Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2004/4-159
Karar No: 2004/166
Karar Tarihi: 21.09.2004
(765 S. K. m. 240) (Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük m. 11, 12, 13, 14, 15, 16, 156)
Dava: Görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan sanık Haydar Yıldız'ın beraatına ilişkin Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesince 05.02.2002 gün ve 293-23 sayı ile verilen hükmün o yer C. Savcıları tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 17.12.2003 gün ve 27-12755 sayı ile;
Cezaevi müdürü olan sanığın, içeri sokulmak istenirken ele geçirilen uyuşturucunun ham maddesi olduğundan kuşkulanılan bitkiyi, laboratuarda analizi yaptırılmadan, buyruk vererek imha ettirdiği kabul edilmesi karşısında, TCY.nın 240/1. maddesinde öngörülen görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunun oluştuğu gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle beraat hükmü kurulması isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 06.05.2004 gün ve 106-254 sayı ile;
Sanık Haydar Yıldız hakkında yakalanan uyuşturucu madde hakkında işlem yapmamak sure-tiyle görevi kötüye kullanmaktan TCK.nun 240. maddesi gereğince cezalandırılması istenilmiş ise de sanığın savunması tanıkların beyanları ve olayla bağlantılı cezaevi görevlileri olan Bektaş Efe, Nedim Demirok, Mehmet İnan, Kemal Volga, Mahmut Kibar ve hükümlü Ali Okumuş, Mehmet Özder, Osman Özder hakkında düzenlenen takipsizlik kararları birlikte değerlendirildiğinde, cezaevine sokulmaya çalışılan adına uyuşturucu madde denilen fakat niteliği ve vasfı belirlenemeyen bitkinin imha edilmesine ilişkin beyanlar ve imha edilmesi ile bu bitkinin uyuşturucu vasfında olup olamayacağının belirlenemeyeceği konu hakkında laboratuar incelemesinin yapılmadığı, beyanlara göre hint keneviri olabileceği, bunun da sabit olmadığı, takipsizlik kararı verilen memurlar ile sanık arasındaki bir takım cezaevinde meydana gelen olaylar nedeniyle sanık ile ilgili beyanda bulundukları ancak takipsizlik kararı verilen hükümlü ve memurlarında bu olayda birlikte oldukları eylemin ayrı değerlendirilemeyeceği bir kişi hakkında dava açılması ile bu kişinin bu sorumluluklarının başka türlü değerlendirilerek sadece sanığın bulunduğunun beyan etmenin hukukun temel ilkelerine uymadığı olayların değerlendirilmesinde uyuşturucu olup olmadığının belirlenmediği, bir bitkinin imhasının değerlendirmesinin yapılması gerektiği bu konunun görevi kötüye kullanmak olarak nitelenmesinde sanığın savunması gözönüne alındığında suç kastının bulunmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da o yer C. Savcıları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istekli 05.07.2004 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan beraatına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, yüklenen suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Niğde Tarım Açık Cezaevi Müdürü Haydar Yıldız'ın, Karadenizli olup Karadenizli hükümlülere ayrıcalık tanıyarak yasaya aykırı davranışlarda bulunduğu iddiaları ile ilgili yapılan soruşturma sırasında, bir hükümlüye gelen paketten çıkan ve uyuşturucu olduğu iddia edilen maddenin adı geçenin bilgisi dahilinde imha edilerek, yasal işlem yapılmadığının belirlenmesi üzerine bu konuda resen yürütülen soruşturma sonucunda hakkında görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Sanık, C.Savcısı tarafından alınan ifadesinde; Niğde Tarım Açık Cezaevi Müdürü olarak görev yaptığını, İkinci Müdürler Bektaş Efe ve Ahmet Çakmak ile oturdukları sırada başgardiyan Mehmet İnan'ın gelip, Müdürüm Ali Okumuş ve Metin Özder adlı şahıslara gelen ziyaretçinin verdiği paketten ot çıkmış diye haber verdiğini, çıkan otun ne olduğunu sorduğunda ise otun ne olduğunu bilemediğini, kenevir olabileceğini söylemesi üzerine tutanak tutup idareye intikal ettirmelerini belirttiğini, odadan ayrılan başgardiyanın 15 dakika sonra yine gelip hükümlüler ile görüştüğünü, bu olaydan dolayı işlem yapılacağı korkusuyla yalvarmaya başladıklarını, her ikisinin de az bir süre sonra tahliye olacaklarını, mümkünse işlem yapılmaması konusunda talepte bulunduklarını, bu konuda görüşmek istediklerini söylediğini, çağırıp konuştuğu hükümlülerden Metin Özder'in yaklaşık bir hafta, diğerinin de 15 gün sonra tahliye olacaklarını, durumu sorduğunda her iki hükümlünün de durumdan haberdar olmadıklarını, paketin Metin Özder adına gelmekle beraber aslında Ali Okumuş'a gönderildiğini, onun Niğde'de kimsesi olmadığı için Metin Özder adına geldiğini, onun oğlunun da iyilik olsun diye paketi getirdiğini belirttiklerini, Ali Okumuş'un da gelen ottan haberi olmadığını, birilerinin şaka yapmış olabileceğini söylediğini, otun ne olduğu konusunda araştırma yapılacağını belirterek başgardiyanı tutanak tutulması için gönderdiğini, ancak beklemesine rağmen tutanak gelmeyince ikinci müdür Bektaş ile başgardiyan Mehmet İnan'ın adı geçen hükümlüleri affedelim dediklerini ve söz konusu otu da imha ettiklerini, başgardiyan Mehmet İnan'ın aleyhine verdiği beyanları kabul etmediğini, kendisini sorumluluktan kurtarmak için bu şekilde beyanda bulunduğunu, zaten tutanağı da adı geçen başgardiyanın düzenleyerek idareye intikal ettirmesi gerektiğini, her ne kadar tutanak tutulmasa da sorun şifahen kendisine bildirildiğinden durumu C. Savcılığına ihbar etmesi gerektiği düşünülse de esrar olduğu söylenen maddenin kendisine getirilmediğini ve en sonunda da imha edildiğinin söylendiğini, o aşamadan sonra tutanak tutmaya lüzum olmadığını düşündüğünü, hükümlüleri korumak gibi bir gayretle veya kasıtlı bir davranışta bulunmadığını beyan etmiş, duruşmada da benzer şekilde anlatımda bulunarak, olay kendisine bildirilip işlem yapılması konusunda talimat verdikten sonra infaz savcısının cezaevine geldiğini, bu arada söz konusu otun imha edildiğini öğrendiğinden suça konu herhangi bir şey kalmadığı için konuyu infaz savcısına bildirmediğini söylemiştir.
Tanık Mehmet İnan C. Savcısı tarafından alınan ifadesinde; infaz koruma başmemuru olarak görev yaptığını, 8-9 ay önce nizamiye kısmında bulunan başgardiyan Kemal Volga ve diğer memurların, Ali adlı Samsun'lu bir hükümlüye gelen paketi açtıklarında içinden fanila, ayakkabı ve dişi hint keneviri denilen esrar maddesi, yani ot çıkınca müdüriyete teslim etmiş olduklarını, infaz baş memurluğunda oturduğu sırada müdürlerin kendisini çağırdıklarını, sanık müdür Haydar Yıldız ile ikinci müdürler Bektaş Efe ve Ahmet Çakmak'ın, söz konusu maddeyi inceleyip kendisine de sorduklarını, kendir otu olduğunu söylediğini, bu olayla ilgili tutanak tutulmadığını ve kendisinden götürüp imha etmesini istediklerini, esrar olmasından şüphelendiklerini ancak tam esrar maddesi olup olmadığını anlamadıklarını, söz konusu maddeyi getiren kişiyi görmediğini beyan etmiştir.
Duruşmada da benzer şekilde anlatımda bulunmakla beraber, ayrıca sanık müdürün odasına gittiğinde ikinci müdürler ile birlikte infaz memuru Nedim Demirok, İdare amiri Alper ve nizamiyede nöbetçi memur Mahmut Kibar'ın da orada olduklarını, gösterilen bir avuç kadar otun ne olduğunu tam olarak bilemediğini, benzer bir otun kavrulup yendiğini ve daha önce bir olayda işlem yapıldığı halde dava açılmadığını sanık müdüre söylediğini, onun da bu otu ne siz gördünüz ne ben gördüm, imha edin, diğer eşyaları hükümlüye verin dediğini, otun imha edilerek kolideki diğer eşyaların da hükümlüye teslim edildiğini, Ali Okumuş adlı hükümlünün de müdür sorduğunda bir şeyden haberi olmadığını belirttiğini söylemiştir.
Tanık Kemal Volga C. Savcılığında, infaz koruma başmemuru olduğunu, nizamiyede gündüz görevinde olduğu sırada Ali Okumuş adlı Samsun'lu bir hükümlüye bir paket getirdiklerini,