Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/138
Karar No: 2019/568
Karar Tarihi: 26.09.2019
Ceza Genel Kurulu 2016/138 E. , 2019/568 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 698-130
Özel belgede sahtecilik suçundan sanık ...'ın TCK'nın 207/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.04.2013 tarihli ve 698-130 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 23.02.2015 tarih ve 18445-22755 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.10.2015 tarih ve 256926 sayı ile;
"...Somut olayda, 1972 doğumlu olan sanığın 1932 doğumlu olan babası katılanın yerine suça konu imzaları babasının ve Banka çalışanlarının bilgisi dahilinde imzaladığını savunması karşısında, sanığın suç kastının gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından Bank Asya Zeytinburnu Şubesi yetkililerinin dinlenmesinden ve sanığın zararı giderdiğine ilişkin savunması ile banka dekontlarını ibraz etmiş olması nedeniyle zararın giderilip giderilmediğinin araştırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi ve hakkında CMK'nın 231.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gereklidir.
Kabule göre de, hüküm fıkrasında 'tazmin şartı gerçekleşmediğinden' gerekçeli kararda ise 'bir daha böyle bir suç işlemeyeceği kanaatı mahkemeye hasıl olmadığından' bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi suretiyle hüküm fıkrası ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur.
Bu konudaki yasal mevzuata bakıldığında;
5231 sayılı CMK'nın 231/6-c fıkrasına göre, sanık hakkında katılana yönelik eylemi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verlilebilmesi için suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gereklidir.
Dosya kapsamından adli sicil kaydında sabıkasız olduğu anlaşılan sanığın babası olan katılanın zararını giderdiğine ilişkin banka makbuzları ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK'nın 223. maddesine göre; 'Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür',
Aynı yasanın 231. maddesinin birinci fıkrasına göre; 'Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.',
Aynı yasanın 232. maddesine göre de; 'Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.' hükümlerini içermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 gün ve 2013/12-652 Esas-2014/131 Karar, 01.04.2014 gün 2013/12-836 Esas-2014/168 kararlarda belirtildiği üzere, hükmün esasını kısa karar oluşturmaktadır. Kısa karar da yer verilmeyen hususlara gerekçeli kararda yer verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, gerekçeli kararın kısa karar ile uyumlu olması zorunludur.
Yukarıda açıklandığı üzere; olayın oluş şekline ve sanığın suça konu belgeleri banka çalışanlarının bilgisi dahilinde babası olan katılan yerine imzaladığını savunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından Bank Asya Zeytinburnu Şubesi yetkililerinin dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi ve sanığın zararı giderdiğine ilişkin savunması ile banka dekontlarını ibraz etmiş olması nedeniyle zararın giderilip giderilmediğinin araştırılmasından sonra sanık hakkında CMK'nın 231.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm fıkrasında 'tazmin şartı gerçekleşmediğinden' gerekçeli kararda ise 'bir daha böyle bir suç işlemeyeceği kanaatı mahkemeye hasıl olmadığından' bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi suretiyle hüküm fıkrası ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu...." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 09.12.2015 tarih ve 8530-31693 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
Sanığa atılı özel belgede sahtecilik suçunda;
1- Kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “tazmin şartı gerçekleşmediğinden” gerekçe kısmında ise “bir daha böyle bir suç işlemeyeceği kanaati mahkemeye hasıl olmadığından” bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmayacağının belirtilmiş olmasının, kararın hüküm bölümü ile gerekçe bölümü arasında çelişki meydana getirip getirmediğinin,
2- Suçun sübutu ve atılı suç nedeniyle oluşan zararın giderilip giderilmediği yönünden eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılanın kendisine ait bir kısım gayrimenkullerinin kira işlerini takip etmesi, kiralarını toplaması ve bu gayrimenkullere ilişkin diğer işleri yapması konusunda Üsküdar 3. Noterliğinin 28.08.2008 tarihli ve 35482 sayılı vekâletnamesi ile yetkili kıldığı oğlu sanık ...’ın, imzasını taklit ederek oluşturduğu dilekçe, dekont ve muhasebe kayıt raporları ile Bank Asya Zeytinburnu Şubesinde bulunan 2056731 – 1 numaralı münferit hesabından bilgisi dışında paralar çektiği iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığına sanık hakkında şikâyette bulunduğu,
Şikâyet üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 25.05.2012 tarih ve 2011/103856 soruşturma sayısı ile dolandırıcılık suçundan yapılan soruşturma sonucunda sanık ...’ın, katılan ...’ın oğlu olması nedeniyle TCK’nın 167/1-b maddesi uyarınca sanık hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair ek kararın verildiği,
14.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Bank Asya Zeytinburnu Şb” hitaplı, 21.04.09 tarihli “...” imzalı dilekçedeki, “Bank Asya Zeytinburnu Şb” hitaplı, tarihsiz (3) adet “...” imzalı dilekçedeki, “Bank Asya Zeytinburnu Şb” hitaplı, 14.01.2010 tarihli “...” imzalı dilekçedeki, “Bank Asya Zeytinburnu Şb” hitaplı, 11.11.2009 tarihli “...” imzalı dilekçedeki, Bank Asya Katılım Bankası A.Ş. Zeytinburnu Şubesince düzenlenmiş; 06.01.2009 tarihli “2.660 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 23.01.2009 tarihli “2,610 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 23.01.2009 tarihli “400 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 26.01.2009 tarihli “6838 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 25.02.2009 tarihli “7708 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 27.03.2009 tarihli “800 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 27.03.2009 tarihli “14.176 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 27.03.2009 tarihli “1100 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 08.09.2009 tarihli “900 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 22.10.2009 tarihli “23.024 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 13.11.2009 tarihli “2500 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 13.07.2009 tarihli “900 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 21.04.2010 tarihli “400 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 06.05.2010 tarihli “400 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 12.03.2010 tarihli “1000 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, 17.03.2010 tarihli “30.552 TL” meblağlı muhasebe kayıt raporundaki, Bank Asya katılım bankası A.Ş. Zeytinburnu Şubesince düzenlenmiş; 21.07.2010 tarihli “24.672 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki, 15.02.2011 tarihli “1.150 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki, 24.02.2011 tarihli “1.750 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki, 04.05.2011 tarihli “1.775 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki, 10.06.2011 tarihli “1.775 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki, 07.07.2011 tarihli “1.775 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki, 12.08.2011 tarihli “1.775 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki, 02.11.2010 tarihli “24.597 TL” meblağlı nakit işlemler dekontundaki katılan ... adına atılı bulunan imzalar ile sanık ...’ın mevcut mukayese imzaları arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler yönünden uygunluk ve benzerlikler bulunduğunun, katılan adına atılı bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğunun tespit edildiği,
Katılanın, Üsküdar 3. Noterliğinin 28.08.2008 tarihli ve 35482 sayılı vekâletnamesiyle gayrimenkullerine ilişkin bilumum işlemleri yapma, kiralama, kira bedellerini alma, bu taşınmazlarla ilgili açılacak davaları takip edebilme gibi yetkilerle sanığı vekil olarak tayin ettiği, ancak anılan vekâletname ile sanığa katılanın banka hesaplarına ilişkin olarak para çekme yetkisi verilmediği, katılanın Zeytinburnu 4. Noterliğinin 09.08.2011 tarihli ve 14354 sayılı azilnamesiyle sanığı vekilliğinden azlettiği, bu azilnamenin sanığın eşine 12.08.2011 tarihinde tebliğ edildiği,
Sanık tarafından babası olan katılana vasi atanması talebiyle açılan Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1879 esas sayılı dosyasına ilişkin davada alınan Adi Tıp Kurumunun Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 07.05.2012 tarihli ve 1759 sayılı ile Genel Kurulunun 27.12.2012 tarihli ve 884 sayılı raporlarına göre; katılan ...’ın hâlihazır durumu ile fiil ehliyetine haiz olduğu, kendisine vasi veya müşavir tayinine gerek olmadığı kanaatine varıldığı,
Yerel Mahkemece, sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçu yönünden kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “tazmin şartı gerçekleşmediğinden” gerekçe kısmında ise “bir daha böyle bir suç işlemeyeceği kanaati mahkemeye hasıl olmadığından” bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmayacağına karar verildiği, Yerel Mahkemece ayrıca erteleme hükümleri değerlendirilirken de gerek kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, gerekse gerekçe kısmında "sanığın bir daha böyle bir suç işlemeyeceği kanaati mahkemeye hasıl olmadığından” şeklindeki gerekçeyle erteleme hükümlerinin uygulanmayacağına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan soruşturma evresinde; çok sayıda gayrimenkulünün bulunduğunu, oğlu olan sanığa bu gayrimenkullerinin bir kısmının kiralarını toplaması için vekâlet verdiğini, bu taşınmaz kiralarını adına toplayıp kendisine getirmesi için anılan vekâletnameyi çıkarttığını, sanığa kira bedellerini sorduğunda uzun bir süre toplamış olduğu kira bedellerini banka hesabına yatırdığını belirterek kendisini oyaladığını, sanığın açıkça hesap vermeye yanaşmaması üzerine araştırma yaptığını, tespit ettiği kadarıyla sanığın toplamış olduğu kira bedellerinin yalnızca 280.000 TL kadarını münferit hesabına yatırdığını, ancak yatırdığı bu parayı da 2009, 2010 ve 2011 yıllarında kendi yerine imza atarak ve haberi olmadan bankadan çektiğini, sanıkla beraber bankaya gittiğinde ortak hesaplarından para çekmiş olabileceğini, sanığa Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde 1.678.000 TL miktarlı dava açtığını, yerine sahte imza atan sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Kovuşturma evresinde; sanığın, topladığı kira bedellerini yatırdığını söyleyerek kendisini kandırdığını, 1.800.000 TL zararına neden olduğunu, kendisinin tüm işlerini yapabildiğini, sanık ile birlikte gidip bankadan para çekmediğini, sanığın yalan söylediğini, şikâyetçi olduğunu,
Tanık Eyüp Altınışık; mahallede uzun yıllardır marangozluk yaptığını, katılanın kaç tane evi olduğunu bilmediğini, kiralarını katılanın oğulları sanık ... ve Şaban’ın ayrı ayrı topladıklarını, katılanın sanığın kendisine para getirdiğini ancak Şaban’ın getirmediğini, vekâleti geri alacağını, bu hususta kendisine şahitlik yapıp yapmayacağını sorduğunu, sanığın katılanla birlikte bankaya para çekmeye gittiklerini görmediğini, üç ay önce sanık ve katılanın birlikte gidip geldiklerini gördüğünü,
Tanık Hasan Turgut; 2000 yılından bu yana katılanın kiracısı olduğunu, bu süre içerisinde önceleri katılanın kiraları topladığını, 2007 yılının Haziran ayında katılan ve sanığın birlikte geldiklerini, kiraları sanığın toplayacağını söylediklerini, katılanın nalbur dükkanına gittiğinde katılanın kendisine sanığın gelip gelmediğini, sanığa kiraları ödeyip ödemediğini sorduğunu, kendisinin de ödediğini söylediğini, katılanın diğer oğlu Şaban Baş’ın 2011 yılının Eylül ayında kiraları kendisine ödeyecekleri hususunda resmî evrak getirdiğini, o tarihten sonra kiraları Şaban Baş’a ödediklerini, katılan ve sanığın sonradan aralarında ne olduğunu bilmediğini, sanığın kiraları toplayıp babasına verdiğini söylediğini, ancak bu hususa şahit olmadığını, bankada herhangi bir şekilde para alınıp verildiğini görmediğini, bankadan katılan ve sanığın birlikte çıktıklarını gördüğünü,
Tanık Halil Akbaba; sanığın yanındaki iş yerinde dekorasyoncu olarak çalıştığını, sanık ile katılanın önceden aralarının çok iyi olduğunu, katılanın diğer oğlu Şaban’ı azletmesi üzerine katılan ve sanığın da aralarının açıldığını, meselenin ne olduğunu bilmediğini, katılan ve sanığın 2009 yılında birlikte gelip gittiklerini, bankada ne yaptıklarını bilmediğini, taş ocaklarındaki bir binada bulunan kiracıdan katılan arabada oturduğu sırada sanığın gidip kirayı aldığını gördüğünü, katılana parayı verip vermediğini, katılanın sanığı niye şikâyet ettiğini bilmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık aşamalarda; katılanın, babası olduğunu, 300 civarında gayrimenkulünün bulunduğu