Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/96
Karar No: 2018/623
Karar Tarihi: 11.12.2018
Ceza Genel Kurulu 2015/96 E. , 2018/623 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Sayısı : 137-186
Konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan sanıklar ... ve ...'un beraatlerine ilişkin Tomarza (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.07.2010 tarihli ve 137-186 sayılı hükümlerin, katılan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yüksek 4. Ceza Dairesince 31.03.2014 tarih ve 7352-9940 sayı ile; onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.05.2014 tarih ve 2011/37924 sayı ile;
''Konut dokunulmazlığını bozma suçu 5237 sayılı TCY’nin 116/1. maddesinde; 'Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' şeklinde düzenlenmiş, maddenin 4. fıkrasında; 'fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi' cezayı ağırlaştırıcı bir neden olarak öngörülmüştür.
Konut dokunulmazlığını bozma suçu, bir kimsenin konutuna veya eklentilerine rızasına aykırı olarak girilmesi ya da rıza ile girildiği hâlde çıkılmamasıyla işlenmeye başlamakta ve konutun terk edilmesine, başka bir anlatımla hukuki ya da fiili kesintinin gerçekleşmesine kadar devam etmektedir.
Konut dokunulmazlığı bozma suçu, konutun eklentilerine girilmesi durumunda da oluşacağı kabul edilmektedir. Ancak Kanun'da nelerin eklenti sayılacağına ilişkin herhangi bir açıklık bulunmamaktadır.
Yargıtay kararlarında eklenti, konut ya da benzeri yapıların, kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan, konut dışındaki yapılar ve yerler olarak tanımlanmaktadır.
Öğretide ise bir kısım yazarlar eklentinin konuta bağlı olmayan ancak bitişik veya yakın olma şartı olan dış dünyadan belirli işaretlerle ayrılan ve rızaya aykırı olarak girildiğinde, konuttakilerin huzur ve sükununun bozulduğu yerler olarak tanımlanmaktadır.
Şen'e göre, eklenti, konutun ayrılmaz parçası niteliğini taşıyan bahçesi, taşınabilir olmakla beraber konutun yanına konulan kapalı yan mekanlar, bahçe duvarı içinde bulunan çadır, ahır, karavan gibi bireyin hürriyetinin ve güvenliğinin kontol edildiği alanlar ve burada bulunan eşyalar olarak tanımlanmaktadır.
Bütün anlatımların sonucunda failin bulunduğu yerde konutta oturan mağdurun huzur ve sükûnunun bozulup bozulmadığının keşif yapılarak tespiti gerekmektedir, ayrıca eklentinin tespiti işlenen maddi olaya ve zamana göre de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Maddi olayda, Tomarza ilçesi Sarımehmetli Mahallesinde oturan ve evde kiracı olarak bulunan katılan ...'un ev sahibi olan sanık ... ve sanık ...'un katılan ...'un evinin müştemilatına gelerek müştekiye evi tahliye etmesini söyledikleri ve katılan ...'un evden çıkmak içen süre istemesi üzerine, aralarında tartışma çıktığı ve sanık ...'un katılan ...'a hitaben 'Seni bu gece sinkaf edeceğim, senin a..koyacağım' diyerek hakarette bulunduğu ve 'Evden çıkmazsan silahlar konuşacak, seni vururum' diye tehdit ettiği, sanık ...'un da ...'a hitaben 'Evden çık yoksa seni sinkaf ederim' diyerek hakarette bulunduğu ve sanık ...'un belinde bulunan ve ele geçirilemeyen silahı göstererek 'Bu gece silahlar konuşur' diyerek tehdit ettiği şeklinde gerçekleşen eylemde, mahkemece düzenlenen keşif tutanağında, suça konu evin duvarlarla çevrili avlusu olduğu, sadece bu avlunun giriş kapısının bulunmadığı belirtilmektedir. Söz konusu yer duvarla çevrili olup, bu yere girildiğinde huzur ve sükûnu bozacak nitelikte eklenti olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla sanık ... ve sanık ...'un, katılan ...'un evinin müştemilatına gelerek müştekiye evi tahliye etmesini söyledikleri ve aralarında çıkan tartışma sonrasında tehdit ve hakarette bulunmaktan ibaret eylemin konut dokunulmazlığını bozma suçunu oluşturduğun gözetilmemesi" isabetsizliğinden itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 04.12.2014 tarih ve 26655-35069 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; konut dokunulmazlığının ihlali suçunun yasal unsurları ile oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan ... 16.04.2010 havale tarihli dilekçesinde; köyde yirmi üç yıldan beri oturduğu evin kapı ve pencereleri sorunlu olduğundan, bunları köy halkından yardım almak suretiyle tamir ettirdiğini, sanıkların 14.04.2010 tarihinde geceleyin oturduğu eve gelerek sinkaflı sözlerle küfür edip silahlarını göstermek suretiyle kendisini öldürmekle tehdit ettiklerini, sanık ...'in ayrıca evi terk etmesini istediğini, yaşananlara kızı olan tanık Yeliz Çömlekçi’nin şahit olduğunu belirterek şikâyetçi olduğu,
Kovuşturma aşamasında 11.07.2010 tarihinde düzenlenen keşif zaptında; olayın, bir avlu içerisinde, etrafı taştan duvarla çevrili bir yerde gerçekleştiği, kapı büyüklüğünde bir girişinin bulunduğu, ancak buraya kapı yapılmadığı gözlemlerine yer verildiği,
Keşif sonrası düzenlenen 12.07.2010 tarihli bilirkişi raporuna göre; Tomarza ilçesi Sarımehmetli Mahallesi Yaşar Doğu Caddesi No.50 sayılı yerdeki evin mülkiyetinin sanık ...'e ait olduğu, suç tarihinde katılanın ikamet ettiği evin keşif gününde boş olduğu, evin cümle giriş yerinin caddeden ayrılan ara yerde bulunduğu, taş üzeri, ağaç direkli ve kâgir tabir edilen eski bir ev olduğu, cümle giriş yerinde kapısının bulunmadığı, girişten avluya ve soldaki merdivenlerden yukarı çıkılarak katılanın ikamet ettiği basit krokide gösterilen eve geçildiği, keşif gününde alt kısımdaki avlu içine bakan bütün odaların ağaç direklerinin yıkılmış ve ikamet olarak kullanılan evin pencerelerinin sökülmüş olduğu, ekte sunulan basit krokide belirtilen ve kapısı olmayan, takriben 80 cm genişliğindeki girişten başka konut alanına girişin olmadığı, avlunun konut müştemilatı içerisinde kaldığının belirtildiği,
Tomarza İlçe Emniyet Amirliğinin 29.04.2010 tarihli yazısına göre; sanık ...'a ait ruhsatlı tabanca kaydına rastlanmadığı, şahıs adına kayıtlı bir adet av tüfeğinin bulunduğu,
Kovuşturma aşamasında incelenmek üzere dosya arasına alınan Tomarza Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/4 sayılı dosyasına göre; sanıklardan Tevfik'in “Tespit isteyen” sıfatıyla, suç tarihinden iki gün önce 12.04.2010 tarihinde katılanın eşi olan..... ...... aleyhine, müşterek ortağı olduğu evde kiracı olarak bulunan.....'dan evi terk etmesini istemesine rağmen adı geçenin evin kapı ve pencerelerini söküp avlu duvarını yıkarak evi kullanılmaz hâle getirdiğinden bahisle tespit isteminde bulunduğu, talebin kabul edilerek 15.04.2010 tarihinde keşfe gidildiği, keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporuna göre taşınmazın zemin ve birinci kattan müteşekkil, avlulu, toprak damlı, 50-55 yıllık kâgir bir yapı olduğu, keşif günü itibarıyla kullanılmayan yıpranmış ve bakımsız bu yapının zemin katının hayvan barınağı olarak kullanıldığı, bölmelerde olması gereken kapıların mevcut olmadığı, birinci katta ev olarak kullanılan bölümde de pencere ve kapıların, gömme dolabın ve davacı tarafından var olduğu iddia edilen ahşap döşemelerin söküldüğü, avlu duvarı olarak da kullanılan avlu köşesindeki tuvaletin tavanının ve bir kısım duvarının yıkıldığı, yapılan hesaplamalar sonucu 1.975,59TL zararın bulunduğunun belirlendiği, tespite karşı katılan ve eşi.....'ın; kendilerine iftira atıldığını, tespitin yerinde olmadığını, davacı ile ilgisi olmayan bu yerde yirmi üç yıldan beri oturduklarını, meskenin oturulmaya müsati olmaması nedeniyle tutanakta belirtilen yerlerin kendileri tarafından sökülmüş gibi gösterildiğini, kapı ve pencereleri Zahide Ünal ve Mevlüt Adaca isimli şahıslardan aldıklarını, Hamdi Gülbaz ve Raşit Gündüz isimli şahısların ise bunları taktığını, davacının bir yıl önce tapuyu aldığını belirterek rapora itiraz ettikleri,
Anlaşılmıştır.
Katılan ... aşamalarda; oturduğu evin kapı ve pencerelerinin olmadığını, evi buralara branda çekerek kullandığını, Zahide Ünal ve Mevlüt Adaca adlı şahısların kendisine yardım etmek amacıyla kapı ve pencere verdiklerini, olay günü sanıkların evine gelerek aynı gün evi boşaltması gerektiğini söylediklerini, kendisinin de sanık ...’dan iki gün daha müsaade istediğini, bunun üzerine sanık ...’ın "Senin a…na koyacağım." şeklinde kendisine hakaret ederek, daha sonra belindeki silahı gösterip "Bu gece silahlar konuşacak, azdan az çoktan çok gidecek." dediğini, sanık ...’in de kendisine "A…na koyacağım" şeklinde hakarette bulunduğunu, müştemilatına girmelerine rağmen çıkmadıklarını, kızı Yeliz’in yaşananlara şahit olduğunu,
Tanık Yeliz Çömlekçi aşamalarda; ailesiyle birlikte Süleyman Özcan’ın evinde ikamet ettiklerini, evin sanıklara satıldığını, olay tarihinde sanıkların akşam ezanından sonra eve gelerek kendilerinden evden çıkmalarını istediklerini, annesi olan katılanın ise yeni aldıkları evin iki gün daha işi olduğunu söyleyerek birkaç gün daha müsaade etmelerini istediğini, bunun üzerine sanıkların hemen çıkmaları gerektiğini belirterek sanık ...’ın katılana sinkaflı küfür ettiğini, ceketinin altından silahını gösterip “Evden çıkmazsanız bu akşam silahlar konuşacak, azdan az çoktan çok gider.” dediğini, sanık ...'in de katılana sinkaflı küfür ettiğini, katılanın sanıklardan bahçeden çıkmalarını istediğini, ancak sanıkların çıkmadıklarını, polisi arayacaklarını söylemeleri üzerine çıkıp gittiklerini,
Tanık ... kovuşturma evresinde; olay günü sanıklarla birlikte katılanın evine gittiklerini, kapıyı açan katılanın kızından, babasını çağırmasını istediklerini, katılan ve eşi.....’ın geldiğini, kendilerine Nisan ayın kadar evden çıkmalarını, evde tadilat yapıldıktan sonra sanık ...’ın burada oturacağını söyleyerek sanıkların ayrıldıklarını belirtmesi üzerine, Yerel Mahkemece iddianamede suç tarihinin 14 Nisan olarak gösterilmesi
hususuyla, beyanı arasındaki çelişkinin nedeni sorulunca, olayı tam hatırlamadığını, tarihleri yanlış söylemiş olabileceğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... aşamalarda; daha önceden katılanın oturduğu evin yarı hissesinin kendisine ait olduğunu, 2009 yılının Haziran ayı civarında da diğer yarısını satın aldığını, bu evde oturmak istediği için katılan ve eşinden evinden çıkmalarını istediğini ancak bu kişilerin her defasında süre istediklerini, çıkmamak için ayak diretmeleri üzere eve gidip boşaltmalarını istediğini, iddia edildiği gibi hakaret ve tehditte bulunmadığını, eve girmediğini, hatta iftira edeceklerini bildiği için katılanın evine hiç yalnız gitmediğini, tanık Ahmet'in olay yerinde bulunduğunu,
Sanık ... aşamalarda; Süleyman Özcan’a ait evi satın aldıklarını, daha sonra içinde oturan katılana çıkması için 2009 yılının Ekim ayından itibaren süre verdiklerini, 1 Nisan 2010 tarihinde eve giderek katılan ve eşinden evden çıkmasını istediklerini, ancak katılanın 10 gün daha süre istediğini, en son, olay günü olan 14 Nisan’da tekrar eve gittiklerini, katılan evden çıkmayınca bu yaptığının adilik olduğunu, "Artık çık." dediğini, iddia edildiği gibi silah g