Yargıtay Ceza Dairesi Numara 98/2001 Dava No 13/2001 Karar Tarihi 10.10.2001
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 98/2001 Dava No 13/2001 Karar Tarihi 10.10.2001
Numara: 98/2001
Dava No: 13/2001
Taraflar: Başsavcılık ile Umut Aydınlık
Konu: Trafik kazası neticesi ölümr neden olma– Ceza takdiri –Olgularla ilgili bulgu
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 10.10.2001

-D.13/2001 Yargıtay/Ceza 98/2001
- (Ceza Dava No:1717/2001;Mağusa)
-YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Nevvar Nolan, Gönül Erönen.
İstinaf eden: KKTC Başsavcısı
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Umut Aydınlık, Mağusa
Arasında.
-İstinaf eden namına: Savcı Özkul Özdevim
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Tonguz Ayman.

İstinaf, Mağusa Kaza Mahkemesi Yargıcı Çetin Veziroğlu'nun, 1717/2001 sayılı davada 13.8.2001 tarihinde verdiği karara karşı Savcılık tarafından yapılmıştır.

-----------------

H Ü K Ü M

Taner Erginel: Sanık 12.8.2000 tarihinde ölümle sonuçlanan bir trafik kazasına neden oldu. Sanık aleyhine Mağusa Kaza Mahkemesinde 6 ceza davası getirildi. Bu davalardan 5'ini kabul eden Sanığa İlk Mahkeme en ağırı 4 ay olan ha-pis cezalarını birlikte çekilmek üzere verdi. 6'ıncı dava ise geri çekildiğinden iptal edildi.

Savcılık Sanığa verilen 4 ay hapis cezasının yetersiz olduğunu öne sürerek ceza aleyhine istinaf etmiş bulunmaktadır.

Davanın olguları özetle şöyledir. 25 -yaşında bir genç olan Sanık, 11.8.2000 tarihinde geceleyin kardeşini ziyarete gitti. Kardeşinin evinde bir şişe bira içen Sanık daha sonra kardeşiyle birlikte Redhouse Pub isimli bir yere gitti ve orada iki şişe bira daha içti. Geç saate kadar kardeşi il-e Pub'da kalan Sanık sabah saat 03.00 civarında Pub'dan ayrıldı ve kardeşini evine bırakarak Volkswagen Polo marka arabayla surlar içinde bulunan evine doğru gitmeye başladı. İfadesine göre bir anda önünde bir yayanın yolu geçmeye çalıştığını gördü. Dire-ksiyonu kırmasına ve fren yapmasına rağmen yayaya çarpmayı önleyemedi. Olay yerine gelen polisler yaralıyı hastahaneye kaldırdılar. Altuğ Gülen isimli 22 yaşında bir üniversite öğrencisi olan yaralıyı kurtarmak mümkün olmadı. Kazanın meydana geldiği yol- 13 metre genişliğinde ana cadde idi. Sanığın gidiş istikametine göre müteveffa yolun sağ tarafından sola geçiyordu. Yolun büyük bir bölümünü geçtikten sonra yolun sol kenarına 5.40 metre kaldığı noktada yani Sanığın güzergahı içerisinde çarpma gerçekleş-ti.

Olay yerinde saatte 50 kilometre sürat sınırlaması vardı. Savcılığın kesin bir rakam verememesine rağmen Sanığın bu sınırın üzerinde süratle arabasını sürdüğü taraflarca kabul edilmektedir. Kazadan hemen sonra yapılan alkol testinde Sanığın kanında -%95 oranında etil alkol bulundu. Bu nedenlerle Sanığa ihmal sonucu bir şahsın ölümüne neden olma, dikkatsiz sürüş, tehlikeli sürüş davalarının yanısıra içki tesiri altında araba sürme ve süratli araba sürme davaları getirildi. Sanık bu suçları kabul etti-. 6'ıncı davada ise Sanık arabasını yolun sağ tarafından sürmekle suçlanıyordu. Sanık bu davayı kabul etmedi. Mahkemeye polisin sunduğu krokide belirtilen çarpma noktası da Sanığın arabayı sağda değil tarafında sürdüğünü gösteriyordu. Bu nedenle Savcıl-ık 6'ncı davada ısrar etmedi.
Sonuç olarak içki etkisi altında ve sürat sınırı üzerinde arabasını süren Sanığın gecenin geç veya sabahın erken saatinde, önünde yolu geçmeye çalışan bir kişiye çarparak ölümüne neden olduğu ortaya çıktı.

Sanık avukatı Mah-kemeye yaptığı hitabında Sanığın polise yardımcı olduğu üzerinde durdu. Sanığın ifadesinde gerçekleri olduğu gibi anlattığı anlaşılmaktadır. Sanığın yazılı dava tebliğine verdiği yanıtta suçlamalara karşı "kabul ederim yalnız yolun solunda giderdim" deme-si de gerçek dışı bir savunma yapmak istemediğini göstermektedir.

İstinaf eden Savcılık ölümle sonuçlanan trafik kazalarının gittikçe arttığını bu suçlara daha etkin ve caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini öne sürmektedir. Sanık avukatı ise Sanığın s-abıkası olmadığını, Sanığın yeni evli olduğunu, Müteveffanın ölmesine en çok üzülen kişilerden biri olduğunu, verilmiş olan 4 ay hapis cezasının yetersiz değil aksine ağır olduğunu, Sanığın cezasını tamamlayıp hapisten çıkmak üzere olduğunu, bu durumda cez-asını artırmanın onu çok fazla mağdur edeceğini söyledi.

Sanığa birlikte çekilmek üzere 4 ay hapis cezası veren İlk Mahkeme kararında şöyle denmektedir.

"İngiliz Mahkemelerinin verdiği emsal karara atıfta bulunmak istiyorum. Bu kararların içerisinde e-n dikkate değer olanları şunlardır: R.N. Guilfoyle (1973) 2 All E.R. 864, Howitt v.Heads (1972) I All E.R. 491, Reincke v.Gray (1964) 2 All E.R. 687, Dutton (1972), Cri L.R. 493, Joliffe (1970) Cri L.R. 50 ve Thomas, Principles of Sentencing, sayfa 85'den -itibaren bu konuyu işleyen kısmıdır."

"Bir Sanığa işlediği suçlardan dolayı ceza verirken, meseleyi enine boyuna ve tüm boyutları ve tüm veçheleri ile gözönünde bulundurmak gerekir. Yüksek Mahkememiz bunu öngörmektedir. Örneğin; Sanığın yaşı, mesleği, S-anık leyhine alınabilecek hafifletici nedenler, bütün bunlar da ceza tertibinde etken olmaktadır. Bunun ötesinde, ailevi durumu, sosyal durumu, bilhassa sabıkasız olup olmayışı, yani sicili önemli etkenlerdir. Bu meseleyi bu çerçevede enine boyuna tezekk-ür ettim. Sanık aleyhine olan faktörleri aldığım gibi, Sanık avukatının Mahkemeye aktardığı Sanık leyhine olan hafifletici nedenleri de dikkate aldım. Bütün bunların ötesinde en önemlisi, ceza hukukumuzda cezanın amacını belirleyen ve 5 başlık altında to-planan ilkeler bu kararda bana yol gösterici olmuştur. Bu prensipler ve ilkeler artık hukukumuzda yerleşmiş ve 1965 yılından başlayarak bugüne değin sık sık her vesile ile Yüksek Mahkememiz tarafından tekrarlana gelmiştir. Bu prensipleri de gözönünde bu-lundurdum.

Sonuç itibarı ile, Sanığın leyhine olan hususları leyhine, aleyhine olan hususları aleyhine aldıktan sonra, Sanığa hürriyeti bağlayıcı bir ceza vermekten başka bir seçenek düşünmüyorum."


Görüleceği gibi İlk Mahkeme gerek K.K.T.C.'de gerekse -İngiltere'de verilmiş benzer içtihatlar üzerinde dikkatli bir şekilde durmuş ve kararını ona göre vermiştir. Bugüne kadar ölümle sonuçlanan kazalarda İstinaf Mahkememizin onayladığı hapis cezalarının 1-6 ay arasında değiştiği görülmektedir. Bu olayda anl-atılan olgular ışığında İlk Mahkeme kararının geçmiş içtihatlara tamamen uygun olduğu anlaşılmaktadır.

İlk Mahkemenin görevi İstinaf Mahkemesinin verdiği kararları dikkate alarak adil ve doğru bir karar vermektir. İstinaf Mahkemesinin görevi ise İlk Mahk-emenin verdiği kararda bir hata olup olmadığını saptamaktır. Bu değerlendirmeyi yaparken İstinaf Mahkemesi İlk Mahkemenin takdir yetkisi olduğunu dikkate alır. Yani kendisini İlk Mahkeme yerine koyarak karar vermez. İlk Mahkeme yerinde olsaydı daha fark-lı bir karar verecek olsaydı bile hatalı olmayan İlk Mahkeme kararını değiştirmeyip onaylamayı tercih eder. Burada hatalı olmayan bir İlk Mahkeme kararı vardır. Buna rağmen Savcılık cezanın değiştirilmesi ve daha ağır ceza verilmesi yönünde ısrar etmekte-dir. Gerçekte Savcılık ölümle sonuçlanan trafik kazalarında bugüne kadar uygulanan ilkelerin değiştirilmesini talep etmektedir.

Savcılığın öne sürdüğü argümana göre bugüne kadar verilen hapis cezaları ölümle sonuçlanan trafik kazalarını önlemede yeters-iz kalmıştır. Bu tür suçlar gittikçe artmaktadır. Bu nedenle İstinaf Mahkemesinin benimsediği ilkeleri gözden geçirerek değiştirmesi ve daha ağır hapis cezaları verme yönüne gitmesi gerekir.

Ölümle sonuçlanan trafik suçlarının gittikçe arttığı ve korku-nç boyutlara ulaştığı doğrudur. Alınabilecek önlemler arasında bu suçları işleyenlere daha ağır cezalar vermek de bir çözüm yolu olarak akla gelmektedir. Ancak buna karşı Sanığın cezasını artırmanın doğru olmadığını öne süren görüşler vardır. Herşeyden -önce gözönünde bulundurmamız gerekir ki önümüzde bugüne kadar uyguladığımız ilkelere göre doğru bir karar vardır. İstinaf Mahkememiz uyguladığı ilkeleri değiştirmek istiyorsa bunu bir kararında belirtebilir ve ileride dinlenecek davalar için İlk Mahkemele-re ışık tutabilir. Bunu yapmayarak doğrudan bir kararı değiştirmeye kalkması veya diğer bir ifade ile daha ağır cezaya bu Sanıktan başlaması doğru mu?
Sorgulanması gereken diğer husus ise şudur. Acaba gerçekten daha ağır cezalar vermekle trafik sorunun-u çözmek mümkün olacak mı? Bu konuda farklı görüşler öne sürülüyor. Mahkemelerin tüm görüşleri dikkate alarak soğukkanlı bir değerlendirme yapması uygun olacaktır.

Bir suça ceza tespit ederken iki farklı değerlendirme yapmak mümkündür. a) Sanık açısınd-an yapılan değelendirme. Sanığın ıslahı ve topluma kazandırılması için uygun cezanın ne olduğunun takdir edilmesi b) Kamu yararı açısından yapılan değerlendirme. Bu olayda Sanığın ıslahı ve topluma kazandırılması açısından verilen cezanın yeterli olduğu a-çıktır. Ancak Savcılık kamu yararı açısından verilen cezanın yeterli olmadığını öne sürmektedir.

Önümüzde yaygınlaşmakta olan bir suç ve çok ciddi sosyal bir sorun vardır. Böyle durumlarda Mahkeme sadece önündeki Sanığı değil benzer suçları işleme ol-asılığı bulunan diğer potansiyel suçluları da düşünerek etkin ve caydırıcı ceza verme yönüne gider. Ne var ki trafik suçları bir anlık ihmal sonucu işlenen suçlardır. Kimse isteyerek kaza yapmaz. Acaba daha ağır cezalar vermek potansiyel suçluların kaza- yapmasını önleyecek ve dolayısıyle kazaların sayısını azaltacak mı? Bir görüşe göre daha ağır cezalar verilmesi kazaların sayısını azaltmayacak sadece bir yerine iki ailenin sönmesi sonucunu doğuracaktır. Ağır ceza vererek trafik sorununu çözmeye çalışm-ak sorunu fazla basite indirgemektir.

Yukarıda belirtilen görüşe göre trafik kazalarını azaltmak için bu konuda başarılı olmuş ülkeleri örnek almak ve onların ne yaptığı konusunda ciddi bir çalışma yapmak gerekir. Trafik sorununu çözmek için herşeyden -önce devletin masraftan kaçınmayıp alt yapıyı tamamlaması zorunludur. Devletin görevi aldığı önlemlerle toplumun büyük bir kesimini trafik kurallarına uygun hareket eder hale getirmektir. İçkili araba kullanma kazaların meydana gelmesinde etken olduğuna -göre o kadar sık ve sürekli kontrol yapılmalı ki içkili araba kullanmamak ülkemizde bir alışkanlık haline gelmeli ve kültürümüzün bir parçası olmalıdır. Süratli araba kullanmada da durum aynidir. Devletimiz trafik suçlarını önlemede başarı kazanmış devle-tleri örnek alarak yollara yerleştirdiği kameralarla süratli araba süreni anında tesbit edip cezalandıracak hale gelmelidir. Trafik kurallarına aykırı hareketi doğduğu anda saptayarak önlemeye çalışmak trafik kazalarına karşı alınabilecek en etkili önlemd-ir. Böyle bir alt yapının hazırlanmasından sonra trafik kurallarına aykırı hareket etmek anti sosyal bir davranış haline gelecek ve Mahkemelerin bu kişilere gittikçe daha ağır ceza vermesinin bir anlamı olacaktır.

Görülebileceği gibi konuya ilişkin far-klı görüşler vardır. Sanık açısından verilen cezanın az olmadığı açıktır. Kamu yararı açısından ise daha ağır hapis cezaları vermenin trafik suçlarını azaltacağı görüşü kesin değildir. Bu koşullarda ölümle sonuçlanan trafik suçlarına verilen cezalarda uy-gulanan ilkeleri değiştirmek için yeterli neden bulunmadığı görüşündeyim. Sabıkasız genç bir suçlu olan ve hapislik süresi dolmak üzere olan Sanığın cezasını artırmayı doğru görmüyorum. Bu nedenle istinafın reddedilmesine taraftarım.


-


Nevvar Nolan: 12.8.2000 sabahı saat 03.10 raddelerinde Magosa'da, İsmet İnönü Bulvarında, arabası ile süratle gitmekte olan Sanık, Silahlı Kuvvetler Caddesinden Erdoğan Acar Caddesine yaya olarak geçmekte olan Altuğ Gülen isimli kişiye kavşakta çarparak- ölümüne neden oldu.

Sanığa Mahkemede 5 dava okundu. Sanık aleyhine getirilen 1. ve en önemli dava, Bölüm 154 Ceza Yasasının 210. maddesine aykırı arabasını sürerken tedbirsizlik sonucu Altuğ Gülen isimli kişinin ölümüne neden olmaktır. Sanık aleyhindeki -diğer davalar ise, gereken dikkat ve ihtimamı göstermeden araba kullanıp kaza yapmak, arabasını halka tehlike arzeder bir şekilde sürmek, sürat kısıtlaması olan bir yolda arabasını insan hayatını tehlikeye koyabileceği süratte sürmek ve alkollü içki tesiri- altında araba sürmektir. Sanık, aleyhindeki tüm davaları Mahkeme huzurunda kabul etti.

Sanık, sürat kısıtlaması olan meskûn bir mahalde, şehir içinde, arabasını süratli sürdü, keza kanında, 100 mililitre kanda, yasal sınır olan 50 miligramın üzerinde, 9-5 miligram etil alkol varlığı tespit edildi.

25 yaşında, evli ve berber olan Sanığın herhangi bir sabıkası yoktur. Sanığın arabası ile çarparak ölümüne neden olduğu Altuğ Gülen ise 22 yaşında bir üniversite öğrencisi idi.

Kaza Mahkemesi, Sanığa, aleyhin-deki 1. davadan, yani Bölüm 154 Ceza Yasasının 210. maddesine aykırı arabasını sürerken tedbirsizlik sonucu Altuğ Gülen isimli kişinin ölümüne neden olmaktan 4 ay hapis cezası takdir etti. Kaza Mahkemesi Sanığa diğer davalardan da 4 ayın üzerinde olmayan -farklı süreli hapis cezaları takdir etti ve cezaların birlikte çekilmelerine karar verdi.

Başsavcılık, Kaza Mahkemesinin davanın olgularını yeterince dikkate almadığı ve takdir ettiği 4 ay hapis cezasının suçun vahameti ile orantılı olmayıp aşikâr surett-e yetersiz olduğu iddiası ile istinaf etti. Başsavcılığın esas yakındığı Sanığa 1. davadan takdir edilen 4 ay hapis cezasıdır.

Konusu yine ölümle sonuçlanan trafik kazası olan Yargıtay/Ceza 97/2001 sayılı dava çok yakın bir geçmişte Yargıtay'da dinlenip k-arara bağlanmıştır. Yargıtay/Ceza 97/2001'de ifade ettiklerimi bu davada da aynen tekrarlarım; o davada söylediklerimin özünü aşağıdaki alıntı yansıtmaktadır:
- "Yollarımızdaki yoğun trafik ve sürücülerin trafik kurallarına uymamaları nedeni ile, maalesef, yıllardır yollarımız güvenli olmaktan çıkmış, ülke halkını ciddi surette rahatsız edecek boyutlarda ölümle sonuçlanan kazalar olağan hale gelmiştir. Ölümle s-onuçlanan trafik kazalarında kazanın meydana gelmesinde kusuru olan sürücüye caydırıcı, kazaları önlemeye yönelik katkısı olacak cezalar verilmesi kamu yararı gereği ön plana çıkmalıdır........... .......................

-Küçücük ülkemizde ölümle sonuçlanan kazaların sayısında yıllardır bir düşüşün görülmemesi, ülke halkını acıya boğan bu kazaların bir türlü önünün
alınamaması bu davalarda kamu yararı gereği caydırıcı cezalar verilmesini haklı kılmaktadır. Caydırıcı cezal-arın tek başına ciddi sakatlanmalarla, ölümle sonuçlanan trafik kazalarının önünü alamayacağı bir gerçek olmakla beraber bu sonuca varmak için herkesin, her kesimin katkısını ciddi boyutlarda koyması gerek-.-

Ölümle sonuçlanan trafik kazalarında, kazaya neden olan sürücüye caydırıcı ceza verilmesi gereğine işaret ederken, kusurlu sürücüye mutlaka ve her durumda hapis cezası verilmesi gerektiğini söylemiyorum. Anlık bir dikkatsizlik sonucu bir kaza me-ydana gelebilir ve şanssızlık nedeni ile hayat kaybı da olabilir, böyle bir durumda kusurlu sürücüye mutlaka hapis cezası takdir edilmesinin gereği olmayabilir.

Ölümle sonuçlanan bir trafik kazasında davanın olguları büyük bir titizlikle incelenmeli -ve kusurlu sürücüye ceza saptarken kazanın sonuçları yanında, kusurlu sürücünün kazanın meydana gelmesindeki kusuru ve katkısı da dikkate alınmalıdır. Sürücü alkollü içki tesiri altında araba kullanırsa, arabası ile aşırı sürat yaparsa veya görüş mesafesin-in kısıtlı olduğu bir yerde önündeki aracı geçmeye teşebbüs eder ve karşıdan gelen aracın önünü tıkarsa, bu durumlarda böyle bir sürücü kazaya adeta davetiye çıkarmış olur ve saydığım kusurlar nedeni ile başkalarının güvenliğini hiçe sayan böyle bir sürücü-ye ceza saptanırken ağırlaştırıcı faktörler olan bu kusurlar cezanın türünü belirlemede olduğu gibi, aynı zamanda ağırlıklı olarak kaçınılmaz olan hapis cezasının süresinin de belirlenmesinde etken olur."


Kaza Mahkemesi, kararında, ölümle sonuçlanan kaz-alarla sık karşılaştığımıza, bu suçların önlenmesi için Mahkemelerin uhdesine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğine, ilke olarak başkalarının güvenliğini dikkate almadan araç sürme sonucu, süratli araç kullanılması, alkol tesiri altında araç kullanılma-sı ve ölüme neden olunması hallerinde kusurlu sürücüye hapis cezası verilmesi gerektiğine temas ettikten sonra Sanık aleyhine olan faktörler ile Sanık lehine sunulan hafifletici nedenleri, cezalandırma ilkeleri ışığında, dikkate alıp değerlendirdiğini ve S-anığa hapis cezası verilmesi sonucuna vardığını ifade etmiştir. Kaza Mahkemesi "Sanığa 1. davadan Yüksek Mahkememizin son olarak bu tür davaya verdiği ceza kadar bir cezayı uygun gördüm" diyerek Sanığa aleyhindeki 1. davadan 4 ay hapis cezası takdir etti. -

Başsavcılığa göre Kaza Mahkemesi Sanığa ceza saptarken Sanığın kusurlarını yeterince değerlendirmedi ve saptanan ceza davanın olguları ışığında suçun vahameti ile orantılı olmayıp aşikâr surette yetersizdir.

Bir Sanığa mahkûm olduğu suçtan ne ceza veri-leceği davayı dinleyen Alt Mahkemenin, burada Kaza Mahkemesinin, takdirindedir. Yargıtay, Kaza Mahkemesinin ceza takdirine, cezayı saptarken hatalı değerlendirme yaptığı açıkça görülmedikçe, ceza aşikâr surette fahiş veya aşikâr surette yetersiz olmadıkça -müdahale etmez. Bu davada Sanık sürat kısıtlaması olan meskûn bir mahalde, şehir içinde, süratli araba kullanmıştır ve süratli araba kullanması kazanın meydana gelmesinde etken olmuştur. Sanık, keza, alkollü içki tesiri altında araba kullanmıştır. Sanığın -bu kusurları yukarıda daha önce de ifade ettiğim gibi cezayı ağırlaştırıcı etkenlerdir.

Kaza Mahkemesinin 13.8.2001 tarihinde Sanığa 1. davadan ceza saptarken örnek aldığı veya yararlandığı davanın, sayısını vermemesine rağmen Yargıtay'da kararı 26.2.2001- tarihinde verilen Yargıtay/Ceza 60/2000 (D.3/2001) sayılı dava olduğu açıktır. Yargıtay, Yargıtay/Ceza 60/2000 sayılı davada ölümle sonuçlanan bir trafik kazasında Sanığa Kaza Mahkemesi tarafından saptanan 1 yıl hapis cezasını 4 aya düşürmüştür. Yargıtayı-n, Yargıtay/Ceza 60/2000 sayılı davada takdir ettiği 4 ay hapis cezasını, Kaza Mahkemesinin bu davadaki Sanığa uygun görüp uygulaması bu davaya doğru bir yaklaşım mıdır? Yargıtay/Ceza 60/2000'in olguları ile bu davanın olguları arasında büyük ölçüde farklı-lıklar olduğu Yargıtay/Ceza 60/2000'in incelenmesi ile açıkça görülecektir. Yargıtay/Ceza 60/2000'de kazanın meydana gelmesinde Sanığın kusurunun az olduğunu Yargıtay kararın birkaç yerinde ve özellikle cezayı belirlerken vurgulamıştır; bu davada ise Sanığ-ın kusurunun az olması söz konusu bile değildir, kaza Sanığın kusuru nedeni ile meydana gelmiştir. Yargıtay/Ceza 60/2000'de Sanık süratli araba kullanmıyordu; bu davada ise Sanık sürat kısıtlaması olan meskûn bir mahalde süratli araba kullanıyordu, arabası- ile müteveffaya çarpıp onu 37 metre 40 santim savurdu. Yargıtay/Ceza 60/2000'de Sanık alkollü içki tesiri altında araba kullanmıyordu; bu davada ise Sanık alkollü içki tesiri altında araba kullanıyordu. Görülebileceği gibi bu davada, Yargıtay/Ceza 60/2000-'de olmayan, kusurlu sürücünün cezasını ağırlaştırıcı etkenler vardır. Yargıtay/Ceza 60/2000'de olmayan bu davadaki cezayı ağırlaştırıcı etkenler ışığında Yargıtay/Ceza 60/2000'de Sanığa takdir edilen 4 ay hapis cezasının bu davadaki Sanık için de uygun gö-rülmesi açıkça doğru bir değerlendirme değildir. Kaza Mahkemesinin ceza saptarken bu davada cezayı ağırlaştırıcı etkenleri yeterince değerlendirmediği görülmektedir veya takdir edilen ceza, cezayı ağırlaştırıcı etkenlerin yeterince değerlendirildiğini yans-ıtmamaktadır. Alkol alıp sürücü koltuğuna oturanlara, meskûn mahallerde süratli araba kullananlara dikkatsizlik veya tedbirsizlik nedeniyle bir başkasının hayatını kaybetmesine sebep olduklarında, kamu yararı gereği caydırıcı, etkili cezalar verilmelidir. -İnsan hayatı değerlidir, saygı görmelidir. Bölüm 154, Ceza Yasasının 210. maddesi 3 yıla kadar hapis cezası taşımaktadır. Kamu yollarında patlamaya hazır bir dinamit gibi dolaşan ve bir insanın hayatını kaybetmesine sebep olan sürücülere verilecek ceza kus-urlarının ağırlığını yansıtmalıdır.

-Sanığın yukarıda belirtilen cezayı ağırlaştırıcı kusurları nedeni ile, Kaza Mahkemesinin Sanığa, aleyhindeki 1. davadan takdir ettiği 4 ay hapis cezası aşikâr surette yetersizdir. Belirttiklerim ışığında istinafın kabul edilmesi ve Sanığa aleyhindeki 1. da-vadan Kaza Mahkemesi tarafından takdir edilen 4 ay hapis cezasının bir kat artırılarak 8 aya çıkarılması, cezanın mahkûmiyet tarihinden başlaması görüşündeyim.

Gönül Erönen: Daha önce meslektaşlarımın yazmış olduğu kararları okuma fırsatı bulmuştum. Sayı-n meslektaşım Nevvar Nolan'ın kararına katılıyorum ve vardığı neticeyle hemfikirim.

Mahkeme : İlk Mahkemenin kararı oy çoğunluğu ile 8 ay hapse çıkarılır. Ceza mahkumiyet tarihinden başlayacaktır.



-Taner Erginel Nevvar Nolan Gönül Erönen
Yargıç Yargıç Yargıç


10 Ekim,2001-
1


13









Full & Egal Universal Law Academy