Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 116/2011 Dava No 15/2014 Karar Tarihi 30.05.2014
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 116/2011 Dava No 15/2014 Karar Tarihi 30.05.2014
Numara: 116/2011
Dava No: 15/2014
Taraflar: Kıbrıs Mobile Telekomünikasyon Ltd. ile Gürkan Ün arasında
Konu: Zamanaşımı - Ödenmemiş telefon borçları için açılan dava - Ön itiraz- Davalının, faturaların Fasıl 15, md.3(1)(f) altında 2 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ön itirazı - Davacının faturaların Fasıl 15 md. 5 altında belirtilen gene6 zaman aşımı süresi olan 6 yıla tabi olduğu iddiası - Bidayet Mahkemesi davanın zamanaşımına uğradığı nedeniyle davayı iptal etmesi - Davacının istinaf etmesi - Yargıtay, Bidayet Mahkemesinin faturaların 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu konusundaki kararının hatalı olduğunu belirterek bu konudaki istinafı kabul etti ve diğer husuların karar bağlanması için dosyayı Alt Mahkemeye iade etti.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 30.05.2014

-D.15/2014 Yargıtay/Hukuk 116/2011
(Lefkoşa Dava No:3302/2010)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Hüseyin Besimoğlu, Emine Dizdarlı

İstinaf eden: Kıbrıs Mobile Telekomünika-syon Ltd.,Lefkoşa

(Davacı)
ile -

Aleyhine istinaf edilen: Gürkan Ün, Lefkoşa

(Davalı)-


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına:Avukat Dervişe Çerkez ve Avukat Özlem
Onbaşı
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Levent Celaleddin


Lefkoşa- Kaza Mahkemesi Yargıcı Fatma Şenol'un 3302/2010 sayılı davada 23.9.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


------------


H Ü K Ü M


Şafak Öneri: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Emine Dizdarlı okuyacak-tır.
Emine Dizdarlı: Davacı, Kıbrıs Mobile Telekomünikasyon Ltd. Kuzey Kıbrıs Turkcell namı altında mobil telefon haberleşme imkânı sağlayan ve/veya GSM operatörlüğü yapan kayıtlı limited bir şirkettir. İstinaf Eden Davacı, Davalı aleyhine Lefkoşa Kaza Mah-kemesinde dosyaladığı bir dava altında, Davalıdan, ödenmeyen faturalı telefon borçları için 313.56 Türk Lirası, faiz ve dava masrafları için hüküm talep etti. Davacı, Talep Takririnde özetle, taraflar arasında ve/veya Davalının ve Davacının yetkili bayisi -arasında, 9.3.2006 tarihinde, 403447 numaralı yazılı bir Abonelik Sözleşmesi imzalandığını, söz konusu Abonelik Sözleşmesi gereğince ve/veya Taahhütname gereğince Davacının Davalıya verdiği SİM kartı ve/veya GSM kartı ile Davalıyı, abonesi olarak sunmakta -olduğu tüm hizmetlerden yararlandırmayı, Davalının ise buna karşılık olarak, Davacının duyurmuş olduğu tarifede yer alan konuşma ücreti, ek servis bedelleri, işlem ücreti ile yasal vergi, resim ve harçlarla birlikte faturada belirtilen son ödeme tarihine k-adar ödemeyi kabul ve deruhte etti. Davacının, Davalının tebligat adresine 31.1.2008, 29.2.2008 ve 31.3.2008 tarihli faturaları göndermesine rağmen, Davalı söz konusu fatura bedellerini son ödeme tarihlerinde ödemediğinden ve/veya Davalının söz konusu fatu-raları ödemekten imtina ettiğinden, Davacı lehine hüküm verilmesini talep etti.

Davalı ise, dosyalamış olduğu müdafaasında, Davacının Talep Takririndeki iddialarını reddederek, iptidai itiraz olarak dava konusu 3 adet faturanın zaman aşımına uğradığını -ve davanın daha ileri gidemeyeceğini ileri sürerek, davanın iptalini istedi. Bu hususlara ilaveten, Davalı, Talep Takririnin 3.paragrafında ve/veya Abonelik Sözleşmesinde belirtilen faizlerin fahiş olduğunu ileri sürdü.

Davanın duruşmasında taraflar tanı-k çağırmayıp, Mahkemeye hitap etmekle yetindiler. Davaya konu 3 adet fatura, Mahkemeye Emare No.3 olarak ibraz edilmiştir.

Bidayet Mahkemesi, davayı dinledikten sonra, Davacının Davalıdan ibraz edilen faturalar tahtında alacağı olduğu ve/veya söz konusu- faturaların Davalı tarafından ödenmemiş olduğu bulgusuna varmasına rağmen, Davacının bu husustaki talebinin Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın madde 3(1)(f)'de belirtilen 2 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu nedeniyle Davacının hüküm almaya hakkı olmadığ-ına karar verdi. Bunun neticesinde, Bidayet Mahkemesi, Davacının davasını ret ve iptal etti. Keza, Bidayet Mahkemesi, Davacının, Davalının masraflarını ödemesini de emretti.

Davacı tarafından dosyalanan istinaf ihbarnamesi, 6 istinaf sebebi içermekle b-irlikte, istinaf esnasında Davacının Avukatı, bunları bir ana başlık altında özetlemiştir. İstinaf Eden Davacının iddiası şöyledir:

Dava konusu alacak, Fasıl 15 madde 3(1)f'de belirtilen 2 yıllık zaman aşımı süresine tabi değildir ve/veya bu tür alacak-ların Fasıl 15 madde 5 altında değerlendirilmesi gerekir.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, Davacı ve Davalı arasındaki hukuki ilişkinin Emare No.1 9.3.2006 tarihli Abonelik Sözleşmesinden kaynaklandığı, buna bağlı olarak Davacının Davalıya haberleşm-e hizmeti sunduğu, Davacı tarafından sunulan bu hizmetin aylık olarak faturalandığı ve her faturanın son ödeme tarihi ve/veya her fatura için ayrı bir muacceliyet tarihi içerdiği hususlarını kabul etmiş olmasına rağmen, Emare No.1 Abonelik Sözleşmesinin ya-pılmış olmasının, Davacı tarafından verilen hizmetin niteliğini değiştirmediğini ve her ay ayrı faturalandırmanın sözleşmede var olan bir borç için değil, her ay sunulan hizmetin karşılığı olan bir miktar için olduğu kanaatine vararak, dava konusu alacağın- Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın madde 3(1)(f)'ye tabi olduğu ve/veya söz konusu faturaların bu madde kapsamında "yapılan iş ve emeğin" karşılığı oldukları nedeniyle iki yıllık zaman aşımı süresine tabi oldukları ve Fasıl 15 madde 5'de belirtilen genel zama-n aşımı süresi olan 6 yıla tabi olmadıkları yönünde bulgu yaparak, hatalı davrandığını ileri sürdü.
Aleyhine İstinaf Edilen Davalı ise, Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nda belirtilen "Labour" sözcüğü "kas gücünü", "çalışmayı", "elle" yapılan hizmeti veya herhan-gi bir işi kapsadığını, bu nedenle geniş yorumlanması gerektiğini, yine aynı şekilde "Servants" sözcüğünün "ev hizmetlisi" dışında kamu görevlilerini (civil servants) de kapsadığını, Davacı Şirketin sunduğu mobil telefon hizmeti karşılığında bir bedel aldı-ğını, bu hizmetin her ay faturalandırıldığını, İstinaf Eden Davacının vermiş olduğu hizmetin mal veya emtia olmadığı gibi, somut, elle tutulabilen bir madde olmadığını, Bidayet Mahkemesindeki duruşma esnasında Davacı tarafından emsal olarak gösterilen Yarg-ıtay/Hukuk 62/2000 D.2/2003 sayılı kararın İstinaf Mahkemesi huzurundaki meseleye şamil olmadığını, Mahkemenin bu konuyu değerlendirirken haberleşme hizmetinin bir akım olup olmadığı konusunda bir ayırım yapmaması gerektiğini ve Davacının abonelerine sundu-ğu hizmetin, genel olarak 2 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu ve/veya bu şekilde kabul edildiğini iddia etmiştir.

İstinaf Eden Davacıya göre, Fasıl 15 madde 3(1)(f)'de belirtilen iki yıllık zaman aşımı süresi elektronik haberleşme ve/veya telefo-n hizmetlerini kapsamamaktadır ve bu tür alacaklar için Fasıl 15 madde 5 uyarınca zaman aşımı süresi 6 yıldır.

Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın bu istinaf ile ilgili maddeleri şunlardır:

"3.(1) Subject to the provisions of this law, no action
- shall be brought upon, for or in respect of....
(a)................
(b)................
(c)................
(d)................
(e)................
(f) any goods sold and delivered,- shop bill, hotel bill, book debt, (other than a book debt as mentioned in paragraph (d) here of) work and labour done, wages of artisans, labourers or servants, after the expiration of two years from the date on which the cause of action accrued.

-5. No action shall be brought upon, for, or in respect of, any cause of action not expressly provided for in this law, or expressly exempted from the operation of this law, after the expiration of six years from the date when such cause of action accrued."-



"3.(1) Bu Yasa kurallarına bağlı kalınması koşuluyla:-
(a).............
(b).............
- (c).............
(d).............
(e).............
(f)dava hakkının tahakkuk ettiği tarihten itibaren
iki yıl geçmesi üzerine satılan ve teslim
edilen eşyalar,dükkân faturası, otel fatur-ası,
yukarıdaki(d) bendinde sözü edilen defter
hesabı, yapılan iş ve hizmet ve sanatkâr, işçi
ve müstahdem gündelikleri
için, o konularda veya onlarla ilgili olarak
dava açılmaz-.

5. Dava hakkının tahakkuk ettiği tarihten itibaren altı yıl geçmesi üzerine, bu Yasada açıkça kural bulunmayan veya bu Yasanın uygulanmasında açıkça muaf tutulan herhangi bir dava hakkı için, o konuda veya onunla ilgili olarak dava açılmaz."


- Fasıl 15 madde 3(1)(f)'den görüleceği gibi, bu Yasa
kurallarına bağlı kalınması koşuluyla, dava hakkının doğduğu
tarihten itibaren iki yıl geçmesi üzerine satılan ve teslim edilen herhangi bir eşya veya emtia, dükkân faturası, otel faturası, defter he-sabı ((d) bendinde sözü edilen defter hesabı borcundan başka), yapılan iş veya emek, sanatkâr, işçi ve müstahdem gündelikleri bu madde kapsamındadır.

Fasıl 15 madde 5 ise, kural bulunmayan davalar ile ilgili dikkate alınacak kuralı ve/veya koşulu düzenl-er. Bu maddeye göre, dava sebebinin doğduğu tarihten itibaren altı yıl geçmesi üzerine, bu Yasada açıkça, kural bulunmayan veya bu Yasanın uygulanmasında açıkça muaf tutulan herhangi bir dava hakkı için, o konuda veya onunla ilgili olarak dava açılamaz.

-Bu durumda, Davacının abonelerine ne tür bir hizmet verdiğinin saptanması, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde odak noktasını oluşturmaktadır.

Bilindiği üzere, Davacı şirket telefon abonesi olan herkese bir haberleşme hizmeti veya mobil telefon/-Data hizmeti veya telekomünikasyon hizmeti sunmaktadır. Bidayet Mahkemesine Emare No.1 olarak ibraz edilen Abonelik Sözleşmesine göre, Davacı, telefon hattını aboneye tahsis ettikten sonra, abone hiç başkalarını aramasa veya telefonla hiç konuşmasa dahi, t-elefon hattını görüşmeye hazır tutar ve bağlı kalmasını sağlar. Yine Davacı, Abonelik Sözleşmesi uyarınca, alt yapı hizmetlerini abonesine sunar ve/veya bu hizmetlere ulaşılmasını sağlar. Tabidir ki, bu hizmetler bir enerji tüketimini gerektirir ve/veya en-erji akımından meydana gelir.

Fasıl 267 Eşya Satışı Yasası "eşya" veya "goods" sözcüğünü şu şekilde tanımlamıştır:

" "Eşya" dava konusu olabilecek talepler ve para dışındaki
her çeşit taşınır malı anlatır ve tahvil ve pay senedi,
yetiş-mekte olan ürün, çayır ve araziye bağlı olan veya
arazinin bir kısmını teşkil eden ve satıştan önce veya
satış sözleşmesi uyarınca araziden ayrılması için
anlaşmaya varılan şeyleri de içerir."


Davacı tarafından sunulan hizmetleri-n aboneye ulaşmasında kullanılan enerjinin, "satılan veya teslim edilen eşya" tanımına girmediği sabittir. (Bak:Yargıtay/Hukuk 62/2000 D.2/2003)

Yine aboneler tarafından kullanılan bu enerjinin veya Davacı tarafından verilen söz konusu hizmetin, dükkân f-aturası, otel faturası, defter hesabı, sanatkâr (artisans), işçi ve müstahdem gündeliklerini kapsamadığı açıktır.

İstinaf Eden, Davacı şirketin abonelerine sunduğu haberleşme veya telekomünikasyon hizmetinin Fasıl 15 madde 3(1)(f)'de belirtilen "work an-d labour done", "labourers" ve "servants" sınıfına dahil olmadığını, bu nedenle de, Davacının, Fasıl 15 madde 5 tahtında 6 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu iddia etti.

Stroud's Judicial Dictionary, 3.baskı, Volume S-Z, sayfa 3329 ve aynı eserin 2.baskı-sında Volume E-L, sayfa 1568'de "Work" ve "Labour" sözcükleri şöyle tanımlanmıştır:

"Work" (1) The word "work" may be used in two senses; it may mean either the labour which a man bestows upon a thing, or the thing upon which the labour is bestowed.(Bak:C-ollins, M.R. Atkinson V Lumb,(1903)
1 KB 861)

"Labour" (1) The expression used "is not manual work" but "manual labour", for many occupations involve the former but not the latter, such as telegraph clerks and all persons engaged in writing.


- Yukarıdan görüleceği gibi, iş "work" sözcüğü iki şekilde
kullanılır veya iş sözcüğüne iki şekilde anlam verilebilir.
Birincisi, bir adamın bir şey veya nesne üzerine harcadığı
emek. İkincisi, bir şey veya nesneden dolayı harcanan emek.
"Labour" söz-cüğü ise elle yapılan iş olmakla birlikte, büro ve daktilo memurlarını ve ellerinde kalem tutan ve yazan kişileri
(civil servants) kapsamamaktadır. Labour sözcüğü elle yapılan ağır iş gücünü anlatmaktadır.

The Dictionary of English Law, Earl Jowitt, Vol-ume 2(I-Z), sayfa 1048'de "Labourer" sözcüğü şöyle yorumlanmıştır:

"It has been judicially decided that a parish clerk
or a bailiff or a carpenter is not a labourer and that a
labourer is a man who digs and does other things of that
- kind with his hands. (Bak: Morgan v L.G.O.C.(1884) 13
Q.B.D. 832).

Görüleceği gibi, İngiltere'deki içtihat kararlarına göre, bir papaz katibi, bir icra memuru veya bir dülger işçi (labourer) değildir. Bir işçi (labourer) kazı yapan veya benze-r tarzdaki işleri elleri ile yapan kişidir.

Aleyhine İstinaf Edilen Davalı, "servant" kelimesinin sadece ev hizmetlisinin değil, kamu görevlilerini de kapsadığını, bu nedenle "servant" sözcüğüne işlerlik kazandırmak için geniş yorumlanması gerektiğini v-e Davacının abonelerine sunduğu hizmetin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Salmond On the Law of Torts 9th edition, W.T.S. Stallybrass, sayfa 89'da "servant" sözcüğünü şu şekilde tanımlamıştır:

"A servant may be defined as any- person employed by
another to do work for him on the terms that he, the servant, is to be subject to the control and directions of his employer in respect of the manner in which his work is to be done."


Yukarıdaki alıntı ışığında, "servant" sözcüğünü -şu şekilde tanımlamak mümkündür: Herhangi bir kişinin başka bir kişi tarafından işe alınması ve işe alınan kişinin işveren tarafından belirlenen koşullara bağlı olarak ve/veya işverenin kontrolü altında ve/veya talimatları ışığında işini yapan kişidir.

-Halsbury's Laws of England, 4th edition,Volume 41, par. 35 "contracts for the supply of services" başlığı altında şöyle denmektedir:

"A 'contract for the supply of a service' means a contract
under which a person (the supplier) agrees to carry out a -service; but a contract of service or apprenticeship is not a contract for the supply of a service."


Bir hizmet sözleşmesi akdetmek demek, bir sözleşme altında hizmeti sağlayacak olanın (firma, bayi veya kişi) söz konusu hizmeti sunmayı kabul etmesidir-. Halbuki iş veya hizmet sözleşmesi veya staj/çıraklık sözleşmesi, hizmet sağlamak (supply of service) için yapılan bir sözleşme değildir.

Taraflar arasında düzenlenen Abone Sözleşmesinin içeriği ile ilgili bir ihtilâf yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazl-ık, Davacının sürdürdüğü faaliyetlerinin "iş" (work) kapsamına girip girmediği noktasında düğümlenmektedir. O halde, Davalıdan veya abonelerden faturalandırılıp tahsil edilen görüşme ve sabit ücrete karşılık, Davacı tarafından nasıl bir hizmet verildiğinin- saptanması gerekir.

Abonelik Sözleşmesi uyarınca, aboneye hat tahsis edildikten sonra, cep telefonu bekleme modunda olsa dahi, sistem gezgin durumundaki bu aboneyi takip eder ve abone, telefonunu açmasa bile sistem, her an onu izlemekte olup, onu şebek-eye ulaştırmaya hazırdır. Bu, Davacı tarafından sürekli verilen sabit bir hizmettir ve/veya görüşme zamanları dışında oluşan bilgi alışverişi hizmetidir. İstinaf Eden, bu sistemi 365 gün /24 saat hizmete hazır tutmak zorundadır. Görüşme hizmeti dışında, Da-vacı ayrıca teknik donanımın bakımını yapar. GSM-Mobil cep telefonu sisteminde haberleşme, havadan elektromanyetik dalgalar ile sağlanmaktadır. Dolayısıyla, aboneye haberleşme hizmeti sunulurken bir enerji sarfı yapılır ve/veya bu hizmet aboneye enerji akı-mı ile ulaşır. Davacı Şirket tarafından yapılan ücretlendirme ve/veya aboneye gönderilen fatura, tüm bu hizmetleri ve görüşme ücretini kapsamaktadır. Görüldüğü üzere, tüm bu hizmetler "work and labour" ve "servant" tanımına girmemektedir. Başka bir deyimle-, Davacının faaliyetleri esnasında abonelerine sunduğu hizmetler, elle yapılan ve/veya ağır ve/veya kas gücünü gerektiren bir işi kapsamamaktadır. Aboneye aylık olarak yansıtılan, görüşme ücreti ile bilgi alışverişi hizmetidir. Bilgi alışverişi hizmetinin -sürekliliği için bir enerji sarfı gerekmektedir ve/veya Davacının sunduğu hizmet bir enerji akımı neticesinde olur. Belli teknik ve donanım gerektiren bu hizmetlerin Fasıl 15 madde 3(1)(f) kapsamına girmediği açıktır. Bu durumda, GSM operatörü olarak faali-yetlerini yürüten Davacı Şirketin, Fasıl 15 madde 5 kapsamında (genel madde altında) değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, Bidayet Mahkemesi, Davacı Şirketin Fasıl 15 madde 3(1)(f)'de belirtilen 2 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu konusunda k-arar vermekle hata yapmıştır ve istinafın bu noktada kabul edilmesi gerekir.

İstinaf Eden Davacı, Bidayet Mahkemesinin Davacı aleyhine takdir ettiği masraf emri ile ilgili istinaf sebebinde ısrarlı olmamıştır. Bu nedenle bu konudaki istinaf reddolunur.

-Netice itibarı ile istinaf kabul edilir. Alt Mahkemenin hükmü iptal edilir.

Dava zabıtlarına göre, tarafların olgular hususunda anlaştıkları görülmekle birlikte, bunların ne olduğu, talep takririndeki talepleri kapsayıp kapsamadığı açık değildir. Bu husus-larda karar verilmek üzere, dosya Alt Mahkemeye iade olunur.
İstinaf masraflarının, Aleyhine İstinaf Edilen tarafından, İstinaf Edene ödenmesine emir verilir.





Şafak Öneri Hüseyin Besimoğlu Emine Dizdarlı
Yargıç Y-argıç Yargıç




30 Mayıs, 2014











11






Full & Egal Universal Law Academy