Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 146/2014 Dava No 39/2016 Karar Tarihi 14.11.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 146/2014 Dava No 39/2016 Karar Tarihi 14.11.2016
Numara: 146/2014
Dava No: 39/2016
Taraflar: KKTC Maliye Bakanlığı ve diğeri ile Fikret Civisilli arasında
Konu: Maaş kesintisi - Maaşın tahakkuk etmesinden sonra kişinin patrimuanına geçmesi - Maaşın kişin patrimuanına girmesinden sonra yetkili mahkemenin Kaza Mahkemesi olması.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 14.11.2016

-D.39/2016 Yargıtay/Hukuk No: 146/2014
(Lefkoşa Dava No: 5233/2012)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Narin F.Şefik,Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ.

İstinaf eden No. 1) KKTC Maliye Bakanlığı vasıtasıyla KKTC
- Başsavcısı, Lefkoşa
No. 2) KKTC Milli Eğitim, Gençlik ve Spor
Bakanlığı vasıtasıyla KKTC Başsavcısı,
Lefkoşa
(Davalılar)

ile -

Aleyhine istinaf edi-len: Fikret Civisilli, Gazimağusa
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Savcı Meyrem Beşoğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Öncel Polili.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yar-gıcı Füsun Cemaller'in 5233/2012 sayılı davada, 9.9.2014 tarihinde verdiği karara karşı, Davalılar tarafından yapılan istinaftır.


----------


H Ü K Ü M


Narin Ferdi Şefik: Bu istinafta 2 karar oku-nacaktır.

Narin Ferdi Şefik: Huzurumuzdaki istinaf, Kaza Mahkemesinin 9.9.2014 tarihli kararından yapılmıştır.

Davacı, Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı aleyhine ikame ettiği davada, sair şeyler yanında, Mart 2012 maaşından ha-ksız olarak kesinti yapılarak eksik ödendiğini iddia ettiği 670.41TL ile bu meblağ üzerinden yasal faiz talep etmiştir.

Davalılar dosyaladıkları Müdafaa Takririne ön itiraz koyarak, Mart 2012 maaşından haksız ve/veya kanunsuz kesinti yapıldığı iddia edil-en bir davanın idari bir kararı hedef aldığı için Yüksek İdare Mahkemesinde açılması gerektiğini ileri sürmüşler, müdafaalarına devamla, her halükarda yapılan kesintinin hukuka uygun olduğunu, Davacının yasal olarak alması gereken maaşı aldığını belirtmişl-er ve davanın masraflarla ret ve iptal edilmesini talep etmişlerdir.

Davayı dinleyen Alt Mahkeme, Davalıların ön itirazlarını reddetmiş, Kaza Mahkemesinin bu davada yetkili mahkeme olduğunu kabul ettikten sonra, Davacının maaşından yapılan kesintinin hak-lı bir nedene dayanarak yapıldığının Davalılar tarafından ispat edilmediği cihetle, Davalıların müdafaalarını reddederek, Davacı lehine Davalı No.1 aleyhine 670.41 TL için hüküm vermiştir.

Davalı No.1 adına Başsavcılık bu karardan 5 istinaf sebebi ile is-tinaf etmiştir.

İstinaf sebepleri aynen şöyledir:

Muhterem Bidayet Mahkemesi; Davacının alacağının adi bir alacak olduğu ve bu nedenle yetkili mahkemenin Kaza Mahkemesi olduğu yönünde bulgu yapmakla ve Davacının maaşından yapılan kesintinin, Davalı N-o.(2)'nin Davacının Şubat 2012 tarihinde görevini yapmaması sebebi ile Mart 2012 maaşından kesinti yapılması yönündeki idari kararının sonucu olduğu ve dolayısıyla öncelikle bu kararın Yüksek İdare Mahkemesinde denetlenmesi gerektiği kararını vermemekle ha-talı hareket etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Yargıtay/Hukuk 25/2011 (D.1/2012) sayılı kararı işbu davaya uygulayarak ve Davacının Mart 2012 maaşının mali patrimuanına girmiş ve subjektif bir menfaate dayandığı bulgusuna varmakla hatalı hareket etmişt-ir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Davacının maaşından Ocak 2012 ayında görevini yapmaması sebebi ile kesinti yapıldığı ve bu kesintinin de Davalı No.(2)'nin idari kararı ile Davalı No.(1)'in uygulamaya koyduğu bir işlem olduğu bulgusuna varmamak ve Davalı N-o.(2) aleyhine davayı iptal etmekle hatalı hareket etmiştir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Davacının görevi olmasına rağmen notları idareye vermemesi nedeni ile karne verilemediği şahadetini dikkate almayarak, yapılan kesintinin haklı bir nedene dayanmaması- nedeni ile Davalı No.(1)'in maaş miktarını ödemesine karar verip Davalı
No.(2) aleyhine Davayı iptal etmekle hatalı hareket etmiş,
huzurunda olan şahadeti yeterince dikkate almamıştır.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, yasal mevzuat uyarınca maaş öd-eme ve/veya kesinti yapılması hususunda yetkili ita amiri Davalı No.(2) olmasına rağmen Davalı No.(2) aleyhine herhangi bir hüküm ve/veya karar vermeksizin Davalı No.(1)'in maaş miktarını ödemesine karar vermekle hatalı hareket etmiştir.

İstinaf Eden- tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerini 3 başlık altında inceleyeceğiz:

1- Alt Mahkeme, Davacının Mart 2012 maaşından kesinti
yapılmasının idari bir işlem olduğunu kabul etmemek ve Yargıtay/Hukuk 25/2011 sayılı içtihatı takip ederek Lefkoşa Kaza Ma-hkemesinin davayı dinlemeye yetkili mahkeme olduğuna karar vermekle hata yaptı.

Davacı, dava ile ilgili tarihlerde Dr. Fazıl Küçük Endüstri Meslek Lisesinde Bilişim Teknolojileri Bölüm Şefi ve/veya öğretmen olarak görev ifa eden birisidir.

31.1.2012 t-arihli Dr. Fazıl Küçük Endüstri Meslek Lisesi Müdürü tarafından kaleme alınan Emare No.2 yazıda, yazıya ek listede yer alan öğretmenlerin, görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmedikleri, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığına bildirilmiştir. Bu liste-nin 2. sırasında Davacının ismi yer almaktadır.

Emare No.5 olarak ibraz edilen Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı Mesleki Teknik Öğretim Dairesi Müdürünün 17.2.2012 tarihinde Hazine ve Muhasebe Dairesine yazdığı yazıda: "27,30 ve 31 Ocak 2012 (3 gün-) tarihlerinde Müdürlüğümüzün 25 Ocak 2012 tarih ve MTÖ.0.00-8-12/27 sayılı genelgesine ve yasa, tüzük ve akademik takviminde belirtilen görevlere aykırı hareket eden okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin maaşlarından tam gün kesinti yapılması hususunda ge-reğini saygı ile rica ederim" talebinde bulunulmuştur.

Nitekim Emare No.1 Davacının maaş bodrosunda, Davacının maaşından Mart 2012 için 670.41 TL kesinti yapıldığı görülmektedir.

Maaşından yapılan kesinti nedeni ile Davacı istinafa konu davayı 26 Hazir-an 2012 tarihinde ikame etmiştir.

Emare No.7 yazıda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Hazine ve Muhasebe Dairesine yöneltilen talep neticesinde, Davacının maaşından kesinti yapılmıştır. Ocak ayı için gerçekleştirilmesi istenen kesinti, Davacının Mart a-yı maaşından yapılmıştır.

Bir kamu görevlisinin maaşından kesinti yapılması ile ilgili içtihat kararları, doğru bir şekilde Alt Mahkemenin kararında yer almaktadır.

Yargıtay/Hukuk 10/83 (D.20/83)'de, kamu görevlilerinin maaş konusunun, ilgili Bakanlığı-n yürütsel ve yönetsel görevleri arasında olduğu kabul görmüştür. O meselede 31.12.1981 tarihinde başlayarak 30 ay süre ile yapılacak maaş kesintisi ile ilgili bir kararı hedef alan dava 25.1.1982 tarihinde ikame edilmişti.

Yargıtay/Hukuk D.25/85'de çoğu-nluk kararı ile, kamu görevlisi olan davacının ödenmediği maaş ve 13. Maaşla ilgili ikame ettiği davada, kaza mahkemesinin verdiği hüküm, konunun Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girdiği görüşünün belirtilmesiyle iptal edilmiştir. İstinaftaki azınlık ka-rarında, müstedinin statüsü ve maaşı ile ilgili 9.3.1984 tarihli karar sonrası ile ilgili olarak, müstedinin statü ve maaşını tayin eden kararın idari bir karar olduğu kabul edilmekle birlikte, karar tarihinden önce işlenmiş ve fiilen tahakkuk etmiş aylık -maaş ve sair istihkakın, bu prensibe istisna teşkil ettiği ve almaya hak kazanılan maaşın, normal bir alacak davasında olduğu gibi kaza mahkemesinde talep edilmesi gerektiği görüşü yer almıştır.

Yargıtay/Hukuk 46/87 (D.6/88)'de, yukarıda Yargıtay/Hukuk D-. 25/1985'deki azınlık görüşü kabul edilerek, tahakkuk etmiş bir kira tahsisatının talebinin, kaza mahkemesinde ileri sürülmesinin doğru olduğuna oy birliği ile karar verilmiştir.

Yargıtay/Hukuk 25/2011 (D.1/2012) sayılı karar da bu gelişimi takip etmişt-ir. İstinafta, istinaf eden "Eylül 2010 ayı maaşının tahakkuk ettiğini, Eylül ayı maaşı tahakkuk ettiği için emekli maaşının davacının patrimuanına girdiğini, patrimuanına girdiği için emekli maaşından yapılan kesinti nedeniyle oluşan talebin adi bir alaca-k haline geldiğini, bu nedenle dava açtığını ve bu konuda kaza mahkemesinin yetkili olduğunu" iddia etmiştir. Aleyhine istinaf edilen ise "istinaf edenin Eylül ayı maaşı ay sonu ödenmektedir ve bu maaştan kesinti yapıldığında istinaf eden/davacının maaşı t-ahakkuk etmemişti. Eylül ayı maaşı vergi kesintisi yapıldığında tahakkuk etmediği için istinaf edenin patrimuanına girmemişti. Patrimuanına girmediği için yapılan işlemler idarenin yetki alanına giren işlemler olduğu için bu konuda yetkili mahkeme kaza ma-hkemesi değil de Yüksek İdare Mahkemesi olmalıdır" demiştir.

Yargıtay, Yargıtay/Hukuk 25/11 (D.1/2012) sayılı kararın 9.sayfasında bu iddialar karşısında şunlar belirtilmiştir:

"....... bir memurun maaşı tahakkuk ettikten sonra bu
maaş kişinin p-atrimuanına geçeceği için maaş ile
ilgili talepler alacak davasına konu olmalıdır.
Burada önemli olan, objektif bir hakka dayanan
menfaatin tahakkuk edip subjektif bir hak haline
dönmesidir.

Olgulara göre: İstinaf Eden Davacı, -davasını
açtığı Ekim 2010 tarihinde Eylül ayı maaşı, Eylül
ayı sonu itibarıyla tahakkuk etmiş ve dava
tarihinde İstinaf Edenin kişisel patrimuanına
girmişti.

Eylül ayı maaşı tahakkuk etmeden İstinaf Edenin
Eylül ayı maaş-ından ...... kesinti yapılması idari
Bir işlem olmakla beraber .... Davacının talebi bu
işlemin iptaline yönelik değildir.

Eylül ayı emekli maaşı İstinaf Edenin patrimuanına
girmeden emekli maaşından kesinti yapılması maaş
tahakku-k ettikten sonra, Davacının subjektif bir
menfaate dayalı alacak davası açmasını engellemez.
Böyle bir durumda Mahkemenin yapması gereken Davacının
alacaklı olup olmadığını tespit etmektir."


Huzurumuzdaki istinafa konu davanın olguları-na bu alıntıda ifade edilenler uygulandığı takdirde, Mavi 67'de yer alan Emare No.5'in eki olan memur görev çizelgesinde, Davacının Ocak 2012 maaşından 27.1.2012, 30.1.2012, 31.1.2012 tarihleri için tam gün kesinti yapıldığı, bu talimatın/veya talebin Şuba-t ayında yazıldığı ve Mart ayı maaşından da kesintinin gerçekleştiği görülmektedir. Esasen Davacıya fazladan ödendiği düşünülen miktar Ocak maaşından düşülmüş ve yapılan kesinti Mart ayı maaşından tahsil edilmiştir.

Davacının maaşından yapılmak istenen k-esintinin, Ocak ayı maaşından olduğu Emare No.5'in ekinden açıkça görülmektedir.

Bu kesintinin yapıldığı tarihte, Ocak ayı maaşının Davacının patrimuanına girdiği tartışılmayacak şekilde sarihtir. Esasen Ocak ayı maaşından kesinti yapılmasına karar veril-dikten sonra, Ocak ayı maaşından yapılamamış olan kesinti, Mart ayı maaşından gerçekleştirilmiştir. Mart ayı maaşından kesinti kararı, Mart ayı maaşı tahakkuk etmeden gerçekleşmiş olmakla birlikte, Davacının talebi ve davası Haziran 2012 tarihinde ikame -edilmiştir.

Burada konu edilen husus, Davacı ve Davacı ile benzer konumda olan kişilerin maaşları ile ilgili bir değişiklik değildir. Davacı ile aynı konumda olan tüm kamu görevlilerini ilgilendiren ileriye dönük idari bir karar yoktur. Sadece, göreve -gelmediği veye geldiği halde verilen görevi yapmadığı iddia edilen Davacıdan ve Davacı ile aynı konumda belli sayıdaki kişiden, Öğretmenler Yasası'nın 94. maddesi altında kesinti yapılmasına karar verilmiş ve bu doğrultuda, Davalı No.1, Davalı No.2'den tal-epte bulunmuştur. Sayılı kişilere uygulanmak istenen bu karar, maaşların kişilerin patrimuanına geçtiği gerçeği ışığında, idari bir işlem olarak değil, sadece alacak-borç ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Alınan kararın ileriye dönük ve karar tar-ihinden sonrası maaşlar ile ilgili olmuş olması halinde, konunun idari hukuk kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir.

Bu konuda Prof. Sıddık Sami Onar, "İdare Hukuku'nun Umumi Esasları" adlı eserinin 1256. sayfasında şu görüşe yer vermiştir:

" Me-murlar aleyhine yapılmış olan ve memur statüsüne aykırı bulunan muamelelerle bu tarzdaki kararlara karşı kazaî yollardan Danıştaya müracaat edilebilir. Bu müracaat iptal dâvası şeklinde olabileceği gibi, tam kaza davası şeklinde de olur.

1.İptal dav-ası. Memur, hakkında alınmış olan bir
kararın, memur statüsünün kendisine sağladığı
menfaatleri ihlâl etmesinden dolayı, yetki, sebep,
şekil, konu ve maksat bakımından statü hükümlerine
aykırı olduğundan bahisle iptali-ni isteyebilir.
Buradaki dâvanın mevzuu sadece memur hakkında alınmış
olan veya memur statüsüne taallûk edip de memurun
dolayısıyle bu statü ile temin edilen hak ve
menfaatlerini ihlâl etmekte bulunan idari kararın
- iptali talebinden ibarettir. "Bu dâvanın kabulü
takdirinde verilen kararın hukuki neticesi sadece
kararı ortadan kaldırmaktan ve böyle bir vaziyette
idarenin yapacağı şey Şûrayı Devlet kararına bakarak
iptal edilen kar-arın yerine diğer birini ikme
etmekten ibarettir. (Devlet Şûrası Deavi Daireleri
Umumi Heyetini 38/144 sayılı kararı. Kararlar
Mecmuası, sayı 5, sahife 99).

Emekliye ayırma, tahvil, bakanlık emrine alma gibi
muamele-lerde bu hususlara taallûk eden kararların iptali
için açılacak dâvalar bu kabildendir.

Tam kaza davaları, Dâvanın mevzuu memurun tanınmayan veya ihlâl edilen malî bir hakkının tazmin ve iadesi olur. Memurun sübjektif âmme hakkı nevinden bir hakkı bu-lunan hallerde böyle bir hak ihlâl edildiği takdirde açılacak davalar bu mahiyettedir. Memur kendisine verilmeyen veya eksik verilen bir maaşın verilmesini veya tamamlanmasını, bir tazminat veya ikramiyenin verilmesini, hakkında yapılan haksız bir muamele -neticesinde alamadığı maaşların itası veya memur hakkının ihlâlinden, maaşlarını alamamasından ve buna benzer hallerden dolayı uğradığı malî zararların tazmin ve telâfisi için bu yola başvurur. Memur, böyle tam bir kaza dâvası açabilmesi için evvel emirde -idarî makama müracaatla bunların verilmesini ister. Bu makam memurun talebini reddettiği, yani "istedikleri bu makamca verilmediği surette Şûrayı Devlete müracaatla bir tazminatın hüküm altına" alınmasını talep eder (Aynı Danıştay kararı)."

Esasen D-avacıya Ocak maaşının fazla ödendiği dürtüsü ile fazla ödenen bu meblağın Mart ayı maaşından kesilerek tahsili istenmiştir. Yani Davacıdan, alacaklı olunduğu iddiası ile bu alacağın tahsilatı yapılmıştır.

Tüm söylenenler ışığında, Alt Mahkemenin Mart- ayı maaşı eksik ödenen Davacının davası ile ilgili olarak Davacı ile ilgili yapılan işlemin bir alacak tahsilatı olduğunu ve bu konuda Kaza Mahkemesinin yetkili olduğunu kabul ederek, Yargıtay/Hukuk 25/11 (D.1/2012)'de yer alan prensipleri uygulamasında h-ata yoktur. İstinaf Edenin 1, 2 ve 3. istinaf sebepleri ret ve iptal edilir.

Alt Mahkeme, Davacının öğrencilerin notlarını İdareye
vermemesi nedeni ile karnelerin verilmediğini dikkate almayarak, yapılan kesintinin haklı bir nedene dayandığının ispat edi-ldiğini kabul etmemek ve bunun neticesinde Davalı No.1'in maaş miktarının ödemesine emir verip, sadece Davalı No.2 aleyhindeki davayı iptal etmekle hata etti.

Davacının maaşından 27, 30 ve 31 Ocak tarihleri için tam gün kesinti yapılmıştır.

Alt Mah-keme, kararında, Davacının belirtilen tarihte okula gittiğini, öğrencilere notlarını gösterdiğini, ancak Davacının İdareye bu notları teslim etmediğini kabul etmiştir.

Alt Mahkeme bu bulgusuna devam ederek, Davalıların yapılan kesintinin haklı bir ne-dene dayanılarak yapıldığını ispat etmediklerini ifade ederek, kesilen meblağın Davacıya iade edilmesine karar vermiştir.

Alt Mahkeme Mavi 57'de şöyle demiştir:

"Huzurumdaki davada Davalıların yapılmış olan kesinti-
nin haklı bir nedene daya-nılarak yapıldığını ispat
etmeleri gerekmektedir. Başka bir deyimle, mahkemenin
670.41 TL'nin haklı bir sebeple Davacının maaşından
kesildiği hususunda karar verilebilmesi için, Emare 5
belgede belirtilen 3 gün için Davacının göre-vini yerine
getirmediğinin Davalılar tarafından ispat edilmesi
gerekmektedir. Davacı notları idareye vermediğini kabul
etmektedir. Ancak, Davalılar tarafından sunulan
şahadetlere baktığım zaman hangi gün için bu görevini
y-apmadığı ve/veya belirtilen üç günde yapması gereken
görev ve/veya görevlerini yerine getirmediği, başka bir
deyimle, 27/01/12, 30/01/12 ve 31/01/12 tarihlerinde
görevini aksattığı yönünde bir şahadet sunulmadığı
açıklıkla görülm-ektedir. Bu yönde bir şahadet
sunulmadığından mahkemenin, Davalılar tarafından
Davacının maaşından üç gün için yapmış oldukları
kesintinin haklı olduğu yönünde bir bulguya varması
olanaksızdır."

Bir hukuk davasında, huzurundak-i şahadeti en iyi bir şekilde değerlendirebilecek mahkeme, şahadeti dinleyen, tanıkları ve tarafları izleyen mahkemedir.

Huzurumuzdaki istinafa konu davada da, Alt Mahkeme, tarafları dinlemiş ve huzurundaki şahadete göre bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, y-aptığı bulgular ve verdiği karar neticesinde, Davacının maaşından yapılan kesintinin Davacıya ödenmesine emir vermiştir. Alt Mahkeme huzurunda Davacının 27,30 ve 31 Ocak 2012 tarihinde okulda olduğuna, öğrencilere not verdiğine, bu notları öğrencilere gös-terdiğine, öğrencilerin itiraz etmelerine fırsat verdiğine ancak Davacının bu notları İdareye vermediğine dair bulgu yapacak şahadet vardı ve nitekim Alt Mahkeme de bu konularda bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme kararında ".......Davalılar tarafından sunulan -şahadetlere baktığım zaman, hangi gün için bu görevini yapmadığı ve/veya belirtilen üç günde yapması gereken görev ve/veya görevlerini yerine getirmediği, başka bir deyimle, 27.1.2012, 30.1.2012 ve 31.1.2012 tarihlerinde görevini aksattığı yönünde bir şaha-det sunulmadığı açıklıkla görülmektedir. Bu yönde bir şahadet sunulmadığından, Mahkemenin Davalılar tarafından Davacının maaşından üç gün için yapmış oldukları kesintinin haklı olduğu yönünde bir bulguya varması olanaksızdır" demiştir.

Esasen Mahkemenin-, huzurunda mevcut şahadet neticesinde vardığı bulgular ile karar vermesi mümkündü. Davacının ilgili tarihlerde okula gittiği ancak öğrencilere karne verilmesini, notları İdareye teslim etmemekle engellediği tartışmasız bir olgudur. Davacı ve Davalı, Dava-cının ilgili tarihlerde okula gittiğini kabul etmektedirler. Davalı, Davacının derse girmediği doğrultusunda da bir iddia ileri sürmüş değildir. Bu durumda Davacının davasını ispat etmek için gerekli olgular, Mahkeme huzurunda mevcuttu. Alt Mahkemenin bu d-urumda ve bu şahadet ışığında, Davacı için "özürsüz ve izinsiz görev yerine gelmeme" durumunun var olup olmadığına karar vermesi gerekirdi. Yani kısacası, okulda bulunmanın ancak görevinin gereğini yapmamanın, "görev yerine gelmeme" olarak nitelendirilip n-itelendirilemeyeceğine Alt Mahkemenin karar vermesi gerekirdi.

Alt Mahkeme, bu hususta karar vermemiştir. Alt Mahkeme Davalıların, kesintinin haklı bir nedene dayanılarak yapıldığını ispat etmediklerini kabul etmiştir.

Bu davada, Davacının davasını -ispat etmek için, ilgili tarihlerde görevi başında olduğu halde maaşının eksik ödendiğini ortaya koyması gerekir. 25/1985 sayılı Öğretmenler Yasası madde 94 altında, öğretmene aylığı ay sonunda ödenir, ancak özürsüz ve izinsiz görev yerinden ayrılması vey-a görev yerine gelmemesi halinde, görevi başında bulunmadığı gün veya saat için aylık maaş ödenmez. Bir yasa maddesindeki kelimelerin ne anlamda kullanıldığını tespit etmek için kelimelerin doğal anlamlarına bakmak gerekir. "Görev yerine gelmeme" ibaresi, -görevli bulunulan okula ve/veya sınıfa gelmeme olarak anlaşılmalıdır. Yasada yer alan kelime dizisine, okula gelerek sınıfa girdikten sonra eksik bir davranış dahil edilemez. Okula geldikten ve sınıfa girdikten sonra işin gereğini yapmamak, artık bir dis-iplin işlemine konu olabilecek bir husus kapsamına girmektedir. Okula ilgili tarihlerde gittiği kabul edilen Davacının, sınıfa girmediği iddiası yapılmamıştır. Bu durumda, Davacının 25/1985 sayılı Öğretmenler Yasası'nın 94.maddesi altında görevi başında bu-lunmadığı söylenemez. Bu durum karşısında Davacı, aylık maaşının kendisine bir tamam ödenmesindeki ısrarında ve dava açmakta haklıdır. Davacı ilgili tarihlerde görevde olduğunu ispat ettikten sonra, ispat külfetini yerine getirmiştir. Dolayısıyla Alt Mahk-emenin farklı gerekçelerle Davacı lehine ve Davalı No.1 aleyhine verdiği karar doğrudur ve müdahale edilmez.

Sonuç itibarıyla, İstinaf Edenin 4.istinaf sebebi de reddedilir.

Davacı, Maliye Bakanlığını Davalı No.1, Milli Eğitim Bakanlığını Davalı No.2 -olarak dava etmiştir. Davacı, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı görev yapmaktadır. Maaşlar, Milli Eğitim Bakanlığının onayı ile Maliye Bakanlığı tarafından ödenmektedir. Maliye Bakanlığına bağlı Hazine ve Muhasebe Dairesinin Maaşlar Bölümünde görev yapan Müda-faa Tanığı No.3 Memur Mavi 43'de Milli Eğitim Bakanlığından gelen yazı neticesinde, fazla ödeme yapıldığı için Davacının maaşından kesinti yapıldığını söylemiştir. Kesinti, Davalı No.1 tarafından yapılmış olmakla birlikte Davalı No.2'nin talimatı ile yapıl-mış ve kesinti Davalı No.2'ye bağlı çalışan bir kamu görevlisini ilgilendirdiği için, kayıtlar da Davalı No.2'nin bütçesi dahilinde yapılmıştır. Bu durumda, Alt Mahkeme Davalı No.2 aleyhindeki davayı iptal etmek ve sadece Davalı No.1 aleyhindeki hükmü verm-ekle hata etmiştir. Hüküm her iki Davalı aleyhine müştereken ve münferiden verilmeliydi.

İstinaf Eden 5. istinaf sebebinde haklıdır.

Netice itibarıyla, 1'den 4'e kadar sayılandırılan istinaf sebepleri ret ve iptal edilir.

5.istinaf sebebi kabul edild-iği cihetle, Alt Mahkemenin kararı şu şekilde düzeltilerek değiştirilir:

"Netice itibarıyla, Davacı lehine Davalı No.1 ve Davalı No.2 aleyhine; müştereken ve münferiden;

Talep Takriri 13 (A) paragrafı gereğince Emir ve Hüküm verilir.
Talep Takriri 13- (B)(C) ve (D) paragrafları ret ve iptal edilir.
Masraflar Davacı lehine verilir. Masrafların Davacı tarafından hazırlanacak masraf listesi tahtında Mukayyit tarafından tespit edilmesine emir verilir."

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilme-z.

Narin Ferdi Şefik: 2. Kararı Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Sayın Başkan Narin Ferdi Şefik'in sunmuş olduğu olgularla hemfikirim ve bu olguları kararımda dikkate alarak hukuki incelemeye başlarım. Kararımın başında, girizgah- olarak bu olgulardan bir kısmına değinmekte yarar görmekteyim.

Davacı görevli olduğu okuldaki görevinde; 27, 30 ve 31 Ocak 2012 tarihlerinde hazır olmadığı ve/veya görevine aykırı hareket ettiği gerekçesi ile maaşından kesinti yapılması hususunda 17 Şub-at 2012 tarihinde Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Mesleki Teknik Öğretim Dairesi Müdürü tarafından KKTC Maliye Bakanlığı Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürlüğüne, Mavi 66'da görülen 17.2.2012 tarihli yazı yazılmıştır. Bu yazıya istinaden, Ocak 2012 -ayı maaşından kesilmesi gereken 3 günlük maaş, Davacının Mart 2012 maaşından kesinti yapılarak, Mart 2012 ayı maaşı bu 3 günlük kesinti ile Davacıya ödenmiştir.

Davacı Mart 2012 ayı maaşından 3 günlük kesinti yapılarak maaşının az ödenmesi nedeniyle bu d-avayı dosyalamıştır. Davalıları temsilen KKTC Başsavcılığı tarafından müdafaa dosyalanmış ve müdafaada, bu konudaki ihtilafın incelenmesinde yetkili mahkemenin, Anayasa'nın 152. maddesinde belirtildiği şekilde münhasıran Yüksek İdare Mahkemesi olduğu iddia- edilmiştir. Müdafaanın devamında, Davacının görevine gelmediği nedeniyle yapılan maaş kesintisinin her hal ve karda haklı olduğu ileri sürülmüştür.

Davacının Ocak 2012 ayında, 27, 30 ve 31 Ocak tarihlerinde görevine gitmediği ve/veya görevini yerine g-etirmediği iddiası ile 25/1985 sayılı Öğretmenler Yasası'nın 94.maddesine istinaden maaşından kesinti yapılmasına karar verildiği ve ihtilafa konu maaş kesintisinin Mart 2012 ayı maaşından yapıldığı gerçeklerinden hareketle cevaplanması gereken üç soru ort-aya çıkmaktadır:
Davalıların, Davacının patrimuanına geçtiği iddia edilen Mart 2012 ayı maaşından Ocak 2012 ayında 3 gün görevine gelmediği iddiası ile kesinti yapılması hukuken mümkün müdür?
Davalıların, Ocak 2012 ayında 3 gün görevine gelmediği iddiası i-le Davacının maaşından kesinti yapmaya hakları bulunmakta mıdır?
Gerek kesinti yapılması ve gerekse Davacının 3 gün göreve gelmediği iddiası ile maaşından kesintiye gidilmesine karar verilmesi bağlamındaki işlem ve kararlar idare hukuku niteliklerini haiz -midir?

Bu ihtilafların ilk ve üçüncüsü birbiri ile alakalı olduğu ve öncelikle cevaplanması gerektiği cihetle, birlikte ele alarak bu hukuki soruları birlikte cevaplamayı uygun görmekteyim.

Bu ihtilafları derinlemesine incelemeden, Alt Mahkemenin Davac-ının Mart 2012 ayı maaşının Davacının patrimuanına geçtiği bulgusunu analiz etmek gerekmektedir.

Bir hakkın bir kişinin patrimuanına girip girmediğini belirlerken, Prof Dr. Sıddık Sami Onar'ın "İdare Hukukunun Umumi Esasları" eserinin 1224-1225'inci sayf-alarında belirtilen görüşe yer vermekte fayda vardır:

"Fakat bu menfaatler işleyip tahakkuk ettikten sonra istihkak kesbeden memur veya ailesinin sübjektif birer hakkı, adi birer alacak haline gelir. Yani henüz işlenmemiş olan maaş, ikramiye ve saire, obj-ektif ve umumi bir hukuki durumundan ibaret oldukları halde bunlar işleyip geçmiş zamana ait hale gelince istihkak kazanan hak sahibinin patrimuanına girmiş olur. Bu sebepten dolayı da memur ve ailesinin mali hak ve menfaatlerine dair statüye konulacak yen-i kaideler ancak ileride tahakkuk edecek haklara tesir eder, tahakkuk etmiş ve bu suretle hükmen iktisap edilmiş, birer alacak şeklinde patrimuana iltihak etmiş bulunanlara tesir etmez."

Davacının Mart 2012 ayı maaşı Davacının çalışması sonucu işleyip tah-akkuk ettiğinden, istihkaka hak kazanmış olduğu ve bu maaşın ödenmese dahi hakkın işlenip geçmiş zamana ait hale geldiğinde, o kişinin patrimuanına girdiği kabul edilmelidir.

Davacının patrimuanına giren bir hakkın doğal sonucunda da, o hak adi bir alac-ak niteliği kazanacak ve objektif bir haktan subjektif bir hakka dönüşecektir.

Davacının subjektif hakka dönüşen adi alacağından kesinti yapılması meseledeki ihtilafı idari bir ihtilaf haline dönüştürmekte midir?

Bir ihtilafın idari bir ihtilaf olabi-lmesi için, ihtilafın idari bir işlem veya ihmal veya karardan doğması gerekir. Bir işlemin idari bir işlem olabilmesi için, işlemin idari bir makam tarafından yürütsel ve yönetsel kamu gücü kullanılarak, idari bir erki veya işlevi kullanmak ve görevi yeri-ne getirmek amacıyla yapılmış olması ve hukuki sonuç veya sonuçlar doğurması gerekir.

Davacının Mart 2012 ayına ait maaşında yapılan kesinti bu unsurlar açısından incelenmelidir. Kesinti işleminin Eğitim Bakanlığı tarafından yapılması, işlemin yürütsel v-e yönetsel bir makam tarafından yapıldığını tartışmasız bir şekilde ortaya koymaktadır.

Davacının Ocak 2012 ayında, 27, 30 ve 31 Ocak tarihlerinde göreve gelmediği tespiti yapılarak maaşından kesinti yapılmasına karar verilmesi ve bu yönde kesintiyi yapa-cak olan ödeme mevkii Hazine ve Muhasebe Dairesine yazı yazılması, hukuki sonuçlar doğuran icrai nitelikli bir işlemdir. Bu yazının sonrasında, Davacının Mart 2012 ayı maaşından, Ocak 2012 ayında göreve gelmediği ve/veya görevini yerine getirmediği süreler- göz önünde tutularak kesintili ödenmesi bu icrai işlemin devamı niteliğinde bir işlemdir. Kesinti yapılması bağlamındaki işlemler, karma yönetsel işlemler niteliğindedir.

Yürütsel ve yönetsel görev yürüten bir makamın hukuki sonuçlar doğuran icrai işleml-er yapması, yapılan işleme idari bir nitelik kazandırmaktadır. Bu noktadan hareketle, Davalıların maaş kesintisi gibi tek yanlı irade beyanı ile hukuki bir sonuç doğuran ve bu hukuki sonuç doğarken de idari bir erk kullanılarak yürütsel ve yönetsel görevle-r icra edilmesi, kesinti işleminin idari bir işlem olduğunu göstermektedir.

Yukarıda ifade edildiği gibi, Yargıtay/Hukuk D. 1/2012 Ülfet Emin v. KKTC Başsavcılığı kararında, Yargıtay/Hukuk 10/83 (D. 20/83) sayılı karara da atıfta bulunularak, memur maaşl-arında yapılacak kesintinin, idari bir makam tarafından alındığı gerekçesi ile idari bir karar olduğu ortaya çıkmaktadır:

"Kamu görevlilerinin maaşları ile ilgili kesinti yapmak, idari karar almaya yetkili bir organ tarafından alındığı için idari bir kara-r olduğu Yargıtay/Hukuk 10/83 (D.20/83) sayılı kararda şu şekilde ifade edilmiştir.

"Kamu görevlilerinin maaşları ve maaşlarında ödenen fazlalıkların kesilmesi sureti ile hazineye iade edilmesi gibi konular, ilgili Bakanlığın yürütsel ve yönetsel görevler-i arasındadır. Konuya başka bir açıdan bakacak olursak bir memurun maaşı ile ilgili olarak kesinti yapmak idari karar almaya yetkili organ tarafından alındığı cihetle idari bir karar olduğu ortaya çıkmaktadır. Tabiatı ile bu idari kararın haksız alınıp alı-nmadığı Kaza Mahkemesinin yetkisinde olmayıp, Yüksek İdare Mahkemesinin münhasır yetkisi dahilindedir."

Bu konu benzer şekilde D. 1/2012 Ülfet Emin v. KKTC Başsavcılığı kararında ifade edilmiştir:

"İlgili içtihadi karardan görüleceği gibi memurların maaş-ı ile ilgili işlemler idari karar almaya yetkili organ tarafından alınan idari bir karar olduğu için münhasıran Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girdiği ifade edilmiştir."

Yapılan maaş kesintisi, kesinti yapılması gereken ayı takip eden bir sonraki ayı-n maaşından yapılması halinde de kesintiyi ve bu husustaki işlemi, yine bir idari işlem olmaktan çıkarmamaktadır (Bkz. Yargıtay/Hukuk 10/83 (D.20/83)).

Dava konusu işlemler, idari bir makam tarafından, 25/1985 sayılı Öğretmenler Yasası'nın 94.maddesinin- verdiği yetkiye istinaden, tek yanlı bir irade beyanı ile yürütsel ve yönetsel yetki kullanılarak yapılan işlemler olması nedeniyle, idari bir işlem olup yargısal denetimi Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca idare hukukunun konusudur ve bu ihtilafta yetkili- mahkeme münhasıran Yüksek İdare Mahkemesidir.

Burada göz önünde bulundurulması gereken husus, yapılan kesintinin disiplin niteliğinde bir kesinti olmasıdır. Yapılan kesinti işleminin maaşın az ödenip ödenmemesinden öte cezai bir disiplin işlemi olduğun-dan, kesinti işlemi idari bir işlem olmaktadır.

Davacı, Talep Takririnde, yapılan kesintinin hukuka ve yasalara aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

Davacının hak ettiği adi bir alacağın subjektif bir hakka dönüşmesinden sonra, bu haktan geçmişe k-onu bir kesinti yapılmasının hukuken mümkün veya haklı veya yasal olup olmadığı hususundaki ihtilaf, yapılan kesinti işlemi idari bir işlem olduğundan ve Anayasa'nın 152. maddesi, yürütsel ve yönetsel yetki kullanan makamların yapmış olduğu işlemlere konu -ihtilafların incelenmesi yetkisini münhasıran Yüksek İdare Mahkemesine verdiğinden, bu kararda bu ihtilafın incelenmesi ve bir karar verilmesi mümkün ve doğru değildir.

Tufan Erhürman, Yüksek İdare Mahkemesinin Görev Alanı isimli eserinin 81. sayfas-ında, tam da bu konuyu cevaplamaktadır:

"Yargıtay'ın çok doğru biçimde tespit ettiği gibi, burada idari bir işlem yapmış ve davacıya ödenen maaş fazlalarını sonraki maaştan kesmiştir. Davacı, kaza mahkemesinde açtığı davada bu idari işlemin hukuka aykırı -olduğunu ileri sürmekte ve "alacağını" talep etmektedir. Ancak, mahkemenin davacının talebi doğrultusunda bir karar verebilmesi için, öncelikle idari işlemin hukuka aykırı olduğunu tespit etmesi gerekir. Anayasa'nın 152. maddesine göre YİM, bir idari işlem-in hukuka aykırı olup olmadığını tespit etmek konusunda münhasır yargı yetkisine sahiptir. Bu durumda davacı adli yargıdan idari işlemin iptalini değil alacağını talep etmiş olsa dahi durum değişmeyecektir, çünkü 152. maddeye göre YİM`in görev alanı belirl-enirken önemli olan, idari kararın, işlemin ya da ihmalin hukuka aykırı olduğunun ileri sürülmesidir ki bu davada da davacı aslında yapılan idari işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve bütün hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasını talep etme-ktedir."

Belirtilen görüşe istinaden, kesinti işleminin hukuka aykırı olduğunu ve bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılarak maaşının ödenmeyen kısmının kendisine iadesini talep eden Davacı, bu talebine konu ihtilafın, Anayasa'nın 152. maddesinde belirti-len idari bir işlem olduğu nedeniyle bu işlemin ortadan kaldırılması için, kaza mahkemesinde dava açmazdan evvel, Yüksek İdare Mahkemesinde iptal davası açması ve işlemin iptalini talep etmesi gerekirdi. Davacının kesinti işleminin hukuka aykırı olduğunu i-spat etmesi halinde, ancak kaza mahkemesinde alacağının ödenmesi talebi ile hukuk davası açmaya hakkı doğmuş olacaktı. Bu nedenle, kesinti işlemini iptal ettirmeden veya ortadan kaldırmadan Davacının maaşının geriye kalan kısmını alması mümkün değildir.

-Alt Mahkeme (Kaza Mahkemesi), idari nitelikli bir işlemi, sırf Mart 2012 ayı maaşı Davacının patrimuanına geçtiği gerekçesi ile ortadan kaldırmaya yetkili midir?

Davacının Mart 2012 ayı maaşı patrimuanına geçmiş olsa dahi ortada İdare tarafından yapılmış -bir kesinti vardır. Bu kesinti idari bir makam tarafından yapılmış idari bir işlemdir ve Davacı ile ilgili hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Davacı ile ilgili hukuki sonuçlar doğuran bu idari işlem tüm sonuçları ile ortadan kalkmadan, Davacının maaşının kalan- kısmını alması söz konusu değildir. Kaza Mahkemesinin İdareye ne yaptığı kesinti işleminin haksız veya hukuka aykırı olduğunu ne de kesinti yapmaması gerektiğini söyleme ve kesinti işlemini iptal etme yetkisine sahip olduğundan Davacının bu işlemi ortadan- kaldırmak için YİM'de dava açmaktan başka çaresi bulunmamaktadır.

Bir an için Davalıların yaptığı kesintinin yasaya veya hukuka aykırı olduğu kabul edilecek bile olsa, İdare tarafından yapılan bu kesinti İdarenin özel hukuka giren bir sözleşmesine dayan-ılarak yapılmış olmayacağından, kesinti işleminin özel hukuka girmediği ve kamu gücüne dayanılarak yapıldığı sonucunu değiştirmemektedir. Dolayısıyla İdare bu kesinti ile özel hukuka giren bir sözleşmeyi ihlal etmemekte ve kamu gücüne dayanarak tek yanlı i-dari bir işlem yapmış olmaktadır (Tufan Erhürman sayfa 84.) Bunun yanında, kesinti yapılmasının hukuka aykırı olması veya bir yasayı ihlal etmesi konusu kesinti yapılan idari işlemi hukuka aykırı bir hale getirmekten başka bir sonuç doğurmayacak ve Yüksek -İdare Mahkemesinin yetkisini ortadan kaldırmayacaktır.

Nitekim Tufan Erhürman'ın yukarıda değinilen aynı eserinin 96. sayfasında öz olarak anlatmış olduğu gibi, tahakkuk etmiş olsun veya olmasın önemli olanın, bir maaştan yapılacak kesintinin, işlemin -kamu gücüne dayanılarak yapılmasından dolayı idari bir işlem olmasıdır.

Bunun yanında, Davacının davasını basit bir alacak davası olarak ileri sürmesi ve Talep Takririnde bu yönde iddiada bulunması, taraflar arasındaki maaş kesintisi ihtilafını idare hu-kuku alanından ve Anayasa'nın 152. maddesi kapsamına giren idari bir ihtilaf olmaktan çıkarmaz. Aksi ahvalde, Tufan Erhürman'ın yukarıda değinilen eserinin 93. sayfasında belirttiği gibi, Anayasa'nın 152. maddesi ile bağdaşmayan sonuçlar doğmuş olacaktır: -

"Bu başvurularda davacının talebi, bu maddeye (Anayasanın 152. maddesi) göre, görevli yargı yolunun belirlenmesi açısından bir ölçüt olarak kullanılamaz. Aksi halde, davacının ne talep ettiğine bağlı olarak görevli yargı yolunun değişmesi gibi bir du-rumla karşı karşıya kalınması söz konusu olur ki, böyle bir görüşün 152. madde çerçevesinde kabul edilmesi mümkün değildir."

Kaldı ki, Davacının Talep Takririnde ileri sürülen iddialar, idari bir makam olan Davalıların keyfi, yasal bir dayanak olmada-n, yetkisiz ve hukuka aykırı davranarak maaş kesintisi yaptıkları yönünde olup, Mart 2012 ayı maaşının patrimuanına geçtiği, adi bir alacak olduğu ve bu nedenle ödenmesi gerektiği dahi iddia edilmemiştir.
Belirtilenlere göre, Davacının davası, idari bir i-şlemin tüm sonuçları ile ortadan kaldırılarak iptal edilmesi yönünde bir idari ihtilafı içermesi ve bu ihtilafın Anayasa'nın 152. maddesine istinaden Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girmesi nedeniyle, bu ihtilafın kaza mahkemesinde hukuk davası olarak -açıldığı cihetle, davanın ret ve iptal edilmesi gerekirdi.

Bu sonuçla, yukarıda belirtilen iki sorunun cevabı verilmiştir. Belirlenen diğer soru ise, bu kesintinin haklı olup olmadığıdır. Tufan Erhürman, değinilen eserinin 93. sayfasında böyle bir tespi-tin yapılabilmesi için, kaçınılmaz olarak idari işlemin hukuka aykırı olup olmadığını incelemek durumunda kalınacağından, Anayasa'nın 152. maddesinin belirlediği münhasır yetkiye girileceğini ifade etmiştir. Kararın önceki bölümünde de belirtildiği üzere, -bu ihtilafı çözümlemek Anayasa'nın 152. maddesine göre münhasıran Yüksek İdare Mahkemesine verilmiş bir yetkidir. Bu nedenle, bu safhada bu konuda bir şey söylemek, Anayasa'nın belirtilen kuralına riayet edilmeden Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girilm-iş olduğu gibi bir sonuç doğuracaktır.

Alt Mahkeme, kararında, Mavi 56'da, Davacının alacağını adi bir alacak olarak belirledikten sonra, kesintinin yasal veya haklı olup olmadığını incelemekle kendi içerisinde bir çelişki yaratmıştır. Alacağın adi bir a-lacak haline dönmüş olması, pek doğal olarak, alacaklı miktarın haksız olarak kesildiğini kabul etmek anlamına gelecektir. Aynı zamanda, Alt Mahkeme, alacağın hukuk mahkemesinin yetkisine giren adi bir alacak haline geldiğini kabul ettikten sonra, idari bi-r işlemin yasallığını veya haklılığını incelemekle idari bir ihtilafı incelemiş ve kendi yetkisinin dışına çıkmış olmaktadır. Belirtilen nedenlerle, işlemin idari bir işlem olması münasebetiyle, Alt Mahkemenin bu işlemi hukuki bir incelemeye tabi tutmak ve- bu konuda karar vermekle hata yapmıştır.
Netice itibarıyla istinafın kabul edilerek davanın yetkili olmayan bir mahkemede dosyalandığından ön itirazlar muvacehesinde ret ve iptal edilmesi gerekir kanaatindeyim.


Gülden Çiftçioğlu: Sayın Başkanın okudu-ğu karar ile hemfikirim.

Narin Ferdi Şefik: Netice itibarıyla oy çokluğu ile Alt Mahkemenin kararı düzeltilerek şu şekilde onaylanır.

"Davacı lehine, Davalı No. 1 ve 2 aleyhine, müştereken ve münferiden;
Talep Takririnin 13(A) paragrafı gereğince -Emir ve Hüküm
verilir.
Talep Takririnin 13 (B)(C) ve (D) paragrafları ret ve
iptal edilir.
Masraflar Davacı lehine verilir. Masrafların Davacı
tarafından hazırlanacak masraf listesi tahtında Mukayyit
tarafından tespit edilmesine emir verili-r."

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.



Narin Ferdi Şefik Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Başkan Yargıç Yargıç


14 Kasım 2016
















23














Full & Egal Universal Law Academy