Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 112-108/2014 Dava No 32/2018 Karar Tarihi 25.10.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 112-108/2014 Dava No 32/2018 Karar Tarihi 25.10.2018
Numara: 112-108/2014
Dava No: 32/2018
Taraflar: Fuat Kurtulan ile Altınbaş Petrol Ltd. ve diğerleri arasında
Konu: Şayia (hearsay) şahadet - Davaların birleştirilmesi (konsolide)
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 25.10.2018

-D. 32/2018
Birleştirilmiş
Yargıtay/Hukuk 112/14 ve 108/14
(Lefkoşa Dava No: 54/2012 ve
Lefkoşa Dava No:1764/2010)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Ma-hkeme Heyeti: Narin Ferdi Şefik, Beril Çağdal, Peri Hakkı.

Yargıtay/Hukuk No. 112/2014
(Lefkoşa Dava No: 54/2012)

İstinaf eden: Fuat Kurtulan, Güzelyurt
(Davacı)

i-le -

Aleyhine istinaf edilen: No. 1- Altınbaş Petrol Ltd., Lefkoşa
No.2- Tem Petrol Şti Ltd., Girne
No.3- Nafi Ölmez, Girne
No.4- Mehmet Ölmez n/d Mehmet Ali
- Ölmez,
Girne
( Davalılar )
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Özkul Özdevrim
Aleyhine istinaf edilen No.1 ve 2 namına: Avukat Tolga Çavuşoğlu
Aleyhine istinaf edilen- No.3 ve 4 namına: Avukat İzzi Okray ve Avukat Emre Efendi.


Yargıtay/Hukuk No: 108/2014
(Lefkoşa Dava No: 1764/2010)

İstinaf eden: Altınbaş Petrol, K/Kaymaklı, Lefkoşa
- (Davalı)

ile -

Aleyhine istinaf edilen: Nafi Ölmez, Girne
(Davacı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Tolga Çavuşoğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat İzzi Okray ve Avukat Emre Ef-endi.

Yüksek Mahkeme Yargıcı Bertan Özerdağ'ın Yargıtay/Hukuk 112/2014 ve Yargıtay/Hukuk 108/2014 sayılı davalarda, 26.5.2014 tarihinde verdiği karara karşı yapılan istinaflardır.

Narin Ferdi Şefik: Lefkoşa Kaza Mahkemesinde ikame edilen 1764-/2010 ve 54/2012 sayılı davalar konsolide edilerek dinlenmiş ve 26.5.2014 tarihli karar neticesinde 1764/2010 sayılı davadaki Davalı Yargıtay/Hukuk 108/2014'ü, 54/2012 sayılı davadaki Davacı ise Yargıtay/Hukuk 112/2014 sayılı istinafı dosyalamışlardır. He-r iki İstinaf Yargıtay huzurunda, konsolide edilerek dinlenmiştir.

Her iki dava ile ilgili olgular şu şekilde özetlenebilir.

Altınbaş Petrol Ltd., düzenlediği bir kampanya ile Alpet benzin istasyonlarında ve/veya bayilerinde 50TL'lik akaryakıt satın -alan müşteriye 1 adet bilet ve/veya çekiliş kuponu vererek, kampanya neticesinde yapılacak çekilişte kazanan bilet ve/veya kupon sahibine 1 adet siyah BMW 1.16i/2010 model araba vermeyi taahhüt etti. Bu çekilişe Alpet istasyonlarında çalışanların katılama-yacağı ve tasarruflarında kupon ve/veya bilet bulundursalar dahi ikramiyenin bu kişilere verilmeyeceği, kampanyanın kuralı olarak belirlenmişti.

25.2.2010 tarihinde yapılan çekilişte BMW 1.16i/2010 model araba, 206570 No.lu bilete isabet etti. Bu bilet sa-hibinin ortaya çıkmayarak aracı talep etmemesi halinde ise aynı çekilişte yedek bilet olarak 192276 No'lu bilet belirlendi.

206570 No.lu bilet sahibi 1764/2010 sayılı davadaki Davacı, yedek biletin sahibi ise 54/2012 sayılı davadaki Davacıdır. 1764/2010 s-ayılı dava ile 206570 No:lu bilet sahibi ikramiyenin kendisine verilmesini talep etmekte, 54/2012 sayılı davada ise yedek biletin sahibi, ikramiyenin isabet ettiği kuponu tasarrufunda bulunduran Davalı 3'ün, Davalı No.1'in müstahdemi ve/veya hizmetkarı v-e/veya vekili ve/veya ajanı olduğunu ve Davalı No.3'ün akaryakıt satın almadan bileti aldığını, davalı No.3 ve 4'ün meşveretleşerek Davalı No. 3'ün 206570 No.lu bileti Davalı No.4'e, verdiğini iddia ederek, bu bileti akrabası olan pompacı Davalı No. 4'den- hile ile aldığını ileri sürmekte ve ikramiyenin kendisine verilmesini talep etmektedir. 54/2012 sayılı davadaki yedek bilet sahibi olan Davacı, aracın kendisine devredilmesini, alternatif olarak Davalılardan müştereken ve münferiden araçtan yoksun kaldığı- için 35,000 Euro, 25.2.2010 tarihinden itibaren de aracı kullanamadığı için, davanın ikame tarihine kadar oluştuğunu iddia ettiği 5000 Euro zarar- ziyan talep eden bir dava ikame etti.

1764/2010 sayılı davada, Davacı, Alpet istasyonlarının ve/veya bay-ilerinin müşterisi olduğunu, kampanya kapsamında kendi şahsi aracı ve/veya dava konusu zamanlarda çalıştığı iş yerine ait araçlardan kendi kullanımına tahsis edilen araçlar için akaryakıt satın aldığını, bu koşullarda kendisine verilen bilet ve/veya kupona- ikramiye araba isabet etmesine rağmen kendisine arabanın verilmediğini ileri sürerek, aracın kendisine ait olduğuna dair bir beyan ve arabanın Davacıya teslim edilmesi için emir ve ayrıca düçar olduğunu ileri sürdüğü zarar ziyan için hüküm verilmesini Mah-kemeden talep etti.

26.5.2014 tarihli karar ile Mahkeme, 1764/2010 sayılı davada, ikramiyenin isabet ettiği bilet sahibi Davacı lehine hüküm verdi ve arabanın sahibinin bu davadaki Davacı olduğunu kabul etti. Mahkeme ayrıca Davacıya 15,000 Euro tazminat i-le dava masraflarının da ödenmesine emir verdi. Mahkeme yedek bilet sahibi tarafından ikame edilen 54/2012 sayılı davayı ise, ispat edilemediği gerekçesiyle ret ve iptal etti.

Bu karardan 1764/2010 sayılı dava bağlamından 6 istinaf sebebi ile 54/2012 say-ılı davadan ise 24 istinaf sebebi ile, 2 ayrı istinaf dosyalandı.


Konsolide edilerek dinlenen iki istinaftan Yargıtay/Hukuk 108/2014, 1764/2010 sayılı davada, o davadaki Davacı lehine verilen hükme karşı, kampanyayı düzenleyen Davalı Şirket tarafından d-osyalanmıştır. Bu davada Davacı, Davalının düzenlediği kampanya süresince Davalı ve/veya bayisine ait petrol istasyonlarından yaptığı akaryakıt alış verişine karşılık piyango bileti aldığını ve 1.3.2010'da Davalı Şirkete yapılan çekilişte, kendi tasarrufun-da bulunan 206570 No.lu bilete 2010 model BMW 1.16i araba çıktığını ileri sürmüş ve araba kendisine teslim edilmediği için açtığı dava lehine sonuçlanmıştır.

1764/2010 sayılı davada Davalı tarafından dosyalanan Müdafaa Takririnde Davalı, Davacının tasarru-funda bulunan mezkur biletin müşterilere verilmeyen, Davalının personelinin tasarrufunda kalan bir bilet olduğunu, Davalı bünyesinde çalışanların kampanyaya katılamayacaklarnı, Davacının, Davalının çalışanının yakın akrabası olduğunu, ayrıca bu bileti Dava-cının, çekiliş yapıldıktan sonra Davalının çalışanından aldığını, dolayısıyla Davacının Davalı aleyhine geçerli herhangi bir dava sebebi bulunmadığını ileri sürmüştü. Alt Mahkeme Davalının ileri sürdüğü müdafaalarda muvaffak olmadığına karar vererek Davacı-nın üzerindeki ispat külfetini yerine getirdiğini kabul etti ve Davacı lehine hüküm verdi.

İkinci istinaf Yargıtay/Hukuk 112/2014, yedek bilet sahibi tarafından ikame edien 54/2012 sayılı davanın reddedilmesi üzerine dosyalanmıştır. Bu davada Davacı Dava-lı olarak Altınbaş Petrol Ltd.e ek olarak, bayi Tem Petrol Şti Ltd.'i kazanan bileti tasarruf eden Nafi Ölmez'i ve bu bileti Nafi Ölmez'den önce elinde bulunduran akaryakıt istasyonunda görevli pompacı Mehmet Ölmez'i de dahil etmiştir.

54/2012'deki Davac-ı, Nafi Ölmez ve Mehmet Ölmez'in kardeş olduklarını, Davalı No.3 Nafi Ölmez'in Davalı No.1 ve/veya 2'nin müstahdemi olduğunu ileri sürmüştür. Davacı, 206570 No.lu biletin hileye dayalı meşveretleşme sonucunda Davalı No.3 tarafından Davalı No.4'e verildiği-ni, bu koşullarda kampanya şartlarının ihlal edildiğini, bu nedenle Davalı No.1'in kampanya neticesinde ikramiye olarak verilecek arabanın Davalı No.4'e değil, Davacıya teslim edilmesini talep etmektedir.

Davalı No. 1 ve 2 tarafından dosyalanan Müdafaa Ta-kririnde, Müstahdemin Davalı No.3 değil, Davalı No.4 olduğu, 206570 No.lu biletin 16.12.2009 tarihinde Davalı No. 1 tarafından bayi Davalı No.2'e teslim edilen biletler arasında olduğu, 3.3.2010 tarihinde gerçekleşen çekiliş neticesinde biletin Davalı No.4-'ün tasarrufunda kaldığının tespit edildiği, Davalı No.4 eşi Vefa Ölmez vasıtası ile bu bileti Davalı No.2'e teslim edecekken, Davalı No.3'ün bileti usulsüzce kızkardeşi olan Vefa Ölmez'den tasarrufuna geçirdiği, bu nedenle Davalı No.1 tarafından Davalı No-.3'e arabanın verilmediği ve bu durumun Davalı No.1 tarafından açıklandığı yer almaktadır.

Her iki davadaki ihtilafın benzer ve müşterek olguları ve hukuki iddiaları içerdiğini kabul eden Alt Mahkeme, 8.2.2013 tarihli kararı ile davaları konsolide edere-k dinlemiştir. Yukarıda aktarıldığı şekilde, her iki davada Müdafaa Takrirleri benzer ve müşterek olgular yanında farklı unsurlar da içermektedir. Alt Mahkeme huzurunda gerçekleşen duruşma esnasında tanıkların hangi konularda şahadet verilebilecekleri üze-rinde çok zaman harcanmış ve Alt Mahkemenin bu konuda pek çok ara karar hüküm vermesi gerekmiştir. Mahkemenin huzurunda iki davanın layihaları bulunduğu için tanıklar, layihaların herhangi birinde konu yapılan hususların hepsi ile ilgili şahadet verebilmiş-lerdir. Esasen konsolide edilerek dinlenen davalarda, şahadetin hangi dava için kabul edilebilir şahadet olduğu hususu önem arz etmektedir.İki davanın konsolide edilerek dinlenmiş olması, her iki dava maksatları için verilen şahadetin her iki dava için de -geçerli ve kabul edilebilir şahadet addedileceği anlamına gelmemektedir. Genel kural, bir dava için dikkate alınacak şahadetin o davadaki layihalara bağlı olduğudur. Bir davada, dava layihasında ileri sürülmeyen iddialar ile ilgili bulgu yapılması söz konu-su değildir. Bu nedenle, her ne kadar da 1764/2010 ve 54/2012 sayılı davalar konsolide edilerek dinlenmişse de, her iki davanın iddialarının ayrı ayrı değerlendirilmesi ve ona göre davanın sonuçlandırılması esastır. Bir davada, müdafaa olarak ileriye sür-ülmemiş bir husus konsolide edilmiş dava esnasında gündeme gelmiş olsa da, o dava altında o konu ile ilgili bulgu yapılması mümkün değildir. Bir davada Layihada yer almayan, davanın esasını etkileyecek bir olgu ile ilgili bulgu yapılması mümkün değildi-r. İleri sürülmeyen bir konu ile ilgili bulgu yapılması usul kuralları altında yanlıştır.

Bu durumda, 1764/2010 sayılı davada yer almayan olgular ile ilgili olarak bu davadan yapılan istinafta ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alınamaz. Konsolide -edilerek dinlenen bir davada alt mahkemenin kararından istinaf dosyalanırken, istinaf sebeplerinin o davada yer alan olgular ile sınırlı olmasına dikkate edilmelidir. Bu nedenle, Yargıtay/Hukuk 108/2014'de yer alan 2, 3 ve 4. istinaf sebepleri 1764/2010 s-ayılı dava layihalarında yer almayan olgular ile ilgili olduklarından, bu olgular ile ilgili 1764/2010 sayılı davadan yapılan Yargıtay/Hukuk 108/2014'de yer alan istinaf sebeplerine itibar edilmez ve incelenmeden 2, 3 ve 4. istinaf sebepleri ret ve iptal e-dilir.

Sadece Yargıtay/Hukuk 108/2014'de yer alan 1, 5 ve 6. İstinaf sebepleri ile Yargıtay/Hukuk 112/2014'de yer alan istinaf sebepleri incelenecektir.şöyle ki;

Tüm bu istinaf sebeplerini iki başlık altında incelemeyi uygun görürüz.
Alt Mahkeme 1764/201-0 sayılı davadaki Davacı lehine hüküm
vermekle ve 54/2012 sayılı davadaki Davacının davasını reddetmekle hata yaptı.

Yukarıda ifade edildiği gibi, 1764/2010 ve 54/2012 sayılı davalarda karar verilirken, davaların layihalarının esas alınması gerekmekted-ir. 1764/2010 sayılı davanın Müdafaa Takririnde Davalı (a) Alpet ve bayilerinin personel ve/veya çalışanlarının ve/veya yakınlarının kampanyaya katılamayacağı kuralı bulunduğu, Davacının de böyle bir personelin yakın akrabası olduğu ve (b) Davacının çekil-iş neticesinde kazanan bileti, çekiliş tarihinden sonra aldığı için kampanyaya katılamayacağı ve dolayısıyla Davalı aleyhine haklı bir dava sebebi bulunmadığı yer almaktadır. Konsolide edilerek dinlenen davada, 54/2012 sayılı davadaki Müdafaa Takririnde i-leri sürülen daha farklı iddialar da gündeme gelmiştir. Ancak Davalının Müdafaası 1764/2010 sayılı dava maksatları bakımından sadece yukarıda sıralanan iki başlık ile kısıtlı kabul edilmelidir.

Emare No.1'e bakıldığında, kampanya koşulları içerisinde son- cümle şöyledir:

"Çekilişe 18 yaşından küçükler, Altınbaş Petrol
Ltd.'de çalışanlar katılamazlar, katılmış ve
kazanmış olsalar dahi ikramiye verilemez."


176420/10'daki Davacı, 5420/12'deki Davalı No.3 Nafi Ölmez, Altınbaş Petrol Ltd.de- veya bayisinde çalışan bir kişi değildir. Nafi Ölmez, Altınbaş Petrol Ltd.in bayisinde çalışan Mehmet Ölmez'in yakın akrabasıdır. Kampanya koşullarında çalışanın yakın bir akrabasının kampanyaya katılamayacağı doğrultusunda bir kural yoktur. Bu nedenle, -Alt Mahkemenin, 1764/2010 sayılı davada bu doğrultudaki müdafaanın mesnetsiz olduğu bulgusu doğrudur.
Müdafaanın ikinci dayanağı, Davacının kazanan bileti çekilişten sonra aldığı noktasındadır. Bu noktada ispat külfeti, bu iddiayı ileri süren Davalı üzer-indedir. Davacı kazanan bileti emare olarak sunarak, ilk etapta kendi üzerindeki ispat külfetini yerine getirmiştir. Davacının kazanan bileti tasarrufunda bulundurması, ilk etapta bu bileti kampanya koşullarına uygun bir şekilde temin ettiğini gösterir. Bu-nun böyle olmadığını Davalı ispat etmelidir.

Davalı 1764/2010 sayılı davada biletin Emare No.1 koşullarda yer alan "nakit ya da kredi kartı ile yapılan alım" kapsamında olmadığı doğrultusunda herhangi bir müdafaa sunmadığı için, bu dava altında bu konu -ile ilgili bulgu yapılması mümkün değildi. Bu nedenle, 1764/2010 sayılı dava maksatları bakımından sadece Davacının kazanan bileti çekiliş yapıldıktan sonra aldığı iddiasının Davalı tarafından ispat edilip edilmediği önem arzetmektedir.

Alt Mahkeme 26-.5.2014 tarihli kararında bu hususta Mavi 392'de şöyle demiştir:

"Tem Petrol ve Altınbaş Petrol biletin Nafi Ölmez'in tasarrufuna kardeşi Vefa Ölmez'in izinsiz olarak evinden alması sonucunda eline geçtiğini ve Halil Ülkü tarafından Mehmet Ölmez'in telefo-nda aranılarak biletin istendiğini, Fisün Ülkü'nün ise Vefa Ölmez'i arayarak bileti istediğini iddia etmişlerdir. Davalıların tüm iddiaları esasen bu olgulara dayanmaktadır.

Fisun Ülkü ve Hatice Aydoğan Sönmez isimli tanıklar da Vefa Ölmez ile yapmış oldu-kları görüşmeleri şahadetlerinde anlatmışlar ancak gerek yapılan itirazlarla ve gerekse şahadetin niteliğinde bu beyanların hearsay şahadet olduğu ortaya çıkmıştır ve itibar edilerek bulgu yapılmasına olanak yoktur.

Davalı Tem Petrol ve Altınbaş Petrol V-efa Ölmez'in şahadet vermemesini Davacının aleyhine dikkate alınması gerektiğini beyan ve iddia etmiştir. Bu konuda olumlu iddia Davalılar tarafından yapıldığı cihetle ispat külfeti Davalılara aittir ve bu nedenle Vefa Ölmez'in şahadet vermemesi nedeni ile- Davacının aleyhine bulgu yapılmasına olanak yoktur."

Alt Mahkemenin, Füsun Ülkü ve Hatice Aydoğan Sönmez'in ve Halil Ülkü'nün şahadetlerinde yer alan, kazanan biletin Mehmet Ölmez'in evinde bulunduğu, biletin Mehmet Ölmez'in eşi Vefa Ölmez tarafından te-spit edildiği, ancak Vefa Ölmez'in bileti Davalı No.1 ve/veya 2'ye teslim etmeden önce Nafi Ölmez tarafından alındığı iddialarının hearsay şahadet olduğu ve bu konudaki şahadete itibar edilerek bulgu yapılamayacağı , Davacının Vefa Ölmez'i şahadete çağırm-amasının Davacının aleyhine alınamayacağı, Davalının, biletin çekilişten sonra Nafi Ölmez tarafından alındığı iddiası ile ilgili ispat külfetini yerine getiremediği bulguları vardır.

Hearsay, yani şayia şahadet, şahadet verenin doğruluğunu, şahsen teyi-t edemediği bir şahadet türüdür. Şahadet veren sadece kendisinin duyduğunu Mahkemeye aktardığı takdirde, söyleneni duyduğu ile ilgili kabul edilir şahadet verebilmekte, ancak söylenen sözlerin muhteviyatının doğruluğu ile ilgili geçerli şahadet verememekte-dir. Yargıray/Hukuk 71/2009 D 19/2011'de ifade edildiği gibi " Başka bir kişinin söylediklerinin Mahkemede bir tanık tarafından aktarılması halinde bunun, söylenenin doğruluğunu ispat etmediği, ancak sözlerin söylenmiş olduğunu ortaya koyabileceği" ifade e-dilmiştir.

Phipson on Evidence 12th edition sayfa 263, paragraf 625'de şu sözler yer almaktadır:

"Former statements of any person whether or not he is a witness in the proceedings, may not be given in evidence if the purpose is to tender them as -evidence of the truth of the matters assserted in them, unless they were made by a party or in certain circumstances the agent of a party to those proceedings and constitute admissions of facts relevant to those proceedings."
"Bir kişi tarafından da-ha önce söylenen sözler, o kişi davada taraf olsun veya olmasın, söylenenlerin doğruluğunu ispat etmek üzere şahadet olarak sunulamaz. Bazı istisnai durumlarda sadece davaya taraf olan veya taraf olanın ajanı tarafından söylenenlerin olguların doğruluğunun- kabulü kapsamında olması halinde, kabul edilebilir şahadet olur."

Füsun Ülkü, Altınbaş Petrol Ltd. tarafından düzenlenen kampanya neticesinde yapılan çekilişte kazanan biletin, çekilişten sonra Vefa Ölmez tarafından eşi Mehmet Ölmez'in eşyaları arasınd-a evinde bulduğunu, kazanan bileti Vefa Ölmez bu şekilde bulduktan sonra bu bileti Nafi Ölmez'in Vefa Ölmez'in elinden aldığını şahadetinde aktarmıştır. Füsun Ülkü bu konudaki şahadetini, Vefa Ölmez'in kendisine söylediklerine dayandırmıştır. Daha net bi-r anlatımla, Füsun Ülkü, bu konuda kendisinin şahsen hiçbir bilgisi olmadan, önceki bir tarihte Vefa Ölmez tarafından kendisine verildiğini iddia ettiği izahatı Mahkemeye aktarmak yönüne gitmiştir. Füsun Ülkü'nün şahadetinde, kendisine başkası tarafından -söylenen hususları, bu söylenenlerin doğru olduğu iddiası ile aktarması yanlıştır. Bu doğrultuda şahadet hearsay şahadettir ve geçersizdir. Bu meyanda bir tanığın şahadet vermesine izin verilmemelidir. Bir başkasının söylediğini bir tanık tekrar ederse bun-u sadece o sözlerin söylendiğini göstermek için söyleyebilir ve bu şekilde verilen şahadet hearsay kuralına girmez.

Aynı eserin 629. paragrafında şu izahata yer verilmektedir:
"... the effect of the rule is to prohibit certain
oral and written statemen-ts of persons other than
the witness who is giving evidence being related to
the court as evidence of the truth of that which was
asserted in the statement and notwithstanding the fact
that no better evidence of the facts stated is to be
obtained. -34 It is important, therefore, for the
court to examine the purpose for which the evidence
is tendered. If, for example, the purpose is to
tender the statement as evidence of the speaker's
state of mind, 35 then it may be admissible as origina-l
evidence, 36 that is to say, the statement will be in
issue or relevant for a reason quite apart from its
truth or falsity.37 In Subramaniam v. Public Prosecutor,
the position was summarised in this way "Evidence of a
statement made to a w-itness by a person who is not himself
called as a witness may or may not be hearsay. It is
hearsay and inadmissible when the object of the evidence
is to establish the truth of what is contained in the
statement. It is not hearsay and is admi-ssible when it
is proposed to establish by the evidence, not the truth
of the statement, but the fact that it was made."


Huzurumuzdaki davada Füsun Ülkü, Vefa Ölmez'in kendisine söylediklerini aktarırken, bu söylenenlerin doğru olduğunu göstermek i-çin bu şekilde şahadet verdiği açıktır. Bu şahadet açıkça hearsaydir.

Aynı şekilde Hatice Aydoğan Sönmez'in de biletin bulunması ile ilgili bilgisi, kendi şahadetine göre Vefa Ölmez'in söyledikleri ile sınırlıdır. Sönmez de sadece kendisine söylenenleri -aktararak, bu konuşmanın yapıldığına dair şahadet verebilir, ancak kendisine Vefa Ölmez tarafından aktarıldığı iddia edilen hususların doğruluğu ile ilgili şahadet veremez. Dolayısıyla, gerek Füsun Ülkü gerekse Hatice Sönmez'in, Vefa Ölmez'in kendilerin-e verdiği izahatı, bu izahatın doğru olduğu iddiası ile aktarmaları hearsay şahadet kapsamındadır ve bu şahadete itibar edilemez. Alt Mahkemenin bu konudaki bulguları doğrudur.

Vefa Ölmez, Davalı tarafından şahadete çağrılmamıştır. Mehmet Ölmez'in eşi ol-duğu için çağrılamayacak, celbedilemeyecek tanık olduğu, bu nedenle çağrılmadığı ileri sürülmüştür.

Davada tarafların birinin eşinin bir davada şahadet vermesi ile ilgili mevzuatın biri de Fasıl 9 Şahadet Yasası'dır. Ancak, Fasıl 9 madde 14, sadece ceza- davaları ile ilgili bir düzenleme olduğu için bu davada etken olamaz. Fasıl 148 madde 10 ise bir evlilik esnasında veya öncesinde vukubulan bir haksız fiil ile ilgili olarak evliliğe taraf olanların dava açamayacağı, sadece kendi şahsı veya kendisine ai-t taşınır ve taşınmaz malların korunması için evliliğe taraf olanların dava açılabileceği kuralını düzenlemektedir.Huzurumuzdaki konsolide edilerek dinlenen davalarda böyle bir olgu yoktur.

Gerek Fasıl 148 madde 10 gerek Fasıl 9 madde 14, Vefa Ölmez'in e-şi Mehmet Ölmez'in Davalı No. 4 olduğu 5420/12 sayılı davada, şahadet vermek üzere, tanık olarak celbedilmesine ve şahadet vermek üzere çağrılmasına engel değildi. Hukuki bir engel olmamasına rağmen, Vefa Ölmez'in şahadete çağrılmaması büyük eksiklik olmu-ştur. Vefa Ölmez'in şahadete çağrılmaması ile Nafi Ölmez'in kazanan bileti çekilişten sonra elde ettiği noktasında herhangi bir şahadet sunulmamış ve bu nedenle Davalı ispat külfetini yerine getirememiştir.

Bu koşullarda Davacının, 1764/2010 sayılı da-vasında kazanan bileti sunarak davasını ispat ettiğini kabul eden Alt Mahkeme hata yapmamıştır.

1764/2010 sayılı davadaki Davacı, davasında muvaffak olduktan ve ikramiyeye hak kazandığını ispat ettikten sonra, 54/2012 sayılı davadan yapılan Yargıtay/Hu-kuk 112/2014 sayılı istinafın incelenmesi akademik kalacak olsa da kısmen incelemeyi uygun gördük.

54/2012 sayılı davada, yedek bilet sahibi, ikramiye arabanın kendisine teslim edilmemesi nedeni ile dava ikame etmiştir.

54/2012 sayılı davada, Davacı -yedek bilet sahibi sadece ikramiyeyi sunan Davalı No. 1 ve bayisi Davalı No.2 değil, Mehmet Ölmez ve Nafi Ölmez'i de davaya dahil etmiş ve bu davada Müdafaa Takririni çok daha detaylı hazırlamıştır. Yukarıda sıralanan iddialara ek olarak burada Davacı, 1-7-19.12.2009 tarihlerinde yapılan akaryakıt satışı nedeni ile verilmesi gereken kazanan bileti Davalı No.3'ün o tarihlerde alma olanağı bulunmadığını, Davalı No.3'ün bu bileti kredi kartı veya nakit para ile almadığını, bileti kanunsuzca tasarrufuna geçird-iğini ileri sürmüştür.

Alt Mahkeme Davalı No.3'ün Davalı No.2'den akaryakıt satın aldığını kabul etmiştir. Alt Mahkeme Davalı No.3'ün Davalı No.4 dışındaki pompacılardan ve Davalı No.2 dışındaki bayilerden de akaryakıt satın aldığını kabul etmiştir.

Al-t Mahkeme kupon dağıtımı ile Mavi 390'da aşağıdaki bulguya varmıştır:

"..... kaldı ki bir pompacı satmış olduğu akaryakıt
miktarına kıyasla daha az miktarda bir bilet dağıtmış
olabileceği gibi başka bir pompacı satmış olduğu
akaryakıt- miktarına kıyasla daha çok bilet dağıtması
da mümkündür. Bunun nedeni satılan akaryakıtlara
karşılık verilen kuponların daha sonra bilet almak
amacıyla 50TL'ye tamamlanarak başka bir alışverişte
veya alışveriş yapılmaksızın tale-p edilmesi veya
kullanılmasıdır. Daha önce verilen kuponun hangi
pompacının verdiğini veya başka bir benzin istas-
yonundan alındığını bilebilecek veya ispat edebile-
cek bir durum yoktur., bu konuda şahadet de sunulmuş
değ-ildir."


Bu bulgu, bir biletin akaryakıt satın alan kişiye verildiği tarihte 50TL'lik bir satın alma işleminin olmasının gerekmediğini, daha önce yapılan alımların toplamının 50TL'yi bulması ile daha sonra da bilet alınabileceğini göstermektedir. Bu -durumda Nafi Ölmez'in 17-19/12/2009 tarihlerinde 50TL'lik akaryakıt alması gerekmemektedir.Nakit ödeme ile de akaryakıt alınabildiğinden ve o tarihe kadar satın alınan akaryakıt bedellerinin toplamının 50TL'e ulaşması ile bir bilet alınabildiğinden, Davac-ının çekilişte kazanan bileti, iddia edildiği gibi, 17-19 Aralık tarihlerinde eline geçirmesi için ille de o tarihlerde akaryakıt alması gerekmemekteydi. İddia edilen tarihlerden önce herhangi bir zaman satın alınan akaryakıta tuta verilen kuponların 50 T-L'ye ulaşması ile ,
17-19 Aralık tarihlerinde, daha önce satın alınan akaryakıta tuta bilet alınması mümkündü.

Huzurundaki tüm şahadeti detaylı bir şekilde inceleyen Alt Mahkeme, Davalı No.4'ün elinde dağıtılmayan pek çok kupon bulunduğu ve Davalı- No.3'ün elinde olan biletin de bunlardan olduğu yönündeki iddiaların itibar edilir nitelikte olmadığı hususunda bulguya varmıştır. Alt Mahkeme, Davacı Nafi Ölmez tarafından sunulan 95 biletin sadece Tem Petrolden alınmadığını, Tem Petrolden alınanların da- Mehmet Ölmez haricinde pompacılar tarafından Nafi Ölmez'e verildiğini kabul etmiştir. Yine Alt Mahkeme, dağıtılmayan tüm biletlerin çekilişten önce alındığı şahadetine rağmen, Mehmet Ölmez'in tasarrufunda 24-25 lot bilet kaldığı iddiasının çelişir olduğun-u kabul etmiştir. Esasen kampanya esnasında pompacılara hangi sayılardaki kuponların verildiği, bu kuponların yaptıkları satışlar neticesinde ellerinden çıktığı noktasında kontrol eksikliği bulunduğunu, Altınbaş ve Tem Petrol'ün "kampanya tarihinden o tari-he kadar almış olduğu bilet miktarı ile o tarihe kadar satmış olduğu akaryakıt toplamı arasında bir hesaplama veya orantıyı Mahkemeye" sunamadıklarını Alt Mahkeme ifade etmiştir.

Emare No.5 Kredi Kartı Ekstreleri Davacının 15-18/12 arası sadece toplam -45TL'lik alış veriş yaptığını göstermektedir. Davacı işi gereği kullandığı araçlar için akaryakıt satın aldığını ispat etmiş, bazı ödemeleri kredi kartı ile yaptığını da göstermiştir. Daha öncesine ait bir ekstre sunulmamıştır. Nakit ödeme ile de ödeme ya-pılabileceği ve kuponların birleştirilerek 50TL'e varıldıktan sonra bir bilet alınabileceği gerçeği ışığında, Davacının ilgili tarihlerde akaryakıt almadığını kabul etmek mümkün değildir. Her ne kadar da Davacı tarafından sunulan fatura ve kredi kartı eks-treleri Davacının 17-19 Aralık tarihlerinde 50TL üzerinde akaryakıt satın aldığını göstermese de, yukarıda izah edilenler ışığında, bunun bir önemi kalmamaktadır. Davacı, bileti sunarak, ilk etapta bileti kampanyaya uygun koşullarda temin ettiğini göster-miştir. Davacının akaryakıt satın almadığını ispat etme külfeti bu iddiayı ileri süren Davalılarda idi ve Davalılar ise Davacının kampanyayı kazanan bilet için akaryakıt satın almadığını ispat edememişlerdir.
Alt Mahkemenin, aksi yeterli şahadet yokluğunda-, Davacının akaryakıt satın alarak ikramiyeyi kazanan bileti tasarrufuna aldığı bulgusunda hata yoktur.

Tüm şahadeti dinleyen alt Mahkemenin, huzurundaki şahadeti değerlendirmek için en iyi konumda olduğu yerleşmiş bir ilkedir. Bariz bir şekilde h-ata yapılmadığı takdirde, alt mahkemenin şahadeti ile ilgili değerlendirmesine müdahale edilmez. Huzurundaki şahadet ışığında Alt Mahkemenin Davalının, Davacının Davalı No. 2 'den bilet alabilmek için yeterli akaryakıt satın almadığına ve kazanan bileti de- satın aldığı akaryakıta karşı almadığına dair iddiasını ispat külfetini yerine getirmediği noktasında hata yapmadığını kabul ederiz.

Yargıtay/Hukuk 112/2014'ün dinlenmesi esnasında, detaylı bir şekilde yer alan, davadaki 2 taraf arasında geçen 108/201-4 sayılı dava ile ilgili Alt Mahkemenin bulgusu, istinaf sonucunu etkilemeyeceği için incelenmesine gerek kalmamıştır. Aynı şekilde 54/2012 sayılı davanın açılma nedeni ve/veya şekli ve/veya meşveret iddialarının incelenmesine de, yukarıda izah edilen, " -konsolide edilen bir davanın layihalarinda yer almayan olgular ile ilgili karar verilemeyeceği" prensibi ışığında, Yargıtay/Hukuk 108/2014'de 1764/2010 sayılı davada bulunmayan olgular ile ilgili değerlendirme yapılmadığından gerek kalmamıştır.

Tara-fların 2 istinaf dosyası altındaki tüm istinaf sebepleri 2 başlık altında incelendiği cihetle, 1. Başlık altında yapılan inceleme neticesinde, Yargıtay/Hukuk 108/2014'deki 1. ve 6. istinaf sebepleri ile Yargıtay/Hukuk 112/2014'de 1'den 24'e kadar olan tü-m istinaf sebepleri ret ve iptal edilir.

B.Alt Mahkeme Davacı lehine 15,000 Euro zarar - ziyan için hüküm vermekle hata yaptı.

2. başlık altında Davacı lehine zarar ziyan için hüküm vermekle Alt Mahkemenin hata yaptığı, Yargıtay/Hukuk 108/2014'de 5.- İstinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür. Alt Mahkeme kararında, Mavi 396'da sunulan ve istintak edilmeyen bu konudaki huzurundaki şahadeti doğru kabul ederek, Davacı lehine 15,000 euro tazminat için de hüküm vermeyi uygun gördüğünü belirtmiştir.

İstin-af Eden, bu istinaf sebebi ile ilgili davalı Yargıtay huzurunda hiç bir iddia ileri sürmüş değildir. Herhangi bir şekilde ileri sürülmemiş bu istinaf sebebinden sarfınazar edildiği kabul edilir ve bu istinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

Netice itiba-rıyla, 2. Başlık altında incelenen Yargıtay/Hukuk 108/2014'de, 5. istinaf sebebi de reddedilir.

Sonuç itibarı ile Yargıtay/Hukuk 108/2014 ve Yargıtay/Hukuk 112/2014'de yer alan tüm istinaf sebepleri ret ve iptal edilir.

İstinaf masra-fları ile ilgili masraflar, - Yargıtay/Hukuk 108/2014'de İstinaf Eden aleyhine, Yarg-ıtay/Hukuk 112/2014'de yine İstinaf Eden aleyhine verilir.


Narin Ferdi Şefik Beril Çağdal Peri Hakkı
Başkan Yargıç Yargıç


25 Ekim, 2018










4














Full & Egal Universal Law Academy