Yargıtay Ceza Dairesi Numara 85,86,91,92/2004 Dava No 7/2005 Karar Tarihi 30.06.2005
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 85,86,91,92/2004 Dava No 7/2005 Karar Tarihi 30.06.2005
Numara: 85,86,91,92/2004
Dava No: 7/2005
Taraflar: KKTC Başsavcısı ile Emine Aksulu
Konu: Kundaklama - Kasti Hasar - Tehdit - Azmettirme (Teşvik)
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 30.06.2005

-D. 7/2005 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza : 85, 86, 91, 92/2004
(GaziMağusa Ağır Ceza Dava No: 2932/2003)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Mustafa H. Özkök, Şafak Öneri.

Yargıtay/Ceza : 85/-2004
(GaziMağusa Ağır Ceza Dava No: 2932/2003)

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

-ile-

Aleyhine istinaf edilen: Emine Aksulu, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Cevat Rıza
Aleyhine ist-inaf edilen namına: Avukat Öner Şerifoğlu.

Yargıtay/Ceza : 86/2004
(GaziMağusa Ağır Ceza Dava No: 2932/2003)

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

-ile-

Aleyhine istinaf edilen: Hüseyin Demirel, Merkezi Cezaevi -- Lefkoşa
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Cevat Rıza
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Öner Şerifoğlu.


Yargıtay/Ceza : 91/2004
(GaziMağusa Ağır Ceza Dava No : 2932/2003)

İstinaf eden: Hü-seyin Demirel, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa

-ile-

Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Öner Şerifoğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Cevat Rıza.


- Yargıtay/Ceza : 92/2004
(GaziMağusa Ağır Ceza Dava No: 2932/2003)

İstinaf eden: Emine Aksulu, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa

ile

Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: -Avukat Öner Şerifoğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Cevat Rıza.


GaziMağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Narin F. Şefik, Kıdemli Yargıç Çetin Veziroğlu ve Yargıç Ömer Güran'ın 2932/2003 sayılı davada 13.12.2004 tarihinde verdiği karara karşı Sanıkl-ar ve Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.

---------------


H Ü K Ü M

Taner Erginel, Başkan: Bu istinafta Mahkemenin kararını Sayın Yargıç Şafak Öneri okuyacaktır.

Şafak Öneri: Müşteki Vadili köyünde ikâmet etmektedir. Olayla ilgili tar-ihlerde sanık 2 ile müşteki arasında sanık 2'nin, müştekiye verdiği bir karşılıksız çekten dolayı anlaşmazlık bulunmakta idi. Müsteki mezkûr çek için sanık 2'den şikayetçi olduğundan, sanık 2 aleyhine ceza davası ikâme edilmiş olup cezalandırılması gündem-deydi. Mezkûr çek için cezalandırılmak istemeyen sanık 2, müştekiden çekdeki meblâğın ödendiğine dair yazılı belge edinme çabası içinde olmasına rağmen, talebi müşteki tarafından reddedilmekte idi. 5/2/2003 tarihinde saat 2.05 civarında, müştekinin evini-n sokağa açılan ancak kullanılmayan demir kapısının dışarıya bakan alt kısmı, benzin dökülerek kundaklandı. Alevlerin evin içerisine sirayet etmesi sonunda, kapı arkasında bulunan televizyon yükselticisi, halıfleksin bir bölümü, demir kapının boyası, yana-rak 68.000.000.-TL'lik hasar meydana geldi. Yangın müşteki ve eşi tarafından kısa sürede söndürülerek yayılması önlendi. Ayni gün saat 3.42 civarında polis'in soruşturma için olay yerinde bulunduğu bir sırada, müşteki'nin cep telefonu meçhul numaralı bir- telefon tarafından arandı. Arayan kişi müşteki'ye polis'inde işitebileceği şekilde "geçmiş olsun" sözlerini sarf etti. Müşteki'nin de katkıları ile olayın failleri olarak şüpheyi sanıklar üzerine yoğunlaştıran polis, sanıkları tutuklayarak soruşturdu. -Yapılan soruşturma neticesinde, sanıklar yazılı dava okunarak serbest bırakıldı. Sanıklar yazılı davaya verdikleri cevapta suçlamaları reddettiler.
Olayda asli fail olduğu düşünülen sanık 1 ve Fasıl 154 Ceza Yasası madde 20 altında teşvik eden (azmettir-en) (counsel) olarak sanık 2, Başsavcı tarafından Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesinde aşağıda belirtilen üç suçla itham edildiler.

1- Fasıl 154 Ceza Yasasının 20 ve 315(a) maddelerine aykırı olarak, 5/2/2003 tarihinde Vadili'de sakin Erol Ergün'e ait ikâ-metgâhın doğuya bakan kapısının alt kısmına benzin döküp kundaklamak,
2- Fasıl 154 Ceza Yasasının 20 ve 324(1) maddelerine aykırı olarak, kundaklama sonucu Erol Ergün'e ait televizyon yükselticisi, halıfleks ve demir kapıyı 68.000.000.-TL hasara uğratmak-,
3- Fasıl 154 Ceza Yasasının 20 ve Fasıl 305 Telgraf Yasasının 2(22)(a) maddelerine aykırı olarak, 1. davada belirtilen ayni tarih ve yerde, Erol Ergün'e telefon ile "geçmiş olsun, yarın bu iş bitecek" sözlerini söyleyerek taciz etmek.

Sanıkların hiç b-ir ithamı kabul etmemeleri üzerine, davanın duruşması yapıldı. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savcı, sanıklar aleyhindeki davaları kanıtlamak için 23 tanık dinleterek, 17 emare sundu. Müdafaaya çağırılan sanıklar da mahkemeye yeminli şahadet vererek -3 tanık dinlettiler. Davayı dinleyen Ağır Ceza Mahkemesi neticede sanık 1'i asli fail ve sanık 2'yi de suça teşvik eden (azmettiren) (counsel) sıfatıyla itham edildikleri 1 ve 2. davadan suçlu bularak mahkûm etti. 3. davadan ise, sanık 1 tarafından kulla-nılan "geçmiş olsun" sözünün Fasıl 305 Telgraf Yasası kapsamında "taciz" anlamına gelmediği gerekcesi ile suçun unsurlarının savcı tarafından kanıtlanamadığı bulgusuna vararak, sanıkları bu suçtan beraat ettirdi. Ancak "geçmiş olsun" sözünün Fasıl 305 Tel-graf Yasasının 2(22)(a) maddesi altında "telefonla tehdit" suçunu oluşturduğu kanaatine vararak ithamnameye bu madde altında yeni bir dava ekledi ve sanıkların bu davadan mahkûm ederek her birine birlikte çekilmek üzere mahkûm oldukları 1. davadan 18'er ay-, 4. davadan 4 ay hapis cezası verdi. 2. davadan ise, 1. davanın olgularından kaynaklandığı için herhangi bir ceza vermedi.

Ağır Ceza Mahkemesinin kararının hatalı olduğunu ileri süren sanık 1, Yargıtay/Ceza 91/04 ve sanık 2 Yargıtay/Ceza 92/04 sayılı- istinafları dosyalayarak mahkûmiyet ve ceza aleyhine istinaf ettiler. Ayni şekilde Ağır Ceza Mahkemesinin sanıklara verdiği cezaların yeterli görmeyen Başsavcı da, sanıklar aleyhine sırası ile 86/04 ve 85/04 sayılı istinafları dosyaladı. Dört istinaf da- tarafların müştereken müracaatı ve mahkemenin uygun görmesi üzerine birleştirilerek dinlendi.

Öncelikle, mahkûmiyet aleyhine yapılan istinafları incelemeyi uygun görürüz.
Her iki istinaf ihbarnamesine bakıldığında, ana başlık olarak 4, alt-paragraf ol-arak 7 istinaf sebebi içerdikleri ve kelimesi kelimesine tamamen ayni oldukları görülmektedir. İstinafın duruşmasında, sanıkların avukatı, istinaf sebeplerini yeniden düzenleyerek dört başlık altında özetlemiştir. Bu istinaf sebeplerinin 2 tanesinin her -iki sanık için, 2 tanesinin de sadece sanık 2 hakkında verilen karar için olduğu anlaşılmaktadır.


Sanıklar için ileri sürülen istinaf sebepleri şöyledir;
1- Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma esnasında müdafaanın tehir taleplerinde toleranslı davranmayarak m-üdafaa hakkını kısıtlamıştır.
2- Ağır Ceza Mahkemesi, müşteki ve eşini doğruyu söyleyen güvenilir tanıklar olarak kabul ederek şahadetlerine inanması hatalıdır, çünkü şahadetleri bir çok çelişkiler içermektedir.
3- Sanık 2'nin, sanık 1'i kundaklama için te-şvik ettiği iddia makamı tarafından makul şüphenin ötesinde kanıtlanamamasına rağmen sanığı bu suçtan, suçlu bulup mahkûm etmekle hatalı davranmıştır.
4- Sanıkların mahkûm oldukları 1. dava için, her 2 sanığa da ayni cezanın tesbit edilmesi ha-talıdır. Sanık 2'ye, sanık 1'den daha düşük bir ceza verilmesi gerekirdi.

İlk olarak 1. istinaf sebebini incelemeyi uygun buluruz.
sanık avukatı, Ağır Ceza Mahkemesinin tehirler hususunda müdafaaya iddia makamı kadar toleranslı davranmadığını, bunun- da müdafaa haklarını kısıtladığını ileri sürmektedir. Duruşma zabıtlarını inceledik; zabıtlardan müdafaaya tanık getirmek için fırsat verildiği ve müdafaanın da bu fırsatı iyi değerlendirerek tanık çağırdığı görülmektedir. Bu nedenle, bu istinaf sebebi-nde herhangi bir mesnet görmüyoruz.

2. istinaf sebebine gelince, sanıkların avukatına göre, müşteki ile eşinin, çelişkili şahadet vermelerine rağmen güvenilir tanık olarak kabul edilmeleri ve sanıkların bu tanıkların şahadetleri ile mahkûm edilmesi hatal-ıdır.
Önceki bir çok istinaf kararında belirtildiği gibi (ör: C.İ 6/74, Y/C 9/90, Y/C 14/98) Yargıtay, alt mahkemelerin olgular ile ilgili bulgularına müdahale ederken çok titiz davranır. Çünkü tanıkları gören, doğru veya yalan şahadet verdikleri hususu-nda hal ve hareketlerini izleyerek bir kanaate varan, alt mahkemelerdir. Alt mahkemenin olgularla ilgili bulgularının hatalı olduğunu iddia eden taraf, bu bulguların, şahadete dayanmadığı, şahadetin yanlış değerlendirilmesi sonucunda üretildiği, dikkate a-lınması gereken önemli konulardaki şahadetin dikkate alınmadığı hususlarında Yüksek Mahkemeyi tatmin edemedikçe, Yüksek Mahkeme, alt mahkemenin olgularla ilgili bulgularına müdahale etmez. Ağır Ceza Mahkemesi kararı incelendiğinde, müşteki ve eşinin şahad-etlerini titiz bir incelemeye tabi tutarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır. İstinaf eden, Ağır Ceza Mahkemesinin şahadeti değerlendirirken hata yaptığı ve bu tanıklara inanılmaması gerektiği hususunda bizi ikna edememiştir.
Kaldı ki, görgü tanığı bulunm-ayan bu meselede, Ağır Ceza Mahkemesinin bulguları sadece müşteki ve eşinin şahadetine dayanmamaktadır. Ağır Ceza Mahkemesi önünde sanık 1'in asli fail olduğuna dair bulguya varmasını gerektirecek müşteki ve eşinin şahadeti dışında başka yeterli şahadet v-ardı ve Ağır Ceza Mahkemesi bulgu yaparken bu şahadeti de değerlendirmiştir.
Söylenenler ışığında, bu istinaf sebebinde de herhangi bir mesnet görmeyiz ve bu istinaf sebebini de reddederiz.

Sanık 2'nin mahkûmiyete ilişkin 3. istinaf sebebine gelince; s-anık 2, sanık 1'i, sadece müştekiyi dövmesi yani darp etmesi için teşvik ettiğini, aleyhindeki kundaklama ve tehdit davalarının, makul şüphenin ötesinde kanıtlanamadığını iddia etmektedir.
Ağır Ceza Mahkemesi, sanık 2'nin sanık 1'in mahkûm olduğu kundakla-ma suçundan Fasıl 154 madde 20(d) altında teşvik eden sıfatı ile sorumlu olduğu kanaatindedir. Ağır Ceza Mahkemesinin konu ile ilgili kararı şöyledir;
"1. ve 2. davaya konu olan Erol Ergün'ün evini ateşe verme ve kasti hasar olayında göz şahidi yoktur. -Sanık 2'nin esasen fiilen olayda yer almadığı, o gece tutuklu olduğu cihetle kesindir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi Erol Ergün ile problemi olan ve Erol Ergün'e zarar vermek isteyen ve bu maksat ile birilerini arayan, onu dövdürmek isteyen Sanık 2-'dir. Sanık 1 Erol Ergün'e karşı eğer bir suç işlemişse Sanık 2 de Fasıl 154 M. 20 altında bu suçtan aynen sorumlu tutulmalıdır.
..................................................................................................................
Bu fiili g-erçekleştirmesi için huzurumuzdaki şahadetten Sanık 2'nin Sanık 1'i azmettirdiğini, esasen Sanık 1'i Erol Ergün'e karşı yönlendirenin de Sanık 2 olduğunu, ateşe verme anında Sanık 2 tutuklu olsa dahi, Sanık 2'nin de Sanık 1 ile suç ortağı konumunda olduğun-u, ateşe verme olayının gerçekleştiği gecenin sabahı Erol Ergün'ün müşteki olduğu Sanık 2 aleyhindeki Emare (16) 4502/02 sayılı davanın tayinli olduğu, bu davada Sanık 2'nin Erol Ergün'den borcun ödendiğini gösterecek noterden tasdikli evrak getirmek için,- hafifletici nedenlerini sunmasına olanak sağlamak üzere müteaddit tehirler aldığını ve nitekim 5/2/03'de Sanık 2'nin 4502/02 sayılı davada mahkûm edilerek Sanık 2'ye (15) gün hapis cezası verildiğini, bütün bu hususların bu suçu Sanık 1'in Sanık 2'nin azm-ettirmesi sonucu gerçekleştirdiğini kabul eder ve bulgu yaparız. Gerek 1., gerekse 2. davanın tüm unsurları İddia Makamı tarafından makul şüpheden ari bir şekilde ispat edildiğinden Sanık 1 ve 2'yi aleyhlerine ikâme edilen 1. ve 2. davalardan da suçlu bul-arak mahkûm ederiz."


Sanık 2'nin mahkûmiyetine dayanaklık eden Fasıl 154 madde 20(d) şöyledir;
"20. When an offence is committed each of the following persons is deemed to have taken part in committing the offence and to be guilty of the offence, and ma-y be charged with actually committing it, that is to say-
.................
.................
.................
any person who counsels or procures any other person to commit the offence.
In the fourth case he may be charged either with himself committ-ing the offence or with counselling or procuring its commission.
A conviction of counselling or procuring the commission of an offence entails the same consequences in all respects as a conviction of committing the offence.
Any person who procures a-nother to do or omit to do any act to such a nature that, if he had himself done the act or made the omission, the act or omission would have constituted an offence on his part, is guilty of an offence of the same kind, and is liable to the same punishment- as if he had himself done the act or made the omission; and he may be charged with himself doing the act or making the omission."

-Teşviğin (azmettirme) ne gibi şartlarda gerçekleşmiş sayılacağı Fasıl 154 madde 22'de düzenlenmektedir;
"22. When a person counsels another to commit an offence, and an offence is actually committed after such counsel by the person to whom it is given, it- is immaterial whether the offence actually committed is the same as that counselled or a different one, or whether the offence is committed in the way counselled or in a different way, provided in either case that the facts constituting the offence actual-ly committed are a probable consequence of carrying out the counsel.
In either case the person who gave the counsel is deemed to have counselled the other person to commit the offence actually committed by him."

Herhangi bir- kişinin asli failin işlediği bir suçtan teşvik eden (azmettiren) olarak sorumlu tutulabilmesi için, asli failin işlediği suçun ortak amaç olması, diğer bir anlatımla teşvik edilen suç ile asli failin işlediği suçun ayni olması veya asli fail tarafından iş-lenen suçun, teşvik edilen suç için yapılan fiilin öngörülebilen doğal sonucu olması gerekir. Asli failin amaçtan saparak, teşvik edildiği suçtan başka bir suç işlemesi halinde işlenen suç, teşvik edilen suç için doğal olarak yapılan fiilin sonucu değilse-, teşvik eden, asli failin bu fiilinden ve neticelerinden sorumlu olmaz. Konu ile ilgili olarak Archbold Criminal Pleading Evidence & Practice 1996 Vol. 2'de şunlar yer almaktadır;
"Where two or more persons embark on a joint enterprise each is liable -for the acts done in pursuance of that joint enterprise. That includes liability for unusual consequences if they arise from the execution of the agreed joint enterprise. However, if a participant in the venture goes beyond what has been tacitly agreed as -part of the common enterprise the other participants are not liable for the consequences of that unauthorised act. It is for the jury to decide whether what was done was part of the joint enterprise or was or may have been an unauthorised act and therefore- outside the scope of the joint enterprise: R. v. Anderson and Morris [1966] 1 Q.B. 110, 50 Cr.App.R.216, C.C.A.;R. v. Lovesey and Peterson [1970] 1 Q.B.352, 53 Cr.App.R.461, C.A."

İstinaf konusu meselede sanık 2'nin itham edildiği suçlardan mahkûm edile-bilmesi için, savcının, sanık 1'in sanık 2 tarafından, kundaklama suçu ile ilgili olarak teşvik edildiğini veya kundaklamanın, sanık 1'in teşvik edildiği başka bir suç için yaptığı hareketlerin doğal ve öngörülebilen sonucu olduğunu, makul şüphenin ötesind-e kanıtlaması gerekir.
İstinaf konusu meselede sanık 2 ile ilgili tek şahadet, müşteki'ye karşı darp suçunu işlemek için sanık 1 ile görüştüğü hususunda olup, bu da ihtilaf konusu değildir. Ağır Ceza Mahkemesi huzurundaki şahadet incelendiğinde sanık 1'-in mahkûm olduğu kundaklama, kasti hasar ve tehdit suçları ile ilgili olarak sanık 2'yi suça bağlayan herhangi bir şahadet bulunmadığı görülmektedir. Kundaklama suçu actus reus bakımından darp suçu ile herhangi bir benzerlik göstermediği gibi, darp'ın öng-örülebilen doğal sonucu da değildir. Kaldı ki, sanık 1'in, müştekiye karşı darp suçu işlediği veya işlemeye teşebbüs ettiği ve kundaklamanın bu esnada meydana geldiğine dair ne bir iddia, ne bir şahadet yoktur.
Yukarıdakiler ışığında iddia makamının, sa-nık 2 hakkındaki davaları makul şüphenin ötesinde kanıtlayamadığı nedeni ile istinaf kabul edilerek sanık 2 hakkındaki mahkûmiyet kararının iptal edilmesi gerekir.

Başsavcı tarafından sanık 1 aleyhine yapılan 86/04 nolu istinafa gelince; istinafın duruşm-asında bulunan savcı'ya göre, sanık 1'e verilen hapis cezası, kamu yararı gerektiği ağırlıkta dikkate alınmadan tesbit edildiği için aşikâr surette azdır.
Alt mahkeme mahkûm ettiği bir sanığa ceza tesbit ederken, cezalandırma ilkelerini doğru olarak uygu-lamış veya dikkate alınması gereken önemli hususları dikkate almışsa, tesbit edilen cezaya çok fahiş veya çok az olmadığı sürece Yüksek Mahkeme kendisi davayı dinlemiş olsaydı daha fazla bir ceza tesbit edecek olsa dahi müdahale etmez. Huzurumuzda bulunan- meselede de biz davayı dinlemiş olsaydık özellikle kamu yararına daha fazla ağırlık vererek Ağır Ceza Mahkemesinin tesbit ettiği cezadan daha yüksek bir cezaya hükmedebilirdik. Ancak, Ağır Ceza Mahkemesinin sanık 1'e ceza verirken, cezalandırma ilkelerin-i doğru olarak uyguladığı ve dikkate alması gereken faktörleri dikkate aldığı görülmektedir. Kanaatimizce tesbit edilen ceza az olmakla beraber müdahalemizi gerektirecek kadar aşikâr surette az değildir. Bu itibarla Ağır Ceza Mahkemesinin sanık 1 hakkınd-a verdiği cezaya müdahale etmeyi uygun görmeyiz.

Yukarıda söylenenler ışığında sanık 2 tarafından dosyalanan 92/04 sayılı istinaf kabul edilerek sanık 2 hakkındaki davalar iptal edilir ve sanık 2, aleyhindeki tüm davalardan beraat ettirilerek derhal se-rbest bırakılır. 85/04, 86/04 ve 91/04 sayılı istinaflar başarılı olamadığından reddolunur. Sanık 1'in hapis cezaları, Ağır Ceza Mahkemesinin mahkûmiyet tarihinden itibaren başlayacaktır.



Taner Erginel Mustafa H. Özkök Şafak Öneri-
Başkan Yargıç Yargıç

30 Haziran 2005


-


2



-


Full & Egal Universal Law Academy