Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 1/2010 Dava No 1/2014 Karar Tarihi 26.06.2014
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 1/2010 Dava No 1/2014 Karar Tarihi 26.06.2014
Numara: 1/2010
Dava No: 1/2014
Taraflar: Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi, Havva Hanım Hacı Ali Efendi Vakfının emaneten idarecisi ve temsilcisi ile Ahmet Kayım ve diğerleri arasında
Konu: Vakıf Malları - Vakıf mallarının vakıftan çıkarılması - Malların tekrar vakıf adına kaydedilmesi için açılan dava - Vakıfların ne şekilde kaydedileceği - Vakfedilen malın, daha sonra vakıftan çıkarılması, ancak vakıf senedinde vakfedenin böyle bir hak tanıması ile olması - Vakıf türleri - Vakf-ı Lazım - Vakfeden kişi ya da yargıç tarafından feshedilmesi olanaksız vakıf - Gayr-ı Lazım - Vakfeden kişi ya da yargıç tarafından feshedilmesi olanaklı vakıf - Malların tekrar vakıf adına kaydedilmesi için emir verilmesi - Zaman aşımı
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 26.06.2014

-D. 1/2014 Yargıtay/Genel İstida No: 1/2010

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Yargıç Narin Ferdi Şefik Huzurunda.
Müstedi: Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi, Havva Hanım
Hacı Ali Efendi Vakfının emaneten idarecisi ve
tems-ilcisi, Lefkoşa
ile -
Müstedaaleyh: 1. Ahmet Kayım, Ozanköy
2. Mustafa Kayım, Ozanköy
3. Ali Kayım, Ozanköy
4. Kaza Tapu Amirliği, Girne


A r a s ı n d a.


Müstedi namına: Avukat Ergin Ulunay ve Avukat Peyman Erg-inel
Müstedaaleyh 1,2,3 namına: Avukat Serhan Çinar
Müstedaaleyh 4 namına: Kıdemli Savcı Gülser Akanyeti.


-----------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Müstedi, Girne Kazasına bağlı Ozanköy'de bulunan, Koçan No: 4514(eski Koçan numaraları: 3122 ve/veya 3121-), Pafta/Harita No: X11/30 köy ve Parsel No: 119 olan
kahvehanenin 18 Ocak 1928 tarihli ve 1/1928 numaralı Vakıf Senedi ile Havva Hanım Hacı Ali Efendi Vakfına ait olduğunu, Tapu Dairesindeki kayıtların 1930'larda yandığını, ancak malın bugüne kadar ilgil-i Vakfa ait olarak işlem gördüğü halde söz konusu Vakıf taşınmaz malının yasalara aykırı bir işlem ve/veya hata ve/veya hile ile özel bir kişiye, Müteveffa Havva Hanım Hacı Ali Efendi namı diğerle Havva Hanım Hacı Ali Efendi Bektaş'ın oğluna, daha sonra is-e Vakfı tesis edenin torununun çocukları olan Müstedaaleyh No. 2 ve 3'e devredilerek, Müstedaaleyh No. 2 ve 3 adına kaydolunduğunu belirterek, söz konusu devir işlemleri geçersiz olduğu nedeniyle, devir ve koçan işlemlerinin iptal edilerek, malın Havva Han-ım Hacı Ali Efendi Vakfının ismine tescil edilerek, mevcut kaydın iptali ve dava konusu malın Vakfa geri iadesi ve/veya Vakıf adına kaydettirilmesini ve Müstedaaleyh No.1'in Vakıfla ilgili hesap vermesini talep etmektedir.

İstidaya ekli, Vakıflar Örg-ütü ve Din İşleri Dairesinin
Genel Müdür Yardımcısı Ali Çavuşoğlu'nun yemin varakasında,
Müteveffa Havva Hanım Hacı Ali Efendi n/d Havva Hanım Hacı Ali
Bektaş'ın 18.1.1928 tarihli 1/1928 sayılı vakfiye ile Havva
Hanım Hacı Ali Efendi Vakfını kurduğunu -ve başka mallar
yanında Girne Kazasına bağlı Ozanköy'de bulunan, 3121 veya
3122 eski koçan ve 4514 yeni koçan No.lu kahvehaneyi bu Vakfa
ait bir mal olarak vakfettiğini; bu malı, Müteveffa Havva
Hanım Hacı Ali Efendi n/d Havva Hanım Hacı Ali Bektaş'ın
30-.9.1932 tarihinde, mevzuata aykırı olarak ve gayriyasal ve
hileli bir şekilde oğlu Mustafa Ahmet Kayım'a devrettiğini; bu
devre rağmen Vakfın mütevellilerinin Müstediye hesap vermeye
devam ettiklerini; Vakfın idaresinin 30.4.1991 tarihine kadar
Müstedide- kaldığını; 7.6.1991 tarihinde Ahmet Kayım'ın
mütevelli atandığını; 30.6.2000 tarihinde Mustafa Kayım'ın bu
malın başka bir mal ile değiştirilmesini talep ettiğini;
22.9.2000 tarihinde bu talebin reddedildiğini; 23.8.2001
tarihinde Müstedaaleyh No.1'in- Müstedaaleyh No. 2 ve 3'e
gayriyasal ve hileli bir şekilde ve meşveretleşerek, bu malı
S-904/2001 sayılı takrir ile devrettiğini; bu devrin Müstedi
tarafından 2006 yılında tespit edildiğini; 8.9.2009 tarihli
K/154/2009 sayılı kararı ile Müstedaaleyh No.-1'in Müteveffa
Havva Hanım Hacı Ali Efendi n/d Havva Hanım Hacı Ali Efendi
Bektaş Vakfının mütevelliliğinden azledildiğini ve Vakfın
idaresini emaneten Müstedinin yürüttüğünü, mal ile ilgili yapılan devirlerin Ahkamü'l-Evkaf'a göre geçersiz olduğu nedeni-yle, devredilen malın tekrar Vakfa iade edilmesine emir verilmesini talep etmiştir.
İstidaya, 5.3.2010 tarihinde itiraz dosyalanmıştır. İtiraz ihbarnamesine ekli yemin varakasında Müstedaaleyh No.1, Girne Ozanköy'de 3121 ve 3122 eski koçan ve 4514 yeni k-oçan ile kayıtlı malın-kahvehanenin- Vakfın kurucusu tarafından oğlu Mustafa Ahmet Kayım'a devredildiğini ve malın Vakfın değil, Mustafa Ahmet Kayım adına olduğunu; mal ile ilgili hatalı olarak Müstediye hesap verildiğini, malın Vakıf malı değil, şahsi mül-k olduğunu, bunu Tapu Dairesinde yaptığı araştırma neticesinde öğrendiğini; dolayısıyla malın Mustafa Ahmet Kayım terekesine ait bir mal olduğunu ve terekenin Tereke İdare Memuru olarak terekenin mallarını tasfiye edip varislere dağıttığını ve tüm varisler-in onayını alarak malı Müstedaaleyh No.2 ve 3'e sattığını; temin ettiği parayı da tüm varislere dağıttığını; herhangi bir hile ve/veya gayriyasallık olmadığını ileri sürerek, bu hususlar ile bağdaşmayan Müstedinin iddialarını reddetmiş ve/veya bilgisizlik -beyan etmiştir.

Müstedaaleyh No.4 tarafından dosyalanan itiraz ihbarnamesinde ise, Müstedaaleyh No.4 aleyhine dava sebebi bulunmadığı ileri sürüldükten sonra, Müstedinin iddiaları ret ve inkar edilerek ve/veya bilgisizlik beyan edilerek; Tapu kayıtları-nda konu gayrimenkulün Mustafa Ahmet Kayım ve/veya Havva Hanım Hacı Ali Efendi tarafından vakfedildiğini gösterir herhangi bir kayıt olmadığını; İstidaya konu olan 3121 ve 3122 sayılı eski kayıtların mevcut kayıtlarla herhangi bir ilgisi olmadığını; konu g-ayrimenkulün Ozanköy'de XII/30 köy Pafta/Harita, 119. Parsel, 4514 sayılı koçan ile kayıtlı kahvehanenin ilk kayıt tarihinin 2/11/1931 olup yüzölçümünün ise 710 ayak kare olduğunu, kayıtlı mal sahibinin ise ½ hisse Mustafa Kayım ½ hisse Ali Kayım olduğunu,- eski mal sahibinin ise Mustafa Ahmet Kayım olduğunu, eski mal sahibi olan Mustafa Ahmet Kayım'ın, S-904/2001 sayılı devir takrirnamesi tahtında satış yolu ile yukarıda tanımı verilen taşınmaz malı devrettiğini, S-904/2001 sayılı devir takrirnamesi tahtınd-a devri yapılan söz konusu taşınmaz malın kaydının 23/12/2001 tarihinde yapıldığını belirtmiştir.

İstida dinlenmiştir. İstidanın dinlenmesi aşamasında,
Müstedinin şahadetinin tamamlanmasından sonra, Müstedaaleyh, 25.11.2011 tarihinde, zaman aşımı iddiası-nı eklemek için, ek yemin varakası dosyalamasına izin verilmesini talep eden tek taraflı bir istida dosyalamıştır. Bu istidaya Müstedi itiraz etmiş ve ek yemin varakası dosyalama izni talep eden istida dinlenerek reddedilmiştir. Bu karara karşı yapılan ist-inaf, Yargıtay Genel İstida/İstinaf 1/2012 (D.1/2013) ile reddedilmiştir. Dolayısıyla, Müstedaaleyh ek yemin varakası dosyalayıp itiraz ihbarnamesine zaman aşımı ile ilgili iddialarını ekleyememiştir.

Yargıtay Genel İstida/İstinaf 1/2012 (D.1/2013) -kararından sonra, istidanın dinlenmesine devam edilmiş ve sonuçlandırılmıştır.

İstida maksatları için Müstedi iki tanık, Müstedaaleyh No. 1 ve 3 ise tek tanık dinletmiştir. Müstedaaleyh No.4 ise tanık dinletmemiştir. İstidanın dinlenmesi aşamasında 14 ad-et emare sunulmuştur.

Huzurumda verilen şahadet ışığında, istida ile ilgili ihtilafsız olguları kronolojik olarak aşağıdaki gibi sıralarım:

2.11.1931 tarihli Emare No.1 ve 4514 sayılı koçan ile Kazafana'da XII/30 Pafta/Harita, 119 Parsel üzerinde bir ad-et kahvehane 30/9/1932 tarihinde kadar Havva Hüssein Hacı Ali Efendi Bektash adına kayıtlıydı. Bu malın eski Koçan numarası, yine Emare No.1'de 3122 olarak ifade edilmektedir.
Havva Hanım Hacı Ali Efendi 1/1928 sayılı 18/1/1928 tarihli Emare No.3 Vakıf Sen-edi ile koçan 3122 No.lu bu malı, Vakfa konu etmiş ve hayatta iken kendisinin bu malın mütevellisi olacağını, ölümünden sonra ise oğlu Mustafa Ahmet'in mütevelli olacağını belirtmiştir.

3. Havva Hanım Hacı Ali Efendi eski koçan 3122, yeni koçan
45-14'de kayıtlı kahvehaneyi, oğlu Mustafa Ahmet'e tapu
nezdinde Eylül 1932'de hibe etmiştir.
Evkaf, 29/9/1932 tarihli Emare No.4 bir yazı ile Kazafana'lı Havva Hanım Hacı Ali Efendi Vakfının bir suretini Tapu Dairesine göndermiştir.
2/12/1932 tarihli Em-are No.5 yazı ile Tapu Dairesi, Evkaf Dairesine, Vakıf Senedini aldıklarını, bu senedin vakıf hazırlandığında Tapuya bildirildiğini, ancak yazı gelmeden, 21/9/1932 tarihinde, Havva Hanım Hacı Ali Efendi'nin, Vakfa dahil olan 3122 koçan No.lu kahvehaneyi oğ-lu Mustafa Ahmet'e hibe ettiğini, malı devralan kişinin Vakfın mütevellisi olması cihetiyle, Evkaf Dairesinin de kabul etmesi halinde, Mustafa Ahmet'den koçanını isteyip, koçanı düzelteceklerini, koçanı getirmediği takdirde ise, adına olan kaydın Vakfa dah-il olduğunun not edilerek, ileride mal ile ilgili başka bir devir yapılmasına izin verilmeyeceğini bildirdi.

Emare No.6, 3/12/1932 tarihli yazı ile Evkaf Dairesi, Tapu Dairesi ile hemfikir olduğunu Tapu Dairesine yazı ile bildirdi.
Emare No.7 14.1.1933 ta-rihli yazı ile yine Tapu Dairesi, Mustafa Ahmet'in durumla ilgili bilgilendirildiğini ve koçanının düzeltme yapılması için talep edildiğini, ancak Mustafa Ahmet'in koçanı getirmediğini, koçanın Vakfa dahil olduğu için bundan sonra bu malın devrine izin ver-ilmeyeceğini de Evkafa bildirdi.

Mustafa Ahmet 1966 yılında vefat etti. Ölüm tarihine kadar Evkaf Dairesine hesap vermedi.

Mustafa Ahmet'in kızı Havva Arif 1971 yılında mütevelli tayin edildi. 30.5.1984 tarihinde ise bu görevden azledildi
(Emare No.8).
- 10. 30.5.1984-7.6.1991 tarihleri arasında, Evkaf Dairesi,
Vakfı emaneten uhdesine aldı.
11. 7.6.1991 tarihinde Ahmet Kayım mütevelli tayin edildi.
12. 30/6/2000 tarihinde mütevelli Ahmet Kayım'ın oğlu Mustafa
Kayım, Vakfa konu malı başka b-ir mal ile takas etmek için
Evkaf Dairesine müracaat etti (Emare No. 10).
13. 22/9/2000 tarihinde Evkaf Dairesi bu
müracaatı reddetti (Emare No. 11).
14. 23.8.2001 tarihinde 4514 koçan ile kayıtlı mal Mustafa
Kayım Terekesinden satış y-olu ile ½ 'şer hisse Mustafa
Kayım ve Ali Kayım adına kaydedildi (Emare No. 12).
15. Vakfın mütevellisi Ahmet Kayım, Tapu Dairesi Müdürünün
kendisine 4514 No.lu koçan ile kayıtlı malın vakıf malı
olmadığı ve babası Mustafa Kayım adına -kayıtlı bir mal
olduğunu söylemesi üzerine, terekeye ait malı satarak,
malı oğulları olan Mustafa ve Ali Kayım adına
kaydetti. Ahmet Kayım'ın bu doğrultudaki şahadeti
Müstedaaleyh No.4 tarafından istintak edilmediği gibi,
- Müstedaaleyh No.4 bu konu ile ilgili herhangi bir şahadet
de sunmamıştır.

Bu ihtilafsız olgular ışığında, ilgili tarihlerdeki yürürlükte olan mevzuat ışığında, Müstedinin, 4514 koçan No.lu malın kaydının iptal edilerek, malın Vakıf a-dına iade edilmesi talebine yasal olarak hakkı bulunup bulunmadığı incelenmelidir.

Bir vakfın, madde 4, 5, 6, 7, 8'e uymak kaydı ile aynı Yasanın madde 9'da gösterildiği şekilde kaydedilmesi gerektiği, 22.10.1955 tarihli, Fasıl 337 Evkaf ve Vakıflar Yas-ası'nda yer almaktadır.
31/1970 ve 73/1991 Vakıf ve Din İşleri Dairesi Yasaları ile bu maddeler ile ilgili değişiklik yapılmamıştır. Her iki Yasada da, bu maddelere aykırı olabilecek bir yenilik getirilmediği için, bu maddeler aynen yürürlükte kalmıştır.
-
İstidaya konu Vakıf Senedi, 1928 yılına aittir. O tarihlerdeki mevzuata bakıldığı zaman, vakıf mallar ile ilgili 14.12.1928 tarihi itibarıyle 1928 Cyprus Evcaf (Mohammedan Religious Property Administration) Order in Council'ın yürürlükte olduğunu görürüz-. Bu Order in Council, 1934 yılında 19 sayılı kanun ile tadil edilmiş, daha sonra 2.3.1949 tarihinde 1949 Evkaf Yasası, Cap 259 ile bu Order in Council ve 1934 yılına ait yasa yürürlülükten kaldırılarak, 1949 Evkaf Yasası Cap 259 yürürlüğe konmuştur. 1949- Evkaf Yasası Cap 259 ise, 22 Ekim 1955 tarihinde, Fasıl 337 ile kaldırılmıştır.

14.12.1928 tarihinde yürürlüğe giren 1928 Order in Council'ın 22. maddesinde, vakıfların ne şekilde kaydedileceği belirtilmiştir. Madde 23'e göre ise bu formalitelere -uymayan vakıfların geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Madde 22 aynen şöyledir:

-"22. All deeds of Dedication (Vakfiehs) shall be
registered and with regard to their registration the
following provisions shall be complied with:-

The dedicator or founder of a vakf, or his
duly authorized agent, shall present to a
She-ri Judge the Deed of Dedication (Vakfieh),
duly signed by such dedicator or dounder,
and shall apply to him for the registration
of the same.

The Sheri Judge shall thereupon, subject to
the payment of any fees prescribed for
registration, file the Deed- of Dedication
(Vakfieh) and shall register it in a book
kept for the purpose.


On registration as aforesaid the Sheri Judge
shall forthwith forward two copies of the Deed of Dedication (Vakfieh), certified by him as correct,
to the Delegates.

T-he Delegates shall examine the copies
aforesaid of the Deed of Dedication (Vakfieh),
and, if in their opinion, the Deed of Dedication (Vakfieh) complies with all formalities and requirements of the law, the Delegates shall act
as follows:-

One of the cop-ies thereof shall be
filed and recorded by them in a book
kept for the purpose; and

shall forward the other copy thereof
to the Director of Land Registration and
Surveys with an endorsement thereon t-o the
effect that the Deed of Dedication (Vakfieh)
may be registered in the books of the Land
Registry Office.

If in the opinion of the Delegates the
Deed of Dedication (Vakfieh) does -not comply
with all formalities and requirements, of the
law, the Delegates shall thereupon notify in
writing the Sheri Judge to this effect.

The Director of Land Registration and Surveys
shall, on receiving the c-opy of the Deed of
Dedication (Vakfieh) endorsed by the Delegates as aforesaid and unless any impediment exists to the contrary, cause the Deed of Dedication (Vakfieh)
to be registered in the books of the Land Registry Office, and shall thereupn notify t-he Delegates in writing whether the Deed of Dedication (Vakfieh)
has been registered or not.

On receipt of a notification from the Director
Of Land Registration and Surveys that the Deed of
Dedication (Vakfieh) has not been registered in- the
books of the Land Registry Office, the Delegates
shall notify the Sheri Judge in writing to that
effect.

On receipt of any notification from the
Delegates under sub-clauses (4) or (6) of this
clause, the Sheri Judge shal-l cause a notice to be served upon the dedicator or founder and all other
persons interested, if any, to the effect that
the Deed of Dedication (Vakfieh) has been
found not to comply with the formalities and
requirements of the Law, or that the Deed- of
Dedication (Vakfieh) has not been registered
in the books of the Land Registry Office, as
the case may be.

Within a period of three months of the service
of any such notice as in the preceding sub-clause provided, the dedicator or founder, and a-ny person aggrieved by any act of the Delegates under sub-clause (4) of this clause or by any act of the Director of Land Registration and Surveys under sub-clause (5) of this clause may institute proceedings against the Delegates as provided in clauses 9 -and 10 of this Order.

No Deed of Dedication (Vakfieh) shall bee valid
and effective unless and until the formalities prescribed by this clause have been complied with and the Deed of Dedication (Vakfieh) has been registered in the books of the Land Regist-ry Office."


- Merhum Havva Hanım Hacı Ali Efendi Vakfı, 1/1928 sayısı ile 18.1.1928 tarihinde kurulmuştur. Yani 1928 yılına ait Order in -Council'den önce kurulmuştur. Nitekim, 1928 ylına ait Order in Council'in 24. maddesi altında, 1.1.1929 öncesi kurulan vakıflarda, Order in Council'de belirtilenlere uyulmaması halinde, vakıfların geçerliliğine halel gelemeyeceği yer almaktadır.

Mad-de 24 aynen şöyledir:

"24. Nothing in this Order shall effect the validity
of any Deed of Dedication (Vakfieh) made before
the coming into operation of this Order."

Bu durumda, 1928 yılına ait Order in Council'in 22. maddesine-, bilhassa (5) ve (9) fıkralarına, 1/1928 sayılı Vakfın kuruluşunda uyulduğu görülmemekle birlikte, madde 24 ışığında, Emare No.3 Vakıf Senedinin Ahkamü'l-Evkaf kurallarına uygun olduğu takdirde, geçerli olduğu kabul edilmelidir.

Emare No.3 Vakıf Se-nedi ile Havva Hanım, hayatta olduğu dönem kendisinin mütevelli olacağını, vefatı halinde, 3122 numaralı koçan ile kayıtlı kahvehanenin mütevellisinin oğlu Mustafa Ahmet'in olmasını vakfeylemiştir.

Vakfın kaydedildiği Emare No.3 Senetten, 3122 koçan No.l-u malın, Emare No.1 olarak ibraz edilen 4514 koçan No.lu malın eski koçan numarası olduğu görülmektedir.

Emare No.1, 2.11.1931 tarihli bir koçandır. Koçanda malın bir kahvehane olduğu belirtilmiştir ve mal sahibi Havva Hussein Hacı Ali Efendi Bektash ola-rak görülmektedir. Emare No.1 koçanın üst kısmında, bu malın bir vakıf senedine konu olduğu not edilmiştir. Bu not 12.1.1933 tarihlidir ve bu notta malın devrine izin verilmeyeceği ifade edilmiştir.

Emare No.1 koçandan, malın Havva Hanım tarafından oğlu -Mustafa Ahmet'e, 30.9.1932 tarihinde hibe edildiği, daha sonra ise bu malın 23.8.2001 tarihinde satış ile ½ hisse Mustafa Kayım ve ½ hisse Ali Kayım adına geçtiği görülür. Emare No.1 koçanın üst kısmındaki yazı ışığında, 23.8.2001 tarihinde, bu malın sa-tış yolu ile devredilmesine Müstedaaleyh No.4 tarafından nasıl izin verildiğini anlamak zordur.

Bir malın, vakfedildikten sonra vakıftan çıkarılması, ancak vakıf senedinde vakfedenin böyle bir hak tanıması ile olabilir. Emare No.3 Senette böyle bir -hakkın tanındığı iddia edilmiş değildir.

Emare No.1 koçana tabi olan mal, 1/1928 sayılı Vakıf ile vakfedildikten sonra, bu malın vakıf olmaktan çıkması mümkün müdür?

1932 yılında, mal, Havva Hanım tarafından oğlu Mustafa Ahmet'e hibe edilmiştir. E-mare No.3 Vakıf Senedi ile Mustafa Ahmet mütevelli olarak belirlenen kişidir. Emare yazışmalardan, bilhassa Emare No.5 yazıdan malın mütevelli olan Mustafa Ahmet'e hibe edilmiş olmasının bir sorun olmadığı, ancak malın yeniden el değiştirilmesine izin ver-ilmeyeceği görülmektedir.

Ahkâmü'l-Evkaf, Ömer Hilmi Efendi başlıklı Kıbrıs Vakıflar İdaresinin 2003 yılına ait yayını içerisinde, bir vakfın ne şekilde kurulması gerektiği izah edilmektedir. Huzurumdaki istidada, 1/1928 sayılı Vakfın kurulmadığı iddias-ı yapılmamıştır. İddia, sadece, vakfeden kişinin vakfetmekten vazgeçerek, konu kahveyi oğluna hibe ettiği doğrultusundadır.

Ahkamü'l-Evkaf'da iki tür vakıf kurulabilir. Birincisi Vakf-ı Lazım - vakfeden kişi ya da yargıç tarafından feshedilmesi ola-naksız vakıf- ve ikincisi Gayr-ı Lazım - vakfeden kişi ya da yargıç tarafından feshedilmesi olanaklı vakıf-. Emare No.3 Vakıfın, Vakf-ı Lazım vakıf olabilmesi için bu doğrultuda bir yargıç tarafından hüküm verilmesi gereklidir (Bak Mesele 114). Emare No.-3 Vakıf ile ilgili böyle bir hüküm olduğu belirtilmiş değildir.

Bu durumda, Emare No.3 Vakfın, Gayr-ı Lazım olduğu kabul edilmelidir. Aynı kitabın 130.uncu sayfasında, mesele 122'de "Vakıf Malında Tasarruf" şu şekilde izah edilmiştir.

"Bir mal va-kf-ı lazım (vakfeden kişi ya da yargıç
tarafından feshedilmesi olanaksız vakıf) hükmü
ile vakfedildiği zaman, artık onun mülkiyet
olarak tasarruf edilmesi mümkün değildir.
Tasarruf edilmiş olsa bile, yapılan tasarruf
hukuk-en geçersiz olur.
Mesela: Bir kişi vakf-ı lazım hükmü ile vakfet-
tiği bir malı başka birisine satar, hibe veya
ipotek eder ise, yapılan sözleşmelerin bütünü
hukuken geçersiz sayılır.
Böylece vakf-ı lazım hükmü ile vakfedilen- bir mal, (verese) mirasçılara kalan malvarlığı olarak nitelendirilemez. Fakat vakf-ı lazım hükmü ile vakfedilen bir mal (onunla ilgili bölümde açıklanacak meseleler uyarınca) başka bir mal ile değiştirilir ise, bedel olarak alınacak diğer mal onun yerine -geçerek vakfedilmiş mal olarak kabul edilir ve değiştirilmiş olan vakıf mal mülkiyete dönüşerek mülk hükümleriyle işlem görür.
Böyle bir durumda bir kişinin bir başkasından satın aldığı malda diğer bir kişinin önalım hakkı olarak
ileri sürülen- sebeplerden birisiyle, önalım hakkı bulunduğunun tesbitinden sonra sözkonusu kişi o
mülkü tescilli olarak vakfetse bile, önalım hakkı bulunan kişinin talep ve davası üzerine vakıf feshedilerek sözkonusu mal mülk olmak üzere
önalım hakkına sah-ip olan kişiye teslim edilir.
Böyle vakf-ı lazım (vakfeden kişi ya da yargıç tarafından feshedilmesi olanaksız vakıf) hükmü ile vakfedilmiş musakkafatlı (üstü tavanla örtülü bina) binaların bütünü yıkılarak, vakfında yeterli maddi gücü bulunmadığında-n dolayı sözkonusu musakkafatı yeniden inşa etmek için enkazını satıp da geliriyle tekrardan sözkonusu musakkafatı inşa etmesi mümkün değil ise, mütevellisi sözkonusu enkazı bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değeri ile vakfetmek için satın alması huku-ken geçerli sayılır.
Böylece vakf-ı lazım hükmü ile vakfedilmiş bir bahçenin kuruyan meyve ağaçlarını mütevellisi kestikten sonra, bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değeriyle vakıf lehine satması hukuken geçerli sayılır."

Mesele 124 ise, vakf-ın nasıl bozulabileceğini izah etmektedir:

"Mesele 124: Vakfeden Kişinin İhtiyacı Üzerine
Vakfın Bozulması

Vakfı gayr-ı lazım (vakfeden kişi ya da yargıç
tarafından feshedilmesi olanaklı vakıf) hükmü ile
vakfedilen bir malın v-akıf olma durumu yargıç
tarafından bozulduğu takdirde, ilgili malın vakıf
olma durumu hukuken geçesiz sayılır ve mülkiyet
üzerine mülk olarak tasarruf olunur.
Mesela: Bir kişi kendi mülkü olan dükkanını bir
cihete (imaml-ık, hatiplik, müderrislik, vaizlik,
kayyımlık gibi hayır kurumlarına ait olan hizmet
kamuyla ilgili hizmetler) vakfeder ise, ancak
mütevelliye teslim etmeden önce şeriat hukuku hükümlerine göre tescilini yapmaksızın sonradan sözkonusu kişi ihtiyaç- ya da fakirlik yüzünden, sözkonusu dükkanın mülkiyet durumu ile ilgili
olarak tasarrufuna ihtiyaç olunduğundan dolayı
vakfından rücu etmek ister ise, vakfı feshettir-
mek için ilk emirde yargıca müracaat etmelidir.
Böyle bir durumda yargıç da vakıf sözl-eşmesini iptal ettiği halde, vakfeden kişi sözkonusu malı mülkiyet
şekliye tasarrufuna alır.
Dolayısıyla vakfeden kişinin mirasçılara da,
vakfeden kişinin yaptığı vakıf sözleşmesini
yargıca iptal ettirmek istedikleri takdirde bile,
hüküm böyle devam ede-r.
Vakfı gayr-ı lazım (vakfeden kişi ya da yargıç
tarafından feshedilmesi olanaklı vakıf) ile
vakfedilen bir mal, yargıç tarafından vakıf olma
durumu geçersiz sayılmaksızın bir başkasına
satılıp da, yargılama boyunca yargıç sözkonusu
muamelenin do-ğruluğuna (hukukî geçerliliğine)
dair bir hüküm verse bile, yapılan vakıf hukuken
geçersiz sayılır."


Emare No.3 Vakfın bir yargıç tarafından iptal edildiğini gösteren bir emare yoktur. Bu durumda, Vakfın iptal edilebilir bir vakıf olmakla birl-ikte (Gayr-ı lazım) Emare No.3 Vakfın iptal edilmediğini kabul ederim. Kahvehane olarak kaydedilen malın Mustafa Ahmet'e hibe edilerek devredilmesinin de Vakfı ortadan kaldırmadığını kabul ederim.

Bu durumda, Emare No.1 koçana konu malın, 2001 yılına kad-ar 1/1928 No.lu Vakfa konu olduğunu ve bu malın yukarıda belirtilen aralarla Evkaf Dairesi ve Vakıf Senedine göre belirlenen mütevelliler tarafından idare edildiğini kabul eder ve bulgu yaparım.

2001 yılında, Müstedaaleyh No.4 tarafından Müstedaaley-h No.1'in hatalı yönlendirilmesi ile Emare No.1 koçana konu mal, Vakfa ait değil de Mustafa Kayım'ın şahsi malı olarak değerlendirilerek, terekeye ait bir mal kapsamında mal satılmış ve malı satın alan torunların adına Müstedaaleyh No.4 tarafından ½ 'şer h-isse ile kaydedilmiştir. Halen 1/1928 sayılı Vakıf Senedine konu olan ve bir yargıç tarafından iptal edilmeyen bir vakıf seneti varken, bu malın 2001 yılında satılmasına Müstedaaleyh No.4'ün izin vermesi yanlış olmuştur.

Müstedaaleyh No. 1, 2 ve 3, 2010- yılında Müstedi tarafından ikame edilen bu Genel İstida ile, Müstedinin Müstedaaleyhlerden malın vakıf olduğuna dair bir mahkeme kararı talep edemeyeceğini ve talebin zaman aşımına uğradığını istidanın dinlenmesi aşamasında ifade etmişlerdir.

Müstedaale-yhlerin böyle bir iddiası itiraz ihbarnamesinde yer almamıştır. Zaman aşımı defi bir savunma olduğu için itiraz ihbarnamesinde yer alması gerekirdi. İtiraz ihbarnamesinde yer almayan bir iddianın değerlendirilmesi gerekmemektedir.

Her halükarda bu istida-nın ilk mahkeme olarak dinlendiği ve zaman aşımı ile ilgili Ahkamü'l-Evkaf'ta kurallar bulunduğu nedeniyle, yemin varakasında ileri sürülmese de zaman aşımı iddiasının Mahkeme tarafından dikkate alınması gerektiği görüşünün kabul edilmesi ihtimaline karşı -Müstedaaleyh No.1, 2 ve 3'ün bu iddialarını da incelemeyi uygun görürüm.

Ahkamü'l-Evkaf'ta yer alan zaman aşımı süreleri aynen Fasıl 15 madde 4'de sıralanmıştır. Bu istidayı ilgilendiren, 4. maddenin 2. fıkrasıdır ve aynen şöyledir:

"(2) No action- in respect of the corpus of any Vakf
property shall be brought after the expiration
of thirty-six years from the date on which the
cause of action accrued."

"(2) Dava sebebinin doğduğu tarihten başlayarak otuz
altı -yılın sona ermesi üzerine herhangi bir vakıf
emlakinin külliyatı (corpus) ile ilgili olarak
dava açılamaz."


Ahkamü'l-Evkaf'ta zaman aşımı ile ilgili mesele 438 aynen şöyledir:

"Vakfın aslına ilişkin davalarda, zaman aşımının
süres-i otuz altı (36) yıldır. Buna göre, otuz
altı (36) yıl mazaretsiz olarak terk olunmuş
olan bir asıl vakıf ile ilgili dava, yargıçlar
tarafından görülmez.
Mesela: Bir kişi bir mülkü bir vakfın mütevellisi
karşısında otuz al-tı (36) yıl mülkiyet mutasarrıfı
(yöneticisi) olup da, mütevelli bu süre zarfında
mazeretsiz olarak sessiz kalmış iken, halen
mütevelli, "sözkonusu mülk yıllar önce mütevellisi
olduğum vakfın müstegallatındandır (vakfa gelir
- sağlaması için üstü örtülü 'damlı' veya damsız
olarak vakfedilmiş mal)" demek suretiyle bir dava
açar ise, açılan davası yargıçlar tarafından
görülmez."


Yine mesele 439'da zaman aşımının bir kuşaktan diğer kuşağa geçildiği za-man, tekrar başladığı yer almaktadır. Mesele 439 aynen şöyledir:

"Altsoya Yapılan Vakıfta Süre Başlangıcı

Kuşaktan kuşağa çocuklara şart edilmiş bir vakıf
hakkında zaman aşımının başlangıcı, birinci kuşağın
sona erme tarihinden itibar-en geçerli olur.
Mesela: Tevliyet (vakıf işlerini yönetmek) ve
vakfın geliri kuşaktan kuşağa vakfeden kişinin
çocuklarına şart edilmiş bir vakıf mülkü, birinci
kuşak çocuklarından kabul edilen birisi bir başka
kişiye adı geç-en mülkü satıp verdikten sonra,
müşteri (satın alan) sözkonusu mülkü otuz beş (35)
yıl boyunca elinde bulundurup da tasarruf etmesine
müteakiben birinci kuşak tamamen sona erdiğinden
dolayı, ikinci kuşakta bulunan çocuk mütevelli- olur
ve akabinde de bir (1) sene içerisinde kendisi;
"ben o mülkü vakıf yapacağım" demek suretiyle
müşteriye bir dava açar ise, davası yargıç tarafından
dinlenilir. Çünkü buna sebep olarak birinci kuşağın
sona ermesinin üz-erinden "ancak bir (1) yıl geçmiştir"
gösterilmektedir.
Ancak ondan önce geçen süre, zaman aşımından sayılmaz."


Zaman aşımı süresi 36 yıl olarak kabul edildiği takdirde, Emare No. 3 Vakıf Senedinin tarihi 18.1.1928, Havva Hanım'ın kavhe-haneyi oğlu Mustafa Ahmet'e hibe ettiği tarih ise 30.9.1932'dir. Mustafa Ahmet, 1966 yılında vefat edene kadar Evkafa hesap vermiş değildir. 1932'den 1966'ya kadar geçen süre 36 yıldan az, 34 yıldır. Mustafa Ahmet'in ölümü
ile bir kuşak bitmiş ve Mustafa- Ahmet'in ölümünden sonra kuşak değişikliği olduğu için zaman aşımı süresi 1966 yılından sonra tekrar başlamıştır. 1971 yılında Mustafa Ahmet'in kızı mütevelli tayin edilmiş, 30.5.1984 tarihinde mütevelli görevden azledilmiş ve 1984 ile 1991 arası 1/1928 s-ayılı Vakfı, Evkaf Dairesi emaneten yönetmiştir. Bu işlemler zaman aşımı süresini kesen ve/veya ortadan kaldıran ve Evkaf Dairesinin sorumluluğunu kabul eden, dolayısıyla istida konusu malın vakıf senedine konu bir mal olduğunu kabul eden (acknowledge) dav-ranışlardır. Bu durumda, bu süreç içerisinde Müstedinin istida konusu talebinin, 1932 yılındaki işlem nedeniyle zaman aşımına uğradığı iddiasının kabul edilmesi mümkün değildir.

1991 yılında mütevelli tayin edilen Ahmet Kayım, 2001 yılında istidaya konu- malı, babası Mustafa Ahmet'in terekesine ait bir mal kabul ederek, malı satmış ve mal iki oğlu adına ½ 'şer hisse ile kaydedilmiştir. Huzurumdaki bu istida, 2010 yılında ikame edilmiştir. 2001'de gerçekleşen satış işlemi ile ilgili talebin, 2010 yılına ka-dar da zaman aşımına uğradığının kabul edilmesi mümkün değildir.


1966 yılından sonra geçen sürede, zaman be zaman yukarıda ifade edildiği gibi, Evkaf Dairesi malın idaresini üstlendiği ve mütevelli ve/veya varislerin Evkaf'a hesap verdiği göz önünde- tutulduğu zaman, 1966 yılından sonra, hiç bir zaman 36 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı kabul edilmelidir.

Bu durumda, Müstedaaleyh No. 1-3 zaman aşımı iddialarını usule uygun bir şekilde ileri sürmüş olsalar dahi, bu iddialarında muvaffak olmalar-ı mümkün değildi.

Netice itibarıyla, eski koçan No. 3122 veya 3121, yeni koçan No. 4514 Pafta/Harita X11/30 köy ve Parsel 119 olarak kayıtlı kahvehanenin, 18.1.1928 tarihinde, 1/1928 sayılı Vakıf Senedi ile kaydolunan Havva Hanım Hacı Ali Efendi Vakfın-a ait olduğunu kabul eder ve bulgu yaparım. Söz konusu malın ½ 'şer hisse Müstedaaleyh No.2 ve 3 adına yapılan kaydın iptal edilmesine emir veririm.

Huzurumdaki istidada, Mustafa Ahmet terekesi taraf değildir. Bu nedenle, malın Mustafa Ahmet adına olan -kaydının silinmesi ile ilgili emir vermem.

Müstedinin B paragrafındaki talebini ileri götürmediği cihetle, bu fıkra altındaki talebi de ret ve iptal ederim.

İstida masrafları Müstedi lehine verilir.


Narin F. -Şefik
Yargıç


26 Haziran 2014





















18






Full & Egal Universal Law Academy