Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 13/2012 Dava No 44/2015 Karar Tarihi 26.10.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 13/2012 Dava No 44/2015 Karar Tarihi 26.10.2015
Numara: 13/2012
Dava No: 44/2015
Taraflar: Hasan N. Haydaroğulları ile İsmail A. Sağlamer, Mustafa Baflının kanuni vekili arasında
Konu: Trespass prensibi - Mütecavizlik - Taşınmaz mala tecavüz - Res Judicata(Kaziyei Muhakeme) - Kaziyei Muhakemenin şartları - Şahadet prensipleri.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 26.10.2015

-D. 44/2015Yargıtay/Hukuk No: 13/2012
(Gazimağusa Dava No:35/2010)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti:Hüseyin Besimoğlu,Emine Dizdarlı, Gülden Çiftçioğlu

İstinaf eden: Hasan N. Haydaroğulları, Beyarmudu
(Davalı)

--ile-

Aleyhine istinaf edilen: İsmail A. Sağlamer, İngiltere sakini
Mustafa Baflı'nın kanuni vekili
sıfatıyla Reflex Plaza, Gazimağusa.
(Davacı)


A r a s ı n d a.

İst-inaf eden namına: Avukat Alper Dede

Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Salih Can Doratlı


Gazimağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Tanju Öncül'ün, 35/2010 sayılı davada 27.12.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.


-------------


K A R A R


Hüseyin Besimoğlu: Bu istinaf, Alt Mahkemenin, 27.12.2011 tarihinde verdiği hükme karşılık Davalı tarafından yapılmıştır.

Davacı, vekili İsmail Sağlamer vasıtasıyla, Davalı aleyhine, 5.1.2010 tarihinde, E.2 N.1 tahtın-da ikame ettiği dava sonrasında, 22.9.2010 tarihinde dosyaladığı Tafsilatlı Talep Takriri ile, Mağusa Kazası Beyarmudu köyü, köy yanı mevkiinde kain Koçan No.314, Pafta No. XXXII, Harita No.51, Parsel 50'de kain 1 dönüm 2 evlekten ibaret olan gayrimenkulün- ve ona bağlı mütemmim cüzlerinin ve/veya su kuyusunun kayıtlı mal sahibinin Mustafa Baflı olduğunu, mezkur gayrimenkulü ve/veya mütemmim cüzünün ve/veya su kuyusunun, Davalı ve/veya müstahdemleri ve/veya ona bağlı kişiler tarafından 30.5.2008 tarihinden b-eri gayrikanuni ve/veya keyfi olarak işgal edildiğini, yapılan tüm ikazlara rağmen bu tecavüzün sonlandırılmadığını, mezkur taşınmaz ve/veya su kuyusunu kullanmamaktan ötürü zarar-ziyana uğradığını ileri sürdü ve Davalı aleyhine aşağıdaki şekilde taleplerd-e bulundu.


Davalının, Davacının Tapu Kayıtlarında kayıtlı mal sahibi bulunduğu Mağusa Kazası Beyarmudu köyü, köy yanı mevkii, Koçan No.314, Pafta/Harita No.XXXII.51, Parsel 50'de kain 1 dönüm 2 evlekten ibaret olan gayrimenkul ile su kuyusunu v.s.yi haks-ız ve de gayrikanuni tecavüzkar ve işgalci sıfatıyla kullanmakta olduğu hususunda beyan (declaration);
Davalının ve/veya müstahdemlerinin ve/veya ona bağlı kişilerin dava konusu Mağusa Kazası Beyarmudu köyü, köy yanı mevkii, Koçan No.314, Pafta/Harita No.X-XXII.51, Parsel 50'de kain Davacının kayıtlı mal sahibi bulunduğu gayrimenkulüne ve ona bağlı mütemmim cüzlerine yapmakta olduğu her türlü haksız ve de gayrikanuni ve de tecavüzkar müdahalelerini men eden ve/veya engelleyen Mahkeme emri (possession of the -said property);
Davacının Tapu Kayıtlarında kayıtlı mal sahibi bulunduğu, Mağusa Kazası Beyarmudu köyü, köy yanı mevkii, Koçan No.314, Pafta/Harita No.XXXII.51, Parsel 50'de kain 1 dönüm 2 evlekten ibaret olan gayrimenkul ile su
kuyusuna, Davalının şahse-n ve/veya ona bağlı kişi veya kişiler vasıtasıyla ve/veya ajanları tarafından haksız ve/veya gayrikanuni olarak sürdürmekte olduğu her türlü tecavüzkar ve de haksız ve gayrikanuni ve/veya kasıtlı ve işgalci faaliyetlerini, Davacı adında kayıtlı bulunan su -kuyusundan kendi maksatları için Davacının rızası hilafına başka bir parsel ve/veya parsellere su alması ve su kuyusuna su motoru (su türbini) indirmek suretiyle veya ahar suretle kullanmaktan veya işgal etmekten ve/veya haksız ve/veya gayrikanuni olarak t-asarruf ve fuzuli müdahaleden men edilmesini ve/veya son vermesini emreyleyen bir Mahkeme emri itasına;
Davacının, yukarıda paragraf A'da belirtilen dava konusu taşınmaz malını ve onun üzerindeki mütemmim cüzlerini ve teferruatlarını ve bilhassa su kuyusun-u ve dava konusu gayrimenkule tabi teferruatlarını Davalının şahsen ve/veya ona bağlı kişi ve/veya kişilerin ve/veya ajanlarının ve/veya müstahdemlerinin tahliyesini ve/veya müdahaleden vazgeçip boş olarak Davacının istifadesine (for his use and enjoyment)- sunabilecek şekilde teslim etmesini emreyleyen bir Mahkeme emri itasına;
Davalının bizzat ve/veya müstahdemlerinin ve/veya vekillerinin ve/veya ajanlarının veya ona bağlı kişilerin ve/veya ahar kişilerin Davacının kayıtlı mal sahibi ve/veya mutasarrıfı b-ulunduğu dava konusu gayrimenkule girmesine ve ona bağlı mütemmim cüzlerine ve bilhassa su kuyusuna ve de konu gayrimenkulün çevresini tellemesine veya ahar herhangi bir suretle müdahale etmesine kanunen ve hukuken hak ve yetkisi bulunmadığına ve her halük-arda estopped ve/veya Enwaived olduğu konusunda beyan (declaration);
Ahar suretle ve/veya alternatif olarak Davalının, Davacıya dava konusu taşınmaz malını ve su kuyusunu haksız ve/veya gayrikanuni ve/veya mütecaviz ve/veya işgalci olarak zapt ve tasarruf -ettiğinden 30.5.2008 tarihinden ve/veya o tarihlerden beri ayda asgari £ 1000 stg. (Nominal and -contemptuous-) zarar-ziyan ve/veya tazminat tediyesine;
Dava konusu yukarıda anılan gayrimenkulün ve ona bağlı mütemmim cüzlerin bütün engellemelerden ari olarak tasarrufunun kayıtlı mal sahibi bulunan Davacıya iadesini ve/veya bırakılmasını emreden Mahkeme emri (posse-ssion of the said property);
Yukarıda paragraf 8'de belirtilenler dolayısıyla Davalının Davacıya 30.5.2008 tarihinden itibaren konu gayrimenkuldeki bütün engellemelerden ve haksız ve de gayrikanuni ve de tecavüzkar müdahalelerin sona erdiği tarihe kadar yı-llık zarar-ziyan olarak yılda £ 35,000 stg.den olmak üzere zarar-ziyan mahiyetinde (mesne-profits) olarak ödemesini emreden Mahkeme emri veya hükmü;
Ahar suretle veya alternatif olarak Davalının Davacıya nominal zarar-ziyan (nominal damages) ödemesi hususu-nda Mahkeme emri veya hükmü;
Hak ve nısfete uygun ahar bir kurtuluş ve
İşbu dava masrafları


Davalı, 30.11.2010 tarihinde dosyaladığı Müdafaa Takriri ile sair şeyler yanında; Tasilatlı Talep Takririnin, E.2 n.1 tahtında dosyalanan celpnameye aykırı olarak- düzenlendiğini, mezkur taşınmazın, eski mal sahibi olan Davacının babası Mehmet Mustafa Bafidi tarafından 4.8.1968 tarihinde, Neşet Haydar n/d Neşet Haydaroğulları'na satıldığını, mezkur şahsın vefat etmeden önce konu gayrimenkule kuyu kazdığını, su buldu-ğunu, türbin taktığını, motor evi inşa ettiğini, bu hususların 543/2003 sayılı hukuk davası ile tespit edildiğini, bu nedenle konu davanın mevsimsiz olduğunu, 543/2003 sayılı dava nedeniyle konu davanın daha fazla ileri gitmeden iptal edilmesi gerektiğini -ön itiraz olarak ileri sürdü ve müdafaasına devamla, dava konusu gayrimenkulün, 4.8.1968 tarihli satış mukavelesi ile Mehmet Mustafa Bafidi tarafından Neşet Haydar n/d Neşet Haydaroğulları'na satılıp teslim edilmesinden sonra, 1990 yılına kadar bu şahsın k-onu yeri kullandığını, 543/2003 sayılı hukuk davasında, 4.8.1968 tarihli sözleşmenin yürürlükte olduğuna karar verildiğini, bu sebeple bu davanın daha fazla ileri gidemeyeceğini, Davacının herhangi bir zarar-ziyanı ve dava açma sebebi olmadığını ileri sürü-p, davanın masraflarla birlikte iptalini talep etti.

16.12.2010 tarihinde dosyalanan Müdafaaya Cevap Takriri ile Davacı, müdafaada ileri sürülen iddiaları ret ve inkar ederek, Tafsilatlı Talep Takririndeki taleplerinde ısrarlı olduğunu belirtti.

Davanı-n yapılan duruşması sonrasında Alt Mahkeme, Davacının iddialarına itibar etti ve Tafsilatlı Talep Takriri gereğince Davacı lehine ve Davalı aleyhine hüküm verdi.

Alt Mahkemenin hükmü sonrasında, Davalı, huzurumuzdaki 11 istinaf sebebi içeren istinafı dosy-aladı.

İstinaf Eden/Davalı Avukatı istinafın duruşmasında, 11 başlık altında ileri sürdüğü istinaf sebeplerini, 3 ana başlık altında ele almış ve hitabını bu şekilde tamamlamıştır.

İstinaf Eden/Davalının 3 ana başlık altında ele aldığı istinaf sebepler-i özetle şöyledir:

İsmail Sağlamer'in, Davacının yetkili vekili olduğuna dair usulüne uygun yapılmış bir vekaletname olmamasına ve bu hususta Tafsilatlı Talep Takririnde hiçbir iddia ve/veya beyan ve/veya tafsilat verilmemesine rağmen, İsmail Sağlamer'in,- Davacının yetkili vekili olduğuna karar vermekle Alt Mahkeme hata etmiştir (1,2 ve 3. istinaf sebebi).

Alt Mahkeme, istinafa konu ihtilaflı hususun 543/2003 sayılı hukuk davasında karara bağlanmış ve hükmün kesinleşmiş olduğunu, 543/2003 sayılı davadaki- taraflar ile istinaftaki davadaki tarafların aynı olduğunu dikkate almayarak, Res-Judicata prensiplerini huzurundaki davada hatalı uygulayarak, Davalının iddialarını reddetmekle hatalı hareket etmiştir (4 ve 8. istinaf sebebi).

543/2003 sayılı hukuk dava-sında istinaf konusu gayrimenkulün müteveffa Neşet Haydaroğulları Terekesi tarafından tasarruf edilmiş olduğu ile ilgili kesinleşmiş karara rağmen, Davalının konu yeri Tereke İdare Memuru sıfatı ile değil, şahsen tasarrufunda bulundurduğuna ve Davalının iş-galci olduğuna karar vermekle Alt Mahkeme hata etmiştir.




İNCELEME

başlık altındaki istinaf sebebinin incelenmesi:

İsmail Sağlamer'in, Davacının yetkili vekili olduğuna dair usulüne uygun yapılmış bir vekaletname olmamasına ve bu hususta Tafsilat-lı Talep Takririnde hiçbir iddia ve/veya beyan ve/veya tafsilat verilmemesine rağmen, İsmail Sağlamer'in, Davacının yetkili vekili olduğuna karar vermekle Alt Mahkeme hata etmiştir (1,2 ve 3. istinaf sebebi).


İstinaf Eden/Davalı Avukatı, Davacı Mustafa B-aflı'nın, KKTC'ye giriş ve çıkışlarını gösteren Emare No.2 Belge ile 19.11.2009 tarihinde KKTC'de olmadığının kanıtlandığını, Emare No.2 Vekaletnamenin bu sebeple geçersiz olduğunu, Vekaletnamenin geçersiz olduğunu dikkate almayan Alt Mahkemenin, İsmail -Sağlamer'in Davacının yetkili vekili olduğuna karar vermekle hatalı olduğunu iddia etmektedir.

İstinaf Eden /Davalının bu konudaki iddialarını değerlendiren Alt Mahkemenin kararı aynen şöyledir:

"Huzurumuzdaki mesele incelendiğinde, Davacı tarafa Emare N-o.2'nin tasdik tarihinde 'Mustafa Baflı yurt dışında idi o nedenle vekalet vermiş olamaz' iddiasının hiç yapılmadığı görülmektedir, ki bu durumda, yukarıda anılan karardan da hareketle, gerek Emare No.5'e gerekse buna bağlı olarak Davalı Tanığı No.2 PM Caf-er Keskinel'in şahadetine ve Davalı Tanığı No.3 Hasan Neşet Haydaroğulları'nın 'tasdik tarihinde Davacının yurt dışında olduğu ve dolayısıyla vekaletin geçersiz bulunduğu' şeklindeki şahadetine değer verilemeyeceği ortaya çıkmaktadır. Bu noktada belirtmekt-e yarar vardır ki Davacı tarafın, bu somut iddialar tanığına yapılmadan, Davacıyı şahsen çağırması ve vekillik işlemini onayladığını söylettirmesi de Davacı taraftan beklenebilir veya talep edilebilir bir husus değildir (Mavi 95).


Sonuç olarak, gerek dav-ada vekaletin yazılı bir vekalet olduğu iddiası yer almadığından gerek vekaletle ilgili durum yukarıda belirtilen şekilde değerlendirildiğinden gerekse de İsmail Sağlamer'in Mustafa Baflı'nın vekili olduğu yönündeki şahadeti, tarafımdan güvenilir bulunduğu-ndan, Davalı tarafın İsmail Sağlamer'in Mustafa Baflı'nın vekili olmadığı veya bunun kanıtlanamadığı şeklindeki iddialarına bir değer vermem ve İsmail Sağlamer'in Mustafa Baflı'nın vekili olduğu ve davayı da vekil sıfatı ile açtığı iddialarını doğru kabul -ederek bu hususlarda bulguya varırım. Buna bağlı olarak Avukat İsmail Sağlamer'in şahadet vermeye de yetkili olduğu sonuç ve bulgusuna ulaşırım (Mavi 96).


Görülebileceği gibi, Alt Mahkeme, vekaletname tarihinde Mustafa Baflı'nın yurt dışında olduğu ve do-layısıyla vekaletin geçersiz olduğu ile ilgili olarak Davalı tarafın Davacıya karşı iddia ileri sürmediğini, bu konuda somut iddia yapmadığını, somut bir iddia yapılmadığından,Davacının tanık olarak çağrılmasının beklenebilir bir talep olmadığını vurgulay-arak,davadaki vekaletin yazılı bir vekalet olduğu iddiası olmadığını, İsmail Sağlamer'in şahadetinin itibar edilir olduğunu dikkate alıp, Davalı tanıklarının şahadetlerine itibar etmemiş, İsmail Sağlamer'in Davacının yetkili vekili olduğu ve davayı bu -sıfatla açtığı konusunda bulguya varmıştır.

Olgulara göre de Emare No.2 Vekaletnamedeki imzanın sahte olduğuna dair herhangi bir iddia ileri sürülmemiştir.

Emare No.2 Vekaletnameyi ibraz eden İsmail Sağlamer olup vekillik iddiası ile ilgili Tafsilatlı T-alep Takririn 1. paragrafında aynen şöyle denmektedir:

"1. Davacı, işbu davayı Davacının kanuni vekili
vasıtasıyla ikame etmektedir."

Tafsilatlı Talep Takririnin 1. paragrafına cevap içeren Müdafaa Takririnin 6. paragrafı ise aynen şöyledir:

"6. Da-valı, Talep Takririnin 1. paragrafında ileri
sürülen savlara karşılık bilgisizlik ve beyanla kabul etmez ve ispatını ister.

Görülebileceği gibi, Davacı, konu davayı kanuni vekil vasıtasıyla ikame etmiş olduğunu ileri sürmüş, Davalı ise Müdafaa Takriri i-le bu konuda ileri sürülenler hakkında bilgisizlik beyan edip ispatını talep etmiştir.

Alt Mahkemenin üzerinde durmuş olduğu hususlardan birisi, "Mustafa Baflı Yurt dışında idi. O nedenle vekalet vermiş olamaz" iddiasının Davalı tarafından yapılmadı-ğıdır.

Dava zabıtları tezekkür edildiğinde, bu konuda iddia yapılmadığı görülür.

Davacı ve tanıklarına bir olgu ile ilgili soru ve iddia yöneltilmediğinde, daha sonra davalı ve tanıkları o konuda şahadet verse bile, bunun iddiaların kıymetini büyük ölç-üde zayıflatacağı bilinen temel şahadet kurallarındandır
(Y/H 98/2009 D. 17/2011).

Alt Mahkemenin bu konudaki yaklaşımı sunulan şahadet bağlamında isabetlidir.

Diğer bir husus ise, yazılı bir vekaletname olduğu iddiasının dava layihasında ile-ri sürülmediğidir.

Vekaletname konusunda herhangi bir şekil şartı olmamakla birlikte, yasada belirlenmiş özel istisnalar dışında vekalet yapılabilir. Vekalet, sözlü ve hatta zımni olarak yapılabilecek bir sözleşme türüdür (Bak Chitty on Contracts 2-3. baskı, volume II, Sayfa 13 Creation of Agency).

Aleyhine İstinaf Edilen/Davacının Talep Takririnin 1. paragrafının, Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 2 nizam 4 (a)(b)'ye uygun olduğuna şüphe yoktur. Talep Takririnin 1. paragrafında, Davacı, konu da-vayı Davacının kanuni vekili sıfatıyla ikame etmiş olduğunu ileri sürmektedir.

Bu hususu dikkate aldığımızda, vekaletin yazılı bir vekalet olduğu iddiasının davada olmadığı yönünde Alt Mahkemenin tespiti hatalı değildir.

Ancak bu hususta Alt Mahkemeni-n üzerinde önemle durduğu diğer bir husus, İsmail Sağlamer'in şahadeti ile Davalı
adına şahadet veren PM Cafer Keskinel ve Hasan Neşet Haydaroğulları'nın şahadetleridir. Alt Mahkeme, Davalı tanıklarının vekaletin geçerliliği ile ilgili şahadetine
değer v-ermezken, İsmail Sağlamer'in şahadetine itibar etmiş, Davacının vekili olduğu ve davayı bu sıfatla ikame etmiş olduğu konusunda bulguya varmıştır.

Geçmiş birçok kararlarımızda üzerinde vurgulayarak söylediğimiz gibi, hangi şahitlere inanıp han-gi şahitlere inanmayacakları konusunda alt mahkemeler Yargıtaya oranla daha avantajlı durumdadırlar ve bu yüzden Yargıtay bu konularda
alt mahkemelerin yaptığı bulgulara müdahale etmekte son derece çekingendir. Alt mahkemelerin bu konuda yapmış oldukları -bulgulara müdahale edilebilmesi için onların yanıldıkları hususunda Yargıtayın kesin bir şekilde ikna edilmesi gerekir. Bu da ancak güçlü şahadet veya aksi iddia edilemeyecek belgesel şahadetle mümkün olabilir.

Alt Mahkemenin kararına bakıldığında, b-u konunun, hem usul yönünden hem de şahadet bakımından esaslı bir şekilde incelendiği görülür.

İstinaf konusu dava ile ilgili tüm gerçekleri dikkate aldığımızda, Alt Mahkemenin şahadet ve usul yönünden yaptığı incelemenin hatalı olmadığı görüşündeyi-z.Tüm bu gerçekler bağlamında İsmail Sağlamer'in şahadetine itibar etmekle de Alt Mahkemenin hatalı olduğuna ikna edilmedik.

Yukarıdakiler bağlamında İsmail Sağlamer'in, Davacının yetkili vekili olduğu ve istinaf konusu davayı bu sıfatla açmış olduğ-u ile ilgili Alt Mahkemenin bulgusu hatalı değildir.

istinaf başlığı altındaki istinaf sebebi reddolunur.

2.başlık altındaki istinaf sebebinin incelenmesi:

Alt Mahkeme, istinafa konu ihtilaflı hususun 543/2003 sayılı hukuk davasında karara -bağlanmış ve hükmün kesinleşmiş olduğunu, 543/2003 sayılı davadaki taraflar ile istinaftaki davadaki tarafların aynı olduğunu dikkate almayarak, Res-Judicata prensiplerini huzurundaki davada hatalı uygulayarak, Davalının iddialarını reddetmekle hatalı har-eket etmiştir
(4. ve 8. istinaf sebebi).

İstinaf Eden/Davalıya göre, 543/2003 sayılı dava ile istinaf konusu dava benzer davalardır. Hukuki ihtilaf bu hukuk davası ile çözüme kavuştuğundan, istinaf konusu davanın ileri götürülmesine yasal olanak yokt-ur.

Emare No.1 543/2003 sayılı davada, Davacı No.1 müteveffa Beyarmudulu Neşet Haydaroğulları Terekesi, Tereke İdare Memurları sıfatı ile Hasan N. Haydaroğulları ve Ahmet Haydaroğulları, Davacı No.2 Hasan N. Haydaroğulları;
Davalılar No.1 müteveffa Beyarm-udulu Mehmet Mustafa Bafidi Terekesi, Tereke İdare Memuru sıfatı ile Hacer Kırmızı ve Davalı No.2 Mustafa Baflı olduğu görülür.

Neşet Haydaroğulları'nın da vefat etmesi üzerine, merhumun Terekesinin Tereke İdare Memurluğuna Hasan N. Haydaroğulları i-le Ahmet N. Haydaroğulları atanmıştır.

543/2003 sayılı davanın olgularına göre, Beyarmudu köyü; Gobristo mevkiinde bulunan Kayıt No.314 Pafta/Harita No.32/51, Parsel No.50'de kain 1 dönüm 2 evlekten müteşekkil gayrimenkul mal, 1968 yılından 2001 yılına ka-dar Mehmet Mustafa Bafidi adına kayıtlı idi.

Mezkur gayrimenkulün doğu kısmındaki 1 evleklik kısmının 4.8.1968 tarihinde yazılı bir sözleşme tahtında Mustafa Bafidi tarafından Neşet Haydaroğulları'na 100KL kaşılığında satıldığı, bu satış sonrasında konu -arazi içine kuyu kazdırıldığı, su bulunduğu ve bu kuyuya türbin konduğu iddia edilmiştir.

Neşet Haydaroğulları, 23.4.1990 tarihinde Beyarmudu'nda, Mehmet Mustafa Bafidi ise 14.6.1998 tarihinde İngiltere'de vefat etmiş ve istinafa konu olan gayrimenkul ise- 3.10.2001 tarihinde, müteveffa Mehmet Mustafa Bafidi Terekesinden intikalen Mustafa Baflı adına kaydedilmiştir.

543/2003 sayılı davanın duruşması aşamasında konu bir evleklik alan ve içerisindeki kuyu ile artezyen odası, Hasan N. Haydaroğulları'nın zi-lyetliğinde idi.

Mezkur davadaki Davacılar, Davalılar aleyhine: (a) sözleşmenin geçerli olduğuna ilişkin deklarasyon (b) aynen ifa, (c) aktin ihlal edildiğine ilişkin deklarasyon (d) Davalı No.1'den Davalı No.2'ye yapılan devrin iptali (e) hile ve sahteka-rlık ile taşınmazın devredildiğine ilişkin deklarasyon, (f)5300 stg zarar-ziyan (g) 200KL zarar-ziyan (h) 18,750 stg zarar-ziyan (i) yasal faiz, (j) dava masrafı için hüküm talep etmişlerdir.

Davalılar ise dosyalamış oldukları Müdafaa ve Mukabil Talep Ta-kriri ile, Davalılar lehine ve Davacılar aleyhine:

18,000 TL icar bedeli;
Davacı No.2'nin mütecaviz olduğuna dair bir beyan;
Davacı No.2'nin dava konusu araziyi derhal tahliye etmesi;
Yasal faiz;
Dava masrafları
için hüküm verilmesini talep etmişlerdir.
-
Alt Mahkeme sunulan şahadeti ve ibraz edilen emareleri inceleyip değerlendirdikten sonra, Emare No.2 Senedin muhteviyatı ve Davacı Tanığı Mehmet Karabıyıklı'nın inandığı şahadetine göre müteveffa Mehmet Mustafa Bafidi'nin, Emare
No.2 Satış Senedi tahtın-da sahibi olduğu, Beyarmudu köyü Gobristo mevkiinde kain 314 kayıt No.lu 50. Parselde bulunan 1 dönüm 2 evlekten müteşekkil gayrimenkul malın doğusunda bulunan 1 evleklik kısmının, 4.8.1968 tarihinde 100 KL'e karşılığında, müteveffa Neşet Haydaroğulları'na- sattığına, müteveffa Neşet Haydaroğulları'nın 100 KL'yi ödediğine, müteveffa Neşet Haydaroğulları'nın 1969 yılında satın aldığı kısma kuyu kazdığına ve suyu bulduğuna, Emare No.2 Senedin meşru ivaz karşılığı tarafların iradeleri doğrultusunda şahitler huz-urunda gerçekleştirildiğine, geçerli ve uygulanabilir bir sözleşme olduğuna ilişkin bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, bu bulgu ışığında, Davacıların iddialarını incelemeye devam etmiş ve Davacıların, Davalıların satış sözleşmesini ihlal ettiklerini ispatlayam-adıkları nedeniyle, sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan tazminat taleplerinin ileri gitmesinin hukuken imkansız olduğuna, konu taşınmazın intikal devrinin iyi niyetli bir davranış sonucu yapıldığına ve Davacıları mahrum etmek niyeti ile yapılmadığına bulgu -yapmış ve Davacı No.1 lehine ve Davalı No.1 aleyhine Emare No.2 4.8.1968 tarihli mukavelenin geçerli olduğuna hüküm vererek, Davacıların diğer talepleri ile Davalıların mukabil taleplerini reddetmiştir.

İstinaf konusu davadaki taraflar ile 543/2003 -sayılı davadaki tarafların benzer olup olmadığı ve ihtilaflı hususun daha önceden karara bağlanmış olup olmadığı hususunu karara bağlamadan önce, İstinaf Eden /Davalının, Res- Judicata iddiası bağlamında bu konudaki yasal mevzuata değinmeyi öncelikle yar-arlı buluruz.

Alt Mahkemenin de kararında iktibas ettiği Y/H 36/82 D.22/82 sayılı davada, Res-Judicata prensipleri ile ilgili aynen şöyle denmektedir:

"Herhangi bir taraf gerek davasını veya gerekse müdafaasını kaziyei muhakemeye dayandırmak niyetinde is-e kaziyei muhakeme teşkil ettiği iddia edilen kararın, yargısal bir karar olduğunun, kararın tefhim edildiğinin, kararı veren yargı yerinin böyle bir kararı vermeye yetkili olduğunun, kararın nihai olduğunun, kaziyei muhakemenin ileri sürüldüğü yargısal iş-lemde istenen kararın daha önce neticeye vardırılan karar ile sonuçlandığının ve her iki safhada da tarafların veya seleflerinin (privies) aynı olduklarının kanıtlanması gerekir."

İçtihat kararları bağlamında konuyu esaslı bir incelemeye tabi tutan Alt Ma-hkeme, 543/2003 sayılı hukuk davası sonrasında 29.5.2008 tarihinde verilen kararın yargısal bir karar olduğu, kararın tefhim edildiği, kararı veren yargı yerinin böyle bir karar vermeye yetkili bulunduğunun açık ve ihtilafsız olduğu hususlarında bulgu yapm-ıştır.

Yine Alt Mahkeme, istinaf konusu davadaki taraflar ile 543/2003 sayılı davadaki tarafların durumlarını inceleyip değerlendirmiş ve her iki davadaki tarafların aynı olduğu sonuç ve bulgusunu yapmıştır.

Bu bulgular aleyhine istinaf dosyalanmamıştır-.

Huzurumuzdaki olguları dikkate aldığımızda, Alt Mahkemenin bulgularında hata olmadığı görülmektedir.

Bu istinaf bakımından önemli olan husus, istinaf konusu davaya konu teşkil eden ihtilafın, 543/2003 sayılı davada karara bağlanmış olup olmadığıdır.

- İstinaf Eden/Davalıya göre, istinafa konu olan ihtilaf, 543/2003 sayılı davada çözümlenmiştir.Dolayısıyla, istinaf konusu davanın daha fazla ileri gitmeden iptal edilmesi gerekir.

Alt Mahkeme kararında bu konuda şöyle denmektedir:

"Kanaatimce bu mesele-de res-judicata iddiası ile ilgili bir karara varma çabasında esas düğüm 'kazıyei muhkemenin ileri sürüldüğü yargısal işlemde istenen kararın daha önce neticeye vardırılan karar ile sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı' noktasında bulunmaktadır" (Mavi 100).-


Alt Mahkeme konuyu incelemeye devam etmiş ve kararının devamında şöyle demiştir:

"4.8.1968 tarihli sözleşmenin geçerliliğine yönelik tespit kararı, karar tarihine kadarki 4.8.1968 tarihli sözleşmenin geçerliliğini ve buna bağlı olarak 29.5.2008'e kada-r Neşet Haydaroğulları Terekesinin konu yerde mütecaviz olmadığını karara bağlamış olmaktadır. Ve bu haliyle de 29.5.2008 öncesi Neşet Haydaroğulları Terekesinin mütecaviz olduğu iddiası ile başlatılabilecek herhangi bir yeni dava açısından da olayı sonuçl-andırmış durumdadır.
..................................................
..................................................
29.5.2008'den sonra doğan veya doğacak vakalara dayanarak başlatılan davalar açısından veya konu senedin yarattığı hukuksal durum-dan yararlanamayacak kişiler açısından res-judicata'nın bu son unsurunu taşımayacağı ortaya çıkmaktadır.

Daha farklı bir söyleyişle izah etmeye çalışırsam, 4.8.1968 tarihli sözleşmenin geçerliliğine ilişkin tespit kararı, 4.8.1968 tarihli sözleşmenin yara-ttığı hukuksal ilişki devam ettiği sürece taraflar için yukarda tüm sıraladıklarım ışığında, kesin hüküm teşkil etmektedir.

Bu hukuki ilişkinin sona erdiği süreden sonrası için veya hukuksal ilişkiden yararlanamayan kişiler için ise, ortada kesin hüküm v-ar demek olası değildir.
...................................................
...................................................
543/2003 sayılı davada ortaya konan hukuksal ilişkinin devamı veya varlığı söz konusu değilse artık kesin hükümden söz etmek o-lanaklı olmayacaktır.

..........................................................................................................4.8.1968 tarihli sözleşmenin yarattığı hukuki ilişkinin 30.5.2008'den itibaren bu davadaki Davalı için devam etmediği iddiasınd-adır ve bunu kanıtladığı oranda da res-judicata ilkesine takılmaksızın davasında başarılı olma şansı vardır"
(Mavi 101-102).


Görülebileceği gibi, Alt Mahkeme, davaya konu teşkil eden ihtilaflı hususun daha önceki davada karara bağlanıp bağ-lanamadığını esaslı bir şekilde tezekkür etmiş, 4.8.1968 tarihli sözleşmenin geçerliliğini ve buna bağlı olarak 29.5.2008'e kadar Neşet Haydaroğulları Terekesinin konu yerde mütecaviz olmadığının karara bağlanmış olduğunu kabul etmiştir.

Ancak Alt Ma-hkeme, bu konudaki incelemesine devam ederek, 543/2003 sayılı davaya konu olan 4.8.1968 tarihli sözleşmenin yarattığı hukuksal ilişki devam ettiği sürece bunun taraflar için kesin hüküm teşkil edeceği, hüküm tarihi olan 29.5.2008 tarihinden sonra taraflard-an herhangi birisi 4.08.1968 tarihli sözleşmenin yarattığı hukuksal ilişkiyi sonlandırmışsa artık ortada kesin hükümden söz etmenin olanaklı olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Olgulara göre, Neşet Haydaroğulları Terekesi ile ilgili hukuki ilişkinin 4.8.1-968 tarihinden 29.5.2008 tarihine kadar devam ettiği ve bu sürede mütecavizlik ilişkisinin olmadığı karara bağlanmıştır.

543/2005 sayılı davada istinafa konu yer ile ilgili olarak Davacı ile Davalı arasında var olduğu ileri sürülen hukuki ilişki, Davacı -tarafından sonlandırılmıştır.

İstinaf konusu yerin, 29.5.2008 tarihinden itibaren Davalının kullanım ve tasarrufunda olduğunu ve bu ilişkinin Davacı tarafından sonlandırıldığını dikkate aldığımızda, 543/2003 sayılı davada ortaya çıkan hukuki durumun- devamı ve varlığı nedeniyle kesin hükümden bahsetmek mümkün görülmemektedir.

543/2003 sayılı davadaki hüküm tezekkür edildiğinde, bahse konu hükmün Davalı lehine, herhangi bir hukuki netice yaratmadığı görülür. Konu kararda, Neşet Haydaroğulları Ter-ekesinin 29.05.2008 tarihine kadar mütecaviz olmadığı bulgusu yapılmış ve keza 4.8.1968 tarihli sözleşmenin geçerli olduğuna dair tespit kararı verilmiştir. Davalının istinaf konusu gayrimenkul malı yasal olarak tasarrufunda bulundurduğuna dair 543/2003 sa-yılı davada herhangi bir karar verilmiş değildir.

Davalı da şahadetinde, konu yeri, dava ile ilgili tarihlerde tasarrufunda bulundurduğunu kabul etmiştir.

İstinaf konusu davadaki Davacı ile Davalı arasında, dava ile ilgili tarihlerde herhangi bir hu-kuki ilişki olmadığı bir yana, var olduğu iddia edilen hukuki ilişkinin de sonlandırılmış olduğu ve konunun 543/2003 sayılı davada çözülmediği hükme bağlanmıştır.

Tüm yukardakiler ışığında, Davacı ile Davalı arasında istinafa konu yer ile ilgili ola-rak, 543/2003 sayılı davaya bağlı bir hukuki ilişkinin olduğu ve bu hukuki ilişkinin konu davada çözümlendiği iddiası kabul edilmemelidir.

Yukarıdakiler bağlamında, Alt Mahkemenin bu konudaki bulgusu hatalı olmamıştır.

2.başlık altındaki i-stinaf sebebi reddolunur.

3.başlık altındaki istinaf sebebinin incelenmesi:

543/2003 sayılı hukuk davasında istinaf konusu gayrimenkulün müteveffa Neşet Haydaroğulları Terekesi tarafından tasarruf edilmiş olduğu ile ilgili kesinleşmiş karara -rağmen Davalının konu yeri tereke idare memuru sıfatı ile değil şahsen tasarrufunda bulundurduğuna ve Davalının işgalci olduğuna karar vermekle Alt Mahkeme hata etmiştir.


İstinaf Eden/Davalı, istinaf konusu gayrimenkulü yasal olarak tasarrufunda bulundu-rmuş olmasına rağmen işgalci olduğu hususunda bulgu yapmakla, Alt Mahkemenin hatalı olduğunu iddia etmektedir.
Alt Mahkeme kararında şöyle denmektedir:

"Yukarıda anılan karardaki bulgular göz önünde bulundurulduğunda, bu davadaki Davalının konu yeri tere-ke idare memuru sıfatı ile kullanırım iddiasına bir değer verme şansı yoktur.
..........................................................................................................Tüm bunlardan ve konu ile ilgili sair dile getirilenlerden de hareketle-, ben de dava konusu yeri Davalının şahsen kullanım ve tasarrufunda bulundurduğu sonuç ve bulgusuna ulaşırım

.........................................................................................................
Konu yeri şahsen kullanan Davalının 543-/2003 sayılı davada üretilen karar sonrası tarih olan 30.5.2008'den itibaren dava konusu yeri mütecaviz olarak kullanım ve tasarrufunda bulundurduğu sonuç ve bulgusuna varırım" (Y/H 98/2009 D. 17/2011)(Mavi 103).

Görülebileceği gibi, istinaf konusu y-er Davalının kullanım ve tasarrufunda olduğundan, Alt Mahkeme, Davalının konu yerde işgalci olarak bulunduğu bulgusunu yapmıştır.

İstinaf konusu davadaki olgulara göre Davacı, 543/2003 sayılı davadaki hukuki ilişkinin devam etmediği iddiasınd-adır. Davalı ise, konu yerde, Tereke İdare Memuru sıfatıyla izinli olarak bulunduğunu iddia etmektedir.

Sunulan şahadete göre, konu yer Davalının kullanım ve tasarrufunda olup, Davalı bu hususu şahadetinde kabul etmiştir. Davalının Emare No.2 Sen-ede taraf olmadığı, bu sebeble bir hak talebinde bulunamayacağı, dava konusu taşınmaz malın doğu kısmında bulunan bir evleklik alan ile içerisindeki kuyu ve arteziyen odasının Davalının şahsen kullanım ve tasarrufunda bulunduğu, 543/2003 sayılı dava gereği-nce de
hükme bağlanmıştır.

30.5.2008 tarihinden sonraki süreçte, Davacı ile Davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki olmadığına göre, Davalının hukuki durumunun tespit edilmesi gerekir.

Mütecavizlik konusunun incelendiği Yargıtay/Hukuk 98/-2009 (D.17/2011) sayılı davada şöyle denmiştir:

"Gayrimenkul bir mala tecavüzün ne demek olduğu Yargıtay/Hukuk 106/87 ve 118/87 (D.47/89) sayılı kararda Fasıl 148 Haksız Fiiller Yasası'nın taşınmaz mala tecavüz fiilini düzenleyen 43. maddesi ile birlikte -izah edilmiştir.

Konu kararda şöyle denmiştir:

"Bir taşınmaz mala tecavüzün ne olduğu Fasıl 148 Haksız Fiiller Yasası madde 43'de tanımlanmaktadır.
Madde 43'ün Türkçe çevirisi aynen şöyledir:

Madde 43.
"(1) Taşınmaz mallara el atma, herhangi -bir
kişinin bu gibi mallara, yasalara aykırı olarak,
girmelerini, onlara zarar yapmasını veya müdahale
etmesini anlatır.
(2) Şikayet konusu eylemlerin bölgesel töreye göre
müsaade edilen eylemler olması durumunda, böyle-
bir töre, varlığı saptanırsa, savunma teşkil
eder; ancak taşınmaz mallara el atma konusunda
açılan herhangi bir davada, şikayet konusu
eylemin yasalara aykırı olmadığını kanıtlama yükü
Davalıya aittir.

Yukarıda alıntı yapılan- maddenin içeriğinden de görülebileceği gibi, herhangi bir şahıs diğer bir şahsın tasarrufunda bulunan bir taşınmaz mala kanunsuz olarak girerse ya da kanunsuz olarak müdahale ederse yasal anlamda bir tecavüzcülük durumu doğmaktadır. Ayrıca herhangi bir ta-şınmaz mala önceleri yasal olarak girilse bile sonradan orada kalmaya devam ediliş, bazı hallerde tecavüz sayılabilir."

Görülebileceği gibi bir taşınmaz mala kanunsuz olarak,


Girilirse; veya
b.Zarar verilirse; veya
c.Müdahale edilirse, taşınmaz mala -tecavüz fiili oluşmuş
olur.

Trespass fiilinin niteliği Halsbury's Laws of England 3. edition volume 38 sayfa 734'de şöyle tanımlanmıştır.

"Definition: Trespass (a) is a wrongful act (b), done in disturbance of the possession of property of
a-nother, or against the person of another
against his will."

Bu tanıma göre, tecavüz (a) haksız ve kanunsuz bir fiil ile (b) başkasının bir gayrimenkuldeki tasarruf haklarına karşı yapılan rahatsızlığı veya (c) kişiye iradesi dışında yapılan saldırıy-ı anlatır.

İstinaf Eden/Davalı, Neşet Haydaroğulları Terekesinin İdare Memuru olmasına rağmen, konu yeri şahsen tasarrufunda bulundurduğunu kabul etmektedir.

Huzurumuzdaki meselede, konu gayrimenkul mal ile ilgili olarak, Davacı ile Davalı arasında herha-ngi bir hukuki ilişki olmadığı kayıtlardan anlaşılmaktadır.Davalının konu yerde izinli bulunduğuna dair herhangi bir şahadet sunulmamıştır. Davalı konu yerde, 543/2003 sayılı davadaki hüküm sonrasında ve 29.5.2008 tarihinden sonra izinsiz ve haksız olarak -bulunduğu, sunulan şahadet bağlamında Davacı tarafından kanıtlanmış bulunmaktadır.

Bu durumda ilgili yasal mevzuat bağlamında Davalının istinaf konusu yerde mütecaviz olarak bulunduğu kabul edilmelidir.

Bu konu ile ilgili Alt mahkeme kararında şöyle denm-iştir:

"29.5.2008 tarihli 543/2003 sayılı davadaki kararda yer alan 'mal halen Davalı No.2 adında kayıtlı bulunmaktadır".
...."......................................... Emare No.3 ışığında, dava konusu taşınmazın sahibinin Davacı olduğuna; bozuk bir vinci-n konu yerde bulunduğunu kabul eden Davalı tanıkları Mehmet Keleşzade ile Fevzi Tan'ın şahadetleri ve şahadetini genelde güvenilir bulduğum Davacı Tanığı İsmail Sağlamer'in konu yere araçlar konduğu özlü şahadeti ışığında, konu yere araç koymak suretiyle D-avalı tarafından tecavüz yapıldığına, bunun ötesinde tellemenin engellendiğine ve tüm şahadetten hareketle de konu yerden Davalı tarafından su alımı yapılmak suretiyle de tecavüze devam edildiğine yönelik bulguya varırım.
..................................-............................Kaldı ki Davalı Ağustos 2008 tarihi itibarıyla da mütecaviz konumdadır. Dolayısıyla da sırf bu noktadan hareketle de Davacının davasının iptali yönüne gidilmesi uygun görülmez" (Mavi 107).


Görülebileceği gibi Alt Mahkeme, -istinafa konu taşınmaz malda Davalının mütecaviz olarak bulunduğuna bulgu yapmıştır.

Sunulanlar bağlamında Alt Mahkemenin bu bulgusunun hatalı olduğuna ikna edilmedik.

Yukarıda izah edilen nedenlerle, Alt Mahkemenin kararı
hatalı değildir.

3.başlık al-tındaki istinaf sebebi reddolunur.

Netice olarak, İstinaf Eden/ Davalının istinafı
reddolunur.

İstinaf masrafları, İstinaf Eden tarafından ödenecektir.




Hüseyin Besimoğlu Emine Dizdarlı Gülden Çiftçioğlu
Yargıç Yargıç- Yargıç



26 Ekim, 2015











7






Full & Egal Universal Law Academy