Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/1066
Karar No: 2018/373
Karar Tarihi: 25.09.2018
Ceza Genel Kurulu 2015/1066 E. , 2018/373 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 104-341
Sanık ... hakkında iki ayrı hırsızlık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eylemlerinin zincirleme şekilde hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 43/1, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.09.2014 tarihli ve 104-341 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine yerel mahkemece verilen 10.12.2014 tarihli ve 104-341 sayılı temyiz isteminin reddine dair ek karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Bu hükme yönelik Adalet Bakanlığının 18.03.2015 tarihli ve 19143 sayılı kanun yararına bozma talebi ve bu talep üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30.03.2015 tarihli ve 105632 sayılı ihbarnamede;
"5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 168/1. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerine göre, kovuşturma başlamadan önce mağdurun zararının giderilmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarının indirilmesi, 2. fıkra uyarınca da etkin pişmanlığın kovuşturma başlandıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi hâlinde ise, verilecek cezanın yarısına kadarının indirilmesi gerektiği nazara alındığında, somut olayda sanığın kovuşturma başlamadan önce mağdurun zararını gidermiş olması karşısında, anılan maddenin 1. fıkrası gereğince cezanın üçte ikisine kadarının indirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde fazla ceza tayin olunmasında isabet görülmediği" gerekçesiyle hükmün kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 23.06.2015 tarih ve 10792-11622 sayı ile;
"Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan sanık ... .... hakkında Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.09.2014 tarih ve 2014/104 esas, 2014/341 karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince bozulmasına, bozma uygulamaya yönelik olduğundan aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince, hüküm fıkrasının 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b maddesi gereğince 2 yıl hapis ve aynı Kanun’un 43/1 maddesi gereğince 1/3 oranında artırım yapılarak 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılması ile ilgili hüküm fıkrasından sonra gelmek üzere, tayin olunan hapis cezasının 'TCK'nın 168/1 maddesi gereğince soruşturma aşamasında gerçekleşen zararın tazmin edilmesi hususu nazara alınarak takdiren 2/3 indirim yapılarak 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına' cümlesinin eklenmesine, karardaki diğer hususların aynen yerinde bırakılmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.09.2015 tarih ve 307636 sayı ile;
"Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 23.06.2015 tarih ve 2015/10792 esas - 2015/11622 karar sayılı ilamı ile; sanık hakkındaki hüküm kanun yararına bozulmuş ve hükmedilen 2 yıl 8 ay hapis cezasının, TCK'nın 168/1. maddesinin tatbik edilmesi suretiyle 10 ay 20 güne indirilmesine karar verilmiştir.
Suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında kasıtlı suçtan mahkûmiyet hükmünün bulunmadığı anlaşılmıştır.
Suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre 5271 sayılı CMK’nın 231/5-14. madde ve fıkraları uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenle;
Sanık ... ....'in savunmanı Avukat ...'ın itiraz nedeni yerinde görüldüğünden itirazımızın kabulü ile;
Yüksek Dairenizin 23.06.2015 tarih ve 2015/10792 esas - 2015/11622 karar sayılı ilamının kaldırılarak; mahalli mahkemenin hükmünün TCK'nın 168/1. maddesinin uygulanması yönünden ve bozma nedeni gözetilerek, sanık hakkında CMK’nın 231/5-14. madde ve fıkraları uyarınca hukuki durumunun değerlendirilmesi zorunluluğundan bozulması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 20.10.2015 tarih ve 13965-16026 sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kanun yararına bozma nedeninin sanık hakkında bir yıldan az hapis cezası verilmesini gerektirmesi, bu durumda hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlar ve erteleme hükümlerinin uygulanma ihtimalinin ortaya çıkması hâlinde, Özel Dairece kanun yararına bozma ile yetinilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ... hakkında iki ayrı hırsızlık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın eylemlerinin zincirleme şekilde hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilerek Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesince TCK'nın 142/1-b, 43/1, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği,
Sanığın kovuşturma aşamasında yapılan sorgusunda, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini kabul ettiği,
Gerekçeli kararda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlar ve erteleme yönünden bir değerlendirme yapılmadığı,
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, sanığın bir haftalık kanuni süreden sonra yaptığı temyiz talebinin reddine dair Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen ek kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Hükme karşı Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebine istinaden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ile gönderilen dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince;
“...Talebin kabulü ile hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre CMK'nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca hüküm fıkrasına 'TCK'nın 168/1. maddesi gereğince takdiren 2/3 oranında indirim yapılarak sanığın 10 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına' cümlesinin eklenmesine, karardaki diğer hususların aynen bırakılmasına” karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ise; “Özel Dairece indirilen sonuç cezanın 2 yılın altına düşmesi nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip verilmeyeceğinin takdirinde zorunluluk bulunduğu, bu nedenle CMK'nın 231. maddesi de gözetilerek hükmün bozulması gerektiği” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurduğu,
Sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde, suç tarihi itibarıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve ertelemeye engel sabıkasının bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle "kanun yararına bozma" kanun yolu, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri konularının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Öğretide “olağanüstü temyiz" denilen, 5320 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 1412 sayılı CMUK'da ise “yazılı emir” olarak adlandırılan bu olağanüstü kanun yolu, 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde “kanun yararına bozma” olarak yeniden düzenlenmiştir.
CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması talebini, kanuni nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması talebini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi hâlinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir.
Böylece ülke genelinde uygulama birliği sağlanacak, hâkim ya da mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve kişiler açısından hukuk yararına giderilmiş olacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrıma tabi tutularak maddenin dördüncü fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Buna göre bozma nedenleri;
CMK'nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu hâlde, yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar da bulunmadığından verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne ya da savunma hakkını kısıtlama veya kaldırma sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması durumunda, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu hâlde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulması hâlinde ise, aynı fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, yeniden yargılama yapılması yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
Aynı kanun maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi hâlinde cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi hâlinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu hâlde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının, ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılamayacağı, hangi hâllerde Yargıtayın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, CMK’nın 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulam