Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 107/2011 Dava No 28/2013 Karar Tarihi 30.09.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 107/2011 Dava No 28/2013 Karar Tarihi 30.09.2013
Numara: 107/2011
Dava No: 28/2013
Taraflar: Semdaş Sanayi ve Ticaret Ltd. ile Aksoy Ltd. arasında
Konu: Haksız fiil - Tazminat - Yangından dolayı uğranılan zarar ziyan talebi - Sorumluluk - Fasıl 148, madde 53 - Bir yangının çıkmasına neden olan kişi yangından doğa zarardan sorumlu olur - Sorumluluktan kurtulmak için yangının çıkmasında ihmali olmadığını kanıtlamak zorunda olması. İhmal - Makul ölçüde ihtiyatlı bir kişinin aynı koşullarda yapacağı bir şeyi yapmaması veya yapmayacağı bir şeyi yapması anlamına gelir.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 30.09.2013

-D. 28/2013 Yargıtay/Hukuk No: 107/2011
(Lefkoşa Dava No: 1743/2010)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Narin F.Şefik, Hüseyin Besimoğlu.

İstinaf eden: Semdaş Sanayi ve Ticaret Ltd., Lefkoşa
- (Davalı)

ile

Aleyhine istinaf edilen: Aksoy Ltd., Lefkoşa
(Davacı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Serhan Çinar adına
Avukat Hazan Aksun
Aleyhine is-tinaf edilen namına: Avukat Kerem Gürses.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Mehmet Türker'in 1743/2010 sayılı davada 24/8/2011 tarihinde verdiği karara karşı Davalı tarafından yapılan istinaftır.


----------------

K A R A R

Şafak Öneri: 24/7/2009 tarihi-nde, Lefkoşa Sanayi Bölgesinde, davalının tasarrufundaki Akdeniz Yaylı Yatakları unvanı ile bilinen iş yerinin mutfak olarak da kullanılan döşeme yapılan bölümünde, kısa devreden kaynaklanan bir yangın çıktı. Çıkan yangın, kısa sürede, davacıya ait depo ol-arak kullanılan komşu binaya da sıçrayarak, ticari emtia ve malın yanmasına sebebi-yet verdi. Yangının çıkıp yayılmasında davalının kusur ve/veya ihmali bulunduğunu ileri süren davacı, Lefkoşa Kaza Mahkeme-sinde dosyaladığı istinaf konusu dava ile davalıda-n, yangından doğan zararı ve zarar gören emtiadan mahrum kaldığı kâr için özel tazminat talebinde bulundu.
Davayı dinleyen Alt Mahkeme özet olarak; söz konusu yangının çıkmasına ve davacının deposuna yayılıp zarar vermesine dava-lının kusur ve ihmalinin se-bep olduğunu bularak, yangından zarar gören malların toplam 117,509.78 USD değerinde olduğunu, zarar gören emtianın satılamamasından dolayı da 48,093 USD mahrum kalınan kâr olarak zarar meydana geldiğini, 3,364 TL de ekspertiz masrafı olduğunu tesbit etti.- Davacının zararının 50,000 USD'lık kısmının sigorta tarafından ödendiğini dikkate alan Alt Mahkeme, sonuçta, davacı lehine ve davalı aleyhine, zarar gören mallar için 67,509 USD, mahrum kalınan kâr için 48,093 USD ve ekspertiz masrafı için 3,364 TL hüküm -verdi.
Alt Mahkemenin bulgu ve kararının hatalı olduğunu iddia eden davalı, huzurumuzdaki bu istinafı dosyaladı.
Dosyalanan istinaf ihbarnamesinde, 25 istinaf sebebi gösteril-mesine rağmen, istinafın duruşmasında, istinaf eden avukatı istinaf sebeplerini -2 ana başlık halinde ele almıştır:
1- Alt Mahkemenin, yangının çıkıp yayılmasında, davalının kusur ve/veya ihmalinin sebep olduğuna ilişkin bulgusu hata-lıdır.
2- Alt Mahkemenin yangın sonucunda davacının uğradığı zarar- ziyan ve tesbit ettiği tazminat il-e ilgili kararı hatalıdır.

İNCELEME:

1. istinaf sebebi:
Yangından dolayı meydana gelen zarardan doğan mesuliyet Fasıl 148 Haksız Fiiller Yasası, Madde 53'de düzenlenmektedir.
Fasıl 148, Madde 53 şöyledir:

"53. In any action brought in respec-t to any damage in which it is proved-
(a) that such damage was caused by or in consequence of any fire, and
(b) that the defendant kindled such fire or was liable for the kindling of such fire or was the occupier of the immovable property or the owner of -the movable property on which such fire originated,
the onus shall be upon the defendant to show that there was no negligence for which he is liable in connection with the origin or spread of such fire."

Buna göre-, bir yangının çıkmasına neden olan kişi veya yangın çıkan taşınmaz malın sahibi, yangından doğan zarardan sorumludur. Yangının çıkmasında veya yayılmasında ihmali olma-dığını kanıtladığında ise, sorumluluktan kurtulmaktadır.
Fasıl 148, Madde 51'e göre i-hmal; makul ölçüde ihtiyatlı bir kişinin aynı koşullarda yapacağı bir şeyi yapmamak veya yap-mayacağı bir şeyi yapmaktır. (Bak: Birleştirilmiş Yargıtay Hukuk 27-29/1989)

Dava konusu yangının, davalının tasarrufunda bulunan iş yerinde başladığı sabittir.- Yangın sonucunda, bazı mal ve emtianın zarara uğradığı da ihtilaf konusu değildir.
Davalı, yangının çıkmaması veya çıkan yangının yayılmaması hususunda normal ve makul ölçüde ihtiyatlı bir kişinin alması gereken tedbirleri almışsa sorumluluktan kurtulacak-tır.

Alt Mahkemenin yangının çıkış nedeni ve davalının kusur ve ihmalleri ile ilgili bulgusu şöyledir:

"Elektrikli makinelerle üretim ve/veya imalat yapılan ve 1. sınıf yangına müsait malzemelerin bulunduğu işyerinde Davalının yangını önleyici ve yangı-n koruyucu bir sistem koyup tedbir almaması, başkasından kiralayıp tasarrufuna aldığı bir işyerinin elektrik tesisat ve sisteminin yeterli ve güvenli olup olmadığını kontrol ettirmeden makinelerini getirip monte ederek imalat yapmaya başlaması, konu işyeri-ni kira ve tasarrufuna aldıktan ve elektrikli makinelerle imalata başladıktan sonra yangının meydana geldiği tarihe kadar bu işyerindeki elektrik tesisatlarını, sigortalarını kontrol ettirmemesi, bir ihmalkârlık ve kusurdur. Bu ihmâl ve kusurlar bu kadar b-üyük ve birçok imalat bölümü olan bir işyerinde makul bir işadamının ve/veya işyeri sahibinin ve/veya işyerini tasarrufunda bulunduran kişinin yapmaması gereken ihmal ve kusurlardır. Davalının işyerinde yeterli bir tedbir almadığı Davacı Tanığı No.4 İtfaiy-e Şube Amiri Ahmet Özbenek tarafından da belirtilen sadece 5-6 tane yangın söndürücü bulundurması bu ihmal ve kusurunu ortadan kaldırmamaktadır.

Huzurumdaki tüm şahadet ve yukarıda belirttiklerim ışığında Davalı yangının kendi kusur ve ihmali olmadan baş-ladığını, diğer bir ifadeyle yangının başlamasında ve yayılmasında herhangi bir kusur ve ihmalinin olmadığı hususunu ispat edemediği kanaatine varır ve bu hususta bulgu yaparım."

İstinaf eden avukatı, yangının davalının tasarrufundaki binanın mutfak ola-rak da kullanılan döşeme atölyesinde elek-trik kısa devresi sonucunda çıktığı sabit olmasına rağmen, meydana gelen kısa devrenin kaynağının ne olduğu, kısa devreye neyin sebep olduğunun tesbit edilemediğini; davalının önceden öngöremeyeceği veya bilemeyece-ği bir sebepten meydana gelen kısa devre sonucu oluşan yangından sorumlu tutulamayacağını; bir neden yokken davalının kısa devre olup olmadığını tesbit etmek için elektrik tesisatını kontrol ettirmesini beklemenin makul olmadığını; başkasından kiralayıp ta-sarrufuna aldığı bir yerin elektrik tesisatının yeterli ve güvenli olup olmadığını kontrol ettirmenin makul bir kişinin alması gereken tedbir-lerin ötesinde olduğunu; portatif yangın söndürücü bulundur-masının yangına karşı makul bir tedbir olduğunu; bunun- dışında yangın koruyucu sistemin kurulmasının hukuken gerekmediğini; böyle bir sistem kurmanın da makul olarak zorunlu bir tedbir olmadığını; işçilerin yangını söndürmeye çalıştıklarını ancak başarılı olamadıklarını ve davalının yangının çıkıp yayılma-sın-da hiç bir kusur ve ihmali bulunmadığını iddia etmektedir.

Yangının, elektriğin kısa devre yapmasından çıktığı ihtilaf konusu değildir. Alt Mahkeme önünde, meydana gelen kısa devreye nelerin sebebiyet verebileceği ve bu nedenler arasında davalıya yükl-enebilecek bir kusur ve/veya ihmalin olup olmadığı hususunda hiç bir şahadet bulunmadığından, yangının davalının ihmal ve/veya kusuru nedeniyle çıktığı konusunda herhangi bir bulgu yapmak olanaksızdır. Bu nedenle, Alt Mahkemenin yangının davalının ihmali s-onucunda çıktığına ilişkin bulgusu şahadete dayanmadığından hatalıdır.

Yukarıda söylendiği gibi, davalı, yangının çıkışında kusur veya ihmali bulunduğu kanıtlanamamasına rağmen, kendi tasarru-funda bulunan binada çıkan yangının yayılmasında kusur ve ihm-ali bulunması halinde, sorumluluktan kurtulamaz.
Davalı, binada yangın söndürme tüplerinin bulunmasının olası, muhtemel bir yangını söndürmek için yeterli tedbir olduğunu ileri sürmektedir.
Alt Mahkemenin bulgularına göre, yangının çıktığı bina içeri-sin-de "A" sınıfı olarak adlandırılan, yangında çabuk ve kolay yanabilen mobilya malzemeleri ile kumaş, elyaf, sünger gibi malzemeler bulunmaktadır. Şahadete göre, davalının işçileri dahil, hiç kimse yangının çıkış anını görmedi. Yangının bina-nın içinden başl-adığı fark edilmediği için, yangın söndürme tüpleri ile binanın dışındaki kerestelerin yanmasına müdahale edildi. Yine şahadete göre, yangın süratli bir şekilde dava-cının tasarrufundaki binaya sıçradı.
Bu olgular, yangın söndürme tüpü bulundurmanın, yang-ının büyüyüp yayılmasına hizmet eden "A" sınıfı malzemenin yoğun olarak bulunduğu bir binada, çıkması muhtemel yangının yayıl-masını önlemede yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Böyle bir binada çıkabilecek bir yangının, yangın söndürme tüple-riyle müda-haleye fırsat bulamadan kolayca yayılabileceği muhtemel olarak öngörülmeli ve yangına karşı yangın alarmı ve/veya yangın söndürme sistemi kurulması gerekirdi.
Çıkabilecek bir yangının süratle yayılmasını kolaylaştıracak malzeme ile dolu bir iş yerinde, yan-gının başladığını ikaz eden alarm sisteminin ve/veya yangının başladığı anda devreye girip yayılmasını önleyen söndürme sisteminin bulunmaması ihmal teşkil etmektedir.
Söylenenler ışığında, bu başlık altındaki istinaf sebebi reddolunur.

2. istinaf sebeb-i:
Bu başlık altında ileri sürülen iddialar, istinaf ihbar-namesinin 12'den-25'e kadar sayılandırılan paragraflarında görülmektedir. Bunları 2 başlık altında özetlemek mümkündür:
1- Alt Mahkemenin davacıya ait olduğu iddia edilen, dava konu-su emtia, demi-rbaş ve makine/teçhizatın, davacının mülkiyetin-de olduğu ve davacıya ait depoda bulundukları kanıtlanamama-sına rağmen, aksi yönde bulgu yapması hatalıdır.
2- Alt Mahkemenin yanan emtia için davacıya mahrum kalınan kâr olarak, maliyet üzerinden %50 oranı-nda tazminat tesbit etmesi hatalıdır.

Alt Mahkemenin bulgusuna göre, yangından zarar gören dava-cıya ait malların listesi (emare 4), yangın günü, davacının direktörü Aksoy tarafından, merkez ofisteki bilgisayardan çıkarılarak, davacının tanığı sigorta ek-speri Seyhan Egemen'e verildi. Egemen, emare 4 listedeki mallar ile ilgili olarak, davacıdan temin ettiği fotokopi faturalar ve diğer gümrük evraklarını inceleyerek, emare 6 raporu düzenledi. Emare 6 raporda, mezkur mallar 4 kategoriye ayrılmaktadır:
(a) T-oplam maliyeti 33,333 USD olan ve hiçbir evrakta kaydı bulunmayan, sadece davacının beyanına dayanarak tesbit edilen emtia,
(b) Toplam maliyeti 62,852.95 USD olan, fotokopi fatura, güm-rük ve vergi belgelerine dayanarak tesbit edilen emtia,
(c) Faturaya d-ayanarak tesbit edilen 4,890.10 USD değerindeki "sarf malzemeleri",
(d) Beyana ve yangın yerinde yapılan araştırmaya dayanarak tesbit edilen 16,433 USD değerindeki demirbaş, makine ve teçhizat.

Alt Mahkeme, Seyhan Egemen'in şahadetini doğru kabul ederek-, ibraz edilen emare 6 rapor ışığında, yangından zarar gören, davacıya ait emtianın maliyet bedelinin toplam 96,186.34 USD, demirbaş, makine/teçhizatın, 16,433 USD, sarf malzemelerin ise 4,890.10 USD olduğu bulgusuna vardı.

Haksız fiilden kaynaklanan da-valarda, zarara uğrayan tarafın, tazminat elde edebilmesi için, uğradığını iddia ettiği zararı özel hukuk ilkeleri çerçevesinde kanıtlaması gerekir.
Fasıl 113 Limited Şirketler Yasası'nın 141. maddesine göre, limited şirketler, aldıkları ve harcadıkları t-üm para miktar-larını ve paranın hangi amaçla alındığı ve hangi amaçla har-candığını; alım ve satımlarını; aktif ve pasiflerini düzenli olarak tutacakları hesap defterlerine kaydetmek zorundadırlar. Bu kayıtlar, herhangi bir ihtilaf halinde, "en iyi şahade-t" (best evidence) niteliğindeki belgelerdir.
Bir davada, taraflar iddialarını kanıtlamak için, ibrazı mümkün olan en iyi şahadeti (best evidence) sunmakla yüküm-lüdürler.
Kayıt altına alınması imkan dahilinde olmasına rağmen, kayıt altına alınmamış herha-ngi bir emtia, mal, demirbaş ve para hareketinin varlığına dair ileri sürülecek beyanların dikkate alınmaması gerekir.

Yukarıdaki (a) ve (d) kategorilerinde yer alan emtia, demirbaş ve makine/teçhizatın, davacı şirkete ait mallar olduğuna dair, şirketin -defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmadığı cihetle, bunların şirketin mal varlığına dahil oldukları kabul edilemez.
Alt Mahkemenin, bu malları davacıya ait mallar olarak kabul ederek, bunlar için toplam 49,766 USD tazminat tesbit etmesi hatalıdır.

(b)- ve (c) kategorilerinde belirtilen emtia ve malzeme-lerin ise, davacı şirketin kayıtlarından tesbit edilip maliyet analizi yapılan emtia olduğunu Mahkemenin doğru olarak kabul ettiği sigorta eksperi Seyhan Egemen'in verdiği şahadette ve emare 6'da açıklıkl-a görülmektedir.
Bu nedenle, Alt Mahkemenin, bu emtia ve malzemeler ile ilgili olarak verdiği tazminat kararında herhangi bir hata bulunma-maktadır.

Yukarıda da ifade edildiği gibi, Fasıl 113, madde 141 al-tında, bir şirketteki para hareketlerinin, harc-anan ve alınan tüm paraların kayıt altına alınması yasa gereğidir.
Bu cümleden olmak üzere, yapılan satışlardan elde edilen mik-tarlar ve dolayısıyla elde edilen kârın, kayıtlardan görüle-bilir olması olanak dahilindedir.
Vergi mükellefi olan bir şirketin- elde ettiği kâr payı, vergi beyannamelerinden ve makbuzlardan rahatlıkla görülüp kanıt-lanabilir.
Kayıt tutmanın yasal bir zorunluluk olduğu nedeniyle, bir ihtilaf halinde, kâr payının kanıtlanmasında ibraz edilebile-cek en iyi şahadet (best evidence) şir-ket kayıtlarıdır.
Alt Mahkeme önünde, davacı şirketin kayıtlarının şirket merke-zinde tutulduğuna ilişkin şahadet bulunduğu ve ibrazının da mümkün olmadığı iddia edilmediği cihetle, kâr payı ile ilgili kayıtların şahadet olarak ibrazı olanak dahilinde idi-.
Alt Mahkeme ibraz edilmesi mümkün en iyi şahadet yerine, sözlü şahadete itibar ederek bulgu yapması hatalı olduğundan, bu konudaki tazminat kararının da iptali gerekmektedir.

Alt Mahkeme, daha önce de belirtildiği gibi davacının zarar-ziyanının topla-m 117,509.78 USD olarak tesbit etmiştir. Yukarıdakiler ışığında, Alt Mahkemenin zarar gören emtia için 33,333 USD, demirbaş ve makine/teçhizat için 16,433 USD fazla zarar/ziyan tesbit ettiği anlaşıldığı cihetle toplam 49,766 USD'nin 117,509.78 USD'den düşü-lmesi gerekmektedir.
Alt Mahkemenin bulgusuna göre, davacı, zararının tazmini için sigortadan 50,000 USD tazminat almıştır. Bu durumda davacı lehine verilmesi gereken tazminat miktarı 17,743 USD'dir.

Sonuç olarak, Alt Mahkeme kararı iptal edilerek aşağı-daki şekilde değiştirilir:
Davacı lehine ve davalı aleyhine;
1- 17,743 USD tazminat,
2- 3,364 TL,
3- Dava masrafları için hüküm ve emir verilir.
İstinaf edenin, istinafında, kısmen başarılı olduğu dikkate alınarak, istinaf masrafları için herhangi bir emir- verilmez.




Şafak Öneri Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu
Yargıç Yargıç Yargıç

30 Eylül 2013











4






Full & Egal Universal Law Academy