Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 151/2013 Dava No 19/2018 Karar Tarihi 19.06.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 151/2013 Dava No 19/2018 Karar Tarihi 19.06.2018
Numara: 151/2013
Dava No: 19/2018
Taraflar: Necipoğlu Limited ile Teknoser Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi arasında
Konu: Eşyayı muayene hakkı - teyit edici şahadet
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 19.06.2018

-D. 19/2018 Yargıtay/Hukuk No: 151/2013
(Lefkoşa Dava No: 6352/2009)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Beril Çağdal

İstinaf eden: Necipoğlu Limited, Lefkoşa - (Davalı)
ile

Aleyhine istinaf edilen: Teknoser Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi, İstanbul
(Davacı)
- A r a s ı n d a

İstinaf eden namına: Avukat Nezihe Mut
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Ünsal Çağda


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Peri Hakkı'nın, 6352/2009 sayılı davada, 14.10.2013 tarihinde verdiği karar-a karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.

------------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Bu istinafta Davalı/İstinaf Eden bundan böyle sadece Davalı, Davacı/Ale-yhine İstinaf Edilen ise sadece Davacı olarak anılacaktır.

OLGULAR

Bu istinaftaki mesele ile ilgili olguları şöyle özetledik:

Davacı Türkiye'de faaliyet gösteren ve dava konusu ürünlerin satış ve pazarlamasını yapan bir limited şirkettir. Davalı ise -KKTC'de inşaat malzemeleri ithalat, satış ve pazarlamasını yapan kayıtlı bir limited şirkettir.

Takriben 2009 yılı içerisinde Davacının yetkilileri Davalıyı ziyaret ederek, PVC Ondüle türü ürünlerin satışını teklif etti. Taraflar bu ürünlerin satışı kon-usunda mutabık kaldı ve Davalı, Davacıya, mezkur ürünlerden 1000 adet sipariş verdi. Davacı, ürünlerle ilgili Emare No.8 18,600 TL bedelli faturayı düzenledi. Ürünler Davacı tarafından TIR'a bindirilerek, 3.8.2009 tarihinde Davalıya gönderildi. TIR Türkiye-'de karayolunu takip edip, Taşucu Limanından KKTC'ye ulaştı. Davalı 14.3.2009 tarihinde ürünleri gümrükten kurtardı ve deposuna aktardı.

Emare No.8 Faturada, satışın FOB olarak, peşin ödemeyle yapılacağı belirtilmekte idi.

Davalı ürünleri teslim a-ldıktan sonra fatura bedelini ödemedi. Davalı tarafından Davacıya Emare No.11 1.10.2009 tarihli yazı gönderilerek ürünlerin geri alınacağı taahhüdünün yerine getirilmesi talep edildi.

Davacı daha sonra bu davayı dosyalayarak, Davalıdan ödenmeyen fatura- bedelini ve faizlerini talep etti. Davalı buna mukabil müdafaa dosyaladı ve iddiaları kabul etmedi. Davayı dinleyen Alt Mahkeme, Davacı lehine Davalı aleyhine 18,600 TL meblağ, bu meblağ üzerinden yıllık yasal faiz ve dava masraflarının ödenmesine emir ve-rdi.

Davalı bu hükümden huzurumuzdaki istinafı dosyaladı.

İSTİNAF SEBEPLERİ

Davalı istinafında 15 istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte, Davalı Avukatının istinaftaki hitabı dikkate alındığında, istinafın tek başlık altında özetlenmesi mümkündür:-

Muhterem Alt Mahkeme gönderilen ürünlerin satılabilir olduğuna bulgu yapmak ve Davacı lehine ve Davalı aleyhine hüküm vermekle hata etti.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

Davalı Avukatı hitabında, özet olarak şu iddialarda bulunmuştur:

Davacı ile- Davalı arasındaki satış ilişkisi FOB kuralına bağlı değildir. Navlun bedelinin Davacı tarafından ödenmesi, bunun en büyük göstergesidir.

Faturada belirtilen peşin satış hükmü de doğru değildir. Doğru olsa idi, ürünlerin bedeli ürünler gönderilmeden öden-miş olacaktı. Anlaşmaya göre, bu ürünler gümrükten çekilip kontrol edildikten sonra ödenecekti. Fasıl 267 Emtia Yasası'nın 41.maddesi altında, Davalının muayene hakkı vardır ve bunu kullanarak bu ürünleri reddetmiştir. Bu meselenin ihtilafında aynı Yasanın- 40.maddesinde belirtilen kuralların uygulanmasını gerektiren bir ihtilaf yoktur ve iddia dahi edilmemiştir. Bu nedenle, Alt Mahkemenin 40.maddeye dayanarak yapmış olduğu bulgu hatalıdır.

Davalı bu ürünleri gümrükten çekip deforme olduklarını gördükten -sonra Davacıya bilgi vermiş, Davacı yetkilisi de bu ürünleri gelip yerinde görmüştür. Bu ürünler Davalı tarafından kapalı depoda saklanmış olup, stoklamadan dolayı herhangi bir hasar söz konusu değildir. Alt Mahkemenin stoklama nedeniyle deforme olduğu bul-gusu hatalı olduğu kadar bunu destekleyen bir şahadet de Mahkeme huzurunda yoktur.

Davacının Davalıya gönderdiği ürünler deformedir ve bu ürünler satılabilir niteliği haiz değildirler. Davacının gönderdiği ürünler satılabilir olmadıklarından verilen hükü-m hatalıdır.

İstinafın kabul edilerek Davalı aleyhindeki hükmün iptali gerekir.

Davacı Avukatının hitabı ise şöyledir:

Emare No.8 Fatura taraflar arasındaki satış ilişkisini göstermektedir. Navlun bedeli Davalı tarafından ödendi. Davacı navlun bedelin-i ödemedi.

Taraflar arasında FOB ile bir satış vardır. FOB olmasa dahi, Davacı davasında haklıdır.

Davacı gönderilen ürünlerin bedelini istemesi üzerine, takriben 2 ay sonra, ürünlerin deforme olduğu iddiası yapılmıştır.

İddia edilen hasarın Davac-ıdan kaynaklandığı ispat edilememiştir. Bu ürünlerin deposuna alınırken veya teslimde hangi durumda olduklarını, deforme olduklarını söyleyen hiç bir tanık Mahkemede dinletilmemiştir. Bu ürünleri teslim alan depocu, şoför, gümrükçü veya herhangi bir kişi, -bu hususta bu iddiaları teyit edecek şahadet sunmamıştır. Davalı adına sadece Davalının Direktörü şahadet sunmuştur. O da teslim anındaki bir görgü tanığı değildir.

Davalı, Emare No.13 Makbuzu sunmuş olmasına karşın, ürünlerin neden deforme olduğunu bey-an eden bir şahadet sunmamıştır. Alt Mahkemenin huzurunda Davacının bu deformasyondan dolayı kusurlu veya sorumlu olduğunu ortaya koyan bir şahadet sunulmuş değildir. Davacı tanıklarının bu ürünlerle ilgili uzmanlığı vardır ve sundukları şahadet, bu ürünle-rin neden deformasyona uğradığını, Davalının stoklama hatası yapması nedeniyle bu hale geldiklerini göstermektedir.

Tüm belirtilenler ışığında, istinafın reddi gerekmektedir.

İNCELEME

Muhterem Alt Mahkeme gönderilen ürünlerin satılabilir olduğuna bu-lgu yapmak ve Davacı lehine ve Davalı aleyhine hüküm vermekle hata etti.
İstinafa konu davada, Davacı tarafından ürünlerin gönderildiği, ürünlerin bedellerinin Talep Takririnde talep edildiği bedelde olduğu ve halen ödenmediği ve ürünlerin duruşma tarih-i itibarıyla hasarlı olduğu ihtilaflı olmayan olgulardır.

Satış konusu ürünlerin taşımacılık esnasında hasar gördüğüne yönelik ne somut bir iddia ne de itibar edilir bir şahadet ileri sürülmüştür.

Davalının bu istinafının özü, Davacının satıp teslim e-ttiği ürünler kusurlu olduğundan dolayı, fatura bedelinin ödenmesi talebinin haksız olduğu ve bu nedenle Davacı lehine hüküm veren Alt Mahkemenin hata yaptığıdır.

Alt Mahkeme bu kararına varırken, taraflar arasındaki satış ilişkisinin FOB satış kuralları-na bağlı olduğuna bulgu yapmıştır.

Davalı ise, taraflar arasındaki ilişkinin FOB kurallarına tabi olmadığını, taşımacılık bedelinin Davacı tarafından ödenmesinin de FOB kurallarına uygun olmadığını, dolayısıyla bu nedene istinaden Alt Mahkemenin FOB bul-gusunun hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

FOB - Free on Board - uluslararası ticarette gönderilen malın gemiye yüklendiği anda teslimin ve riskin alıcıya geçtiği bir satış yöntemidir. Bu satış yöntemi uluslararası ticarette sıklıkla kullanılan CIF'den (C-ost, Insurance Freight), navlun ve sigorta bedelleri ödenmesi şartı açısından farklılık arz etmektedir (Incoterms 2000). Taşımacılık konusunda üç farklı çeşitte FOB uygulaması bulunmakla birlikte, FOB açısından önem arz eden husus taşımacılık bedelinin alı-cı tarafından ödenecek olmasıdır.

FOB ile yapılan bir satış sözleşmesinde FOB, satış bedelinin belirlenmesinde bir unsurdur. Satış bedeli, sadece ürün ve gemiye yükleme masrafını ihtiva eder. Keza satış sözleşmesinde FOB şartı olduğunda, satın alınan em-tiaların alıcıya gönderim usulü ile birlikte, sorumluluğun intikal edeceği zamanın belirlenmesinde FOB'un kendine has kuralları uygulanır. FOB kuralları, satış bedelinin ödeme yöntemini veya zamanını belirlemez.
İstinafa konu davada satış bir faturaya d-ayanmaktadır. Faturada, teslim şeklinin FOB, ödemenin ise peşin olacağı belirtilmektedir.

Taraflar faturaya konu ürünlerin bedelinin ne olacağı konusunda ihtilaflı olmadığı gibi, Davalının müdafaasında, taşımacılık esnasında meydana gelen bir kusurdan- dolayı bu ürünlerdeki hasarın oluştuğu iddiası yoktur.

Davalı, Emtia Satış Yasası'nın 41.maddesine istinaden, ürünleri teslim aldıktan sonra, makul bir sürede inceleyip reddetme konusunda yasal hakkı olduğunu, ürünlerin kendisine ulaştığında inceleyip -reddettiğini ileri sürmektedir.

Davalıya göre, ürünler pazarlanabilir nitelikte olmayıp, üretim hatası mevcuttur. Davacı ise ürünlerin hasara uğramasını stoklama hatasına bağlamakta, kendilerine yapılan hasar itirazının ürünlerin gönderilmesinden takrib-en 1.5 ay sonra yapıldığını ileri sürmektedir.

Alt Mahkeme bu konuda Emtia Satış Yasası'nın 40.maddesini meseleye uygulamış ve taraflar arasındaki anlaşma FOB olduğu cihetle, rizikonun Davacıya yükleme aşamasında geçtiği dolayısıyla Yasanın 40.maddesini-n uygulanması gerektiği sonucuna vararak, o aşamadan sonra oluşan hasarın Davalıya geçtiğine bulgu yapmıştır.

Tarafların FOB konusundaki ihtilafına gelince... Davacının Mahkemeye emare olarak sunmuş olduğu Emare No.6 Fatura ve Emare No.7 Resmi Belge Nit-eliğindeki Gümrük Beyannamesi incelendiğinde, taraflar arasındaki satışın ve alışverişin FOB yöntemi ile yapıldığı sonucuna varılması kaçınılmaz olmaktadır.
Satışın FOB yöntemi ile yapılmış olduğu sonucuna varılmakla birlikte teslimin ve riskin Davacıya -Yasanın 33.maddesi uyarınca FOB yöntemi ile yüklendiği anda geçmiş olması, Davalının aynı Yasanın 41.maddesi tahtındaki haklarını etkilemez. Bu nedenle, Davalının kendisine yüklendiğinde teslim edilen ürünleri taşımacılık ile ulaşmasından sonra, kabul veya- reddetme hakkı bulunmaktadır.

Davalı, kamyonun deposuna gelip açıldığında, derhal Davacıyı aradığını ve hasarlı olduğunu ilettiğini ileri sürmekle birlikte, bu konuda duruşmada yapılan iddialarda çelişkiler mevcuttur. Davacı tanıklarına yapılan iddia, -Davacıyı arayıp hasarı ilettiğinde Davacı yetkililerinin "depona al biz gelip bakacağız" olmakla birlikte, Davalı Tanığı Direktör İlhan Necipoğlu Mavi 90'da, "malzemeyi depoya aldım ve Davacı yetkilisi Doğan Çalçı'yı aradım, yine aradım, 1 hafta sonra arad-ım bir netice alamadım" beyanında bulunmuştur. Dolayısıyla, bu şahadet ışığında Davalının makul bir sürede kabulü reddettiği konusundaki iddiasına itibar edilmesi mümkün değildir.

Bununla birlikte, Davalı, kamyonu açtığında ürünlerin hasarlı olduğunu te-spit ettiğini ileri sürmektedir. Hukuk davalarında şahadet prensipleri konusunda temel prensiplerden biri olan, Fasıl 9 madde 7 altında düzenlenen teyit edici şahadet, Hukuk İstinaf 10/1973'de ifade edildiği gibi "Kanunen lûzumlu olan davacının şahadetinin-, her hususta değil de, talebin doğruluğunu gösterebilecek esasa müteallik bir husus veya hususlarda teyid edilmesidir."

Davalının iddiası ürünlerin kamyon açıldığında hasarlı bulunduğu olduğundan, kamyon açıldığı anda hazır olan, kamyon şoförünü, gümrük-çüyü, komisyoncuyu veya en azından malzemeyi depoya forkliftle taşıyan çalışanlarını Mahkemede dinletmesi ve iddialarını teyit etmesi gerekirdi.

Davalının Alt Mahkemede temel iddialarını teyit edici herhangi bir şahadet dinletmemekle kendi iddialarının -itibar edilmemesi sonucunun doğmasında herhangi bir hata bulunmamaktadır.

Davalının bir diğer müdafaası, Davacının yetkilisinin KKTC'ye gelip ürünleri geri almayı kabul etmiş olduğudur.

Davalının Müdafaa Takririnde, Davacının yetkilisinin KKTC'ye g-elerek ürünleri gördükten sonra, ürünleri geri alacağı taahhüdü yaptığı iddiası yapılmıştır.

Davacı yetkilisi Tanık No.1'in Davalının ürünlerin kusurlu olduğu iddiası sonrasında KKTC'ye gelerek, Davalının deposunda ürünleri gördüğü hususu ihtilafsızdır. -Tanık No.1 ürünleri gördükten sonra ürünlerin stoklama hatasından dolayı bu hale geldiğini, ürünlerin açıkta tutulduğunu ve büyük ihtimalle güneşten etkilenmiş olduğunu, kendilerinin kusuru bulunmadığını beyan ederek, Davalının yanından ayrıldığını iddia e-tmiştir.

Davalı ise Davacı yetkilisi Tanık No.1'in KKTC'ye geldiğinde kendilerini ziyaret ettiğini, ürünleri gördüğünü ve kendilerine dönüş yapacağını beyan ederek iş yerinden ayrıldığını, haber beklerken Davacı tarafın bu davayı gönderdiğini beyan ve id-dia etmiştir. Bu iddia kararın OLGULAR kısmında değindiğimiz Davalının müdafaası ile çelişmekte olduğundan ve itibar edilemeyeceğinden, bu sonuca varan Alt Mahkemenin bu yöndeki bulgusu hatalı değildir.

Davacı, ürünlerin çemberlenip gönderildiğini, ürün-lerin açık depoda sıcak altında bırakılmasından dolayı merceklendiğini ileri sürmüştür. Davalı ise çemberlenerek gönderildiğini kabul etmekle birlikte palet olmadığını, gerekli ambalajın bulunmadığını, ürünlerin açık depoda tutulmadığını, sıcağa maruz bıra-kılmadığını ileri sürmüştür. Davalı müdafaasında ise, eksperlere ürünleri gösterdiğini, üretim hatası olduğunun bu kişilerce tespit edildiğini, bu konuda gerek görülmesi halinde Mahkemede şahadet sunulacağını iddia etmiştir.

Davalı, Mahkemede, şirket di-rektörü dışında, ne eksper ne de bir başkasını dinletmiştir. Davalı Direktörü şahadetinde ise, bu ürünlerle ilgili rapor temin etmeye çalışmasına rağmen, KKTC'de bu yönde bir rapor temin edebileceği bir kurum bulamadığını beyan etmiştir.

Buna göre Dav-alı, bu yöndeki iddiası ile çelişkili bir şahadet vermiş olup, bu iddiasını da ispat edemediği sonucuna varılması gerekmektedir.

Diğer taraftan, faturada belirtilen "peşin ödeme" şartından, taraflar farklı sonuçlar çıkarmaktadır. Davalı, "peşin ödeme"- yapılmamasını diğer ihtilaflara bağlamaktadır. Davacı peşin ödemeden, "ürünlerin gönderilip Davalı tarafından teslim alındığında ödenmeleri" olarak, Davalı ise "ürünler gönderilmeden ödeme yapılması" olarak addetmektedir.

Bu meselede fatura ve diğer o-lgular değerlendirildiğinde, peşin ödemeden kastın ürünlerin gönderilmesi ve teslimine binaen ödemenin yapılması olduğu sonucunun makul ve mantıklı olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki alış-veriş ilişkisinin doğal sonucu budur. Dolayısıyla, Davacını-n talebinde "peşin ödenecekti" iddiasında, ürünlerin gönderilip teslim edilmesine istinaden yapılacağı sonucuna itibar edilmesi gerekir.

Tüm belirtilenlerle, Davacı davasını ispat edebilmeyi başarabildiğinden ve Davalı ise müdafaasını ortaya koyamadığı-ndan, Davacı lehine hüküm veren Alt Mahkeme kararında hata yoktur.

Netice itibarıyla istinafın reddedilmesi gerekir.

SONUÇ

İstinaf reddedilir. İstinaf masrafları, Davalı tarafından ödenecektir.



Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ B-eril Çağdal
Yargıç Yargıç Yargıç

19 Haziran 2018




















11






Full & Egal Universal Law Academy