Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 126/2011 Dava No 24/2011 Karar Tarihi 22.12.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 126/2011 Dava No 24/2011 Karar Tarihi 22.12.2011
Numara: 126/2011
Dava No: 24/2011
Taraflar: Asra Babayiğit, yetkili vekili Derviş Babayiğit ile Naci Umaç arasında
Konu: Ara emri - Ara emri verilmesine ilişkin prensipler - Ara emri istidasının reddi - Ret kararına karşı istinaf - Davanın görüşüüp karar bağlanmasına değin geçici ara emrinin kesinleştirilmesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 22.12.2011

-D. 24/2011
Yargıtay/Hukuk No: 126/2011
(Girne Dava No: 972/2011)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti : Narin F.Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.


İstinaf eden : Asra Babayiğit, yetkili vekili Derviş Babayiğit
vasıtasıyle Mus-tafa Hacı Ali Sitesi, No.4 Blok
2, Daire 6, Girne.
(Davacı)

ile

Aleyhine istinaf edilen : Naci Umaç, Babayiğit Otel n/d
Marryland Hotel, Zeytinlik.
(Davalı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına : -Avukat Mustafa Güryel adına Avukat Leyla Bahar
Aleyhine istinaf edilen hazır değil.

Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Talat Usar'ın 972/2011 sayılı davada 1.11.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


--------------------------


H Ü K Ü M

Narin F.Şefik : Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan :İstinaf Eden/Davacı Girne Kaza Mahkemesinin 25/4/2011 tarihli ara emri istidasını reddetmesi üzerine bu istinafı -dosyaladı.







İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Bu istinafta İstinaf Edenden Davacı, Aleyhine İstinaf Edilenden ise Davalı olarak bahsedilecektir.

İstinafa ilişkin olgular özetle şöyledir.

Davacı 25.4.2011 tarihinde Davalı aleyhine Hukuk Muhakemeleri U-sulü Tüzüğü Emir 2 nizam 1 altında bir dava ikame etti.

Davacı aynı tarihte bu istinafa konu tek taraflı istida dosyalayarak,
Girne, Zeytinlik, Koçan No.1821, Pafta/Harita XII/14. E.1, Parsel 196/1 üzerinde kâin Babayiğit Otel'i n/d Marryland Otel olar-ak bilinen tesisi ve/veya işyerini işbu dava sonuçlanıncaya değin Davalı ile ajanlarının ve/veya vekillerinin ahara kiralanmasını ve/veya devredilmesini, paralı ve/veya parasız aharın istifadesine verilmesini ve/veya ahar tarafından işletilmesini men eden -Mahkeme emri;
Davacı ile ajanlarının ve/veya vekillerinin ve/veya müstahdemlerinin haricinde işbu dava sonuçlanıncaya değin yukarıda para "A"da belirtilen Otele ve/veya tesise girmelerini ve/veya herhangi bir şekilde müdahalede bulunmalarını men eden Mahk-eme emri;
talep etti.

İstidayı tek taraflı tezekkür eden Mahkeme (A) paragrafı gereğince emir verdi, (B) paragrafındaki talep ile ilgili Davalının gıyabında emir vermeyi uygun görmeyerek istidanın bütünüyle görüşülmesini temin için istidanın Davalıy-a tebliğ edilmesine emir verdi.

Davalının istidaya itiraz dosyalamasının akabinde istidanın duruşması yapıldı ve Mahkeme 1.11.2011 tarihinde verdiği kararında, karara bağlanması gereken konunun ciddi olduğuna, dava konusu gayrimenkulün üçüncü -kişilerin tasarrufuna devredilmesi halinde eski duruma dönüşün çok zor olacağına ve talep edildiği gibi bir emir verilmesi halinde Davacının ileride Davalıya nazaran daha büyük müşkülata uğrayacağına ilişkin bulgu yaptıktan sonra, Davacının iddialarının te-melini teşkil eden sözleşmenin Mahkemeye sunulmamış olmasını çok büyük bir eksiklik olarak değerlendirmiş ve Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin olduğunu ispatlayamadığı gerekçesi ile istidayı red ve iptal ederek geçici ara emrini yürür-lükten kaldırmıştır.

Davacı İlk Mahkemenin bu kararından istinaf dosyalamıştır.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacının istinaf ihbarnamesinde 5 istinaf sebebi bulunmaktadır.

İstinaf sebepleri şöyledir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Mahkemeler Yasası'nın 41(-1) maddesi tahtında ara emri prensiplerini değerlendirirken Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin mevcut olmadığına dair bulgu yapmakla davanın esasına ilişkin bir karar vermiş sayıldığından hata etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, 25-.4.2011 tarihli istidaya ilişkin sunulan şahadet ve mezkûr istidaya ve itiraznameye merbut yemin varakası dikkate alındığında Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin mevcut olmadığına dair bulgu yapmakla hata etmiştir.
Muhterem Bidayet Mah-kemesi, Davacının taraflar arasındaki 14.10.2009 tarihli sözleşmeyi Davalının ihlâl ettiğine dair bir iddiası olmamasına rağmen 14.10.2009 tarihli sözleşmenin bu iddialarının merkezini oluşturduğuna kanaat getirerek Davacının mezkûr sözleşmeyi Mahkemeye ib-raz etmediği gerekçesi ile Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin olmadığı hususunda bulgu yapmakla hata etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, ara emrinin kesinleşmesi halinde Davalının herhangi bir zararı olmayacağı Davacının ise zarara u-ğrayacağına kanaat getirdiği ve/veya bulgu yaptığı halde Davacının istidasını reddetmekle hata etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, ahval ve şerait altında Davacının istidasını reddetmekle ve Davalı leyhine masraf vermekle hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİ-A VE ARGÜMANLARI:

Davacı Avukatı istinaf duruşmasındaki hitabında, Davacının yetkili vekili ile Davalı arasında 14.10.2009 tarihinde koşula bağlı bir sözleşme akdedildiğini, mezkûr sözleşmeye göre geçici izinlerin süresi içerisinde temin edilmemesi halind-e sözleşmenin taraflar arasında herhangi bir yükümlülük doğurmayacağını, istidaya ekli yemin varakasında ifade edilen bu olgunun Davalı tarafından dosyalanan itiraza ekli yemin varakasında ve şahadette kabul edildiğini, bu nedenle ihtilafsız olgu haline ge-ldiğini, Davacının sözleşmenin Davalı tarafından ihlâl edildiğine ilişkin bir iddiası bulunmadığını buna rağmen İlk Mahkemenin sözleşmenin Davalı tarafından ihlâl edildiği iddiasını varmış gibi hareket ederek sözleşmenin ibraz edilmemesini eksiklik olarak -kabul ettiğini, dolayısıyle İlk Mahkemenin layihaları ve şahadeti yok sayarak Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunmadığına ilişkin bulgu yapmakla hata ettiğini Yargıtay/Hukuk 44/82 D.9/83'de belirtilen prensipleri gözardı ettiğini,- bu nedenle İlk Mahkemenin istidayı reddetmekle hata ettiğini ileri sürmüştür.

İNCELEME:

Bu istinafta Aleyhine İstinaf Edilene tebliğ yapılmasına rağmen istinaf duruşmasında hazır olmamış ve istinaf gıyabında dinlenmiştir.

Bu istinafta istinaf sebeple-rini tek başlık altında ele alacağız.

Muhterem İlk Mahkeme dava konusu sözleşmenin ibraz edilmemesini büyük bir eksiklik olarak kabul etmekle ve ilk nazarda Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin olmadığı bulgusunu yapmakla hata etmiştir:-

Davacının 25.04.2011 tarihli istidasındaki talebleri daha önce ifade ettiğimiz gibi (A) ve (B) paragrafları şeklinde tasnif edilmiş olmasına karşın, Davacı (B) paragrafındaki talebinde ısrarlı olmamıştır.

Davacının istidasının (A) paragrafında vücut bu-lan talebi esas itibarıyle davanın neticesine değin tarafların statükosunun korunmasına yönelik olup, dava konusu gayrimenkulün ve/veya Otelin Davalı tarafından başkalarına devredilmesinin ve/veya tasarrufuna verilmesinin ve/veya kiralanmasının önlenmesine- mütedairdir.

İlk Mahkeme yapılan duruşma sonucunda ara emri verilmesi ile ilgili hukuki prensipleri doğru şekilde ifade ettikten sonra, Davacının davasının ciddi olduğu, böyle bir emir verilmemesi halinde ileride telâfisi mümkün olmayacak bir zararın do-ğacağı ve eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususlarında bulgu yaptıktan sonra ve daha ileri giderek daha önce verdiği geçici ara emrinin kesinleşmesi halinde Davalının uğrayacağı müşkülatın, emrin iptal edilmesi halinde Davacının uğrayacağı müşkülata na-zaran daha az olacağına dair bulgu yapmıştır.

Bütün bu bulgularına rağmen İlk Mahkeme, Davacının dava konusu 14.10.2009 tarihli sözleşmeyi ibraz etmemesini önemli bir eksiklik olarak değerlendirmiş ve Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtilerin -ispat edilemediği esasından hareketle geçici ara emrini iptal ederek, Davacının istidasını reddetmiştir.

Ara emri verilmesi ile ilgili uygulanacak prensipler yerleşmiş olup, birçok Yargıtay kararında tekrarlanmıştır. Bu hususta içeriğinde birçok başka ka-rara da değinilen Yargıtay/Hukuk 40/93 (D. 23/93) sayılı karara atıfta bulunuruz.

Bilinen temel prensiplerden bir diğeri de ara emirlerinin maksadının davayı tümden neticelendirmek olmadığıdır. Ara emirlerinin temel amaçlarından biri tarafların statüsünü- karşı tarafa zarar vermeden korumaktır.

Bu nedenle birçok ahvalde ihtilâfın nihai duruşmasının akıbeti kuşkulu bile olsa ortada ciddi bir sorun varsa ve Davacının davasını destekleyecek yeterli materyal Mahkeme huzurunda ise diğer şartların da elverişli -olması halinde talep edilen ara emrinin verilmesi gerekmektedir.

Söylediklerimizin tercümesi niteliğinde olan ve Yargıtay/Hukuk 91/2010 (D.1/2011) sayılı kararda atıfta bulunduğumuz 1984 I All England Law Report, sayfa 225'de yayımlanan Cayne v Global N-atural Resources davasında şöyle denmiştir.

-"For the purposes of an application for an interlocutory
İnjuction there is a triable issue between the parties if there is a serious question to be tired (one for which there is some supporting material) of which the outcome is uncertain"
.............-.....................................................................................................
"... It is sufficient of there is a serious question to be tried, that is to say there is some supporting material for the plaintiff's case and outcome of- the eventual trial on that issue is in doubt."
-
Özellikle Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin neler olduğunu ifade ederken bizdeki birçok kararda "belirti" sözcüğünün anlamı objektif anlamda tanımlanmıştır.

İlk Mahkemenin de kararında temas ettiği Yargıtay/Hukuk 44/82 (D.9/83) sayı-lı kararda 'belirti' sözcüğünün anlamı Müstedinin ileri sürdüğü iddialarında haklı olabileceğine ilişkin bazı işaretlerin bulunması diye tarif edilmiştir. "İşaretlerden kastedilen nedir?" sorusunu sorduğumuzda bunun subjektif bir tanımı bulunmamakta ve her- davanın olgularına göre değişmektedir.

Bizim içtihatlarımızı yukarıda örnek verdiğimiz Cayne v Global Natural Resources davası ile birlikte değerlendirdiğimizde, Davacının iddialarında haklı olabileceğine dair bazı işaretlerin bulunduğu konusunu inceler-ken, Davacının iddialarını destekleyecek yeterli materyalin Mahkeme huzurunda bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği sonucuna varmamız mümkündür.

Buradaki materyal sözcüğünün anlamı hukukidir ve yemin varakaları dahil layihalar, şahadet ve diğer de-lil kıymetindeki emareler anlamında alınmalıdır.

Burada önemli olan davanın akıbetinin ne olacağı değil, Mahkeme huzurunda yargılanabilir nitelikte bir ihtilâf ve Davacının iddialarını destekleyen işaretlerin bulunup bulunmadığıdır.

Bu meselede, İlk Mah-keme karara bağlanması gereken konunun ciddi olduğunu kararında tespit etmiştir. Bu husus istinafta ihtilâf mevzu değildir. Dolayısıyle bu safhada belirlenmesi gereken konu İlk Mahkemenin huzurundaki şahadeti, emareleri ve layihaları değerlendirip Davacını-n iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin olmadığına ilişkin bulgu yaparken hata yapıp yapmadığıdır.

Davacının vekili tarafından düzenlenen istidaya ekli yemin varakasının 3. paragrafındaki iddiası şöyledir.

"3. Takriben 14.10.2009 tarihinde söz -konusu otel ile
ilgili olarak Davalı ile koşula bağlı yazılı bir sözleşme yaptım. Mezkûr sözleşme sair hususlar yanında, aşağıdaki şartları da ihtiva ediyordu.
Taraflar arasında 14.10.2009 tarihli mezkûr sözleşmenin imzalanmasından sonra (14) gün içeris-inde otelin faaliyete geçebilmesi için (işletme izni, alkol ruhsatı v.s) gibi geçici izinlerin alınması ön koşul ve esaslı bir koşul olarak kabul edilmiştir.
Keza geçici izinlerin alınmasına müteakip 6 ay içerisinde de kat'i ve/veya kesin izinlerin alınmas-ı ön koşul olarak kabul edilmiştir.
Taraflar geçici ve/veya kat'i izinlerin alınmaması durumunda 14.10.2009 tarihli sözleşmenin geçersiz ve/veya hükümsüz olacağını kabul etmişlerdir.
Yine taraflar kat'i ve/veya tüm izinlerin alınması şartına bağlı olarak -3 yıllık bir kira sözleşmesi yapmayı kabul etmişlerdir."


Görülebileceği gibi yemin varakasının 3. paragrafı adı geçen 14.10.2009 tarihli mukavelenin içeriği olduğu iddia edilen kısımlar ihtiva etmektedir.

Davalı itiraza ekli yemin varakasının 4. paragra-fında 14.10.2009 tarihli sözleşmenin mevcudiyetini kabul etmiştir. Meselenin daha iyi anlaşılmasını sağlamak için itiraza ekli yemin varakasının 4. paragrafının ilgili kısmını karara aktarmayı uygun gördük.

"4.Davacı/Müstedinin istidaya ekli yemin varaka-sının 3.
paragrafında belirtilen ve taraflar arasında imzalanmış olan 14.10.2009 tarihli ve/veya takriben o tarihlerdeki sözleşmenin mevcudiyeti haricindeki tüm iddiaları red eder, isbatını talep ederim. İleri sürülen iddialara cevaben, sözleşmenin 1. ma-ddesi gerekli olan geçici izinleri sözleşmenin imzalandığı tarih olan 14.10.2009 tarihinden ve/veya takriben o tarihlerden itibaren en geç 14 gün içerisinde Derviş Cemal Babayiğit tarafından alınması mükellefiyetini düzenlemektedir. 14.10.2009 tarihli ve/v-eya takriben o tarihli sözleşmenin 4. maddesi ise gerekli geçici izinlerin süresi içinde temin edilememesi halinde işbu sözleşmenin taraflar arasında herhangi bir yükümlülük doğurmayacağını ve mezkûr sözleşmenin imza edilmesinden önceki hukuki durumun ayne-n devam edeceğini belirtmektedir. 14.10.2009 tarihli ve/veya takriben o tarihli sözleşmeden önceki hukuki durum ise, 15.2.2008 tarihli (Ek 1 Sözleşme) ve/veya takriben o tarihli sözleşme çerçevesinde düzenlenmiştir. 15.2.2008 tarihli ve/veya takriben o tar-ihli sözleşmenin süresi ise 7 yıl olarak belirlenmiş ve dava konusu taşınmaz ve/veya hotel ve/veya tesis işletmem için bu çerçevede kirama verilmiştir."

Görülebileceği gibi Davalı yemin varakasında 14.10.2009 tarihli sözleşmeyi kabul etmiş ancak geçici i-zinlerin Davacının vekili tarafından alınacağını, bunun yerine getirilmediğini ve Ek 1'de bulunan sözleşmeye bağlı olarak eski hale dönüldüğünü iddia etmektedir.

Taraflar arasındaki ihtilâfı izah eden yukarıdaki paragraflardan ve her iki yemin varakasın-ın bütününden anlaşılan, Davacının davasının, Davalının mukaveleyi ihlâl ettiği esasına dayanmadığıdır. Davacı 14.10.2009 tarihli mukaveledeki şartın yerine getirilmediği nedeniyle mukavelenin ortadan kalktığını ve Davalının mütecaviz duruma düştüğünü, Da-valı ise geçici izin alma şartının yerine getirilmemesi halinde durumun sözleşmeden önceki hale döneceğini ve Ek 1 sözleşme tahtında sözleşmenin 7 yıl süreli olduğunu ve mütecaviz olmadığını ileri sürmektedir.

İlk Mahkeme kararında taraflar arasındaki i-htilâfın temelinde yatan olgunun taraflar arasındaki 14.10.2009 tarihli yazılı sözleşmenin Davalı tarafından ihlâl edildiği noktasından hareket etmiş ve Davalının 14.10.2009 tarihli sözleşmeyi ihlâl ettiğine dair ilk nazarda bazı belirtilerin bulunup bulun-madığını incelerken 14.10.2009 tarihli mukavelenin ibraz edilmemesini eksiklik olarak kabul etmiştir.

Bu meselede ne Davacı Davalının akdi ihlâl ettiğini, ne de Davalı 14.10.2009 tarihli sözleşmenin yürürlükte olduğunu ileri sürmüştür.

Taraflar aras-ında 14.10.2009 tarihinde geçici ön izin alma şartına bağlı bir sözleşme yapıldığı ve geçici ön izinlerin alınmadığı olgusu taraflar tarafından kabul edildiğinden her iki taraf bakımından İlk nazarda ve ara emri maksatları için 14.10.2009 tarihli mukavelen-in mevcudiyeti kabul edilmiş sayılmalıdır. Bu nedenle ara emri maksatları bakımından mukavelenin ibraz edilmemesi bir eksiklik olarak değerlendirilmemesi gerekirdi.

14.10.2009 tarihli mukavelenin ibraz edilmemesi mevcut şahadetin dikkate alınmamasına ge-rekçe teşkil etmez. Davalının mütecaviz olup olmadığı davanın esasını ilgilendirmektedir. Her iki taraf koşula bağlı bir sözleşmenin koşulunun yerine getirilmediğini iddia ettiğine göre bu olgunun ilk nazarda Davacının davasında haklı olduğuna dair belirti-lerin bulunduğu bulgusunun yapılması için yeterliydi.

Bu neticeden hareketle İlk Mahkemenin huzurundaki layihalar ve şahadet, Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunduğu bulgusunu yapması ve diğer bulguları ile birlikte geçici ara emrin-i davanın görüşülüp neticelendirilmesine değin kesinleştirilmesi için yeterliydi, İlk Mahkeme istidayı reddetmekle hata etmiştir.

NETİCE:

Yukarıdakiler ışığında İlk Mahkemenin Davacının istidasını red ve iptal eden emri iptal edilir.

İlk Mahkeme t-arafından daha önce verilen geçici ara emrinin aynı şartlarla davanın görüşülüp neticelendirilmesine değin kesinleştirilmesine emir verilir.

İstida ve İstinaf masrafları Davalı tarafından ödenecektir.



Narin F.Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet -Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç


22 Aralık, 2011




12






Full & Egal Universal Law Academy