Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 12/2016 Dava No 11/2018 Karar Tarihi 06.04.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 12/2016 Dava No 11/2018 Karar Tarihi 06.04.2018
Numara: 12/2016
Dava No: 11/2018
Taraflar: Menteş Aziz İle Sezai Kıraçoğlu arasında
Konu: Avukatın müvekkili aleyhine yaptığı ikrar veya beyanlar
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 06.04.2018

-D.11/2018 Yargıtay/Hukuk 12/2016 (Lefkoşa Dava No: 603/2015)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri Hakkı


İstinaf eden: Menteş Aziz, Lefkoşa.
(Davalı)

- ile -


Aleyhine istinaf edi-len: Sezai Kıraçoğlu, Karaoğlanoğlu -
Girne.
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat İzzet Erkanlılar.
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Abdurrahman Şeref.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Tacan- Reynar'ın 603/2015
sayılı davada, 30.11.2015 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.

---------------


K A R A R


Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davalı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin, 30.11.2015 tarihinde verdiği hükme karşı- bu istinafı dosyaladı.




İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Bundan böyle Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı ve İstinaf Eden/Davalı sadece Davacı ve Davalı olarak anılacaktır.

Davacı, 29.1.2015 tarihinde Davalı aleyhine dosyaladığı davada, Davalının, dava ile i-lgili tarihlerde Avukatı olduğunu, Mehmet Savarona isimli şahsın aleyhine açtığı 52/2002 sayılı dava ile mezkur şahsın kendi aleyhine açtığı 1939/2001 sayılı davaların karşılıklı olarak neticelendiğini, 52/2002 sayılı davada lehine 25.000stg, 1393/2001 say-ılı davada da aleyhine 16,250 stg için hüküm çıktığını, aradaki fark olan 8750 stg'nin Davalıya ödenip her iki dava için dosyalanan istinafların geri çekildiğini, Davalının tahsil ettiği 8750stg'ni Davacıya ödemediğini iddia ederek, bu miktarın faizleri il-e birlikte ödenmesini talep etti.

Davalı dosyaladığı Müdafaa Takririnde, Davacının iddialarını reddederek, Davacının alacağının zaman aşımına uğradığını, bu iddialarına halel gelmeden, mezkur davaların istinafında Davacının "8750stg ve faizleri alacağı g-özükmektedir" şeklindeki beyanları kabul ettiğini, ancak "bu alacağımızı ve dava masraflarını da aldığımız cihetle talep edilen şeklinde istinafın geri çekilmesine herhangi bir itirazımız yoktur" beyanının doğru olmadığını, mezkur davalar nedeniyle herhang-i bir miktar almadığını, "alacağımızı ve dava masraflarını da aldığımız" cümlesinin sehven yazıldığını iddia ederek, davanın masraflarla iptalini talep etti.

Davacı, Avukatı vasıtasıyla dosyaladığı Müdafaaya Cevap Takririnde, Davalının iddialarına cevap -vererek, tümünü reddetti.

Alt Mahkemenin bulgularına göre, olgular şöyledir:

Girne Kaza Mahkemesinde birleştirilerek dinlenen 52/2002 ve 1939/2001 sayılı davalarda, Davacıyı Avukat olarak Davalı temsil etmiştir.

Girne Kaza Mahkemesi, 52/2002 sayılı da-vada bu davadaki Davacı lehine, Mehmet Savarona isimli şahıs aleyhine 25,000stg meblağ, bu meblağ üzerinden tamamen tediye tarihine kadar %4 faiz ve dava masrafı;

1939/2001 sayılı davada ise Mehmet Savarona lehine, bu davadaki Davacı aleyhine 16,250stg m-eblağ bu meblağ üzerinden 9.2.2007 tarihinde tamamen tediyesine değin %4 faiz ve dava masrafları için hüküm ve emir verildi.

Her iki dava için istinaf dosyalanmış, Yargıtay/Hukuk 35/2007 ve Yargıtay/Hukuk 36/2007 sayılı istinaflar 28.1.2013 tarihinde net-icelenmiştir.

28.1.2013 tarihli Yargıtay tutanaklarına göre Mehmet Savarona'nın Avukatının beyanı şöyledir:

"Av.Rifat Reis: Geçen celsede bir mutabakat sağlayarak bu
mutabakatı zabıtlara geçirdik. Aynı mutabakatla birleştirilmiş istinaflardaki davala-rda birer de aleyhine istinaf eden aleyhine bir hüküm ve bir diğerinde de istinaf eden aleyhine 25000stg'lik bir hüküm verdi. Geçmişte beyan ettiğimiz gibi taraflar istinafa konu davalardaki alacaklarından feragat edecek ve bu şekli ile bu hükümleri her ik-i taraf da iptal edecektir. Bu şartlar baki kalmak üzere ve istinaf edenin halen idari yollardan öncelikli kiralama hakkı olduğuna dair hakkına halel gelmeksizin istinafı geri çekeriz."



Bu beyana karşılık Davacının Avukatı sıfatıyla Davalının yaptığı b-eyan şöyledir:

"Av.Menteş Aziz: Yapılan teklifi kabul ederiz, 52/2002
sayılı davada yani Yargıtay/Hukuk 36/2007 sayılı istinafa konu davada lehimize 25.000stg meblağ ve faizleri için hüküm verilmiştir. Keza 35/2007 sayılı istinafa konu 1939/2001 sayıl-ı davada da aleyhimize 16.250stg ve faizleri için hüküm verilmiştir. Bu durumda bizim istinaf edenden 8750stg ve faizleri alacağımız görülmektedir. Bu alacağımızı ve dava masraflarını da aldığımız cihetle talep edilen şekilde istinafın geri çekilmesine her-hangi bir itirazımız yoktur."


Mahkeme huzuruna celbedilen Yüksek Mahkeme Mukayyitliği Memuru Göral Halksever'in Emare No.1 olarak sunduğu 36/2007 sayılı istinaf dosyası ve Emare No.2 olarak 35/2007 sayılı istinaf dosyasındaki kayıtlara göre, yukarıda bel-irttiğimiz 28.1.2013 tarihli celseden önceki 26.9.2012 tarihli celsede yapılan beyanlar, tutanaklara göre şöyledir:

"Av.Rifat Reis: Huzurunuzda 35-36/2007 sayılı istinaflar
vardır.Her ne kadar da uzun süredir askıda bulunsa da bu süre zarfında taraflar- arasındaki meseleyi idari mekanizma içinde çözmek için gerek istinaf eden, gerekse aleyhine istinaf edilen olarak büyük çabalar oldu. Bu çabaların sonucunda da konu taraflar arasında çözümlenmiş olacaktır. Gerek bunun gerçekleşmesinin mümkün olup olamayac-ağına olanak sağlamak , ama olmayacaksa bile her halûkarda yine geçmiş celselerde bu iki davada Bidayet Mahkemesinde görüşülürken bu davalarda verdiği hükme göre, aleyhine istinaf eden lehine 9.000stg civarında bir alacağın hükmü doğmuştur. Daha önceki cel-sede de bu istinafın geri çekilmesi halinde meslektaşım kendilerinin bu paradan feragat edeceklerini ve idari mekanizma içinde bu sorun çözülsün veya çözülmesin zikrettiğim hükmü sıfırlamak kaydı ile bu istinafları geri çekeceğim.

Av.Menteş Aziz: Yapılan -beyana iştirak ederim. İstinafın
geri çekilmesi durumunda hükümden doğan alacaklarımızdan
feragat edeceğimizi beyan ederiz."



Huzurundaki şahadeti değerlendiren Alt Mahkeme, Davacı lehine Davalı aleyhine 8.750stg meblağ 9.2.2007'den 28.1.2013'e kad-ar yıllık %4 oranında faiz, 29.1.2013 tarihinden tamamen tediye tarihine kadar yıllık %4 faiz ve 2500TL dava masrafı için hüküm verdi.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalının dosyaladığı istinaf ihbarnamesinde 7 istinaf sebebi bulunmaktadır.

İstinaf duruşması-nda Davalıyı temsil eden Avukat, istinaf sebeplerini 3 başlık altında sunmuştur. Bunları tek başlık altında inceleyebiliriz.

Buna göre:

I. Muhterem Alt Mahkeme, Davacı lehine Davalı aleyhine
8750 stg ve faizler için hüküm vermekle hata etti-.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

İstinaf sebeplerini özetleyen Davalı Avukatı yaptığı hitabında, kısaca: Alt Mahkemenin tutanakları eksik yorumladığını, karşı tarafın kendi istinafını geri çekmesi için bakiye hükümlü alacaktan feragat edilmesi şartın-ı teklif ettiğini, Davalının bu teklifi kabul ederek istinafların geri çekilmesini sağladığını, Yargıtay zabıtlarının başka anlamda yorumlanması imkanının bulunmadığını, mezkûr zabıtların ödemenin yapıldığını göstermediğini, Alt Mahkemenin buna hiçbir kıym-et vermediğini, Davalının müvekkili nam ve hesabına hareket ettiğini, kendisinin bir para aldığının konu edilemeyeceğini, dava zabıtları dışında böyle bir olgunun ispatlanması gerektiğini ama bunun yerine getirilmediğini, davaya alacak muamelesi yapıldığın-ı, Avukatın görevini ihmal ettiğine ilişkin bir dava dosyalanmadığını, her halûkarda Alt Mahkemenin faizi hüküm tarihinden başlatması gerekirken 29.1.2013 tarihinden başlattığını ve bunun hata olduğunu ileri sürerek, istinafın kabulü ile davanın reddi gere-ktiğini ileri sürdü.

Davacı Avukatı ise, Alt Mahkemenin kararında hata olmadığını, Davalının beyanın sehven yapıldığı iddiasının ispatlanamadığını, Davalının Avukat Rifat Reis'i tanık olarak çağırmamasının izahının bulunmadığını, mevcut tutanakların par-anın alındığını açıkça gösterdiğini, başka türlü bir yorumun mümkün olmadığını, Davalının istintakında söylediklerinin iddialarıyla çeliştiğini ileri sürerek, istinafın reddini talep etti.

İNCELEME:

İstinaf sebepleri, zabıtlar, emareler, tarafların idd-ia ve argümanları incelenip değerlendirildi.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacı lehine Davalı aleyhine
8750 stg ve faizler için hüküm vermekle hata etti.

Davalının Müdafaa Takririnde, zaman aşımı iddiası olmasına rağmen, bu husus Alt Mahkemede konu edi-lmediği ve istinaf konusu yapılmadığı için zaman aşımı konusunun incelenmesi gerekmemektedir.

Bu meselede Davacı, 52/2002 sayılı davada, Avukatı olan Davalı aleyhine dava açtığından, öncelikle bir avukatın müvekkili adına yaptığı ikrar veya beyanlar bağl-amındaki yetkisini inceleyip karara bağlayan ve uzun yıllar bu konulardaki prensipleri uygulana gelen Swinfen v Lord Chelmsford davasına atıfta bulunarak başlamayı uygun gördük. Bu davada belirtilen prensibe göre, bir avukat müvekkili adına, kendi yargısı-nca dürüstçe ve uygun olduğuna inandığı ikrarlarda bulunabilir. Ancak davanın selametini etkileyecek konularda buna yetkili değildir. Bu husus aşağıdaki şekilde izah edilmiştir:

"A barrister (or other advocate) may make any admission on
behalf of his c-lient which, in the honest exercise of his judgement, he thinks proper;but he has no authority on matters collateral to the suit. (8 W.R. 545 Cockle's Cases and Statutes on Evidence, 8. ed. Sayfa 39)"


Bu konu daha açık bir şekilde izah edilerek şöyle den-miştir:

"The conduct and control of the cause are left necessarily
to counsel. If a party desires to retain the power of
directing counsel how the suit shall be conducted, he
must agree with some counsel willing to bind himself.
Although coun-sel has complete authority over the suit,
the mode of conducting it and all that is incident to it,
such as withdrawing the record, withdrawing a juror, or
calling a witness, or selecting such as in his discretion
he thinks ought to be called-, and other matters which
properly belong to the suit, and the management and
conduct of the trial, he has not, by virtue of his
retainer in the suit, any power over matters that are
collateral to it..."(Bkz.1860 ER 1436)


Buna göre, bir davay-ı yürütme ve kontrol avukatta olmalıdır. Eğer taraf olan biri, avukatının yönetim yetkilerine sınırlama getirip nasıl davranacağını belirlemek istiyorsa bu konuda bağlayıcı nitelikte bir anlaşma yapmalıdır. Avukat, davanın takibi, uygulaması ve bunlarla il-gili herşey için tam yetkiye sahiptir; davayı geri çekme, çağıracağı tanıkları veya bunları takdirine göre belirleme, davayı yönetme ve duruşmayı yapma gibi. Buna rağmen avukat tutma varakasıyla sahip olduğu yetkinin üzerinde bir yetkiye sahip değildir.

B-ir avukatın yetkisi dışına çıkarak ikrarlarda bulunması müvekkilinin hak ve menfaatlerini gözetmemesi, davanın sonucunu etkileyecek beyanlarda bulunması veya müvekkilinin iradesi dışında anlaşma yapmasının sonuçları mesleki ihmal, avukatlık sözleşmesini ih-lâl, yetkinin kötüye kullanılması gibi hukuki sonuçlar doğurabilir. Böyle bir sonuç ise, işlem ve eylemlerden zarar görene avukatı aleyhine dava açma hakkı vermektedir.

Huzurumuzdaki istinafa konu davanın layihalarına baktığımızda, Davacının, Davalıya kar-şı mesleki ihmal nedeniyle veya yetkisini kötüye kullanarak davayı neticelendirdiğine veya hükümlü alacağın ödendiği ile ilgili doğru olmayan beyanda bulunduğuna, bu nedenlerle Davacının zarara uğradığına ilişkin herhangi bir iddia veya dava sebebi olmadığ-ı görülmektedir.

Davacı davasında, Davalının Mehmet Savarona isimli kişiden 52/2002 sayılı davadan olan alacağına karşılık olarak Yüksek Mahkeme tutanaklarına göre 8750 stg aldığını ve kendisine ödemediğini iddia etmekte ve alacağının ödenmesini talep et-mektedir.

Bir avukat, müvekkili adına tahsil ettiği hükümlü borç miktarını müvekkiline ödemekle yükümlüdür. Bu mükellefiyet müvekkili ile arasındaki sözleşmenin gereğidir. Davacı, Talep Takririnin 12. paragrafında, alacağını avukat ile müvekkil arasındaki- ilişkisinin ihlaline dayandırdığından, Talep Takririnin dava sebebinden yoksun olduğunu veya alelade alacak davası gibi ikame edildiğini söyleyemeyiz.


Davacının davasında başarılı olabilmesi için, kararımızın "OLGULAR" bölümünde belirttiğimiz beyanlar-ın Davalı tarafından yapıldığını ispat etmesi tek başına yeterli değildir. Bu beyanların paranın tahsil edildiğini açıkça göstermesi ve Davalının müvekkili adına 8750stg tahsil ettiğini ve bu miktarı faizleri ile birlikte Davacıya ödemediğini hukuk davalar-ındaki ihtimaller dengesi prensiplerine göre ispatlaması gerekir.

Alt Mahkeme, mahkeme tutanakları için "Mahkeme huzurunda, tarafların ve yetki vermiş oldukları avukatlarının sadece söylediklerinin yazılı olarak kayıt altına alındığı, tutanaklara olduğu -şekliyle aktarılan beyanlar mahkeme kaydı olduklarından güvenilir şahadet olarak itibar görürler(Mavi 95)" tespitini yaptıktan sonra Davacının, Davalının ofisinde konuşulanları duyan tanık olarak celbettiği Hakan Demirci'nin şahadetine itibar etmeyerek (Ma-vi 98), Emare No.1 ve 2 Yargıtay dosyalarındaki tutanakların Davacının şahadetini desteklediğine, Davalının, tutanakların sehven yazıldığını ispat edemediğine, Davalının tutanaklarda "aldık" dediği hükümlü meblağı, Müdafaa Takririnde Davacının veya kendisi-nin herhangi bir ödenek almadığını ileri sürmesine rağmen, duruşmada Davacının ödeneği aldığını söylemesinin esaslı çelişki olduğuna, Davalının Mahkeme huzurunda yaptığı beyana rağmen Davacıya 8750stg ve faiz alacağını ödemediğine bulgu yaparak, Davacının -davasını ispat ettiği sonucuna ulaştı.

Alt Mahkemenin bulgularından anlaşılacağı gibi, Davacının davasını ispat etmesinde esas alınan faktör, Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 35/2007 ve 36/2007 sayılı istinafların tutanakları ve Davalının çelişkili şahadet-i olmuştur.


Alt Mahkeme kararında yukarıda bahsi edilen istinaf tutanakları esas alındığına göre, mezkur tutanakların Davacının hükümlü alacağının Davalı tarafından tahsil edildiğinin ikrarı niteliğinde olup olmadığını incelememiz gerekmektedir.

T-utanakların Davacı lehine şahadet olarak değerlendirilebilmesi için, içeriğinin, Davacının iddialarını destekleyici ikrar niteliğinde olması gerekir.

Burada dikkat edilmesi gereken temel kural, Davacının davasını Davalının zayıf müdafaasına dayandırarak- ispat edemeyeceği, belge niteliğindeki bir dokümana verilecek kıymetin tarafların iradesini yansıttığı oranda ve bir bütün olarak kıymet göreceği, böyle bir delilin sözlü şahadet ile değiştirilmesinin belli koşullar dışında mümkün olamayacağıdır.

İspatl-anmış olgulara göre, Davacının Girne Kaza Mahkemesinde Mehmet Savarona aleyhine açtığı 52/2002 sayılı davada, Davacı lehine 25.000 stg için hüküm verildi.

Mehmet Savarona bu hükme karşı 36/2007 sayılı istinafı dosyaladı.

Mehmet Savarona'nın Davacı aleyh-ine Girne Kaza Mahkemesine dosyaladığı 1939/2001 sayılı davada ise Mehmet Savarona lehine 16.250stg için hüküm verildi.

Davacı, 1939/2001 sayılı davadaki hükme karşı 35/2007 sayılı istinafı dosyaladı.

İki davadaki hükümlü alacak mahsup edildiğinde, Dav-acının Mehmet Savarona'dan 8750stg alacaklı olduğu taraflarca kabul edilmektedir.

Taraf Avukatlarının "OLGULAR" bölümünde belirttiğimiz beyanlarında dikkat çekici olan en önemli husus, 28.1.2013 tarihli celsede Mehmet Savarona isimli kişinin Avukatı olan- Rifat Reis'in, 35/2007 sayılı istinafı geri çekerken, "taraflar istinafa konu davalardaki alacaklarından feragat edecek ve bu şekliyle hükümleri her iki taraf da iptal edecektir" beyanında bulunarak istinafı geri çektiğidir. Mehmet Savarona'nın Avukatı ay-nı türden beyanı, önce 26.9.2012 tarihinde yapmış; Davalı, istinaf geri çekildiği takdirde hükümden doğan alacaklarından feragat edeceklerini açıkça beyan ve kabul etmiştir.

Davalı, 28.1.2013 tarihli son celsede, Davacının Avukatı sıfatıyla, her iki dava-daki hükümler sonucunda Davacının 8750stg alacaklı olduğunu beyan ettikten sonra, "bu alacağımızı ve dava masraflarını da aldığımız cihetle talep edilen şekilde istinafın geri çekilmesine herhangi bir itirazımız yoktur" şeklinde beyanda bulunduğu görülmekt-edir.

Davalının, Avukat sıfatıyla yaptığı bu beyandan sonra aşağıdaki beyanlar yapılarak istinaflar geri çekilmiştir.

"Av.Rifat Reis: Bu birleştirilmiş istinaflarda taraflar
ne Alt Mahkeme ile ilgili ne de Yüksek Mahkemede
birleştirilen istina-flarda ilgili hak ve menfaat talebi
ileri sürmeyecektir.
Av.Menteş Aziz : Beyana aynen katılırım."

Çok açık şekilde anlaşılacağı gibi, Mehmet Savarona isimli kişinin Avukatı, Davacıya karşı hükümden kaynaklanan ödemeyi veya mali mükellefiyeti hiç-bir safhada kabul etmemiş; istinafların geri çekilmesini, hükümlü alacaklardan karşılıklı feragat edilmesi koşuluna bağlamıştır. Mehmet Savarona'nın Avukatı aynı türden beyanı önce 26.9.2012 tarihli oturumda yapmış, 28.1.2013 tarihli celsede de tekrarlamı-ştır.

Davalı, bu beyanlardan önce veya sonra herhangi bir miktar para tahsil etmiş ise, hükümlü borçlu olan Mehmet Savarona'dan tahsil etmiş olması gerekmektedir. Halbuki Mehmet Savarona'nın Avukatının beyanlarından, ödeme yapılmasını kabul etmediği anl-aşıldığı gibi, hükümlü alacaklardan feragat şartına bağlı olarak istinafın geri çekildiği, Davalının teklifi kabul ettiği tutanaklardan görülmektedir.

Mevcut tutanaklara göre Mehmet Savarona'nın Avukatının hükümden kaynaklanan mali sorumluluğu kabul et-meyen irade beyanına karşılık Davalının, Avukat sıfatıyla yaptığı "bu alacağımızı ve dava masraflarını da aldığımız cihetle talep edilen şekilde istinafın geri çekilmesine herhangi bir itirazımız yoktur" beyanının alacaktan feragat etme anlamında mı, paran-ın gerçekten tahsil edildiğinin ikrarı anlamında mı yapıldığı açık olmadığından, kendi içinde çelişen bu beyanların hükümlü borcun Davalı tarafından tahsil edildiğini destekleyici şahadet olarak kabul görmesi mümkün değildir.

Davalı, Davacının o zamanki -Avukatı sıfatıyla böyle bir beyanı yaparken Davacıya sormamış, yetkisini aşmış veya hile ile gerçekleri gizlemiş ve Davacının hükümlü alacağından mahrum olmasına sebep olmuş ise, Mahkeme huzurunda böyle bir dava sebebi olmadığı için haliyle bu doğrultuda b-ulgu yapılması ve hukuki bir sonuca ulaşılması imkânı yoktur.

Ancak, bir avukatın müvekkili adına para tahsil ettiğini mahkemede beyan etmesi halinde, beyanın içeriğine bağlı olarak paranın avukat tarafından tahsil edildiği sonucuna varılabilir. Böyle b-ir beyanın tek başına paranın tahsil edildiğini gösterecek içerikte olmaması halinde ise, paranın avukata ödendiğini ortaya koyan direkt veya kabul edilebilir çevre şahadetin sunulması o davanın ispatı için gerekli olabilir.

Alt Mahkeme, bu davadaki ta-rafların şahadetini değerlendirirken, Davalının, duruşmada parayı Davacının aldığı iddiasında bulunmasını önemli bir çelişki olarak değerlendirmiş ve Davacının şahadetine itibar etmiştir.

Sadece Davacının şahadetiyle, Emare No.1 ve 2 Tutanaklardan bağıms-ız olarak, Davalının hükümlü alacak miktarını Mehmet Savarona'dan tahsil ettiği sonucuna varılması imkanı yoktur. Davacının şahadeti incelendiğinde, Mahkeme tutanaklarına istinaden parasını talep ettiği görülmektedir. Bunun yanında, Davacı Tanığı olarak di-nlenen ve paranın tahsil edildiğini Davalıdan duyduğunu iddia eden Hakan Demirci'ye Alt Mahkeme itibar etmemiştir. Mevcut şahadet ve olgular, paranın Davalı tarafından tahsil edildiğine bulgu yapmak için yeterli değildir.

Duruşma zabıtlarında Davalının, -parayı Davacının aldığını iddia eden ve Alt Mahkemenin layihalarla çelişki olarak kabul ettiği beyanı şöyledir. Davalı istintakında kendisine sorulan soru üzerine "eğer o şey doğru yazılmışsa müvekkilim aldı anlamında bir aldıktır. Ben aldım diye bir şey y-ok" (Mavi 80) şeklinde cevap vermiştir. Davalının duruşmada yaptığı bu beyan, Müdafaa Takririndeki iddialarla çelişmenin ötesinde, paranın kendisi tarafından tahsil edilmediğini ortaya koymaya yönelik, gerçekte para alınmadan, alınmış gibi Mahkemeye beyand-a bulunduğunu göstermektedir.

Mevcut olgularla, hükümlü borcun mütebaki miktarının tahsiliyle ilgili Mahkemeye gerçek olmayan beyanda bulunduğu anlaşılan Davalının, bu beyanı, paranın kendisi veya başka herhangi biri tarafından tahsil edildiğini gösterme-mekte, Davalının, bir yargı işleminde müvekkili adına yaptığı beyanın sorumluluğundan kurtulma gayreti içine girdiğini ortaya koymaktadır.

Emare No.1 ve 2 Tutanakların ortaya çıkardığı gerçek, Davalının, 8750 stg tutarındaki mütebaki hükümlü borcun Mehmet- Savarona'ya yükleyeceği mali yükümlülüğü ortadan kaldırmaya yönelik beyanda bulunduğudur.

Böyle bir beyanın Davalının mesleki sorumluluğuna etkisi bu davanın konusu olmadığı gibi, mesleki ihmal, yetkiyi kötüye kullanma, yetkisini aşma gibi sebeplerle za-rar-ziyan talep edilmediğinden, Davalı tarafından tahsil edilmemiş hükümlü alacak miktarının, "avukat tarafından tahsil edilmiş ancak müvekkile ödenmemiş alacak" kapsamında, Davalıdan tahsilini mümkün kılmaz.

Tüm beyanları, Emare No.1 ve 2 istinaf dosyal-arındaki beyanlarla birlikte değerlendirdiğimizde, başka şahadet yokluğunda sadece tutanaklardaki beyan ile paranın tahsil edildiği sonucuna varılması olanağı yoktur. Dolayısıyla, Alt Mahkeme, sadece yukarıdaki beyanı esas alarak, Davalının şahadetini zabı-tlarla ve layihalarla çeliştiği gerekçesiyle paranın Davalı tarafından tahsil edildiğine bulgu yapması, Davalı aleyhine hüküm vermesi hatalıdır.

NETİCE:

Yukarıdakilar ışığında istinaf kabul edilir.

Alt Mahkemenin hükmü iptal edilerek, Davacının davası- ret ve iptal edilir.

Dava ve istinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.




Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç


6 Nisan, 2018












14






Full & Egal Universal Law Academy