil ed-ilerek emrin kapsamından çıkarılmalarını talep ettikleri taşınmazlar, Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin davalarındaki taleplerine konu olan taşınmazlardır. Müstedialeyhler, bu taşınmazlarda, taksimat yapılmadan önceki haliyle mülkiyet hakları bulunduğunu iddi-a etmektedirler. Bu talep ve iddialar, Alt Mahkeme tarafından belirlenerek bir karar verilecektir. Ancak bu aşamada, davada taraf olmayan bir kişinin, davada talep konusu yapılmış ara emrinin içerdiği taşınmazların adlarına devredilmek amacıyla serbest bır-akılarak, davanın ara emrinin tadil edilmiş şekli ile ileriye gitmesini talep etme hakları bulunamaz ve davada taraf olmayan bir kişinin, davada dava sebebi veya talep konusu yapılmış taşınmazların davadaki talepten çıkarılmasını talep etme hakkı olduğu so-nucuna varılamaz. Bu nedenle davada taraf olmayan Müstedilerin bu davada dava sebebi veya talep konusu yapılmış taşınmazların ara emri kapsamından çıkarılması taleplerinin sadece bu nedenden reddedilmesi kaçınılmazdır.

Yukarıdaki tespite rağmen inceleme-ye devam edelim.

9/1976 Mahkemeler Yasası'nın 41(2) bendi ise, verilen geçici bir emrin her zaman değiştirilebileceğini veya iptal edilebileceğini öngörmektedir:

"(2)Bu maddenin (1)'inci fıkrası uyarınca verilen geçici bir emir, mahkemenin haklı gördü-ğü kayıt ve koşullara bağlı olarak verilebilir ve mahkeme herhangi bir zaman, gösterilen makul sebebe dayanarak, böyle bir emri iptal edebilir veya değiştirebilir."

Nitekim bu konuda, 30/2015 dağıtım No.lu davada mahkemelerin bu yetkisi belirtilmiştir: -

"Alt mahkemelerin, vermiş oldukları geçici ara emirlerini tekrar gözden geçirme ve gerekirse yürürlükten kaldırma yetkileri vardır (Bkz.Yargıtay/Hukuk 55/1980 D.34/1980)"

Müstedialeyh/İstinaf Edenler, verilen emrin kesinleşmesi nedeniyle geçici niteli-ği kalmadığını ve bu nedenle kesin-leşmiş ara emrinin bu yetkiye dayanılarak değiştirilebile-ceğini ileri sürmektedirler.

Müstedialeyh/İstinaf Edenler, huzurdaki istidada tek taraflı verilmiş bir emir olsa da daha sonra karşı tarafa tebliğ edildiği ve em-rin kesinleştiği cihetle, Müstedilerin başvurusunun tek taraflı verilmiş bir emre yapılmış bir başvuru olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürmektedirler.

Mahkeme tarafından verilen emir bu aşamada kesinleşmiş olmakla birlikte, ilk aşamada tek taraflı ol-arak verilmiştir. Gıyabında verilen emirden bir tarafın etkilenmesi halinde, o tarafın bu emrin iptal edilmesini veya değiştirilmesini talep etme hakkı HMUT'nde verilmiştir.

Bu bağlamda Tüzük'te, geçici nitelikte verilen emirlerin gösterilecek makul ger-ekçelerle değiştirilmesine veya iptal edilmesine imkan tanınmaktadır. Bu meselede, Müstedilerin talep ettikleri emir kesinleşmiş olsa da, dava sonuna kadar İstinaf Eden/Müstedialeyhler lehine yürürlükte kalacak geçici nitelikli bir emirdir.

Mahkemenin, -dava sonuna kadar kesinleşmiş geçici nitelikli bir emri veya tek taraflı olarak geçici verilip daha sonra kesinleşmiş bir emri, makul gerekçe gösterilmesi halinde değiştirme veya iptal etme yetkisi bulunmaktadır. Bununla birlikte, kesinleşmiş bir emir ya d-avanın sonunda verilecek hükme bağlı olarak, ya davanın iptal edilmesine istinaden, ya da davada taraf olanların müşterek kabulü veya birinin talebi ile ile iptal edilebilir veya değiştirilir. Bu nedenle, atıfta bulunulan mevzuat değerlendirildiğinde, söz -konusu mevzuatın Müstedialeyhlerin bu meseleye has olgularla ilgili ileri sürdükleri hukuki argümanlarını doğrulamadığı görülmektedir.

Belirtilen nedenlerle, Müstedialeyhlerin bu hukuki argümanın bir mesnedi bulunmadığı hususunda bulguya varırım.

Mese-leyi ara emrinin amacı açısından incelediğimizde ise şu sonuca varmaktayım:

Mahkemeler tarafından verilmiş ara emirler, dava dinleninceye kadar statükonun korunmasını amaçlamaktadır. Fırat Ortaç ile Bulut İnşaat Turizm Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti. Yarg-ıtay/Hukuk 20/2014 D. 42/2014 referanslı kararda bu konuda şu görüşe yer verilmiştir:

"Bir ara emrinin amacı, duruşma süresince statükoyu korumak ve duruşma bittiğinde verilecek kararın bir anlam ifade etmesini sağlamaktır. Mahkemenin davayı dinleyip kar-arını verinceye kadar tarafların en az zarar görecekleri koşullarda statükoyu korumaya gayret edilmelidir. (Bak: Yargıtay/Hukuk 66/85 D.28/85, Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 81/89 ve 82/89 D. 50/89)."


Davada taraf olmadıklarından, Müstedilerin verilen ar-a emrinde statükonun korunması ve tarafların en az zarar görmesi amacının sağlanmasına müdahale etmelerine veya değiştirme-lerine veya sağlanan statükoyu değiştirilmelerine veya müdahale etmelerine olanak tanımak mümkün değildir.

Bu davada verilen emir i-le, belirttiğim gerekçelerle, Müstedilerin emrin değiştirilmesine yönelik taleplerinin ileriye gitmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.

Bu aşamada, son olarak, istida duruşmasında konu edilen, Müstedilerin haklarının etkilenmiş olup olmadığı ve etkilen-mişse bu emrin değiştirilmesinin gerekli olup olmadığı hususlarının incelenmesine geçilmesi gerekir.

Müstediler, istida ile, ara emrine konu taşınmazların kendilerine satılmış olanlarının, ara emri daraltılarak kendilerine devrinin sağlanabilmesi için- serbest bırakılmalarını ve ara emrinin kapsamından çıkartılmalarını talep etmektedirler.

Müstediler, emare yaptıkları sözleşme ve ödemelerini gösteren belgelerle, Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilen No.4 Oya Kutsal'dan taşınmaz mal satın aldıklarını o-rtaya koyacak nitelikte şahadet sunmuşlardır. İstinafa konu davada verilecek hükmün, Müstedialeyh/İstinaf Edenler lehinde olması durumunda, sözleşmenin ifasının mümkün olamayacağı veya mümkün olma ihtimalinin azalacağı bir gerçektir.

Bu noktada, Müstedi-aleyh/İstinaf Edenler, Müstedilerin istidalarına konu taşınmazların dava sebebi olduğunu ve bu nedenle ara emri kapsamında çıkartılmaması gerektiğini ileri sürmektedirler.

Müstedialeyh/İstinaf Edenler, davacı oldukları davada, taşınmazların tümünü dava -sebebi veya talep konusu yapmışlar, bu devirlerin iptal edilerek Tereke adına intikal ettirilme-sini talep etmişlerdir. Müstediler ise, Müstedialeyhlerin ½ oranında hak sahibi oldukları, 7 arsanın ara emri kapsamında çıkartılması halinde dahi taleplerini k-arşılayacak miktarda taşınmazın geriye kalacağını ileri sürmektedirler.

Bu aşamada, Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin davalarında muvaffak olmaları halinde, lehlerine verilebilecek olası emirlerden dava sebeplerinin ne olduğuna bakarak bir karar verilmesi -gerekir. 7 arsanın bu safhada ara emrinden çıkartılması halinde dahi, Müstedialeyh/İstinaf Edenlerin taleplerinin karşılanıp karşılanamayacağının belirlenemeyeceği gibi, Müstedialeyhlerin davadaki talepleri bununla kısıtlı olmayıp mahkemenin bu safhada ih-tilaflı olan bu konu ile ilgili kesin bir karar verme durumu yoktur. Bu konu, Alt Mahkemede esas davada karar verilebilecek bir olgudur. Belirtilen gerekçe dolayısıyla Müstediler iddialarında haklı olmayıp, söz konusu gerekçeler; bu aşamada dava sebebi yap-ılan bu taşınmazların ara emri kapsamında çıkartılmasını haklı kılmamaktadırlar.

Yargıtay/Hukuk D. 30/2010 davasında, verilen bir ara emrinde taraf olmayanların dosyalayacakları istidada konu edilen taşınmazın dava sebebi olduğu durumlarda, mahkemenin t-asarrufunun ve üretilecek çarenin de dava sebebine bağlı olması gerektiği ifade edilmiştir:

"Eğer ara emri ile zaptedilen taşınır mallar (a) paragrafındaki gibi dava konusu taşınır mallardan ise bu mallar dava sebebine bağlı olarak tasarruf edilmeli veya- bu mallar üzerinde dava sebebine bağlı çare talep edilmelidir."

Yine aynı kararda, mahkemenin bir emrin taraflara yaratacağı adaletsizliği göz önünde bulundurarak, mümkün olan en uygun ve adil kararı verebilmek için, makuliyet (balance of convenience) t-estinin kullanılması gerektiği ifade edilmiştir.

Bu bağlamda, ara emrine konu olan taşınır veya taşınmazların dava sebebi olduğu durumlarda mahkemenin tasarrufu veya çaresi buna bağlı olmalıdır. Talep edildiği şekilde emrin değiştirilmesi durumunda, stat-ükonun korunmasından söz edilemeyeceği gibi, statükonun dava sebebine kadar bozulmasına sebep olunabilecektir. Bu durumda dava sonunda ortaya çıkabilecek kararların bir anlam ifade edebilmesini saptamak için uygulanacak makuliyet testinde, statükonun koru-nabilmesi emrin değiştirilmemesini ve talebin reddedilmesini gerekli kılmaktadır.

Bir diğer husus ise Müstedilerin, Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenlerle akdeylediklerini ileri sürdükleri sözleşmeyi yasa uyarınca Tapuya kaydetmiş olmamalarına iliş-kindir. Müstedilerin, mezkur satış sözleşmesini kaydetmemiş olmaları nedeniyle, mezkur Yasanın sağladığı haklardan yararlanmaları söz konusu olamaz. Böyle bir durumda, Müstediler, sözleşmeden elde ettikleri hakları maddi kayıp ve/veya zarar-ziyan olarak el-de edebilme hakkına sahiptirler. Bu aşamada, Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenlerin bu taşınmazları Müstedilere devretmeye hazır olmaları da bir önem arz etmez. Müstedilerin, İstinaf Eden/Müstedialeyhlerin dava sebebi yaptıkları ve davalarında başarılı -olmaları halinde adlarına devredilme hakkı elde edebilecekleri taşınmazlarda, sözleşmeden dolayı daha üstün bir hakka sahip olması mümkün olamaz. Müstedilerin, Müstedialeyh/Aleyhine İstinaf Edilenlerden sözleşme nedeniyle uğradıkları zarar-ziyanlarını elde- edebilme imkanları olmadığını söyleyebilmek söz konusu olmadığı gibi, bu taşınmazların aynen ifasını talep etme haklarının olduğu da söylenemez.

Belirtilen gerekçeler, sözleşmeden doğan haklarına istinaden Müstedilerin ara emrinin daraltılarak, 7 adet- arsanın ara emrinden çıkartılmasına emir verilmesine hukuken bir neden olamaz.

Son olarak, istida duruşmasında konu olan bir iddiayı daha inceleyelim. Müstedialeyh/İstinaf Edenler, dava sebebi yaptıkları diğer taşınmazlardan bir kısmının ara emri kapsa-mından çıkartılmasına izin ve onay vermişlerdir. Müstedialeyhler, Müstedilerin istidalarındaki taleplerine ise itiraz dosyalamışlardır. Müstedialeyhlerin diğer istidalara itiraz dosyalamamaları veya ara emri kapsamından çıkartılmasına izin vermeleri, bu is-tidada detaylı bir değerlendirmeye gidilerek bir çıkarım yapmak suretiyle neticeye varılması söz konusu olmadığı gibi, bu iddiadan hareketle istidada talep edilenlerle ilgili bir sonuca varılamaz. Bu istidada önemli olan husus, itirazname dosyalanıp dosyal-anmadığıdır. Kararın önceki safhalarında söylenenlerden sonra, diğer istidalardaki olgulara veya Müstedilerin veya Müstedialeyhlerin diğer istidalarla ilgili ileri sürdüğü gerekçelere veya olgulara dayanarak bir bulguya varılması söz konusu değildir.

Ne-tice itibarıyla, tüm söylenenler ışığında istidanın reddi gereklidir.


İstinaf ret ve iptal edilir. Masraflar Müstediler tarafından ödenecektir.



-Bertan Özerdağ
Yargıç

6 Haziran 2017-









16






Full & Egal Universal Law Academy