Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 10/2012 Dava No 42/2012 Karar Tarihi 14.11.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 10/2012 Dava No 42/2012 Karar Tarihi 14.11.2012
Numara: 10/2012
Dava No: 42/2012
Taraflar: Yalçın Koçyiğit ile Alfa Kaynakkan arasında
Konu: Seri usulle hüküm talebi - Davalının müdafaasının olmadığı hallerde Davacının seri usulle hüküm talep edebilmesi - Davalı makul bir müdafaası olduğunu veya ortaya müdafaa koyabilecek makul sebeplerinin olduğunu iddia ederek seri usulle hüküm talebinin reddedilmesini talep etti - İlk Mahkeme Davalının davanın esasına ilişkin savunmasında başarılı olmadığını belirtrek Davacı lehine hüküm verdi - Davalı seri hüküm istidalarında uygulanacak mevzuatın yanlış uygulandığını ileri sürerek istnaf dosyaladı - İstinafın reddi. İspat külfeti.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 14.11.2012

-D. 42/2012 Yargıtay/Hukuk 10/2012
(Girne Dava No: 2003/2011)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Mehmet Türker.
İstinaf eden: Yalçın Koçyiğit, Girne-
(Davalı)
ile -
Aleyhine istinaf edilen: Alfa Kaynakkan, Girne
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Akan Gürkan
Al-eyhine istinaf edilen namına: Avukat Mustafa B. Asena.


Girne Kaza Mahkemesi Başkanı Tanju Öncül'ün 2003/2011 sayılı davada 12.1.2012 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.


-------------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Huzur-umuzdaki istinaf, Bidayet Mahkemesinin 12.1.2012 tarihli kararından yapılmıştır. 1.11.2011 tarihli seri usulde hüküm talep eden istidanın kararını veren Bidayet Mahkemesi, "Davalının davanın esasına ilişkin savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali old-uğuna dair ikna edilmediğinden" Davacı lehine ve Davalı aleyhine 500,000 Sterlin için hüküm vermiştir. Bidayet Mahkemesi ayrıca, 30.3.2011 tarihinden ödenme tarihine kadar 500,000 Sterlin üzerinden yılda %10 faiz ödenmesine ve Davalının Davacıya 5,500 Türk- Lirası dava masrafı ödemesine emir vermiştir. İstinaf, Bidayet Mahkemesinin bu kararından yapılmaktadır.

Seri şekilde hüküm istidası dosyalanan davanın olguları şu şekilde özetlenebilir: Davacı; tasarrufunda bulunan ve Davalının keşide ettiği, tarih kıs-mı boş bırakılan, Kıbrıs Altınbaş Ltd.e ait olan 500,000 stg. miktarındaki çekin tarih kısmını doldurarak, 31.3.2011 tarihinde, Creditwest Bank Ltd.in Güzelyurt Şubesine, HSBC Bank A.Ş. Girne Şubesi vasıtasıyla ibraz etti. Çek karşılıksız olduğu için ödenm-edi. Davacı, Talep Takririnde, çekin kendisine teminat maksatları için Davalı tarafından verildiğini ileri sürmekte ve dava yoluyla çek miktarının faizleriyle birlikte ödenmesini talep etmektedir.

Davanın tebliğine müteakip, Davalı tarafından ispat-ı vü-cut kaydı yapıldıktan sonra, Davacı, tadil edilmiş şekli ile Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 18 nizam 1A ,2 ve Emir 48 nizam 2'ye istinat ettirdiği, seri şekilde hüküm talep eden bir istida dosyaladı.

İstidaya ekli yemin varakasında Davacı, Talep Ta-kririnde ifade ettiklerini tekrarladıktan sonra, Davalının dava konusu çekin keşidecisi olarak dava edildiğini, çekin karşılığı olmadığı için ödenmediğini, çekin ödenmediğini Davalıya bildirmek mecburiyetinde olmadığını ve/veya böyle bir mükellefiyetten mu-af tutulduğunu iddia etti. Davacı, devamla, takriben 22.4.2011 tarihinde Güzelyurt Kaza Mahkemesinde Davalının Davacı aleyhine 537/2011 sayılı bir dava dosyaladığını, bu davada, Davalının, Davacının dava konusu çeki hile ile elinde bulundurduğunu ve çekin- Davacı tarafından tahrip edilidiğini iddia ettiğini ve Mahkemeden mezkûr çek ile ilgili herhangi bir işlem yapılmaması ve/veya çek yasağına Davalının girmesi ile ilgili işlemlerin başlatılmamasını içeren bir declaratory jugdement talep ettiğini, ancak Mah-keme tarafından böyle bir emir verilmediğini belirtti. Davacı talebine, Davalının savunması ile ilgili yemin varakasının sonunda, "bu davadaki taleplerim hususunda Davalının herhangi bir müdafaası yoktur ve/veya olamaz." demekle yetindi.

Seri şekilde hü-küm talep eden istidaya dosyalanan itiraz ihbarnamesine ekli yemin varakasında, Davalı, Aralık 2003 tarihinde Altınbaş Bank. Ltd.deki hesabına bağlı çek defterinden 115917 No.lu çeki Davacıya teminat olarak verdiğini, ancak verdiği tarihte çekin doldurulma-dığını, Davacı teminatın karşılığını aldığı halde, teminat çekini hile ile elinde bulundurmaya devam ettiğini ve çeki iade etmediğini, dolayısıyla Davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını ve çekin ödenebilinir bir çek olmadığını, Güzelyurt Kaza Mahkemesin-de açılan 537/2011 sayılı davanın henüz sonuçlanmadığını ve o davadaki talebin halen gündemde olduğunu ifade edip, Güzelyurt Kaza Mahkemesinin mezkûr teminat çeki ile ilgili çek yasağına girmeyi engelleyici bir emri vermeyerek, bu konuda Yüksek İdare Mahke-mesine gidilmesi gerektiği görüşünü belirtmesi üzerine de, aynı çek ile ilgili Yüksek İdare Mahkemesinde 83/2011 sayılı bir dava ikame edildiğini, Davacının davasına makul bir müdafaası olduğunu, ortaya iyi niyetli müdafaa koyabilecek durumda olduğunu, bun-un için makul sebeplerinin var olduğu inancında olduğunu ifade ederek, müdafaasının temel hususlarını 6 başlık altında toplamıştır. Davalının, yemin varakasının 6. paragrafı aynen şöyledir:

"6- Davacı/Müstedi'nin yemin varkasının 7'nci paragrafını red -ve inkar ederim. İşbu davada makul bir müdafaam olduğunu (existence of a fair case for defence) ortaya iyi niyetli müdafaa koyabilecek durumda olduğumu ve bunun için makul sebeplerimin var olduğunun (existence of reasonable grounds for setting up a defence- or bona fide defence) inancındayım. Müdafaamın temel hususları ie yukarıda 3'üncü paragraftaki iddialarım ile birlikte şöyledir:

Davacı/Müstediye herhangi bir borcum ve/veya Davacı/Müstedi'nin benden herhangi bir alacağı bulunmamaktadır.
Davacı/Müstedi i-şbu teminatın karşılığını aldığı halde işbu teminat çekini hile ile elinde bulundurmaya devam etti ve söz konusu çeki bana iade etmedi, teminat çekini bulamadığını ve/veya unuttuğunu söyleyerek bana vermekten kaçındı. Teminat hususunda Muhterem Mahkemeye t-eferruatlı şahadet vermek niyetindeyim.
Sözkonusu çek üzerinde yazılı olan tarih Alfa Kaynakkan ve/veya ajanları tarafından yazılmıştır. İşbu çek takriben 2003 tarihinde verilmiştir, ki bu çekin gerçek tarihidir ve dava konusu çek zaman aşımına uğramıştır.-
Sözkonusu çek üzerinde rakamsal olarak yazan miktar ile yazı arasında fark vardır. Bu farkın Davacı/Müstedi ve/veya ajanlarının işbu çek üzerinde tahribat yapmasından kaynaklandığını düşünmekteyim.
Davacı/Müstedi kendisine verilen teminatın karşılığını a-lmıştır ve işbu dava altında Davacı/Müstedi'nin hüküm elde etmesi haksız zenginleşmesine neden olacaktır.
Davacı/Müstedi'nin işbu dava altında hüküm elde etmek istemesinin diğer bir gayesi ise; 3. Şahıslara sözleşme yolu ile satılıp Davacı/Müstedi'nin de g-elir elde etmiş olduğu ve halen benim adıma kayıtlı olan villalar ve/veya taşınmaz mallara memorandum gibi engeller koymak ve bu taşınmaz malların satışından öncelikli alacaklı olarak gelir elde etmektir. Bunun gerçekleşmesi halinde Davacı/Müstedi'nin aynı- taşınmaz mallardan ikinci kez gelir elde edeceği ve 3. Şahısların haklarının ise gasp edileceği inancındayım. "

Davalı, Davacının istidasının seri usulde hüküm temin etmesi için gerekli kriterlerden yoksun ve yersiz olduğunu, kendisinin makul, ciddi, hak-lı sebepleri olan bir müdafaasının olduğunun ortada olduğunu ve şartsız olarak müdafaa dosyalayabilmesinin adil olacağı inancında olduğunu ifade ederek, istidanın reddedilmesini talep etmiştir.

Bidayet Mahkemesi, 12.1.2012 tarihinde verdiği kararında, Da-valının üzerinde durduğu Y/H 6/2009 (D.20/2010)'un tadil edilmiş Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 18 nizam 1A ile ilgili Bidayet Mahkemesini bağlayan bir içtihat olduğunu kabul etmemiş, tadil edilmiş şekli ile Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 18'i y-orumlamış ve yorumunda (Mavi 71'de) Davalının, davanın esasına ilişkin savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali olduğuna dair, Mahkemeyi ikna ettiği takdirde, savunma hakkı elde edebileceğini, aksi takdirde ise, Davacı lehine hüküm verileceğini belirt-miştir.

Bidayet Mahkemesi, bu kuralı koyduktan sonra, "savunmada gerçekten başarılı olma ihtimalini" Mavi 72'de "Davalının ortaya koyacağı savunma ile Davacının davasının ret ve iptal edileceğini, diğer bir deyişle Davacının davasını kaybedeceğini, yani -savunmaya imkan verilirse, aleyhine çıkması talep edilen hükmün verilemeyeceğini, ihtimaller dengesi boyutunda ortaya koyması ve bu noktalarda mahkemeyi ikna etmesi şeklinde" yorumlamıştır.

Bidayet Mahkemesi Mavi 75'de "Davalının şahadeti incelendiğind-e, çekin Davacıdan istendiği ve Davacıya ilgili devrede borcu olmadığı temel noktaları üzerinde durduğu, itiraznamaye ekli yemin varakasında yer alan, çekin teminat çeki olduğu, çekte tahrifat yapıldığı, çeki Davacının doldurduğu, fahiş faiz talep edildiği- ve çekin zamanaşımına uğradığı noktalarında ise ciddi bir argüman getirmediği", bu nedenle, bu iddialara değer verilmemesi gerektiğini ifade etmekle birlikte, yine de iddiaları değerlendirmeyi uygun görmüştür.

Bidayet Mahkemesi, Davalının savunma olarak -ele alınmasını talep ettiği 7 hususu sıralayarak, bunları teker teker incelemiş ve reddetmişir. Bidayet Mahkemesinin incelediği hususlar: 1) çekin teminat maksatları için verilen bir çek olduğu, 2) Davacının, çeki hile ile elinde bulundurduğu, 3) çekte tah-rifat yapıldığı, 4) çeki Davacının doldurduğu, 5) fahiş faiz talep edildiği, 6) çekin zamanaşımına uğradığı, 7) herhangi bir borç olmadığı için çek üzerinden hüküm elde edildiği takdirde fazladan hüküm alınacağı hususlarıdır.

Bidayet Mahkemesi, yaptığı i-ncelemeler neticesinde, çekin teminat çeki olarak verilmiş olduğu savunmasında davadaki taleplere karşı Davacının başarılı olma ihtimalinden söz edilemeyeceği, yine Davalının çek bedelini ödediğini de Mahkemeyi ikna edecek şekilde ortaya koymadığı, zamana-şımı konusunda ise, çekte tahrifat yapıldığı ve çekin Davacı tarafından doldurulduğu iddiaları ile birlikte ele alınması gerektiğini, bu konularda da, Davalının başarılı olma ihtimalini ortaya koymadığını belirtmiştir.

Bidayet Mahkemesi, çeki imzalayıp D-avacıya veren Davalının, Davacıya çeki doldurma yetkisi verdiğini, bunun aksini ispat etme yükümlülüğünün de Davalıda olduğunu ve Davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini ifade etmiş, Davacı tarafından çekin hile ile elde bulundurulduğu noktasında i-se, şahadette Mahmut Bey'den bahsedilmesine rağmen, bu kişinin tanık olarak da dinletilmediğini, destekleyici şahadet olmadığından, Davalının bu konuda savunmasında haklı olduğunu söylemenin mümkün olmadığını söylemiştir. Yine Bidayet Mahkemesi, Güzelyurt -Kaza Mahkemesinde ikame edilen 537/2011 sayılı davanın, takipsizlikten iptal edildiğini, YİM 83/2011 sayılı davadaki, 10 Haziran 2011 sayılı istidanın ise, geri çekildiğini vurgulayarak, Mavi 80'de, Bidayet Mahkemesi, Davalı tarafından davanın esasına ili-şkin savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali olduğuna dair ikna edilmediğinden, Davacı lehine 500,000 Sterlin, faiz ve dava masrafları için emir ve hüküm vermiştir.

İstinaf Eden/Davalı Bidayet Mahkemesinin bu kararından istinaf etmiş ve istinaf ihba-rnamesi ile 7 istinaf sebebi sıralamıştır. Bu istinaf sebepleri istinafın dinlenmesi aşamasında, 3 başlık altında toplanmıştır.

Birinci istinaf sebebi: Bidayet Mahkemesi, seri hüküm istidalarında uygulanacak mevzuat ile bu mevzuatta yer alan ispat külfe-ti ile ilgili prensibi yanlış uygulamıştır.
İkinci istinaf sebebi: Bidayet Mahkemesi, istidanın dinlenmesi safhasında Müstedi/Davacının sözlü tadilat müracaatına izin vermekle hata yapmıştır.

Üçüncü istinaf sebebi: Bidayet Mahkemesi, dava konusu çekin, D-avalının izni ile Davacı tarafından doldurulduğu hususunda bulgu yapmasına olanak kılacak şahadetin huzurunda olmamasına rağmen, bu konuda bulgu yapmakla hata yaptı.

Esasen bu istinafta karar verilmesi gerekli husus, tadil edilmiş şekli ile Hukuk Muhakem-eleri Usul Tüzüğü Emir 18 nizam 1A'nın getirdiği yeni ispat külfetidir. Bidayet Mahkemesinin de kabul ettiği gibi; Yargıtay/Hukuk 6/2009 (D.20/2010) Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğünün tadil edilmesinden sonraki bir tarihte verilmiş olmasına rağmen, bu karar-da tadil edilmiş Emir 18 nizam 1A irdelenmemiştir. Bu nedenle, bu kararın tadil edilmiş şekli ile Emir 18 nizam 1A için bağlayıcı bir niteliği olmadığını kabul etmekle Bidayet Mahkemesi hata yapmamıştır. Bu kararın, eski Emir 18 nizam 1 ile ilgili verilen- bir karar olarak kabul edilmesi gerekir. Böyle bir kararın tadil edilen yeni Emir 18 nizam 1A'ya uygulanması gerektiğini söylemek ise mümkün değildir. Bu konuda Bidayet Mahkemesinin herhangi bir hatası yoktur. Mevcut içtihatlarımızda tadil edilmiş şekli- ile Emir 18 nizam 1A altında verilmiş herhangi bir karar yoktur. Bu maddenin mehazı İngiltere'de halen kullanılmakta olan civil procedure nizamlarından Emir 24 nizam 2'dir.

Emir 18 Nizam 1A aynen şöyledir:

"
1 (A)Mahkeme:(a)Davalının davasın-ı savunmasında, veya ihtilaflı nokta üzerinde gerçekten başarılı olma ihtimali yoksa; ve(b)Duruşma yoluyla savunmasının ele alınmasını zorunlu kılan başka bir konu yoksa,
Davalı aleyhine talebin tümü veya belirli bir ihtilaflı nokta için seri hüküm -verebilir.
(B)(a)Davalının 2. Emrin 6. nizamı uyarınca, üzerine özel surette açıklama yapılan bir celpnameyle ilgili olarak ispat-ı vücut kaydı yaptırdığı durumlarda, Davacı bizzat kendisi tarafından veya olguların doğruluğu hususunda yemin verebilen h-erhangi başka bir kişi tarafından yapılan ve dava sebebini ve (eğer varsa) talep edilen para miktarını doğrulayan ve Davalının davayı savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimalinin bulunmadığını belirten bir yemin takriri ile başvuruda bulunarak celpname- üzerindeki özel surette yapılmış açıklamada talep edilen para miktarını, varsa, faizleri ile birlikte ve duruma göre ilgili taşınmaz malın (kira bedelleri dahil olsun veya olmasın) istirdatını veya belirli bir taşınır malın teslimini ve masraflar konusund-a karar verilmesini isteyebilir. Bu durumda Davalı, davanın esasına ilişkin savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali olduğuna dair mahkemeyi ikna etmediği takdirde, Davacı lehine hüküm verilebilir.

Bu nizam altında Davacının seri hüküm istidasında- muvaffak olabilmesi için, "dava sebebini..... ve talep edilen para miktarını doğrulayan ve Davalının davayı savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimalinin bulunmadığını belirten bir yemin takriri ile başvuruda bulunarak celpname üzerindeki özel surette -yapılmış açıklamada talep edilen para miktarını, varsa, faizleri ile birlikte .....ve masraflar konusunda karar verilmesini" istemesi gerekir. Bu nizama göre, Davacının üzerindeki ispat külfeti, davasını ihtimaller dengesi üzerinden ispat edecek hususları -ortaya koymak, davasını ispat edecek hususlar ortaya koyduktan sonra Davalının bu davaya karşı gerçekten başarılı olma ihtimali bulunmadığını belirtmekten ibarettir. Bu durum karşısında Davalının, davanın esasına ilişkin "savunmasında gerçekten başarılı o-lma ihtimali olduğuna dair" mahkemeyi ikna etmesi gerekir. Davalı bu doğrultuda mahkemeyi ikna etmediği takdirde, Davacı lehine hüküm verilir. Davalının "savunmasında .... gerçekten başarılı olma ihtimali" bulunduğunu mahkemeye göstermesi gerekir.
Nizam-da kullanılan söz dizisine bakıldığı zaman, Davacının davasını ispat edecek hususları ortaya koyduktan sonra, Davalı ile ilgili ispat külfetinin "gerçekten başarılı olma ihtimali bulunmadığını" belirtmek noktasında olduğu, Davalının ispat külfetinin ise "-savunmasında .... gerçekten başarılı olma ihtimali" bulunduğu konusunda mahkemeyi ikna etmek doğrultusunda olduğu görülür. "Gerçekten başarılı olma ihtimalinin bulunmaması" ve "savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali" tanımları farklıdır. Gerçekten- başarılı olma ihtimalinin bulunmaması, Davalının elle tutulur bir savunması olmadığı anlamındadır. Davacı, davasını ortaya koyduktan sonra, Davalının savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali bulunmadığını belirtmesi gerekir. Davalının kendi savunm-asını ortaya koyma ile ilgili isbat külfeti, Davacının savunma konusundaki isbat külfetinden daha ağırdır. Davalının savunmasının varolduğunu, somut bir şekilde ortaya koyması gerekir. Somut şekilde savunmasının ne olduğunu izah ederken, bu konularda gü-venilir şahadeti olduğunu ve savunmasında gerçekten başarılı olabileceği ihtimalini inandırıcı bir şekilde göstermelidir.

Bu konuda tadil edilmiş Emir 18 nizam 1(A)'nın mehazı olan 1998 Civil Procedure Rules Order 24.2 aynen şöyledir:

"24.2 Grounds -for summary judgment
The court may give summary judgment against a claimant
or defendant on the whole of a claim or on a particular
issue if-

it considers that-
(i) that claimant has no real prospect of
succeeding on the claim or issue-; or
(ii) that defendant has no real prospect of
successfully defending the claim or issue;
and
there is no other compelling reason why the case
or issue should be disposed of at a trial."

Bu nizamda yer alan "no real prospect of def-ending" ... söz dizisi "savunmasında gerçek bir başarı ihtimali olmama", yani savunmasında gerçekten muvaffak olma ihtimali bulunmaması olarak tercüme edilebilir. Bu durumda Emir 18 1(A)'nın yorumu için Emir 24.2 altında verilen içtihat kararlarına bakıla-bilir.

Emir 24.2 altında verilen kararlara bakıldığı zaman, "gerçekten muvaffak olma ihtimali" unsurunun şu şekilde yorumlandığını görürüz.
International Finance Corporation V Utexafrica S.p.r.l. 2001 CLC 1361 davasında 8. paragrafta şu sözler yer alır: -

"The fact is that in ordinary language to say that
a case has no realistic prospect of success is
generally much the same as saying that it is
hopeless; whereas to say that a case has a realistic
prospect of success carries the suggestion that it -
is something better than merely arguable." ....
"The expression 'realistic prospect of success' in
this context means a case which carries a degree of
conviction."

(Konuşma dilinde bir dava için gerçek bir başarı ihtimali olmadığını söyleme, geneld-e davanın ümitsiz olduğunu söylemekle eşittir. Halbuki bir davada gerçekten başarı ihtimali bulunduğunu söyleme, davanın sadece tartışılabilir olmaktan daha iyi bir durumda olduğunu anlatır. Gerçekten başarılı olma ihtimali söz dizisi bu ortamda, inanılırl-ığına kanaat getirilen bir dava olarak anlaşılır.)

Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 18 nizam 1A ve B'ye bakıldığı zaman, Davacının kendi dava ve talebini doğruladıktan sonra, istidasına ekli yemin varakasında, Davalının savunmasında gerçekten başarıl-ı olma ihtimali bulunmadığını belirtmesi gerektiği, Davalının ise, gerek itiraz ihbarnamesine ekli yemin varakasında, gerekse sunacağı şahadette veya yapacağı hukuki argümanda, savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali olduğunu göstermeye çalışması ge-rekir. Seri usulde hüküm talep eden istidayı dosyalayan Davacıdır ve istidasında muvaffak olmak için iddialarını ihtimaller dengesi esası üzerinden ispat etmelidir. Davacının, ispat edebilecek durumda olduğunu göstereceği davasıdır. Buna ilaveten, Davalını-n ispat edebileceği davasına gerçekten başarılı olacak bir savunması olmadığını ileri sürmelidir. Davalının ise, Davacının davasına karşı varolan savunmasında, gerçekten muvaffak olma ihtimalini gösterecek unsurların varolduğunu mahkemenin huzuruna getirm-esi gerekir. Davalının üzerindeki ispat külfeti, savunmasını mahkeme huzuruna getirip dinletmek ve ispat etmek değil, ancak ileri sürdüğü iddialarda hukuken muvaffak olma ihtimalinin gerçekten varolduğunu göstermektir. Savunma olarak ileri sürdüğü iddialar-ı, bu safhada, ihtimaller dengesi boyutunda, sadece ortaya koyması gerekir. Bu safhada, savunmasını, ihtimaller dengesi boyutunda ispat etmesi gerekmez. Savunmasının ne olduğunu izah etmesi ve bu izahı ile savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali bulu-nduğuna dair mahkemeyi ikna etmesi gerekir.

Bu kriterleri işbu davanın olgularına indirgediğimiz zaman, Davacı, davasını ortaya koymak maksadı ile arkası mühürlenmiş dava konusu çeki ibraz etmeli, çeke konu meblağın ödenmediğini şahadet ile sunmalı- ve Davalının gerçekten başarılı olabilecek bir müdafaası olmadığını belirtmeliydi. Bir çek davasında, Davalı tarafından sunulacak müdafaa Fasıl 262 madde 73(4)'de yer alır. Bu maddede sıralanan sebeplere istinaden, Davalının çeki imzalamadığı veya çekin- kaybolduğu ve bu hususların polise şikayet edildiği ve şikayetin polisçe belgelendiği veya çekin ısdarından sonra Davalının vefat ettiği hususları bu davada ileri sürülmediğinden, bu dava maksatları bakımından Davalının yapması gereken, çeke konu meblağın- bir tamam Davacıya ödendiğine dair somut şahadeti bulunduğunu gösterecek nitelikte bir izahatını ortaya koyması gerekliydi. Huzurumuzdaki davada, Davalı, çek miktarının Davalıya ödenmiş kabul edilmesi gerektiği ve esasen Davacıya borcu bulunmadığı iddiala-rına ilaveten, 6 husus ileri sürmüştür. Bu hususları Bidayet Mahkemesi incelemiştir ve bunlar da istinaf konusu yapıldığından karar akışı içerisinde incelenecektir.

Bidayet Mahkemesi Mavi 71'de "Davalının davanın esasına ilişkin savunmasında gerçekten -başarılı olma ihtimali olduğuna dair Mahkemeyi ikna ettiği takdirde, savunma hakkı elde edebileceğini, aksi takdirde ise, Davacı lehine hüküm verileceğini" ifade etmiştir. İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin Davalıya yüklediği ispat külfetinin çok ağır ve -yanlış olduğunu ileri sürmektedir.

İstinaf Eden, halen Hukuk Muhakemeleri Usül Tüzüğü'nün tadil öncesi kriterlerinin uygulanmasını arzu etmektedir. Zaten İtiraz ihbarnamesine ekli yemin varakasında kullandığı ibare, halen makul, ciddi ve haklı bir müdaf-aası olduğu yönündedir; hitabında da Yargıtay/Hukuk 6/2009 (D. 20/2010)'nun takip edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Tadilat öncesi, Davalının iyi bir müdafaası olduğunu söylemesi yeterli kabul edilmekteydi. Ancak Emir 18'e yapılan tadilattan sonra, D-avalının yemin varakasında yer alan savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali bulunduğunu belirtmesi ve bu konuda mahkemeyi ikna etmesi gerekmektedir. Buna neden, tadilat ile getirilen dava yönetimi ile davaların en erken bir zamanda neticelendirilmes-inin amaçlanması ve davaların gereksiz yere uzatılması ve tarafların masraflarının çoğaltılmasının önüne geçmek arzusudur. Bu amaç mahkemeye gelen kişileri korumaya yöneliktir.

Bidayet Mahkemesi, belirlediği ispat külfetini, Davalının iddialarına uyguladı-ğı zaman, Mavi 76'da Anayasa Mahkemesinin 4/91 sayılı kararı ışığında, bir çeke teminat çeki olduğu savunmasının yapılamayacağını kabul etmiştir. Anayasa Mahkemesinin 4/91 (D.4/91) sayılı kararı ile çek ile yapılan bir ödeme, nakit ödeme ile aynı konuma -getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararının 4. sayfasında "çeki yazan, çeki yazıp elinden çıkardıktan sonra, ivazın gerçekleşmediği gerekçesiyle çekin bozulmasını artık durduramaz" demiştir. Bu durumda, çeki veren kişinin çeki ödememe mükellefiyeti, ancak -Fasıl 262 madde 73 (4) altında belirtilen durumlarda mevcuttur. Yargıtay/Hukuk 64/2011 (D.16/2011)'de ifade edildiği gibi:

"Sözleşmeye konu çeklerin sözleşme maksadı dışında
kullanılması, sözleşmeden doğan bir hakka istinaden
sözleşmenin ihlali veya f-esih sebebi olabilir.
Ancak çekler Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nda özel
olarak düzenlendiklerinden başka bir mukaveleden
doğan bir hakka dayanarak çeki düzenleyene ödemeyi
durdurma hakkı bahşetmezler."

Bir çekin teminat maksadı ile verilmesi, ç-ekin çek niteliğini ortadan kaldırmaz ve böyle bir çekin bedelinin ödenmesini talep eden bir davaya sırf teminat maksadı ile verilmiş olması müdafaa teşkil etmez. Bidayet Mahkemesi, bu konuda hata yapmış değildir.

Bidayet Mahkemesi, Davalının, çek bedel-ini veya borçlarını Davacıya ödediği iddiasını Mahkemeyi ikna edici bir şekilde ortaya koyamadığını belirtmiştir. Dava konusu çekin bedelinin ödendiğini veya borç olmadığının kabul edilmesi gerektiğini söylemek yeterli değildir. Bu konuda Davalının somut -bir şekilde şahadeti bulunduğu ve bu şahadeti sunacak konumda olduğu konusunda Mahkemeyi ikna etmesi gerekir. Bidayet Mahkemesi, bu başlık altında, Davalının üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmediğini kabul etmekle hata yapmış değildir.

Çekin hil-e ile Davacının elinde bulundurulduğu iddiası müdafaa değil, Davalının Davacı aleyhine ödemek durumunda kaldığı meblağın iadesi maksadını güden, bir başka dava sebebi olabilir. Çekte tahrifat yapıldığı iddiası ile ilgili olarak, Davalının çekte ne şekilde- bir tahrifat yapıldığını dahi izah ettiğini söylemek mümkün değildir. Emare 1'e bakıldığında sadece "beş" kelimesinin "ş" harfinde bir düzeltme görülür. Bunun tahrifat olarak nitelendirilmesi ve bu iddianın Davalının gerçekten başarılı olma ihtimali bulun-duğu bir savunma olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Davacının çekin tarihini doldurması ise buna izin verildiği iddiası ışığında, tahrifat olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.

Çekin Davacı tarafından doldurulduğu iddiası ile ilgili olarak, Davac-ı, tarihin boş olduğunu ve bu kısmı kendisinin doldurduğunu kabul etmektedir. Fasıl 262 madde 20 altında boş bırakılan bir çekin tarihinin doldurulması için, çeki keşide edenin yetki verdiğine dair bir karine oluşur. Bu karineyi ortadan kaldırmak ise Daval-ıya düşer. Ancak madde 20'e bakıldığı zaman, konu tarihin makul bir süre içerisinde doldurulması gerektiği ve makul sürenin her davanın olgularına göre belirleneceğinin ifade edildiği görülür. Davalı tarafından sunulan şahadet, konu çekin Davacıya 2003 yı-lında verildiği , çek üzerindeki tarihin ise 2011'de doldurulduğu doğrultusundadır. Teminat maksadı için verildiği iddia edilen bir çekin tarihinin boş olması ve bu tarihin, çeki elinde bulunduran kişinin doldurmaya yetkisi olması, çekin veriliş maksadına -uygun kabul edilmelidir. Bidayet Mahkemesi, bu yetkinin geri alındığı konusunda, Davalının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini kabul etmiştir. Davalı, sunduğu şahadet ile, çekin iade edilmesini talep ettiğini söylemiş olmakla birlikte, tarihi -doldurma yetkisini iptal ettiği yönünde şahadet sunmuş değildir. Çekin geri iade edilmesini talep etmek, çeki doldurma yetkisinin geri alındığı iddiasından farklı bir iddiadır. Dolayısıyla, Bidayet Mahkemesi, bu konuda hata yapmış değildir.

İstinaf Eden,- seri şekilde hüküm talep edilen bu dava ile bire bir örtüşen 770/2011 sayılı bir başka davası bulunduğunu Bidayet Mahkemesinin bilgisine getirmiş olmasına, hatta dosyanın emare olarak ibraz edilmiş olmasına rağmen, bu hususun da kaale alınmadığını ve bunu- yapmakla, Bidayet Mahkemesinin hata yaptığını ileri sürmüştür. Mahkeme huzurundaki çeke istinaden, ikame edilen davaya taraf olan kişiler arasında, bir başka dava bulunması, çek davasına bir müdafaa teşkil etmez. Bir dava varken, aynı konuda 2. bir dava -ikame edildiği takdirde, ikinci davanın iptali veya durdurulması talebi ile ilgili bir prosedür vardır. Bu yetkiler kullanılmadan, seri şekilde bir hüküm istidasının dinlenme safhasında, böyle bir iddia ileri sürmek yanlıştır. Aynı konuda ikinci bir dava-nın ikame edilmesi üzerine, bu ikinci davanın ilerlememesi için tedbir alınması gerekir. Benzeri bir başka dava bulunması, bir çek davasında seri hüküm istidasına ilişkin olarak müdafaa teşkil etmez. Bu konuda Bidayet Mahkemesi hata yapmış değildir.

İst-inaf Eden, savunma hakkı olduğu konuları, itiraz ihbarnamesinde sıralarken, Davacının faiz talebinin fahiş olduğunu da belirtmiştir. Ancak, Bidayet Mahkemesi, bu konuyu sıralamaya dahil etmiş olmakla birlikte, kararında bunu hiç incelememiştir. İstinaf Ede-n de, bu hususu istinaf konusu yapmamıştır. İstinaf edilmeyen bir hususun incelenmesine gerek yoktur.

Bir çek için, zamanaşımı, Fasıl 262 madde 94 altında, 5 yıldır. Davacının çekin üzerindeki tarihi doldurmaya yetkili olduğu kabul edildikten sonra, çekin- 2011 yılının tarihini taşıdığı gerçeği ışığında, 2011 yılında ikame edilen bir davada zamanaşımına uğranıldığı konusunda, Davalının gerçekten başarılı olabileceği bir savunması bulunduğunu kabul etmeye imkan yoktur.

Davalı, ispat külfeti kapsamında, Bida-yet Mahkemesinin, çek bedellerinin ödenmemesinin cezai ve hukusal boyutlarını bağdaştırmakla, hatalı bulgu yaptığını ileri sürmüştür. Bidayet Mahkemesi, kararında, bu konuyla ilgili olarak şu görüşe yer vermiştir(Mavi 77):

"Konunun ceza boyutu ile hukuks-al boyutunun farklı
olduğunu düşünmek ise kanaatimce olanaklı değildir.
Aksi halde, çek bedelini ödemedi diye ceza alan ve
belki de bu nedenle özgürlüğünden yoksun kalan bir
kişinin, keşide etmiş olduğu ayni çek için, hukuk
davası sonrası, çeki ödem-e yükümlülüğü yoktur,
şeklinde bir durumla karşılaşması gündeme gelebile-
cektir ki, bu noktada da, hukuksal sair nedenlerle,
ödeme yükümlülüğü olmadığı yaklaşımıyla aleyhindeki
hukuk davası red edilen çek keşidecisinin, ayni
çekten dolayı ceza dava-sı dolayısıyla ve ödemeyi
yapmadığı için cezalandırılmış bulunması gibi,
tamamen hukuksal bir çelişki ortaya çıkacaktır.
Dolayısıyle yukarıda vurguladığım sonuçlara varmak
kaçınılmazdır."


Bidayet Mahkemesi, bu alıntıda, gerek hukuk davasında, ger-ekse ceza davasında bir çekin ödenmemesine karşı sunulabilen müdafaa başlıklarının aynı olduğunu söylemektedir. Bidayet Mahkemesi bu görüşünde haklıdır ve bu konuda hatası yoktur.

Dolayısıyla, Bidayet Mahkemesi, Davalının ileri sürdüğü konuları inceledik-ten sonra, Davalının, Davacının davasına savunmasında gerçekten başarılı olma ihtimali bulunduğu konusunda ispat külfetini yerine getirmediğini kabul etmekle bir hatası olduğu kabul edilmez.

Bu nedenle 1. istinaf sebebi reddedilir.

2. istinaf sebebi, is-tidanın dinlenmesi aşamasında, Davacının istida ve talep takririni tadil etmek için yaptığı sözlü tadilat müracaatına, Bidayet Mahkemesinin izin vermesi ile ilgilidir. Talep Takririnde, Davacı, 4 yerde talep edilen çek tutarını 500,000,000 stg. olarak yazm-ıştır. Bu rakamın ilk kez yazıldığı 1. Paragrafta, rakamın yanında paragraf içerisinde, "beş yüz bin sterlin" açılımı da yer almaktadır. İstida üzerinde rakam düzeltmesi yoktur. Yemin varakası üzerinde izin verilen düzeltmeler konusunda ise, İstinaf Edeni-n istinafı yoktur. Bu durumda sadece Talep Takririndeki düzeltmelerin incelenmesi gerekir. Talep Takririnde yazı ile belirlenen miktar yanında, yazılan rakamın daha yüksek bir rakam olması, yapılanın bir yazım hatası olduğunu göstermeye yeterlidir. Rakam -yükseltilmemiş, düşürülmüştür. Bu düzeltmenin sözlü tadilat neticesinde yapılmasına izin vermekle, Bidayet Mahkemesi hiç bir hata yapmamıştır. Bu nedenle, 2. İstinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

Üçüncü istinaf sebebi, 1. İstinaf sebebi içerisinde ince-lenmiş ve bu istinaf sebebinin mesnetsiz olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, 3. istinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

Bidayet Mahkemesinin 500,000 stg. üzerinden ödenecek faiz miktarı ile ilgili istinaf sebebi olmadığı cihetle, Bidayet Mahkemesinin faiz i-le ilgili kararına müdahale edilmez.

Netice itibarıyla, İstinaf Edenin istinafı ret ve iptal edilir. İstinaf masrafları Aleyhine İstinaf Edilen lehine verilir.



Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Mehmet Türker
Yargıç Yargıç - Yargıç



14 Kasım, 2012














18






Full & Egal Universal Law Academy