Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 108/2011 Dava No 29/2013 Karar Tarihi 30.09.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 108/2011 Dava No 29/2013 Karar Tarihi 30.09.2013
Numara: 108/2011
Dava No: 29/2013
Taraflar: Ayhan Gençosman (Araç sürücüsü) ve MNG Kargo Yurtiçi ve Yurtdışı Taşımacılık Anonim Şti. ile Reşit ancak Mümeyyiz olmayan Yasir Cici, en yakın dostu ve akrabası Hamdi Cici arasında
Konu: Trafik kazası nedeniyle tazminat talebi - Kuzur oranı - Çoğaltıcı rakam - Müstakbel kazanç kaydı- Davacı lehine Davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi - Davalının kararı istinafı - Davacının mukabil istinaf başlılı ihbar dosyalaması. İhbar - H.M.U.T. E.35. n.10 - İhbarın 6 gün içinde dosyalanması ve etkilenecek tarafa tebliğ edilmesi gereği.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 30.09.2013

-D. 29/2013 Yargıtay/Hukuk No: 108/2011
(Lefkoşa Dava No: 4141/2008)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Narin F.Şefik, Hüseyin Besimoğlu.

İstinaf eden: 1- Ayhan Gençosmanoğlu (Araç Sürücüsü) Gönyeli
2- MNG -Kargo Yurtiçi ve Yurtdışı Taşımacılık Anonim Şirketi, Lefkoşa
(Davalı No. 1 ve 2)

ile

Aleyhine istinaf edilen: Reşit ancak Mümeyyiz olmayan Yasir Cici, en yakın dostu veya akrabası Hamdi Cici vas-ıtası ile Türkiye
(Davacı)

A r a s ı n d a.

İstinaf edenler namına: Avukat Özkul Özdevim
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Talat Kürşat.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Mehmet Türker'i-n 4141/2008 sayılı davada 23/8/2011 tarihinde verdiği karara karşı Davalılar tarafından yapılan istinaftır.


---------------

K A R A R

Şafak Öneri:Davalı/istinaf eden 2, ilgili zamanlarda GT 956 plaka No.lu Wolkswagen Caddy marka aracın sahibi ve daval-ı/istinaf eden 1'in işvereni, davalı/istinaf eden 1 ise mezkur aracın sürücüsü idi.

12/3/2007 tarihinde, saat 13.55 raddelerinde, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinin bulunduğu Lefkoşa - Taşkent anayolu üzerinde, GT 956 plakalı aracın davalı 1 tarafından-, davalı 2'nin işi icabı sürüldüğü bir sırada bir trafik kazası meydana geldi. Meydana gelen kazada yaralanan davacı, en yakın dostu veya akrabası vasıtasıyla, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde istinaf konusu davayı dosyaladı ve meydana gelen kazada, davalıların k-usur ve/veya ihmali olduğunu iddia ederek, genel ve özel zarar-ziyan talebinde bulundu.

Davayı dinleyen Alt Mahkeme, meydana gelen kazada davalı 1 ve davacının %50'şer kusurlu olduklarını bulduktan sonra, mesuliyetleri oranında, davacı lehine ve davalı -1 ve 2 aleyhine 82 TL özel ve 385,000 TL genel tazminata hükmetti.
Alt Mahkeme kararının hatalı olduğunu iddia eden davalılar, huzurumuzda bulunan bu istinafı dosyaladı. Davacı ise, isti-nafa karşı, 6.3.12 tarihinde, Emir 35 Nizam 10 altında "muka-bil ist-inaf" başlıklı bir ihbar dosyalamıştır.

İstinafın duruşmasına başlandığında, istinaf eden avukatı, ihbarın süresi içinde dosyalanmadığını ileri sürerek, ihbarın iptalini talep ettiğinden öncelikle bu konuda bir karar veril-mesi gerekmektedir.
HMUT Em-ir 35 Nizam 10'a göre, aleyhine istinaf edilen taraf, emir ve/veya hükümde değişiklik talep etmeyi arzu etmesi halinde, bu talebini içeren ihbarı, istinaf için tayin edilen günden 6 gün önce dosyalaması gerekir. Bu süre, müracaat olması halinde, İstinaf Ma-hkemesinin takdirine göre uzatıla-bilir.
Böyle bir ihbarın, değiştirilmesi istenen emir ve/veya hüküm-den etkilenebilecek tarafa tebliğ edilmesi gerekir. (Bak: Y/H 20/88, dağıtım 20/88)
Dosyadaki bilgilere göre, istinaf, 29/9/2011 tarihinde dosya-landıkta-n sonra, Mukayyitlikçe zapt-ı dava olarak, 7/2/2012 tarihine tayin edilmiştir. İhbar, değiştirilmek istenen emir ve/veya hükümden etkilenmesi muhtemel, istinaf edene şahsen tebliğ edilmemiştir. Zapt-ı dava için, tayin edilen gün, davacı avukatına 12/1/2012- tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davacı, ihbarı 7/2/2012 tarihinden 6 gün öncesine kadar dosyalamamış, dosyalayabilmek için Mahkemeden izin alma imkanı varken, bu yola da gitmemiş ve izinsiz olarak 6 Mart 2012 tarihinde dosyalamıştır. Dosyaladıkt-an sonra da, duruşma gününe kadar herhangi bir uzatma müracaatında bulunmamış, duruşma günü dahi böyle bir talep yapmamıştır. İfade edilenler ışığında ihbar; Emir 35 Nizam 10 kuralları uyarınca istinafın Mahkemece ele alınacağı tarihten 6 gün önce dosyalan-madığın-dan, dosyalanması için de herhangi bir talepte bulunulmadığın-dan, keza istinaf edene şahsen tebliğ edilmediğinden red ve iptal edilir.

İstinaf sebepleri, istinaf ihbarnamesinde belirtilenler ve istinafın duruşmasında davalı avukatı tarafından i-leri sürülen argüman ve iddialara göre, aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
1- Alt Mahkemenin, davalı 1'in kazanın oluşumunda kusurlu olduğuna ilişkin bulgusu hatalıdır. Her halükârda, davalı 1'e yüklenen %50 sorumluluk oranı açıkça fazladır.
2- Alt Mahkemen-in, davacının almış olduğu yaralardan ötürü çektiği sızı ve çekeceği ızdırap ile hayat nimetleri kaybı için tam mesuliyet esası üzerinden tesbit ettiği 100,000 Stg açıkça fazladır.
3- Alt Mahkemenin, talep takririnde müstakbel kazanç kaybı ile ilgili yete-rli iddia yer almamasına rağmen, bu konudaki şahadeti değerlendirerek bulgu yapması hatalıdır.
4- Alt Mahkemece tesbit edilen 20 çoğaltıcı rakamı açıkça fazladır.
5- Alt Mahkeme, hatalı olarak müstakbel kazanç kaybını 36,000 TL fazla tesbit etmiştir.

1-. istinaf sebebi:
Davalı avukatı, kazanın davalı 1'in kullandığı aracın davacıya çarpması ile meydana geldiği hususunda yeterli şahadet olmadığını, ibraz edilen şahadete göre, kazanın yaya olarak yola giriş yapan davacının, o esnada yolu kullanmakta olan -davalı 1'in aracının sol dikiz aynası ve omuz kısmına çarpması suretiyle meydana gelme ihtimalinin daha güçlü olduğunu iddia etmektedir.

Alt Mahkemenin kazanın oluş şekli ile ilgili bulguları şöyledir:

"Tanık 6 Sümeyye Yılmaz, Tanık 13 Özgür İzmir'in ş-ahadeti ile Tanık 8 Hidayet Duran'ın şahadeti ve ibraz ettiği Emare 10 resimler albümünün ve bu resimlerdeki tahkikat memurunun saptadığı X vuruş noktasını, kaza mahallini, methaldar aracın durduğu yeri, Tanık 6 Sümeyye Yılmaz'ın şahadetine göre Davacının -yürüyüş ve kaza yeri olan yola yürüyüş yönünü ve kaldırımdan yola indiği ve Emare 10 resimlerde de görülen yeri, Davacının çarpmadan sonra savrulduğu kum yığınını, yine Emare 10 resimlerde görülen Davalı No.1'in kullandığı araçta sol yan dikiz aynasında ve- sol omuzda hasar olduğunu Tanık 10 Hüdaverdi Tabur ve Tanık 14 Arif Yetkiner'in şahadetine göre vuruşun önden arkaya doğru olduğunu da doğru bir şahadet kabul ederek dikkate aldığım zaman, kazanın 12/3/2007 tarihinde saat 20 raddelerinde Haspolat istikame-tinden (Lefkoşa Ana yolundan) gelerek Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Kampüsünü ikiye ayıran yolda Taşkent istikametine doğru yönetimindeki GT 956 plakalı Van Kargo Wolkswagen Caddy marka araç ile seyretmekte olan Davalı No 1'in yolun solundan yaya olarak- gelen ve kaldırımdan inip yola giriş yapan Davacıya yolun sol tarafında Emare 10 resimlerde görülen X noktasında aracının sol yan dikiz aynası ve sol omuzu ile çarpmak ve yine yolun solunda bulunan kum yığınına fırlatması ile meydana geldiği bulgusuna var-ırım."


Kazada methaldar olan davacı ve davalı 1, Alt Mahkemede şahadet vermediler. Keza, kazanın tahkikat memuru da şahadete çağrılmadı. Alt Mahkemenin kazanın oluş şekli ile ilgili ibraz edilen şahadeti titizlikle incelediği görülmektedir. Davalılar, -Mahkemenin bulguya varırken şahadeti yanlış değerlendirdiği hususunda bizi ikna edebilmiş değildir.

Alt Mahkeme kazanın oluş şekli ile ilgili bulgu yaptıktan sonra, tarafların kazanın oluşumundaki sorumluluğunu incele-yerek, davalı 1'in, kaza anında GT -956 plaka No.lu aracı makul ve basiretli bir sürücünün göstermesi gereken dikkat ve ihti-mamı göstermeksizin kullanması sonucu, yaya olarak yolda bulu-nan davacıya çarptığı için kusurlu olduğu, davacının ise, özellikle trafiğin yoğun olduğunu dikkate almak-sızın yeterli dikkat ve ihtimamı göstermeden, yolu kullanma ihtimali olan araçların mevcudiyetini dikkate almadan, etrafını yeterince kontrol etmeden, tedbirsiz olarak yola girmesi nedeniyle kaza-nın oluşumuna katkıda bulunduğu bulgusunu yaparak, tarafları-n kusur oranlarını %50'şer olarak tesbit etti. Alt Mahkemenin, davalı 1'in kusurları ile ilgili bulguları şöyledir:

"Huzurumdaki Davacı Tanıklarının inandığım şahadetleri ve Emare 10 resimlerde belirtilenlere göre, Davalı No 1, meskun ve gerek araç gerek-se insan trafiğinin yoğun olduğu kazanın vuku bulduğu yolda, yolun durumunu, yoldaki trafik hacmini, insanları göz önünde bulundurmadan ve bu ahval ve koşullara uygun olarak süratini salim bir hadde indirmeden süratli bir şekilde yoluna devam ederek, yolda- bulunan kişileri, bu kişilerin karşıdan karşıya geçebileceklerini kaale almadan aracını kullanmıştır. Kaza anı gündüz ve görüş mesafesi açık olduğu halde Davalı No 1 Davacıya çarpmamak için fren kullanmamıştır. Emare 10 resimlerde doğru kabul ettiğim X ça-rpışma noktası ve yolun genişliği dikkate alındığı zaman X noktası yani Davalı No 1'in aracı ile Davacıya çarptığı yer yolun sol kenarında olmasına rağmen yolun sağında Davalı No 1'in sağa manevra yaparak Davacıya çarpmayı önleyebilecek yeterli yol genişli-ği bulunmakta idi. Buna rağmen Davalı No 1 hiçbir manevra yapmayarak, fren kullanmayarak kullandığı aracın sol yan dikiz aynası ve sol omuzu ile Davacıya çarpmıştır. Davalı No 1 Davacıya çarpmamak için fren kullanmamış ve herhangi bir manevra yapmamıştır. -Zamanın gündüz, havanın açık, görüş mesafesinin de yeterli olduğu halde Davalı No 1'in Davacıyı görmemesi, Davacıya çarpmamak için fren kullanmaması, manevra yapmaması ve hiçbir tedbir almaması Davalının dikkatsiz ve ihmalkâr araç kullandığını açıkça ortay-a koymaktadır."
Davalı avukatı, Alt Mahkemenin davalı 1'in süratli araç kullandığı ve kaza anında kazayı önlemek için sağ yöne doğru manevra yapabilecek imkanı varken bunu yapmayarak kazaya sebebiyet verdiği ile ilgili bulgularının şahadete dayanma-dığını-, hatalı olarak dikkate alınan bu kusurların, davalı 1'in kusur oranının yüksek tesbit edilmesine neden olduğunu ileri sürmektedir.

Davalı 1'in kaza anındaki süratinin ne olduğu hususunda, herhangi bir görgü tanığının şahadeti yoktur. Alt Mahkemenin bu b-ulgusu, ağırlıklı olarak, davacının 14. tanığı emekli polis çavuşu Arif Yetkiner'in şahadetine dayanmaktadır. Bu şahadet incelendiğinde, tanığın görgü tanığı olmadığı, söylediklerinin ise spekülatif mahiyette olduğu görülmektedir. Hiçbir esasa dayanmayan v-e spekülatif iddialar içeren şahadete dayanarak bulgu yapılması salim olmadığından hatalıdır.
Alt Mahkeme huzurundaki şahadete göre, kaza anında yolun sağ tarafında arka arkaya birkaç servis otobüsü mevcut olması nedeniyle, davalı 1'den sağa manevra yapmas-ını beklemek makul değildir. Bu olgular ışığında, Alt Mahkemenin bu konudaki bulguları şahadete dayanmadığından hatalıdır. Bununla birlikte davalı 1'in süratli araç kullanması ve/veya manevra yapmaması kazanın oluşumunda birinci derecede rol oynayan etkenl-er değil-dir. Kazanın, davalı 1'in gündüz, havanın açık, görüş mesafesi-nin yeterli olduğu bir sırada yolda bulunan davacıyı görmemesi ve/veya görmek için dikkat sarfetmemesi neticesinde meydana geldiği sabittir. Açıkça görülebilecek bir şeyin görülmemesi -bir dikkatsizlik unsurudur. (Bak: Nicolaides v. Economides, (1963) CLR 2, sayfa 781)
Bu itibarla, Alt Mahkemenin bu hatasının, tesbit edilen kusur oranları üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı, diğer bir anlatımla, davalı 1'in kazanın oluşumundaki kusur o-ranını azaltmayı gerektirmediği kanaatindeyiz. Davalı 1'in davacıyı görmemesi, tek başına, araç kullanırken gerekli dikkat ve ihtimamı gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlamında olup, bu davadaki olgular ışığında %50 kusurlu bulunması için yeterl-idir.

2. istinaf sebebi:
İstinaf eden/davalılar, Alt Mahkemenin, davacının almış olduğu yaralardan ötürü çektiği ve çekeceği ızdırap ve hayat nimetleri kaybı için tam mesuliyet esası üzerinden tesbit ettiği 100,000 Stg tazminatın açıkça fazla olduğunu -ileri sürmektedirler.
Alt Mahkemenin, davacının kazadan dolayı aldığı yaralar ve gördüğü tedaviye ilişkin bulguları şöyledir:

"12/3/2007 tarihinde araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanmadan dolayı Lefkoşa Devlet Hastanesi'ne getirilen Davacının, genel -vücut travması olup buna bağlı olarak kardiak arrest (kalp durması) gelişip solunumu durmuştu, yoğun bakıma yatırıldığında solunumu yoktu, bu arrest ve solunumun durması nedeniyle beyinde ödem oluşmuştu. Beyin oksijensiz kaldığından hipofonik durumda yani -beyin fonksiyonları olmayan şuuru kapalı bir durumda idi. Solunum cihazına bağlanarak oksijeni solunum cihazı ile alıyordu. Beyindeki ödemi dağıtmak için de kendisine ilaç tedavileri yapıldı. Davacı 12/3/2007 ile 22/3/2007 tarihleri arasında yoğun bakımda -tedavi gördükten sonra 22/3/2007 tarihinde ailesinin isteği ile tedavisinin devamı için yurt dışına memleketine gönderildi. Davacı 22/3/2007 tarihinde Lefkoşa Devlet Hastahanesinden alındıktan sonra önce Kocaeli Derince Devlet Hastanesinde 5 gün, daha sonr-a da 4/4/2007 tarihine kadar Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinde Yoğun Bakım'da tedavi görmüştür. Bilahare ayni fakültede Nöroloji Servisinde tedavisine 20/4/2007 tarihine kadar devam edilmiştir. 20/4/2007 tarihinden sonra Nöroloji Servisinden çıkarılan -Davacının ayni hastanede ayakta tedavileri devam etmiştir. Fizik tedavileri ayakta devam ettiği gibi 25/6/2007 tarihi ile 3/7/2007 tarihleri arası ve 30/10/2008-16/10/2008 tarihleri arası yine ayni hastahanede yatarak Fizik Tedavi görmüştür. Fizik tedavile-ri ve Psikolojik tedavisi halen devam etmektedir. Trafik kazası neticesi genel vücut travması geçiren Davacının kalbi durduğu nedeniyle kalbi çalıştırılana kadar beyni oksijensiz kaldığından beyin hücrelerini kaybetmiştir. Yani oksijensizliğe bağlı olarak -Davacıda Hipofonik Ensefelopati denilen beyin hasarı meydana gelmiştir. Tedaviye rağmen bu bulgular 2 yıldan fazla sürdüğü için sekel yani kalıcıdır ve bunlar Davacıda özür olarak kalmıştır. 13/1/2011 tarihli muayenede Davacıda sekel (kalıcı) özürler olduğ-u saptanmıştır. Buna göre Davacı bilinçsel işlevlerinde yani bellek, öğrenme, yürütücü işler, yani bir plan yapıp onu harekete geçirme ve sonuçlandırmada %30 oranında kalıcı özürlüdür.
Hareket bozukluğu var. Boynunda ve kollarında istemsiz hareketler mev-cuttur ki hareket bozukluğu %45 oranındadır ve bu oranda özürlüdür. Bu özür orta dereceli olup ince işleri yapmasına engel olur.
Yürüyüşünde %20 oranında kalıcı özürü oluşmuştur. Uygulamalı Evrensel Özürlülük Kılavuzu Baltazarf formülüne göre %70 oranında- yüksek özürlüdür. Davacının bu özürleri kalıcıdır. Bu kalıcı özürlülük nedeniyle Davacının başkasının nezaret ve refakatinde yaşaması gerekir. Bir evde yalnız yaşaması güvenli değildir. Günlük işlerinde refakate ve yönlendirmeye ihtiyacı vardır. Yatalak b-ir hasta değil ama refakat ve yönlendirmeye ihtiyacı vardır. Yeni bilgileri öğrenmekte zorluk çeker. Normal sağlıklı bir birey gibi istihdam edilemez. Ancak özürlülerin rehabilitasyonu kapsamında bazı görevler yapabilir. Normal eğitime devam edemez. Ancak -özel eğitim alabilir."

Alt Mahkeme, doğru bir yaklaşımla, geçmişte Yargıtay tarafından benzer meselelerde verilen tazminat miktarlarını, verildikleri tarih itibarıyla paranın satın alma gücündeki düşüş ve enflasyonu da dikkate alarak, bu başlık altıntaki- genel tazminatı tesbit yoluna gitmiştir. Alt Mahkemenin bu husustaki bulguları şöyledir:

"Yukarıda belirttiğim hukuki prensipler tüm bulgularım ve meselenin koşulları ve gerçekleri, Davacının kazadan dolayı almış olduğu yaraları, kalıcı yaralanmalar ve -kalıcı hasarlarından dolayı çektiği ve hayat boyu çekeceği sızı, ızdırap ve rahatsızlıkları, kalıcı hasarlarının hiçbir zaman iyileşmeyeceğini, %70 oranında kalıcı özürlü olduğunu, hayatı boyunca başka kimselerin nezaret ve yönlendirmesine ihtiyacı olduğun-u ve başka kimselere bağımlı olduğunu, kalıcı hasar gören ve kalıcı özürlü olan organlarının sağlayacağı hayat nimetlerinden ömür boyu mahrum kalacağını, tedavisinin halen devam etmekte olduğunu ve belki de ömür boyu devam edeceğini, kaza tarihinde 22 yaşı-nda çok genç bir kimse olup, kalıcı hasar ve özürleri nedeniyle hayat nimetlerinin bir çoğundan mahrum kalacağını, hayatın risklerini, ülkemiz koşullarını ve dava ile ilgili tüm diğer faktörleri dikkate aldıktan sonra aldığı yaralar, çektiği acı, ızdırap v-e hayat nimetleri kayıpları için Davacıya ödenmesi gereken genel tazminatı tam sorumluluk esası üzerinden 100,000 Sterling (yüz bin stg) olarak saptamayı, makul, adil ve uygun bulurum."


Yargıtay, benzeri bir olay üzerine verdiği Yargıtay/Hukuk 107/2010 -sayılı kararda, çok ciddi beyin tahribatı geçiren, çift taraflı felç durumu bulunan, doğal ihtiyaçlarını kontrol edemeyen, konuşma yeteneğini kaybetmiş, yatalak olma tehlikesi bulunan davacıya, tam mesuliyet esası üzerinden 200,000 Stg tazminata hükmetmişt-ir. Aynı kararda incelenen benzer mesele-lerde, İngiltere'de verilen tazminat miktarlarına da bakıldı-ğında, çok yüksek rakamlar tesbit edildiği görülmektedir.
Bu kararlarda verilen tazminat rakamları ışığında, Alt Mahke-menin istinaf konusu davada takdir -ettiği, tam mesuliyet esası üzerinden 100,000 Stg tazminatın fahiş olduğu söylenemez.

3. istinaf sebebi:
İstinaf eden/davalılara göre, müstakbel kazanç kaybı ile ilgili iddialar esasa ilişkin olduğundan, bunların talep takri-rinde yer alması gerekir. Al-t Mahkeme, talep takririnde, müs-takbel kazanca ilişkin herhangi bir iddia bulunmadığı için, bu konuda verilen şahadeti dikkate almamalı ve bu konuda bir bulgu yapmamalıydı.
Kural olarak, müstakbel kazanç kaybı açısından, davacının kesin gelirinin isbatı- önem arzetmez. Davacı kaza tarihinde işsiz olsa dahi, bu durum, davacı lehine, ilerideki kazanç kaybı için tazminat verilmesine engel teşkil etmez. İşsiz bir kişinin dahi ileride iş bulacağı ve ne miktar gelir kazanaca-ğının hesaplanması gerekmektedir.
Ö-zel zarar-ziyan ile ilgili taleplerin açık bir şekilde tak-rirlerde yer alması gerekirken, genel tazminat ile ilgili böyle bir şart yoktur. Talep takririnde, müstakbel kazanç kaybı ile ilgili iddia ve talepte bulunulması yeterlidir. (Bak: Birleştirilmiş Y/-H 78-89/2007)

Huzurumuzdaki meselede, 2009 yılında iç mimar olması bek-lenen 22 yaşındaki davacının, müstakbel kazanç kaybı ile ilgili olarak, talep takririnin 19. paragrafında, yeterli, arzu edi-lir ve ideal düzeyde olmamakla birlikte bazı iddialar ya-pıldığı görülmektedir. Bu konuda şahadet veren davacının babası da, bir iç mimarın ayda 4,000 TL kazanacağına dair şahadet vermiştir. Alt Mahkeme yaptığı değerlendirmede, davacının, 2009 tarihinden itibaren ayda net 2,000 TL kazanabileceğini hesaplayarak, -zarar-ziyanı bu rakam üzerinden tesbit etme yoluna gitmiştir. Yukarıda ifade edilenler ışığında, Alt Mahkemenin bu konudaki bulguları hatalı değildir.

4. istinaf sebebi:
İstinaf eden, Alt Mahkemenin 20 olarak tesbit ettiği çoğaltıcı rakamın çok fahi-ş olduğunu iddia etmektedir. İstinaf eden, Alt Mahkemenin çoğaltıcı rakamı tesbit ederken, davacı-nın, özürlülerin rehabilitasyonu kapsamında bazı işlerde çalı-şabileceğini dikkate almamakla hata ettiğini ileri sürmektedir.
Alt Mahkemenin çoğaltıcı rakamla- ilgili bulguları şöyledir:

"Davacı kaza tarihinde 22 yaşında genç, sağlıklı, dinamik bir öğrenci idi. Vardığım bulgulara göre İç Mimar olarak 2009 yılına Üniversiteden mezun olup İç Mimar olarak çalışmaya başlayacaktı.
Kazadan sonra daha önce de bulgu-ya vardığım gibi, aldığı yaralar nedeniyle başka kişilerin refakat ve yönlendirmesine muhtaç olup ömür boyu çalışamayacak hale gelmiştir.
Davacı sağlığını bu kaza nedeniyle kaybetmiştir. Kazaya uğramasa en az 60 yaşına kadar yani en az 38 yıl daha çalışab-ileceği makul olarak kabul edilebilecek bir sonuçtur.
Bunun yanında, yıllar içerisinde Davacının yaşının ilerlemesi, gücünün azalması ile iş bulma veya yapabilme olanağı ortadan kalkabilir.
Davacının, saptanacak parayı peşin ve vergisiz alacağını, yukar-ıda belirttiğim tüm hususları ve diğer tüm olgular ve faktörleri dikkate aldıktan sonra, çoğaltıcı rakamı (20) olarak belirlerim."

Alt Mahkemenin bulgularına göre, davacı, aldığı yaralar nedeniyle bilişsel işlemlerde yani bellek, öğrenme ve yürütücü işle-rde %30 kalıcı özür; boyun ve kollarda meydana gelen hare-ket bozukluğundan ince işleri yapmasına engel teşkil eden %45 orta dereceli özür; yürüyüşünde ise %20 kalıcı özür olmak üzere genelde %70 oranında özürlü hale gelmiş olup, başkasının neza-ret ve ref-aketinde yaşamını sürdürebilmekte, yatalak olmamakla beraber başkasının yönlendirmesine ihtiyaç duymaktadır. Bu haliyle sağlıklı bir birey gibi istihdam edilememesine rağmen, özürlülerin rehabilitasyonu kapsamında bazı işleri yapabilecek kapasitededir.

-Çoğaltıcı rakamın tesbitinde alt mahkemelerin dikkate almaları gereken en önemli hususların başında, davacının müs-takbel iş ve çalışma kapasitesi gelmektedir.

Huzurumuzdaki istinafta, Alt Mahkemenin, çoğaltıcı rakamı tesbit ederken, davacının iç mimarl-ık mesleğini ömür boyu icra edemeyeceğini dikkate almasına rağmen, özürlülerin rehabilitas-yonu kapsamında, çalışma ve gelir elde etme olanağı olduğunu gözden kaçırmıştır. Davacının bu kapsamda ne gibi işler yapabi-leceği veya ne miktar gelir elde edebilec-eği hususunda herhangi bir şahadet olmamasına rağmen, Alt Mahkeme çoğaltıcı rakamı tesbit ederken, davacının kısıtlı da olsa bazı işlerde çalışa-bileceğini dikkate alması gerekmekte idi.
İfade edilenler ışığında, Alt Mahkeme tarafından 20 olarak tesbit ed-ilen çoğaltıcı rakam açıkça fahiş olduğundan, değiş-tirilmesi gerekmektedir.

Çoğaltıcı rakam davacının yaşı, iş bulma olanakları, işinin türü, eğer varsa işi ile ilgili tehlikeler, hayatta olabilecek beklenmedik gelişmeler ve davacının alacağı genel tazm-inatı tek seferde peşin olarak elde edeceği göz önünde tutularak tesbit edilmelidir. (Bak: Y/H 107/2010)
İstinaf konusu davaya özgü olguları dikkate alarak, bu meselede, çoğaltıcı rakamın (13) olarak tesbit edilmesinin daha makul ve uygun olduğuna bulgu ya-parız.

5. istinaf sebebi:
Davalılar, Alt Mahkemenin, kazanç kaybı olarak tesbit et-tiği tazminat miktarını duruşma tarihi olan 13/12/2010 tarihini esas alıp tesbit etmesi gerekirken davacının mezun olması bek-lenen Haziran 2009'u esas alarak tesbit etti-ğini, bunun netice-sinde de davacı lehine 18 ay için 36,000 TL fazla tazminat ve-rildiğini ileri sürmektedirler. Alt Mahkeme kararı incelen-diğinde, Alt Mahkemenin, çoğaltıcı rakamı tesbit ederken, dava-cının 38 yıl daha çalışabileceğini esas aldığı görülm-ektedir. Bu başlık altında verilen tazminatın ise, çoğaltıcı rakamın duruşma tarihi esas alınarak, yıllık müstakbel kazanç kaybına tatbik edilmek suretiyle tesbit edildiği görülmektedir. Bu nedenle, bu istinaf sebebi reddolunur.

Sonuç olarak istinaf k-ısmen kabul edilerek, Alt Mahkeme kararı aşağıdaki şekilde değiştirilir:
Davacı lehine ve davalılar aleyhine müştereken ve/veya münferiden
1- (a) Aldığı yaralar, çektiği acı ve ızdırap ile hayat nimetleri kaybı için 145,000 TL,
(b)Müstakbel kazanç ka-ybı için 156,000 TL; olmak üzere;
Toplam 301,000 TL genel tazminat,
2- 82 TL özel tazminat,
3- Yasal faiz,
4- Dava masrafları için hüküm ve emir verilir.

İstinaf edenin, istinafında kısmen başarılı olduğunu dikkate alarak, istinaf masrafları için herhang-i bir emir verilmez.




Şafak Öneri Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu
Yargıç Yargıç Yargıç

30 Eylül 2013











13






Full & Egal Universal Law Academy