Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 1/2009 Dava No 35/2014 Karar Tarihi 12.11.2014
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 1/2009 Dava No 35/2014 Karar Tarihi 12.11.2014
Numara: 1/2009
Dava No: 35/2014
Taraflar: Birleşik Fon Bankası A.Ş. ile Amiral Alliance Off Shore Bank Ltd,eski adı Bayndır Regional Off Shore Bank Ltd. arasında
Konu: Temlik - Temlik Anlaşması - Temlik anlaşmasından doğan zarar ziyan talebi - Temerrüt faizi - Equity prensibi (Nisfet Hukuku)- Yetkisilik
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 12.11.2014

-D. 35/2014 Yargıtay/Hukuk No: 1/2009 (Girne Dava No : 348/2003)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan, Emine Dizdarlı, Gülden Çiftçioğlu


İstinaf eden : Birleşik Fon Bankası A.Ş., Eski Büyükdere
- Cad.No.22, Park Plaza, K.3, Maslak- İstanbul. (Davacı)

ile

Aleyhine istinaf edilen : Admiral Alliance Off Shore Bank
Ltd., Eski adı ile Bayındır Regional
Off Shore Bank Ltd.,- Mete Adanır
Cad., Emtan Apt. No.1, Girne.
(Davalı)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına:Avukat Tahir Seroydaş adına Avukat Şevket Gazi.
Aleyhine istinaf edilen namına hazır yok.

Girne Kaza Mahkemesi Başk-anı Hüseyin Besimoğlu ve Yargıç Fatma Şenol'un, 348/2003 sayılı davada 19.11.2008 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


---------------



K A R A R


Ahmet Kalkan :Davacı, Davalı aleyhine dosyaladığı davanın, tam -kadrolu Lefkoşa Kaza Mahkemesi tarafından ret ve iptal edilmesi üzerine, bu istinafı dosyaladı.


İSTİNAFA İLİŞKİN OLGULAR:

Bundan böyle İstinaf Eden sadece Davacı, Aleyhine İstinaf Edilen ise Davalı olarak anılacaktır.

İstinaf ile ilgili olgular öze-tle şöyledir:

Davacı, 1.4.2003 tarihinde, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde, Davalı aleyhine bu istinafa konu 348/2003 sayılı davayı dosyaladı.

Davanın açıldığı tarihte, Davacı, Bayındırbank A.Ş. olarak unvanda yer aldı.

Davacı, Davalı aleyhine dosyaladığı d-avada; Davalı ile Altima Financial Services PLC arasında, takriben 21.2.2001 tarihinde akdolunan ve bilahare Altima Financial Services PLC tarafından Davacıya temlik (assignment) edilen Forward Döviz Sözleşmeleri ve/veya Anlaşmalarına istinaden, Davalının -20.11.2001 vadeli işlemler için, 20,611,728,430,000 TL (bugün 20,611,728 TL), 4.12.2001 vadeli işlemler için 21,394,687,830,000 TL (bugün 21,394,687 TL) ve 11.12.2001 vadeli işlemler için 21,054,230,100,000 TL (bugün 21,054,230TL) olmak üzere, toplam 63,06-0,646,360,000 TL (bugün 63,060,646 TL) borcunu Davacıya ödemesi; belirtilen her miktar için vade tarihinden itibaren mahkemenin uygun göreceği temerrüt faizi ve dava masrafları için hüküm ve emir verilmesini talep etti.

Davalı, müdafaa olarak, Altima Fi-nancial Services PLC ile 21.2.2001 tarihinde 3 adet "Forward Döviz Satış Sözleşmesi" yapmadığını, sadece konu firmaya teklif götürdüğünü, ancak kabul edilmediğini, teklifleri yetkisiz kişilerin yaptığını, sözleşmedeki kabul unsurunun oluşmadığını, bir anla-şma meydana gelmediğini, temlik anlaşmasını kabul etmediklerini, böyle bir temlik yapılmış olsa bile geçerli bir satış sözleşmesi olmadığı için temlikten bahsedilemeyeceğini ve davadaki talebin yasal ve olgusal dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürmüştür.
-
Davacı, Davalının müdafaasına karşılık, Forward Döviz Satış Anlaşmasının Davalının Direktörü ve/veya Yetkilisi Çimen Biçer ile Altima Finans yetkilileri Kaan Arslan ve Adrian J. Masterson tarafından usulüne uygun olarak akit ve imza edildiğini ve temliki-n geçerli olduğunu ileri sürerek, iddialarını yinelemiştir.

Davacı, Türkiye Cumhuriyeti'nde usulüne uygun olarak kayıt ve tescil edilmiş bir Anonim Şirkettir. Davacının Bayındırbank A.Ş. olan ismi, 19.12.05 tarihinde Birleşik Fon Bankası A.Ş. olarak değ-iştirildiğinden, başlangıçta dava unvanında Bayındırbank A.Ş. ismi ile yer alan Davacının adı, daha sonra Mahkemenin tadil emri ile, Birleşik Fon Bankası Anonim Şirketi olarak değiştirilmiştir.

Davacı, T.C. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 9.-7.2001 tarihli ve 383 sayılı kararı ile temettü hakkındaki ortaklık hakları, hisseleri, yönetim ve denetimi, 4389 sayılı T.C. Bankalar Kanununun 14. maddesinin 3 ve 4 numaralı fıkralarına istinaden T.C. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bünyesindeki- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiştir.

Davacının hükmü şahsiyeti halen devam etmektedir.

Davalı, KKTC Şirketler Mukayyitliği nezdinde kayıt ve tescil edilmiş bir Off-Shore Şirket olup, Off-Shore Bankacılık ile iştigal etmektedir.

Davalı- önceleri KKTC'de Bayındır Regional Off-Shore Bank Ltd. ismi ile tescil edilmesine rağmen, bilahare, 3.7.2002 tarihli ve E-11043-2002 sayılı KKTC Bakanlar Kurulu kararı ile ismi, Admiral Alliance Off-Shore Bank Ltd. olarak değiştirilmiştir.

Davalı Şirke-tin 23.1.2001 tarihinde gerçekleştirilen toplantısında, Çimen Biçer'in yönetim kurulu üyeliğinin kabülüne ve Şirketi temsilen münferit imza yetkisi verilmesine oy birliği ile karar verildi (Emare No.11).

Davalı, Altima Financial Services PLC isimli Şirk-ete 21.2.2001 tarihinde "Çimen Biçer, Director" imzalı 3 adet İngilizce yazılmış faks göndererek, Emare No.1 fakslarda sırasıyla 13,380,138,000,000 TL karşılığında Bayındırbank Ana Şubesindeki hesabından 20 Kasım 2001 tarihi itibarıyla USD/TRL 755,940 kuru-ndan, 17,700,000 Amerikan Doları satmayı; 9,032,127,000,000 TL karşılığında, 20 Kasım 2001 tarihi itibarıyla EUR/TRL 687,900 kurundan 13,130,000 euro satmayı; 14,039,650,000,000 TL karşılığında 4 Aralık 2001 tarihi itibarıyla USD/TRL 758,900 kurundan 18,50-0,000 Amerikan Doları satmayı; 8,749,902,000,000 TL karşılığında, 4 Aralık 2001 tarihi itibarıyla EUR/TRL 690,600 kurundan 12,670,000 euro satmayı; 14,218,545,000,000 TL karşılığında 11 Aralık 2001 tarihi itibarıyla, USD/TRL 760,350 kurundan 18,700,000 Ame-rikan Doları satmayı; 9,963,648,000,000 TL karşılığında, 11 Aralık 2001 tarihi itibarıyla EUR/TRL 691,920 kurundan 14,400,000 euro satmayı onayladıklarını (confirm) bildirdi(Emare No.1).

31.8.2001 tarihinde, aynı faksların altına, İngilizce olarak, Altim-a Financial Services PLC'nin, Forward Satış Sözleşmesini geri alınamaz (irrevocable) bir şekilde Bayındır Bank A.Ş.ne devretmeyi onayladığını belirten bir yazı eklendi.

Yazının altına Kaan Arslan, Adrian J.Masterson ve Patric Ryan isimleri yazıldı. Bu is-imlerden Kaan Arslan ve Adrian J.Masterson isimlerinin üzerinde imza bulunmakta, Patric Ryan isminde ise herhangi bir imza bulunmamaktadır(Emare No.2).

Buna göre, 21.2.2001 tarihinde Davalı ile Altima Financial Services PLC arasında yapılan Forward Döviz -Satış Sözleşmeleri, 31.8.2001 tarihinde, Altima Financial Services PLC tarafından Davacıya temlik edildi.

14.11.2001 tarihinde, Davacı, noter vasıtasıyla Davalıya ihbarname göndererek, Davalı ile Davacının sahibi olduğu, Altima Financial Service Ltd. ara-sında 21.2.2001 tarihinde yapılmış olan Forward Döviz Satış Anlaşmasına istinaden doğacak hak ve alacakların Davacı Banka tarafından devir ve temlik alındığını bildirdi ve 20.11.2001,4.12.2001 ve 11.12.2001 tarihinde vadesi gelen 6 adet işlemin dökümünü ve-rerek, operasyonun gerçekleştirileceği hesap No.sunun işlem tarihine kadar bildirilmesini talep etti(Emare No.3).

T.C. Beyoğlu 23. Noterliği tarafından tebliğin gerçekleştirilmesi için işlem yapıldı. Davalının KKTC'deki adresine gönderilen ihbar tebliğ ed-ilemedi(Emare No.3).

Davacı, 21.12.2001 tarihinde, Davalıya Noter vasıtasıyla gönderdiği ikinci ihbarname ile vadesi gelen taahhütlerdeki konu miktarların ödenmediğini bildirerek, toplam 63,060,646,360,000 TL'nin temerrüt faizleri ile birlikte ödenmesini -talep etti (Emare No.4).

İhbarname, gönderilen sair kişiler yanında, Davalının Yönetim Kurulu Üyelerinden Rıza Öztükel Özkan ile birlikte çalışan Muhasebe Müdürüne 24.12.2001 tarihinde tebliğ edildi. Ancak Davalının KKTC'deki adresine, belirtilen adresi-n devamlı kapalı olması nedeniyle tebliğ yapılamadı (Emare No.4).

Davacı, ihbarnameye riayet edilmemesi üzerine, bu istinafa konu davayı dosyaladı.

Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dinlenen dava, özetle, Davalı Şirketin Yönetim Kurulunun, Çimen Biçer'e Şirket-i yükümlülük altına koyacak anlaşma yapma yetkisi vermediği, Davalı ile Altima Finans arasında Forward Döviz Anlaşması meydana gelmediği, Emare No.1 Forward Satış Sözleşmesi ile ilgili yazıların Çimen Biçer tarafından yetkisizce imzalandığı, ortada geçerli- bir forward döviz satış sözleşmesi olmadığı, bu nedenle geçerli bir temlikten bahsedilemeyeceği, temlik geçerli olsa bile, temlikin Davalıya tebliğinin ispatlanamadığı ve zarar-ziyan ile ilgili sunulan şahadetin inandırıcı olmadığı gerekçeleri ile ret ve -iptal edilmiştir.


İSTİNAF SEBEPLERİ:

Alt Mahkemenin davayı reddetmesi üzerine, Davacı bu istinafı dosyaladı.

İstinaf ihbarnamesinde 12 istinaf sebebi ileri sürülmüştür.

Davacı Avukatı, 1,2,3,8,9 ve 11'inci istinaf sebebini bir başlık altında, 4,5-,10'uncu istinaf sebebini ikinci başlık altında, 6,7 ve 12'inci istinaf sebebini ise üçüncü başlık altında toplayıp, Mahkemeye hitap etmiştir. Davacının 3 ana başlık altında toparladığı istinaf sebeplerini şöyle özetleyebiliriz:

Muhterem Alt Mahkeme, Dav-alı ile Altima Finans arasında yapılan Forward Döviz Satış Sözleşmesinin meydana gelmediğine veya geçersiz olduğuna dair bulgu yapmakla hata etti.

Muhterem Alt Mahkeme, Altima Finans ile Davacı arasında geçerli bir temlik anlaşması yapılmadığına veya yap-ılan temlikin geçersiz olduğuna ve Davalıyı bağlamadığına dair bulgu yapmakla hata etti.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının zarar-ziyan taleplerini reddetmekle hata etti.


TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı, istinaf ihbarna-mesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.50 n.1(2) gereğince, Yüksek Mahkemeye ve İstinaf Edene Lefkoşa'da bir tebliğ adresi göstermediği ve talimatlandırılmış herhangi bir avukat tarafından temsil edilmediği ci-hetle, Mahkemeye sadece Davacı Avukatı hitap etmiştir.

Davacı Avukatının iddiaları özetle şöyledir:

Davacı, Emare No.1 Forward Döviz Satış Anlaşmalarının teklif niteliğinde olmadığını, yazıdan açıkça görülebileceği gibi İngilizce "confirm" kelimesi k-ullanıldığını, bunun hukuksal geçerliliği olan bir teyit anlamını taşıdığını, Sözleşmenin tüm unsurları ile meydana geldiğini, Sözleşmeye imza koyan Çimen Biçer'in Davalı Şirketin Yönetim Kurulu tarafından Şirketi temsilen münferit imza yetkisine sahip old-uğunu, bir başkası namına hukuksal işlem yapma yetkisinin temsiliyetle kazanıldığını, adı geçen kişinin imzaladığı Forward Döviz Anlaşmasının, Şirket Ana Sözleşmesinin 75. ve 76. maddeleri kapsamında Şirketi mükellefiyet altına sokma anlamına gelmeyeceğini-, bu nedenle Alt Mahkemenin, Çimen Biçer'in sözleşmeyi yetkisi olmadan imzaladığına ilişkin bulgusunun hatalı olduğunu, Emare No.8'de benzeri nitelikte yapılmış bir çok muamele olduğunu, Davalının aksini ileri süremeyeceğini, Davacının Çimen Biçer'in yetki- durumunu bilmesinin mümkün olmadığını, Emare No.11 temsiliyet belgesinin kendileri için yeterli olduğunu, dolayısıyla, Alt Mahkemenin Forward Döviz Satış Sözleşmesinin geçersizliğine bulgu yapmasının hata olduğunu, temlikin usulüne uygun ve geçerli yapıld-ığını, Altima Finansın tüzel kişiliğinin ihtilâf mevzu olmadığını, temlike imza koyanların yetkili kişiler oldukları olgusunun Davalı tanıkları tarafından kabul edildiğini, bu nedenle ayrıca ispatının gerekmediğini, Davalıya tebliğin yapılmamasının davaya- olumsuz yönde etkisinin olmayacağını, KKTC'de temliki düzenleyen yasa olmadığından Equity (hakkaniyet) prensiplerinin uygulanacağını, buna göre, temlikte belli bir şeklin olmadığını, Alt Mahkemenin geçerli bir temlik işlemini hatalı bir bulgu ile geçersi-z kıldığını, davada talep edilen zararın ispatlandığını ve dava gereğince hüküm verilmesi gerektiğini ileri sürerek, istinafın kabulünü talep etti.


İNCELEME:

Bu istinafa konu davanın layihalarından ve şahadetten anlaşılacağı gibi, dava sebebi Forward -Satış Sözleşmesinin temlikine dayanmaktadır. Bu nedenle 1. ve 2. istinaf sebeplerini birlikte incelemeyi uygun bulduk. İlgili istinaf sebepleri şöyledir:

"1. Muhterem Alt Mahkeme, Davalı ile Altima Finans
arasında yapılan Forward Döviz Satış Sözle-şmesinin
meydana gelmediğine veya geçersiz olduğuna dair bulgu
yapmakla hata etti.
2. Muhterem Alt Mahkeme, Altima Finans ile Davacı
arasında geçerli bir temlik anlaşması yapılmadığına
veya yapılan temlikin geçersiz old-uğuna ve Davalıyı
bağlamadığına dair bulgu yapmakla hata etti."



Alt Mahkeme, taraflar arasındaki ihtilafı karara bağlarken, önce Forward Satış Sözleşmesinin tarafları Davalı ile Altima Finans arasında geçerli bir Forward Satış Sözleşmesi meyd-ana gelip gelmediğini inceleyerek, bu konuda bulgu yaptıktan sonra, Davacı ile Altima Finans arasında gerçekleştirilen temlik işlemlerini incelemiştir. Forward Satış Sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, bu meseledeki esas dava sebebi olan temlik işlemlerin-in yerine getirilip getirilmediğine göre önem kazanmaktadır. Temlik işlemi ile Davalı aleyhine talep edilebilir bir dava sebebi oluşmamış ise, davada taraf olmayan Altima Finans ile Davalı arasında yapıldığı iddia edilen Forward Döviz Satış Sözleşmesinin m-eydana gelip gelmediğinin önemi kalmayacaktır.

Forward satış sözleşmeleri, özellikle bankacılık ve finans sektöründe sıklıkla kullanılan sözleşmelerdir.

Forward Sözleşmeler, belli bir varlığın (emtia, döviz, menkul kıymet, altın gibi) önceden belirlenm-iş bir fiyat ve miktar üzerinden gelecekteki bir tarihte alımını veya satımını öngören sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, tamamıyla tarafların iradeleri doğrultusunda oluşan özel sözleşmelerdir.

Bankacılık ve finans dünyasının önemli bir enstrümanı olan for-ward sözleşmelerle ilgili fazla akademik detaya girmeden kısa iktibaslar yapmayı gerekli gördük.

Profesör Carpenter'in, Debt Instruments and Markets adlı eserinin Forward Contracts and Forward Rates başlığı altında, yukarıda tarifini yaptığımız forward sö-zleşmeler aynen şöyle tarif edilmektedir:

"A forward contract is an agreement to buy an asset at a
future settlement date at a forward price specified
today.
-No money change hands today.
-The pre-specified forward price is exchanged for the-
asset at settlement date.

Görüleceği gibi, forward sözleşmelerde iki önemli unsur bulunmaktadır:

1. Sözleşmenin yapıldığı tarihte para değişimi yapılmaz,
2. Alınan değer (asset) için önceden belirlenen fiyat,
anlaşılan tarihte birbiri ile- değiştirilir.

Forward sözleşmeler, finans ve bankacılık sektöründe borçlanma enstrümanı olarak kabul edilir. Bu konuda yukarıdaki eserin yanısıra şu kaynağa da bakılabilir (Bkz.Backus'un Debt Instruments adlı çalışmasının bölüm 9 sayfa 2).

Forward Sa-tış Sözleşmelerinin niteliği, ne akademik ne de uygulanan hukuk alanında tartışmalıdır. Bu nedenle, bu tür sözleşmelerin tanımı üzerinde daha fazla durmayı gereksiz görürüz.

Bu meselede, Davalı ile Altima Finans arasında gerçekleştiği ileri sürülen Emar-e No.1 Forward Satış Sözleşmeleri, Altima Finans tarafından Davacıya temlik edildiği ve Davacının Davalıdan olan talebi temlik işlemlerine dayandığından, KKTC'de temlik ile ilgili hukuki durumu ve böyle bir talebin hukuki geçerliliğini incelememiz gerekmek-tedir.

Bankacılık mevzuatımızda, forward sözleşmelerin nitelikleri ve sözleşmelerin temliki hakkında özel düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın genel kuralları içerisinde, sözleşme serbestliği kabul edildiğinden, tarafların -kendi iradeleri ile oluşturacakları bir forward sözleşmenin, Yasanın öngördüğü genel geçerlilik kurallarına uygun olması halinde, ortada geçerli ve ifa edilebilir nitelikte bir sözleşme olacağı tartışmasız hukuki bir gerçekliktir.

Bununla birlikte, bir -sözleşmedeki hakkın diğer bir kimseye geçirilmesi olarak tanımlanan temlik ile ilgili durum, Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası bakımından bu kadar net değildir.

Aynı Sözleşmeler Yasası'nın geçerli olduğu Güney Kıbrıs'ta, Assignment (temlik) ile ilgili 1978 CL-R, Andreas Chrysostomou V. G.S. Chalkousi & Sons davasında şöyle denmiştir:

"Regarding assignment of a debt there exists no express
provision about it in our Contract Law, Cap.149; sections 37 and 40 of Cap. 149, which correspond to sections 37 and 40-, respectively, of the Indian Contract Act, 1872, can only be regarded as provisions which do not relate directly to the matter of the assignment of a debt and which, in circumstances such as those of the present case, do not operate, in any way, so as to -exclude the assignment of a debt (see, also, the commentary on section 37 of the Indian Contract Act in Pollock and Mulla on the Indian Contract and Specific Relief Acts, 9th ed.p.333).

We have, therefore, to consider what is the law governing the assign-ment of a debt in Cyprus:

In England it is regulated by a statute, namely the Law of Property Act 1925, which is not applicable in Cyprus.

In our view we have to apply the principles of Equity which were applicable before, and are still applicable after-, the enactment of the said statute in England.

A debt, such as the one involved in the present proceedings, is a legal chose -in action, as defined in Snell's Principles of Equity, 27th ed.p.69; and as it appears from the same textbook (as pp.70,74,77) there can be an equitable assignment of a legal chose in action.

Such an assignment does not have to be in any particular form -(see Inland Revenue Commissioners v.Electric and Musical Industries,Ltd.[1949]1 All E.R.120, 126; affirmed on appeal,[1950] 2 All E.R.261) because Equity looks to the intent rather than to the form; and an equitable assignment of a debt made between an ass-ignor and an assignee is complete even if no notice has been given to the debtor concerned (see Gorringe v.Irwell India Rubber and Gutta Percha Works,[1886] 34 Ch.D.128).


Bu alıntıya göre, borcun temliki ile ilgili Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nda açık -ve kesin kural bulunmamaktadır. Fasıl 149'un 37. ve 40. maddeleri, Hindistan Sözleşmeler Yasası'nın 37. ve 40. maddelerinin aynısıdır. Bu kurallar doğrudan borç temliki ile ilgili değildir. Böyle bir meselede, bu maddelerin temlikte uygulanabileceğine ili-şkin çıkarım yapılmaz (37. maddenin yorumu ile ilgili Bkz. Indian Contract and Specific Relief Acts, 9 th ed.p.333). İngiltere'de 1925 yılında Law of Property Act ile temlik kanunlaştırılmış olmasına rağmen, Kıbrıs'ta böyle bir düzenleme bulunmamaktadır. M-ahkemenin görüşüne göre temlikten kaynaklanan sorunlarda Equity prensipleri (Nisfet hukuku prensipleri) uygulanmaktadır. Böyle bir borçta izlenecek prosedür bakımından yasal seçenek, Snell's Principles of Equity, 27th ed.p.69'da tanımlanmıştır. Buna göre, -equitable assignment yani hakkaniyete uygun bir temlikte dava yolu yasal bir seçenektir. Böyle bir temlik için özel olarak aranan bir şekil yoktur. Çünkü Equity (Nisfet hukuku) şekilden önce tarafların niyetine bakar ve temlik eden ve temlik alan arasında- yapılan hakkaniyetli bir temlik, ilgili borçluya bilgi verilmese bile tamamlanmış olur.

Durumun bizde de farklı olduğu kanaatinde değiliz. 9/76 Mahkemeler Yasası'nın 38. maddesine göre, Equity prensipleri (Nisfet Hukuku) bizde de yürürlükte olduğuna gö-re, doğal olarak aynı prensipler yürürlükte olacaktır.

Örnek verdiğimiz davada, Mahkeme, borçluya yazılı ve sözlü bir ihbarın yapılmamasını, temlikin geçersizliğine sebep olarak kabul etmemiştir.

İktibas ettiğimiz karar dikkatlice incelendiğinde, temli-k eden ve temlik alan arasındaki temlik işlemlerinin tamamlanması için ihbara gerek olmadığının belirtildiği ve o davada borcun varlığını reddetmeyen Davalı aleyhinde hüküm verildiği görülmektedir.

Huzurumuzdaki istinafta, Alt Mahkeme, temlikin geçerli o-labilmesi için borçlunun iznine gerek olmadığını kabul etmekle birlikte, borçlu konumundaki Davalıya tebliğin yapılmamasını eksiklik olarak kabul etmiştir.

Bu meselede, Davalı, Altima Finans ile arasında Forward Satış Sözleşmesinin meydana gelmediğini, ye-tkisiz kişiler tarafından yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu ileri sürmektedir. Bu anlamda ileri sürülen müdafaa sebebi, örnek verdiğimiz ve Davacı Avukatının referans gösterdiği Andreas Chrysostomou v. G.S.Chalkousi and Sons davasından farklılık gösterm-ektedir.

Bu durumda Equitable Assignment (hakkaniyete uygun temlik) bakımından ihbarın etkilerini incelememiz gerekir.

Snell's Principles of Equity adlı eserin 26. baskı 83. sayfasında Equitable Assignment'in (hakkaniyete uygun temlik) temel şartlarını- şöyle sıralamıştır:

"2. Essential of equitable Assignment.
Intent to assign essential (Niyet ve irade temlikte esastır).
Identified chose (seçeneğin tanımlanması).
Communication to assignee (Temlik alana irtibat).
Writing sometimes required (Yazılı yapı-lması bazen gerekli olabilir).
Value sometimes required (Değerin belirtilmesi bazen gerekli olabilir).
Notice not essential but desirable (ihbar esaslı şart değildir ama gerekebilir)."


Huzurumuzdaki mesele açısından önemli olan (f) paragrafındaki ihbar i-le ilgili şöyle denmektedir:


"(f). Notice not essential but desirable. An equitable
assignment made between the assignor and assignee is complete and binding even if no notice is given to the debtor........"


Bu alıntıya göre, temlik eden ile temlik -alan arasında, borçluya ihbar verilmeden yapılan bir temlik, geçerli ve bağlayıcıdır. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, temlik tamamlanması için borçluya ihbar verilmesi, esaslı bir unsur değildir. Ancak, her zaman borçluya temlik ihbarının yapılmasını ge-rektiren 5 sebep şöyle sıralanmıştır:

"Notice of the Assignment should, however, always be given
to the debtor or trustee for five reasons.
The debtor or trustee will be under no liability to the assignee if he pays or settles with the original -creditor before he has notice of the Assignment; but if he disregards the notice he must pay again, except where he has given the creditor a negotiable instrument."

"Borçlu veya trustee ihbardan önce esas alacaklıya
ödeme yapmış veya alacaklı ile an-laşmış ise temlik alana
karşı sorumlu olmayacaktır. Ama ihbar görmezden
gelinirse esas alacaklıya ciro edilebilir bir enstrüman
verdiği haller hariç, borçlu, yeniden ödeme yapma
durumunda kalabilir."

ii. Notice to the debtor or trustee pre-vents him from
setting up against the assignee any new and independent equities which may arise between the debtor and the assignor.


"Borçlu veya trusteeye ihbar verilmesi, borçlu ve temlik
eden arasında meydana gelebilecek yeni ve birbirinden
b-ağımsız durumların temlik alanın karşısına
getirilmesini önler."

iii. Notice in writing is necessary to preserve the
assignee's priority against subsequent assignees under rule in Dearle v.Hall.

"Yazılı ihbar yapılması, temlik alanın önceliğinin o-ndan
sonra gelecek temlik alanlara karşı korunması için
gereklidir."

iv. İngiltere'de yürürlükte olan iflas kanunu ile
alakalıdır.

V. Notice, if in writing, may convert the Assignment into
a statutory Assignment, giving the assignee the- status
of a person entitled to the debt at law, and not
merely in equity."

"İhbarın yazılı yapılması halinde, temlik, kanuna uygun
temliğe dönüşür, bu durum, temlik alana, kanunla
düzenlenmiş temlik alan statüsünün haklarını verir ve
s-adece Nisfet Hukukundan değil, kanundan yararlanmasını
sağlar. (Bu kısım bizim ülkemizde temliki düzenleyen bir
yasa olmadığı için uygulanabilir değildir)."


Yukarıda belirttiğimiz hususları, huzurumuzdaki istinaf bakımından değerlendirdiğimizde so-nuç ne olacaktır?

Bu meselede, Davacı, yani temlik alan tarafından Davalıya, noter vasıtasıyla yazılı ihbar gönderilerek, Emare No.3 ile 21.2.2001 tarihli Forward Satış Sözleşmelerinin temlik edildiği ve Emare No.4 ile temlike konu borç hakkında ödeme i-htarı yapıldığı Davalının bilgisine getirilmek istenmiştir.

Alt Mahkeme, 31.8.2001 tarihinde temlikin yapıldığını belirten ihbarın, Davalıya tebliğ edilmediği bulgusuna varmıştır.

İstinaf sebepleri arasında bu bulgunun hatalı olduğuna dair somut bir id-dia yapılmamış olmakla birlikte, 5. istinaf sebebinde, Alt Mahkemenin, Davacı Tanığı Nilgün Mungan'ın Emare No.3 ve No.4 ihtarnamelerin Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyelerine ulaştığına ilişkin şahadeti olmasına ve Davalı Avukatı tarafından sorgulamaya tabi t-utulmamasına ve temlik şerhinde adı geçen kişilerin yetkisiz olduklarına dair şahadet bulunmamasına rağmen, temlik şerhini şüpheli görerek borcun temlik edilmediği sonucuna ulaşmasının hata olduğu ileri sürülerek, tebliğ bulgusunun da hatalı olduğu dolaylı- olarak ileri sürülmüştür.

Davacı Tanığı Nilgün Mungan, TMSF görevlisi olup önündeki belgelere göre şahadet vermiştir. Emare No.3 ve No.4 ihtarnamelere bakıldığında, her iki ihtarnamenin, Davalının KKTC'de kayıtlı adresine gönderildiği ancak ihbarın gerç-ekleştirilmediği açıkça yazılıdır. Davalı, KKTC'de kayıtlı bir tüzel kişilik olduğuna göre, Davalının kayıtlı adresine tebliği yapılamayan ihbarnamelerin Davalıya yapılmış addolunması olanaklı değildir. Kaldı ki, Davalı Tanığı olarak şahadet veren ve Çimen- Biçer ile birlikte Davalı Şirketi temsile yetkili kılınan Rıza Öztükel Özkan istintakında, Emare No.3 ihbarı 2008 yılında, davadan sonra Avukatında gördüğünü, ondan önce eline geçmediğini (Mavi 76) söyledikten sonra, yine Davacı Avukatının sorusu üzerine,- Emare No.3 ihbarın tebliğ şerhinde, birlikte çalıştığı Hasan Akpınar'a tebliğ yapıldığının yazıldığını, o tarihte Davalı Şirketteki Yönetim Kurulu Üyeliği dışında, Bayındır Holding ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, Ankara'daki ev adresinde emeklilik yaşa-mını sürdürdüğünü (Mavi 93),bunun dışında Çimen Biçer'e yapılmış bir tebliğin olmadığını söylemiştir.

Görülebileceği gibi, Davalı, sadece Davacı Tanığı Nilgün Mungan'a soru sormakla yetinmemiş, forward anlaşmaların yapıldığı iddia edilen tarihlerde, Dava-lı Şirkette önemli görevi olan Rıza Öztükel Özkan'ı tanık olarak dinletmiştir.

Mevcut şahadet ve emareleri değerlendiren Alt Mahkemenin, Emare No.3 ve No.4 ihtarnamelerin, Davalıya tebliğ edilmediğine ilişkin bulgusunda herhangi bir hata yoktur.

Davacı- Avukatı hitabında, tebliğin çok önemli olmadığını ve tebliğin yapılmamasının equity kuralına göre, temliki ortadan kaldırmayacağını iddia etmiştir.

Davalıya tebliğin yapılmamasının, temlik işleminin oluşmasına engel olmadığı doğrudur. Ancak tebliğin yap-ılmamış olması, Davalının esas alacaklıya (original creditor) karşı ileri sürebileceği sözleşmenin geçersizliği, borcun ödenmiş olduğu veya aralarında ayrı bir anlaşma yapıldığı müdafaalarını temlik alana karşı ileri sürebilmesine olanak tanıyacağından, Da-valının temlikten sorumlu olabilmesi için, huzurumuzdaki dava bakımından ortada geçerli bir forward sözleşmesi olduğunun ispatlanması gerekecektir.

Bu esastan hareket ettiğimiz zaman, Alt Mahkemenin, sırf ihbar yapılmadığı nedeniyle temlikin geçersiz ol-duğuna ilişkin bulgusunun hatalı olduğu sonucuna ulaşırız.

Ancak, Alt Mahkemenin temlik ihbarının tebliğ edilmeyişinin hukuki sonuçları ile ilgili bulgusunun hatalı olması, tek başına Davacı lehine hüküm verilmesi için yeterli değildir. Bu meselede temlik- ihbarı yapılmadığından, Davacının davasında başarılı olabilmesi için, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, temlik eden Altima Finans ile Davalı arasında geçerli bir Forward Satış Sözleşmesinin varlığının Davacı tarafından ispatlanması gerekir.

Alt Mahkeme,- Forward Satış Sözleşmesinin bir borçlanma muamelesi olduğundan hareket ederek, Emare No.12 Davalı Şirketin Ana Sözleşmesi ve Tüzüğü'nün 75. ve 76. maddelerine atıfla, Çimen Biçer'in Yönetim Kurulunun kararı olmadan Şirketi mükellefiyet altına koyamayacağı- bulgusuna vardı ve ortada geçerli bir Forward Satış Sözleşmesi olmadığı sonucuna ulaştı.

Şirket Tüzüğü'nün 75. ve 76. maddeleri şöyledir:

"75. Yönetim kurulu şirketin tüm yetkilerini kullanarak ve
şirketin mevcut borçlarına bakılmaksızın herhangi bi-r miktardaki parayı şirket namına borçlanabilir ve şirketin mallarını, ödenmemiş sermayesini veya bir kısmını ipotek edebilir veya yükümlülük altına sokabilir, tahvil veya diğer kıymetli evrak ihraç ederek gerek doğrudan doğruya, gerekse dolaylı olarak şir-ketin veya üçüncü bir şahsın borç, yükümlülük ve vecibeleri için teminat verebilir.

76. Şirketin işleri yönetim kurulu tarafından yönetilir.
Yönetim kurulu şirketin kuruluş ve tescil masraflarını ödeyebilir. Yönetim Kurulu, Yasasının ve bu Tüzüğün şi-rket genel kurulu tarafından kullanılmasını gerektirmediği tüm yetkileri kullanabilir. Ancak bu yetkiler Yasa ve Tüzük maddelerine veya genel kurulda kararlaştırılacak yeni düzenlemelere tabi olacaktır. Ancak genel kurulda yapılacak yeni bir düzenleme, bu -Tüzük yapılmazdan önce yönetim kurulunun yapmış olduğu ve geçerli sayılacak bir işlemi geçersiz yapmaz."

Görülebileceği gibi, Şirketin borç yükümlülüğü altına sokulabilmesi için Yönetim Kurulunun kararı gerekmektedir. Buna göre, Çimen Biçer'e verilen tems-iliyet yetkisinin tek başına Şirketi yükümlülük altına sokmaya yeterli olmayacağı açıktır. Böyle bir temsiliyet yetkisi, ancak Yönetim Kurulu Kararı ile birlikte kullanılırsa bağlayıcı olur.

Davacı Avukatı, Davalının yetkisizlik müdafaasına üç noktada it-iraz etmektedir. Şöyle ki:

Davacı Şirketin böyle bir işlemden haberdar olması mümkün değildir. Bu nedenle, bu iddia Davacıya karşı ileri sürülemez.
Forward Satış Sözleşmesi borçlandırma değildir. Bu nedenle, Yönetim Kurulu Kararına gerek yoktur.
Emare N-o.8'de benzeri nitelikli yapılmış birçok işlem vardır. Bu işlemlerin tümü aynı şekilde Çimen Biçer tarafından imzalanmıştır. Dolayısıyla, Davalının yetkisizlik müdafaası ileri gidemez.

Daha önce forward satış sözleşmelerinin bir borçlanma enstrümanı olduğ-unu ve böyle bir sözleşmeyi yapan kişinin, belirlenen tarihte, belirlenen kurdan, belirlenen miktardaki döviz cinsinden parayı ödemekle yükümlü olacağını belirtmiştik.

Forward Satış Sözleşmesi bir borçlandırma işlemi olduğundan, Ana Sözleşme ve Tüzüğün 7-5. ve 76. maddeleri gereğince Yönetim Kurulu Kararı ile yapılması gereken işlemlerdendir. Bu nedenle, Alt Mahkemenin yapılan işlemin bir borçlandırma işlemi olduğu bulgusunda hata yoktur.

Dava konusu Emare No.1 Forward Satış Sözleşmesine ilişkin işlemle-r yapılırken, Davalı Şirketin Yönetim Kurulu Kararı olduğuna dair bir şahadet yoktur. Aksine Davalı Tanığı Rıza Öztükel Özkan, Çimen Biçer'in yetkisi olmadan imzaladığını söylemiştir.

Mevcut şahadet ve emareler ışığında, Alt Mahkemenin, Davaya konu Forwar-d Satış Sözleşmesi yapılırken, Davalı Şirketin Yönetim Kurulu Kararının olmadığına ilişkin bulgusunda hata yoktur.

Davalı Şirketle Davacı arasında Emare No.8'de belirtilen benzeri işlemlerin yapılmış olması, Ana Sözleşme ve Tüzüğe aykırı şekilde yapılmış- dava konusu işlemleri Şirketi bağlayıcı hale getirmediği gibi, emsal gösterilen işlemlerin Yönetim Kurulu Kararı olmadan yapıldığı Mahkeme huzurunda kabul edilebilir bir şahadetle ortaya konmamıştır. Bu yapılmadığına göre, Emare No.8 işlemleri Emare No.1'-deki işlemlerin geçerliliğine karine olarak kabul edemeyiz.

Davacı Avukatının en önemli argümanı, Davacının böyle bir işlemden haberdar olma ihtimalinin olmadığı ve olması gerekmediğidir. Bu müdafaa, davada taraf olmayan esas alacaklı bakımından önemlidir-. Ancak daha önce ifade ettiğimiz gibi, Forward Satış Sözleşmesinin esas alacaklısı (original creditor) Altima Finans bu davada taraf değildir ve Altima Finansın Davalının Yönetim Kurulu Kararının olmadığını bilip bilmediğine ilişkin şahadet yoktur.

Huku-k Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.9 n.10 göre, davada taraf yapılması gereken bir kişi, taraf yapılmamış ise, dava, sadece tarafları ilgilendirdiği oranda devam eder ve karara bağlanır (Bkz. Daha önce iktibas ettiğimiz Chrysostomou v.Chalkousi davası).
Bu dava-da temlik eden esas alacaklı davada taraf olmadığı için, ihtilâf, davada taraf olan, temlik alan Davacı ile Davalıyı ilgilendirdiği oranda karara bağlanacaktır.

Daha önce belirttiğimiz gibi, Davalıya temlik ihbarı yapılmış olsa ve Davalı bu ihbara kayıts-ız kalmış olsaydı, Yönetim Kurulu Kararının olup olmadığı temlik alan bakımından önemli olmayabilirdi. Ancak bu yapılmadığına göre, temlik alan Davacı bakımından önemli olan, geçerli bir forward sözleşmenin yapılmış olmasıdır. Mevcut şahadete göre, davaya -konu Forward Satış Sözleşmeleri, Davalının Yönetim Kurulu Kararı olmadan yapıldığından, ortada temlik bakımından Davalının sorumluluğunu gerektirecek bir forward sözleşmenin varlığından bahsedilemez.

Buna göre, Alt Mahkemenin yapılan temlikten Davalının -sorumlu tutulamayacağına ilişkin bulgusunda hata yoktur.

Bu sonuçtan hareketle, Alt Mahkemenin, Davacının davasını reddetmekle hata yapmadığı anlaşıldığından, Davacının istinafının reddi gerekmektedir.

SONUÇ:

Netice itibarıyla,

İstinaf reddedilir.-

Masraf emri verilmez.


Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı Gülden Çiftçioğlu
Yargıç Yargıç Yargıç


12 Kasım, 2014











21






Full & Egal Universal Law Academy