Yargıtay Ceza Dairesi Numara 95/2001 Dava No 5/2003 Karar Tarihi 25.06.2003
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 95/2001 Dava No 5/2003 Karar Tarihi 25.06.2003
Numara: 95/2001
Dava No: 5/2003
Taraflar: Başsavcılık ile Beha Karabulutoğlu
Konu: Kız kaçırma – 16 yaşından küçük kızla cinsi münasebette bulunma – Cinsel suçlarda teyit edici şahadet aranması.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 25.06.2003

-D.5/2003 Yargıtay/Ceza 95/2001
(Ceza Dava No: 3412/2000; Mağusa)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen

İstinaf Eden: KKTC Başsavcısı

- - ile -

Aleyhine İstinaf Edilen: Beha Karabulutoğlu, Beyarmudu
(Sanık)

A r a s ı n d a.


İstinaf Eden tarafından: Savcı Pervin Sağlamer
A-leyhine İstinaf Edilen tarafından: Avukat Tevfik Pilli.

İstinaf, Mağusa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Ahmet Kalkan'ın 3412/2000 sayılı davada 31.5.2001 tarihinde verdiği karara karşı Sanık tarafından yapılmıştır.

---------------

- H Ü K Ü M


Taner Erginel, Başkan: Sanık, 16 yaşından küçük bir kızla cinsi münasebette bulunma ve kız kaçırma suçları ile itham edildi. Duruşma sonunda Sanık beraat etti. Savcılık beraat kararına karşı önümüzdeki istinafı dosya-lamış bulunmaktadır.

Sanığın aleyhine getirilen 2. davada Sanık Fasıl 154
Ceza Yasasının 149. maddesine aykırı olarak 16 yaşından
küçük Hasret'i ebeveyinlerinin rızası hilâfına kaçırmakla suçlanmıştı. Böyle bir davada Sanığın mahkum olması için Hasret-'i babasının arzusu hilafına alıp götürmesi gerekiyordu. İlk Mahkeme Savcılığın bu suçu kanıtlayamadığı kanısına
vardı ve Savcılık da karara karşı istinaf dosyalamadı. Bu nedenle kız kaçırma davasını incelememize gerek kalmamıştır.

Savcılığın istinaf -ettiği ve üzerinde ısrarla durduğu 1. davada Sanık Fasıl 154 Ceza Yasasının 154. maddesine aykırı
16 yaşından küçük Hasret'le cinsel ilişkide bulunmakla suçlanmıştır.

22 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Sanık, 1999 yılı 19 Mayıs balosunda Polatpa-şa Lisesi kafeteryasında
lisede öğrenci olan Hasret'le tanıştı. İki genç arasında başlayan arkadaşlık 16 Mart 2000 tarihine kadar devam etti. Hasret'in arkadaşları Nigar ve Aliye'nin de yardımı ile iki genç sık sık buluşmaya ve gezmeye başladılar. Sanık- arabası ile Hasret'i Nigar'la Aliye'nin evinden alıyor ve Dörtyol yakınındaki ağaçlığa gittikten 2 - 3 saat sonra yine Nigar'la Aliye'nin evine bırakıyordu. İki gencin arkadaşlıkları ilerledi ve cinsel ilişki ile sonuçlandı. Hasret'in
babasının cinsel -ilişkiyi öğrenmesi üzerine arkadaşlığın
daha ciddi bir konuma getirilmesi yani nişanlılık gündeme geldi. Sanığın bu adımı atmak istememesi üzerine taraflar arasında anlaşmazlık başgösterdi ve şikâyet konusu davalar açıldı. 2000 yılı yıl başında Hasret'i-n bir bahane uydurarak evden ayrıldığı ve geceyi Girne'de Sanıkla geçirdiği tartışmasız kabul edilmektedir. İki genç arasında cinsel ilişki olduğu da kanıtlanmıştır. Ancak cinsel ilişkinin
hangi tarihte meydana geldiği tartışma konusudur. Çünkü cinsel -ilişki Hasret'in rızası ile olmuştu. 16 yaşından
küçük bir kızla rızası ile olsa bile cinsel ilişkide
bulunmak suçtur. 16 yaşından sonra rızası ile cinsel
ilişkide bulunmak ise suç değildir.

Fasıl 154 Ceza Yasasının 154. maddesinde yer alan
bu su-ç şöyle tanımlanmıştır:

"154. Her kim, 16 yaşından küçük bir kızla
yasa dışı olarak cinsi münasebette bulunur veya
bulunmaya teşebbüs ederse suç işlemiş olur.

Ancak böyle bir suçla itham edilen bir
kişinin, kızın 16 veya daha büyük bir ya-şta
olduğuna inanması için makul bir sebebi
bulunduğu yolunda Mahkemenin ikna edilmesi,
bu madde uyarınca yapılacak herhangi bir
ithama karşı yeterli savunma teşkil eder."


Savcılık Sanığın 154. maddeye aykırı olarak Ekim 199-9'da Hasret'le cinsel ilişkide bulunduğunu iddia etti. Sanık bu iddiayı reddetti.

Böyle bir davada Sanık Hasret'in yaşını bilmediğini,
onun 16 yaşından büyük olduğuna inanması için makul nedenler olduğunu savunma olarak öne sürebilirdi. Ancak Sanık bö-yle bir savunma yapmamayı tercih etmiştir.

Hasret'in 6.12.1983 doğumlu olduğu tartışmasız kabul edilen bir gerçektir. Dolayısıyle 6.12.1999 tarihinden
sonra Sanığın Hasret'le cinsel ilişkide bulunması 154.
maddeye göre bir suç oluşturmaz. Ancak Hasre-t bu
ilişkinin daha önce 24.10.1999 tarihinde meydana geldiğinde ısrar etmektedir. 24.10.1999 günü Sanığın doğum günü idi
ve Hasret'in bu tarihi unutması olanaksızdır. O tarihte Hasret 15 yaşında ve 10 aylıktı. Dolayısıyla Sanığın
rızası olup olmadığ-ına bakılmaksızın Hasret'le cinsel
ilişkide bulunması bir suçtu.

Savcılık, Sanıkla Hasret arasında cinsel ilişkinin gerçekleştiğini kanıtladı. Savcılık ayrıca cinsel
ilişkinin Hasret'in iddia ettiği gibi 24.10.1999'da gerçekleştiğini öne sürdü. Acab-a cinsel ilişki
6.12.1999'dan önce ve Hasret'in iddia ettiği gibi 24.10.1999'da mı gerçekleşmişti? Yoksa 6.12.1999'dan
sonra gerçekleşme olasılığı var mıdır?

Bu tartışma konusunda doktor şahadeti bize fazla
yardımcı değildir. Çünkü Dr. Emine Kunte-r, Hasret'i
20.3.2000 tarihinde muayene etti ve kızlık zarının yırtık olduğunu saptadı. Ancak cinsel ilişki tarihi konusunda
birşey söylenemeyeceğini belirtti. Çünkü yara eski idi. Böyle bir yaranın 10 günde iyileşeceğini dikkate alan
doktor cinsel i-lişkinin 20.3.2000'den 10 gün önce herhangi bir tarihte gerçekleşmiş olabileceğini söyledi. Dolayısıyle bu davada cinsel ilişkinin 6.12.1999 tarihinden önce mi yoksa daha sonra 6.12.1999 ile 16.3.2000 arasında mı gerçekleştiği tartışma konusudur ve bu kon-uda Mahkemenin bulgusu davanın kaderini etkileyecektir.

Davanın İlk Mahkemedeki duruşmasında Savcılık davayı kanıtlamak için Hasret İsgit'i, babası Raif İskit'i,
Hasret'in arkadaşları olan Aliye Kocasoy ve Nigar Kocasoy'u, Dr. Emine Kunter ve tahkikat- memuru P.Ç. Kemal Öner
Erüreten'i tanık olarak dinletti.

Savcılık ayrıca Hasret'e ait doğum belgesini, Sanığın gönüllü ifadesini, Dr.Emine Kunter tarafından düzenlenen raporu ibraz etti.

Savcılığın davasını kapatmasından sonra müdafaasını yapmaya ç-ağrılan Sanık, bulunduğu yerden beyanda bulunarak Hasret'le cinsel ilişkide bulunduğunu reddetti.

Şahadeti değerlendiren İlk Mahkeme yargıcı uzun ve
özenle hazırlanmış kararında şunları belirtti.

"Sanık ile Hasret 19 Mayıs 1999 yılından 16 Mar-t 2000 yılına kadar arkadaşlık etmişler, dolaşmışlardır. Yaklaşık 9 ay süren arkadaş-lıkları süresince, Hasret'e göre 24 Ekim tarihine kadar cinsel birleşme olmamış, ilk defa 24 Ekim 1999 tarihinde gerçekleşen cinsel birleşme ayrıldıkları tarihe kadar def-alarca tekrarlanmıştır.

Cinsel birleşme iddiası Dr. Emine Kunter'in bulguları ile teyit edilmektedir.

Sanık ile Hasret 1999'u 2000'e bağlayan yılbaşı gecesi bütün geceyi Girne'de birlikte geçirmişlerdir.

Birlikte gece geçirecek kadar samimiyet kur-an ve arkadaşlıkları ilerleyen Hasret ile Sanığın uzun arkadaşlıkları süresince cinsel ilişkiye girdiklerinden en küçük bir tered-dütüm yoktur. Ancak bu ilişkinin ne zaman gerçekleştiği bu mesele açısından çok önemlidir.

Sanığın gönüllü ifadesinde '-cinsel ilişkiye girmedim' şeklindeki iddiasının
doğru olabilme ihtimalinin bulunacağı kanaatinde değilim.

Gözlemlediğim kadarı ile Hasret bu ilişkinin bozulması ile büyük üzüntü
içerisine düşmüştür. Olayın meydana çıktığında ailesinden korktuğu gerek-çesi
ile cinsel ilişkiyi ailesine söylemediğini şahadetinde belirtmiştir. İlişkilerinin öğrenilmesi ve Sanığın artık devam edemeyeceğini söylemesi üzerine cinsel ilişkiyi ailesine anlatmıştır.

Bu şekilde davranmasının sebebinin
Sanığı ilişkiye döndür-mek olduğunu, sanığı sevdiğini ve ailesi tarafından Sanığa tehditvari konuşmaların yapıldığını şahadetinde açıkça söylemiştir.

Üzerimde son derece zeki olduğuna
ilişkin bir izlenim bırakan Hasret'in,
Sanığın ilişkiye dönmesini zorlamak
gayesiyle 24 E-kim tarihini ortaya atması
uzak ihtimal değildir."

Bu kanıya vardıktan sonra İlk Mahkeme Sanıkla Hasret arasındaki cinsel ilişkinin Hasret'in 16 yaşını tamam-lamasından sonra gerçekleşme ihtimali olduğu sonucuna vardı
ve 1. davadan da Sanığı beraat et-tirdi.

Savcılık istinafta İlk Mahkeme bulgularının hatalı olduğunu göstermek için çaba harcadı. Bu konuda Savcılığın karşısında büyük engeller bulunuyordu. Herşeyden önce
cinsel suçlarda şikâyetçinin şahadetine ihtiyatla
yaklaşılması gerektiği konusu-nda geçmiş içtihatlar bizi uyarmaktadır.

Rv Henry & Marning 1969, C.A.R Part 2, p. 150-153'de şunlar söylenmiştir:

"Juries should be warned that in sexual offences it is really dangerous to convict on the evidence of the woman or girl alone."
-

Yukarıdaki içtihada göre cinsel suçlarda sadece şikâyetçinin şahadetine dayanarak bir sanığı mahkûm etmek tehlikelidir. Bu nedenle bu tür davalarda şikâyetçinin söylediklerinin doğru olduğunu teyit eden şahadet aranması tavsiye edilmektedir.

Bu davad-a teyid edici şahadet tanımına girebilecek
olan şahadet Nigar'la Aliye'nin şahadetleridir.

Hasret'in şahadetine göre Sanıkla aralarında cinsel
ilişki 24 Ekim 1999 tarihinde gerçekleşti ve ertesi akşam
konuyu Nigâr'la Aliye'ye açtı. Daha sonra ce-p telefonuyla
Sanığı aradı. Sanık telefonda cinsel ilişki olduğunu
kabul eder anlamda konuştu. Aliye kulağını telefona
dayayarak Sanığın söylediklerini işitti. Aliye bu konuda
Hasret'in iddialarını teyit edecek şekilde şahadet verdi.

İlk Mahke-me bu konuşma ile ilgili şunları söyledi:

"Hasret, Aliye ve Nigar'ın evine olaydan yaklaşık
24 saat geçtikten sonra gittiğini ve başından geçen-
leri arkadaşlarına anlattığını iddia etmektedir.
Huzurumdaki mevcut şahadetle Has-ret'in, Aliye
ve Nigar'a ne söylediğine ilişkin sağlıklı bulgu
yapılabileceği kanaatinde değilim. Tanıkların
beyanlarını olaya uydurmaya çalıştıkları
kanaatine vardığımdan, Hasret, Nigar ve Aliye'nin
bu husustaki şahadetlerini g-üvenilir bulmadım ve
bu husustaki şahadetlerine itibar etmedim."


Geçmiş birçok davada belirttiğimiz gibi şahadeti
değerlendirmek öncelikle İlk Mahkemenin görev alanına
girmektedir. Tanıkların doğru söyleyip söylemediğini
veya ne ölçüde güv-enilir şahadet verdiğini saptayabilecek
olan onları dinleyen İlk Mahkemedir. Bu nedenle ciddi
bir neden yoksa İlk Mahkemenin tanıkların şahadetine ilişkin
bulgusunu değiştirmemek gerekir.

Bu davada İlk Mahkemenin bulgusunu değiştirmek için
bir n-eden var mı? Şahadeti incelediğimiz zaman İlk
Mahkemenin bulgusunu reddetmek için değil bu bulguya
katılmak için nedenler olduğunu görürüz.

Cep telefonunda yapılan bir konuşmada kulağını
dayayarak karşı tarafın konuşmalarını dinlediğini
söyleyen- bir tanığın şahadeti ne ölçüde güvenilir bir
şahadettir? Tüm konuşmayı duydu mu? Konuşulanları
gerçekten anladı mı? Kaldı ki Nigar'la Aliye Hasret'in
arkadaşları olup Hasret'e yardım etmeye çalışan kişilerdir.

Önümüzdeki olayda Hasret'le- Sanığın çok yakın bir
arkadaşlık kurdukları, aralarında cinsel ilişki olduğu,
Sanığın arkadaşlığı sona erdirmesi üzerine onu arkadaşlığa
geri döndürmek için suçlama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hasret'in arkadaşları da aynı amaçla kendisine yardımcı
o-lmaya çalışmaktadırlar. Cinsel ilişkinin rıza ile olduğu
ve 6.12.1999 tarihinden sonra gerçekleşmesi halinde suç


olmayacağı açıktır. Bu koşullarda İlk Mahkeme kararını
hatalı bulmamız mümkün değildir. Bu nedenlerle istinaf
reddolunur.



Taner Er-ginel Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Başkan Yargıç Yargıç


25 Haziran 2003



2






Full & Egal Universal Law Academy