Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/2
Karar No: 2010/68
Karar Tarihi: 30.03.2010
Ceza Genel Kurulu 2010/8-2 E. , 2010/68 K.
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2009/190643
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : MUT Asliye Ceza
Günü : 26.02.2008
Sayısı : 46-191
Sanıkların üzerlerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu idari görevi ifa sırasında işlediklerinden bahisle 4483 sayılı Yasa hükümleri uyarınca soruşturma izni talep edilmesi üzerine, Mut Kaymakamlığının 28.01.2008 gün ve 2008/3 sayılı kararı ile sanıklar hakkında soruşturma izni verilmemesi sonucunda yargılama şartının gerçekleşmediğinden bahisle sanıklar hakkında açılan kamu davasının ayrı ayrı düşürülmesine ilişkin, Mut Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2008 gün ve 46-191 sayılı hükme yönelik olarak Adalet Bakanlığı tarafından “sanıkların üzerlerine atılı eylemin adli görevin yerine getirilmesine ilişkin olup soruşturma iznine tabi olmaması karşısında, mahkemece yargılamaya devam olunarak sanıkların hukuki durumlarının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, soruşturma izni verilmemesine karar verildiği ve yargılama şartının mevcut olmadığından bahisle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir” gerekçesiyle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.11.2009 gün ve 13218-13561 sayı ile;
“Oluşa, tüm dosya içeriğine ve soruşturma evrakına göre, sanıkların Mut Devlet Hastanesi Başhekimi olan mağduru alarak karakola götürmeleri ve orada bir süre tutmaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin adli görevlerinin ifası sırasında işlendiği anlaşılmakla, sanıklar hakkında genel hükümler gereğince açılan kamu davası nedeniyle yargılamaya devamla hüküm tesisi gerekirken, idari görev kabulü ile 4483 sayılı Yasa gereğince soruşturma izni verilmemesi ve yargılama şartı mevcut olmadığından bahisle CMK.nun 223/8. madde ve fıkrası uyarınca davanın düşürülmesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 31.07.2009 gün ve 42909 sayılı kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C.Başsavcılığının ihbarname içeriği bu nedenle yerinde görülmekle Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 26.02.2008 gün ve 2008/46 esas, 2008/191 sayılı kararının CMK.nun 309/4-a madde ve fıkrası gereğince bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 30.12.2009 gün ve 190643 sayı ile;
“Mahkemelerce verilen mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve davanın düşmesi kararları, hükümdür (5271 sayılı CMK’nun 223/1 md.). Ayrıca, adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları kanun yolu bakımından hüküm sayılmıştır (5271 sayılı CMK’nun 223/1 md.).
Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir ( CMK. m. 223/8).
Bir karar veya hükmün yasa yararına bozulmasının, ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemede yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılmayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Maddede, yasa yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, ‘karar’ veya ‘hüküm’ ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine ilişkin hükümler uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümlerdir. 03.06.1936 gün ve 9-11 sayılı içtihadı Birleştirme Kararında da; zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme nedenlerinden birine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının da davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardan olduğu belirtilmiştir.
Kanun yararına bozma istemi, davanın esasını çözüp de mahkumiyet dışında kalan hükümlere ilişkin ise, aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılama yapmayı gerektirmez (5271 sayılı CMK.nun 309/4-c). Maddede, mahkûmiyet hükmünün yasa yararına bozulmasının sonuçları ve bozma sonrası yapılacak uygulamalar bozma nedenine göre farklı düzenlendiği halde (m.309/4-b,d), mahkûmiyet hükmü dışındaki davanın esasını çözen kararların bozulmasının sonuçları açısından bozma nedenine göre bir ayrım yapılmamıştır (m.309/4-b,d). Mahkûmiyet hükmü dışında kalan davanın esasını çözen hükümlerin hangi nedenle olursa olsun yasa yararına bozulması, aleyhe etki etmeyecek ve yeniden yargılama yapılmayacaktır. Bu hükümlerin yasa yararına bozulmasının aleyhe sonuç doğurmayacağı ve yeniden yargılama yapılmayacağı yasa hükmüdür. Ancak, uygulamada tereddüde ve yanlışlıklara yol açmamak için Yargıtay'ın bu tür hükmün bozulmasına karar verirken, hükmün 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi