Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 111/2012 Dava No 7/2016 Karar Tarihi 17.02.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 111/2012 Dava No 7/2016 Karar Tarihi 17.02.2016
Numara: 111/2012
Dava No: 7/2016
Taraflar: Raner International Ltd. ile KKTC Elektrik Kurumu arasında
Konu: Muvaffakat - Muvafakatın tanımlanması - Hangi anlaşmaların sözleşme sayılacağı - Hukuk davlarında ispat külfeti - İhtimaller dengesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 17.02.2016

-D. 7/2016 Yargıtay/Hukuk No: 111/2012
(Lefkoşa Dava No: 4398/2008)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ

İstinaf eden: Raner International Ltd., Lefkoşa
- (Davacı)
İle

Aleyhine istinaf edilen: KKTC Elektrik Kurumu, Lefkoşa
(Davalı)

A r a s ı n d a.

İs-tinaf eden namına: Avukat Kemal Şentürkler
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Tevfik Mut

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Fatma Şenol'un, 4398/2008 sayılı davada, 31.5.2012 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.

-------------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: İstinaf Eden/Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 31.5.2012 tarihinde verdiği emre karşı, bu istinafı dosyaladı.
İSTİNAFA İLİŞKİN -OLGULAR:

Alt Mahkemenin bulgularına göre istinafa konu istidanın olguları özetle şöyledir.

Bundan böyle İstinaf Eden sadece Davacı, Aleyhine İstinaf Edilen ise sadece Davalı olarak anılacaktır.

Davacı kayıtlı bir limited şirket olup, Lefkoşa Organize- Sanayi Bölgesinde sanayi tesisi bulunmaktadır. Davacı Davalıya başvurarak sanayi tesisi için yüksek tüketim talebiyle özel bir trafo kurulmasını talep etmiş, Davalı da Davacıya özel trafo kurarak kullanımına vermiştir.

Davacı, Davalı aleyhine dosyaladığ-ı davada, kurulan trafoda % 8.73 oranında elektrik enerjisinin kaybolduğunu, buna rağmen Davalının kaybolan elektrik enerjisini de Davacıya fatura ettiğini iddia etmiştir. Davacı davasında keza, Davacının trafodaki sayacının Davacı tarafından kullanılan en-erjiden % 2.46 oranında fazladan enerji tüketimi kaydettiğini ve Davalının da bu fazla enerji tüketimini Davacıya fatura ettiğini iddia etmektedir.

Davacı, Davalı tarafından hazırlanan ve Yönetim Kurulu Kararı ile onaylanan Emare No. 13 ilkelerin geçerli- bir mevzuat olmadığını, Davacıyı bağlamadığını ve Davacıya uygulanamayacağını iddia etmiştir.

Davacı bu iddialar muvacehesinde, 31.8.2000 - 26.10.2009 tarihleri arasında % 8.73 enerji kaybı ve % 2.46 fazladan enerji kaydı toplamı olan % 11.19 enerji tü-ketiminin faturalara yansıtılmasının haksız olduğunu ve fatura edilemeyeceğini beyan eden bir emir, Davacının faturalarından % 11.19 oranında elektrik enerjisinin tenzil edilmesi yönünde bir emir ve Davacının borcunun 8,188.73 TL olduğunu ve 97,549.21 TL o-lmadığını deklare eden bir emir talep etmiştir.

Davalı ise müdafaasında, Davacıya özel trafo sağlandığını, sağlanan özel trafoda tüketilen tüm enerjinin Davacı tarafından ödenmesi gerektiğini, trafonun salt çalışmasından kaynaklanan elektrik bedellerinin- Davacı tarafından karşılanması gerektiğini, haksız ve kanunsuz veya fazladan bir enerji tüketimi için fatura düzenlenmediğini, Davacının özel trafoda tükettiği tüm elektriği ödemesi gerektiğini iddia ederek, davanın ret ve iptalini talep etmiştir.

Davay-ı dinleyen Alt Mahkeme, Davacının Emare No. 13'de belirtilen ilkelerin kendi hesabına uygulanamayacağı hususundaki itirazlarını Yüksek İdare Mahkemesine yapabileceğine bulgu yaptıktan sonra, Emare No. 13'de belirtilen ilkelerin geçerli olduğuna ve bu ilkel-erin Davacıya uygulanacağına karar vermiştir.

Alt Mahkeme, Davacının trafosunda herhangi bir hatanın olmadığına, Davacının trafosundaki değişiklikleri ve kullanımları Davalıya bildirmediği cihetle, ilkelerde belirtilen kurallar muvacehesinde trafonun doğr-u şekilde yerleştirildiğine ve kullandırıldığına bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, Davacı tarafından sunulan şahadet ışığında, Emare No. 5 Bilirkişi Raporunda belirtilen dönem için % 2.46 oranında hatalı bir fazladan enerji tüketiminin faturaya yansıtıldığın-a ve bu fazladan kaydedilen enerji tüketimi ile ilgili hatanın sadece Raporda belirtilen döneme ait olduğuna bulgu yaptıktan sonra, bu oranda enerji kaybının doğal olduğunu da tespit ederek, bu oranda bir enerji tüketiminin Davacıya fatura edilmesinde bir -hata olmadığına bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, Emare No. 5 Bilirkişi Raporunda belirtilen dönem için trafoda % 8.73 oranında elektrik enerji kaybının olduğuna bulgu yaptıktan sonra, trafodaki enerji kayıplarının trafo kime ait ise onun sorumlu olacağı pre-nsibinden hareketle, tespit edilen enerji kaybından Davacının sorumlu olduğuna ve bu kayıpları da ödemekle yükümlü olduğuna bulgu yapmıştır.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı istinaf ihbarnamesinde, 21 istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte, istinaf sebepl-eri 3 başlık altında özetlenmiştir:

"1. Muhterem Alt Mahkeme, Davacının iş yerindeki trafoda % 8.73 enerji kaybı olduğu hususunda bulgu yapmasına rağmen, dava ile ilgili tüm zamanlarda mezkur trafoda % 8.73 enerji kaybı olduğu hususunda bulgu yapmamakla v-e/veya mezkur oranda enerji kaybının Davalı tarafından Davacıya fatura edildiğine bulgu yapmamakla ve/veya bu enerji kaybını Davalının Davacıya fatura etmesinin kanunsuz olduğuna veya mahsup edilmesi gerektiğine bulgu yapmamakla ve/veya bu hususta sunulan -şahadete itibar etmemekle hata etmiştir.

2. Muhterem Alt Mahkeme, Davalının Emare No. 13 ve ekindeki ilkelerin yasal bir mevzuat olduğuna ve Davacıyı bağladığına bulgu yapmakla ve/veya Emare No. 13 ve ekindeki belgede yer alan ilkelerin Fasıl 170'e aykır-ı olmadığına ve/veya aykırı olsa dahi bu iddianın bir itiraz konusu olarak Yüksek İdare Mahkemesine yapılabileceğine bulgu yapmakla ve/veya Davalının mezkur ilkeleri veya kararları Davacının sayacına doğru ve uygun olarak uyguladığına bulgu yapmakla ve/vey-a bu Emareye dayanan müdafaa Davalının layihasında olmamasına rağmen dikkate almakla hata yapmıştır.

3. Muhterem Alt Mahkeme, Davacının sayacının % 2.46 oranında fazla enerji tüketimi kaydettiğine bulgu yaptıktan sonra davada belirtilen tüm zamanlarda -bunu uygulamamakla ve/veya Davalının Davacıya bu oranda fazla enerjiyi fatura ettiğine bulgu yapmamakla ve/veya faturalardan bu oranda enerjiyi mahsup etmemekle ve/veya bu hususta sunulan şahadete itibar etmemekle hata etmiştir."


TARAFLARIN İDDİA VE ARG-ÜMANLARI:

Taraf Avukatlarının istinaf sebepleri ile ilgili iddia ve argümanlarını şöyle özetleyebiliriz:

Davacı Avukatı hitabında özetle; Alt Mahkemenin, Davacının trafosunda % 2.46 fazladan enerji tüketiminin ve % 8.73 enerji kaybının olduğuna bulgu yap-masına rağmen, toplam % 11.19 enerjinin tüketilmeden faturalara yansıtılmasının hata olmadığına ve bu enerji kaybından veya fazladan enerji tüketimi kaydedilmesinden Davacının trafo sahibi olarak sorumlu olduğuna bulgu yapmakla hata yaptığını, enerji kaybı-nın veya fazladan enerji kaydedilmesinin sadece Bilirkişi Raporunda belirtilen döneme ait olduğunu tespit etmekle ve tüm döneme ait olduğuna bulgu yapmamakla hata yaptığını, Alt Mahkemenin Emare No. 13'de belirtilen ilkelerin Davalının müdafaasında yer alm-amasına rağmen kararında dikkate almakla hata ettiğini, bu ilkelerin her halükarda geçerli bir mevzuat olmadığını ve Davacıyı bağlamadığını, Davacıya uygulanmaması gerektiğini iddia etmiş ve davasında belirtildiği şekilde emir talep etmiştir.

Davalı Avuk-atı ise hitabında özetle; Alt Mahkemenin bulgularında hata olmadığını, Emare No. 13'de belirtilen ilkelerin Davacıyı bağlayan geçerli bir mevzuat olduğunu ve bu ilkelerin Davacıya uygulanabileceğine bulgu yapmakla Alt Mahkemenin hata yapmadığını, Alt Mahke-menin Davalı tanıklarının şahadetine itibar ederek, fazladan elektrik tüketimi kaydının doğal olduğuna ve elektrik tüketimi kaybından da trafo sahibi olarak Davacının sorumlu olduğuna bulgu yapmakla hata yapmadığını beyan ederek, istinafın reddedilmesini t-alep etmiştir.

İNCELEME

Tarafların iddiaları ve hukuki argümanlarını inceleyip değerlendirdik. İstinaf sebepleri, öncelikle ikinci istinaf sebebinden başlayarak aşağıda incelenmektedir.

İkinci istinaf sebebi:
"2. Muhterem Alt Mahkeme, Davalının Em-are No. 13 ve ekindeki ilkelerin yasal bir mevzuat olduğuna ve Davacıyı bağladığına bulgu yapmakla ve/veya Emare No. 13 ve ekindeki belgede yer alan ilkelerin Fasıl 170'e aykırı olmadığına ve/veya aykırı olsa dahi bu iddianın bir itiraz konusu olarak Yükse-k İdare Mahkemesine yapıla-bileceğine bulgu yapmakla ve/veya Davalının mezkur ilkeleri veya kararları Davacının saya-cına doğru ve uygun olarak uyguladığına bulgu yapmakla ve/veya bu Emareye dayanan müdafaa Davalının layihasında olmamasına rağmen dikkate a-lmakla hata yapmıştır."

Davacı, Emare No. 13'de belirtilen ilkelerin yasal ve geçerli bir mevzuat olmadığını ve Davacıya uygulanamayacağını iddia etmesine mukabil, Davalı mezkur ilkelerin Fasıl 170 Elektrik Yasası altında kabul edilen ve yürürlüğe konan- bir mevzuat olduğunu iddia etmektedir.

Bu meselede Davacı davasını, Davalının Yönetim Kurulu tarafından 21.7.2003 tarihinde kabul edilen yönetmeliğin Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmadığı için geçerli ve bağlayıcı bir mevzuat olmadığına dayandırmakt-adır.

Davacı keza, Emare No. 13'de belirtilen ilkelerin Fasıl 170 madde 50'de belirtilen hükme aykırı olduğu ve Yasaya aykırı bir yönetmelik olduğu cihetle de geçersiz olduğunu iddia etmiştir.

Davacı ayrıca, Emare No. 13'de belirtilen ilkelerin Daval-ının Davacının tesisine trafo ve sayaç kurmasından sonra kabul edildiği cihetle de uygulanmaması veya önceki dönem için uygulanmaması gerektiğini iddia etmektedir.

Davacı tarafından itiraz konusu yapılan Emare No. 13, Davalının Yönetim Kurulu tarafından 2-1.7.2003 tarihli karar ile kabul edilen ve müstehliklere uygulanan bir uygulama ilkeleri belgesidir. Davalı, Emare No. 13 Belgeyi Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Enerji Sağlama İlkeleri olarak adlandırmıştır. Bu mesele ile alakalı kısım, bahse konu Belgede yer- alan "III ÖZEL TRAFO UYGULAMASI İLE ENERJİ SAĞLANMASI" başlıklı bölümün altındaki 2. paragraftır. Bu paragraf aynen şöyledir:

". Puant gücü 500 kVa veya daha fazla olan her tesis için yer tipi trafo istasyonu kurulacak ve bu tesisin tüketim ölçümleri ort-a gerilim tarafında kurulacak uygun bir düzenekle yapılır."

İlgili mevzuata göre, Davalı tarafından 500 kVa veya daha fazla elektrik tüketim kapasitesi olan her tesis için yer tipi trafo istasyonu kurulabileceğine ve bu tesisin tüketim ölçüm-lerinin orta- gerilim tarafında kurulacak bir sayaçla tespit edilmesine ilkesel olarak karar verilmiştir.

Bu ilkeye göre, bu meselede sayacın yerleştirilme yeri elektrik kaybı ve fazladan elektrik tüketimi açısından önem arz ettiği cihetle, taraflarca temel ihtilaf -konusu yapılmıştır. Elektrik sayacının bu ilke muvacehesinde, orta gerilim tarafında kurulmayıp tesis veya alçak gerilim tarafında kurulmuş olması halinde, elektrik kaybı ve/veya fazladan elektrik kaydı söz konusu olmayacağı veya herhangi bir mağduriyet ya-şanmamış olacağı aşikardır.

Davalının, Fasıl 170 madde 2 tefsir bölümünde tanımlanan bir işletme olduğu aşikardır:

""işletmeler" bu Yasa ile herhangi bir bölgeyi elektrik enerjisi ile beslemek için yetkilendirilebilen Belediye, şirket veya kişileri an-latır;"

Aynı Yasanın 51. maddesi işletmelere, Bakanlar Kurulunun yazılı onayı ile yönetmelik yapma yetkisi vermektedir:

"İşletmelerin Yönetmelik Yapma Yetkisi51. İşletmeler, temin ettikleri elektrik enerjisini tüketen kişilerin yerine getirmeleri için- Bakanlar Kurulunun yazılı onayı ile yönetmelik yapabilirler."
Davalının kabul ederek yürürlüğe koyduğu ilkelerin, 51. maddede belirtilen yönetmelik kapsamında ve değerinde olduğu anlaşılmaktadır.

Davalı tarafından kabul edilen ve yürürlüğe konan yö-netmelik, tatbikat sahası, sebepleri, güdülen maksat açısından değerlendirildiğinde; genel mahiyette, geniş tatbikat sahası olan, ferdi veya münferit olmayan, kanun niteliğinde bir karar olduğu ve idari bir karar olmadığı anlaşılmaktadır (Bkz. Yargıtay/Huk-uk 5/1983 D.12/1983).

Bu nedenle Alt Mahkemenin, Davalı Yönetim Kurulunca kabul edilen ilkelerle ilgili Davacı tarafından yapılan itirazın yönetim hukukuna giren bir konu olduğu ve bu itirazın Yüksek İdare Mahkemesine yapılması gerektiği yönündeki bulgusu- hatalıdır.

Davacı, Fasıl 170 madde 50'ye göre, sayaç yerleştirmenin Davalının ana şebekesi ile Davacının giriş terminali hatları arasındaki yerden başka bir yer dışına, anlaşma ile olmadıkça mümkün olamayacağını ve Davalının sayacını da bu yerler dışınd-a bir yere yerleştirmekle Yasaya aykırı davrandığını, bu konuda bir anlaşma olmadığını ve anlaşma olduğunun da Mahkemede iddia ve ispat edilmediğini iddia etmiştir. Davacının dayanmakta olduğu Fasıl 170 madde 50 aynen şöyledir:

"İşletmelerin Sayaç Taka-bilmesi50. İşletmeler, gerek tüketiciye temin edilen enerji miktarını gerek enerjinin temin edildiği saat miktarını veya tüketicinin aldığı azami elektrik gücünü veya enerji teminine ilişkin başka herhangi bir miktarı veya süreyi saptamak amacıyla istedik-leri herhangi bir sayaç veya aparatı tüketicinin bina veya yerine takabilirler. Ancak sayaç veya aparat, Plânlama ve İnşaat Dairesi Müdürlüğünce onaylanacak bir yapı ve modelde olmalı ve yerine Müdürce onaylanacak bir şekilde takılmalı ve servis hatlarına -bağlanmalı, işletmeler tarafından temin edilmeli ve bakım masrafları da tamamen onlar tarafından karşılanmalı ve anlaşma ile olmadıkça, işletmelerin ana şebekesi ile tüketicinin giriş terminal hatları arasındaki yerden başka bir yere yerleştirilmemelidir."-
Yukarıda yer verdiğimiz Yasa maddesi, taraflar (işletme ve tüketici) arasında bir anlaşma ile sayaç veya aparatın, Yasada belirtilen yer dışında başka bir yere yerleştirilmesine imkan tanımaktadır. Mezkur Yasaya istinaden, bu meselede taraflar arasınd-a bir anlaşma olması halinde, Davacının tesisine yerleştirilen yere sayaç yerleştirilebilmesi yasal olarak mümkün olup, böyle bir durum Yasaya aykırılık yaratmamaktadır. Bu nedenle Davacı, Emare No. 13'de belirtilen düzenlemelerin Yasaya aykırı olduğu iddi-asında haklı değildir.

Yasanın 50. maddesinin, sayacın Yasada belirtilen yer haricinde bir yere yerleştirilmesinin sadece bir anlaşma ile mümkün olabileceğine cevaz verdiği daha önce belirtilmişti. Davacı, Yasada belirtildiği gibi bir anlaşma olmadığın-ı iddia etmektedir. Yasa, bu anlaşmanın ne şekilde olabileceği hususunda, özel bir düzenlemeye yer vermemiştir.

Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın 13. maddesi muvafakat olgusunu tanımlamaktadır:

"Muvafakat"ın tanımlanması.
13. İki veya ikiden fazla kiş-i ayni şey üzerinde ayni anlamda mutabık kalırlarsa, bu kişiler muvafakat etmiş sayılırlar."
Taraflar aynı şey üzerinde aynı anlama gelecek şekilde mutabakata varmaları halinde, bu kişilerin muvafakat etmiş oldukları kabul edilir.

Muvafakatlar, Yasan-ın 10. maddesi tahtında tarafların hareketlerinden zımnen istihraç edilebilen anlaşmalar olup, sözleşme yapma ehliyeti olan tarafların serbest muvafakatı ile yasal bir amaç için yapıldıkları takdirde, sözleşme olarak kabul edilmektedirler. Yasa'nın 10. mad-desi aynen şöyledir:
"Hangi anlaşmaların sözleşme sayıla- cağı.
10.(1)Bu Yasada geçersiz olduğu açıkça öngörülmeyen tüm anlaşmalar, sözleşme yapmaya ehil tarafların serbest muvafakatiyle, yasal bir ivaz karşılığında ve yasal bir amaç için yapıldıkları t-akdirde sözleşmedirler ve bu Yasa kurallarına bağlı kalınması koşuluyla yazılı veya sözlü olarak veya kısmen yazılı ve kısmen sözlü olarak yapılabilirler veya tarafların davranışlarından zımnen istihraç edilebilirler."
Davacı, taraflar arasında bir anla-şma olmadığı hususunda bir iddia ileri sürmekle birlikte, Davacı Davalı tarafından yerleştirilen sayacı kullanmaktadır. Alt Mahkeme, Davacının, Davalı tarafından sayaç yerleştirildiği dönemde herhangi bir itirazda bulunmadığını belirtmiştir (Mavi 287). Alt- Mahkemenin kararında da belirttiği gibi, Davacı sayacın yerleştirildiği dönemde sayacın yerleştirilmesine herhangi bir itiraz yapma-dığı ve keza bu sayacı kullanarak elektrik tüketim bedellerini ödediği ve dolayısıyla Davacının sayacın yerleştirilmesine v-e yerine muvafakat gösterdiği kabul edilmelidir. Davacı sayacın yerleştirilme yerini kabul ederek ve sayacı kullandığı cihet-le, davranışlarından taraflar arasında sayacın yerleştirilme yeri hususunda zımnen bir anlaşma olduğu sonucunun istihraç edilmesi g-erekmektedir. Bu nedenle, Davacının taraflar arasın-da herhangi bir anlaşma olmadığı iddiasının bir mesnedinin olmadığı gibi, Davalı tarafça sunulan iddia ve şahadet ve Alt Mahkemenin yukarıda yer verilen tespiti ışığında, Davacının taraflar arasında bir a-nlaşmanın olmadığı veya böyle bir anlaşmanın ispatlanamadığı sonucuna varılamaz.

Belirtilenler ışığında, Davacı ile Davalı arasında sayacın yerleştirilmesi ve yerleştirme yeri hususlarında bir anlaşma-ları bulunmaktadır.
Davacı, istinaftaki hitabında,- Emare No. 13 ilkelerin Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmadığını ve bu nedenle uygulanamayacağını iddia etmiştir. Fasıl 170 madde 51 uyarınca Davalı tarafından yapılacak yönetmeliklerin Bakanlar Kurulunun yazılı onayı ile yapılabileceği düzenlenmektedir.- Davacı, Alt Mahkemede, Emare No. 13 Yönetmeliğin Bakanlar Kurulundan yazılı onay alınmadığı hususunda şahadet sunmakla yükümlü olmasına rağmen, bu hususta herhangi bir şahadet sunmadığı cihetle, bu iddianın huzurumuzdaki tüm şahadet ışığında tespit ediler-ek bir neticeye vardırılması imkansızdır.

Davacı, Davalının Davacıya sayaç taktığı dönemden daha sonraki bir tarihte Emare No. 13 ilkelerin Davalı tarafından kabul edildiği cihetle Davacıya uygulanamayacağı iddiasını ileri sürmüştür. Yukarıda atıfta bu-lunulan Fasıl 170 Elektrik Yasası'nın 50. maddesi, tarafların uzlaşı ile sayacın, Yasada belirtilen dışında bir yere takılabileceğine imkân tanımakta, Emare No. 13 ilkeler ise bu yeri tanımlamaktadır. Belirtilen nedenlerle, Emare No. 13 ilkelerin kabul edi-lmesinden önce de Davalının sayacı ilkelerde belirtilen yere yerleştirme yetkisi bulunmakta olup, Yasanın ilgili maddesine istinaden yerleş-tirilen sayacın yerleştirildiği yerden elektrik tüketimi hesaplaması yapılabilmektedir. Yasada belirtilen kurala ist-inaden yerleştirilen sayacın, yerleştirilmesinden daha sonraki bir tarihte Emare No. 13 ilkelerin kabul edilmesinin, Davalının uygulamasını yasal ve yetkisiz kılmamaktadır.

Belirtilen tüm hususlar ışığında 2. istinaf sebebi reddedilir.

Birinci ist-inaf sebebi:
"1. Muhterem Alt Mahkeme, Davacının iş yerindeki trafoda % 8.73 enerji kaybı olduğu hususunda bulgu yapmasına rağmen, dava ile ilgili tüm zamanlarda mezkur trafoda % 8.73 enerji kaybı olduğu hususunda bulgu yapmamakla ve/veya mezkur oranda ene-rji kaybının Davalı tarafından Davacıya fatura edildiğine bulgu yapmamakla ve/veya bu enerji kaybını Davalının Davacıya fatura etmesinin kanunsuz olduğuna veya mahsup edilmesi gerektiğine bulgu yapmamakla ve/veya bu hususta sunulan şahadete itibar etmemekl-e hata etmiştir."

Alt Mahkeme, Davacının sayacında, Bilirkişi Raporunda belirtilen dönem içinde elektrik enerji kaybı olduğuna ilişkin şahadete itibar ederek bulguya varmıştır. Alt Mahkeme, elektrik enerji kaybının Bilirkişi Raporunda belirtilen döneme -şamil olduğuna da bulgu yapmıştır.

Davacı, elektrik enerji kaybının sadece Bilirkişi Raporunda belirtilen döneme tabi olmadığını belirtmiş ve Davalı Tanığı Vehit Suphi'nin istintakı esnasında davada iddia edilen "tüm döneme ait olabilir veya olmayabilir-" beyanının göz önünde tutularak elektrik enerji kaybı ile ilgili bu tespitin ihtimaller dengesi prensipleri ışığında, davada belirtilen tüm döneme ait olduğu hususunda bulguya varmamakla Alt Mahkemenin hata yaptığını iddia etmiştir.

Şahadet hukukunda, -hukuk davalarında ispat külfetinin (burden of proof), ihtimaller dengesi (balance of probabilities) standardı aranarak tespit edildiği yerleşmiş bir prensiptir. İhtimaller dengesi standardı her davada farklı olabilir veya davadan davaya değişebilir. Bu isp-at derecesi, davadaki esas ihtilafa göre değişmektedir. Mahkemenin gerçekleşme ihtimalinin daha fazla olması halinde ispat külfetinin yerine getirilmiş olduğunu tespit etmesi, buna karşın gerçekleşme ihtimalinin gerçekleşmeme ihtimali ile eşit olması hali-nde ise iddianın ispat edilemediği sonucuna varması gerekmektedir. (Milner v. Minister of Pensions 1947 2 All ER 372):

"If at the end of the case the evidence turns the scale definitely one way or the other, the tribunal must decide accordingly, but if t-he evidence is so evenly balanced that the tribunal is unable to come to a determinate conclusion one way or the other, then the man must be given the benefit of the doubt. This means that the case must be decided in favour of the man unless the evidence a-gainst him reaches the same degree of cogency as is required to discharge a burden in a civil case. That degree is well settled. It must carry a reasonable degree of probability, but not so high as is required in a criminal case. If the evidence is such th-at the tribunal can say: "We think it more probable than not." The burden is discharged, but, if the probabilities are equal, it is not."

Meselede sunulan şahadet incelendiğinde, trafoda enerji kullanımına bağlı olarak verimsiz kullanımda enerji kaybının- çok olacağı ve verimli kullanımda ise enerji kaybının azalacağı konusu, her iki tarafın tanıkları tarafından kabul edilmiş bir ilmi doğrudur. Davacının davasında, elektrik enerji kaybının 31.8.2000 tarihinden 26.10.2009 tarihine kadarki dönem için, trafon-un çalışmasından dolayı Davacı tarafından kullanılmadan trafonun % 8.73 oranında enerji tüketimi gerçekleştirdiğini iddia etmiş olmasına rağmen, Emare No. 5 Bilirkişi Raporunda yapılan tetkik ve incelemenin, sadece 24.3.2009 - 27.3.2009 tarihleri arasında -75.75 saat, 1.4.2009 - 3.4.2009 tarihleri arasında ise 53.5 saat için yapılmış olduğu görülmektedir. Takriben 5 günlük bir inceleme yapan Davacı, bu 5 günlük incelemenin tespitlerini, davasında belirttiği takriben 9 yıl gibi uzun bir zaman dilimi için doğr-u kabul edilip uygulanmasını talep etmektedir. Davacının dava konusu elektrik tüketimi için talep yaptığı takriben 9 yıllık süre içerisinde, elektrik tüketimine bağlı olarak trafonun enerji tüketimi verime bağlı olarak değişeceğinden, Alt Mahkemenin karar-ında belirttiği gibi, bu kısa dönem için yapılan tespitin tüm dava konusu süre için kabul edilmesi ve uygulanması ihtimaller dengesi prensipleri açısından makul değildir. Keza, davada belirtilen takriben 9 yıllık sürede, Bilirkişi Raporunda belirtilen süre- zarfında, trafonun sırf çalışmasından dolayı % 8.73 oranında elektrik enerjisi tükettiği ihtimaller dengesi prensipleri ışığında değerlendirildiğinde, bunu tüm dönem için mümkün olmaması ihtimalinin olması ihtimalinden çok daha yüksek olduğu cihetle, bu i-ddianın ispat edilemediğini ve Davacının bu iddiasını ortaya koyabilecek şekilde, tüm dönem için kullanılan enerji ve trafonun tükettiği elektrik ile ilgili şahadet sunmamasından dolayı ispat külfetinin yerine getirilemediğini tespit ederiz.

Alt- Mahkeme keza, Davalının sunduğu şahadete de itibar ederek sayacın verimsiz kullanımı neticesinde enerji kayıplarının olduğunu tespit etmiş ve trafonun verimsiz kullanımı neticesinde ortaya çıkan enerji kaybından trafo kullanıcısı olarak Davacının sorumlu -olacağı hususundaki Davalının iddialarının Davacı tarafın iki Uzman Tanığı Ümit Demirci ve Kadri Ballı tarafından da kabul edilmesiyle, beyan eden şahadetine de atıfla, elektrik enerji kaybından Davacının sorumlu olduğuna bulgu yapmıştır.

Birçok Yargıta-y kararında belirtildiği gibi, tanık şahadetlerini dinleyen alt mahkemenin, bu tanıkları yakından izlemesi nedeniyle şahadeti değerlendirmede Yargıtaydan daha avantajlıdır. Buna bağlı olarak Yargıtay, mahkemenin bulgularının yanlış ve dayanaksız olduğu hus-usunda ikna olmadıkça, mahkemelerin şahadete verdiği değere, görüşe ve bulgulara müdahale etmemektedir (Bkz. Y/H 72/2008 D.10/2009).

Alt Mahkeme, tanıklar tarafından sunulan şahadeti ve Bilirkişi Raporunu doğru olarak değerlendirerek elektrik enerji kay-bının sadece Bilirkişi Raporunda incelenen döneme şamil olduğuna, elektrik enerji kaybının verimsiz trafo kullanımı neticesinde oluştuğuna ve bunun sorumlusunun da trafo kullanıcısı olan Davacı olduğuna bulgu yaparak, herhangi bir hata yapmamıştır.

Bu n-edenle, Alt Mahkemenin, bu bulgusuna konu şahadeti yanlış değerlendirdiği veya şahadete dayanan bulgusunun hatalı olduğu hususunda ikna olmuş değiliz.

Belirtilenler ışığında birinci istinaf sebebinin de reddedilmesi gerekmektedir.

Üçüncü istinaf seb-ebi:
"3. Muhterem Alt Mahkeme Davacının sayacının % 2.46 oranında fazla enerji tüketimi kaydettiğine bulgu yaptıktan sonra davada belirtilen tüm zamanlarda bunu uygulamamakla ve/veya Davalının Davacıya bu oranda fazla enerjiyi fatura ettiğine bulgu yapma-makla ve/veya faturalardan bu oranda enerjiyi mahsup etmemekle ve/veya bu hususta sunulan şahadete itibar etmemekle hata etmiştir."

Alt Mahkeme, Davacının uzman tanıklarının sunmuş olduğu şahadete itibar ederek, Bilirkişi Raporunda belirtilen dönemde Da-valı tarafından Davacıya % 2.46 oranında fazladan enerji tüketimi yazıldığına bulgu yapmış olmasına karşın, bu fazladan elektrik tüketimin Raporda belirtilen döneme ait olduğunun ispatlanabildiğine, davada belirtilen tüm döneme ait olduğunun ise ispatlanam-adığına karar vermiştir.

Kararın önceki safhalarında belirtildiği gibi, Davacı tarafından ispat külfetini yerine getirmek amacıyla sunulan şahadet incelendiğinde, ihtimaller dengesi prensipleri ışığında bu fazladan enerji tüketimi kaydının davada ihtila-f yapılan tüm dönem için ihtimal olduğunu kabul etmek mümkün değildir. İhtimaller dengesi prensipleri ışığında, bunun doğru olma ihtimali doğru olmama ihtimalinden daha az olduğu cihetle, Davacı bu husustaki ispat külfetini yerine getirememiştir.

Alt Ma-hkeme keza, fazladan elektrik tüketimi kaydedil-mesindeki hatanın bazı durumlarda Davacı lehine ve bazı durumlarda ise Davacı aleyhine olabilecek normal hatalar olduğunu, bu hataların ayar yapılmadığı durumlarda doğal olduğunu ve bu nedenle Davacıya fatura-landırmasında herhangi bir hata yapılmadığını tespit ederek bulguya varmıştır.

Alt Mahkeme, Davacının dinletmiş olduğu Tanık No. 2 ve 3'ün şahadetine itibar ederek, fazladan elektrik tüketimi kaydedilmesinin sadece Raporda belirtilen döneme ait olduğu v-e davada talep edilen diğer dönemlerle ilgili herhangi bir inceleme sunulmadığı hususunda bulguya varmış ve bu fazla enerji kaydının doğal ve normal sınırlar içerisinde olduğu hususunda Davalı Tanığı Vehit Suphi tarafından sunulan şahadete de itibar ederek-, Davacının bu husustaki taleplerini reddetmiştir.

Alt Mahkeme, bulgularını, taraflarca dinletilen tanıkların vermiş olduğu şahadete dayanarak yapmış olup, bu bulgularında müdahalemizi gerektirecek bir hata mevcut değildir.

Belirtilen nedenlerle -3. istinaf sebebi de reddedilir.

SONUÇ

Yukarıda belirtilenler ışığında Davacının istinafı reddedilir. Masraflar, Davacı/İstinaf Eden tarafından ödenecektir.




Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç - Yargıç Yargıç


17 Şubat 2016









2






Full & Egal Universal Law Academy