Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 1 ve 95/2009 ve 2010 Dava No 7/2010 Karar Tarihi 10.05.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 1 ve 95/2009 ve 2010 Dava No 7/2010 Karar Tarihi 10.05.2010
Numara: 1 ve 95/2009 ve 2010
Dava No: 7/2010
Taraflar: Emir Ömer Topal (Küçük) ve diğerleri ile Önceleri Emper Otelcilik Olarak bilinen ve KKTC Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 13.3.1997 tarihinde isim değişikliği ve Kyrenia Jasmine Court Hotel and Casino Ltd. arasında
Konu: Takipsizlik nedeniyle davanın iptali - Tehir talebi - Tehir talebine itibar edip etmeme konusunda mahkemelerin adli takdir yetkisi bulunması - Takdir yetkisinin adli kullanılması gereği.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 10.05.2010

-D.7/10

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA. Birleştirilmiş
Yargıtay/Hukuk 95/2009
Yargıtay/Hukuk 1/2010
(Girne Dava No; 2359/2006)

Yargıtay/Hukuk 95/2009
(Girne Dava No; 2359/2006)

İstinaf -eden: 1. Emir Ömer Topal(Küçük)
2. Ömer Lütfi Topal(Küçük)
Davacı küçüklere velayeten ve adı geçen
sabilerin vasisi ve/veya anneleri ve/veya en
yakın arkadaşı ve/veya velileri sıfatı ile ve
- onların nam ve hesabına Birsu Hilal Altıntaş,
Kuru Sokak No 4 Yeniköy, istanbul
(Davacılar)

-ile-

Aleyhine istinaf edilen: Önceleri Emper Otelcilik Ltd. Olarak
bilinen ve KKTC Bakan-lar Kurulu
Kararı uyarınca 13.3.1997 tarihinde
isim değişikliği ve Kyrenia Jasmine
Court Hotel and Casino Ltd., Jasmine
Court Hotel 20 Temmuz Cad., -Girne
(Davalı No 1)


A r a s ı n d a.
İstinaf edenler namına: Avukat Gürsel Kadri
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Ergin Ulunay ve Avukat Güner Çakın.

Yargıtay/Hukuk 1/2010
(Girne Dava No: 2359/2006)


İs-tinaf eden: 1. Emir Ömer Topal(Küçük)
2. Ömer Lütfi Topal(Küçük)
Davacı küçüklere velayeten ve adı geçen
sabilerin vasisi ve/veya anneleri ve/veya en
yakın arkadaşı ve/veya velileri sıfatı ile ve
- onların nam ve hesabına Birsu Hilal Altıntaş,
Kuru Sokak No 4 Yeniköy, istanbul
(Davacılar)
-ile-

Aleyhine istinaf edilen: Önceleri Emper Otelcilik Ltd. Olarak
bilinen ve KKTC Ba-kanlar Kurulu
Kararı uyarınca 13.3.1997 tarihinde
isim değişikliği ve Kyrenia Jasmine
Court Hotel and Casino Ltd., Jasmine
Court Hotel 20 Temmuz Cad-., Girne
(Davalı No 1)


A r a s ı n d a.


İstinaf edenler namına: Avukat Gürsel Kadri
Aleyhine istinaf edilen namına:Avukat Ergin Ulunay ve Avukat Güner Çakın.

Girne Kaza Mahkemesi Başkanı İlker Sertbay'ın 2359/06 sayılı da-vada 17.12.2009 tarihinde verdiği karara karşı Davacılar tarafından yapılan istinaftır.


------------


K A R A R

Mustafa H. Özkök: Bu meselede sayın Gönül Erönen ve sayın Seyit A. Bensen'in yazdıkları kararları daha önceden okuma fırsatı buldum. S-ayın Gönül Erönen'in vermiş olduğu karar ve varmış olduğu sonuca katılırım.

Gönül Erönen: İstinaf Eden Davacılar, Yargıtay/Hukuk 95/2009 sayılı istinafla Girne Kaza Mahkemesinde açılan 2359/2006 sayılı davada öncelikle ara emri istidasının dinlenmesi ta-lep edildiği halde bu istek ve taleplerini reddetmekle Bidayet Mahkemesinin hata ettiğini; Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinafla ise, Yargıtay/Hukuk 95/2009 sayılı istinafın sonuçlanmasını beklemeden 17/12/2009 tarihinde 2359/2006 sayılı esas davayı takip-sizlikten iptal etmekle de hata ettiğini ileri sürmektedirler.

İstinaflar birleştirilerek dinlenmiştir.

İstinaflara konu olgular,2359/06 sayılı davada dinlenen Yargıtay/Hukuk 43/09 sayılı istinafta özetle sıralanmıştır ve bu istinaf maksatları açısından -değerlendirilmek üzere, şöyledir :


"İstinaf eden küçük Davacı 1 ve 2, hissedarı oldukları Davalı şirket aleyhine Girne Kaza Mahkemesinde, dosyaladıkları 2359/2006 sayılı dava ile talep takririnde serdedilen nedenlerle Mahkemeden bazı kararlar talep ett-iler. Davalı şirket müdafaa dosyaladı ve bazı ön itirazlarda bulunarak Davacıların iddialarını reddetti. Davaya 13.3.2008 tarihinde Davalı olarak taraf yapılan şirket hissedarları Davalı 2,3,4,5,6 ve 7 de avukatları vasıtasıyle Davacıların davasına müdafaa- dosyaladılar. Davalılar müdafaalarında Davacı 1 ve 2'nin iddia ve taleplerini ret ve inkâr ettiler.

Takrirlerin tamamlanması ve bir çok tehirlerden sonra dava dinlenmek için 29.4.2009 tarihine tehir edildi. Dava 29.4.2009 tarihinde dinlenmek üzere Mah-keme huzuruna geldiğinde, Davacı 1 ve 2 avukatı Mahkemeye yaptığı müracaatta bu davada bulunan ara emrinin ivedilikle dinlenmesini talep etti. Yüksek Mahkeme, Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı istinafta geçici ara emrinin kesinleşip kesinleştirilmemesi, keza -ara emri istidasındaki diğer taleplerinin de karara bağlanması ile ilgili istidanın Mahkeme tarafından ivedi olarak dinlenmesine emir verdiğini, bu emre bağlı olarak ara emrinin duruşmasına hazır olduklarını, çünkü ara emri olmadan davanın duruşmasının Dav-acıların menfaatleri bakımından ve olayların tesbiti yapılmadan yürütülmesinin imkânsız olduğunu, ayrıca İstanbul'da yaşamakta olan küçük Davacıların annelerinin de davada hazır bulunması gerektiğini ancak rahatsız olduğu için davada hazır bulunamadığını, -onun için adaletin tecellisi için öncelikle ara emrinin dinlenmesini talep etti ve davanın duruşmasına hazır olmadıklarını belirtti.Davalılar avukatı ise Davacı avukatının müracaatına şiddetle itiraz ederek, bu aşamada davanın duruşmasına hazır olduklarını-; ara emri istidasının dinlenmesi talebinin reddedilmesini ve davanın duruşmasına geçilmesini talep etti. Mahkeme ise davanın duruşmasına başlanıp devam edilmesine karar verdi."

Sonuç olarak, Yargıtay/Hukuk 43/09 sayılı istinafta Yargıtay aşağıdaki görüşl-ere yer verdi ve esas davayı 4/5/2009 tarihinde iptal eden kararı, 9/10/2009 tarihinde iptal etmiştir.

"Yargıtay/Hukuk 20/80 (D.12/80)'de vurgulandığı gibi bir davada tehir talebine itibar edip etmeme ilk etapta İlk Mahkemelerin takdirine bırakılmış bir h-usustur. İlk Mahkemeler bu takdirlerini, doğal olarak, adli bir şekilde kullanmak zorundadırlar. İstinaf Mahkemesi ancak İlk Mahkemenin adli takdirini yanlış kullandığı ya da bu gibi takdir hakkını kullanması sonucu bir adaletsizliğin doğacağı kanaatına va-rdığı hallerde müdahale edebilir.

Önümüzdeki meselenin zabıtları incelendiğinde Davacı ve esas avukatı 4.5.2009 tarihinde Mahkemede hazır değildi. Davacı avukatı adına hazır bulunan avukat davanın duruşmasına hazır olmadıkları nedeniyle davanın başka bi-r güne ertelenmesini talep etti. Mahkeme de Davalıların avukatları tarafından yapılan itiraz üzerine adli takdir yetkisini kullanıp tehir talebinin reddi yerine davayı takipsizlik nedeni ile ret ve iptal etti. Mahkemenin davayı iptal etmek yerine ilk önce -tehir talebini tezekkür edip, kabul edip etmediğine karar vermesi gerekirdi. Tehir talebini reddettikten sonra da Davacı avukatını davanın duruşmasına davet etmesi gerekirdi. Neticede, Mahkeme bunu yapmamakla ve davayı ret ve iptal etmekle adli takdirini h-atalı kullanmıştır. Bu nedenle İlk Mahkemenin 4.5.2009 tarihinde vermiş olduğu emrin iptal edilmesi gerekir.

Sonuç olarak istinaf oybirliği ile kabul edilir ve İlk Mahkemenin 4.5.2009 tarihinde davanın ret ve iptali ile Davacıların dava masrafı ödemesi -hususundaki emri iptal edilir. Konunun ehemmiyetine binaen davanın duruşmasının en erken bir zamanda yapılması için dava Kaza Mahkemesine iade edilir. Meselenin geçirdiği safahatı dikkate alarak istinaf masrafları ile ilgili herhangi bir emir verilmez."


-Yukarıdaki alıntıda bahsi geçen Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı istinafta Yargıtay heyetinin 5/6/2008 tarihinde tarafların muvafakatıyle verilen şöyle bir emri bulunmaktadır:
"Yukarıdaki beyanlar ve tarafların muvafakatıyle İlk Mahkemenin 26.2.2008 tarihinde- verilen emri iptal edilir ve 17.1.2008 tarihinde verilen geçici ara emri yürürlüğe girer.
Geçici ara emrin kesinleştirilip kesinleştirilmeye- ceği ile ilgili keza Müstedinin ara emri istidasındaki diğer taleplerinin de karara bağlanması için istidanın Mah-keme Heyeti tarafından ivedi olarak dinlenip karara bağlanması için dosyanın Kaza Mahkemesine iade olunmasına emir verilir.
Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez."


Görüleceği gibi, 5.6.2008 tarihinde Yargıtay,dosyayı Kaza Mahkemesine iade ederk-en Kaza Mahkemesinin gecici ara emrini kesinleştirip kesinleştirmeyeceği ve ona ilişkin diğer hususları karara bağlamak üzere ara emri istidasını ivedi olarak dinlemesine ve neticelendirmesine, emir vermiştir.

Bu istinaflara ilişkin olgulardan anlaşılacağ-ı üzere, 5.6.2008 tarihli bu emrin Kaza Mahkemesince yerine getirilmediği görülmektedir.

Bu nedenle önemli addettiğimiz için şu hususları söylemeden geçemiyeceğiz. Yargıtay/Hukuk 1/10 sayılı istinafa konu olan davanın iptaline ilişkin karar verildiği tari-h olan 17/12/2009 tarihinde ara emri halen askıda bulunmakta idi ve dinlenmesi için halen gün verilmemiş, Davacı avukatı tarafından da ara emrinin dinlenmesi için gün verilmesi Mahkemeden talep edilmemiştir. Dolayısıyle Yargıtayın ivedi olarak dinlenmesi g-erektiği emrine rağmen, bu istida havada kalmıştır.

Keza, ayni şekilde Yargıtayın emri ve direktiflerine uygun şekilde hareket etmesi ve verdiği direktifi yerine getirmesi beklenen Kaza mahkemesi de Yargıtayın 5.6.2008 sayılı emrine uygun olarak ara emri-n dinlenmesi için re'sen olsa dahi, gün vermeyi uygun görmemiştir. Yargıtay'ın ara emri istidasının dinlenmesi doğrultusundaki işbu emri davanın iptal edildiği tarih olan 17.12.2009 tarihine kadar yerine getirilmemiştir. Bunun nedenini anlamakta zorlanıyor-uz. Tarafların muvafakatıyle verilmiş olan bu emir ile sözkonusu ara emrinin öncelikle dinlenerek çözümlenmesi gerekirdi. Bu yapılmamıştır.

Kaza Mahkemesi, 5.6.2008 tarihinde verilen emri değil de sadece Yargıtayın bir seneye aşkın süre sonra esas dava -ile ilgili Yargıtay/Hukuk 43/09'a konu yakınmada vermiş olduğu emri yerine getirmeyi seçmiştir. Kaza Mahkemesinde, davada oturum yapacak olan yargıçların değişmiş olabileceği konusunu dikkate aldığımızda dahi,davayı dinleyecek Kaza Mahkemesi yargıcının ilg-ili dosyadan meselenin geçirdiği safahatları ve ara emri ile ilgili olarak Yargıtayın verdiği emrin bulunduğunu bilebilecek durumda olduğu varsayılması gerekir.

Kaza Mahkemesi eğer Yargıtay'ın 5.6.2008 tarihindeki emrine uygun olarak ara emrini gün verip -dinlemiş ve bir şekilde karara bağlamış olsa idi, bugün Yargıtayın önünde konuya ilişkin neticeye bağlanan diğer istinaflara ek olarak başka istinafla karşı karşıya kalınmayacaktı ve muhtemelen ileride konuya ilişkin diğer başka istinaflara yol açacak duru-m yaratılmayacaktı.

Yargıtay olarak Kaza Mahkemelerine vermekte olduğumuz emir ve direktifleri,kendilerine tanınan takdir yetkileri çerçevesinde,yerine getirmelerini Kaza Mahkemelerinden hassaten beklemekte olduğumuzu vurgulamak isteriz.

Tabiyatıyle K-aza Mahkemesi, esas davayı 17.12.2009 tarihinde iptal etmekle,Yargıtay heyetinin ara emrine ilişkin emrine ters bir şekilde davanın ortadan kalkmasına, neden olmuştur. Kaza Mahkemesinin bu şekilde davranmakla adaletin tecellisinde uygun bir neticeye gittiğ-i söylenemez.

Bir başka hususu da belirtmek gerekir. Alt Mahkemelerdeki davaların yönetimi Kaza Mahkemesi Yargıçlarının elinde olan bir yetkidir. Bu açıkca teslim edilmesi gerekir. Hiç kimse, ne taraflar ne de taraf avukatları yargıçların davaları yönetm-e yetkisine müdahale edebilirler veya onları yönlendirebilirler. Bu meselede Davacı avukatının ara emrini öncelikle dinletmedeki ısrarı, kendince haklı nedenlere dayanacak olsa bile,dava yönetimine bir müdahale izlenimini yaratmış olabilir. Ancak Kaza Mahk-emesi yargıçları dava yönetimine ilişkin takdir yetkilerini adaletin tecellisini göz önünde bulundurarak yerine getirdikleri kabul edilmektedir.

Alt Mahkemelerin davaları yönetme hususundaki takdir yetkilerini yerine getirirlerken Yargıtayca denetlenirle-r. Yargıtay bu denetimi sırasında adaleti yerine getirmekle görevli Kaza Mahkemelerinin davaları yönetme konusundaki takdir yetkilerini adil bir şekilde kullanmamış olduklarının açıkca görüldüğü hallerde Kaza Mahkemelerinin bu yetkilerine müdahale eder. Bu-nun dışında bu davaları yönetme yetkilerine müdahale etmez ve bu yetki konusunda başkaca bir denetleme söz konusu olmaz.

Huzurumuzdaki meselede Davacıların menfaatleri bakımından ileri sürülen iddiaları bir tarafa koyacak olsak bile, konu davada Yargıt-ay'ın konu ile ilgili muhtelif emir veya direktiflerine rağmen 26 aydan beri sonuçlandırılmaya gidilmeyen geçici bir ara emri bulunmaktadır; bu davaya ilişkin ve davayı sona götürmeyecek çeşitli istinaflar dinlenmiştir; halen huzurumuzda bulunan istinaflar- da vardır. Bunlar da küçük Davacıların muhtemel haklarını etkilemekte ve taraflar arasındaki konu ihtilafın adil ve seri bir şekilde erken zamanda sonuçlandırılmasını engellemektedir.

Mahkemelerin önlerinde bulunan davalarda kendilerine yapılan mür-acaatları adli takdir yetkileri çerçevesinde değerlendirmeleri gerekir. Ancak bu meselede Kaza Mahkemesi, Yargıtay emrine rağmen bir sene içinde ara emrinin dinlenmesine gün vermemiştir.

Kaza Mahkemesi yargıçlarına dava yönetimlerinde adli takdir yetkile-rini kullanırken bu yetkilerini adaletin tecellisine ters bir tarzda kullanıldıkları şüphesini dahi yaratmamaları ve bu yetkilerini böyle bir şüphe uyandıracak bir şekilde kullanmamalarını salık veririz.

Davanın iptal edildiği tarih olan 17/12/2009 t-arihinde ara emri istidasının gündemde olmayıp günsüz olarak askıda durduğu ve dinlenmesine gün verilmesi için Davacıların da Kaza Mahkemesinden talepleri olmadığı gerçeği karşısında bu safhada bu ara emrine ilişkin istinaftaki yakınmaya değer verilmesinin- mümkün olmadığı görüşü ile Yargıtay/Hukuk 95/2009 sayılı istinafı reddetmeyi uygun görmekteyiz.

Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinafta ise konuya ilişkin benzer davalarda işaret ettiğimiz ve yukarıda serdedilen prensipler ışığında, Kaza Mahkemesinin önce- tehir talebini tezekkür edip kabul edip etmediğine karar vermeden, esas davayı doğrudan iptal etmekle hata ettiği görüşündeyiz. Herne kadar da uzun süreden beri askıda bulunan davanın sonuçlanması gerektiği inancı doğru bir hareket olarak nitelendirilebil-se bile, Davacının tehir talebini değerlendirmeden davayı iptal etmekle, Bidayet Mahkemesi adli takdir yetkisini hatalı kullanmıştır.

Yukarıdaki nedenlerle Kaza Mahkemesinin 17.12.2009 tarihinde davayı kökünden iptal eden emri hatalıdır ve iptal edilmesi -gerekir.

Keza, Bidayet Mahkemesinin davayı iptal eden kararının iptal edilmesi gerektiği ile ilgili bulgularımız doğrultusunda, 10/1/2008 tarihinde dosyalanan istida ile, 17/1/2008 tarihinde verilmiş olan geçici ara emrinin de halen yürürlükte olduğu kabu-l edilmelidir. Bu, ve yukarıda serdettiğimiz nedenlerle, Yargıtay/Hukuk 95/2009 sayılı istinaf reddedilmiş olmakla beraber konu davada bulunan ve halen iki yılı aşkın bir süreden beri askıda bulunan ve sonuçlandırılmayan 10/1/2008 tarihli ara emri istidası-nın öncellikle dinlenerek tamamlanması gerektiği görüşündeyiz. Daha sonra ise esas davanın ele alınıp neticelendirilmesinin adaletin tecellisi açısından uygun bir yöntem olacağı inancındayız.

Burada bir hususa daha değinmeden geçemiyeceğiz. Yargıtay/Huku-k 43/09 (D.16/2009) sayılı karar ve huzurumuzda bulunan istinaflar 2359/06 sayılı dava ile ilgilidir. Yargıtay/Hukuk 43/09 sayılı istinaf kararı, Bidayet Mahkemesinin tarafları duruşmaya davet etmeden davayı iptal etmekle hatalı bir karar verdiğine, ilişki-ndir. Yargıtay/Hukuk 43/2009 sayılı karar eğer Kaza Mahkemesince takip edilmişse,(ki edilmesi gerekirdi) neden ayni sebeplere dayanarak ayni davaya ilişkin Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinafın huzurumuzda olduğunu anlamakta da bir kez daha zorlandığımızı- belirtmek isteriz.

Yüksek Mahkeme, ister Yargıtay, ister Anayasa, isterse Yüksek İdare Mahkemesi olsun, kararlarının kaale alınıp uygulanmalarını beklemektedir. Bundan daha doğal bir beklenti olamaz. Nihai yargı mercii olan Yüksek Mahkeme kararlarının A-lt Mahkemelere ışık tutabilen görüş ve prensipler içermekte olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Yargıtay kararlarını sadece kendi uygulamaları için üretmemekte, benzer meselelerde uygunlanması gereken veya uygulanabilen prensipler de ortaya koymaktadır ki b-unlar Alt Mahkemelere yönlerini belirlemeleri ve takdir yetkilerini hangi doğrultuda kullabilecekleri açısından, ışık tutmaktadır.

Alt Mahkemelerin Yüksek Mahkeme tarafından verilmiş olan kararları dikkatlice okumaları ve incelemeleri, bu kararlarda yara-tılan içtihatlara ve direktiflere gereken değeri vermeleri ve kendi önlerindeki davalarda karar verirken bu içtihatları ciddiyetle kaale almaları gerekir. İçtihatlar benzer meselelerde ciddiyetle kaale alınmalıdır.

Neticede, İstinaf eden Davacı yakı-nmalarında kısmen başarılı olmuştur.

Yargıtay/Hukuk 95/2009 sayılı istinaf red ve iptal edilir.

Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinaf ise kabul edilir ve Kaza Mahkemesinin 17.12.2009 tarihli davanın takipsizlikten red ve iptali ve Davacıların dava masraf-ı ödemesi hususundaki hükmü iptal edilir.

Meselenin önemine uygun olarak 10/1/2008 tarihinde dosyalanan istida tahtında 17/1/2008 tarihinde verilmiş olan geçici ara emrine ilişkin duruşmanın ivedilikle ele alınıp dinlenmesi ve karara bağlanması ve hemen a-kabinde davanın duruşmasına geçilmesi için ilgili 2359/2006 sayılı dava dosyasının Girne Kaza Mahkemesine iade edilmesine; direktif verilir.

Yargıtay/Hukuk 95/09 sayılı istinaftaki masraflar İstinaf Eden Aleyhine olacaktır.

Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı -istinaftaki masraflar ise Aleyhine İstinaf Edilen aleyhine olacaktır.



Seyit A.Bensen: İstinaf Eden Küçük Davacı 1 ve 2, hissedarı oldukları Davalı şirket aleyhine Girne Kaza Mahkemesinde dosyaladıkları 2359/2006 sayılı dava ile Davalıdan, sair tal-epler yanında, otel ve kumarhane işletmeciliğinden elde ettiği gelirler ve/veya menfaatlar ve/veya yaptığı masraflar hakkında hesap vermeleri hususunda Mahkeme emri verilmesini talep ettiler. Davalı şirket müdafaa dosyaladı ve bazı ön itirazlarda bulunarak- Davacıların iddialarını reddetti. Davaya 13.3.2008 tarihinde Davalı olarak taraf yapılan şirket hissedarları, Davalı 2,3,4,5,6 ve 7'de avukatları vasıtasıyle Davacıların davasına müdafaa dosyaladılar. Davalılar müdafaalarında Davacı 1 ve 2'nin iddia ve ta-leplerini ret ve inkâr ettiler.

Takrirlerin tamamlanması ve bir çok tehirlerden sonra dava dinlenmek üzere 18.11.2009 tarihine tehir edildi. Dava 18.11.2009 tarihinde dinlenmek üzere Mahkeme huzuruna geldiğinde, Davacı 1 ve 2 avukatı Mahkemeye müracaat -ederek Yüksek Mahkemenin Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı istinafta ara emri istidasının Mahkeme tarafından ivedi olarak dinlenmesine emir verdiğini, bu nedenle bu davaya bağlı 10.1.2008 tarihli ara emri istidasının öncelikle görüşülmesini ve daha sonra davan-ın duruşmasına geçilmesini talep etti.

Davalılar avukatı ise Yargıtay/Hukuk 25/08 sayılı istinaftaki ara emrinin kendi mutabakatları ile 4.5.2009'da canlandırıldığını, fakat daha sonra takip edilmediğini, bu aşamada davanın duruşmasına hazır olduklarını- beyan ederek, ara emri istidasına öncelik verilmesi talebinin reddedilmesini ve davanın duruşmasına geçilmesini talep etti.

İlk Mahkeme, tarafların beyanlarını inceledikten sonra, davanın neticelendirilmesi için tarafların kayda değer bir şey yapmadıkl-arını, Yüksek Mahkemenin 9.10.2009 tarihli kararı gereğince en erken bir zamanda duruşmasının yapılması için davanın Kaza Mahkemesine iade edildiğini, bu kararın gereğini yapmak için duruşma tarihi belirlendiğini, ancak Davacıların davanın duruşmasına yine- hazır olmadıklarını ve davanın geçirdiği safahatı da dikkate alarak son kez olmak üzere davanın duruşmasını 17.12.2009 tarihine erteledi.

Davacı 1 ve 2, işbu karardan istinaf etti. İstinaf Eden dosyalamış olduğu Yargıtay/Hukuk 95/09 sayılı istinaf ihba-rnamesinde, Bidayet Mahkemesinin 2359/2006 sayılı davada öncelikle ara emri istidasının dinlenmesi talep edildiği halde bu istek ve taleplerini reddetmekle hata ettiğini ileri sürmüştür.

Yukarıda daha önce belirttiğimiz gibi İlk Mahkeme davanın duruşma-sını 17.12.2009 tarihine ertelemişti. Dava 17.12.2009 tarihinde dinlenmek üzere Mahkeme huzuruna geldiğinde, Davacı 1 ve 2 avukatı Mahkemeye yaptığı müracaatta, Davacıların davanın duruşmasına yine hazır olmadıklarını, çünkü geçen celsede verilen kararı is-tinaf ettiklerini, Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı istinafta Yüksek Mahkemenin Davacıların ara emri istidalarının ivedi olarak dinlenip karara bağlanması için dosyanın Kaza Mahkemesine iade edildiğini, Kaza Mahkemesinin bu emri dikkate alması gerektiği kana-atinde olduklarını, bu davanın gecikmesinden en çok zarar görecek şahsın Davacılar olduğunu, ancak ara emrinden önce davanın görülmesinden hiçbir fayda sağlanmayacağını, çünkü ara emri istidası dinlenmeden küçük Davacıların haklarının zedeleneceği kanaati-nde olduklarını, bu nedenle Yüksek Mahkeme huzurundaki dosyanın görüşülmesine kadar davanın tehirini talep etti.

Davalılar avukatları ise tehir müracaatına itiraz ettiler.

İlk Mahkeme, tarafların beyanlarını inceledikten sonra, davanın takipsizlikten- ret ve iptal edilmesine karar verdi. İlk Mahkeme davanın ret ve iptali ile ilgili Mavi 62'de şöyle demektedir:

"Mahkeme : 18.11.2009 tarihli oturumda davanın geçirdiği safahatı da dikkate alarak son kez davanın duruşma olarak 17.12.2009 tarihine tehirin-in uygun bulunduğu ve netice itibarı ile davanın duruşma olarak 17.12.2009 tarihine yani bugüne tehir olunduğu dosya içeriğinden görülmektedir. Bugün davacılar duruşmaya yine hazır değildir. Davalılar ise tehirine itiraz etmektedir. Bu durumda, bu meseleye- artık bir son verilmesi gerekmektedir. Dolayısı ile Mahkeme davanın takipsizlikten ret ve iptal edilmesine karar verir. Masraf emri verilmez."


Davacı 1 ve 2 işbu karardan istinaf etti. İstinaf Eden dosyalamış olduğu 1/2010 sayılı Yargıtay/Hukuk istinaf- ihbarnamesinde:

Muhterem Girne Kaza Mahkemesi, Yüksek Mahkemenin konu ile ilgili Yargıtay/Hukuk 95/2009 sayılı istinafın neticesini beklemeden 17.12.2009 tarihinde esas davaya başlamakta ısrar etmesi ve davayı 17.12.2009 tarihinde kasıtlı olarak iptal et-mesi hatalıdır.

Muhterem Girne Kaza Mahkemesi, Davacı avukatının, Yüksek Mahkemenin Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı ve 5.6.2008 tarihli kararı gereğince öncelikle ara emrinin ivedilikle dinlenmesi emrine uymayarak esas davaya başlamakta ısrar etmekle hata -etmiştir.

Taraf avukatlarının müracaatı üzerine Yargıtay/Hukuk 95/2009 ve Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinaflar birleştirilerek beraber dinlenmiştir.

Gerek Yargıtay/Hukuk 95/2009, gerekse Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinaf zabıtları incelendiğind-e, Davacılar avukatı Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı istinafta Yüksek Mahkemenin Davacıların ara emri istidalarının ivedi olarak dinlenip karara bağlanması için dosyanın Kaza Mahkemesine iade edilmesine karar vermesine rağmen, Kaza Mahkemesinin bu emri dikka-te alıp ara emri istidasını öncelikle dinleyeceği yerde, davanın duruşmasının ertelenmesi ve bilâhare davanın iptal edilmesinden yakınmaktadır.

Dava zabıtları incelendiğinde Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı istinafta konu edilen ara emri istidasının İlk Mah-kemenin gündeminde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacılar avukatının Yargıtay/Hukuk 25/2008 sayılı istinafta konu edilen ara emri istidasını öncelikle Mahkemenin gündemine aldırması ve gündeme aldırdıktan sonra esas davanın duruşmasından önce, öncelikle ara e-mri istidasının dinlenmesini Mahkemeden talep etmesi gerekmektedir. Mahkemenin gündeminde olmayan bir ara emri istidası, tarafların muvafakatı ile gündeme alınabilir. Tarafların muvafakatı olmaksızın ara emri istidasının davanın duruşma olarak tayin edildi-ği günde Mahkemenin gündemine alınıp dinlenmesi mümkün değildir. İlk Mahkeme 18.11.2009 tarihli oturumda Davacı avukatının Mahkemenin gündeminde olmayan ara emri istidasının öncelikle davanın duruşmasından önce dinlenmesi gerektiği hususundaki ısrarlı müra-caatını reddetmekle ve davanın duruşmasını 17.12.2009 tarihine ertelemekle hata etmiş değildir. Bu nedenle Yargıtay/Hukuk 95/09 sayılı istinafın masraflarla ret ve iptal olunması gerekir.

Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinafa gelince; Davacı Avukatı 17.1-2.2009 tarihli oturumda, 18.11.2009 tarihli oturumda ileri sürdüğü gerekçeleri yineleyerek Yargıtay/Hukuk 95/2009 sayılı istinafın neticesine değin davanın duruşmasının ertelenmesi talebinde bulundu. Mahkeme ise, Davalıların avukatları tarafından yapılan i-tiraz üzerine, tehir talebini inceleyeceği yerde davayı takipsizlik nedeni ile ret ve iptal etti. Yargıtay/Hukuk 43/09 (D.16/2009)'da vurgulandığı gibi İlk Mahkemenin, davayı iptal etmeden önce, Davacı avukatının tehir talebini öncelikle tezekkür edip, teh-ir talebinin uygun olup olmadığına karar vermesi ve tehir talebinin uygun olmadığına karar vermesi halinde Davacı avukatını davanın duruşmasına davet etmesi gerekirdi. İlk Mahkeme, tehir talebini tezekkür etmeden davayı ret ve iptal etmekle hata etmiştir. -Bu nedenle, Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinafın kabul edilerek İlk Mahkemenin 17.12.2009 tarihinde davanın iptali ile ilgili vermiş olduğu emrin iptal edilmesi gerekir.

Sonuç olarak yukarıda belirtilenler ışığında:
-
Yargıtay/Hukuk 95/09 sayılı istinaf ret ve iptal olunur.
İstinaf masrafları, İstinaf Eden Aleyhine olacaktır.

Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinaf kabul olunur- ve İlk Mahkemenin 17.12.2009 tarihinde davanın ret ve iptali ile ilgili vermiş olduğu emir iptal olunur ve gereği için dava dosyasının Girne Kaza Mahkemesine iade edilmesine direktif verilir. İstinaf masrafları Aleyhine İstinaf Edilen aleyhine olacaktır.-


Mustafa H. Özkök: Netice itibarıyle;

Farklı gerekçelerle ve oybirliği ile Yargıtay/Hukuk 95/09 sayılı istinaf red ve iptal olunur. Masraflar İstinaf Eden tarafından Aleyhine İstinaf Edilene ödenecektir. Masraf listesi Mukayyitlik tarafından tesbit edi-lecektir.

Farklı gerekçelerle ve oybirliği ile Yargıtay/Hukuk 1/2010 sayılı istinaf kabul edilir ve 17.12.2009 tarihli İlk Mahkemenin iptal kararı iptal edilerek dosya çoğunluk kararındaki direktifler ışığında gerekenin yapılması için İlk Mahkemeye iade e-dilir. İstinaf masraflarının Aleyhine İstinaf Edilen tarafından İstinaf Edene ödenmesine emir verilir. Masraf listesi Mukayyitlik tarafından tesbit edilecektir.





Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç - Yargıç Yargıç



10 Mayıs, 2010



2











Full & Egal Universal Law Academy