Yargıtay Ceza Genel Kurulu 1987/600 Esas 1987/245 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1987/600
Karar No: 1987/245
Karar Tarihi: 04.05.1987

(765 S. K. m. 45, 209, 212, 240)

Dava: Uşak kadastro müdürlüğünde Posta Tapu Memuru olması nedeniyle "Işık Mahallesi tahdit postasında, bu mahalledeki taşınmazları hukuki ve fenni durumlarının belirlenmesi için kadastro çalışmalarını yürütmekle görevli" olan sanık Necmettik Peksak, işçi olarak çalıştığı Almanya'dan izinli olarak gelen ve noter senedi ile satın aldığı Işık Mahallesindeki evinin kadastro tespit işlemleri için kendisine başvuran müşteki Ali Osman Çiçek'e "işin zor ve karışık olduğunu, veraset ilamı çıkartılması gerektiğini" söyleyip, bu konuda yardımcı olması halinde işin uzamayacağından bahisle kadastro tespitlerinde görevlendirilmek üzere Belediye bilirkişi olarak seçilmiş bulunan sanık İbrahim Sirgeli'ye göndermiş İbrahim Sirgeli, yardımcı olmayı kabul ederek, tescili istenen taşınmazın maliki görünen mahacir Şaban'ın hayatta kalan varislerini bularak, veraset belgesi alınması için dava dilekçesi yazdırtmıştır.

Ancak, işinin bir an önce yapılmasını isteyen müştekiye sanık Necmettin'in "bizim emeğimizi verirsen bu işi yaparız" demesi, ertesi gün yanına gittiği Sanık İbrahim'in de "Necmettin ile görüştüğünü ve işinin 20.000 liraya olacağını" söylemesi üzerine, düşünmek üzere mehil isteyerek oradan ayrılmasından sonra, bir tanıdığının önerisi ile Emniyete başvurmuş, numarası tespit edilen paralar, bir operasyon sonucu, İbrahim Sirgeli'nin evinde bulunmuştur.

Uşak Kadastro Müdürlüğünce yazılan 20.11.1981 tarihli yazıda "müştekinin beyannamesi için veraset ilamına rastlanmamıştır. Muhacir Şaban mirasçılarından bir kısmından hisse kaçırılıp kaçırılmadığı, mirasçıların iddia edilenler olup olmadığı veraset ilamına bağlı olduğundan, veraset ilamı istenilmesi doğrudur" denilmektedir.

Karar: Ayrıntıları Ceza Genel kurulunun 25.4.1983 gün ve 113/197 sayılı kararında da belirtildiği gibi, TCK.nun 212 ve 213. maddelerinde müeyyideye bağlanmış rüşvet suçu "TCK.'nun 211. maddesinde sayılan kişilerden birinin; yasa ve nizam hükümlerine göre yapmaya mecbur olduğu bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iş sahibi fertle haksız bir menfaat karşılığı veya vaadi üzerinde anlaşmaya varmasıdır."

Bu suçta, rüşvet alan da, rüşvet veren de gayrimeşru zemin içerisindedirler. Memurun, memuriyetine ait belirli işlerde, iş sahibi tarafından sağlanan veya sağlanması vaad edilen menfaat karşılığı, görev dışı davranılması hususunda (her ikisinin de serbest iradeleriyle) anlaşmaya varmalarıyla rüşvet suçu tüm ögeleriyle oluşmuş olur.

Rüşvet sözleşmesinin konusu, işin yapılması veya yapılmaması olduğundan, şarta bağlı rüşvet sözleşmesi yapılamaz. Zira şart gerçekleşmezse, rüşvet sözleşmesinin gereği yerine getirilmeyecektir. Başka bir deyişle anlaşma konusu ortadan kalkacaktır.

Devlet hayatında çeşitli kamu hizmetleri vardır. Bunların yürütülmesini sağlayan mevzuatla, her memurun görevinin niteliği, gerekleri, nasal ve nesuretle yerine getirileceği belli edilmiş ve sınırları çizilmiştir.

Bir memurun, özel bir kasıtla, yasa ve nizamlara aykırı şekilde görev yapması veya yasa ve nizamlara uygun şekilde yaptığı işten menfaat sağlamaya çalışması, unsurları yasada belirtilen cebri veya ikna suretiyle irtikapta bulunmak, rüşvet almak gibi suçları oluşturmadığı takdirde, genel nitelikte olan görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturur. Ceza Genel Kurulunun 10.2.1986 gün ve 431/48, 28.6.1982 gün ve 274/318, 6.10.1980 gün ve 162/308 sayılı kararları.

Sonuç: Olayımızda da sanık Necmettin Peksak, menfaat karşılığı görev dışı davranmak hususunda müştekiyle anlaşmaya varmış değildir. Aksine, mevzuat gereği veraset ilamı getirmediği takdirde işinin yapılmasına imkan olmadığını" müştekiye açıklıkla söylemiştir. Ancak, bununla yetinmeyerek, müştekinin izin süresinin işini takibe yeterli olmamasından da yararlanarak, sanık İbrahim Sirgeli ile anlaşıp, eksik olan belgenin alınması ve müteakip işlerin takibi için görevi gereği kendisine başvuran müştekiden menfaat sağlamaya çalışması görevi kötüye kullanmak niteliğinde olduğu ve sanık İbrahim'in de bu suça katıldığı gözetilmeden, sanıkların rüşvet almak suçunu işlediklerinin kabulü ile, yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırı olduğundan, sanık İbrahim Sirgeli ve sanık Necmettin vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü ile, direnme hükmünün 04.05.1987 tarihinde bozulmasına karar verilmelidir.


Full & Egal Universal Law Academy