Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 14/2009 Dava No 33/2010 Karar Tarihi 21.12.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 14/2009 Dava No 33/2010 Karar Tarihi 21.12.2010
Numara: 14/2009
Dava No: 33/2010
Taraflar: İsmet Kaşif ile Ahmet Nazım, Merhum Mustafa Kaşit n/d Kaşif Mustafa Kireşçi n/d Mustafa Kaşif Kireşçi arasında
Konu: Tereke İdare Memurlığundan azil talebi. Tehir - Mahkemelerin takdir hakkı - Bir davanın veya istidanın başka bir güne tehir edilip edilmemsi konusunda Mahkemelerin geniş takdir haklarının bulunması - Bu takdir hakkının adli bir şekilde kullanılması gereği.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 21.12.2010

-D.33/10Yargıtay/Hukuk 14/2009
(Lefke Tereke İstida No: 32/91)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA

Mahkeme Heyeti: Mustafa H. Özkök, Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu.

İstinaf eden: İsmet Kaşif - Bağlıköy
(Müstedi)

-ile-

Aleyh-ine istinaf edilen: Ahmet Nazım, Merhum Mustafa Kaşif n/d Kaşif Mustafa Kireşçi n/d
Mustafa Kaşif Kireşçi, T.İ.M sıfatıyle Av. Ahmet Nazım Yazıhanesi,
Lefke
(Müst-edaaleyh T.İ.M)
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına Avukat Menteş Aziz
Aleyhine istinaf edilen namına Avukat Vehit Nekipzade

Lefkede oturum yapan Güzelyurt Kaza Mahkemesi Başkanı Emine Dizdarlı ve Yargıç Talat Usar'ın- 14.1.2009 tarihinde 32/91 sayılı tereke istidasında verdiği karara karşı Müstedi tarafından dosyalanan istinaftır.

--------------------

H Ü K Ü M

Mustafa H. Özkök: İşbu istinafta Mahkemenin hükmünü sayın yargıç Hüs-eyin Besimoğlu okuyacaktır.

Hüseyin Besimoğlu: Bu istinaf Lefke'de oturum yapan Güzelyurt Kaza Mahkemesinin 12.06 2008 tarihli istidayı iptal eden emrinden yapılmıştır.

Olgular özetle şöyledir:

Merhum Mustafa Kaşif n/d Kaşif- Mustafa Kireşçi n/d Mustafa Kaşif Kireşçi Terekesinin kurulması için ilgili tarihte Lefke'de oturum yapan Lefkoşa Kaza Mahkemesine, 19.9.1991 tarihinde 32/91 no'lu vasiyetnamesiz bir başvuru yapılmıştır. Bu başvuruda; İstinaf Eden İsmet Küçük, yegane v-aris olarak gösterilmiş ve neticede 32/91 no'lu Terekenin Tereke İdare memurluğuna Avukat Ahmet Nazım atanmıştır.

Daha sonra , Kaza Mahkemesine, 12.8.1996 tarihli, bir istida dosyalanmış ve 32/91 no'lu terekede yegane varis olarak gösterilen İsmet Küçük- yerine, istidanın yemin varakasında isimleri belirtilen takriben 37 kişinin varis olarak dahil edilmesi talep edilmiştir.

Yapılan müracaatı dinleyen Kaza Mahkemesi istem doğrultusunda 16.08.1996 tarihinde emir vermiştir.

İstinaf Eden/ Müstedi-, 32/91 sayılı tereke ile ilgili 20.04.2007 tarihinde bir istida dosyalamış Müteveffa Mustafa Kaşif n/d Kaşif Mustafa Kireşçi n/d Mustafa Kaşif Kireşçi'nin yegane varisi olduğunu mevcut tereke idare memurunun herhangi bir işlem yapmaktan men edilmesini v-e Tereke İdare Memurluğunun iptal edilerek Müstedinin Tereke İdare Memuru olarak atanmasını talep etmiştir.

Müstedinin bu istidasına itiraz dosyalandıktan sonra istidanın duruşması yapılmış ve neticede Kaza Mahkemesi 12.11.2008 tarihinde karar v-ererek; bu istidaya benzer bir istidanın 16.8.1996 tarihinde sonuçlandığını ifade ederek, Müstedinin bu istidasını ipal etmiştir.

İstinaf Eden/ Müstedi, 20.04 2007 tarihli istida askıda iken Kaza Mahkemesine 32/91 sayılı merhum Mustafa Kaşif n/d Kaşif- Mustafa Kireşçi n/d Mustafa Kaşif Kireşçi Terekesi ile ilgili,12.06.2008 tarihli bir istida dosyalayarak;

Lefke'de oturum yapan Güzelyurt Kaza Mahkemesi'nin Tereke İstida No 32/91 ve 16.8.1996 tarihli istidası altında verilen Tereke İdare Memu-ru tayini emrinin iptalini ;

32/91 no'lu tereke başvurusundan önce Lefkoşa'da 104/58 sayılı terekenin askıda bulunduğunu, bu nedenle 32/91 sayılı tereke başvurusunun geçersiz ve/veya batıl olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini ;

32/9-1 sayılı Terekedeki Tereke İdare Memurunun işbu tarihe değin yapmış olduğu icraatı gösterir envantör ve hesabı dosyalayarak, Tereke İdare Memurluğundan azlini emreden;

Mahkeme emri talebinde bulunmuştur.

İstinaf Eden Müstedinin dosyal-adığı 12.06.2008 tarihli istida, Müstedaaleyhe usülüne uygun olarak tebliğ edilmiş, İstidanın tebliğini müteakip Avukat Vehit F. Nekipzade 15.10.2008 tarihinde bir itirazname dosyalamıştır. Müstedaaleyh itirazını Avukat Ahmet Nazım'ın yemin varakası ile de-steklemiş ve yapılan müracaatın yasal dayanağı olmadığını ileri sürüp istidanın iptalini talep etmiştir.

17.12.2008 tarihinde saat 11.45'de istidanın duruşmasına başlanmış, bu amaçla ayni gün Müstedi tarafından 2 tanık dinletilerek 104/1958 no'l-u tereke emri emare 1 olarak kayda geçirilmiştir.

Mezkur tarihte başka tanık celbedilmediği için istidanın duruşması tarafların müşterek müracaatı ile 24.12.2008 tarihine, daha sonra ise 14.01.2009 tarihine tehir edilmiştir.

14.01.2009 tarihin-de istidanın duruşmasına başlanmış, duruşma günü Müstedi avukatı, Müstedinin rahatsız olduğunu , bu nedenle duruşmada hazır olamayacağını belirterek istidanın duruşmasının başka bir güne tehir edilmesini; itiraza ekli yemin varakasının 5.ci paragrafınd-a sözü edilen beyannamenin ise Müstedi tarafından imzalanmadığını ileri sürüp, konunun araştırılması için polise aktarılmasını talep etmiştir.

Müstedi avukatının bu beyanı üzerine Avukat Ahmet Nazım tehire itiraz etmiş ve 2008 Hukuk Muhakemeleri Usulü De-ğişiklik Tüzüğü gereğince itiraza ekli yemindeki gerekçeler ışığında istidanın red ve iptalini talep etmiştir.

Yapılan bu müracaat üzerine duruşmaya 10 dakika ara veren Kaza Mahkemesi neticede aşağıdaki şekilde karar vermiştir.

''Muhterem Mahkeme 12.11.-2008 tarihinde Müstedinin varis olup olmadığına ilişkin istidayı karara bağladığını ve bu konu ile ilgili dosyada daha önceden 16.8.1996 tarihinde verilmiş bir karar olduğundan 20.4.2007 tarihli istidayı iptal etmiştir.Müstedi bu karardan istinaf etmiştir.-Müstedinin bu davada varis olup olmadığı hususu Yüksek Mahkememiz tarafından karara bağlanmadan bu istidayı karara bağlamanın zamansız ve/veya mevsimsiz olacağı ve/veya Müstedinin locus standisi olup olmadığı (yani hukuki şahsiyeti)hususu açığa kavuşmadan -talep edildiği şekilde meselenin polise havalesinin uygun olmayacağı ve/veya bu istidanın daha ileri gidemeyeceği kanaatindeyiz.Ayrıca itiraznameye ekli yemin varakasında Tereke İdare Memuru'nun itirazlarının hukuki noktalara dayandığı ve bu hususla ilgili- zaten bir istinafın mevcut olduğunu dikkate aldığımız zaman istinafın dinlenmesi halinde meselenenin hem köklü bir çözüme kavuşacağı hemde davanın hakkaniyete uygun olarak çözümlenebileceğini dikkate aldıktan sonra işbu istidanın red ve iptal edilmesi ger-ektiği görüşündeyiz..
Huzurumuzdaki meselede daha önce verdiğimiz karardan yapılan istinaf dinleninceye ve karara bağlanıncaya kadar işbu istidanın gündemde kalmasının da uygun olmayacağı görüşündeyiz.
Müstedinin hazır olmaması nedeniyle yapılan tehir mür-acaatını da belirttiğimiz nedenlerden dolayı gereksiz bulduğumuzu belirtmeyi de uygun görürüz.
Tüm bu nedenlerden dolayı istidayı red ve iptal ederiz.''

Kaza Mahkemesinin bu red kararından dolayı İstinaf Eden/Müstedi bu istinafı dosyalamıştır.

İstinaf -sebepleri aşağıda olduğu gibidir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi duruşmasına başlanan 12.6.2008 tarihli ihbarlı istidanın duruşmasına başladıktan ve birkaç celse Mahkeme huzuruna geldikten sonra davayı Hukuk Muhakemelerı Usul Tüzüğü (Değişiklik Tüzüğü) altınd-a mütalaa edip ve/veya huzurunda istidanın iptalini gerektiren yasal ve olgusal bir iddia varmış gibi hareketle adli takdirini yanlış kullanmış ve istidayı iptal etmekle hata etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Müstedinin Mahkemeye gelmeyiş sebebine deği-nmeden bir nevi hastalık mazaretini değerlendirmeden ve/veya hastalığını teyit edici bilgi ve belge talep etmeden Müstedinin istidasını reddetmekle hata etmiştir.
Muhterem Mahkeme aynı Tereke İstidada dosyalanan istinafın bu istidanın neticesini belirleyic-i olabileceğini dolayısı ile de bu istidanın neticesini istinafta olan istidaya bağlayarak reddetmekle hata etmiştir.

İstinafın duruşması sırasında İstinaf Eden/Müstedi Avukatı özetle; istinafa konu 12.06.2008 tarihli istidanın duruşmasının devam ettiğini-, iki tanık dinletildiğini , Müstedinin rahatsızlığı ve hazır olmaması nedeniyle Mahkemeden başka bir güne tehir talep ettiğini , Kaza Mahkemesinin, tehir talebine itibar etmeyerek istidasını iptal etmekle hata ettiğini, Hukuk Mahkemeleri Usülü Değişiklik -Tüzüğünü yanlış yorumlayarak istidayı iptal etmekle hatalı olduğunu ileri sürüp istinafın kabul edilmesini talep etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen Müstedaaleyh Avukatı hitabında özetle; Kaza Mahkemesinin Hukuk Mahkemeleri Usülü Değişiklik Tüzüğü gereğinc-e istidayı iptal etmekle hatalı olmadığını ileri sürüp istinafın iptalini telep etmiştir.

İstinaf sebepleri birbirleri ile benzer oldukları için istinaf sebeplerini birlikte incelemeyi uygun gördük.

Olgulardan görüleceği üzere; 12.6.2008 tarihli istidanı-n duruşmasına 17.12.2008 tarihinde başlanmış , duruşma maksatları için 2 tanık dinletilerek bir adet evrak emare olarak kayda geçirilmiştir.17.12.2008 tarihinde ise tarafların müşterek müracaatı ile istida iki kez tehir edildikten sonra 14.01.2009 tarihine- duruşma olarak tayin edilmiştir.

14.01.2009 tarihli duruşma günü İstinaf Eden Müstedi Avukatı, Müstediyi tanık olarak celbetmek istediğini, ancak Müstedinin rahatsız olması nedeniyle Müstediyi hazır edemediğini beyan ederek , istidanın başka bir güne -tehir edilmesi talebinde bulunmuştur. İstinaf Eden/Müstedi Avukatı buna ilaveten istidaya konu olan ve Müstedinin imza ettiği iddia edilen bir beyannamenin tahkikatının yapılması için konunun polise havale edilmesi talebinde bulunmuştur.

Aleyhine İstin-af Edilen/ Müstedaaleyh Avukatı 2008 Hukuk Mahkemeleri Değişiklik Tüzüğü gereğince istidanın iptalini talep etmiş ve neticede Kaza Mahkemesi; tehir talebi ile ilgili müracaata itibar etmeyerek kararında izah ettiği gerekçelere dayanarak Müstedinin istida-sını iptal etmiştir.

Bir davanın veya istidanın duruşmasının başka bir güne tehir edilip edilmemesi konusunda Mahkemelerin geniş takdir hakları vardır .Mahkemeler bu takdir haklarını adli bir şekilde kullanmalıdır. .

Bu konu Yargıtay /Hukuk 2/85-,15/85 D.22/85 'de aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir.

''. Uygun gördüğü hallerde ve takdir hakkını adli bir şekilde kullanmak suretiyle doğal yetkisini de kullanıp davayı iptal etme yetkisine de haizdir''. Annual Practice 1958(1) sayfa 2009'da bu hususta- şunlara yer verildiği gözlemlenmektedir:

"There are a great many cases in which the R.S.C. do not make any provision for dismissal of an action, but in which the Court deals with them by dismissal under the general or inherent jurisdiction of the Court-s ...."

Adli takdir yetkisi ile ilgili Yargıtay/Aile Hukuk 2/81 D.2/81'de aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir..
"Bir davanın tehir edilip edilmemesi tarafların değil de mahkemenin takdirine bağlı olup mahkeme bu takdirini adlî olarak kullanır."

Bir davan-ın duruşmasının tehir edilmesi ile Mahkemenin takdir yetkisi olduğu Hukuk Mahkemeleri Usulü Tüzüğünün 33. emrinde düzenlenmiştir.

H.M.U.Tüzüğünün Emir 33 nizam 6 aşağıda olduğu gibidir:

"The Court may, if it thinks it expendient for the interests of- justice, postpone or adjourn a trial for such time, and to such place, and upon such terms ( if any), as it may think fit."

Tüzüğün ilgili maddesinden görüleceği gibi Mahkeme; adaletin tecellisi bakımından uygun olacağı kanaatine vardığında, duruşmayı- uygun göreceği koşullarda erteleyebilme yetkisine haizdir.

Mahkemelerin tehir talepleri ile ilgili yetkileri konusu Yargıtay/Hukuk 20/80
( D.12/80)'de incelenmiş ve şöyle ifade edilmiştir.

''Bir davada tehir talebine itibar edip etmeme ilk e-tapta ilk mahkemelerin takdirlerine bırakılmış bir husustur. Tabiatıyle ilk mahkemeler bu takdirlerini adli bir şekilde kullanmak zorundadırlar. İlk mahkemelerin adli takdirlerini yanlış kullandıkları veya bu gibi takdirlerini kullanmaları neticesi bir ada-letsizliğin doğacağı durumlarda istinaf mahkemesi böyle durumlarda müdahale edebilir. Gör: Evans v. Bartlam (1937) A.C. s.480, Miller v. Miller (1960) 3 All E.R. s.115.''


Bu konuda Yargıtay/Hukuk 55/91 ve 56/91 (D.2/92) 'de şöyle ifade edilmiştir.

''Geç-miş birçok içtihat kararlarında örneğin Hukuk/İstinaf 7/74, Yargıtay/Hukuk 20/80, 7/87 ve 53/87'de değinildiği gibi Mahkemelerin, duruşma tarihinde hazır bulunmayan veya duruşma tarihinde tehir talebinde bulunan tarafların müracaatlarını değerlendirirken g-eniş takdir yetkileri bulunduğu, bu takdir yetkilerini adli olarak kullanmaları gerektiğini ve takdir yetkisini kullanırken Mahkemelerin bu meselenin kendi özelliği ve olguları içerisinde karara varılması gerektiği vurgulanmıştır.''

A. M. Charalambous v.- N. Charalambous and another 1971 C.L.R. Part 1(Civil) 284 sayfa 294 de Mahkemelerin tehir talepleri ile ilgili takdir yetkisini incelemiş ve şöyle denmiştir:

"To sum up, although the adjournment of a hearing by a trial court is a matter,prima facie,for -the discretion of that court and an exercise of that discretion will not be interfered with by an appellate court in normal circumstances, if the discretion has been exercised in such a way as to cause what can properly be regarded as an injustice to any o-f the parties is affected,then the proper course for an Appellate court to take is to ensure that the matter is further heard."

İlgili içtihadi kararlardan görüleceği gibi tehir talebine itibar edip etmeme konusunda Mahkemelerin geniş takdir yetkileri o-lup, Mahkemeler bu takdir yetkilerini adli bir şekilde kullanmalıdır. Takdir yetkileri konusunda bir adaletsizlik olacağı durumlarda ise İstinaf Mahkemesinin müdahale hakkı vardır.

İstinafa konu İstida , 32/91 sayılı tereke ile ilgili olan, 12.0-6.2008 tarihli istidadır. İstinaf Eden/Müstedi 32/91 sayılı Tereke kurulurken varis olduğunu ,daha sonra kendisine bilgi verilmeden 12.8.1996 tarihinde yapılan bir müracaat ile varislikten çıkartıldığını, 32/91 sayılı Terekeye başka kişilerin varis olarak- dahil edildiğini , yapılan araştırmada, Mustafa Kaşif n/d Mustafa Kaşif Kireşçi n/d Kaşif Mustafa Kireşçi terekesinin 104/58 sayılı bir Terekesinin olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle daha önce yapılan işlemlerin ve 32/91 sayılı Terekenin iptalini ta-lep etmektedir.

Mahkeme önünde olan bir ihtilafın en kısa sürede ve adil bir biçimde çözümlenmesini istemek tarafların en doğal haklarıdır. Esas olan adaletin gerçekleştirilmesidir.

Mahkeme önünde hak arayanlar konusu :Y/H 91/200 D.2/2-007'de şöyle ifade edilmiştir.

''Mahkemelerin esas görevi hak arayan iyi niyetli taraflar arasındaki ihtilafı adil bir şekilde çözümlemektir''

Müstedinin hastalık gerekçesine dayanarak yapmış olduğu tehir talebinin makul bir talep olup ol-madığını, istida ile ilgili gerçeklerle birlikte incelediğimizde ; Müstedinin bu talebinin makul ve iyi niyetle yapılan bir talep olduğunu tarafların haklarına zarar verici bir durum olmadığı görüşünde olduğumuzu belirtiriz.

Kaza Mahkemesi huz-urunda duruşmasına başlanmış olan bir istidanın erken bir zamanda sonuçlandırılması adaletin erken tecellisi açısından Mahkemenin asli görevleri içerisindedir.

Olgulara göre istinafa konu olan istidanın duruşmasında kayda değer bir tehir sözkonu-su olmamıştır.

Merhum Mustafa Kaşif n/d Mustafa Kaşif Kireşçi n/d Kaşif Mustafa Kireşçi Terekesi ile ilgili olarak 104/58 sayılı bir Tereke mevcut iken daha sonra ayni Tereke ile ilgili 32/91 sayılı ikinci bir Tereke dosyalanmış ve bu Tereke ile- ilgili bir çok işlem yapılmıştır.

İstinaf Eden/Müstedinin iddialarını tezekkür ettiğimizde; Müstedinin iddialarının çok ciddi iddialar olduğunu ve bu iddialarının erken bir zamanda çözüme kavuşması için çaba göstermekte olduğunu görürüz.

- Tüm bu gerçekler rağmen ; Kaza Mahkemesi, öncelikle tehir talebi ile ilgili müracaatın uygun olup olmadığını, beyannamenin polise havale edilip edilmeyeceği konusunu incelememiş, bu istidaya konu olan dosyada 20.04.2007 tarihli istida olduğunu ,bu ist-idanın iptal edildiğini, iptal kararından istinaf edildiğini, İstinaf Edenin varis olup olmadığı hususunun Yüksek Mahkeme tarafından karara bağlanmadan istinafa konu istidanın karara bağlanmasının zamansız olduğunu , İstinaf Edenin hukuki durumunun açıklığ-a kavuşmadan konunun polise havale edilmesinin uygun olmadığı nedeniyle Müstedinin istidasını iptal etmekle Kaza Mahkemesi kendine tanınan geniş takdir yetkisini adil bir şekilde kullanmamış ve hatalı davranmıştır.

12.06.2008 tarihli istidanın -duruşmasına başlandıktan sonra adaletin en erken bir zamanda gerçekleştirilmesi için Kaza Mahkemesinin bu istidanın duruşmasını tamamlayıp sonuçlandırması gerekirdi. Müstedinin, Mahkemede hazır bulunmasına fırsat vermeden veya duruşma için başka bir gün- veya saat tayin etmeden Müstedinin istidasını başka gerekçelerle reddetmekle Kaza Mahkemesi hatalı davranmıştır.

Bu istida ile ilgili olgular ve ilgili zabıtlara göre Müstedi 14.1.2009 tarihinde Mahkemede hazır olmamasına karşın Avukatı Mahkem-ede hazırdı. Müstedi Avukatı Müstedinin rahatsız olması nedeniyle Mahkemede hazır olmadığını ileri sürüp, diğer şeyler yanında tehir talebinde bulunmuştur.Müstedaaleyh Avukatının itirazı üzerine Mahkeme adli takdir hakkını kullanarak istidayı kararındaki -gerekçelerle iptal etmiştir.Kaza Mahkemesi istidayı iptal etme yerine ilk önce tehir talebini tezekkür edip ,kabul edip etmediğine karar vermesi ve tehir talebini reddettikten sonra Müstedi Avukatını istidanın duruşmasına davet etmesi gerekirdi.Kaza Mahkem-esi bunu yapmamakla ve istidayı red ve iptal etmekle adli takdir hakkını hatalı kullanmıştır.(gör:Y/H 43/09 D.10/09 ve Y/H 95/10,1/10 D.7/10)

2008 Hukuk Mahkemeleri Değişiklik Tüzüğü gereğince Müstedinin istidasının iptal edilmesi gerektiği ile ilgil-i Müstedaaleyh Avukatının yapmış olduğu beyanın herhangi bir hukuki değeri olmadığını; bir istidanın duruşması tamamlamadan 2008 Hukuk Mahkemeleri Değişiklik Tüzüğünü gereğince iptal edilebileceğine dair Tüzükte bir düzenleme olmadığını bu nedenle bir ist-idanın bu gerekçe ile iptal edilemeyeceğini belirtmek isteriz.

Yukardakiler ışığında Kaza Mahkemesinin 14.1.2009 tarihinde vermiş olduğu emrin iptal edilmesi gerekir.

Netice olarak istinaf kabul edilir ve 14.1.2009 tarihinde 12.06 2008 tarihli istidanı-n iptal edilmesi ile ilgili Kaza Mahkemesinin kararı iptal edilir.

Konunun önemine binaen istidanın duruşmasının en erken bir zamanda yapılması için dosya Kaza Mahkemesine iade edilir.

İstinaf masraflarını Aleyhine İstinaf Edilen/Müstedaaleyh ödeyecekti-r.




Mustafa Özkök Narin F.Şefik Hüseyin Besimoğlu
Yargıç Yargıç Yargıç



21 Aralık, 2010












3






Full & Egal Universal Law Academy