Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/43
Karar No: 2009/56
Karar Tarihi: 10.03.2009
Ceza Genel Kurulu 2009/2-43 E., 2009/56 K. TEMYİZ SINIRI TEMYİZ TALEBİNİN REDDİ
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 50 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 52 ] 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 223 ] 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 305 ] 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 317 ]
"İçtihat Metni"
Sanığın hırsızlık suçundan, 5237 sayılı TCY'nin 142/1-f ve 168/1. maddeleri uyarınca 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
TCY'nin 50/1. maddesi gereğince sanık hakkındaki kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine,
TCY'nin 52. maddesi gereğince adli para cezasının 10 tam gün olarak belirlenmesine,
Adli para cezasının bir günlüğü takdiren 20 YTL'den paraya çevrilerek sanığın sonuç olarak 200 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin (Ankara Yirmiüçüncü Asliye Ceza Mahkemesi)'nce verilen 14.06.2006 gün ve 197-547 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay İkinci Ceza Dairesi'nce 26.12.2008 gün ve 19174-23181 sayı ile;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 142/1-f ve 168/1. maddeleri uyarınca hükmolunan 8 ay hapis cezasının aynı Kanun'un 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 20,00 YTL'den adli para cezasına çevrilmesi gerekirken, 8 ay hapis cezasının 10 tam gün adli para cezası olarak belirlenip, daha sonra 20,00 YTL'den hesaplanarak yasal düzenlemelere açıkça aykırı olarak kurulduğu anlaşılan hükmün, bu nedenle temyiz edilebilir bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede,
Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak,
1-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 142/1-f ve 168/1. maddeleri uyarınca hükmolunan 8 ay hapis cezasının aynı Kanun'un 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 20,00 YTL'den adli para cezasına çevrilmesi gerekirken, 8 ay hapis cezasının 10 tam gün adli para cezası olarak belirlenip, daha sonra 20,00 YTL'den hesaplanması,
2-Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa'nın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CYY'nin 231. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, isabetsizliğinden;
Daire Üyesi Haydar Erol'un, kesin nitelikteki hükümlerin ancak kesinlik sınırını aşacak şekilde suç niteliğine yönelik temyiz istemi üzerine, bununla sınırlı olarak incelenebileceği, hükümde açık hukuka aykırılık bulunmasının kesin olan hükme temyiz edilebilirlik niteliği kazandıramayacağı, hükümdeki hukuka aykırılığın yasa yararına bozma yoluyla giderilmesinin mümkün olduğu gerekçeleriyle temyiz isteminin reddi gerektiği yönündeki karşı oyu ile ve oyçokluğuyla 1412 sayılı CYUY'nin 326/son maddesi uyarınca aleyhe bozma yasağı gözetilerek bozma kararı verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı'nca 16.02.2009 gün ve 179664 sayı ile;
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 305. maddesinin 1. fıkra 1. bendi gereğince "ikimi/yar liraya kadar para cezalarına (ikimilyar dahil) dair olan hükümler temyiz olunamaz". Sanık hakkındaki hüküm 200 YTL adli para cezası olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50. maddesinin 5. fıkrasındaki "Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir" hükmü karşısında kanun yolu başvurusu bakımından sonuç cezanın dikkate alınması gerekir. Kaldı ki suç vasfına ilişkin bir temyiz bulunmayıp, eylemin başka bir suça dönüşmesi olasılığı da söz konusu değildir.
Ceza Genel Kurulumuzun 13.05.2008 tarihli ve 2008/8-64 esas 2008/107 sayılı kararında da "647 sayılı Yasa'nın yürürlükte bulunduğu dönemde işlenen suçlar yönünden 647 sayılı Yasa'nın 4. maddesi uygulanmak suretiyle kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezalarının, anılan maddenin 4. fıkrasındaki: wBu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez." hükmü uyarınca, miktarına bakılmaksızın temyizi olanaklı ise de, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya veya maddede yazılı tedbirlere çevrilmesi yönünde 647 sayılı Yasa'nın 4. maddesindeki ilkelere benzer şekilde yer veren 5237 sayılı TCY'nin 50. maddesinde, "Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir" hükmüne yer verilmesine karşın, "bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, 5237 sayılı Yasa'nın 50. maddesi uyarınca gerek kısa sureli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen 2 milyar lira (2000 YTL)'yi aşmayan adli para cezalarına ilişkin hükümlerin temyiz yeteneği bulunmamaktadır" sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca, hükmün Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 305. maddesi gereğince temyiz yoluyla incelenemeyeceği kabul edildiğinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna başvurularak hükümdeki hukuki hatanın düzeltilmesi mümkündür. Yine, İkinci Ceza Dairesi'nin söz konusu hükmü Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 326/son maddesinde düzenlenen aleyhe bozma yasağını gözeterek bozduğu, olağanüstü kanun yoluna başvurulduğunda da aynı sonuca ulaşılabileceği dikkate alındığında, ulaşılacak sonuçlar itibariyle de hükmün temyiz yoluyla incelemesinde hiçbir hukuki yarar görülmemiştir, gerekçeleri ile itiraz yasa-yoluna başvurularak, Yargıtay İkinci Ceza Dairesi'nin 26.12.2008 gün ve 19174-23181 sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve sanık müdafiinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında yanılgılı uygulama sonucu 5237 sayılı Yasa'nın 142/1-f, 168/1 ve 50. maddeleri uyarınca hükmolunan 200 YTL adli para cezasının temyizinin olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5320 sayılı Yasa'nın 8. maddesi uyarınca halen uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı Yasa'nın 305. maddesi uyarınca, ceza mahkemesince verilen hükümler temyiz yasayoluna tabidir.
Hükümler ise, 5271 sayılı Yasa'nın 223. maddesinde;
a)Beraat,
b)Ceza verilmesine yer olmadığı,
c)Mahkumiyet,
d)Güvenlik tedbirine hükmedilmesi,
e)Davanın reddi,
f Davanın düşmesi,
g) Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı,
Şeklinde belirtilmiştir.
1412 sayılı Yasa'nın 305. maddesi uyannca, yukarıda sayılan hükümlerden birinin verildiği ahvalde, kural olarak bu kararlara başvurulabilecek olağan yasa yolu temyizdir.
Ancak yasa koyucu hüküm olmasına karşın bir kısım kararların kesin olduğunu belirtmek suretiyle bu hükümlere karşı temyiz yasayoluna başvurulamayacağını, yalnızca kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceğini yine aynı maddede belirtmiş ve bunları da;
1-İkimilyar liraya kadar (ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler,
2-Yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3-Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,
Olarak sınırlandırmıştır.
Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, ikimilyar liraya kadar (ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan mahkumiyet hükümleri ile yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri ve yasalarda kesin olduğu belirtilen hükümler kesin olup, temyiz yeteneği bulunmamaktadır.
Hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulması esas, hükmün kesin olması ise istisnayı oluşturmaktadır.
Bir kısım hükümlerle ilgili olarak yasayollarına başvurulması olanağının sınırlandırılması, iç hukukta olduğu kadar uluslararası sözleşmelere de konu olmuş, konuyla ilgili olarak; İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesine Ek 7 Nolu Protokol'ün, "Cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı" başlıklı, 2. maddesinde;
1.Bir mahkeme tarafından cezai bir suçtan mahkum edilen her kişi, mahkumiyet ya da ceza hükmünü daha yüksek bir mahkemeye yeniden inceletme hakkına haiz olacaktır. Bu hakkın kullanılması, kullanabilme gerekçeleri de dahil olmak üzere, yasayla düzenlenir.
2. Bu hakkın kullanılması, yasada düzenlenmiş haliyle önem derecesi düşük suçlar bakımından ya da ilgilinin birinci derece mahkemesi olarak en yüksek mahkemede yargılandığı veya beraatlnl müteakip bunun temyiz edilmesi üzerine verilen mahkumiyet hallerinde istisnaya tabi tutulabilir" hükmüne yer verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti tarafından 14.03.1985 tarihinde imzalanan bu ek protokol, TBMM tarafından henüz onaylanmaması nedeniyle Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca yasa hükmü niteliğini kazanmamış ise de, konu ile ilgili açıklamalarda bulunan, Kunter-Yenisey; "Sözleşmeye aykırı düşmemeğe çalışmak için 7 numaralı Protokolün yürürlüğe girmesini yani kanun hükmünde sayılmasını beklemeğe ihtiyaç yoktur. Kaldı ki bu protokol şimdiden Anayasamızın hukuk diye adlandırdığı "hukukun genel prensipleri" olarak "yazılı olmayan hukuk"u oluşturmakta ve mahkemelerimiz, kanuna olduğu kadar hukuka da uygun karar vermek mecburiyetindedirJer"görüşlerini serd ettikten sonra protokolün bu hükmü de nazara alınmak suretiyle, kesinlik için aranan ölçütleri;
"a) Suç hürriyeti bağlayıcı ceza gerektirmemen veya gerektirmiyor sayılmalıdır.
b)Ödenmeyen para cezası hapse çevrilememelidir.
c)Öngörülmüş olan para cezası da belirlenmiş sınırı aşmamalıdır" şeklinde açıklamışlardır. (Ceza Muhakemesi Hukuku, İkinci Kitap, 12. Bası, sh. 1157 vd.)
O halde CYUY'nin 305. maddesinin 1. fıkrasındaki kesinlik sınırını, maddede belirtilen kesinlik sınırları içinde kalmak koşuluyla, başkaca hiçbir hak kısıtlaması sonucunu doğurmayan, para cezasına ilişkin veya para cezası öngörülmüş hükümlerle sınırlı olarak yorumlamak yasanın ruhuna ve uluslararası sözleşmelerle getirilen ilkelere daha uygun bir çözüm olacaktır.
Nitekim konu birçok yargı kararına da intikal etmiş olup;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun; 27.12.2005 gün ve 121/171, 29.11.2005 gün ve 123/151 sayılı kararlarında; 1412 sayılı 305. maddesi uyarınca ikimilyar liraya kadar para cezasına dair mahkumiyet hükümlerinin kesin olduğu, kesin nitelikteki hükümlerin ancak kesinlik sınırını asar nitelikle yaptırım içermek koşuluyla suc vasfına yönelik temyiz üzerine bu hususla sınırlı biçimde temyiz incelemesine konu olabilecekleri,
13.05.2008 gün ve 64/107 sayılı kararda; ikimilyar liraya kadar (iki-milyar dahil) para cezalarına dair olan mahkumiyet hükümleri ile yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlar