Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 121/2014 Dava No 38/2015 Karar Tarihi 13.10.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 121/2014 Dava No 38/2015 Karar Tarihi 13.10.2015
Numara: 121/2014
Dava No: 38/2015
Taraflar: Christine Price ve diğerleri ile Bülent Yüksekbaş arasında
Konu: İpotek - Hükümden kaynaklanan haklar - Equity Prensipleri - Sözleşmenin tapuya kaydedilmesi - Feragat - Ön alım hakkı - İstinaf ihbarnamesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 13.10.2015

-D. 38/2015 Yargıtay/Hukuk No: 121/2014
(Girne Dava No: 954/2010)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Emine Dizdarlı, Gülden Çiftçioğlu.


İstinaf eden: 1.Christine Price, Lapta
2.Barrie John Price, L-apta
3.John Geddes, Lapta
4.Sri İriyani Geddes, Lapta
5.Steven Paul Tuxworth, Lapta
6.Bridget Susan Tuxworth, yetkili vekili ve
temsilcisi Christine Price vasıtasıyla, Lapta
- 7.Kathleen Mary Harrison yetkili vekili ve
temsilcisi Christine Price vasıtasıyla, Lapta
8.Graeme James Beattie yetkili vekili ve
temsilcisi Christine Price vasıtasıyla, Lapta
9.Carolyn- Patrica Mary Beattie yetkili vekili ve
temsilcisi Christine Price vasıtasıyla, Lapta

(Ek Davalılar)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: Bülent Yüksekbaş, Gönyeli.

(Davacı)


A r a s ı n d a.

-
İstinaf edenler namına: Avukat Güneş Menteş ve Avukat Peyman Erginel
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Talat Kürşat ve Avukat
Akan Kürşat


Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Melek Esendağlı'nın, 954/2010 say-ılı davada, 5.6.2014 tarihinde verdiği karara karşı, Ek Davalılar tarafından yapılan istinaftır.


-----------------


K A R A R


Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Ek Davalılar, Girne Kaza Mahkemesinin 5.6.2014 tarihinde Davalılar aleyhine verdiğ-i ve Ek Davalıların Mukabil Davalarını reddettiği hükmüne karşı, bu istinafı dosyaladı.


İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Huzurumuzdaki istinaf ile ilgili olgular özetle şöyledir.

Bundan böyle Aleyhine İstinaf Edilen sadece Davacı; İstinaf Edenler, Ek D-avalı veya Ek Davalılar ve Alt Mahkemenin hükmünü istinaf etmeyen Davalılar ise sadece Davalı No.1,2,3 veya Davalılar olarak anılacaktır.

Davacı, 19.3.2010 tarihinde, Davalılar No.1,2 ve 3 aleyhine bir dava ikame etti ve aralarındaki sözleşmenin ihlâli -ile ilgili ileri sürdüğü olgulara istinaden, Davalılar No.1,2 ve 3 aleyhine, eksik işlerin tamamlanması için 347,830 stg; alt yapı işlerinin tamamlanması için 171,300 stg; gecikme tazminatı ve/veya zarar-ziyan için 84,400 stg; dava konusu ipotekle engelli -taşınmaz malın satılarak elde edilecek meblağın Davacının alacaklarına mahsup edilmesini, genel zarar-ziyan; yasal faiz ve dava masraflarını talep etti.

22.6.2010 tarihinde, Davalı No.1 ve 3 tarafından, Müdafaa ve Mukabil Talep Takriri dosyalandı. Arala-rındaki sözleşmenin ihlâline ilişkin iddiaları reddeden mezkûr Davalılar, dava konusu Sözleşmenin geçersiz olduğuna ve Davalıların hiçbir yükümlülükleri bulunmadığına dair, beyan edici hüküm talep ettiler.

23.6.2010 tarihinde, Davalı No.2 tarafından Müd-afaa Takriri dosyalandı. Davalı No.2, Davacının iddialarını reddederek, herhangi bir sorumluluğu olmadığını ve davanın reddi gerektiğini ileri sürdü.

Davalı No.1, 10.11.2010; Davalı No.3 ise 21.1.2011 tarihinden itibaren Avukatlarını azlettiler ve herha-ngi bir zaman Mahkemede hazır bulunmadıkları gibi, yeni avukat da tayin etmediler.

Ek Davalılar, dosyaladıkları istidalar tahtında, 28.6.2011 tarihinden itibaren davaya Ek Davalı olarak dahil oldular.

Ek Davalılar, ayrı ayrı Müdafaa ve Mukabil Dava do-syaladılar.

Ek Davalılar müdafaaları ayrı ayrı dosyalanmış olsa bile aynı temele dayanmakta ve Davacının davasının reddinin yanı sıra, mukabil talep olarak, taşınmaz üzerindeki evlerin kendilerine devredilmesine, davaya konu 782/2006 sayılı ipoteğin, Ek D-avalıların sözleşmelerine tabi olduğuna ve bu sözleşmeler yerine getirilmeden uygulanamayacağına yönelik Mahkeme ilamı; 782/2006 sayılı ipoteğin iptali ve dava masraflarının ödenmesini talep etmektedirler.

Alt Mahkemenin bulgularına göre olgular özetle ş-öyledir:

Davalı No.1 Şirket, 14.1.2005 tarihinde limited şirket olarak tescil edildi.

1.3.2006 tarihinden 1.4.2006 tarihine kadar Davalı No.1 Şirketin Direktörler Kurulu Salih Borat, Taşer Niyazi Hilkat ve Kemal Çakmak'tan oluşmaktaydı.

Bu tarihler a-rasında Sekreter Taşer Niyazi Hilkat idi.

6.12.2012 tarihi itibarıyla hissedarlar Mürüde Hüsnü, Salih Borat, Taşer Niyazi Hilkat; Direktörler ise Taşer Niyazi Hilkat ve Mürüde Hüsnü'den müteşekkildi.

13.3.2006 tarihinde, Davacı ile Davalılar arasında, Em-are No.11 kayıtlı sözleşme imzalandı.

Davacı, Girne, Lapta/Tınaztepe P/H XI/14.W.2, Parsel 77,78,78/1 + 503 referanslı 140,147 ve 151 kayıt numaralı 3 adet gayrimenkulün mal sahibi sıfatıyla, sözleşmeye satıcı olarak taraftır.

Davalı No.1, konu taşınmaz- malın alıcısı sıfatıyla sözleşmeye taraf oldu. Davalı No.1 için Davalı No.2 ve 3, direktör sıfatıyla ve şahsen sorumlu olarak sözleşmeyi imzaladılar.

Emare No.11 Sözleşmenin 3. maddesine göre, Davacının, konu malın 13/19 hissesini Davalı No.1'e devretme-si karşılığında, devir tarihinden itibaren 18 ay içerisinde ve 3 ay lütuf süresi içinde, Davalılar konu mallar üzerinde inşa edilecek, sözleşmeye ekli teknik şartnameye uygun, en az 172 m2 büyüklüğünde 6 adet müstakil villayı, her biri 8m x 4m büyüklüğünde-, karkası tamamlanmış yüzme havuzunun inşaatını tamamlayıp mal sahibi Davacıya teslim edeceklerdi.

Sözleşmenin aynı maddesine göre Davalılar tüm masrafları kendilerine ait olmak üzere, Davacıya verilecek 6 adet müstakil villanın parselasyonunu gerçekleşt-irip, makul bir süre zarfında koçanlarını Davacı veya göstereceği kişiler adına çıkaracaktı.

Davacı, 13/19 hisseyi Davalı No.1'e devrettiği anda, Davalı No.1 tarafından konu 13/19 hisse üzerine, Davacı lehinde 300,000 stg.lik bir meblağ tutarında bir ipo-tek tesis edecekti.

Sözleşmede belirtilen ve yukarıda referansı verilen 3 adet taşınmaz mal birleştirildi ve 5857 koçan numarası ile kayıt yapıldı.

18.8.2006 tarihinde, eş zamanlı olarak, Davacı Davalı No.1'e 5857 koçan No.lu gayrimenkulün 13/19 hisses-ini devretti, Davalı No.1 de 13/19 hisse üzerinde Davacı lehine 300,000 stg.lik İPTK 782/2006 No.lu ipoteği tesis etti.

Davalılar, 5857 koçan No.lu mal üzerinde, 13/19 hisse ile mal sahibi olarak, konu mal üzerinde yaptıkları inşaat ve/veya evleri üçüncü- şahıslara satış sözleşmesi ile sattılar. Ek Davalılar, Davalılarla bu satış sözleşmelerini yapan şahıslardan olup, davaya taraf olmayan alıcılar da mevcuttur.

Ek Davalı No.1 ve 2 ile Davalı No.1 arasında, Emare No.33 Satış Sözleşmesi imza edildi ve bu S-özleşme, 38/2007 sayılı Emlakçıların Kayıt ve İşlemleri Yasası tahtında, 17.4.2008 tarihinde Tapu'ya kaydettirildi.

Ek Davalı No.3 ve 4 ile Davalı No.1 arasında Emare No.29 Satış Sözleşmesi imzalandı. Sözleşme 14.10.2008 tarihinde Tapu'ya kaydettirildi. -

Ek Davalı No.5 ve 6 ile Davalı No.1 arasında Emare No.24 Satış Sözleşmesi imzalandı. Sözleşme 12.3.2008 tarihinde Tapu'ya kaydettirildi.

Ek Davalı No.7, Davalı No.1 ile Emare No.31 Satış Sözleşmesini imzaladı. Sözleşme, 6.3.2008 tarihinde Tapu'ya kayde-ttirildi.

Ek Davalı No.8 ve 9, Davalı No.1 ile Emare No.23 Satış Sözleşmesini imzaladı. Sözleşme, 15.2.2008 tarihinde Tapu'ya kaydettirildi.

Davacı, Davalılara gönderdiği 18.8.2009 tarihli ihbarnamede taahhüt edilen inşaatların 9.9.2009 tarihine kadar -bitirilmemesi halinde, 13.3.2006 tarihli Satış Sözleşmesinin feshedileceğini bildirdi.

Davacı, 12.1.2010 tarihinde gönderdiği ikinci bir ihbarla, 1.2.2010 tarihine kadar her birinin karkası tamamlanmış havuzu ile birlikte, 6 adet villanın tamamlanmasını-, yapılmaması halinde, 13.3.2006 tarihli Satış Sözleşmesinin feshedileceğini bildirdi.

Davacı, 10.3.2010 tarihinde Davalılara gönderdiği ihbarla, 13.3.2006 tarihli Sözleşmeyi feshetti.

Davalılar, ihbara rağmen, 6 adet villanın inşaatını tamamlamadılar-.

Villa No.1 olarak tanımlanan inşaatın tamamlanması için 54,089 stg; Villa No.2 olarak tanımlanan inşaatın tamamlanması için 45,998 stg; Villa No.3 olarak tanımlanan inşaatın tamamlanması için 31,192 stg; Villa No.4 olarak tanımlanan inşaatın tamamlanma-sı için 28,600 stg; Villa No.5'in tamamlanması için 45,921 stg; Villa No.6'nın tamamlanması için ise 43,850 stg ödenmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, evlerin taş duvarlarının tamamlanması için 31,200 stg, bahçe molozlarının kaldırılması ve düzenlenme-si için 11,500 stg, yol asfalt ve kaldırım işlerinin tamamlanması için 38,500 stg, trafo ve aydınlatma işlerinin tamamlanması için 81,000 stg ve istinat perdeleri için 21,700 stg ödenmesi gerekmektedir.

Davacının, gecikme tazminatı olarak toplamda 84,400- stg almaya hakkı vardır.

Ek Davalılar, bu davaya dahil olmadan önce, 5857 koçan No.lu gayrimenkul mal üzerinde, halen tasarruflarında bulunan evler hakkında, kendi yaptıkları satış sözleşmelerinden kaynaklanan zarar-ziyan talebiyle ayrı ayrı dava dosyal-adılar. Ek Davalıların tümü, Davalı No.1 ve/veya Davalılar aleyhine tazminat hükmü elde ettiler.

Bu hükümlerin tümü kesinleşmiş ve davaya konu 5857 No.lu gayrimenkul mal üzerinde memorandum kaydı yapılmıştır.

Davalılar ve Ek Davalılar arasındaki sözleş-me tarihleri, Dava No. ve hüküm tarihleri şöyledir:


Ek Davalı:Hane No:Sözleşme Tarihi:Dava No:Hüküm Tarihi: 1,2 10 20.4.2007 1545/2010 19.1.2011 3,4 11 9.10.2008 1544/2010 20.1.2011 5,6 12 3.9.2007 1534/2010 22.12.2010 7 19 26-.9.2006 1501/2010 28.12.2010 8,9 9 21.11.2007 1506/2010 28.12.2010

Davacı, 27.4.2006 tarihinde, Davalı No.1'e ait hisseler devredilecekse, diğer hissedar sıfatıyla ön-alım hakkı engeli doğmaması maksadıyla, Davalı No.1'in direktörlerinden Sal-ih Borat isimli şahsa yetki veren vekaletname düzenledi.

Tarafların tüm iddialarını tezekkür eden Alt Mahkeme, saptadığı olgular ışığında, Davalı No.1,2 ve 3'ün, Davacı ile aktettikleri sözleşmeyi ihlâl ettiklerine, Davacıyı zarar-ziyana uğrattıklarına, -Davacının Ek Davalılara karşı bir sorumluluğu bulunmadığına, Davacı ile Ek Davalılar arasında zımmi bir sözleşme oluşmadığına, Davalılar tarafından, Davacı lehine tesis edilen ipoteğin geçerli olduğuna, Ek Davalıların açtıkları davalarında Davacıyı taraf y-apmadıklarına, haksızlığa uğradıklarına, mülkiyet haklarının ihlâl edilmediğine, açtıkları davada elde ettikleri hükümle çare aramaları gerektiğine bulgu yaparak, Davacı lehine Davalılar aleyhine müştereken ve münferiden:


"A. Dava konusu evlerin tamamla-nmamasından mütevellit
292,350 stg zarar-ziyan ödenmesi;
Dava konusu altyapı işlerinin tamamlanmamasından mütevellit 141,200 stg ödenmesi;
Gecikme tazminatı için 84,400 stg ödenmesi;
Yasal faiz;
Girne/Lapta/Tınaztepe, P/H XI/14 W2, Parsel 77,78,78/1- ve 503, koçan numarası; 5857 referanslı gayrimenkulün Davacı lehinde ipotekli olan Davalı No.1'e ait 13/19 hissenin aleni müzayede ile satılarak Davacının alacağına mahsuben Davacıya ödenmesi;
Hususunda Emir ve Hüküm verilir.

Davalı No.1 ve 3 ile Ek Da-valılar tarafından Mukabil Talepler ret ve iptal edilir.

Davacı lehine, Davalılar ve Ek Davalılar aleyhine Dava ve Mukabil Davaların masrafı için müştereken ve münferiden 20,000 TL ödenmesine Emir ve Hüküm verilir."







İSTİNAF SEBEPLERİ:

Ek Davalıl-arın Avukatları, dosyaladıkları istinaf ihbarnamesinde, Alt Mahkemenin kararına karşı 10 istinaf sebebi ileri sürdüler.

İki safhada hitap eden Ek Davalıların Avukatları, 1. ve 6. istinaf sebebini, 2. ve 3. istinaf sebebini, 4. ve 5. istinaf sebebini, 7,8-,9 ve 10. istinaf sebebini birlikte ele alarak incelediler.

Buna göre, istinaf sebeplerini 5 başlık altında incelemek mümkündür. Şöyle ki:

Muhterem Alt Mahkeme, dava konusu 5857 kayıt No.lu taşınmaz mal üzerinde tesis edilen ipoteğin geçerli bir ipotek -olduğuna bulgu yapmakla ve özellikle konu taşınmaz malda inşa edilen evlerden satın alınmış olanlardan 5 tanesinin sözleşmenin ipotekten evvel aktedildiğini görmemekle hata etti (1-6 istinaf sebepleri).
Muhterem Alt Mahkeme, Ek Davalıların evlerinin ipote-ğin tesisinden sonra inşa edilmesini dikkate almamak ve konu evlerin ipotek kapsamında olmadığına bulgu yapmamakla hata etmiştir (2.- 3. istinaf sebepleri).
Muhterem Alt Mahkeme, konu ipotek 300,000 stg ve faizleri için tesis edilmesine rağmen, konu taşınm-az malda, Davacı lehine bu miktarın çok üzerinde yatırım yapıldığını ve ipotek miktarının tatmin edildiğini dikkate almamak ve ipotekli borcun üzerindeki bir miktar için hüküm vermekle hata etmiştir (4.-5. istinaf sebepleri).
Muhterem Alt Mahkeme, Equity p-rensiplerini meseleye uygulamamakla; Davacının, Davalı No.1'e ipotekli kısmında ev inşa etmesine ve satışına izin vermesine veya razı olmasına rağmen, ipoteği, Ek Davalıların koçan almasını önlemek maksadıyla kullanmasına olanak sağlamakla ve Davacının hak-larından feragat ettiğine dair bulguya varmamakla hata etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Ek Davalılar aleyhine masraf emri vermekle hata etmiştir.


TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Ek Davalıların Avukatlarının istinaf sebepleri ile ilgili iddia ve -argümanlarını özetlerken, istinaf sebeplerini ele aldıkları başlıklara sadık kalmayı uygun gördük.

Buna göre, Ek Davalıların Avukatları özetle:

Ek Davalıların 1. ve 6. istinaf sebebi ile ilgili, Alt Mahkemenin, Ek Davalılar haricinde, davaya taraf olma-yan alıcıların bulunduğu, bu kişilere ait sözleşmeler Emare No.25,27,28 ve 32 olarak ibraz edildiği halde, bu sözleşmelerin dava konusu ipotekten önce aktedildiğine gereken önemi vermeyerek ipotek takriri kaydolunurken, üzerine kayıt düşülmesi gereken, "bi-r başkasına ait herhangi bir hak veya mükellefiyet söz konusu değildir" şeklinde bulgu yapılmasının hatalı olduğunu, bu gerçeğin Tapu Müdürüne bildirilmemesinin ipoteğin tesisini sakatladığını;

2. ve 3. istinaf sebepleri ile ilgili Alt Mahkemenin, yabancı- yatırımcıların satın alıp içerisinde oturdukları ve/veya kullanım ve tasarrufunda bulundurdukları evleri nısfet hukuku kuralları çerçevesinde değerlendirmesi gerekirken bunu yapmadığını, boş arazi olarak ipotek edilen taşınmaz malı, Ek Davalıların satın a-ldıkları evlerle birlikte satmayı emretmenin adil olmadığını,

4. ve 5. istinaf sebebi ile ilgili Alt Mahkemenin, 300,000 stg tutarındaki ipoteğin konusu kadar hüküm vermediğini, bu miktarın çok üzerinde bir miktar ile ilgili hüküm vererek ipoteğin kapsam-ından çıktığını, ipotekli borç mikarının dışında hükmedilen 517,950 stg.ni de satış nedeniyle alacak olan Davacının haksız şekilde zenginleşeceğini, bunun hata olduğunu;

6,7,8 ve 9. istinaf sebepleri ile ilgili olarak Alt Mahkemenin, nısfet kurallarının u-ygulaması gerektiği ile ilgili hiçbir argümanlarını değerlendirmediğini, Davacının dava konusu evlerin yapılıp Ek Davalılara satılmasına razı olduğunu, bu konudan vekaletname düzenlediğini, nısfet hukuku kaidelerine göre Davacının Davalıya karşı talepleri -olabileceğini, ancak Ek Davalılara karşı talebi olamayacağını, bunun engellendiğini, abuse of court proceedings ilkelerine göre bir kişinin yasal hakkı gibi görünen bir prosedürü izleyerek başka kişilerin haklarını gasp edemeyeceğini, nısfet hukuku ilkeler-inin KKTC'de geçerli olduğunu, Ek Davalılarla, Davalının sözleşme yapmasına razı olan Davacının Ek Davalılar ile arasında Equity ilişkisine bağlı olarak aralarında zımni akit oluştuğunu, buna göre Davacının, ev alanların sözleşmelerine engel olmama taahhüd-üne girdiğini, Ek Davalıların Davalılar aleyhine hüküm almalarının Davacıya karşı talepleri olamayacağı anlamına gelmediğini, nısfet hukukunun iyi niyetli olanı koruduğunu, aldatılmasını önlediğini, mevcut sorunun uluslararası hukuka ve Avrupa İnsan Haklar-ı Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu, Ek Davalıların Davalı No.1'e tedbir amacıyla açtıkları dava nedeniyle bu haklarının sona ermeyeceğini, Ek Davalıların Davacıdan talepte bulunamayacaklarına dair bir beyanları olmadığını, nısfet hukuku uygulanmış olsaydı Ek -Davalıların haklarının teslim edilmiş olacağını, Alt Mahkemenin kararının hatalı olduğunu, istinaf sebeplerinde haklı olduklarını ileri sürdüler.

Davacı Avukatı, Ek Davalıların Avukatlarının ileri sürdüğü iddia ve hukuki argümanlara karşı özetle: Alt Mah-kemenin kararında hata olmadığını, 1. istinaf sebebinin gereksiz olduğunu ve iptali gerektiğini, Alt Mahkemenin Ek Davalıların, Davalılara açmış olduğu ve hüküm aldığı davalar nedeniyle sözleşmelerden kaynaklanan hukuki çareleri aldıkları ve sözleşmelere d-ayanan sair hakları kalmayacağı hususundaki bulgularının istinaf edilmediğini, bu nedenle istinafın akademik kalacağını, Ek Davalıların Mukabil Talep doğrultusunda hüküm verilmemesinin hata olduğuna ilişkin istinaf sebebi olmadığını, Alt Mahkemenin kararın-da iddia edildiği gibi haksız zenginleşmeyi sağlayacak bulgu veya miktar bulunmadığını, ipotekli malın satılması suretiyle, miktarın borca mahsup edilmesinin talep edildiğini, buna hakları olduğunu, ekstra 300,000 stg gibi bir miktar için hüküm verilmesi d-urumunun olmadığını, 5857 koçan No.lu taşınmaz mal tahtında yapılan sözleşmelerin tümünün ipotek tarihinden sonra yapıldığını, davada taraf olmayan ve akıbetleri belirsiz sözleşmelerin Ek Davalıların müdafaalarına dayanak olamayacağını, ipoteğin geçersizli-ği ile ilgili layihalarda açıklık bulunmadığını, sadece "300,000 stg verilmedi, böyle bir para ödenmedi" şeklinde iddia olduğunu, istinafta ve hitapta bundan farklı gerekçeler ileri sürüldüğünü, tarafların layihalar ile bağlı olduğunu, Davacı ile Ek Davalı-lar arasında zımni akit olamayacağını, ortada Davacının hakkından feragat ettiğini gösteren olgu bulunmadığını ileri sürerek, istinafın reddini talep etti.



İNCELEME:

İstinaf sebeplerini, tarafların iddia ve argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

-İstinaf sebeplerini ayrı ayrı ele alıp incelemeden önce, Davacı Avukatının istinaf sebepleri ile ilgili itirazlarını, öncelikle karara bağlamayı uygun bulduk.

Davacı Avukatı, istinaftaki hitabında, 1. istinaf sebebinin gerekçesiz olması nedeniyle iptal- edilmesi gerektiğini ileri sürdü.

İstinaf ihbarnamesindeki 1. istinaf sebebi aynen şöyledir:

"Muhterem Bidayet Mahkemesi, Ek Davalıların evlerinin inşa
edilmiş olduğu, Girne, Lapta, Tınaztepe'de P/H.XI/14 w.2, Parsel 77/78,78/1 ve 503 koçan No.585-7 referanslı gayrimenkulün Davalı No.1'e ait 13/19 hissesinin üzerine kaydedilmiş olan ipoteğin geçerli bir ipotek olduğuna dair bulguda bulunmakla ve bu doğrultuda karar vermekle hata etmiştir."


İstinaf ihbarnamesindeki 1. istinaf sebebini mevcut hali -ile değerlendirecek olursak, ilk nazarda gerekçesiz olduğu ve Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 35 nizam 4'e uygun olmadığı düşünülebilir. HMUT E.35 n.4'e göre, sadece istinaf sebeplerinin belirtilmesi ile yetinilmemeli; ek olarak, bu sebeplerin gerekçe-leri de açıklanmalıdır.

Ek Davalıların istinaf ihbarnamesi bir bütün olarak incelendiğinde, 1'den 10'a kadar sıralı tüm istinaf sebeplerinin, satışa konu taşınmaz mal üzerinde bulunan ipoteğin geçersizliği ve Ek Davalılara karşı ileri sürülemeyeceği esa-sı üzerine kurulu olduğu ve bu iddiaların gerekçelerinin belirtildiği görülmektedir. Buna göre, 1. istinaf sebebinin iptali, dava konusu ipotek takrirnamesinin geçerliliği ve Ek Davalılara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği konularının incelenmesine engel -olamayacağı gibi, tüm istinaf sebepleri 1. istinaf sebebinin gerekçesi niteliğinde olduğundan, 1. istinaf sebebinin diğer istinaf sebepleri ile birlikte incelenmesine ve o kapsamda ele alınmasına hukuki engel bulunmamaktadır.

Davacı Avukatının bir diğer- iddiası, Alt Mahkemenin istinafa konu davada vermiş olduğu karara dayanak teşkil eden en önemli bulgusunun, "Ek Davalıların, Davalılara açtıkları ve hüküm alıp icraya gittikleri davalardan sonra konu sözleşmeden kaynaklanan hukuki çareleri aldıkları ve sö-zleşmeye dayanan sair hakları kalmadığına" ilişkin bulgusuna istinaf dosyalamadıkları, bu nedenle istinafın dinlenmesinin tamamen akademik kalacağıdır.

Ek Davalılar, tadil edilmiş istinaf ihbarnamesinde yer alan 7. istinaf sebebinde, Alt Mahkemenin bu b-ulgusunun hatalı olduğunu gerekçeleri ile birlikte ileri sürdüklerinden, Davacı Avukatının bu itirazının kabul edilmesi mümkün değildir.

Davacı Avukatı son olarak; Ek Davalılar, istinaf ihbarnamesindeki bütün sebeplerde haklı olsalar dahi, Bidayet Mahke-mesinin Mukabil Taleplerini reddeden kararına karşı istinaf sebebi dosyalanmadığından, Ek Davalıların lehlerine karar verilemeyeceğini, tamamen akademik kalan istinafın esasa girilmeden reddedilmesi gerektiğini ileri sürdü.

Davacı Avukatının iddiaların-a dayanak gösterdiği Yargıtay/Hukuk 18-19/1996 (D.18/97) sayılı kararda, Yargıtay, alt mahkemenin mukabil talebi reddetmesine yönelik bir istinaf sebebi istinaf ihbarnamesinde yer almadığında, böyle bir iddiada bulunulmasının karşı tarafa sürpriz teşkil ed-eceğini ve istinaf ihbarnamesinde yer almayan bir yakınmanın istinaf duruşmasında konu edilemeyeceğini belirtmiş ve huzurundaki istinafı bu esaslar dahilinde değerlendirmiştir.

Ek Davalıların istinaf ihbarnamesinde, "Alt Mahkemenin Mukabil Taleplerini r-eddetmekle hata ettiğini" aynen bu ifadeyle ortaya koyan bir istinaf sebebi bulunmamaktadır. İstinafa konu bu davada Ek Davalılar, Davacının Davalılar aleyhine açtığı davadan sonra, kendi müracaatları ile Davaya dahil olmuşlar; dosyaladıkları Müdafaa ve Mu-kabil Talep Takririnde, sair hususlar yanında, Davacı lehine tesis edilen ipotek takrirnamesinin kendilerine yönelik icra tesiri olamayacağını ve iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek, Mahkemenin bu doğrultuda hüküm vermesini talep etmişlerdir. Ek Daval-ıların Müdafaa ve Mukabil Taleplerinde, Davacı ile Davalılar arasındaki hukuki ilişkiden ziyade, Davacı ile Davalıların davranışlarının kendi sözleşmelerine olan etkisi üzerinde durmuşlar ve taleplerini buna göre belirlemişlerdir. Bu meselede, Ek Davalılar-ın istinaf sebepleri incelendiğinde, başta 1. istinaf sebebi olmak üzere, tüm istinaf sebeplerinin Mukabil Davanın doğrudan reddine yönelik olduğu açıklıkla görülmektedir. Bu anlamda, istinaf ihbarnamesinin arzu edilen şekilde kaleme alınmadığını kabul ets-ek bile, Ek Davalıların istinaf ettikleri konularda haklı olmaları halinde, Alt Mahkemenin verdiği hüküm, Ek Davalıları etkilediği oranda iptal edilebilecektir. Bu sonuçtan hareketle istinaf ihbarnamesinin, istinafı reddetmemizi haklı kılacak ölçüde kusurl-u olduğunu söyleyemeyiz.

Bu safhada, Ek Davalıların istinaf sebeplerini, İSTİNAF SEBEPLERİ başlığı altında tasnif ettiğimiz gibi ayrı ayrı ele alıp incelememiz mümkün olmakla birlikte, tüm istinaf sebeplerinin birbirleriyle ilişkili olması nedeniyle, is-tinafı bir bütün olarak incelemeyi uygun bulduk. Bu nedenle Ek Davalıların istinafta üzerinde durdukları konuları belli bir sıra ile ele alıp inceleyeceğiz. Şöyle ki:

Geniş kapsamlı olarak kaleme alınan 7. istinaf sebebinde, Alt Mahkemenin, "Ek Davalı-ların sözleşmelerden kaynaklanan hukuki çareleri aldıkları ve sözleşmeye dayanan sair bir talepleri kalmadığı" bulgusunun hatalı olduğu ileri sürülmüştür.

Alt Mahkeme, Ek Davalıların Emare No.4,5,6,7 ve 8'de görülen davaları açtıklarını, bu davalarda zar-ar-ziyan için hüküm elde ettikten sonra icra takibine başvurduklarını ve memorandum kaydı koyduklarını dikkate aldıktan sonra, konu sözleşmelerden kaynaklanan hukuki çareleri aldıklarını ve sözleşmeye dayanan sair bir taleplerinin kalmadığını kabul ederek,- Ek Davalıların sözleşmelere dayanan sair taleplerinin olamayacağına dair bulgu yapmıştır (Mavi 451-452).

Huzurumuzdaki meselede, Ek Davalıların Davalılara karşı bir talepleri olmadığı gibi, bu davada Davalılar aleyhine çıkan hüküm ile ilgili istinaf dos-yalanmış değildir. İstinaf bakımından üzerinde durulması gereken en önemli nokta, Davacının Ek Davalılara karşı olan hukuki statüsü ve dava konusu taşınmaz mal üzerinde tesis edilen ipoteğin Ek Davalılar aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağıdır.

Alt Mahk-emenin sözünü ettiği davalarda alınan hükümler, Davalılar aleyhine açılan davalarda elde edilmiştir. Mezkûr davalarda, Davacı aleyhindeki davaların geri çekilmesi, Davacının aleyhine tekrar dava açılmasına veya talepte bulunulmasına engel teşkil etmediği g-ibi; Ek Davalıların, Davacı aleyhine olan davalarını geri çekerken, bir daha dava açmamak üzere davalarını geri çektiklerine ilişkin beyan yaptıklarını gösteren şahadet bulunmamaktadır.

Bir davada hüküm verildikten sonra, dava konusu olan talebin hüküm -içerisine karıştığı (merge) bir davada hüküm kaydedildikten sonra, dava konusunun ortadan kalktığı ve yerine kaydedilen hükümden kaynaklanan hakların devreye girdiği hukuki bir gerçekliktir (Bkz.Yargıtay/Hukuk 130/2011 (D.20/2014).

Ek Davalıların, Emare -No.4,5,6,7 ve 8'deki davalarda, Davalılara karşı sözleşmeden kaynaklanan tazminat hükmü elde ettikleri, sözleşmeler ile ilgili dava sebebinin, verilen hükme bağlı olarak tazminata dönüştüğü doğrudur. Ancak bu hukuki olgu, ipotekli alacaklı olan ve Ek Daval-ıların tazminat hükmü aldıkları, davalarda taraf olmayan Davacıya karşı talepte bulunmalarına engel teşkil etmemektedir.

En basit anlatımı ile Ek Davalılar, Davacının lehdarı olduğu ipoteğin kendilerine karşı ileri sürülemeyeceği veya Davacının Equity p-rensipleri altında Ek Davalılara karşı sorumlu olduğu iddialarında başarılı olmaları halinde, hüküm aldıkları ve konu taşınmaz mal üzerine koydukları memorandumla tazminat alacaklarını tahsil edebilecek veya konu evler kendilerine devredildiği takdirde, hü-kümlü alacakları tatmin edilmiş olacaktır.

Meseleyi bu açıdan değerlendirdiğimizde, Ek Davalıların Davalılar aleyhine elde ettikleri tazminat hükmünün, Davacıya karşı talepte bulunmalarına hukuki engel teşkil etmediği sonucuna varırız. Buna göre, Alt Ma-hkemenin bulgusu, Ek Davalılar ile Davacı arasındaki ihtilâfı ilgilendirdiği oranda hatalıdır.

Alt Mahkemenin bu bulgusunda hatalı olmasının sonucu olarak, Ek Davalıların, Davacıya yönelik Equitable sorumluluk iddialarını incelememiz gerekmektedir.

Ek- Davalılar, özellikle 7,8 ve 9. istinaf sebeplerinde, Davacının araziye ev yapılıp satılmasına rıza gösterdiğini, böyle yapmakla satışları onayladığını, bu davranışının sonucu olarak Equity prensipleri gereği ipotek hakkından feragat etmiş sayılacağını, bu-na rağmen Ek Davalılara koçan verilmesini engelleyerek ipoteği bu amaçla kullandığını, Alt Mahkemenin ise bu iddiaları değerlendirmediğini ileri sürmüştür.

Ek Davalıların Avukatları, istinaftaki hitaplarında, Davalı ile Ek Davalılar arasında satış sözl-eşmesi yapılmasını ve ipotekli hisselerin satılmasına razı olan Davacı ile Ek Davalılar arasında Equity ilişkisine bağlı zımni akit oluştuğunu ve Davacının ipotek hakkından feragat ettiğini ileri sürerek, iddialarını bu temel üzerine oturtmuşlardır.

9/76- sayılı Mahkemeler Yasası'nın 38. maddesi ile nısfet hukuku (Equity) prensiplerinin KKTC'de geçerli olduğu konusunda ihtilâf yoktur. Bu nedenle, Davacının Equity prensiplerini ihlâl ettiği veya aykırı davrandığı şahadetle ispatlandığı takdirde, Davacının b-unun sonuçlarına katlanması kaçınılmaz olacaktır.

Nısfet hukuku pensipleri Anglo-Sakson hukukunun en önemli kısmı olup, adaletin bir yanlışın karşısında çaresiz kalmamasını sağlar ve adil, uygulanabilir bir çareyi hedefler (Bkz.Snell's Principles of Equ-ity 26. baskı sayfa 31).


Hakkaniyet prensipleri veya hakları, tarihsel süreç içerisinde gelişmiş ve özellikle taşınmaz mallar ile ilgili bu malları satın alanlar, satanlar veya onların mirasçıları üzerinde bazı hakların oluşmasını sağlamıştır.

Equity- prensipleri ve haklarının gelişimi ile ilgili ayrıntılara girmeden önce sonucu özetleyecek olursak, nısfet hukuku ile ilgili haklar, ayni hak ve tescilli haklar gibi herkese karşı kullanılabilir, ileri sürülebilir niteliktedir. Bu konuda Snell's Principl-es of Equity 26. baskı sayfa 24'e atıfta bulunuruz.

Bizim hukukumuz açısından ipotek, hukuki niteliği itibarıyla herkese karşı ileri sürülebilen "in rem" bir haktır. Sözleşme ile tesis edilen haklar ise nitelikleri itibarıyla "in personam"dır ve sadece- tarafları bağlar. Bu esastan hareket ettiğimizde, ilk nazarda, Davacının ipotek nedeniyle sahip olduğu hakkın Ek Davalıların sözleşmeden kaynaklanan haklarına karşı daha üstün olduğu düşünülebilir. Ancak 38/2007 sayılı Emlakçılar Yasası'nın yürürlüğe girm-esi ve sözleşmelerin Tapu'ya kaydedilmesi, sözleşmesini kaydedene, tıpkı ipotekteki gibi hakkını herkese karşı ileri sürebilme imkânını vermiş; sözleşmenin konusu olan taşınmaz mal üzerinde "in rem" bir hak oluşturmuştur. Bu anlamda, Davacı ve Ek Davalılar-ın taşınmaz mal üzerindeki hakları birbirlerine karşı ileri sürülebilir niteliktedir.

Temel prensip, Equity prensiplerinin kanunu takip ettiğidir (Equity follows the law). Bunun anlamı, bir hususta yasal düzenleme varsa, o konuda meydana gelen ihtilâfta -doğrudan yasanın uygulanacağıdır. Ancak, kuralın körü körüne uygulanması adaletsizliğe yol açacaksa veya o meseleye özgü koşullar ışığında adil bir çarenin ortaya çıkması için gerekli ise, bu prensipten uzaklaşılabileceği ve equity prensiplerinin uygulanab-ileceği kabul edilmektedir (Equity follows the law, but not slavishly nor too much) (Bkz.Snell's Principles of the Equity 26. baskı sayfa 32).

Ek Davalıların Avukatları, Davacının Davalıya taşınmaz malı satmasına izin verdiğini ve bu nedenle aralarında h-akkaniyete dayalı (equitable) zımni sözleşme doğduğunu bunun sonucu olarak da, Davacının ipotek hakkından feragat ettiğini ileri sürmektedirler.

Nısfet hukukunda feragat (waive) önemli bir müdafaa sebebidir. Bu husus açık veya zimni olabilir. Chitty of C-ontract's General Principles 23. baskı sayfa 381'de şöyle denmektedir.


-"Waiver. Closely akin to release is waiver. Here again of
course, it is not an exclusive doctrine of equity. Waiver is the abandonment of a right. Normally every body is at liberty to waive a right to which he is entitled, but occasionally he may be forb-idden to do so. ....................................................... As Sir.William Grant M.R said in Stock house v Branston " A waiver is nothing unless it amounts to a release. It is by a release or something equivalent only that on equitable demand c-an be given away. A mere waiver signifies more than an expression of intention, intention not to insist upon the right, which in equity will not without consideration bar the right any more than at law accord without satisfaction would be a plea." Waiver m-ay be deduced from acquiescence, or again may be implied. Implied waiver means that a person conducts himself in such a way that, although he is entitled to a right, it would be inequitable to allow him to enforce it."

İktibas edileni şöyle izah etmek mü-mkündür:

Feragat, serbest bırakmaya çok benzer. Şüphesiz bu Hakkaniyet doktrinine özel değildir. Feragat bir haktan vazgeçmektir. Normalde herkes hakkından feragat etmekte serbesttir. Çok seyrek de olsa bazı hallerde bunu yapmak yasaklanabilir. ..........-..............................
Sir William Grant M.R, Stackhouse v Branston davasında şöyle dedi: "Feragat serbest bırakılan bir şey olmadıkça birşey ifade etmez. Ancak equitable bir istemden feragat, serbest bırakma ya da buna denk gelecek birşeyle meyd-ana gelebilir. Yalnız başına feragat bu istemde ısrarlı olmama niyetinden başka birşey değildir. Hukukta karşılığı olmayan anlaşma ricadan öteye geçmediği gibi, Equity'de de feragata niyet etmek, söz konusu hakkı engellemez." Feragat razı olmakla doğabilec-eği gibi, zımni de olabilir. Zımnı feragatin anlamı "kişi o şekilde davrandı ki hakkı olsa da hakkını araması hakkaniyetsiz olur" demektir.


Nısfet hukuku bakımından feragatın ne olduğunu çok iyi anlatan bu tanımlamaya göre, bir kişinin bir haktan vazgeç-mesi için niyet etmesi yetmez, bu konudaki iradesini açıkça ortaya koyması veya davranışları ile o hakkından vazgeçtiğini göstermesi de gerekir.

Bizim meselemiz bakımından da değerlendirilmesi gereken ölçüt aynıdır.

Bu safhada, taraflar arasında Equit-able zımni sözleşme oluşup oluşmadığını veya Davacının lehine tesis edilen ipotekteki hakkından feragat edip etmediğini incelememiz gerekmektedir.

Davanın olgularına göre, Davacı ile Davalılar arasında ipoteğin tesis edildiği 18.8.2006 tarihinde, Ek Dav-alılar ile Davalılar arasında aktedilmiş herhangi bir satış sözleşmesi bulunmamaktaydı.

Bir sözleşmenin meydana gelebilmesi için, tarafların iradelerinin, sözleşmenin hükümleri konusunda ad idem olması koşuldur. Tarafların iradeleri aynı mana veya şeyde -birleşmemişse, meydana gelmiş bir sözleşmeden bahsedilemez.

Tarafların iradelerinin birleşmesi bazen yazılı bir metinle, bazen sözlü olarak, bazen de davranışları ile meydana gelebilir.

Bu meselede, Davacı ile Ek Davalılar arasında yazılı veya sözlü bi-r anlaşma yapılmadığına göre, aralarında sarih bir sözleşmenin meydana geldiğini söyleyemeyiz.

Ek Davalıların iddiası, Davacının Davalılara vekaletname vererek davranışıyla Davacı ile Ek Davalılar arasındaki satış sözleşmelerine rıza gösterdiği ve bu sur-etle aralarında sorumluluğu gerektirecek zımni bir anlaşmanın oluştuğudur.

Davacının Davalılara verdiği vekaletname, Alt Mahkemenin kararına göre 27.4.2006 tarihli olup, dosyada fotokopisi bulunmaktadır.

Alt Mahkeme, konu vekaletnamenin diğer hissedar -olması sıfatıyla ön alım hakkı engeli doğmaması için Davacı tarafından imzalandığını kabul etmiştir.

İlgili evrakın içeriği ve kullanım amacı, Alt Mahkemenin bulgusunu destekler niteliktedir.

Herhangi bir mal sahibinin, kendine ait araziyi veya arazi üze-rindeki hisselerini satma hakkı vardır ve bu hakkını kullanmak için, yasanın belirlediği haller (küçük, mahcur, tereke v.b.) hariç, başka birisinden izin almak zorunda değildir.

Bu esastan hareket ettiğimizde, Davalıların, dava konusu arazi üzerinde sahi-bi oldukları 13/19 hisseyi satmak için Davacının iznine ihtiyaçları yoktu. Mevcut olgulara göre, konu vekaletname, Davalılar tarafından yapılacak bir satışta Davacının, diğer hissedar sıfatıyla, ön alım hakkını kullanmayacağını Tapu'ya bildirmesi maksadıyl-a düzenlenmiştir.

Hissedarın ön alım hakkı, satma hakkı olmayıp, satılan malı öncelikle satın alma hakkıdır. Davacının bu hakkını kullanmayacağı yönünde Davalılara yetki vermesi, Davalılara mal satış izni verdiği anlamında değerlendirilemez. Dolayısıyla- salt böyle bir vekaletnamenin verilmesi Davacı ile Ek Davalılar arasında zımni bir sözleşmenin meydana gelmesine yol açmaz, tarafların irade ve davranışlarının manada ve şeyde bütünleşmesi sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Davacı ile Davalılar arasındaki söz-leşmeye bağlı olarak, Ek Davalılar ile Davacı arasında Equitable zımni sözleşme doğduğuna bulgu yapmak mümkün değildir.

Dolayısıyla, Alt Mahkeme, Davacı ile Ek Davalılar arasında zımmi bir sözleşme meydana gelmediğine bulgu yapmakla hata yapmış değildir.-

Davacı ile Ek Davalılar arasında zımni bir sözleşme meydana gelmemiş olması, Davacının ipotek üzerindeki haklarından feragat ettiğine yönelik iddiaların incelenmesine engel teşkil etmemektedir. Çünkü ipotek sözleşmeden ayrı bir haktır ve lehdarı bu hakta-n feragat etmişse, lehine feragat edilen bunun sonuçlarından istifade edebilir.

Ek Davalıların tümü, dava konusu taşınmaz mal üzerinde inşa edilen konutları, ipotek tesisinden sonra satın aldılar.

38/2007 sayılı Emlakçılar Yasası'nın 21. maddesi, kayıt-lı mal sahiplerinin satış sözleşmesi ile satış yaptıkları herhangi bir taşınmaz malı ipotek ettiremeyeceklerine amirdir.

-38/2007 sayılı Emlakçıların Kayıt ve İşlemleri Yasası'nın 21. maddesi aynen şöyledir:


"21.(1)(A) Kayıtlı mal sahipleri satış sözleşmesi ile
satış yaptıkları herhangi bir taşınmaz malı ipotek ettiremezler. Ancak alıcı ve satıcının yazılı mutabakatı va-rsa taşınmaz malı veya hisseyi ipoteğe koyabilirler. Satış sözleşmesi yapılan taşınmaz mal veya mallar üzerinde İlçe Tapu Daireleri nezdinde engel konur. Ayrıca emlakçı veya emlak şirketleri ile mal sahipleri arasında yapılan her satış sözleşmesi, satışın -gerçekleşmesi halinde emlakçılar tarafından gerekli harçlar ödenerek 21 gün içerisinde İlçe Tapu Dairelerine kaydettirilir.
(B) Taraflar arasında mutabakat yoksa aralarında
satış akdi gerçekleştiren kayıtlı mal sahipleri
satışa konu taşınmazı ipot-eğe koyamayacakları
gibi ipotek veya yükümlülük altında olan bir
gayrimenkulle ilgili sözleşme de yapamazlar.
(C) Yabancı uyruklular da dahil, taşınmaz mal
muamelesi yapılan mala dair sözleşmeleri
emlakçı veya satıcı, İlçe Tapu Dai-resine
kaydettirmek zorundadırlar.
(Ç) Söz konusu gayrimenkullerin İlçe Tapu Dairesi
nezdindeki tapu kütüklerine kayıtları
engellendikten sonra engelin kaldırılması için
sözleşmeye taraf olanların yazılı beyanları
- şarttır.
(a) Satış konusu taşınmaz malın İlçe Tapu
Dairesine kaydedilen sözleşmedeki alıcı
kişi adına devredilmek istenmesi halinde
engel kendiliğinden kalkar.
(b) Tapu ve Kadastro Dairesi veya İlçe Tapu
Dairelerine ka-ydedilen sözleşmeler
herhangi bir nedenle feshedildiği takdirde
fesih kararı, emlakçılar tarafından Tapu
ve Kadastro Dairesi veya konu taşınmazın
bulunduğu İlçe Tapu Dairesine teslim
edilir ve engel kendiliğinden kal-kar.
(D) Bu Yasanın yürürlüğe girmesinden önce yapılan
ve henüz işlemleri tamamlanmayan taşınmaz mal
satışlarına ilişkin sözleşmeler, Bakanlığın
duyurusu üzerine duyuru tarihinden itiba-ren
üç ay içerisinde gerekli harçlar ödenerek
İlçe Tapu Dairesine kaydettirilmek
zorundadır."

-

Görülebileceği gibi, burada yükümlülük, satış sözleşmesi yapan kayıtlı mal sahiplerine verilmiştir. Dolayısıyla, kayıtlı hissedarlardan biri diğer hissedardan kendi lehine ipotek tesis eder ve diğer hissedarın satış yapması halinde ön alım hakkını kulla-nmayacağına dair bir vekaletname düzenlerse, yasaya aykırı bir satışın gerçekleşmesi halinde, kayıtlı hissedar lehindeki ipotek, yasaya aykırı bir sözleşmenin parçası haline geleceğinden, lehine ipotek tesis edilmiş hissedar, satın alana karşı ipotekten do-ğan hakkını ileri sürdüğünde, Equity prensipleri gereğince feragat müdafaası ile karşılaşması nısfet hukukunun gereğidir.

Bunun sonucu olarak, nısfet hukukunda iyi niyet korunduğundan, Davacı veya Ek Davalıların iyi niyetli olup olmadıklarının ve 38/2007- sayılı Emlakçılar Yasası kapsamında ipotekli malın satışına mutabakat edip etmediklerinin incelenmesi gerekir.

Mevcut şahadete göre, Ek Davalıların tümü ipoteğin varlığından haberdar olarak konu satış mukavelelerini imzaladılar. Ek Davalıların KKTC'de İn-giliz Yasalarının uygulandığını bilmeleri dolayısıyla, ipoteğin sadece araziyi kapsadığı algısına kapılmalarının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Çünkü Ek Davalılar, ipotekli arazi ile ilgili Tapu'da işlem yaparak sözleşmeleri Tapu'ya kaydettirmek suret-iyle, 38/2007 sayılı Emlakçılar Yasası'nın 21.1(B) maddesinin hükmünü yerine getirmiş oldular.

Buna göre, ipotekli olduğunu bildikleri bir taşınmaz mal ile ilgili satış sözleşmesi yapan ve işlemleri Tapu'da gerçekleştiren, ipoteğin varlığına mutabakat ed-en Ek Davalıların, ipoteğin iptaline yönelik taleplerinin nısfet hukuku bakımından lehlerine neticelenmesi veya Davacının ipotek hakkından feragat ettiği sonucuna varılması hukuken mümkün olmadığı gibi, Ek Davalıların bu davranışları, Davacının ipotekli al-acağından feragat etmediğini açıkça göstermektedir. Ek Davalıların kendi mutabakatları ile yarattıkları sonuçları Equity prensiplerinin uygulanması ile ortadan kaldırmaları mümkün değildir.

Bu sonuçtan hareketle, Ek Davalıların 7,8 ve 9. istinaf sebepler-inin reddi gerekmektedir.

Ek Davalılar 7,8 ve 9. istinaf sebeplerinde başarılı olmadıklarından, 1,2 ve 3. istinaf sebeplerinde ileri gitmeleri mümkün değildir.

Ek Davalıların 6. istinaf sebebinde iddia ettikleri gibi, ipoteğin tesisinden evvel bu davad-a taraf olmayan bazı satış mukavelelerinin mevcut olması, Yargıtay/Hukuk 100/2011 (D.5/2013) sayılı içtihat kararında belirtildiği şekilde, lehlerine equitable hak bahşetmediği gibi; mezkür karardaki olguların farklı olması, emare sözleşmelerdeki taraflar-ın bu davada taraf olmaması, sözleşmelerin akıbetinin bilinmemesi ve ipotek tesisinden sonra 38/2007 sayılı Emlakçılar Yasası'na uygun şekilde ipotekli satışa mutabakat ederek Tapu'da işlem yaptıkları cihetle, Ek Davalıların 6. istinaf sebeplerini reddede-riz.

Ek Davalılar tarafından Davacıya ödenmesi gereken herhangi bir para miktarı olmadığından, ipotekli borcun ödendiğine ilişkin iddiaları içeren 4. istinaf sebebi reddedilir.

Ek Davalılar, 5. istinaf sebebinde, ipotekli borcun 300,000 stg ve faizleri-ni kapsadığını, Mahkemenin tüm zarar-ziyanı ve ipotekli borcu birlikte değerlendirerek 867,950 stg.nin üzerinde bir meblağı içeren nitelikte hüküm verdiğini, bunun hatalı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Alt Mahkemenin kararına bakıldığında, ipotekli alacağı-n miktarı ile ilgili hüküm bulunmadığı, sadece Davacının alacağı miktarlar paragraflar halinde belirtildikten sonra, ipotekli gayrimenkulün 13/19 hissesinin aleni müzayede ile satılmasının emredildiği görülmektedir.

Emare No.1 İpotek Takrirnamesinde, Dav-acı lehine tesis edilen ipoteğin 300,000 stg meblağlı ve 7.8.2006 tarihinden itibaren %2 basit faizi içerdiği görülmektedir.

Yine kabul edilen olgulara göre, konu ipotek, Davacının Emare No.11 Sözleşmenin 3. maddesinde belirtildiği şekilde, alacağına tem-inat olarak gösterilmiştir.

Mahkemenin bulgusuna göre, Davalılar 10.3.2010 tarihinde mukaveleyi feshettiler. Bu durumda, mukaveleye göre ipotekli borç, akdin ihlâl tarihinden itibaren muaccel hale geldi. İpotekli alacak ile teminat altına alınan miktar 3-00,000 stg olduğuna göre, Davacı Davalıdan ipotekli malın satışı ile ilgili toplam alacağının 300,000 stg.lik kısmını %2 basit faizi ile alabilirdi. Alt Mahkeme ipotek miktarını ve faizini belirlemeden, Davacı lehine hükmedilen tüm miktar için, ipotekli ma-lın aleni müzayede ile satışına emir vermekle hata etti.

Bu neticeden hareketle, Ek Davalıların 5. istinaf sebebi kabul edilir ve hükmün E paragarafı aşağıdaki şekilde değiştirilir:


SONUÇ:

Netice itibarıyla;

Alt Mahkemenin verdiği Hükmün (E) para-grafı iptal edilir ve aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenir.

E. Girne/Lapta/Tınaztepe, Pafta/Harita XI/14 W.2, Parsel
77,78,78/1 ve 503, koçan numarası 5857 referanslı gayrimenkulün Davacı lehinde ipotekli olan, Davalı No.1'e ait 13/19 hissenin taşınma-z mal üzerindeki inşaatlar dikkate alınarak, aleni müzayede ile satılmasına ve elde edilecek gelirin sadece 300,000 stg.lik kısmının 10.3.2010 tarihinden itibaren yıllık %2 basit faizi ile birlikte Davacının A,B ve C paragraflarında belirtilen alacağına m-ahsup edilmesine;
Hüküm ve Emir verilir.

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.

-



Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı Gülden Çiftçioğlu
- Yargıç Yargıç Yargıç



13 Ekim, 2015
-










28



-


Full & Egal Universal Law Academy