Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 152 -156/2015 Dava No 28/2019 Karar Tarihi 28.06.2019
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 152 -156/2015 Dava No 28/2019 Karar Tarihi 28.06.2019
Numara: 152 -156/2015
Dava No: 28/2019
Taraflar: Wendy Joyce Smith ile Egemen Debreli arasında
Konu: Sözleşme ihlaline dayanan davalarda esasa ilişkin olgular - davada tarafların eksik bırakılmasının sözleşmeye dayanan davalarda hukuki ilişkinin doğru sunulduğu durumlarda telafi edilebilecek bir durum olması
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 28.06.2019

- - - - - - - - - - - - - D. 28/2019 Birleştirilmiş
Yargıtay/Hukuk No: 152/2015 ve - Yargıtay/Hukuk No: 156/2015
(Girne Dava No: 3642/2012)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan, Beril Çağdal, Peri Hakkı

Yargıtay/Hukuk No: 152/2015
(Girne Dava- No: 3642/2012)


İstinaf eden : Wendy Joyce Smith, Girne.
(Davacı)
ile

Aleyhine istinaf edilen : Egemen Debreli, Girne.
(Davalı No.1)

A r a s ı n d a.



İstinaf eden namına : Avuk-at Kadriye Barbaros
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Ünsal Çağda.


Yargıtay/Hukuk No: 156/2015
(Girne Dava No: 3642/2012

İstinaf eden : Egemen Debreli, Girne.
(Davalı No.1)
İle

Aleyhine istinaf edilen : Wendy Joy-ce Smith, Girne.
(Davacı)

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına : Avukat Ünsal Çağda
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Kadriye Barbaros


Girne Kaza Mahkemesi Başkanı Bertan Özerdağ'ın, 3642/201-2 sayılı davada, 13.7.2015 tarihinde verdiği karara karşı Davacı ve Davalı No.1 tarafından yapılan istinaflardır.


--------------


K A R A R



Ahmet Kalkan: Davacı, Davalılar aleyhine ikame ettiği davanın Girne Kaza Mahkemesi tarafından- reddedilmesi üzerine, 152/2015 sayılı istinafı dosyaladı.

Davalı No.1, lehine hüküm verilmesine rağmen, 156/2015 sayılı istinafı dosyaladı.

İstinafın duruşmasında her iki istinaf birleştirilerek dinlendi.

İstinafa konu dava, Davacı tarafından 21.1-2.2012 tarihinde Davalılar No.1 ve 2 aleyhine ikame edildi.

Davacı, Hukuk Muhakemeleri Usulu Tüzüğü E.2 n.1 altında dosyaladığı davada, Davalıların hile ve meşveretleşerek Davacıdan tahsil ettikleri 32,200 stg meblağın iadesini, zarar-ziyan, yasal faiz -ve dava masraflarını talep etti.

Davacı, 12.4.2013 tarihinde dosyaladığı Tafsilatlı Talep Takririnde, Davalılar No.1 ve 2'ye yönelttiği iddia ve olguları sıraladıktan ve hile ve meşveretin tafsilatını verdikten sonra, Davalılar aleyhine, 32,200 stg, zar-ar-ziyan, yasal faiz ve dava masrafı için hüküm talep etti.

Davacının ayrıntılı Talep Takririndeki iddiaları, arazi satın almak için Davalılara ödediği ve emaneten ellerinde tutmaları gereken meblağı şahsi amaçları için harcadıkları, hile ile temin etti-kleri 32,200 stg tutarındaki meblağın kendisine ödenmesine yöneliktir.

İkame tebliğ suretiyle celpnamenin tebliğ edildiği Davalı No.2, davada herhangi bir ispat-ı vücut dosyalamadı.

Avukatı vasıtasıyla temsil edilen Davalı No.1, dosyaladığı Müdafaa T-akririnde, taraflar arasında akitsel ilişki bulunmadığı, dava sebebi olmadığı, Davacının eşinin terekesini kurmadan dava açtığı, şahsen talepte bulunamayacağı ve haksız fiilden dava açılamayacağına ilişkin iptidai itirazları ileri sürdükten sonra, Davacını-n iddialarını reddederek, Davacıya herhangi bir borcu olmadığını iddia etti.

Davacı, 7.2.2014 tarihinde dosyaladığı Müdafaaya Cevap Takririnde, Davalı No.1'in iddialarına cevap verdi ve kendi iddialarını tekrarladı.


İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Alt- Mahkemenin dava ile ilgili belirlediği maddi ve hukuki olgular özetle şöyledir:

Davalı No.2'nin unvanda belirtilen adının farklı olması gerektiği hususu ispat edilemedi.

Davalı No.1'in protestolu ispat-ı vücut dosyalamadığı için zaman aşımı iddiasın-da bulunamayacağı iddiası geçerli bir iddia değildir.

Arazi alımıyla ilgili anlaşma, Davacı, eşi ve Davalı No.1 arasında yapılmıştır. Davacının eşi, 2.1.2009 tarihinde vefat etti.

Davacı, 27.11.2006 tarihinde, eşi ile müşterek olan hesabından, Davalı- No.1'e, 18,200 stg.lik bir ödeme gerçekleştirdi.

Davacı, müşterek hesaptan ödenen bu miktarın yarısını talep edebilir. Paranın diğer yarısı, Davacının müteveffa eşinin terekesi tarafından talep edilebilir.

Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf Davacı,- vefat eden eşi ve Davalı No.1 arasında olup, Davalı No.2 ile ilgisi yoktur.

Davalı No.2 aleyhinde dava sebebi bulunmadığından, Davalı No.2 aleyhindeki dava reddedildi.

Davalı No.1, 18,200 stg.lik ödemenin Keith Smith'in talimatı ile yapıldığını iddi-a etmektedir. Layihalarda olmayan ve esaslı olgu niteliğindeki bu iddianın dikkate alınması mümkün değildir.

Davacı, Mart 2008 tarihinde Davalılara 14,000 stg ödediğini ortaya koyan şahadet veya evrak ibraz edemedi.

Sözleşmenin 2009 yılında ihlal edi-ldiği ve davanın Aralık 2012 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan davalar için geçerli olan 6 yıllık zaman aşımı süresi dolmamıştır.

Davacının Talep Takririndeki dava sebebi, sözlü bir anlaşma ile kurulan emlakçılık- ilişkisine dayanmaktadır. Davacı, emlakçılık ilişkisinin ifası için vekillik ilişkisi olduğunu ileri sürmüştür. Talep Takririnde bu anlamda esaslı olgu eksikliği yoktur.

Davacı davasında, hukuki ilişkinin Davacı ve Davalılar arasında olduğunu ileri sür-müş, şahadetinde hukuki ilişkinin kendisi, eşi ve Davalı No.1 arasında olduğunu iddia etmiştir. Davacının bu iddiası bakımından Talep Takriri eksik ve kusurludur. Bu sonuca bağlı olarak Davacı davasını ispat edemediğinden, davanın reddi gerekmektedir.

D-avanın Yargıtaya gitmesi ihtimaline binaen konuyu incelemeye devam eden Alt Mahkeme, Davalı No.1'in şahadetine ve istihdam ile ilgili iddialarına itibar etmeyerek, Davacı tarafından sunulan emare vekaletnamenin arazi alımı için düzenlendiğine, ödemenin ara-zi alımı için gönderildiğine, Davalı No.1'in bu parayı verilen yetkiye istinaden emaneten tuttuğuna, arazi alımını gerçekleştirmeyen Davalı No.1'in 18,200 stg.ni iade etmesi gerektiğine, Talep Takriri esaslı olgulardan yoksun olmamış olsaydı, Davacı ve müt-eveffa eşinin terekesi lehine bu miktar için hüküm vereceğine bulgu yapmıştır.


İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı Avukatının dosyaladığı 152/2015 sayılı istinaf ihbarnamesinde, ayrıntılı şekilde gerekçelendirilmiş (5) istinaf sebebi bulunmaktadır.

Davacının- istinaf sebeplerini iki başlık altında incelemek mümkündür. Şöyle ki:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını esasa ilişkin olgulardan yoksun olduğu gerekçesiyle reddetmekle hata etti(1,2 ve 4. istinaf sebepleri).
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1'e a-it hesaba arazi alımı için 18,200 stg havale edildiğine, bu meblağın Davalı No.1'de emaneten durduğuna ve arazi alımının gerçekleşmediğine bulgu yapmasına rağmen, Davacı lehine hüküm vermemekle hata etti(3. ve 5. istinaf sebebi).

Davalı No.1 Avukatının -dosyaladığı 156/2015 sayılı istinaf ihbarnamesinde (5) istinaf sebebi bulunmaktadır.

Davalı No.1'in istinaf sebeplerini 3 başlık altında incelememiz mümkündür. Buna göre:

Muhterem Alt Mahkeme, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözlü emlakçılık anlaş-ması olduğuna bulgu yapmakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1'e ödenen 18,200 stg.nin tümünden Davalı No.1'i sorumlu tutmakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, zaman aşımı süresinin geçmediğine bulgu yapmakla hata etti.


TARAFLARIN İDDİA VE -ARGÜMANLARI:

Davacı Avukatının istinafla ilgili iddiaları özetle şöyledir: Tafsilatlı Talep Takririnde Davacı ve eşine taahhütte bulunulduğu iddiası açık bir şekilde yer almış olmasına rağmen, Alt Mahkeme dava layihasını özünden farklı bir şekilde değe-rlendirip, layihanın hatalı ve eksik olduğuna bulgu yapmakla hata etmiştir.

Davalı No.1'e müşterek hesaptan gönderilen para, Davacının talimatıyla ödendiğinden, Davacının bu miktarı talep etmesine hakkı vardı. Alt Mahkeme Davacının paranın yarısını tale-p edebileceğine bulgu yapmakla hatalı davranmıştır.

Anlaşmaya taraf olan Davacı, paranın gönderildiği hesapta tek başına işlem yapmaya yetkili olduğundan, talimatıyla havale edilen 18,200 stg.ni Davalı No.1'den talep etmeye hakkı vardır. Alt Mahkeme bu -çerçevede davayı reddetmemeliydi.

Muhterem Alt Mahkeme, müdafaada olmayan bir müdafaayı resen incelemekle hata etmiştir.

Davacının eşi ile olan müşterek hesaptan yaptığı ödeme ve Davalı No.1'den olan talepleri müteselsil talep olduğundan, Davacının -eşinin davada taraf olması gerekmezdi. Davalı No.1 edimini, Davacı veya eşine karşı yerine getirmeliydi. Davalı No.1 edinimi yerine getirmediğinde, Davacı ve eşinin veya ikisinden birinin tüm miktarı talep etmesi yeterlidir. Davalı No.1'den alınacak mikta-rın ne şekilde paylaştırılacağı konusu, Davacı ve eşini ilgilendirmektedir.

Bir dava, tarafların yanlış veya eksik olması sebebiyle reddedilmemelidir.

Muhterem Alt Mahkeme, arazi alımı için Davacı ve eşinden emaneten para aldığına ve arazi alınmadığı -halde parayı iade etmediğine bulgu yaptığı Davalı No.1 aleyhine hüküm vermemekle hata etti.

Davalı No.1 Avukatının istinafla ilgili iddiaları özetle şöyledir: Muhterem Alt Mahkemenin davada ulaştığı sonuçta hata olmamakla birlikte, dava başlangıçta Hukuk- Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 2 n.1 altında hileye dayandırılarak açılmasına rağmen daha sonra dosyalanan Tafsilatlı Talep Takririnde sözleşmeden bahsedilerek talep dönüştürüldü. Alt Mahkemenin talebin dönüştürülerek genişletilmesine izin vermesi hatadır-.

Talep Takririnde akite dayalı dava sebepleri eksik bırakılarak icap, kabul ve ivaz unsurlarına yer verilmediğinden, Alt Mahkemenin dava sebebinde eksiklik ve hata bulması hatalı değildir.

Talep Takririne haksız fiil bakımından bakıldığında hile ve -meşveretin tafsilatının olmadığı görülmektedir. Bu anlamda da Talep Takriri kusurludur.

Davacı layihasında, Davalılar ile arasındaki hukuki ilişkinin içeriği ile ilgili eşinden söz etmemiştir. Dolayısıyla, şahadette eşten bahsedilse bile, layihadaki eksi-klik kapatılamaz. Sözleşme net bir şekilde Davacının davasında yer almadığından, dikkate alınamazdı.

Muhterem Alt Mahkeme şahadetteki çelişkiyi dikkate alsaydı, taraflar arasında sözlü bir taşınmaz mal satışı ve emlak alım-satımı olduğu hususu desteklen-mediği görülecektir.

Davacı davasını ispatlamak ve dava sebebini ortaya koymak zorunda olup, Davalının müdafaasının zayıflığından yararlanması imkânı yoktur. Kaldı ki, Davalı No.1 müdafaasında, akdi ilişkiyi reddetmiştir. Davacının davasında eksiklik ve -hata bulan Alt Mahkemenin bu husustaki bulgularında hata yoktur.

Banka havalesi 2006'da yapılmasına rağmen anlaşmanın Mart 2008'de yapıldığı iddia edilmektedir. Mart 2008'den sonra para aktarımı ispat edilemediğine göre, Alt Mahkemenin, Mart 2008'de 2. b-ir anlaşma yapıldığı bulgusu hatalıdır. 18,200 stg.lik havale Müdafaa Takririnde iddia edildiği amaçla yapılmıştır. Tüm şahadet, Müdafaa Takririni desteklemektedir.

Mevcut olgulara göre zaman aşımı süresinin 2006'da başlatılması gerekirdi.


İNCELEME:
-
Şahadet ile ilgili tutanakları, ibraz edilen emareleri, tarafların iddia ve argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

Tarafların dosyaladığı istinaf sebepleri içerisinde, öncelikli olarak, Davalı No.1'in zaman aşımı ile ilgili istinaf sebebini inceleme-yi uygun bulduk.

Davalı No.1, Alt Mahkemenin dava ile ilgili zaman aşımı süresinin geçmediğine bulgu yapmasının hatalı olduğunu ileri sürmektedir.

Alt Mahkemeye göre, Davacının davası, sözleşmenin ihlâline ve sözleşmeye istinaden emaneten verilen par-anın hile ile iade edilmemesine dayanmakta, Davalı No.1 ise ödemenin farklı bir amaçla yapıldığını iddia ederek, ne sözleşmenin ihlalini ne de hileyi kabul etmektedir.

Alt Mahkemenin tespitlerine göre, sözleşmenin ihlâline dayanan davalarda dava açma ha-kkı, ihlâlin doğduğu tarihten itibaren 6 yılın dolması ile zaman aşımına uğramaktadır
(Mavi 35).

Bu esaslardan hareket eden Alt Mahkeme, zaman aşımının başlangıç tarihini, paranın iade edilmesinin reddedildiği 2009 yılının başından başlatmış, davanın aç-ıldığı 21.12.2012 tarihine kadar geçen sürede 6 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından, Davalının zaman aşımı iddialarını reddetmiştir.

Davalı No.1 Avukatı istinaftaki hitabında, zaman aşımı süresinin paranın ödendiği 2006 yılından başlatılması gerekti-ğini iddia etmektedir.

Davalı No.1'in zaman aşımı ile ilgili iptidai itirazda bulunduğu Müdafaa Takririnin 1(d) paragrafı aynen şöyledir:

"1......
(d). Her halükarda dava konusu talep herhangi bir şekilde haksız fiil kapsamına sokulamayacağı ve ispat- edilebildiği oranda akitsel ilişkiden kaynaklanan bir talep olabileceği cihetle zaman aşımına uğradığından, Davalı No.1 aleyhine herhangi bir dava sebebi içermeyen ve/veya dava başlığı hatalı olan bu davanın iptidaen masraflarla ret ve/veya iptal edilmesi- gerektiğini ileri sürer ve bu şekilde talepte bulunur.


Bilindiği üzere zaman aşımı def'i layihalarda yer aldığı ölçüde dikkate alınır. Yukarıda iktibas ettiğimiz Müdafaa Takririnin 1(d) paragrafından anlaşılacağı gibi, Davalı No.1'in zaman aşımı iddia-sı akitsel ilişkiden kaynaklanabilecek taleplere yönelik olup, haksız fiil kapsamına girecek taleplere yönelik zaman aşımı iddiası yapılamaz.

Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın 5. maddesine göre, dava hakkının tahakkuk ettiği tarihten itibaren 6 yıl geçmesi -üzerine, Yasada açıkça kural bulunmayan veya Yasanın uygulanmasından açıkça muaf tutulan herhangi bir dava hakkı için, o konuda veya onunla ilgili olarak dava açılamaz.


Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın diğer kuralları incelendiğinde sözleşmeleri kapsayaca-k bir zaman aşımı süresinin belirlenmediği görülmektedir. Bu durumda, Alt Mahkemenin sözleşmenin ihlali dava sebebine bağlı olarak belirlediği 6 yıllık zaman aşımını süresinde hata olmadığı anlaşılmaktadır.

Fasıl 15 madde 5'e göre zaman aşımı süresi, da-va hakkının tahakkuk ettiği tarihten itibaren başlamaktadır.

Alt Mahkeme, aynı esastan hareketle, zaman aşımı süresini Davalı No.1'in Davacıya ödeme yapmayı reddettiği tarih olan 2009 yılından başlatmıştır.

Taraflar arasındaki sözleşmenin ihlâline day-andırılan bir davada, dava hakkının tahakkuk ettiği tarih sözleşmenin ihlâl tarihi olduğundan, Alt Mahkemenin bu hususta da hata yapmadığı açıktır.

Bu sonuca göre Davacının dava hakkının tahakkuk ettiği tarihten davanın açıldığı 21.12.2012 tarihine kada-r 6 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından, Davalı No.1 Avukatının ileri sürdüğü zaman aşımı iddiasının kabul edilmesi mümkün değildir.

Buna göre, Davalı No.1'in dosyaladığı 156/2015 No.lu istinafın zaman aşımı ile ilgili 3. istinaf başlığı altındaki i-stinaf sebepleri reddedilir. Zaman aşımı konusunu karara bağladıktan sonra, bu safhada Davalı No.1 Avukatının, Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.2 n.1 altında hile dava sebebinden açılan bir davanın Tafsilatlı Talep Takririnde sözleşmenin ihlali şeklinde g-enişletildiği iddiasını incelememiz gerekmektedir.

Yargıtayın yakın zamanda karara bağladığı Yargıtay/Hukuk 3/2017 D.4/2019 sayılı Salih Kaçakbaflı ile İlyas Altınbaş davasında bu husustaki prensip şöyle izah edilmiştir:

"Celpname dosyalanmasında gen-el kural (generally indorsement) olan E.2 n.1'de şikayet konusunun kesin gerekçesinin (the precise ground of complaint) veya davacının hak ettiğini düşündüğü çare veya talebin (the precise remedy or relief to which the plaintiff considers himself entitled)- kesin olarak ileri sürülmesi şart değildir. Bu nedenle, bu kural uyarınca davacıya, müteakip layihasında, celpnameyi tadil etmeksizin veya edilmesi gerekmeksizin orijinal talebini değiştirmesine, tadil etmesine veya genişletmesine izin verilir. Ancak dava-cının, celpnamede belirtilen dava sebebini, tadilat yapılmaksızın, müteakip talep takriri ile tamamıyla değiştirmesine veya orijinal talepte birlikte yargılaması elverişli olmayan, tümüyle yeni ve ilave talepler sunmasına izin verilmez."


Huzurumuzdaki d-avada Davacının dosyaladığı talep şerhinde belirtilen hile ve meşveretleşme dava sebebi, sözleşmeler ve haksız fiiller bakımından da ileri sürülebileceğinden, Davacının Talep Takririnde davasını sözleşme ihlaline ve hileli sözleşmeye dayandırmasında hukuki- engel yoktur. Bu nedenle, Davalı No.1 Avukatının Tafsilatlı Talep Takririnde dava sebebinin genişletildiği iddiasını reddederiz.

Davalı No.1'in zaman aşımı ve talep şerhinin genişletildiği iddialarını karara bağladıktan sonra, başa dönüp Davacının dosy-aladığı 152/2015 sayılı istinaf altında 1. istinaf sebebini incelemeyi uygun bulduk. Buna göre:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını esasa ilişkin
olgulardan yoksun olduğu gerekçesiyle reddetmekle hata
etti(1,2 ve 4. istinaf sebepleri).

Da-vacının istinafında başarılı olabilmesi için, bu başlık altında belirtilen istinaf sebeplerinde başarılı olması gerekmektedir.

Alt Mahkeme, Davacının Talep Takririnin eksik ve esaslı olgulardan yoksun olduğu sonucuna varırken, aşağıdaki gibi inceleme ya-pmıştır.

Alt Mahkemeye göre, davanın ispatı aşamasında sunulan Emare No.1 Vekaletname ile Davacı ve eşi Keith Smith, Davalı No.1'i vekil olarak atadılar.

Vekaletnameye göre Davalı No.1, Davacı ve eşi adına arazi satın alma, sözleşme yapma, Bakanlar K-uruluna başvurma, satış bedellerini ödeme ve bu hususlarda gerekli her türlü işlemi yapma konusunda yetkilendirilmiştir.

Davanın duruşma safhasında ortaya çıkan bu gerçeğe karşın, Talep Takririndeki iddialara göre, anlaşma, sadece Davacı ve Davalı No.1 -ile No.2 arasında tesis edildiği iddiasının yapıldığını saptayan Alt Mahkeme, Emare No.1 Vekaletnamedeki yetkinin Davacı ve eşi Keith Smith tarafından Davalı No.1'e verildiğini ve bu durumun Talep Takririnde yer almadığını belirttikten sonra aşağıdaki gibi- bulgu yapmıştır:

"Bu dava altında Davacı Talep Takririnde dava sebebini taraflar arasındaki sözlü bir anlaşma ile kurulan emlakçılık ilişkisine dayanmıştır. Davacı davasını ispat etmek maksadı ile vekaletnameyi emare sunarak ispat külfetini yerine geti-rmeye çalışmıştır. Davacı davasında emlakçılık ilişkisine dayanmakta olmasına ilaveten sunduğu vekaletname ile taraflar arasında bu emlakçılık ilişkisinin ifası için bir vekillik ilişkisi olduğu iddialarını da ileri sürmüştür. Bu nedenle Davacının Talep Ta-kririnde ileri sürdüğü emlakçılık ve vekalet ilişkisine dayanmakta olduğunun davasında esasa ilişkin olgular yer almaktadır.

Davacı anlaşmanın taraflarının Davacı ve Davalılar olduğunu iddia etmesine karşın vekaletnameden ortaya çıkan bir hukuki ilişkin-in taraflarının Davacı ve eşi ile Davalı No.1 olduğu anlaşılmaktadır. Ödemenin Davacı ve eşinin birlikte ortak hesaptan yapılması da bunu göstermektedir. Yukarıda sözleşmenin tarafları ile ilgili bulgu yapılmış olması ile birlikte Davacı kendi beyanı ile s-özlü anlaşmadaki tarafların layihasında belirtmiş olduğu gibi olmadığını ve Davacı, eşi ve Davalı No.1 olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre Davacı davasında anlaşmanın tarafları ile ilgili esasa ilişkin olgularda eksiklik ve hatalı iddialarda bulunmuş ol-up Davacının layihası bu açıdan eksik ve hatalıdır. Dolayısıyla bu nedenle Davacının davasını ispat edemediği bulgusuna varılması kaçınılmazdır."


Yukarıda iktibas edilen Alt Mahkeme bulgusundan anlaşılacağı gibi, Alt Mahkeme konuya iki esastan yaklaşmı-ştır. Önce sözlü bir anlaşmayla kurulan emlakçılık ve yazılı vekaletname ilişkisine dayandırılan dava sebebine ilişkin esaslı olguların Talep Takririnde yer aldığını saptamış, sonra anlaşmanın tarafları ile ilgili esaslı olgularda eksiklik olduğu, Talep T-akririnde anlaşmanın Davacı, eşi ve Davalı No.1 arasında olduğunun iddia edilmediği gerekçesiyle Talep Takririnin esaslı olgulardan yoksun olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

Alt Mahkemenin ulaştığı sonuç ışığında, dava sebebinin eksik gösterilmedi-ği bir davada, sözleşmeye konu tarafların talep takririnde veya dava unvanında eksik gösterilmesinin davanın akıbetine olan etkisini incelememiz gerekmektedir.

Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü'nün tarafları düzenleyen 9. emrinin 10. nizamına göre, davaya- taraf yapılması gereken kişilerin taraf yapılmamış olması veya davaya taraf yapılmaması gereken kişilerin taraf yapılmış olması, herhangi bir sebep veya meselenin ortadan kalkmasına neden olmaz ve mahkeme her sebep veya meselede, ihtilâf konusu sorunları -mahkemede bilfiil hazır bulunan tarafların hak ve menfaatlerini ilgilendirdiği ölçüde ele alır.

Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü'nün Emir 9 nizam 10'un mehazı durumundaki RSC O.16 r.II, tamamen aynı şekilde düzenlenmiş ve tüm tarafların davada yer almama-sı veya eksik yer almasının davanın kaybedilmesine neden olmayacağı, eksikliğin bu kural ile düzeltilebileceği, The Annual Practice 1954 sayfa 253'te belirtilmiştir(Misjoinder, nonjoinder - cannot now defeat a claim but may be remedied under the Rule).

-Davacı Avukatı, müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğu hallerde, taraflardan birinin davayı tek başına açabileceğini iddia etmektedir. Davacı Avukatının bu iddiası doğrudur. Birden fazla kişinin müştereken ve/veya ayrı ayrı taahhütte bulunduğu veya karş-ı tarafın böyle kişilere taahhütte bulunduğu veya söz verdiği hallerde, sözünü veya taahhütünü yerine getirmeyen taraflara karşı müştereken veya teker teker dava açılabilir.
(All or any of the promisors may be sued, at the option of the promisee, in respe-ct of a joint and several liability and separate actions may be brought against each, Halsbury's Laws of England, 3 ed. Volume 8 sayfa 62, paragraf 103).

Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü'nün Emir 9 nizam 10 kuralı, sözleşmeye dayanan bir davada hukuki ili-şkinin doğru sunulduğu hallerde uygulanır. Hukuki ilişkinin taraflarıyla hatalı, eksik veya farklı izah edildiği bir daVada, farklı hukuki ilişki eksik tarafın tamamlanmasıyla veya fazladan eklenenin ihracıyla telafi edilmez ve sonuçları Hukuk Muhakemeleri- Usulü Tüzüğü'nün Emir 9 n.10'da öngörüldüğü gibi olmaz.


Bu konuda Odgers Principles of Pleading and Practice adlı eserin 7. baskısının 16. sayfasında şöyle denmektedir:

"In actions founded on contract it is essential to state the parties correctly;- a false start may not only entail delay and expense but may even be fatal in the sense that the remedy against the right party may be lost for ever."


Bu iktibasa göre, sözleşmeye dayanan davalarda tarafların doğru belirlenmesi esastır; yanlış başlangı-ç sadece gecikmeye veya masrafa sebep olmaz, doğru tarafa karşı yapılacak bir hukuki talebin sonsuza dek kaybolmasına ölümcül şekilde yol açabilir.

Aynı paragrafın devamında, davanın müştereken veya ayrı ayrı açılması ile ilgili şöyle denmiştir:

"The -law relating to parties depends largely on whether the contract sued on be joint or several or joint and several. This is a question which turns primarily on the language of the contract itself. Still, it is a question of the intention of the parties and t-he judge will also have regard to all the surrounding circumstance, to the respective interests of the parties and to their conduct."

Bu iktibasa göre, taraflar arasındaki hukuki ilişkiye bağlı olarak bir sözleşmeye konu davada, taraflar, müştereken veya- ayrı ayrı veya müştereken ve ayrı ayrı dava açabilirler/edilebilirler. Bu öncelikle sözleşmenin dili ile ilgili bir sorudur. Ancak bu soru tarafların niyeti ile ilgili olup yargıcın mesele ile ilgili faktörleri dikkate alması, tarafların çıkarlarını ve da-vranışlarını gözetmesiyle belirlenir.


Yukarıda belirtilen prensipleri birlikte değerlendirdiğimizde, karşımıza çıkan tablo şöyledir:

Sözleşmeye dayanan bir davada, sözleşmenin içeriği, sözleşmenin kimler arasında yapıldığı doğru bir şekilde talep ta-kririne aktarılmalıdır. Talep takririnde içeriği doğru bir şekilde açıklanan sözleşmenin taraflarından herhangi birinin davada yer almaması davanın kaybedilmesine neden olmaz. Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 9 n.10 altında eksik taraf tamamlanır veya -olmaması gereken taraf ihraç edilir. Ortada müştereken ve münferiden doğmuş bir menfaat varsa, tek başına dava açanın menfaatleri oranında dava neticelendirilebilir.

Ancak sözleşmenin niteliği, tarafları ve tarafların sözverileri talep takririne doğru b-ir şekilde aktarılmazsa, talep takriri Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü emir 25 altında tadil edilmediği müddetçe talep takririnde yer almayan müşterek, müteselsil veya münferit sorumluluk dikkate alınmaz. Böyle bir durum ise davanın kaybedilmesi şeklinde -ağır bir sonuç doğurabilir.

Davacı tarafından sunulan ve Alt Mahkeme tarafından kabul edilen Emare No.1 Vekaletnameye göre, Davacı ve eşi Keith Smith Davalı No.1'i müştereken ve münferiden vekil olarak tayin ettiler ve Davalı No.1'i adlarına taşınmaz ma-l almaya yetkili kıldılar.

Tarafların niyetlerinin belirleyici irade beyanı olan Emare No.1 yazılı Vekaletnamede izhar edilen niyet, Davalı No.1'in Davacı ve eşine müştereken ve münferiden sözveride bulunmuş olması ve Vekaletname tahtında müştereken ve -münferiden taahhüt altına girmiş olmasıdır.

Davacı şahadetinde, sözleşmenin Davacı, eşi Keith Smith ve Davalı No.1 arasında oluştuğunu açıkça kabul etmiş, Davalı No.2'nin sözleşme ile alakası olmadığını söylemiştir.

Davacının Talfsilatlı Talep Takri-rinin 3. paragrafı aynen şöyledir:

"3.Davacı iddia ve beyan etmektedir ki, Davacı ve merhum eşinin KKTC'ye gelip yerleşmelerinden hemen sonra ve/veya yakın zamanlarda, taraflar arasında bir tanışıklık olmuştur. Bu tanışıklık, zaman geçtikçe yakın ilişki-lere ve/veya dostluğa dönüşmüş ve Davacı, zaman geçtikçe, Davalıları yabancı bir memleket olan KKTC'de güveneceği bir aile olarak benimsemiştir. Davacı iddia ve beyan etmektedir ki, birçok doğal güzelliği bulunan KKTC'yi beğendiğinden ve kalan ömrünü eşiyl-e birlikte burada geçirmek istediklerinden dolayı, KKTC'de yasaların izin verdiği kriterlerde, gayrimenkul mal edinmek arzusu içerisinde idiler. Bu çerçevede, Davacı iddia ve beyan etmektedir ki, Davalılar, KTC'de gayrimenkul danışmanlığı ve/veya emlak kom-isyonculuğu yaptıkları yönünde Davacıyı ve/veya eşini ikna etmişler ve Davacının beğenisine uygun gayrimenkulü uygun fiyata bulabilecekleri yönünde Davacıya ve/veya eşine taahhütte bulunmuşlardır. Davacı iddia ve beyan etmektedir ki, Davalılar ile ailece s-ık sık görüşmekte olduklarından ve Davalı No.1 ve 2'nin, ilgili tarihe değin olan tavır ve hareketlerinden dolayı, Davalı No.1 ve 2'ye inanmış ve/veya Davalıların tavır ve hareketleri ve/veya sözleri ve/veya ikna edici tavırları neticesinde Davalılara güve-nmişlerdir."


Talep Takririnin 3. paragrafından açıkça görülebileceği gibi, Davacı, Davalı No.1 veya No.2'nin Davacıya ve/veya eşine taahhütte bulunduklarını açıkça ileri sürmüştür.

Davacı, Talep Takririnin 4. paragrafında ise, Davalılar No.1 ve 2'ni-n davranışları ve/veya sözleri ve/veya ikna edici tavırları ve taraflar arasında oluşan güven çerçevesinde, takriben 2006 senesi Kasım ayında taraflar arasında sözlü bir anlaşma husule geldiğini iddia etmiş ve 3. paragraftaki iddialarını 4. paragrafla tama-mlamıştır.

Emare No.1 Vekaletnamedeki müştereken ve münferiden oluşturulan vekaletname iradesiyle Talep Takririnde yer alan sözveri veya taahhütün Davacı ve eşine yapılmış olduğu gerçeği karşısında, taraflar arasındaki sözleşmenin müştereken ve münferid-en esası üzerinden yapıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu sonuca göre, Davacının davasının eksik ve hatalı olduğunu söylemek mümkün değildir.

Bu sonuç esas alındığında, Davacının tek başına dava açmış olması davasının reddine haklı gerekçe oluşturmadığ-ı gibi, duruşmadaki şahadeti ile Talep Takririnin çeliştiği ve davanın esaslı olgulardan yoksun olduğu şeklindeki Alt Mahkeme bulgusunun hatalı olduğu anlaşılmaktadır.

Davacının ve müteveffa eşi ile Davalı No.1 arasındaki hukuki ilişki müştereken ve mün-feriden yapılmış bir taahhüt ve sözveri üzerinden oluştuğundan, Davacının açtığı davanın sadece Davacının hak ve menfaatleri üzerinden neticelendirilmesine hukuki engel teşkil etmemektedir. Buna göre, Alt Mahkeme Davacının davasını ret ve iptal etmekle hat-a etmiştir.

Yukarıdakiler ışığında Davacının 1. istinaf sebebi kabul edilir.

Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1'e ait hesaba arazi alımı için 18,200stg havale edildiğine, bu meblağın Davalı No.1'de emaneten durduğuna ve arazi alımının gerçekleşmediğine- bulgu yapmasına rağmen Davacı lehine hüküm vermemekle hata etti (3. ve 5. istinaf sebebi).

Davalı No.1'in dosyaladığı 156/2015 sayılı istinaf altında ele almamız gereken 1. ve 2. istinaf sebebini öncelikle incelememiz gerekmektedir.

Muhterem Alt Mahk-eme, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözlü emlakçılık anlaşması olduğuna bulgu yapmakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1'e ödenen 18,200stg.nin tümünden Davalı No.1'i sorumlu tutmakla hata etti.

Kararımızın OLGULAR bölümünde belirttiğ-imiz Alt Mahkemenin bulgularını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

Emare No.1 Vekaletname 17.11.2006 tarihinde yapılmıştır.
Emare No.1 Vekaletnamede Davacı ve eşi, Davalı No.1'i arazi alımı için vekil tayin etti.
27.11.2006 tarihinde Davacı, eşi ile ortak- hesabından 18,200stg Davalı No.1'e ödeme yapmıştır.
Bu ödeme Vekaletname tahtında arazi alımı için yapılmıştır.
Davalı No.1, 2006 yılında aldığı parayı, Mart 2008 veya 2009 yılı başlarına kadar ve dava açılana kadar arazi alımında kullanmadı, arazi alım-ını gerçekleştirmedi ve parayı iade etmediğinden Davacının bu paranın iadesini talep etmeye hakkı vardır.
Davacı ve eşinin terekesi lehine 18,200stg için hüküm verilmesi gerekirdi.
Ödeme müşterek hesaptan yapılmıştır. Davacı tek başına dava açtığı için b-u paranın yarısını talep etmeye hakkı vardır. Diğer yarısında terekenin hakkı bulunmaktadır.



Alt Mahkeme bu bulguları yaparken, Davalı No.1'in ödemenin franchise eğitimi vermek için 3 yıllık maaş olarak aldığı iddialarını değerlendirmiş ve Davalı No.1-'in şahadetine itibar etmemiştir.

Bilinen temel ilkelerden biri, alt mahkemelerin şahadet ile ilgili bulgularına açık hata bulunmadığı müddetçe Yargıtayın müdahale etmemesi gerektiğidir. Tanıkları huzurunda gözlemleyen alt mahkemelerin bu konuda Yargıta-ydan daha avantajlı oldukları kabul edilen bir prensiptir.

Alt Mahkemenin şahadeti etraflıca incelediğini, Emare No.1 Vekaletnamenin verdiği yetki ve amacı şahadetle birlikte değerlendirdiğini, Davalı No.1'in verdiği hizmetlerin karşılığını Davacıdan a-ldığını, bunun taraflarca kabul edildiğini, tarafların niyetleri doğrultusunda paranın arazi alımına yönelik olarak ödendiğine bulgu yaptığını ve bu bulgularının şahadet ve emareler ile uyumlu olduğunu müşahade ettikten sonra, Alt Mahkemenin Davalı No.1'in- sözlü emlakçılık sözleşmesini ihlal ettiği ve Davacıdan arazi alımı için emaneten aldığı parayı iade etmediği şeklindeki bulgusunda hata olmadığı sonucuna ulaşmış bulunuyoruz.

Bu sonuçtan hareketle, Davalı No.1'in 156/2005 sayılı istinafındaki 1. istin-af sebebini reddederiz.

Alt Mahkemenin bulguları neticesinde, emlakçılık sözleşmesi ve Emare No.1 Vekaletname Davalı No.1 ile yapıldığından 18,200stg.nin tümünün iadesinden Davalı No.1'in sorumlu olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Alt Mahkemenin bu hus-ustaki bulgusunda hata olmadığından, Davalı No.1'in 156/2005 sayılı istinafındaki 2. başlığı altındaki istinaf sebepleri de reddedilir.

Bu aşamada Alt Mahkemenin, Davacının 18,200stg tutarındaki meblağın yarısını talep etmeye hakkı olduğuna dair bulgusu-nu incelememiz gerekir.

Davacının ödemeyi müteveffa eşi ile olan müşterek hesaplarından yaptığı ihtilaflı değildir.

Daha önce Davalı No.1'in, Davacı ve eşine karşı müştereken ve/veya münferiden taahhütte bulunduğunu ve bu kapsamda Davacı ve eşine kar-şı müştereken ve münferiden sorumlu olduğunu tespit etmiştik.

Davalı No.1, Davacıya ve eşine karşı müştereken ve münferiden taahhütte bulunduğundan, Davacının tek başına Davalı No.1'e dava açma hakkı vardır. Bunun sonucu olarak, Davacının Davalı No.1'e -ödediği paranın tümünü talep etmeye de hakkı vardır. Davacının eşiyle müşterek olan hesaptan parayı ödemiş olması, Davalı No.1'e müdafaa teşkil etmediği gibi, Davalı No.1'in bu konuda herhangi bir müdafaası da bulunmamaktadır.

Davacının müşterek hesapta-n ödediği para miktarı üzerindeki hakkı Davacı ile eşini ilgilendiren bir sorun olup, Davacının veya eşinin terekesinin bu miktarın tümünü birlikte veya ayrı ayrı Davalı No.1'den talep etmelerine hukuki engel teşkil etmez. Davalı No.1 Davacı ve eşine karşı- münferiden ve müştereken taahhütte bulunduğu için, her birine karşı sorumluluğu, aldığı paranın bütünü kadardır. Bu sonuca göre, Alt Mahkemenin Davacının ödediği paranın yarısına hakkı olduğu şeklindeki bulgusu hatalıdır.

Tüm yukarıdakiler ışığında, Da-vacının 2. istinaf sebebi kabul edilir.


NETİCE:

Davacı istinafında başarılı olduğundan, 152/2015 sayılı istinaf kabul edilir. Buna göre:

Alt Mahkemenin Davalı No.1 lehine verdiği davanın ret ve iptal edilmesine ilişkin hükmünün iptaline;
Davacı lehi-ne Davalı No.1 aleyhine:
18,200stg,
Yasal faiz,
Dava masrafları için,
Hüküm ve Emir verilmesine;
Davalı No.1'in 156/2015 sayılı istinafının reddine;
152/2015 ve 156/2015 sayılı istinaf masraflarının Davalı No.1 tarafından ödenmesine;
KARAR verilir.


Ah-met Kalkan Beril Çağdal Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç


28 Haziran 2019











7






Full & Egal Universal Law Academy