Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 16/2012 Dava No 43/2015 Karar Tarihi 23.10.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 16/2012 Dava No 43/2015 Karar Tarihi 23.10.2015
Numara: 16/2012
Dava No: 43/2015
Taraflar: Zühtü Cumalıgil ile Brenda Elizabeth Green ve diğeri arasında
Konu: Özel raharsızlık (private nuisance) - Ortalama bir kişinin konforu, yararlanma derecesi veya standardı - Mahkemenin resen taraf eklemesi - Mahkemenin uygulanamayacak bir emir verememesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 23.10.2015

-D.43/2015 Yargıtay/Hukuk No:16/2012
(Girne Dava No:2105/2006)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Ahmet Kalkan, Emine Dizdarlı,Gülden Çiftçioğlu

İstinaf eden:Zühtü Cumalıgil,Bülent Sokak,Ozank-öy-Girne.

(Davalı No.1)
ile -

Aleyhine istinaf edilen:No.2 Brenda Elizabeth Green-51,Bülent
Ecevit Caddesi/Ozanköy.
No.3 Mustafa Yıldırımla-r-Bülent Ecevit
Caddesi/Ozanköy.

(Davacı No.2 ve No.3)
-

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Tahir Seroydaş
Aleyhine istinaf edilenler namına: Avukat Selçuk Gürkan adına ve şahsen Avukat Akan Gü-rkan


Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Beril Çağdal'ın 2105/2006 sayılı davada 28.12.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı No.1 tarafından yapılan istinaftır.


------------


H Ü K Ü M


Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Y-argıç Emine Dizdarlı okuyacaktır.

Emine Dizdarlı: Bu istinafın kökeninde yatan olgular aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı No.2, Girne Ozanköy, Kokkini Mosfilya mevkiinde, Pafta/Harita: XII/22.W2,Parsel 166/1'de kain gayrimen-kulün veya evin sahibidir.

Davacı No.3'ün ise Davacı No.2 ile aynı sokakta evi bulunmaktadır. Davacı No.2 ve Davacı No.3 komşudurlar.

İstinaf Eden/Davalı No.1, Girne-Ozanköy, Kokkini Mosfilya mevkiinde, Pafta/Harita:XII/22.W.2, Parsel 228 ve 230'da kâi-n arazinin kayıtlı mal sahibidir. Davalı No.1'e ait arazi, Davacı No.2'ye ait evin bulunduğu parsele hemhudut konumundadır.

Davalı No.1, Davacı No.2'ye ait komşu parseller üzerinde iş yapmakta veya mermer veya granit kesmekte ve/veya kesilen taşı işleme-ktedir. Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı No.2 ve 3'ün iddialarına göre, Davalı No.1, tüm bu işleri çağ dışı aletler kullanarak yapmakta, bütün bu eylemlerin neticesinde gürültü ve toz kirliliğine sebebiyet vermekte ve özel rahatsızlık haksız fiilinin oluşmas-ına neden olmaktadır.

İstinafa konu tüm taşınmaz mallar Girne Belediyesi hudutları içerisinde bulunmamaktadır.

Davaya konu ilgili tarihlerde, Davalı No.1'in iş yeri izni veya iş yerindeki faaliyetlerini yürütmek için gerekli izni yoktu.

Davanın duruş-ması esnasında, Davacı No.1'in vefat etmesi ve Davacı No.4,5,6,7,8 ve 9'un davalarında ısrarlı olmamaları nedeniyle, Davacılar tarafından, Davalı No.2,3 ve 4 aleyhine dosyalanan davalar, 27.1.2011 tarihinde geri çekilerek ret ve iptal edilmiştir.

Alt Ma-hkeme, huzurundaki şahadeti değerlendirirken, kararının ilgili kısmında, Davalı No.1'in dava konusu yerde sürdürmekte olduğu faaliyetlerin Kaymakamlık tarafından verilmiş olan bir izin tahtında yürütülmediği veya mermer fabrikasını izinsiz bir şekilde çalı-ştırdığı sonucuna vardıktan sonra (Mavi 173), konu fabrikanın faaliyete geçtiği Şubat 2005'den itibaren, İstinaf Eden/Davalı No.1'in fabrikada yürüttüğü eylemlerin neticesinde, özel rahatsızlık haksız fiilinin oluştuğu hususunda bulgu yapmıştır (Mavi 175).-

Alt Mahkeme, özel rahatsızlık haksız fiilinin oluştuğu bulgusunu yaptıktan sonra, Davalı No.1'in izinsiz olarak yürüttüğü taş, mermer veya granit kesip depolama faaliyetlerini devam etmekten men edilmesi yönünde bir emir verdi (Mavi 175).

Bu görüşten -hareket eden Alt Mahkeme, Davacıların kendi evlerinde huzurlarının bozulduğu, özel, ruhsal ve sosyal hayatlarının etkilendiği, Davalı No.1'in izinsiz olarak çalıştırmakta olduğu mermer fabrikası ve deposu nedeniyle rahatsızlık yaşadıkları veya stres ve sık-ıntıya maruz kaldıkları hususlarını dikkate alarak, İstinaf Eden/Davalı No.1'in, Davacıların her birine 10,000 Türk Lirası genel tazminat ödenmesini uygun görerek, bu yönde hüküm ve emir vermiştir (Mavi 176).

İstinaf, bu karara karşı, Davalı No.1 tarafın-dan dosyalanmış olup, 13 istinaf sebebi içermekle birlikte, istinafın duruşması sırasında İstinaf Eden Avukatı, istinaf sebeplerini aşağıda görülen 4 başlık altında toplayarak, istinafı bu şekilde yürütmüştür:

Alt Mahkeme, huzurundaki şahadet ve emareleri- hatalı olarak değerlendirerek, Talep Takririnde olmayan esasa müteallik iddialar doğrultusunda, özel rahatsızlık oluştuğu bulgusuna varmakla hatalı hareket etmiştir.
Alt Mahkeme, Davalı No.1 tarafından yürütülen faaliyetlerin toz ve gürültüye veya rahatsı-zlığa sebep olup olmadığına değil, izinli olup olmadığına önem vererek ve bunun etkisinde kalarak, rahatsızlık oluştuğu bulgusuna varmakla hatalı hareket etmiştir.
Alt Mahkeme, Davacıların her birine 10,000 Türk Lirası genel zarar-ziyan için hüküm vermekl-e hata etmiştir.
Alt Mahkeme, istinafa konu işletmenin, Cumalıgil İnşaat Tic. Şti. Ltd. tarafından çalıştırılmasına rağmen veya Alt Mahkeme huzurunda söz konusu iş yerinin Cumalıgil İnşaat Tic.Şti.Ltd. tarafından çalıştırıldığına dair gerekli veya yeterli -bir şahadet olmasına rağmen, Davalı No.1 aleyhine karar vermekle hata etmiştir.

Özel rahatsızlık haksız fiili, Fasıl 148 Haksız Fiiller Yasası'nın 46.maddesinde şöyle tarif edilmektedir:

"46. A private nuisance consists of any person so
-conducting himself or his business or so using any immovable property of which he is the owner or occupier as habitually to interfere with the reasonable use and enjoyment, having regard to the situation and nature thereof, of the immovable property of any- other person:
Provided that no plaintiff shall recover compensation in respect of any private nuisance unless he shall have suffered damage there by:
Provided also that the provisions of this section
shall not apply to any -interference with daylight."


"46. Özel rahatsızlık, herhangi bir kişinin, devamlı
olarak, başka bir kişinin taşınmaz malının, malın konum ve niteliği göz önünde tutularak, makûl bir biçimde kullanılmasına veya ondan yararlanılmasına müdah-ale teşkil edecek şekilde davranmasını, işini yürütmesini veya malik olduğu veya tasarrufunda bulundurduğu herhangi bir taşınmaz malı kullanmasını anlatır:
Ancak, hiçbir kimse, ondan özel surette zarar
görmedikçe, herhangi bir özel ra-hatsızlık olayı ile
ilgili olarak tazminat alamaz.
Yine ancak, bu madde kuralları gün ışığına
müdahale konularında uygulanmaz."

Yukarıdan görülebileceği gibi, özel rahatsızlığın oluşması için, bir kişinin, devamlı ola-rak, başka bir kişinin taşınmaz malını, malın konum ve niteliği göz önünde tutularak, makul bir şekilde kullanmasına veya ondan yararlanmasına müdahale teşkil edecek şekilde davranması veya işini yürütmesi gerekmektedir.

Konuyu daha iyi aydınlatabilmek -için özel rahatsızlığın tespitinde uygulanan veya bu konudaki kabul edilmiş ilkelerin veya prensiplerin ne olduğunu incelemek gerekmektedir.

Clerk & Lindsell on Torts, 12th edition, Number 3, sayfa 640, par 1215'de şöyle denmektedir:

"In nuisances of -the third kind, the personal
inconvenience and interference with one's enjoyment, one's quiet, one's personal freedom, anything that discomposes or injuriously affects the senses or the nerves, there is no absolute standard to be applied.
It -is always a question of degree whether the interference with comfort or convenience is sufficiently serious to constitute a nuisance. The acts complained of as constituting the nuisance, such as noise, smells or vibration, will usually be lawful acts which- only become wrongful from the circumstances under which they are performed, such as the time, place, extent or the manner of performance. In organized society everyone must put up with a certain amount of discomfort and annoyance from the legitimate activ-ities of his neighbours, and in attempting to fix the standard of tolerance the vague maxim "sic utere tuo, ut alienum non laedas" has been constantly invoked. As has been pointed out "give and take","live and let live" are much nearer the truth than the L-atin maxim. In determining the question whether nuisance has been caused, a just balance must be struck between the right of the defendant to use his property for his lawful enjoyment and the right of the plaintiff to the undisturbed enjoyment of his prop-erty. No precise or universal formula is possible, but a useful test is what is reasonable according to ordinary usages of mankind living in particular society. Whether such an act does constitute a nuisance must be determined not merely by an abstract con-sideration of the act itself, but by reference to all the circumstances of the particular case, including, for example, the time of the commission of the act complained of; the place of its commission, the manner of committing it, that is, whether it is do-ne wantonly or in the reasonable exercise of rights; and the effect of its commission, that is, whether those effects are transitory or permanent, occasional or continuous; so that the question of nuisance or no nuisance is one of fact."

Yukar-ıdaki alıntıdan görülebileceği gibi,
"kişisel rahatsızlık ve bir kişinin zevk almasını, sessizliğini, özgürlüğünü, duygularını veya hislerini veya sinirlerini yaralayacak şekilde etkilemek veya bozmak" şeklinde tanımlanan rahatsızlıklarda uygulanan kesin -bir ölçüt veya standart mevcut değildir. Rahatlık ve uygunluğa müdahalenin rahatsızlık teşkil edecek kadar yeterli olup olmadığı, derece ile ilgili bir sorudur (question of degree). Rahatsızlık teşkil ettiği ileri sürülen koku, ses, gürültü veya titreşim g-ibi hareketler yasal hareketler olup, genellikle mevcut durum ve şartlar altında yapılan işin yeri, yapıldığı vakit ve boyutu dikkate alındığında gayriyasal bir hal alabilmektedir. Organize olmuş toplumlarda, herkes komşularının makul veya yasal hareketler-inden ötürü belli bir derecede rahatsızlık ve sıkıntıya tahammül etmelidir; bu toleransın standardını belirlerken, "sic utere tuo, ut alienum non laedas" ilkesi kullanılmaktadır. Bunu sade bir şekilde ifade etmek gerekirse "ver ve al", "yaşa ve yaşamaların-a izin ver" sözcükleri, belirtilen Latin ilkeye (maxim) göre doğruya daha yakındırlar. Bir rahatsızlığın meydana gelip gelmediğini belirlerken, davalının malını kendi zevk alacağı şekilde kullanma hakkı ve davacının kendi malını rahatsız edilmeden zevk al-arak kullanma hakkı arasında bir denge kurulmalıdır. Kesin veya evrensel bir formül mevcut olmasa da, kullanışlı olan test, belli bir toplumda yaşayan bir kişinin sıradan kullanımlarına göre neyin makul olduğudur. Böyle bir hareketin rahatsızlık teşkil edi-p etmediği, sadece hareketin değerlendirilmesinden değil, hareketin tüm ahval ve koşulları dikkate alınarak belirlenmelidir. Örneğin: hareketin yapıldığı zamanı, nerede yapıldığını, hangi şekilde yapıldığını, söz konusu hareketlerin gereksizce mi yapıldığı-nı, yoksa mevcut hakların makul kullanımından ötürü mü gerçekleştiğini, hareketin yapılışının etkilerini, bu etkilerin geçici mi, kalıcı mı, devam eden nitelikte mi olduklarını kapsamaktadır. Bu nedenle rahatsızlık olup olmadığı olgusal bir husustur.
Yine- konuya ilişkin olarak Clerk & Lindsell on Torts, 12th edition, Number 3, sayfa 642, par 1216'da "Standard of Comfort" başlığı altında aynen şöyle denmektedir:

"1216. A nuisance of this kind, to be actionable, must be
such as to be a real i-nterference with the comfort or convenience of living according to the standards of the average man. An interference with something of abnormal sensitiveness does not itself constitute a nuisance. A man cannot increase the liabilities of his neighbour by a-pplying his property to special uses, whether for business or for pleasure. When it is said that a householder is entitled to have the air in his house untainted and unpolluted by any acts of his neighbour, by that is meant that he is entitled to have "not- necessarily air as fresh, free and pure as at the time of building the plaintiff's house the atmosphere then was, but air not rendered to an important degree less compatible, with the physical comfort of human existence. Moreover, the discomfort must be s-ubstantial not merely with reference to the plaintiff; it must be of such a degree that it would be substantial to any person occupying the plaintiff's premises, irrespective of his position in life, age, or state of health, it must be in-convenience materially interfering with the ordinary comfort physically of human existence, not merely according to elegant or dainty modes and habits of living, but according to plain and sober and simple notions among the English people."

Yukarıdak-i iktibastan da açıkça görülebileceği gibi,böyle
bir rahatsızlığın dava edilebilir olması için, ortalama bir insanın (average man) standartlarına göre rahatlık veya yaşam biçimine gerçek bir müdahale teşkil etmesi gerekmektedir. Anormal derecede hassaslık- içeren birşeye müdahale rahatsızlık teşkil etmez. Bir kişi kendi malını zevki veya işi için özel kullanımlara koyduğu hallerde, komşusunun yükümlülükleri artmaz. Ev sahibinin evindeki havanın komşusunun hareketleri ile kirlenmemiş olma hakkı olduğu söylen-ildiğinde, bu kişinin "evin inşa edildiği esnada olduğu kadar taze, saf ve temiz olması gerektiği anlamına gelmez. Ancak havanın daha az uyumlu veya insanın rahatsız olacağı derecede uyumsuz olmaması gerekmektedir. Ayrıca rahatsızlık ciddi/hakiki (substant-ial) olmalıdır ve sadece davacıya göre değerlendirilmemelidir. Rahatsızlık sadece davacıyı değil davacının yaşadığı yerde yaşayan herhangi bir kişiyi, pozisyonuna, yaşamına, yaşına veya sağlığına bakılmaksızın etkilemesi gerekmektedir. Yine rahatsızlık kib-ar veya şık yaşam biçimlerine göre değil, insanların sade, oturaklı ve basit yaşam biçimlerine göre değerlendirilmelidir.

Aynı eserin 1217. paragrafında şöyle denmektedir:

"In considering the standard of comfort or convenience of
living of the -average man, the character of the
neighbourhood must be taken into account."

Yukarıdan anlaşılabileceği gibi, ortalama bir kişinin yaşamının rahatlık veya uygunluk derecesini değerlendirirken, muhitin özelliklerinin de değerlendirilmesi gerekmekte-dir.

Yine paragraf 1218 sayfa 642'de şunlar ifade edilmektedir:

"The avarage man's standard of comfort and convenience
involves the toleration of acts done by his neighbour in the course of the ordinary and reasonable use of his property. The a-ffairs of life in a dense neighbourhood cannot be carried on without mutual sacrifice of comfort the law must regard the principle of mutual adjustment."

Yukarıdan görülebileceği gibi, ortalama bir kişinin konfor ve yararlanma derecesi veya standardı, m-ülkün sıradan ve makul kullanımı esnasında komşuları tarafından yapılan hareketleri tolere etmeyi içermektedir. Yoğun bir muhitte yer alan yaşam ilişkileri, herkesin karşılıklı olarak rahatından fedakârlık yapmaksızın sağlanamaz. Rahatsızlıktan ötürü olan -tüm davalarda, hukukun ortak ayarlama prensibine önem verilmesi gerekmektedir.

Yine Lord Selborne L.C. Gaunt V Fynney H of L's, 1872, Chancery Appeals Vol VIII, sayfa 13'de şöyle demiştir:

"A nervous, or anxious, or prepossessed listener hears
s-ounds which would otherwise have passed unnoticed, and magnifies and exaggerates into some new significance, originating within himself, sounds which at other times would have been passively heard and not regarded."

Yukarıdan anlaşılacağı üzere, gergin v-eya sinirli veya bu seslerden etkilenen bir dinleyici, kendisinden kaynaklanan, normalde farkedilmeyecek sesler işitir, bunu büyütür ve abartarak yeni bir öneme dönüştürür.

Yukarıdaki ilkeleri ve Yargıtay/Hukuk 33/2010 D.15/2012 sayılı istinafta belirtile-n ilkeler ile birlikte, istinafa konu meseleye uygulayarak, Alt Mahkemenin kararının hatalı olup olmadığını değerlendirmemiz gerekmektedir.

İstinaf Eden/Davalı No.1, 4.istinaf sebebinde başarılı olması halinde, diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine g-erek kalmayacağından, öncelikle 4.istinaf sebebini incelemeyi uygun bulduk.

İstinafın duruşmasında, İstinaf Eden/Davalı No.1 Avukatı, hitabesinde, davaya konu iş yerinin ve iş yerinde bulunan makinelerin Cumalıgil İnşaat ve Ticaret Limited Şirketine ait -olduğunu; Kaza Mahkemesindeki davanın talimat aşamasında Şirkete ait evrakların Davacılara ve Mahkemeye verildiğini; Alt Mahkemenin kararının doğrudan doğruya Cumalıgil İnşaat ve Ticaret Limited Şirketinin yasal haklarını etkilemesine rağmen, Mahkeme, Emir- 9 Nizam 10 hükümlerini hiç dikkate almadan veya Şirketi taraf yapmadan, bu Şirkete söz hakkı vermeden ve Şirketin bilgisi olmadan faaliyetlerini durdurduğunu ileri sürmüştür.

Hukuk ilkelerine göre, bir mahkeme bir davada veya istidada, Hukuk Muhakemele-ri Usulü Tüzüğü uyarınca, taraf olan kişiler lehine veya aleyhine karar verebilir. Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 9 Nizam 10'a göre, bir mahkeme sadece huzurunda taraf olan kişilerin hak ve menfaatlerini ilgilendiren hususlarda karar verebilir. Taraf- olmayan herhangi bir kişi aleyhine veya böyle bir kişinin menfaatini etkileyecek nitelikte olan bir hüküm veremez(Bkz:Yargıtay/Asli
Yetki 4/1977, Yargıtay/Hukuk 4/1977, Yargıtay/Aile 3/1981 D.3/1981).

Bir meselenin dinlenip karara bağlanabilmesi için, -meseleye taraf olmayan kişilerin taraf yapılması gerektiği hallerde, meselenin huzurunda bulunduğu Alt Mahkemenin, bu gibi kişilerin taraf yapılması hususunda resen gerekli emri vermeye yetkisi vardır (H.M.U:T E9 N10 ve The Supreme Court Practice 1970, Vol-ume 1, Order 15 r 6(2), Yargıtay/Hukuk 2/2012 D.1/2015).

Alt Mahkeme kararında, konu iş yerinin bir fabrika olduğunu kabul etmesine rağmen (Mavi 173,174,175) talimat aşamasında sunulan ve bilâhare Emare yapılan KKTC Ekonomi ve Turizm Bakanlığının 30.11.2-006 tarihli yazısı, Oda Kayıt Sicil sureti, Cumalıgil İnşaat Tic.Şti.Ltd.e ait Maaş Bordrosu dökümü, KDV Tahakkuk Fişi, KKTC İhtiyat Sandığı Dairesi Tahsilat Makbuzu ve KKTC Sosyal Sigortalar Dairesi Prim Tahsilat Makbuzunun hiç bir şekilde dikkate alınmad-ığı aşikârdır. Davalı No.1'in bu hususta sunduğu Emare belgeler, söz konusu iş yerinin Cumalıgil İnşaat ve Ticaret Şirketi Limited adında kayıtlı olduğunu ve Davalı No.1 Zühtü Cumalıgil'in ise Şirketin yetkilisi sıfatıyla Şirketi yürüttüğünü büyük ölçüde t-eyit eder niteliktedir. Alt Mahkemenin Davalı No.1 tarafından ibraz edilen belgeleri talimat veya duruşma öncesi inceleme aşamasında değerlendirip adı geçen Şirketi, Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 9 Nizam 10 tahtında resen taraf yapması gerekirdi.

-Halsbury's Laws Of England, third edition, Volume 28, sayfa 131, par 166 Acts of others başlığı altında şöyle denmektedir:

"where the collective effect of the independent acts of
others is a nuisance, the court will restrain each person contribut-ing to the nuisance, although the act of any one of them would only result in an in appreciable inconvenience or damage and be insufficient in itself to constitute a nuisance in law."

Yukarıdaki alıntıdan da görülebileceği gibi, birbirinden bağımsız -kolektif eylemlerin etkisi özel rahatsızlık oluşturuyorsa, Mahkeme özel rahatsızlığın oluşmasına katkıda bulunan her kişiyi (each person) engellemesi veya bu kişileri söz konusu eylemi yapmaktan men etmesi gerekir.

Huzurumuzdaki ihtilâfsız şahadete göre-, Davalı No.1 şahsen dava edilmiştir ve Alt Mahkeme huzurunda, Şirketin direktörü veya müstahdemi olup olmadığı konusunda herhangi bir şahadet mevcut değildir. Bu aşamada Davalı No.1 Cumalıgil İnşaat ve Ticaret Şirketi Limited'in direktörü olsa dahi, bu da-vada taraf olmayan konu Şirketin müstahdemleri tarafından gerçekleştirilen haksız fiillerinden sorumlu olmaz. Sorumluluk yüklemek için, şirket ve direktör arasında işveren ve ajan (agent) ilişkisinin olduğunun tespit edilmesi ve direktörün haksız fiile ned-en olması gerekir. Başka bir deyişle, direktörün söz konusu fiillerin yapılmasını emretmesi veya bu fiillerin yapılmasını sağlaması gerekir (Bkz:Clerk and Lindsell on Torts, twelth edition, sayfa 96,para.176).

Bu durumda, bir an için, Alt Mahkemenin Dav-alı No.1 aleyhine verdiği durdurma emrinin doğru olduğunu farz etsek dahi, söz konusu emrin diğer işçileri engelleyecek bir emir olmaması nedeniyle, konu yerdeki faaliyetler devam edecektir. Bu itibarla, Mahkeme uygulanamayacak bir emir vermekle hata etmiş-tir (Halsbury's Law's of England, third edition, Volume 21, sayfa 363, para 759).
Yukarıdakiler ışığında, takip edilmesi gereken en doğru yol, istinaf konusu hükmün iptal edilmesi ve H.M.U.T. Emir 35 Nizam 8 tahtındaki yetkimizi kullanarak, resen H.M.U.T-. Emir 9 Nizam 10 tahtında Cumalıgil İnşaat ve Ticaret Limited'in Davalı olarak eklenmesi ve Davanın başka bir Yargıç tarafından dinlenmek üzere Alt Mahkemeye iadesidir.

Sonuç olarak, 4.istinaf sebebi kabul edilir ve Alt Mahkemenin verdiği hüküm iptal e-dilerek Cumalıgil İnşaat ve Ticaret Şirketi Limited'in bu davaya taraf olarak eklenmesine ve başka bir Yargıç tarafından dinlenmek üzere, Alt Mahkemeye iadesine emir verilir.

İstinaf masraflarının, Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı No.2 ve 3 tarafından öden-mesine emir verilir.



Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı Gülden Çiftçioğlu
Yargıç Yargıç Yargıç



23 Ekim, 2015











14






Full & Egal Universal Law Academy