Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/6-256
Karar No: 2009/79
Karar Tarihi: 31.03.2009
(765 S. K. m. 102, 104, 59, 456) (647 S. K. m. 4) (5237 S. K. m. 7, 53, 62, 63, 149) (5252 S. K. m. 9)
Dava: Yağma suçundan sanık A.E.O.'ın beraatine, kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCY.'nın 456/4, 59 ve 647 sayılı Yasa'nın 4. maddeleri uyarınca sonuç olarak 474.552.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 24.02.2003 gün ve 281-23 sayılı hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce 15.11.2006 gün ve 5205-11407 sayı ile;
1- 17.10.2001 günlü iddianame içeriği, aşamalarda değişiklik göstermeyen tanık E.Ç. ile katılanın anlatımları karşısında; sanığın, suç tarihinden yaklaşık 1 ay önce boşandığı eşinin muayenehanesine giderek, onu 7 gün iş ve güçten geri kalacak biçimde yaralayıp, çantasının içerisindeki 1100 Mark ve 400 milyon lirayı alması, üst aramasında suça konu paraların üzerinde ele geçmesi biçiminde gerçekleşen eylemde, sanığın yağma suçundan hükümlülüğü yerine, üstünlük tanınma nedenleri de açıklanmayan tanık A.E.'un açıklamalarına dayanılarak, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCY.'nın 495/1, 59/2. maddelerine göre; hükümden sonra 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY.'nın aynı suça uyan 149/1-d, 62/1. maddelerinde öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın türü, alt ve üst sınırları bakımından anılan Yasa'nın 7/2, 5252 sayılı Yasa'nın 9/3. maddeleri ışığında sanık yararına olması ve 5237 sayılı Yasa hükümleri uyarınca değerlendirme ve uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması... isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan yerel mahkeme 08.10.2007 gün ve 99-612 sayı ile, sanığın 5237 sayılı TCY.'nın 149/1-d, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Sanık müdafiinin temyizi üzerine bu hükümde dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce 19.02.2008 gün ve 579-1682 sayı ile;
1- Sanığın olayın başından beri hiç değişmeyen savunmasında, olay günü sabah saatlerinde, Bahar Döviz Bürosu'ndan 1150 DM aldıktan sonra kardeşi A.O.'ı evinden aldığını açıklaması ve dosyada bulunan 08.09.2001 günlü döviz alımına ilişkin belge ile bunu doğrulayan tanık H.Y.'ın 08.10.2007 günlü oturumdaki anlatımları, tutanak imzacısı A.A.'un yine aynı günlü oturumdaki açıklamaları ile katılan Ü.K.'un sanığın büro anahtarı, para, telefon defteri ve bazı resmi yazıları yağmaladığını ileri sürmesine karşın, sanığın üstünde anahtar ve belgelerin elde edilememesi ile sanık ve yakınan arasında gerçekleşen olaydan sonra sanığın işyerini terk etmeyip, uzun sayılabilecek bir süre kalması gözetilerek, Dairemiz bozma kararından sonra bazı kanıtların da yeni elde edilmiş olduğu halde, hükmün gerekçesinde bu hususlar irdelenip tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilmeden, yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- Katılan ve tanık E.Ç.'ın anlatımlarında sözü edilen, olay sırasında sanığın, katılan ve sanığın kızı Y.S. ile birlikte gittiği işyerinde çalışan ve kolluğa olayı bildirdiği belirtilen E.C.'ın bu konudaki bilgisine başvurulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması... isabetsizliğinden bozulmuştur.
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 29.05.2008 gün ve 27-154 sayı ile;
...Katılan Ü. K.'un ilk yargılama sırasında verdiği 30.01.2002 tarihli ifade mantıklı ve oluşa uygundur. Bu ifadede cep telefonunun klozete atıldığının sonradan fark edildiği, telefon fihrist defteri ve anahtarın sanık tarafından alındığı muhtemelen daha sonra çağrıldığı kardeşine verildiği ayrıntısıyla yer almıştır. Buna rağmen 19.02.2008 tarihli bozma ilamında sanığın üzerinde anahtar ve belgelerin elde edilememesinin bozma nedeni yapılması dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Yine sanığın katılanı kendince cezalandırma amacı taşıdığı, bu nedenle cebir-şiddet uygulayarak para ve dövizi aldıktan sonra işyerinde bir süre kalmasının suçun oluşumuna etki etmediği, yağma suçlarının malın zorla alınmasından hemen sonra tamamlandığı, daha sonraki davranışların suçun tamamlanmış haline hiçbir etkisinin bulunmadığı saptanmıştır...
Sanığın kendi beyanı ile döviz bürosu belgesine kendi el yazısı ile ekleme yaptığı, burada lehe delil oluşturma çabasının ortaya çıktığı görülmektedir...
H. Y.'ın 6 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra İstanbul'un işlek bir semtinde, çok yoğun döviz alım satımına rağmen sanığı, döviz satış gününü ve dövizin tam miktarını hatırlaması kesinlikle hayatın olağan akışına aykırı olup, bu kişinin savunmayı desteklemek amacıyla temin edildiğini ortaya koymaktadır. Sanığın tutuklanması ve mahkumiyeti yönündeki bozma ilamına uyulması anına kadar bu kişiden söz edilmemesi dikkat çekicidir.
A.A. adlı tanık olay tarihinde jandarma görevlisi sıfatı taşımaktadır. Mahkememizin çağırmamasına ve İzmir'de görev yaptığını belirtmesine rağmen bu kişinin sanık yakınları tarafından 6 yıl sonra bulunup mahkemeye getirilmesi tamamen oluşa aykırı ve yanlı ifadeler vermesi, 08.10.2007 tarihli oturumda belirttiği hususların kamu görevlisi sıfatıyla düzenlediği ilk tutanaklarda yer almaması, temin ve dinletilme biçimi, 6 yıl sonra sık sık böyle olaylarla karşılaşmasına rağmen çok fazla ayrıntıyı hatırlaması ve genellikle tutanaklara atıf ile yetinen kolluk güçlerinin yerleşik davranış biçimi dışında tavırlar sergilemesi beyanının hiçbir şekilde itibara değer olmadığını ortaya koymaktadır... şeklindeki gerekçeyle direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığı'nın onama istemli 19.11.2008 gün ve 204378 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulu'nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın yağma suçundan cezalandırılmasına karar verilen yargılama konusu olayda Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın atılı yağma suçunu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Olay tarihinden önce evli olan sanık ve katılan Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.08.2001 gün ve 1035-869 sayılı ilamı ile boşanmış, evliliklerinden olan Y.S.İ. çocuklarının velayeti katılan anneye bırakılarak ilamda belirlenen zamanlarda sanık ile kişisel ilişki kurmasına karar verilmiştir.
Olaydan sonra jandarma görevlilerince düzenlenen olay yeri görgü ve tespit tutanağında; saat 15.00 sıralarında olayın ihbar edildiği, olay yerine gelindiğinde katılan Ü.O.'a ait diş hekimi muayenehanesinde meydana gelen tartışma ve kavgada Ü.O.'ın sol kaşının açıldığı ve sağ gözünün morardığı, muayene odasının sanık tarafından dağıtıldığı ve telefonun kırıldığı, masa üzerinde bulunan malzemenin oda içerisine dağıtıldığı, sanığın elbisesinin yırtıldığı ve değişik yerlerinin çizildiği, katılanın beyanına göre çantasında bulunan 400.000.000TL ile 1100 Mark ve telefon defterinin sanık tarafından zorla alındığı belirtilmektedir.
08.09.2001 tarihli üst arama tutanağında, sanıktan toplam 575.550.000 TL, 1150 Mark ve 20 Dolar para ele geçtiği belirtilmiş, ancak bu paraların sanığın üzerinde mi yoksa çantasında mı bulunduğu hususu açıklanmamıştır. Ele geçen bu paralardan 1100 Mark ve 400.000.000 TL katılana teslim edilmiştir.
Soruşturma aşamasında, C. Savcılığına sunulan bilgisayar çıktısı şeklindeki döviz alım belges