Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 157/2014 Dava No 33/2018 Karar Tarihi 26.10.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 157/2014 Dava No 33/2018 Karar Tarihi 26.10.2018
Numara: 157/2014
Dava No: 33/2018
Taraflar: İsmail Beydola & Sons Ltd. ve diğeri ile Colin Paul Mulcahy ve diğeri arasında
Konu: Sözleşmenin kuruluşu ve ihlal edilmiş sayılması
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 26.10.2018

-D.33/2018 Yargıtay/Hukuk No: 157/2014
(Girne Dava No: 397/2007)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan,Bertan Özerdağ,Peri Hakkı

İstinaf eden : No.1-İsmail Beydola & Sons Ltd. Çatalköy-Girne.-
No.2-İsmail Beydola, Çatalköy.
(Davalılar)

İle


Aleyhine istinaf edilen : No.1- Colin Paul Mulcahy Tereke
İdare Memuru Josephine Ann
- Molly Mulcahy vasıtasıyla,
No.16, Ozanköy, Girne.
No.2- Josephine Ann Molly Mulcahy,
Ozanköy-Girne.
(Davacıl-ar)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına : Avukat Oktay Feridun ve Avukat Serhan
Çinar adına Avukat Arkun Zeka
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Gizem Aksun hazır.

Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Beril -Çağdal'ın 397/2007 sayılı davada, 15.10.2014 tarihinde verdiği karara karşı Davalılar tarafından yapılan istinaftır.

--------------


K A R A R



Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davalılar, Girne Kaza Mahkemesinin 15.10.2014 tarihinde aleyhlerin-e verdiği hükme karşı bu istinafı dosyaladılar.

Bu istinafta Aleyhine İstinaf Edilen/Davacılar sadece Davacılar veya Davacı No.1, No.2, İstinaf Eden/Davalılar ise Davalı No.1, No.2 veya Davalılar olarak anılacaktır.

Davacılar, 19 Mart 2007 tarihinde, -Girne Kaza Mahkemesine Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.2 n.1 altında bir dava dosyalayarak, sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, haksız zenginleştikleri nedeniyle Davalılar aleyhine özel ve genel tazminat hükmü verilmesini talep ettiler.

D-avacılar, Avukatları vasıtasıyla, 29.6.2009 tarihinde dosyaladıkları Tafsilatlı Talep Takririnde, Şubat 2003 tarihinde Girne Ozanköy'de bulunan taşınmaz mallarına bir ev ve/veya villa inşa etmek hususunda sözlü anlaşmaya vardıklarını, elektronik posta ile -yapılan yazışmalar neticesinde 27 Mart 2003 tarihinde anlaşmayı nihai hale getirdiklerini ve Davalılara 15,000stg.lik ödeme yaptıklarını, anlaşmaya göre konutun 200 metre kareden ibaret 3 yatak odası, 1 çalışma odası, şömine, kuyu ve 12.5 x 3 metre dolduru-lmuş yüzme havuzu bulunan tek katlı bir ev inşa edileceğini, Davacıların ödemeleri gereken miktarı ekstralar dahil 85,900stg olarak Davalılara ödediklerini, anlaşma gereğince 5.4.2003 tarihinde başlanan evin Şubat 2004'de bitirilmesi gerektiğini, Davalılar-ın öngörülen sürede evi tamamlamayarak sözleşmeyi ihlâl ettiklerini, evin tamamlanması için tafsilatta belirtilen paraları ödediklerini, havuzun hatalı ve tehlikeli inşa edildiğini, çatlaklar oluştuğunu, evin hatalı inşa edildiğinin tespit edildiğini, evin- yaşanabilir hale gelmesi için yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini, bunun için 103,500 stg ve 14,207stg.ne ihtiyaç olduğunu, Davalıların kusurlu davranışları nedeniyle zarar-ziyana uğradıklarını iddia ederek, Davalılar aleyhine, 103,500stg tazminat, 14,2-07stg teminat ve iyileştirme bedeli 7884.67 stg ve 950stg özel zarar-ziyan, haksız zenginleşme nedeniyle 85,300 stg, Temmuz 2009 tarihinden itibaren her ay 350 stg kira bedeli zarar-ziyan ve dava masrafları için hüküm verilmesini talep ettiler.

Davalıla-r, Avukatları vasıtasıyla 2.11.2009 tarihinde dosyaladıkları Müdafaa Takririnde, özetle: Aleyhlerinde dava sebebi olmadığını, herhangi bir kusurdan sorumlu olma taahhüdünde bulunmadıklarını, kendilerinin sadece yardımcı olduklarını, müteahhit ve mimarın ba-şkası olduğunu, Şubat 2003 tarihinde inşaatın metrekaresinin 275stg olacağı konusunda Davalı No.1 ile anlaşma yapıldığını, evin teknik özellikleri ile ilgili anlaşma yapılmadığını, 7-8 ayda inşaatın bitirilmesi taahhüdünde bulunmadıklarını, elektronik post-a ile sadece iletişim kurulduğunu, anlaşma yapılmadığını, Müteahhidin İlyas Aksüt isimli kişi olduğunu, Davacıların ilk ödemeyi 15,000stg olarak yaptıklarını, toplam 85,900 stg ödeme yapıldığının doğru olmadığını, evin projeye uygun inşaa edilip teslim edi-ldiğini, Davacıların konutu teslim alıp oturduklarını ve 3 yıl oturduktan sonra dava açtıklarını, kusur ve hata varsa bunun Davacıların kullanımından ve gerekli bakımı yapmamalarından kaynaklandığını, Davalıların zarar-ziyana yol açan davranışları olmadığı-nı iddia ederek, davanın ret ve iptalini talep ettiler.

Davacılar dosyaladıkları Müdafaaya Cevap Takririnde Davalıların iddialarını reddederek, iddialarını yinelediler.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Alt Mahkeme, huzurundaki şahadet ve emareleri tetki-k edip değerlendirdikten sonra olguları özetle şöyle tespit etti:

Davaya konu e-postaların tümü, Davacı No.1 ile Alexandra Arda(Alex) isimli şahıs arasında Davalılara ait elektronik posta hesapları üzerinden gerçekleşmiştir.

Taraflar arasındaki ilk e--posta, 17.7.2002 tarihli Emare No.2 e-postadır.

Bu e-postada villaların metrekare fiyatının 275stg olduğu belirtilmektedir.

Emare No.5 ve 7 e-postalarda, maliyet ile ilgili bilgi verilmektedir.

Emare No.8 e-postada, Davacıların arsalarının yanında-ki bir arazide 2 villa inşa etmeye başlayacakları yazmaktadır.

21.3.2003 tarihli Emare No.9 e-postada villada yer alacak beyaz eşyaların maliyeti ile ilgili bilgi verilmekte, bu e-postada yeni çizim ve son şekliyle teklif gönderilmekte ve Davacı No.1'i-n temellere başlanması için ilk ödemeyi göndermeye hazır olması istenmektedir.

Emare No.10 e-postada temellerin bir an önce atılması gerektiği ifade edilmektedir.

Emare No.12 26.3.2003 tarihli e-posta, Davalı No.2'nin banka detaylarını içermektedir. -

Emare No.13 e-posta ise İngilizce olarak, "bu size teklifimizdir" (This is our tender to you) diye başlamakta ve detaylı bir maliyet listesi içermektedir.

Davacı No.1 tarafından gönderilen 29.3.2003 tarihli e-postalarda, Davacı No.1 tarafından "10,00-0stg.nin İsmail'in hesabına transfer edildiği", 5000.stg.nin ise 31 Mart'ta gönderileceği belirtilmiştir.

Beydola Villasından gönderilen 5.4.2003 tarihli e-postada, depozitonun "İsmail'in hesabına yattığı" teyit edilmektedir.

Mezkur e-postalarda yer -alan detaylı bilgi alış verişi, tarafların yasal ilişki içerisine girme arzusunu göstermektedir.

27.3.2003 tarihli Emare No.13 e-postada yapılan teklif üzerine Davacıların ilk ödemeyi Davalı No.2'nin hesabına transfer etmesiyle taraflar arasında bir söz-leşme oluşmuş oldu.

Alex isimli kişi, Davalıları temsil eden ve onlar adına hareket eden biridir.

Emare No.15 Ekstre ve Davacıların şahadeti, Davalılara 84,150stg tutarında bir ödeme yapıldığını göstermektedir.

Davacıların inşaatı biten konutuna ni-hai tasvip (final approval) verilmiştir.

Nihai tasvibin varlığı, evin yıkılma ihtimali olmadığını göstermez.

Davalılar tarafından inşa edilen konut/villanın temelleri, sert zemine kadar kazı yapılmadan kısmen kil, kısmen bitkisel toprağa oturtulmuştu-r. Bunun sonucu olarak Davalılar, Davacılarla aralarındaki anlaşmayı ihlâl ederek Davacılara yapısal kusurlu ve içerisinde yaşanması mümkün olmayan, yaşanması halinde tehlike teşkil edecek nitelikte bir ev inşa ederek teslim ettiler. Davalılar bu davranışl-arıyla, sözleşmenin esasını ihlâl ettiler.

Davalıların, Davacılara evin yıkılması dahil toplam 103,500.stg tazminat ödemesi gerekmektedir.

Alt Mahkeme, inandığı şahadet ile yukarıdaki bulgular ışığında, Davacılar lehine Davalılar aleyhine 103,500.stg- tazminat ve 19.3.2007 tarihinden tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz ve 18,000TL masraf için hüküm verdi.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalıların istinaf ihbarnamesinde 24 istinaf sebebi bulunmaktadır.

Davalılar Avukatı, istinaf sebeplerini 4 başlık al-tında toplamıştır. Bunları şöyle tasnif edebiliriz:

Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.2'nin, Alex isimli
kişinin bağımsız bir kişi olduğu ve Şirketi bağlayıcı yetkisi olmadığı yönündeki şahadetine itibar etmemekle
hata etti(İstinaf sebepleri- No.1,2,3).
Muhterem Alt Mahkeme, Davalıların şahadetine itibar etmemek ve taraflar arasında sözleşme olduğuna ve Davalıların sözleşmeyi ihlal ettiğine bulgu yapmakla hata etti(İstinaf sebepleri No.4,5,7,8,9,10 ve 11).
Muhterem Alt Mahkeme, 19.6.2007 tarih-li yemin varakasının Davalı No.2 tarafından duruşma sırasında sunulan şahadetten farklı olduğu gerekçesiyle Davalı No.2'nin inanırlılığını kaybettiğine bulgu yapmakla hata etti(İstinaf sebebi No.6).
Muhterem Alt Mahkeme, Davacıların Tanıklarına inanarak k-onutun hatalı inşa edildiğine ve oturmak için tehlike arz ettiğine bulgu yaparak zarar-ziyana hükmetmekle hata etti(İstinaf sebepleri No.12-24).

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davalılar Avukatı hitabında, özetle: Alex isimli şahısla yapılan yazışmal-arı, taraflar arasında yapılmış müteahhitlik anlaşması olarak kabul eden Alt Mahkemenin hata yaptığını, taraflar arasında hiçbir zaman böyle bir anlaşma yapılmadığını, evin müteahhitinin İlyas Aksüt isimli kişi olduğunu, Davalı No.2'nin sadece kontrol edip- ödeme yaptığını, konutta bir hata varsa bunun sorumlusunun bu kişi olabileceğini, Davalıların müteahhidin işlerini garanti etme taahhütleri veya anlaşmaları olmadığını, Davalı No.2'nin taahhüdünün evin inşaasının metre karesinin 275stg olacağı konusunda o-lduğu ve bu miktar üzerinden inşaatın idaresini üstlendiğini, bunun müteahhitlik anlaşması olmadığını, Davalı No.2'nin yemin varakasındaki beyanlarının dar çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirttikten sonra, evin zemini ile ilgili sunulan şahadet ü-zerinde durarak, Alt Mahkemenin şahadeti hatalı değerlendirdiğini, temellerin güçlendirilerek çatlakların giderileceği bir sorunun evin yıkılıp tekrar yapılması şeklinde değerlendirdiğini ve Mahkemenin şayia şahadete önem verdiğini ileri sürerek, istinafın- kabulünü talep etti.

Davacılar Avukatı hitabında, özetle: Mahkemenin kararında hata olmadığını, mevcut şahadet ile taraflar arasında akitsel ilişki oluştuğunun ispatlandığını, Alex isimli kişinin Davalıların e-posta hesaplarını kullandığını, Alex isiml-i kişinin şahadete çağrılmadığını, Davalı No.2'nin, ara emrine karşı dosyaladığı itiraza ekli yemin varakasında akti ilişkiyi kabul ettiğini, Mahkemenin Davacıların şahadetine itibar ederek vardığı akitsel ilişki bulgusunda hata olmadığını, kayıtlı müteahh-it olmayan İlyas Aksüt'ün çelişkilerle dolu şahadetine itibar etmeyen Alt Mahkemenin hata etmediğini, bu Şahıs ile Davacılar arasında herhangi bir hukuki ilişki olmadığını, teknik şahadetin Mahkemeye sunulduğunu, Mahkemenin şahadeti etraflı bir şekilde inc-elediğini, bulgularını şayia şahadete, hearsay'e dayandırmadığını, mevcut şahadetin sonucunun evin tehlike arz ettiği ve yıkılması gerektiği yönünde olduğunu, nihai tasviple bu hususun ilgisi olmadığını, istinafın reddi gerektiğini ileri sürdü.

İNCELEME: -

Dosyanın içeriğindeki şahadet ve emareleri, istinaf sebeplerini, tarafların iddia ve hukuki argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.2'nin, Alex isimli kişinin bağımsız bir kişi olduğu ve Şirketi bağlayıcı yetkisi olmadı-ğı yönündeki şahadetine itibar etmemekle hata etti(İstinaf sebepleri No.1,2,3).

Alt Mahkemenin kararı incelendiğinde, Davalı No.2'nin şahadetinden iktibasla, Davalıların Müdafaa Takriri ve iddialarını karşılaştırdığı, olguları değerlendirdiği ve Alex is-imli kişinin Davalıları temsil eder konumda olduğu sonucuna vardığı görülmektedir.

Alt Mahkemenin, Davalı No.2'nin şahadetine itibar etmemesindeki temel hareket noktası, Müdafaa Takririnde, elektronik posta ile taraflar arasında iletişimde bulunulduğunu-n kabul edilmesidir.

Taraflar arasında teati edilen layihalarda kabul edilen hususların ispatlanmış sayıldığı ve ayrıca ispatının gerekmediği temel usul kurallarından biridir.

Bu meselede, Alex isimli kişinin Davacılar ile olan iletişimini Davalıları-n elektronik posta hesapları üzerinden yaptığı ihtilaf konusu değildir.

Davacılar, Talep Takririnin 5. paragrafında, anlaşma ile ilgili iletişimin elektronik posta ile yapıldığını iddia ettiler.

Davalılar, Müdafaa Takririnin 9. paragrafında Talep Tak-ririnin 5. paragarafını kısmen kabul ederek, Davacılar ile olan tek anlaşmanın evin metrekare birim fiyatı konusunda olduğunu ileri sürdüler.

Tüm elektronik posta haberleşmesinin Alex isimli kişi vasıtasıyla Davalıların elektronik posta hesaplarından y-apıldığı ve bu iletişimin konusunun bir anlaşma olduğu, bu anlaşmanın taraflarının Davacılar ve Davalılar olduğunun kabul edildiği dikkate alındığında, Alt Mahkemenin, Davalı No.2'nin Alex isimli şahsın bağımsız bir kişi olduğu ve yazdıklarının Davalıları -bağlamadığı yönündeki şahadetine itibar etmemesinde hata olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu sonuca bağlı olarak 1. istinaf sebebini reddederiz.

Muhterem Alt Mahkeme, Davalıların şahadetine itibar
etmemek ve taraflar arasında sözleşme olduğuna ve Davalıla-rın sözleşmeyi ihlâl ettiğine bulgu yapmakla hata etti(İstinaf sebepleri 4,5,7,8,9,10 ve 11).

Alt Mahkeme kararında Chitty on Contracts (general principles) 22nd ed.sayfa 2'den iktibasla Elements of a Valid Contract başlığı altında geçerli bir sözleşmeni-n unsurlarını inceledikten, taraflar arasında teati edilen e-postaları teker teker değerlendirdikten, Davacılar tarafından Davalı No.2 adına yatan paraları tespit ettikten sonra, inandığı şahadet ışığında aşağıdaki gibi bulgu yapmıştır:

"Bu doğrultuda t-üm yukarıda vurgulanan hususlar,varılan bulgular ve ihtimaller dengesi prensipleri ışığında Davacıların Davalılar ile dava konusu evin inşası ile ilgili anlaştıkları ve bu hususta taraflar arasında bir akitsel ilişkinin varlığının ispat edildiği sonucuna v-arır, bu yönde bulgu yaparım. Emare 15 ekstre ve Davacılar tarafından ibraz edilen şahadeti değerlendirdikten sonra Davacılar tarafından Davalılara dava konusu evin inşası için toplam 84,150.sterlin ödeme yapıldığı yönünde de ayrıca bulgu yaparım. Taraflar- arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ile ilgili bulgu sonrasında Davalıların evin inşası ve evde meydana gelen kusur ve/veya hatalar ile ilgili olarak Davacılara karşı sorumlu oldukları sonucuna varılması da kaçınılmazdır. Bu yönde de bulgu yapılır."


A-lt Mahkemenin kararına doğru bir şekilde iktibas ettiği ve yukarıda referansını verdiğimiz eserde belirlenen geçerli bir sözleşmenin unsurlarını şöyle özetleyebiliriz:

Taraflar, yasal bir ilişki içerisine girmek konusunda ciddi olmalıdır(mean business). -
Verilmiş bir söz veya taahhüt olmalıdır. Bu husus, teklifin usulüne uygun kabulü veya bazı durumlarda anlaşma biçiminde tezahür eder.
Taahhüt edilen veya söz verilen şeyin mühürlü veya imzalı bir anlaşmayı içermesi veya karşılığı olan bir bedel (ivaz) il-e desteklenmesi gerekir.(Anlaşma oluşturmayan, tek taraflı olarak verilen yalın sözlerin uygulanmasını zorlamak mümkün değildir.)
Anlaşma açık olmalı, hata, yanıltma, zorlama, nüfuz suistimali, hile ile geçersiz hale gelmemelidir.
Taraflar anlaşma yapaca-k ehliyette olmalıdır.
Sözleşmenin konusu gayriyasal olmamalıdır.

Doğal olarak bu unsurlar Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın 10. maddesi temelinde bir anlam ifade etmektedir. Yasanın 10. maddesine göre, herhangi bir anlaşmanın sözleşme sayılabilmesi için- anlaşmanın, tarafların serbest rızaları ile yapılması gerekir. Sözleşmeler Yasası'nın 10. maddesi uyarınca istenilen rıza, Yasanın 13. maddesinde tarif edilen rızadır. Bunun için gerekli olan, tarafların aynı şeyde ve manada rıza göstermesi, irade beyan e-tmesidir.

Bu meselede Davacılar, Davalılar ile aralarında inşaat yapım sözleşmesi yapıldığını, Davalılar ise aralarındaki anlaşmanın, üçüncü kişilere yönlendirme maksatlı management anlaşması olduğunu iddia etmektedirler.

Taraflar arasındaki irade be-yanının e-postalarla oluştuğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar arasında sözleşme maksatlı icap-kabul sayılabilecek irade beyanı yapılıp yapılmadığı önem arz etmektedir.

Alt Mahkeme, dava konusunun konut inşası olması nedeniyle, bina inşaat sözl-eşmelerinin oluşması ile ilgili Chitty on Contracts (General Principles) 23rd ed. Sayfa 27 paragraf 53'ten aşağıdaki kısmı iktibas etmiştir:

"Acceptance in the case of tenders. The effect of "acceptance" of a tender is a question of construction in each- case. Where a tender is submitted, e.g., for the erection of a building, a binding contract will normally arise from the acceptance thereof, unless it is expressly stipulated that there is to be no contract unless certain formalities have been complied wi-th."

"Bir teklifin kabulü her meselenin kendi olguları ışığında değerlendirilmelidir. Örneğin bir yapının inşası için verilen teklifin kabulü bir takım formalitelere uyulmaması halinde sözleşmenin doğmayacağına dair açıkça bir ifade yokluğunda, bağlayıcı -bir sözleşmenin meydana geldiği anlamını taşımaktadır."


Meseleye bu prensip çerçevesinde bakıldığında, taraflar arasında teati edilen e-postaların içeriği önem arz etmektedir.

Mahkeme huzurunda Emare No.2,4,5,6,7,8,9,10,12,13,14,16 ve 17 e-postalar i-le Construction Estimate başlıklı Emare No.11 Belge bulunmaktadır.

Emare No.12, 26.3.2003 tarihli e-posta, Davalı No.2'nin banka hesap detaylarını, Davacıya gönderilen Emare No.13 27.3.2003 tarihli e-posta ise "This is our tender to you" (bu size teklif-imizdir) başlığı altında detaylı bir maliyet listesini içermekte ve belli bir ödeme şekli öngörülmektedir.

Davacı No.1 bu e-postalardan sonra toplam 15,000stg.lik depozitoyu Davalı No.2'nin hesabına yatırmış, Davalılar, 5.4.2003 tarihli e-postalarla, de-pozitonun Davalı No.2'nin hesabına yattığını teyit etmiştir.

Mevcut şahadet ve olgular değerlendirildiğinde, 27.3.2003 tarihli Emare No.13 e-postayla Davacılara yapılan teklifin, ilk ödemenin Davalı No.2'nin hesabına transfer edilmesi suretiyle Davacıla-r tarafından kabul edildiğini, dava konusu evin inşası ile ilgili taraflar arasında anlaşma yapıldığını, tarafların iradeleri doğrultusunda oluşan anlaşmanın bağlayıcı nitelikte konut inşa etme sözleşmesi olduğunu gösterdiğinden, Alt Mahkemenin doğru hukuk-i esaslar çerçevesinde vardığı aynı sonuçta hata yoktur.

Bu istinaf sebebi altında, Alt Mahkemenin, aktin ihlâl edildiği ile ilgili bulgusunu incelememiz gerekmektedir.

Emare No.15 Ekstre ve Mahkeme huzurundaki şahadet incelendiğinde, Davacıların dav-a konusu ev için toplam 84,150 sterlin ödeme yaptığı görüldüğünden, Alt Mahkemenin ödemeler ile ilgili bulgusunda da hata yoktur.

Davalılara ödeme yapıldığına göre, bu safhada Davalıların taraflar arasındaki anlaşmayı ihlâl ederek, Davacılara yapısal ku-surlu bir konut inşa edildiğine ilişkin Alt Mahkemenin bulgusunu incelememiz gerekmektedir.

Burada öncelikle belirlememiz gereken husus, nihai tasvibin davaya olan etkisidir. Davacılar Tanığı No.5 İnşaat Mühendisi ve Kaymakamlıkta görevli Memur Mehmet E-nvergil şahadetinde, nihai tasvip (final approval) aşamasında statik olarak yapısal kusur olup olmadığına bakılmadan nihai tasvip verdiklerini, sadece mimari projeye uyulup uyulmadığına bakıldığını söylemiştir.

Bu olgu nihai tasvibin yapısal kusurlar ko-ntrol edilmeden, statik projeye uyulup uyulmadığına bakılmadan verildiğini gösterdiğinden, nihai tasvibin verilmiş olması Davacıların yapısal kusur iddialarını ileri sürmelerine engel teşkil etmemektedir. Bu esastan hareketle, Alt Mahkemenin binaya nihai t-asvip verilmesinin Davacıların taleplerine engel teşkil etmeyeceği biçiminde ulaştığı sonuçta hata yoktur.

Alt Mahkemenin yapısal kusur iddialarını incelerken Davacıların celbettiği şahadete itibar ettiği anlaşılmaktadır.

Davalılar Avukatı, Davacıları-n Talep Takririnin esaslı olgulardan yoksun olduğunu iddia etmiştir.

Alt Mahkeme konu ile ilgili şöyle demiştir:

"Talep takririnde dava konusunu oluşturan esaslı unsurların yer alması gerektiği, bunun ispatına ilişkin şahadetin ise bulunmasının gerekm-ediği, hatta bulunmasının uygun olmadığı hukuk sistemimizde yerleşmiş bir prensiptir. Bu doğrultuda, bu meselede esaslı unsurlardan biri dava konusu evin yapısal kusurlu inşa edildiği; içinde yaşanılmasının tehlikeli olduğu ve tamirinin mümkün olmadığı ve/-veya en az yıkılıp yeniden inşa edilmesi kadar masraflı olacağıdır."


Yerleşmiş içtihat ve hukuki prensiplere göre, esasa ilişkin olgu, dava sebebini veya müdafaayı tam olarak ortaya koyan olgudur. Dava layihasında esasa ilişkin olgunun belirtilmemesi ve-ya eksik belirtilmesi takriri kusurlu kılar. Esasa ilişkin olgu takrirlerde belirtilmemişse, bu hususta şahadet verilemez veya verilmiş olan bu yöndeki şahadet dikkate alınamaz.

Davacının davası, bina yapılmasına ilişkin sözleşme sebebine dayanmaktadır.- Dava sebebine göre aktin ihlâl edilmesi için aktin ihlaline sebep olan olguların belirtilmesi, dava sebebinin tam olarak ortaya konması için yeterlidir.

Davacıların Talep Takriri incelendiğinde, taraflar arasındaki sözleşmenin ihlâl edildiğinin ortaya k-onduğu, sebeplerin alternatifli olarak 9,10, ve 11. paragraflarda açıkça yazıldığı görülmektedir. Bu durumun sonucu olarak, Alt Mahkemenin yukarıda iktibas ettiğimiz bulgusunda hata olmadığı anlaşılmaktadır.

Alt Mahkeme, dava konusu konutun yapısal kusu-rlu olduğu sonucuna varırken, Davacıların celbettiği şahadete itibar etmiştir.

Alt Mahkeme, bu sonuca ulaşırken, Davacı Tanıklarının dava konusu evi incelediklerini, somut saptamalar yaptıklarını, Davalılar Tanıklarının ise ibraz edilen raporları analiz- etmekle yetindiklerini, incelemelerde bulunmadıklarını esas aldığı anlaşılmaktadır.

Tüm tanıkların şahadeti incelendiğinde, dava konusu evde yapısal kusurların bulunduğu konusunda farklılık olmadığı, aralarındaki temel farkın evin yıkılıp yeniden yapıl-ması konusunda olduğu görülmektedir.

Bu olgu, sözleşmenin, evdeki yapısal kusurlar nedeniyle ihlâl edildiğini göstermektedir. Bunun dışında aktin ihlalinin doğurduğu sonuçlar zarar-ziyan bakımından incelenecektir.

Mevcut şahadet ve olgular dava konus-u evin yapısal kusurlu inşa edildiğini gösterdiğinden, Alt Mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmenin Davalıların kusurları nedeniyle ihlâl edildiği bulgusunda hata yoktur. Bu sonuca göre 2. istinaf sebebi reddedilir.

Muhterem Alt Mahkeme, 19.6.2007 tari-hli yemin varakasının, Davalı No.2 tarafından duruşma sırasında sunulan şahadetten farklı olduğu gerekçesiyle Davalı No.2'nin inanırlığını kaybettiğine bulgu yapmakla hata etti(İstinaf sebebi No.6).

Esasen 2. istinaf sebebinde varılan sonuçtan sonra ak-ademik kalan bu istinaf sebebiyle ilgili kararımız şöyledir:

Alt Mahkeme Davalı No.2'nin şahadetini değerlendirirken, Davalı No.2'nin 19.6.2007 tarihinde dosyalanan itiraznameye ekli yemin varakasının 6. ve 10. paragraflarında taraflar arasında sözleşme- yapıldığını kabul ettiğini, davanın duruşması esnasında yemin varakasında yer alan iddialarının tam zıddı şahadet verdiğini ve bu durumun tanığın inanırlılığının ciddi boyutta sarsılmasına sebep olduğunu belirtmiştir.

Yemin varakalarının şahadet ve la-yiha niteliği olduğunu dikkate aldığımızda, Alt Mahkemenin Davalı No.2'nin yemin varakasında söyledikleri ile davanın duruşmasında söylediklerini karşılaştırmasında bir hata olmadığı açıktır. Ancak Alt Mahkeme şahadeti sadece bu esastan incelememiş, diğer -olgu ve emareler ile çeliştiği oranda Davalı No.2'nin akitsel ilişki konusundaki şahadetine itibar etmemiştir.

Alt Mahkemenin bulgusuna müdahale etmemizi gerektirecek bir sebep bulunduğuna ikna olmadığımızdan, 3. istinaf sebebini reddederiz.

Muhterem -Alt Mahkeme, Davacıların Tanıklarına inanarak konutun hatalı inşa edildiğine ve oturmak için tehlike arz ettiğine bulgu yaparak zarar-ziyana hükmetmekle hata etti(İstinaf sebepleri No.12-24).

Alt Mahkeme aktin ihlali ile ilgili bulgu yaparken evin temell-erinin, sert zemine kadar kazı yapılmadan kısmen kil, kısmen bitkisel toprağa oturtulduğu, bunun sonucunda da yapısal kusurlu ve içerisinde yaşanması mümkün olmayan, yaşanması halinde tehlike teşkil edecek bir ev inşa edildiği sonucuna varmıştır.

Bu esa-slar çerçevesinde hareket eden Alt Mahkeme, Davacı Tanığı Oykun Boyacı'nın şahadetine itibar ederek, ülkemizde güçlendirme işleminin yapılmadığı ve dava konusu evin yıkılıp tekrar yapılmasının pratik anlamda daha kolay olduğu bulgusunu yaptı.

Alt Mahkem-e, Davacılar Tanığı Kani Batuhan Nereli tarafından sunulan şahadeti de değerlendirdikten sonra, dava konusu evin yıkılması için 3500stg, projeye uygun bir şekilde havuzla birlikte yeniden inşa edilebilmesi için 103,500stg.ne ihtiyaç duyulduğuna kanaat geti-rerek, toplam 103,500stg tazminata hükmetti.

Sözleşmeler Yasası'nın 73. maddesine göre, bir sözleşme yerine getirilmediğinde, sözleşmenin yerine getirilmemesinden zarar gören taraf sözleşmeyi yerine getirmeyen taraftan sözleşmenin yerine getirilmemesi s-onucu uğradığı ve işlerin normal gidişinden doğal olarak ortaya çıkan veya sözleşmeyi yaptıkları sırada sözleşmenin yerine getirlmemesi durumunda doğması olası olduğu taraflarca bilinen, zarar-ziyan için tazminat almaya hak kazanır.

Aynı Yasa maddesine -göre, böyle bir tazminat, sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen uzak ve dolaylı zarar-ziyan için ödenmez.

Tazminatın nasıl tespit edileceği veya tazminattaki ölçüt Alt Mahkemenin de kararında belirttiği gibi, Halsbury's Laws of Englan-d 3rd Ed.Cilt 11, sayfa 233. paragraf 400'de şöyle izah edilmiştir:

"400.Restitutio in integrum. The fundamental principle by which the courts are guided in awarding damages is restitutio in integrum. By this is meant that the law will endeavour, so far- as money can do it, to place the injured person in the same situation as if the contract had been performed, or in the position he occupied before the occurence of the tort which adversely affects him. The principle applies equally to breaches of contract-s as it does to torts."


Bu alıntıya göre temel prensip, tazminat tespit edilirken haksızlığa uğrayan kişiyi mümkün olduğu ölçüde haksızlık yapılmamış duruma getirmektir. Bu prensip, akitler ve haksız fiillerde aynı şekilde uygulanmaktadır. Bu mesele sö-zleşme ihlaline dayandığından, dikkate alınması gereken ölçüt, zarar göreni, sözleşme ifa edilmiş olsaydı elde edeceği duruma mümkün mertebe getirmek olacaktır.

Alt Mahkeme, huzurundaki şahadeti değerlendirdikten sonra, Davacı Tanıklarının şahadetine it-ibar etmiştir.

Davacı Tanığı Balkız Yapıcıoğlu Kansas Üniversitesi Mimar-Mühendislikten mezun olan ve İnşaat Yönetimi ve Şantiye Yüksek Mühendisliğinde yüksek lisans yapan bir mühendistir. Bu Tanığın inşaat yerinde yaptığı tespitlerde, konu evdeki yapıs-al kusurun en büyük sebebinin yükte olduğunu, çatıdan gelen ağırlığın kirişlere transfer olarak kolonlara geçmesi, ordan da temele dağılması gerektiğini, bu meselede kolonların geçişliğinin yükü kaldırmaya elverişli olmadığını, derin çatlaklar gözlemlendiğ-ini, havuzdaki problemin eve bitişik olan konumundan kaynaklandığını, evde çökme oldukça sorunun havuza yansıdığını, beton malzemesinin kötü olduğunu, evin mimari ve statik projesi ile zeminde binada yaptığı inceleme sonucunda evin boşaltılması gerektiğini-, evin yük dağılımındaki dengesiz dağılımın bu sonucu doğurduğunu söylemiştir(Mavi 210,212, 213,217,233,234,245).

Davacı Tanığı No.4 Kani Batuhan Nereli, 1980 yılından beri mimarlık yapmaktadır. Yaptığı incelemede temellerde çökme olduğunu, aşırı derece-de çatlaklar oluştuğunu, evin tehlikeli ve yüksek riskli olduğunu söyleyerek, yıkılması için 3500stg, yeniden inşaası için 100,000stg.ne ihtiyaç duyulacağını söylemiştir(Mavi 255,257,268).

Davacı Tanığı No.7 Oykun Boyacı İnşaat Mühendisi olup binayı ince-leyerek rapor yazmıştır. Bu Tanık Mavi 286'da şöyle demiştir:



"Mahkeme : Ne riski?
Tanık : Sıvılaşma. Sıvılaşma olayı şudur: Şişen kil dediğimiz killi zeminlerde çok fazla oynak bir zemin oluşup binalarda çatlak oluşmasına sebep olur ama burada öyle -bir zemin olmadığı tespit edildi, üstelik yaklaşık 1.5 metre ve 2 metre gibi derinliklerde altta kalterit dediğimiz kayalar bulunduğu için zeminde bir sıkıntı görünmüyor. Temelleri incelediğimiz zaman projede sağlam zemine kadar ibaresi bulunduğu halde tem-ellerin yani 100cm 150 cm'de orada sağlam kil zemin bulunabilecekken zemin etüdü sonuçlarında aldığımız yaklaşık olarak 35-40 cm kazı yapılarak oturtuldu."


Görülebileceği gibi zemin dikkate alınmadan 35-40 cm derinliğe temel kazılmasının çökme meydana g-elmesinin sebebi olarak gösterilmektedir. Bu Tanığa göre de ev tehlikelidir ve temellerin güçlendirilmesi evin yeniden yapılması kadar masrafa sebep olacaktır.

Davalılar Tanığı No.2 Mustafa Tunalı, İnşaat Yüksek Mühendisi'dir. Tanığın şahadetinde, Davac-ı Tanıklarının hazırladığı raporları analiz ettiğini, sonuçlara katılmadığını, evi gördüğünü, damdan akan suyun borular vasıtasıyla temellere gittiğini, bunun önlenmesiyle sorunun giderileceğini, 5000stg.lik masraf ile bu işin çözümleneceğini, evin yıkılma-sına gerek olmadığını söylediğini tespit ettik. Ancak aynı Tanık istintakında, evin temelleriyle ilgili inceleme yapılmadığını, incelemediğini, rapor analizi ile sonuca ulaştığını söylemiştir(Mavi 532-548).

Davalı Tanığı No.4 Tuncay Nazıroğlu, Jeoloji Mü-hendisi olup, raporlardan hareketle yaptığı analizde, düz zeminde topoğrafik coğrafya şekilleri nedeniyle evin temellerinin farklı zemine oturmasının mümkün olmadığını söylemiştir. Bu Tanık da evin bulunduğu yerde inceleme yapmamıştır.

Bir mahkeme, huzu-rundaki şahadet ve delilleri inceleyerek sonuca ulaşır. Hukuk davalarındaki ispat ölçüsünün ihtimaller dengesi olduğu bilinen temel prensiplerden biridir. Bu prensipten hareketle, davacı tanıklarının söylediklerinin davalı tanıklarının söylediklerine oranl-a gerçek olma ihtimali daha fazla ise davacı tanıklarına itibar ederek sonuca giden mahkeme kararının hatalı olduğu söylenemez.

Burada Yargıtay kendisi olsa ne karar verirdi değerlendirmesini yapmaz. Alt Mahkemenin mevcut şahadet ve bulgularla vardığı s-onuca ulaşma imkanı olduğuna kanaat getirilirse karara müdahale edilmemelidir.

Yukarıda çok kısa özetini verdiğimiz şahadetten ortaya çıkan sonuç, Alt Mahkemenin hata yapmadığını ve itibar ettiği şahadet ışığında verdiği hükümde hata olmadığını, Alt Ma-hkemenin doğru değerlendirme ile sonuca ulaştığını gösterdiğinden, 4. istinaf sebebi reddedilir.

NETİCE :

Tüm yukarıdakiler ışığında, Davalılar istinaflarında başarılı olamadığından istinaf reddedilir.
İstinaf masrafları, Davalılar tarafından ödenec-ektir.


Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç


26 Ekim, 2018











20






Full & Egal Universal Law Academy