Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 159/2014 Dava No 7/2017 Karar Tarihi 07.03.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 159/2014 Dava No 7/2017 Karar Tarihi 07.03.2017
Numara: 159/2014
Dava No: 7/2017
Taraflar: Hüseyin Kanat ile Sevil Emirzade arasında
Konu: Yasal kiracı - Yasal kircılığın esasa ilişkin olgu olması ve talep takririnde ne şekide meydana geldiğinin yer almasının gerekmesi - Tahliye - Kiranın ödenmememsinin tek başına tahliye sebebi doğurmaması -Akdin feshedilmesi gereği - Ara kar.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 07.03.2017

-D.7/2017 Yargıtay/Hukuk No: 159/2014
(Lefkoşa Dava No :3604/2012)


Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti :Ahmet Kalkan,Gülden Çiftçioğlu,Bertan Özerdağ


İstinaf eden : Hüseyin Kanat, Lefkoşa. -
(Davalı)

ile

Aleyhine istinaf edilen : Sevil Emirzade, Lefkoşa.
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Tevfik Mut adına Avukat Nezihe Mut
Aleyhi-ne istinaf edilen namına : Avukat Oktay Feridun ve
Avukat Serhan Çinar adına
Avukat Oktay Çinar hazır.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Füsun Cemaller'in 3604/2012 sayılı davada-, 30.10.2014 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.


---------------


K A R A R

Ahmet Kalkan :İstinaf Eden/Davalı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 30.10.2014 tarihinde aleyhine verdiği tahliye hükmüne karşı bu istinafı d-osyaladı.


İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

10.4.2012 tarihinde Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı (bundan böyle sadece Davacı olarak anılacaktır.) İstinaf Eden/Davalı (bundan böyle sadece Davalı olarak anılacaktır.) aleyhine açtığı dava ile Davalının tasarrufund-a bulunan dükkanın tahliyesini, bakiye kira alacağını, ara kâr, faiz ve dava masraflarını talep etti.

Davalının Müdafaa Takriri, Davacının da Müdafaaya Cevap Takriri dosyalaması üzerine davanın duruşması yapıldı.

Alt Mahkemenin bulgularına göre, dava i-le ilgili olgular şöyledir:

Davacı ile Davalı arasında, 1.10.1987 tarihli kira sözleşmesi aktedildi. Kira sözleşmesine göre, Davalı, Atatürk Caddesi No.175, Gönyeli Lefkoşa adresinde kain dükkanı, o günün parası ile aylık 7000 TL'ye, mal sahibi Davacıda-n kiraladı.

Emare No.2 Kira Sözleşmesi 1 yıllık olup 30.9.1988 tarihinde hitam buldu.

Emare No.2 Kira Sözleşmesi 30.9.1988 tarihinde sona erdikten sonra taraflar Ocak 2006 tarihinde sözlü olarak anlaştılar ve Davalı dükkanı aylık 30 TL kira bedeli karşı-lığında aydan aya kiracı olarak tasarruf etmeye devam etti.

Kira sözleşmesinin hitamından sonra, Davalı ile Davacının babası Hilmi Damdelen veya Damdelen Ltd. arasında herhangi bir kira ilişkisi tesis edilmedi.

Emare No.6 Damdelen Ltd.e ait bir tediye -makbuzu olmakla birlikte, bu makbuz kira bedelinin ödendiğinin kanıtı olarak Davalıya verilmiş olup, Davalı ile Damdelen Ltd. arasında kira münasebeti kurulduğunu gösteren bir belge değildir.

Bu dava dosyalanmadan önce, Davacı tarafından dosyalanan 8/201-0 sayılı Kira İstidada Davalı, Davacı ile olan kira münasebetini kabul etmiştir.

Davalı, Aralık 2007 tarihinden itibaren kira bedellerini ödememeye başladı.

Davacı, 20.2.2012 tarihli Emare No.3 Fesih İhbarını Davalıya gönderdi.

22.2.2012 tarihinde Dava-lının eline geçen ihbarda, başta aydan aya kiracılık ilişkisi olmak üzere, her türlü kira ilişkisinin 31.3.2012 tarihi itibarıyla sonlandırıldığı ve gayrimenkulü 1.4.2012 tarihinden itibaren kanuni kiracı olarak tasarruf edeceği Davalıya bildirildi.

Dava-lının Aralık 2007 ile Mart 2012 tarihleri arasında ödenmeyen kira borcu 1560 TL'dir.

Davalı, kira borcunu dava tarihinde ödemedi.

Değiştirilmiş şekliyle 17/1981 sayılı Kira Denetim Yasası tahtında Davacının tahliye hükmü almaya hak kazandığına kanaat ge-tiren Alt Mahkeme, Davacı lehine Davalı aleyhine tahliye, ödenmemiş kira bedellerinin ödenmesi, ara kâr, yasal faiz ve 2000TL dava masrafı ödenmesi doğrultusunda hüküm verdi.



İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalı istinaf ihbarnamesinde 16 istinaf sebebi ileri sü-rmüştür. Bu istinaf sebeplerini (3) ana başlık altında toplamak mümkündür. Buna göre:

Muhterem Alt Mahkeme, Davalı aleyhine tahliye hükmü vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Nisan 2012 tarihinden itibaren aylık 30 TL kullanım bedeline (ara kâr) hü-kmetmek ve Mart 2012 tarihine kadar ödenmemiş her aylık kira bedeline yasal faiz uygulamakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı aleyhine 2000 TL masraf emri vermekle hata etti.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davalı Avukatının 16 istinaf sebebini- kapsayan hitabında ileri sürdüğü argümanlarını şöyle özetleyebiliriz:

Davalının Aralık 2007 tarihinden itibaren kira ödemediği doğrudur. Davacının talebi Aralık 2007 tarihinden itibaren 52 aylık kira bedelidir. Bu esastan hareket edildiğinde son ay Mar-t 2012'ye denk gelmektedir. 1.4.2012 tarihinde kanuni kiracılık oluşmuş ise, dava açıldığında kanuni kiracılık dönemine ait herhangi bir aylık kira bedeli talep edilmediğinden dava sebebi oluşmadığı cihetle, tahliye emri verilemezdi.

17/1981 sayılı Yasa-nın 7(1)(a) maddesine göre, kiranın ödeneceği son günden itibaren 1 hafta içerisinde ödenmesi gereken kiralar ödenmediği takdirde, tahliye sebebi oluşmaktadır. Bu meselede, mukavelenin feshinden sonra ödeme süresi beklenmeden dava açıldığı cihetle tahliye -emri verilemezdi.

Tahliye sebebi esasa ilişkin bir olgudur. Tahliye sebebinin nasıl doğduğu Talep Takririnde ileri sürülmedi.

Davalının ödemediği kiralar mukaveleyi fesih sebebi olabilir, ama tahliye sebebi olamaz. Fesih tarihine kadar ödenmeyen kirala-r, kira alacağı olarak ayrı talep edilebilirdi. Bu meselede fesihten sonra ödenmeyen kira nedeniyle dava açılmadığı gibi, kiraların ayın 3'üne kadar ödenmesi gerektiği dikkate alındığında, 7 günlük yasal ödeme süresi bu süreye eklendiği zaman davanın Nisan- ayının 11. gününde açılması gerekirdi. Dava 10 Nisan'da açıldığından mevsimsizdir. Buna ek olarak kira bedelleri ayın sonunda ödendiğinden, her halûkarda bu sürede dava açılamazdı.

Davalı ile Damdelen Ltd. arasında kiracılık ilişkisi kurulmasına rağmen,- Alt Mahkeme huzurundaki delilleri dikkate almadı. Davacı Talep Takririnde yasal kiracılığın nasıl oluştuğuna yer vermedi. Yasal kiracılıktan önceki kira ilişkisi ortaya konmadığından, Alt Mahkemenin kiracılık ilişkisi hakkındaki bulgusu hatalıdır. Mevcut -gerçeklerle istinafın kabulü gerekir.

Davacı Avukatı hitabında, özetle: Alt Mahkemenin kararının doğru olduğunu, Talep Takririnde yasal kiracılık ilişkisinin nasıl doğduğunun açıkça yazıldığını, aydan aya kiracılık ilişkisi gereği bir tam aylık ihbar ver-ildiğini, Davalının 52 aylık kira bedelini ödemediğini, tahliye koşullarının oluştuğunu, kanunen ödenmesi gereken kiraların süresinde ödenmemesi nedeniyle tahliye sebebi oluştuğunu, aylık kiraların ödenmesinin yükümlülük olduğunu, buna riayet edilmemesi ha-linde mukavelenin feshedilebileceğini, fesihten sonra Yasanın öngördüğü 7 günlük sürede ödeme yapılmaması halinde tahliye sebebinin olmayacağını, bu meselede süresinde ödeme yapmadığından Davalı aleyhine tahliye hükmü verilmesinde hata olmadığını ileri sür-müştür.

Davacı Avukatı hitabında şu iddialarda da bulunmuştur:

Davalı ile Davacının babası arasında kira sözleşmesi yapılmadı, kira ilişkisi tesis edilmedi. Davalı, Davacı ile kira sözleşmesi yaptığını, kira artış istidası için dosyaladığı itiraza ekli -yemin varakasında açıkça kabul etti.

Davacı davasında haklıdır. Davacı sözleşmesi bittikten sonra Davalı ile aydan aya kiracılık ilişkisi tesis ettiğini ve bu sözleşmeyi bir aylık ihbar ile feshettiğini ispatladığından, Alt Mahkemenin kararında hata yokt-ur. İstinaf reddedilmelidir.

İNCELEME:

İstinaf sebepleri, duruşma zabıtları, tarafların iddia ve argümanları incelenip değerlendirildi.

Muhterem Alt Mahkeme, Davalı aleyhine tahliye hükmü vermekle hata etti.

Bu başlık altında sırasıyla taraflar ar-asındaki kiracılık ilişkisini, yasal kiracılığı, tahliye sebebinin doğup doğmadığını inceleyeceğiz.

Talep Takririnin 2. ve 3. paragraflarında, taraflar arasında akdedilen 1 yıllık yazılı kira sözleşmesinin 30.9.1988 tarihinde sona ermesinden sonra, tara-fların sözlü olarak anlaşmak suretiyle aralarında aydan aya kiracılık ilişkisi tesis ettikleri ve Ocak 2006 tarihinden itibaren de aylık 30 TL kira bedeli karşılığında kira ilişkisini sürdürdüklerinin iddia edildiği görülmektedir.

Alt Mahkeme, huzurundak-i şahadeti ve emareleri değerlendirdikten sonra, Davacının şahadetine itibar etmiş ve taraflar arasındaki kira ilişkisinin sözlü olarak Ocak 2006 tarihinden sonra, aylığı 30 TL'den devam ettiğine bulgu yapmıştır.

Alt Mahkemenin bulgularına göre, tarafla-r arasındaki kira ilişkisi aydan aya kiracılıktır.

Davalı Avukatı, Davalının sözleşmesinin hitamından sonra, Davacının babası Hilmi Damdelen veya Damdelen Ltd. ile kiracılık ilişkisi tesis edildiğini iddia etmiştir.

Kiralanan mülkün mal sahibi Davacı o-lup, taraflar arasındaki kira ilişkisi, 1.10.1987 tarihli Emare No.2 Kira Sözleşmesi ile başlamıştır.

Mevcut şahadetten istidlal edilen olgulara göre, Kira Sözleşmesi 30.9.1988 tarihinde sona erdikten sonra Davalı, kiralananı tasarruf etmeye devam etmişt-ir. Davacı ile Davalı arasında kesintisiz devam eden kira ilişkisinde, Davacının babası hiçbir zaman kiralayan sıfatını haiz olmadı. Başka bir söylemle, Davalı ile Davacının babasının iradeleri kira sözleşmesi yapılması konusunda birleşmediği gibi, araları-nda akit de meydana gelmedi.

Davalının ödediği kira bedellerine karşılık Davacının babası tarafından verilen makbuzlar, Davalı ile Davacının babası arasında yeni kira ilişkisi kurulduğu sonucunu doğurmaz. Bu makbuzların, kira bedelinin Davacının babasına- ödendiğini göstermekten öte kıymeti yoktur.

Mevcut gerçekler ışığında, Alt Mahkemenin şahadeti hatalı değerlendirdiğine ve yanlış sonuca ulaştığına ikna olmadığımızdan, Alt Mahkemenin taraflar arasındaki kira ilişkisini doğru değerlendirdiği ve Davalını-n Ocak 2006 tarihinden itibaren aylık 30 TL kira bedeli karşılığında aydan aya kiracı statüsü ile kiralanan mülkü tasarrufunda bulundurduğu bulgusunda hata olmadığı sonucuna ulaştık.

Bu safhada cevap vermemiz gereken soru Davalının ne zaman yasal kiracı -statüsüne girdiğidir.

Yasal kiracılık esaslı olgu niteliğinde olup ne şekilde meydana geldiğinin talep takririnde açıkça yer alması gerekmektedir.

Bu konuda öncü kararlardan biri olan Hukuk/İstinaf 4/75 sayılı Memduh Erdal ile Hüseyin H.Songur davasın-da şöyle denmiştir:

"Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.19 n.4'de bahsedilen
esasa ilişkin olgular (material facts) dava sebebi ortaya koyan olgulardır; esasa ilişkin olgular dava layihalarında yer almamışsa duruşmada bu olgular hakkında şahadet verilmez-, verilse bile nazarı dikkate alınamaz. Bidayet Mahkemesi yanlış olarak bunları nazarı dikkate almış olsa bile İstinaf Mahkemesi Bidayet Mahkemesi hükmünü iptal edebilir veya yeniden duruşma yapılması için emir verebilir.
Kanuni bir istidlâlin (inferance -of law) belirtilmesi yeterli değildir. Davacının dava sebebi olduğunu gösteren olguların açıkça belirtilmesi gerekir. (Bak.Ridell v.The Earl of Strathmore 1887, 3 T.L.R. 329)
Davacının talebinde başarılı olması için kanuni kiracı olması şarttır. Bu iddian-ın ise Talep Takririnde yer alması gerekir. 'Kanuni Kiracı' deyimi, husule gelen kanuni bir durumu izah etmektedir. Hangi olguların bu durumu meydana getirdiği 'esasa ilişkin' olgulardır, bu sebeple kanuni kiracılığın nasıl meydana geldiği dava layihaların-da belirtilmelidir. Aksi takdirde bunlar hakkında mahkemede şahadet verilemez, verilse bile bu şahadet nazarı dikkate alınmaz."

Davalı Avukatı Davacının Talep Takririnde, yasal kiracılığın nasıl oluştuğuna dair herhangi bir olgu yer almadığını iddia etmiş-tir.

Davacının Talep Takririnin 5. paragrafı aynen şöyledir:

"5. Davacı iddia eder ki, 22.2.2012 tarihinde Davalının kendisine iadeli taahhütlü posta gönderisi marifetiyle tebliğ edilen ve Davalının bilgisine gelen 20.2.2012 tarihli bir tam takvim aylık- yazılı ihbar ile 31.3.2012 tarihinde taraflar arasındaki sözlü ve/veya yazılı kira mukavelesini ve/veya kira ilişkisini ve/veya aydan aya kira ilişkisini fesih edip sona erdirmiş ve 1.4.2012 tarihi itibarıyla Davalının işbu dava konusu dükkanı ve/veya gay-rimenkulü yasal kiracı olarak tasarrufunda bulunduracağını bilgisine getirmiştir. Dolayısıyla Davalı söz konusu dükkanı 1.4.2012 tarihi itibarıyla yasal kiracı statüsünde tasarrufunda bulundurmaktadır."

Görülebileceği gibi Davacı, bir tam aylık ihbar ile- aydan aya kiracılık ilişkisini 31.3.2012 tarihi itibarıyla sonlandırdığını ve Davalının 1.4.2012 tarihinden itibaren yasal kiracı olduğunu iddia etmiştir.

Davacı Talep Takririnde yasal kiracılığın nasıl oluştuğunu açıkça yazdığından, Talep Takririnin yas-al kiracılık statüsünün başlaması ile ilgili esaslı olgulardan yoksun olduğunu söylemek mümkün değildir.

Yargıtay/Hukuk 28/1980(D.31/1980) Mustafa Latifoğlu ile Mustafa Mehmet davasında vurgulandığı gibi bir kira münasebetinin sona erdirilmesi ya sözleş-medeki sürenin sona ermesi ile ya da süre içinde sözleşmede ileri sürülen koşullara dayanarak olabilir (Bu konuda ayrıca Yargıtay/Hukuk 12/1986 D.26/1986 sayılı Beliğ Arif ile Abdullah Onar davasına atıfta bulunuruz.)

17/1981 sayılı Kira Denetim Yasası'n-da 'Yasal Kiracı', bir kira ilişkisinin sona ermesi veya erdirilmesi halinde ilgili taşınmaz malı tasarrufunda bulundurmaya devam eden kiracı olarak tanımlanmaktadır.

Bu esaslardan hareket ettiğimizde, aydan aya kiracılık ilişkisi ile bir taşınmaz malı k-ira ve tasarrufunda bulunduran kiracının yasal kiracı statüsüne girebilmesi için o kiracının aydan aya kiracılık ilişkisinin sonlandırılması gerekmektedir.

Davalının aydan aya kiracı statüsü ile taşınmaz malı tasarruf ettiği sonucuna varıldıktan sonra, k-iracılık ilişkisini sona erdirmek için bir aylık ihbar verilmesi gerekmektedir (Bu konuda Yargıtay/Hukuk 42/1983 D: 31/1983 Dr.Semşi Kazım ile T.C. Ziraat Bankası ve Yargıtay/Hukuk 73/2013 D.34/2015 Fatma Yolcukuş ile Derya Kayakan davalarına atıfta bulunu-ruz.)

Davacının Davalıya gönderdiği Emare No.3 İhbar 20.2.2012 tarihli olup, Davalıya 22.2.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu konuda herhangi bir ihtilâf yoktur.

Emare No.3 İhbardan açıkça görülebileceği gibi, Davalıya bir tam aylık ihbar verilerek -aydan aya kiracılık ilişkisi 31.3.2012 tarihi itibarıyla sonlandırılmıştır.

Bu sonuca göre ,Davalının 1.4.2012 tarihinden itibaren kiralanan taşınmaz malda yasal kiracı statüsüne girdiği açıktır. Dolayısıyla, Alt Mahkemenin, Davalının 1.4.2012 tarihinden- itibaren yasal kiracı olduğuna ilişkin bulgusunda hata yoktur.

Alt Mahkemenin Davalının yasal kiracı statüsüne girdiği bulgusunun doğru olduğunu saptadıktan sonra, şimdi de davada tahliye sebebi olup olmadığını ve Davacının tahliye sebebini ispatlayıp -ispatlamadığını incelememiz gerekmektedir.

Davacı Avukatı, tahliye sebebinin, ödenmesi gereken kira bedellerinin gününde ödenmemesine dayandığını iddia etmektedir.

Değiştirilmiş şekliyle 17/1981 sayılı Kira (Denetim) Yasası'nın 7. maddesi, "Tahliye Seb-epleri" kenar başlığını taşımaktadır.

Yasanın 7(1)(a) maddesi aynen şöyledir:


"7.(1) Bu Yasa kapsamına giren herhangi bir taşınmaz malın tahliyesine ilişkin hüküm veya emir ancak aşağıdaki hallerde verilir:

Kanunen ödenmesi gereken kiranın, ödenmesi-
gereken son günden itibaren bir hafta
içerisinde ödenmemesi veya ödeme teklifinde
bulunmaması halinde;
Ancak, bu bent amaçları bakımından kira,
onu almaya hakkı olan şahsa iadeli taahhütlü
posta ile gönderildiği takdirde ö-deme
teklifinde bulunulmuş addolunur."


Yasa maddesinden de anlaşılacağı gibi, kanunen ödenmesi gereken kiranın, ödenmesi gereken son günden itibaren bir hafta içerisinde ödenmemesi veya ödeme teklifinde bulunulmaması tahliye sebebi sayılır.

Bir ki-racının aleyhine tahliye hükmü verilebilmesi için öncelikli koşul yasal kiracı haline gelmiş olmasıdır. Huzurumuzdaki meselede, Davalının 1.4.2012 tarihinden itibaren yasal kiracı olduğu saptandığından, bu safhada belirlenmesi gereken husus Yasanın 7(a) ma-ddesinde yer alan "kanunen ödenmesi gereken kiranın, ödenmesi gereken son gün"ün hangi gün olduğudur.

17/1981 sayılı Kira Denetim Yasası'nda 27/2011 sayılı Yasa ile yapılan en radikal değişiklik, 21 günlük ihbar şartının kaldırılarak, yerine ödenmemiş kir-aların ödenmesi için bir haftalık süre verilmesidir.

Yasada "kira", hizmetler karşılığı ödenen herhangi bir ücret veya bir taşınmaz malın döşenmiş olarak kiralanması halinde veya bir taşınmaz malın kiralanmış ve içindeki mefruşatın kiralayan tarafından k-iracıya kiralanmış olduğu hallerde, mefruşatın kullanılması karşılığı kira veya kira bedeli olarak ödenen ücreti kapsamaktadır.

Yine Yasaya göre "kira ilişkisi" yazılı veya başka şekilde kurulan, kiralayan-kiracı ilişkisine dayandırılarak bir taşınmaz ma-lın kiralanmasını veya tasarrufunu anlatmaktadır.

Bu tefsirlerden çıkarılacak sonuca göre, kanunen ödenmesi gereken kira, Yasanın başka türlü saptanmasını öngördüğü haller hariç, tarafların, kira ilişkisine bağlı olarak kendi iradeleri ile belirledikleri- kira miktarıdır.

Bu durumda, Yasada aksine bir düzenleme bulunmadığı veya mahkeme farklı bir süre belirlemediği müddetçe, tarafların kira ilişkisine bağlı olarak kendi iradeleri ile belirledikleri kira bedelinin ödenme günü, kanunen ödenmesi gereken kira-nın son günü olarak kabul edilmelidir.

Huzurumuzdaki meselede, Davalının (52) aylık kira bedelini ödemediği ihtilafsız olduğuna göre, kanunen ödenmesi gereken kiraların gününde ödenmediği açıktır.

Ancak, Yasanın 7(1)(a) maddesindeki tahliye sebebinin o-luşabilmesi için kiraların ödenmesi gereken son günden itibaren "bir haftalık süre içerisinde" ödenmemesi veya ödenmesinin teklif edilmemesi gerekmektedir.

Akdi kiracı statüsü devam eden bir kiracı aleyhine tahliye hükmü verilmesi mümkün değildir. Bu ned-enle sonlandırılmamış veya sona ermemiş bir kira sözleşmesinde, kira bedellerinin gününde ödenmemesi sözleşmeyi fesih sebebi olabilir ama kendiliğinden tahliye sebebi oluşturmaz. Kiralayan tarafından tasarrufun elde edilebilmesi için, kiracının "yasal kira-cı" statüsünde olması esastır. Bu sonuca göre, Yasanın 7(1)(a) maddesinde yer alan bir haftalık ödeme süresi içerisinde kiracının yasal kiracı statüsünde olması gerekmektedir.

Huzurumuzdaki istinafa konu dava 10.4.2012 tarihinde açılmıştır. Davalının ayd-an aya kiracılık ilişkisinin 30.3.2012 tarihi itibarıyla feshedildiği ve 1.4.2012 tarihinden itibaren yasal kiracı statüsünde olduğu kabul edilmiştir. Buna göre, Davalı kanunen ödemekle yükümlü olduğu 52 aylık kiraları ödemesi gereken son günden itibaren b-ir haftalık sürenin geçtiği ve bu süre içerisinde kira borcunu ödemediği veya ödeme teklifinde bulunmadığı anlaşıldığından, aleyhine tahliye hükmü verilmesinde hata yoktur.

Bu sonuçtan hareketle 1. istinaf sebebi reddedilir.

Muhterem Alt Mahkeme, Nisan- 2012 tarihinden itibaren aylık 30 TL kullanım bedeline (ara kâr) hükmetmek ve Mart 2012 tarihine kadar ödenmemiş her aylık kira bedeline yasal faiz uygulamakla hata etti.

Alt Mahkeme Davalı aleyhine tahliye hükmü vermekle hata etmediğinden, Davalının, D-avacıya Nisan 2012 tarihinden itibaren konu taşınmaz malı tahliye edip boş olarak teslim edene kadar aylık 30 TL kullanım bedeli ödemesine emir vermekle de hata etmedi.

Davalının Davacıya, Mart 2012 tarihine kadar 52 aylık toplam 1560 TL kira borcu olduğ-u, Davalı tarafından kabul edilmektedir.

Alt Mahkeme, Aralık 2007 tarihinden itibaren ödenmemiş her ayın kirası üzerinden muaccel oluş tarihinden tediye tarihine kadar yasal faiz ödenmesine emir vermiştir.

Talep Takririndeki faiz talebi, mukaveleye ist-inaden talep edilmemiş, zarar-ziyan olarak talep edilmiştir.

Davacının, ispatlanması kaydıyla zarar-ziyan talep etmeye hakkı vardır.

Alt Mahkeme, Davacının bu husustaki şahadetine itibar ederek, faizi zarar-ziyan olarak vermiştir.

Alt Mahkemenin bu b-ulgusunda hata olduğuna ikna edilmedik.

Bu sonuca göre 2. istinaf sebebi reddedilir.

Muhterem Alt Mahkeme, Davalı aleyhine 2000 TL
masraf emri vermekle hata etti.

Duruşma zabıtlarını tetkik ettikten ve davanın niteliğini göz önünde bulundurdukt-an sonra, Alt Mahkemenin masrafları tespitte hata yaptığına ikna olmadık. Bu nedenle 3. istinaf sebebi reddedilir.

NETİCE :

Yukarıdakiler ışığında,

İstinaf reddedilir.

İstinaf masrafları İstinaf Eden/Davalı tarafından ödenecektir.





Ahmet Kalka-n Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç



7 Mart, 2017











15






Full & Egal Universal Law Academy