Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 15/2011 Dava No 39/2013 Karar Tarihi 07.11.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 15/2011 Dava No 39/2013 Karar Tarihi 07.11.2013
Numara: 15/2011
Dava No: 39/2013
Taraflar: Mehmet Bozkuzu ile İL & İF YAPI MARKET LTD. arasında
Konu: Alacak davası - İnşaat ve elektronik eşya satışından doğan alacak - Davacı lehine Davalı aleyhine hüküm verilmesi - Hükmün istinafı - İstinafın reddi. İhtimaller denegesi - Sözleşmenin tamamlandığını Davacının ihtimaller dengesi üzerinden ispat etmesi. Şahadet - Şahadetin değerlendirilmesi - Yargıtayın şahitlere inanıp inanmama konusunda genelikle İlk Mahkemelerin bulgularına müdahale etmemesi. Leading - Tanıkların sorgulamalarında yönlendirici sorular sorulması.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 07.11.2013

-D. 39/2013 Yargıtay/Hukuk 15/2011
(Girne Dava No: 1118/2008)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden: Mehmet Bozkuzu, Levent Sitesi, 6/8, Girne
- (Davalı)
ile -
Aleyhine istinaf edilen: İL & İF YAPI MARKET LTD. 8,
Cengizhanlı Sokak, No: 8, Girne
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden- namına: Avukat Erbay Eran
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Nermin Tomgüsehan.


Girne Kaza Mahkemesi Yargıcı Melek Esendağlı'nın 1118/2008 sayılı davada 12.1.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.


- -----------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Huzurumuzdaki istinaf, Bidayet Mahkemesinin 12.1.2011 tarihinde, Davacı lehine verdiği hükümden, Davalı tarafından yapılmıştır.

Davacı, Davalı aleyhine dosyaladığı davasında, -22.11.2007 tarihli 17 adet faturada görülen, muhtelif tarihli sevk irsaliyesi fişlerinde yer alan ve Davalının siparişi üzerine teslim edilen malzemelerin toplam bedeli olan, 14,424.40 YTL'yi talep etmiştir. Davacı, farklı tarihlerde Davalıya teslim edilen- muhtelif inşaat ve/veya elektrik malzemesinin teslim edildiğini gösteren sevk irsaliyesi fişlerinin, Davalı veya Davalının müstahdemleri veya ajanları tarafından imzalandıklarını, ancak bugüne kadar Davalının borcuna tuta herhangi bir ödeme yapmaması sonu-cu, Davalının, Davacı aleyhine haksız ve sebepsiz kazanç sağladığını ileri sürerek, Davalının fatura bedellerinin toplamı olan 14,424.40 YTL ve 22.11.2007 tarihi itibarıyla bu meblağ üzerinden %36 faiz ödemesini talep etmiştir.

Davacı Talep Takririnin 1-. paragrafının son cümlesinde, "Davalı No.1, Davalı No.2 Fazıl İlhan ve Oğulları Turizm ve Ticaret Şti Ltd Lefkoşa'da mukim olup işbu dava ile ilgili tüm zamanlarda ve/veya takriben Nisan 2007 ile Haziran 2007 aylarında muhtelif tarihlerde Davacının müşter-isi idi ve işbu sıfatı ile dava edilmektedir" iddiasına yer vermiştir. Davanın unvanına bakıldığı zaman, unvanda sadece bir Davalı isminin yer aldığı ve bunun da Mehmet Bozkuzu olduğu görülmektedir.

Davalı tarafından dosyalanan Müdafaa Takriri ile Daval-ı, Davacının Talep Takririnde ileri sürülüp serdedilen ve Müdafaa Takririnde sarahaten kabul edilmeyen tüm iddiaları teker teker ve külliyen ret ve inkar etmiş ve ciddi surette ispatlarını talep etmiştir. Müdafasına devamla, Davalı, Talep Takririnin 1. par-agrafında yer alan Fazıl İlhan ve Oğulları Turizm ve Ticaret Şirketi Limited ile herhangi bir alakası olmadığını, böyle bir şirket ile hiçbir irtibatı olmadığını, müştereken iş yapmadığını, Davacının başkaları ile irtibatının Davalıyı bağlamadığını, böyle -bir şirketin Davacıdan malzeme ve mal almasının da kendisini bağlamadığını ifade etmiştir. Ayrıca Davalı, 1. paragrafta, Davacının tüm iddia ettiği hususları reddederek, tümünün ciddi surette ispatını talep etmiştir.

Müdafaasına devamla, Davalı, D-avacı tarafından ibraz edilen hiçbir faturada imzası olmadığı gibi, bu faturaların tümünün de aynı tarihte, 22.11.2007 tarihinde bilgisayardan çıkarıldığını, bu faturalara konu mal alımları ile kendisinin hiçbir ilgisi olmadığı gibi, hiçbir hukuki sorumlul-uğu da bulunmadığını iddia etmiştir. Devamla, Davalı faturalara ek sevk irsaliyesi fişlerinin hiçbirinde de imzası bulunmadığını, bazı sevk irsaliyesi fişlerinde isimlerin çizilip yeni isimler ilave edildiğini ve Davacının başkalarına sattığı malların bede-llerini Davalıdan çıkarma çabası içerisinde ve haksız kazanç elde etmek peşinde olduğunu ileri sürmüştür. Davalı ayrıca, faturaların faiz hükmü taşımadığını, bu nedenle, faiz talep edilmemesi gerektiğini ileri sürerek, Davacının talep ettiklerine hakkı bul-unmadığını, davanın masraflarla birlikte reddini talep etmiştir.

Davacı, Müdafaaya Cevap Takririnde, Talep Takririnde Fazıl İlhan ve Oğulları Turizm ve Ticaret Şirketinin isminin yer almasının, bilgisayardaki bir yazılım hatasından kaynaklandığını, bunu-n davanın genelliğine halel getirmediğini ifade etmiştir.

Bidayet Mahkemesi davayı dinlemiştir. Mahkeme davayı dinledikten sonra, 12.1.2011 tarihli kararında, Davacı şirketin direktörü ve tanığına inanmış, Davalının şahadetine itibar etmemiş ve kararınd-a şu şekilde bulgu yapmıştır.
(Mavi 92):

"Tüm yukarıdaki tesbitlerimden anlaşılacağı üzere Tanık 1 tarafından sunulan şahadete inanır itibar ederim. Davalı ise bilakis güvenilmez bir şahadet sunmuştur. İnandığım ve itibar ettiğim şahadet doğrultusunda -Emare 2-18 dava konusu faturaların gerçeği yansıttığı ve işbu Emare 2-17'de sayılı emtiaların Davacı tarafından Davalıya satılıp teslim edildiği, Emare 18 faturanın iade malları gösterdiği kanaatine varır ve bu hususta bulgu yaparım."

Bidayet Mahkemes-i, Davacının fatura bedellerinin toplamında bir rakam hatası olduğunu belirtmiş ve iade edilen malzemeler, satılıp teslim edilen malzeme bedellerinin toplamından tenzil edildikten sonra, sunulan faturaların toplamının 13,123.11 Türk Lirası olduğuna ilişk-in bulgu yaparak, Davacı lehine ve Davalı aleyhine 13,123.11 Türk Lirası için hüküm vermiştir. Faiz konusunda ise Bidayet Mahkemesi, Fasıl 267 Emtia Satış Yasası'nın 61. maddesi altında, tüm faturaların üzerinde yer alan 22.11.2007 tarihi itibarıyla, Daval-ının yasal faiz ödemesinin adil ve uygun olacağına karar vererek, bu doğrultuda emir vermiştir.

İstinaf Eden/Davalı, Bidayet Mahkemesinin bu kararından 10 istinaf sebebi ile istinaf etmiştir. İstinaf sebepleri, kısaca şu şekilde özetlenebilir:

1. i-stinaf sebebi ile İstinaf Eden, Davacının Talep Takririnde "Davalı No.1, Davalı No.2 Fazıl İlhan ve Oğulları Turizm ve Ticaret Şirketi Limited Lefkoşa'da mukim işbu dava ile ilgili tüm zamanlarda ve takriben Nisan 2007 ile Haziran 2007 aylarında muhtelif t-arihlerde Davacının müşterisiydi ve bu sıfat ile dava edilmektedir" cümlesi ile Davalı Mehmet Bozkuzu'nun kastedilmediğini, Davacının davasını doğru bir şekilde sunması için talep takririni tadil etmesi gerektiği halde Davacının bunu yapmadığını, bunun bi-r hükümsüzlük doğurduğunu, bu nedenle davayı masraflarla ret ve iptal etmeyen Bidayet Mahkemesinin hata yaptığını ileri sürmüştür.

2.ve 3. istinaf sebepleri altında, İstinaf Eden, Mahkeme huzurunda tanık olarak şahadet veren Davacı yetkilisinin, m-uktedir olmadığı halde, Mahkemeye Davacı şirket ile ilgili onay belgelerini bizzat sunduğunu, Davalının itirazında belirttiği gibi, bu belgelerin ancak Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitliği Dairesinin yetkili bir mukayyiti tarafından emare yapılabileceği ha-lde, Bidayet Mahkemesinin bu evrakları emare olarak kabul etmekle şahadet usullerine aykırı davrandığını ve Davacının bu koşullarda ibraz edilen emareler vasıtasıyla tüzel kişiliğinin ispat edildiğini kabul etmekle de Mahkemenin hata yaptığını ileri sürme-ktedir.

4. istinaf sebebi altında, İstinaf Eden, Emare No. 2'den 18'e kadar sayılandırılıp ibraz edilen fatura ve sevk irsaliyesi fişlerini, Davalının imzası olmaksızın, Davacı tarafından tek yanlı olarak çıkarılan belgeler olmalarına ve faturaların -tümünün de malların teslimat tarihinin çok sonrasına denk gelen 22.11.2007 tarihini taşımalarına rağmen, emare alan Bidayet Mahkemesinin hata yaptığını ileri sürmektedir.

5,6,8 ve 10. istinaf sebepleri altında, İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, e-mare olarak ibraz edilen fatura ve sevk irsaliyesi fişlerinin üzerlerinde Davalının imzasının olmadığını ve sevk irsaliyesi fişleri üzerinde malları teslim alan yerinde, Hasan diye birinin imzası bulunduğunu göz ardı ederek, ibraz edilen emareler ile Daval-ının faturalara konu malzemeleri Davacıdan teslim aldığını kabul etmek ve faturaların toplamı için Davalı aleyhine hüküm vermekle hata yaptığını ileri sürmektedir.

7. istinaf sebebi altında, İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, Davacı Tanığı No.2'ye i-nanmakla hata yaptığını ileri sürmektedir.

9. istinaf sebebi altında, İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, Davacı tarafından yönlendirici (leading) sorular sorulmasına izin vermekle hata yaptığını, bu nedenle, Davacının haklı ve makul dava sebebi ve/v-eya şahadet yokluğunda devam etmesini sağlamakla hata yaptığını ve bu durumda, Davacının davasını masraflarla birlikte reddetmemekle hata yaptığını ileri sürmektedir.

Birinci istinaf sebebi incelendiği zaman, Bidayet Mahkemesinin 12.1.2011 tarihli kara-rında; Davacı lehine ve Davalı aleyhine karar verdiği, hiçbir şekilde Fazıl İlhan ve Oğulları Turizm ve Ticaret Şirketi Limited ile ilgili, duruşma esnasında şahadet sunulmadığı gibi Davalının bu şirketle herhangi bir bağlantısı olduğunun iddia edilmediği,- bu şirket ile ilgili herhangi bir bulguya varılmadığı ve bu şirket aleyhine bir karar üretilmediği de görülür. Davacı, Müdafaa Takririne Cevap Layihasında, Talep Takririnin 1. paragrafında dava unvanında yer almayan bir şirketin isminin yer almasının, bi-lgisayarda yazılım hatası neticesi olduğunu ve böyle bir şirket ile ilgili herhangi bir talep ve/veya Davalının böyle bir şirketle bağlantısı olduğunu iddia etmediklerini söylemiştir. Davacı, bu cümlenin hatalı olarak layihada yer aldığını kabul etmiş ve b-u konu ile bağlantılı hiç bir şahadet sunmamıştır. Bidayet Mahkemesi, Davacı tarafından yapılan bu hatayı bir usulsüzlük olarak kabul ettikten sonra, bunun hükümsüzlük doğurmadığı kanaatine vararak, Davalının ön itirazını ret ve iptal etmiştir.

Dava-cının Talep Takririnde yer alan ve Davalının ön itirazına konu olan cümle ile ilgili şahadet sunulmamıştır. Şahadet sunulmayan bir nokta ile ilgili karar üretilmeyece-ğinden, bu noktada bulgu yapılmasına gerek yoktur. Davalının ismi Talep Takririne yazılan- bu şirketin, Davacıdan satın ve teslim aldığı malzemelerin satış bedelinin, Davacı tarafından Davalıdan talep edilmekte olduğu doğrultusundaki iddiası ve şahadet sunulmadıkça bu ismin dava ile bir bağlantısı olmayacağı açıktır. Davalının ön itiraza konu -cümlenin hatalı olarak yazıldığını kabul etmesinin ardından, bu konunun Bidayet Mahkemesi tarafından değerlendirilmesine gerek yoktu. Açıkça hatalı olarak Talep Takririnde yer aldığını kabul ettiği bir cümleyi, Davacının tadil istidası dosyalayarak Talep T-akririnden çıkarılmasını talep etmesine gerek yoktur. Davalının bu cümleden rahatsız olması halinde, bu cümlenin Talep Takririnden ihraç edilmesi için müracaat yapma hakkı varken, bu yöntemi takip etmeyi tercih etmemiştir. Bidayet Mahkemesi, Davalının ön i-tirazını bu koşullarda reddetmekle hata yapmış değildir. Davalının ön itirazının kabul edilmemesinin hata olduğu yönündeki istinaf sebebi hukuki mesnetten yoksundur. Bu istinaf sebebi ret ve iptal edilir.

2. ve 3. istinaf sebepleri, Davacı şirket ile il-gili sunulan onay belgelerinin, Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesinden bir mukayyit tarafından değil de, Davacı şirketin yetkilisi tarafından sunulmasına izin vermekle Bidayet Mahkemesinin hata yaptığı doğrultusundadır. Emare No.1 olarak sunulan o-nay belgelerinden kuruluş onay belgesi orijinal belge olmakla birlikte, hissedarlar ve direktör ile sekreteri gösteren onay belgeleri tasdik memuru tarafından "aslı gibidir" ibaresi ile onaylanmış ve orijinal olmayan evraklardır. Davalı Avukatı, Davacı şir-ketin yetkilisi bu evrakları, şahadeti esnasında sunmak istediği zaman itiraz etmiştir. Davalı Avukatı, itirazında, şahadet veren tanığın bu evrakları sunamayacağını, yetkili mukayyidin sunması gerektiğini ileri sürmüştür (Mavi 15). Bidayet Mahkemesi, hiss-edar ve direktör olarak şahadet veren tanığın isminin yer aldığı ve tanığın tasarrufunda bulunan resmi nitelikli evrak olan onay belgelerini, tanığın bizzat ibraz edebileceğine karar vermiştir.

Evrak ibrazı ile ilgili kurallar Fasıl 9 Şahadet Yasası'-nın 4.maddesinde yer alır. Bu madde aynen şöyledir:

4. (1) In any civil proceeding where direct oral evidence of a fact would be admissible, any statement made by a person in a document and tending to establish that fact shall, on production of the origi-nal document, be admissible as evidence of that fact if the following conditions are satisfied; that is to say-
(a) if the maker of the statement either-
(i) had personal knowledge of the matters
dealt with by the statement; or
(ii) where the d-ocument in question-is-or
forms part of a record purporting to
be a continuous record, made the
statement (in so far as the matters
dealt with thereby are not within his
personal knowledge) in the performance
- of a duty to record information supplied
to him by a person who had, or might
reasonably be supposed to have, personal
knowledge of those matters; and
(b) subject to subsection (2) of this section,
if the maker- of the statement is called
as a witness in the proceedings:
Provided that the condition that the
maker of the statement shall be called as
a witness need not be satisfied if he is
dead or unfit by reason of -his bodily or
mental condition to attend as a witness,
or if he is beyond the seas and it is
not reasonably practicable to secure his
attendance, or if all reasonable efforts
to find him have been made without s-uccess.

(2) In any civil proceedings, the Court may, at
any stage of the proceedings, if having regard to all the circumstances of the case it is satisfied that undue delay or expense would otherwise be caused, order that such a statement as is mentioned- in subsection (1) of this section shall be admissible as evidence or may, without any such order having been made, admit such a statement in evidence-
notwithstanding that the maker of the
statement is available but is not called as a witness;
notwithsta-nding that the original document
is not produced, if in lieu thereof there is produced a copy of the original document or of
the material part thereof certified to be
a true copy in such manner as may be specified
in the order or as the Court may approve,- as the
case may be.
........"


4.(1)Bir olgu hakkında doğrudan doğruya sözlü şahadet verilmesinin kabul edilebileceği herhangi bir hukuk işleminde, bir kişinin bir belgede yaptığı ve böyle bir olguyu kanıtlamaya yönelik herhangi bir beyan, a-şağıdaki koşullar yerine getirilmişse, belgenin aslının ibraz edilmesi üzerine o olgu için şahadet olarak kabul edilir:
(a) beyanı yapan kişi;
(i) beyanda yer alan hususlar hakkında şahsen bilgi sahibi ise; veya
(ii) söz konusu belgenin s-ürekli olduğu ileri sürülen bir kayıt olduğu veya böyle bir kaydın bir bölümünü oluşturduğu durumlarda, beyanı (kendi şahsi bilgisi dahilinde olmayan hususları ilgilendirdiği oranda), o hususlar hakkında kişisel
bilgiye sahip o-lan veya makul olarak olduğu sanılan bir kişi tarafından verilen bilgileri kayda geçirmek görevini yerine getirirken yapmışsa; ve
(b)bu maddenin (2). fıkrasına bağlı kalınması koşuluyla, beyanı yapan kişi yargı işlemine tanık olarak ça-ğrılmışsa:
Ancak, beyanı yapan kişinin ölmüş olması veya bedensel veya ussal durumunun tanıklık yapmak üzere hazır bulunmasına uygun olmaması veya denizaşırı bir yerde olup hazır bulunmasını sağlamanın makul biçimde pratik olmaması veya kendisini bulmak- için girişilen tüm makul çabaların bir sonuç vermemesi durumunda, beyanı yapan kişinin yargı işlemine tanık olarak çağrılması koşulunun yerine getirilmesi gerekmez.
(2)Herhangi bir hukuk işleminde, Mahkeme hukuk işleminin herhangi bir aşamasında, dav-anın bütün durum ve koşulları göz önünde tutulduğunda başka türlü davranmanın gereksiz gecikme ve masrafa neden olacağına kanaat getirdiği takdirde.
(a) beyanı yapanın, hazır olduğu halde, tanık olarak çağrılmamış olmasına; ve
(b) belgenin, dur-uma göre, aslının yerine Mahkeme emrinde belirtildiği veya Mahkemenin onayladığı bir biçimde tasdik edilmiş aslına uygun bir suretinin veya esaslı bir bölümünün ibraz edilip belgenin aslının ibraz edilmemiş olmasına bakılmaksızın bu maddenin (1). -fıkrasında belirtilen beyanın şahadet olarak kabul edilmesini emredebilir veya böyle bir emir vermeksizin beyanı şahadet olarak kabul edebilir.
Davacı şirketin Fasıl 113 altında kayıt edilmiş olduğunu gösteren belge, Şirketler Mukayyidi adına imzal-anmış bir belgedir. Fasıl 9 madde 4'e göre, bu belgeyi hazırlamaya yetkili kişi, mahkeme huzurunda, belgenin içeriği ile ilgili sözlü şahadet verebilir. Madde 4(2) altında, bütün durum ve koşullar göz önünde tutulduğunda, başka türlü davranmanın gereksiz -gecikme ve masrafa neden olacağına kanaat getirdiği takdirde, Bidayet Mahkemesi, beyanı yapan, çağrılabilecek olsa dahi, bu kişi çağrılmadan belgenin emare olarak ibraz edilmesine izin verilebilir.

Bidayet Mahkemesinin, Davacı Tanığının Emare No.-1 olarak ibraz ettiği şirket kuruluş onay belgesi ile direktör ve hissedar onay belgelerinin, bu Tanık tarafından ibrazına izin vermesinde herhangi bir hata yoktur. İstinaf Edenin bu istinaf sebebi ret ve iptal edilir.

İstinaf Edenin 7. istinaf sebebi, -Bidayet Mahkemesinin Davacı Tanığı No.2'ye inanmakla hata yaptığı doğrultusundadır. Bidayet mahkemeleri, huzurlarında şahadet veren tanıkları dinleme ve izleme fırsatları bulmaktadırlar. Bu nedenle, bidayet mahkemelerinin tanıkların şahadetlerini değerlend-irmede Yargıtay'dan çok daha avantajlı bir konumda oldukları kabul edilmelidir. Davacı şirketin yetkilisi Tanık No.1 ve şirket çalışanı Tanık No.2 ile Davalı Bidayet Mahkemesi huzurunda, şahadet vermişlerdir. Tüm tanıkları dinleyen Bidayet Mahkemesi, Davac-ı tanıklarını güvenilir bulmuş, Davalı Tanığının şahadetini ise güvenilir bulmamıştır. İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin huzurunda şahadet veren tanıklara inanıp inanmama konusunda vardığı bulguya müdahale edilmesi için yeterli gerekçe gösterebilmiş deği-ldir. Bidayet Mahkemesinin Davacı yetkilisi tarafından verilen şahadete inanmakla hata yaptığına ikna edilmedik ve bu istinaf sebebini de reddederiz.

9. istinaf sebebi ile İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, Davacı tanıklarının sorgulanmasında yönlendi-rici (leading) sorular sorulmasına izin verdiğini ve yapılan itirazları kaale almadığını iddia ederek, Mahkemenin bu nedenle davada hatalı karar verdiğini ve ispat edilemeyen bir davanın ispat edildiğini kabul ederek, Davacının davasını ret ve iptal etmeme-kle hata yaptığını ileri sürmektedir.

Yönlendirici soru, içerisinde cevabın yer aldığı ve tanık tarafından verilecek cevabın sadece evet veya hayır olabileceği soru olarak kabul edilir. İstintakta bu tür sorular sorulabilmekle birlikte , esas sorgula-mada ve tekrar sorgulamada yönlendirici soru sorulması mümkün değildir.

Bidayet Mahkemesinin huzurunda verilen şahadet incelendiği zaman, Davacı Avukatı tarafından yönlendirici kabul edilecek soru sınıfına giren soruların önemsiz sorular oldukları ve bun-ların sorulmasının Davalıyı olumsuz bir şekilde etkileme imkanı olmadığı görülür. İstinaf Edenin, bu istinaf sebebinde mesnet yoktur ve ret ve iptal edilir.

4. istinaf sebebi altında İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin Emare No. 2'den 18'e kadar sayıl-andırılmış olan faturalar ve sevk irsaliyesi fişlerinin ibrazına izin vermekle hata yaptığını ileri sürmektedir. İstinaf Eden, bu evrakların ibrazına izin vermekle Bidayet Mahkemesinin hata yaptığını; bunların üzerinde Davalının imzası yokken, bu evraklar-ı Davalıya bağlayacak unsur olmadığı, Davalı emarelerde kayıtlı eşyaları almadığını ileri sürdüğü, emare olarak ibraz edilen evraklar tek yanlı olarak Davacı tarafından çıkarılan belgeler oldukları, bu belgeler üzerindeki tarihlerde tutarsızlık olduğu ve - Davalıya Nisan-Haziran 2007 ayları arasındaki dönemde mal teslim edildiği ileri sürülürken, faturaların tümünün de 22.11.2007 tarihli olduğu halde, bu doğrultuda yapılan itirazları kaale almayarak, bunları emare olarak kaydetmekle hata yaptığını ileri sür-mektedir.

Bir davanın dinlenmesi esnasında, ibraz edilen emareler, mahkemenin huzurundaki sair şahadet gibi değerlendirilmek üzere ibraz edilir. İbraz edilen fatura ve sevk irsaliyesi fişlerinde, Davalının imzası bulunmadığı takdirde, bunun etkisi, b-elgelerin tarihlerinde tutarsızlık olup olmadığı, eşyaların Davalı tarafından teslim alınıp alınmadığı hususları, davanın esasında sunulmak istenen emarelerin ve şahadetin tezekkürü neticesinde karara bağlanacak hususlardır. Bu hususların emare safhasında -tezekkür edilmesi mümkün değildir.

Unutulmaması gerekir ki, ibraz edilen bir belge, emare olarak kaydedildiği takdirde kesin ve doğru bir şahadet konumuna girmez. Sözlü şahadete, bidayet mahkemesinin inanıp inanmamakla serbest olduğu gibi, ibraz edi-len belgelerin niteliği ve doğruluğu da bidayet mahkemesi tarafından saptanır. Davacı şirketin tasarrufunda bulunan ve iddiaların ortaya konması için elzem olan fatura ve sevk irsaliyesi fişlerinin emare yapılmalarına izin veren Bidayet Mahkemesi hata yapm-amıştır. Bu başlık altındaki istinaf sebebi ret ve iptal edilir.

İstinaf Edenin esas yakındığı hususlar, 5, 6, 8 ve 10. istinaf sebeplerinde ileri sürdüğü gibi, Davacı tarafından ibraz edilen fatura ve sevk irsaliyesi fişlerinin herhangi birisi-nin üzerinde Davalının imzasının bulunmadığı, imzası bulunan kişilerin Davalının müstahdemi veya yetkilendirdiği kişi olmadığı halde, Bidayet Mahkemesinin, bu evraklarda yer alan eşyaların, Davacı tarafından Davalıya teslim edildiğini kabul ederek Davacı l-ehine hüküm vermekle hata yaptığı doğrultusundadır.

Davacı tarafından ibraz edilen faturaların tümü de 22.11.07 tarihini taşımaktadırlar ve malların teslim tarihlerini gösteren sevk irsaliyesi fişlerinde yer alan dönem olan Nisan - Haziran 2007 -ayları arasındaki dönemin sonrasına aittir. Davacı yetkilisi, satış bedelini tahsil etmeden, şirketin KDV ödemek zorunda kalmaması için faturaların ödenme veya dava yolu ile talep etme tarihine yakın bir tarihte hazırlandığını şahadetinde kabul etmiştir.
-
Davacı yetkilisi, Davalı ve/veya onun gösterdiği kişi tarafından sipariş edilen malların, talep edilen ,iş yapılan şantiyelere götürüldüğünü, burada bulunan birisine teslim edildiğini, teslim alan kişinin sevk irsaliyesini imzaladığını, mal geç gö-türüldüğü takdirde , verilen adrese bırakıldığını, yağmur ihtimaline karşı önlem alındığını, bu gibi durumlarda sevk irsaliyesinin imzalanmadığını izah etmiştir. Davacı, imzalı olarak ibraz edilen sevk irsaliyesi fişlerinin, Davalının müstahdemi veya kendi-lerine yetkilisi olarak tanıştırılan kişi tarafından imzalandığını ileri sürmüştür.

Davalı ise şahadetinde, kendisinin faturalara konu malları Davacıdan sipariş etmediğini, sevk irsaliyesi fişlerinin kendisi tarafından imzalanmadığını, yanında Has-an diye birisinin çalışmadığını, Hasan imzasının Hasan Hüseyin Alyüz'e ait olabileceğini, bu kişinin kendisi için taşeron olarak çalıştığını ancak müstahdemi olarak çalışmadığını, bu kişinin teslim aldığı malları ancak kendi işleri için almış olabileceğini-, bundan da Davalının sorumlu tutulamayacağını, kendisinin bu kişiyi Davacı şirkete yetkilisi olarak göstermediğini ileri sürmüştür. Hasan Hüseyin Alyüz şahadete çağrılmamıştır.

Huzurundaki tüm şahadeti dinleyen Bidayet Mahkemesi, Davacı ve Tanığın-a inanmış ve Davalıya inanmamış ve Davacı Tanığı tarafından ibraz edilen faturalara konu malların Davalı tarafından sipariş verilerek teslim alındığını kabul ederek, faturalara konu meblağlar için Davalı aleyhine hüküm vermiştir.

Huzurunda şahadet v-eren tanıklara inanma konusunda bidayet mahkemesinin bulgularına müdahale edilmesi için, bidayet mahkemesinin dikkate alması gereken bir hususu dikkate almaması veya dikkate almaması gerekli bir hususu nazarı itibara alması gerekir.

Huzurumuzdaki -dava, Fasıl 267 altında, Davacının Davalıya muhtelif inşaat malzemesi sattığı iddiası ile ikame edilen bir davadır. Y/H 94/2009 D.30/2012'de ifade edildiği gibi, Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 4(1) maddesine göre, eşya satış sözleşmesinin tanımı şöyledir:-

"4 (1) Bir emtia satış sözleşmesi, satıcının bir bedel
karşılığında emtianın mülkiyetini satın alıcıya devrettiği veya devretmeyi kabul ettiği bir sözleşmedir. Bir müşterek malik ile diğer müşterek malik arasında bir satış sözleşmesi yapılabilir."

- "İlgili madde yorumu gerektirmeyecek kadar
açıktır. Taraflar arasında eşya satış
sözleşmesinin oluşabilmesi için, satıcının, bir
bedel karşılığı eşyadaki mülkiyetini satın
alana devretmesi veya devretmeyi kabul etmesi,
tarafların i-radelerinin bu yönde birleşmesi
gerekmektedir. "

Huzurumuzdaki istinafa konu davada, Davacı ve Davalı arasında, her sevk irsaliyesi fişi ile teslim edilen ve daha sonra faturalara konu yapılan malzemeler ile ilgili Davacı ve Davalı arasında bire-r satış sözleşmesi meydana geldiğinin kabul edilmesi mümkün müdür?

Sevk irsaliyesi fişlerinin hiçbirinin üzerinde Davalının imzası yoktur. Sevk irsaliyesi fişlerinin büyük çoğunluğunun üzerinde, teslim alanın imzası yerinde, Hasan diye bir imza bulu-nmaktadır.

Davacı yetkilisinin şahadetinden anlaşılan, Davacı şirkette siparişler telefoniyen alınmaktadır. Davalı tarafından, Davacı şirkete bir kişinin yetkili olarak mal sipariş edebileceğini Davalının belirlediğini Davacı Tanığı kabul etmiş olm-akla birlikte, bu kişinin kim olduğunu ilk etapta söyleyebilmiş değildir. Şahadetinin devamında, bu Tanık, sevk irsaliyesi fişlerinde atılan imzanın çoğunlukla "Hasan" olduğunu gördükten sonra (Mavi 23), Davalının ismini verdiği kişinin büyük bir ihtimall-e "Hasan" olduğunu söylemiş, Mavi 41'de ise artık "Hasan"'ı Davalının adamı diye nitelendirmeye başlamıştır.

Davacının davasını ihtimaller dengesi esası üzerinden ispat etmesi gerektiği esas prensiptir. Davacı, huzurumuzdaki istinafa konu davada, Da-valı veya Davalının yetki verdiği bir kişi tarafından Davacıdan mal talep edildiğini ve Davacının kabulü ile bir satış sözleşmesi meydana geldiğini ve bu malların Davalıya teslim edildiğini ispat edebilmiş midir?

Sevk irsaliyesi fişlerinde malzemele-rin büyük bir çoğunluğu, Hasan diye birisi tarafından teslim alınmıştır. Davacı yetkilisi dürüst bir şekilde, ilk başta bu kişinin kim olduğunu hatırlamadığını ifade etmiştir. Daha sonra sevk irsaliyesi fişlerinin çoğunda imzası bulunan Hasan'ın, Davalının- yetki verdiği kişi olduğunu kabul etmiştir. Davalı ise, Hasan diye bir müstahdemi olduğunu kabul etmemiş, Hasan isimli bir taşeron ile çalıştığını kabul etmiş, ancak bu kişinin kendi adına mal çekme yetkisi bulunmadığı gibi, böyle bir yetkisi olduğunu Dav-acıya bildirmediğini iddia etmiştir.

Davacı Tanığı No. 1, sevk irsaliyesi fişlerinin çoğunda imzası yer alan Hasan'ı Davalı tarafından yetkilendirilen kişi olarak kabul etmiştir. Bununla birlikte Davacı yetkilisinin, Davalı Avukatı tarafından istintak- edildiği safhada, yetkiliye, hiç bir şekilde, Hasan'ın, Davalının Davacı şirket yetkilisine ismi verilen kişi olup olmadığı doğrultusunda bir soru yöneltilmiş değildir. Davalı, kendi şahadetinde, Hasan'ı yetkili olarak göstermediğini söylemesine rağmen, b-u iddia Davacı Tanığına yapılmamış ve dolayısıyla, Davacı Tanığına, bu konu ile ilgili elinde başka şahadet olması halinde, bunu Mahkemeye sunma fırsatı verilmemiştir. Bu koşullarda, "Hasan"'ın Davalı tarafından yetkilendirilen kişi olmadığı yönündeki Dava-lının şahadetinin dikkate alınması mümkün değildir. Davalı tarafından ileri sürülecek her iddianın Davacıya sunulması ve Davacının cevaplamasına fırsat verilmesi gerekir. Aksi takdirde, Davacıya yapılmayan iddia ile ilgili Davalının vereceği şahadet kaale -alınmaz.

Davacı yetkilisinin yetersiz istintakı neticesinde, Emare olarak ibraz edilen ve Hasan tarafından imzalanan sevk irsaliyesi fişlerinde yer alan malzemelerin, Davalının, Davacıya yetkilisi olarak belirttiği kişi olan Hasan'a teslim edildikler-i kabul edilir. Sevk irsaliyesi fişlerinde yer alan malzemelerin, Davacı tarafından Davalıya teslim edildiklerinin kabul edilmesi, bu malzemelerin Davalı tarafından Davacıdan sipariş edildiklerinin teyitidir. Bu durumda, Davacının, ihtimaller dengesi esası- üzerinden, Davalı ve/veya Davalının yetkilendirdiği kişi vasıtasıyla Davacıdan malzeme sipariş ettiğini, Davacı tarafından bu malzemelerin Davalının iş yaptığı inşaatlara teslim edildiğini ortaya koyduğu kabul edilmelidir. İmza bulunmayan sevk irsaliyeler-i ile ilgili Davacı yetkilisi tarafından verilen izahat ışığında ve karşı şahadet yokluğunda, bu evraklardaki malzemelerin de Davacı tarafından, Davalının inşaatlarına teslim edildiklerinin, ihtimaller dengesi esası üzerinden ispat edildiğinin kabul edilme-si gerekir.

Bidayet Mahkemesinin, huzurundaki bu şahadet neticesinde, Davalının iş yerine teslim edilen, sevk irsaliyesi fişlerine konu malzeme ile ilgili hazırlanan faturalarda yer alan emtia ile ilgili, Davacı ve Davalı arasında, Fasıl 267 madde 4 -kapsamında birer emtia satış anlaşması yapıldığını ve anlaşmaya konu malların teslim edilerek sözleşmenin tamamlandığını ihtimaller dengesi esası üzerinden Davacının ispat ettiğini kabul etmesinde hata olmadığını kabul ederiz. İstinaf Edenin, 5, 6, 8 ve 10-. istinaf sebeplerini de ret ve iptal ederiz.

Sonuç olarak İstinaf Edenin istinafı ret ve iptal edilir.

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.






Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç - Yargıç Yargıç



7 Kasım 2013







17






Full & Egal Universal Law Academy