Yargıtay Ceza Dairesi Numara 8/1988 Dava No 19/1988 Karar Tarihi 22.09.1988
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 8/1988 Dava No 19/1988 Karar Tarihi 22.09.1988
Numara: 8/1988
Dava No: 19/1988
Taraflar: Osman Kadir Paşa ile Başsavcılık arasında
Konu: Adam öldürmeye teşebbüs – Teşebbüs – Niyet – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 22.09.1988

-D.19/88 Yargıtay/Ceza 8/88
(Ağır Ceza No 3646/87; Girne)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut, Celâl Karabacak

İstinaf eden: Osman Kadir -Paşa, Esentepe
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: K.K.T.C. Başsavcılığı
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Rifat M. Reis
Aleyhine istinaf edilen namına: Altan Erdağ




H Ü K Ü M

Salih S. Day-ıoğlu: İşbu istinaf Girne'de oturum yapan Ağır Ceza Mahkemesinin sanığı (istinaf edeni) adam öldürmeğe teşebbüs suçundan suçlu bularak onu 1.4.1988 tarihinde verdiği ve 5 yıl hapis cezasına çarptırdığı hükmünden yapılmış bulunmaktadır.

Taraflar arasında -ihtilâf konusu olmayan olgular aşağıda gösterildiği şekilde özetlenebilir: Bütün ilgili zamanlarda müşteki ile sanık Esentepe'de ikamet etmekte idiler. Takriben 31..8.1987 tarihinde sanık ile müşteki arasında cereyan eden bir olay nedeni ile taraflar karak-ola celbedilmişlerse de orada barışmaları üzerine olay daha da büyümeden kapatıldı.

8.9.1987 tarihinde 17.30 sularında müşteki ağılına gittiği zaman orada kendsisinden takriben 20 adım uzakta koyunlar arasında gizlenmiş vaziyette elinde bir av tüfeği old-uğu halde sanığı gördü. Sanık tüfeği müştekiye doğru kaldırıp nişan aldı ve ateş etti. Bunun sonucu müşteki sol bacağından yaralanıp yere düştü. Müştekinin yerde yaralı vaziyette kıvrandığı esnada sanık ona ddoğru bir el daha ateş etmişse de bunun sanığa i-sabte edip etmediği açıklığa kavuşmadı. Sanık müştekiyi vurduktan sonra yanına gitti ve bu sefer başına tüfeğin dipçiği ve daha sonra taşla vurmağa başladı. Müşteki bunun üzerine bayıldı. Karanlık bastıktan sonra çocukları tarafından bulunan müşteki hastah-aneye kaldırıldı.

Sanık müştekinin bayılmasından sonra olay yerinden ayrıldı ve tüfeği sakladıktan sonra dağlara kaçtı. Ertesi günü Değirmenlik'te ikamet eden P.Ç. 809 Abdullah Araz'ın evine giden sanık olayı ona anlattı ve teslim oldu.

Tahkikat esnası-nda polise verdiği gönüllü ifadesinde sanık müştekiyi vurmağa karar verdiğini anlattıktan sonra aynen şunları söyledi:

-"Arkasından gittim yanına 20 adım galınca elimdeki şu bugün size teslim ettiğim tüfeği Mustafa Kemal'ın üzerine çevirdim, nişan aldım, attım Mustafa kemal yere düştü. Yannama yere düştüydü. Ben zaten çok sinirliydim. Yere düşünce giddim elimdeki tüfeğnan- yüzüne hem başına vurdum. Tüfeğin tahdası hem ulama yeri gırıldı. yerden daşda aldım daşınan da neresine gelirse vurdum. Mustafa Kemal bana ""öldürme beni be Osman" derdi, ama ben çok sinirli olduğumdan onu dinnemedim. Vurdum. Mustafa Kemal yerde tepinir-di. Bir ara bayıldı giibin oldu. Öldü zannederek tüfeği aldım goşdurarak oraşdan gaçtım."
-
Sanık mahkûm olduğu suçun nedenini olaydan bir hafta önceki olaya yani müştekinin onu dövmesine bağladı. 4.10.1987 tarihinde sanığa polis tarafından yapılan dava tebliğinde sanık müştekiyi öldürmeğe teşebbüs suçunu kabul etti.

Müşteki sağ kalça bölgesi-nden saçma yaraları aldı ve dipçik ve taşla darbedilmesi sonucu başından 8-10cm uzunluğunda iki yara aldı.

Sanığın aleyhine 7 dava getirildi. Bunlar özetle şöyledir:

Dava: Öldürmeğe teşebbüs
Dava: Ağır Surette yaralama
Dava: Hayatı tehlikeye koyma kastı- ile silah tasarrufu
Dava: Hayatı tehlikeye koymak kastı ile mühimmat tasarrufu
Dava: Kayıtsız ateşli silah bulundurup kulalnma
Dava: izinsiz tasarrufunda ateşli silah bulundurma
Dava: izinsiz 3 adet av tüfeği fişengi bulundurma.

Sanık 1. dava yani adam ö-ldürmeğe teşebbüs suçu dışındaki diğer suçları kabul etti. Yapılan duruşma sonucu Sanık adam öldürmeğe teşebbüs suçundan kabahatli bulundu ve beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Diğer suçları daha hafif suç olmaları nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesi onlar için- sanığa ayrıca ceza kesmedi ve sadece mahkûmiyet kaydetmekle yetindi.

Sanık Ağır Ceza Mahkemesinin kendisini 1. davadan mahkûm eden kararından ve ayrıca bu dava için ona kestiği beş yıl hapis cezasından istinaf etmiş bulunmaktadır. Dosyalanan istinaf ih-barnamesi üç sebep içermekle birlikte bunları özet olarak iki başlık altında toparlamak mümkündür. Şöyle ki:

1. Ağır Ceza Mahkemesi sanığı adam öldürmeğe teşebbüs suçundan mahkûm etmekle hata etti.

2. Ağır Ceza Mahkemesi hafifletici ddurumların varlığı-na rağmen sanığa beş yıl hapis cezası gibi fahiş bir ceza kesmekle hata etti.

İlkin mahkûmiyet ile ilgili 1. istinaf sebebini ele almayı uygun bulduk.

Olayın nasıl cereyan ettiği hususu taraflar arasında niza konusu değildir. Sanığın bu konudaki esas i-ddiası onun niyetinin müştekiyi sadece öldürmek olduğunun İddia Makamı tarafından yeterince ispat edilmediği noktasında toplanmaktadır. Bu hususta ğır Ceza Mahkemesi şöyle dedi:

-".... keza Sanığın yaptığı hareketler de incelendiğinde müştekiyi önce tüfekle vurmuş ve yere düşmesinden sonra yanına gitmiş önce dipcikle ve dipcik kırıldıktan sonra taşla başına ve vücudunun çeşitli yerlerine vurmak suretiyle müştekiyi kanlar içinde ve -bayılmış vaziyette öldü niyeti ile birakıp ordan kaçmasında bu fiilleri icra ederken Sanığın müştekiyi öldürme niyetiyle hareket ettiğini göstermektedir kanaatindeyiz ve bu hususta da bulgu yaparız.
-
Sanığın ise yeminsiz olarak yaptığı beyanında niyeti ile ilgili söylediklerinin doğru olmak ihtimali olmadığı kanaatin- deyiz, çünkü eğer Sanık müştekiyi sadece yaralamak isteseydi tüfekle ateş edip yaraladıktan sonra olaay yerinden ayrılır başka birşe-y yapmazdı halbuki sanık tüfekle vurup yaraladığı müştekiyi yere düştükten sonra bayıltana kadar kanlar içinde bırakacak şekilde dipcik ve taşla darbetmiş ve bayıdığı zaman da öldü niyetiyle bırakıp olay yerindeen ayrılmıştır. Bu durumda bu fiilleri icra e-derken Sanığın müştekiyi sadece korkutmak veya yaralamak niyeti ile hareket ettiğini söylemeğe imkân yoktur kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız."

Olayın cereyan şekli ile sanığın vermeğe çalıştığı izahat ve sair hussular dikkate alındığında Ağır Ce-za Mahkemesinin sanığın niyeti hususunda yapmış olduğu bulgunun hatalı olmadığı bir yana, doğru ve yapılabilecek tek bulgu olduğu görülmektedir.

Adam öldürmeğe teşebbüs davalarında niyet özel olarak aranmaktadır ve bu gibi durumlarda İddia Makamı suçlana-n kişinin tek ve yegâne niyetinin adam öldürme olduğunu ve bunun dışında makul olasılıklara açık olmadığını ısbat etmesi gerekir. Gör: Regina V. Georghiades (No 2) 22 C.L.R. p.128, Pefkos and Others V. Republic (1961) C.L.R. p.340, Ceza İstinaaf 10/68, Yar-gıtay/Ceza Birleştirilmiş 10/87 ve 11/87 sayfa 11.

Bir kişinin niyetinin ne olduğu bazen sarfettiği sözlerden anlaşılabilir bazen de hareketlerinden istihraç edilebilir.

Önümüzdeki meselede sanığın niyetinin müştekiyi öldürmek olduğu her türlü kuşkunun- da ötesinde olduğu gün gibi açıktır. Bir kere sanık bu niyetini sözleri ie açığa vurmuştu. Örneğin: şahadetine inanılan müştekiye göre müşteki "öldürme beni be Osman" demesine karşılık sanığın cevabı "öldürecem seni pezevenk" olmuştu. Böyle bir konuşmanın- yer almadığı veya böyle bir sözün sarfedilmediği sanık tarafından iddia edilmediği gibi müştekiye bu konuda doğruyu aksettirmediği ima dahi edilmedi. Saniyen sanığın polise verdiği gönüllü ifadesinde müştekinin "öldürme beni be Osman" demesine rağmen onu -dinlemeyip vurmaya devam ettiğini ve vurmağa ancak müştekinin öldüğünü zannetmesi üzerine durduğunu beyanla niyetinin müştekiyi öldürmek olduğunu ortaya koymuştur. Bütün bunlara ek olarak polis tarafından kendisine yapılan dava tebliğinde sanık adam öldürm-eğe teşebbüs suçunu kabul etti. Dava tebliğine verdiği cevabın baskı neticesi alındığı ise hiçbir zaman iddia edilmedi.

Sanığın hareketlerinden de niyetinin müştekiyi öldürmek olduğu açıkça görülmektedir. Müştekiye av tügeği ile vurduktan ve onu tesirsiz- hale getirdikten sonra yanına yaklaşıp kafasına parçalanana kadr dipçikle vurması, dipçiğin parçalanması ile bir işe yaramayınca etraftaki taş veya taşlarla yüzüne ve başına vurmağa devam etmesi ve vurmağa ancak müştekinin öldürğünü zannetmesi üzerine son- vermesi, onun tek ve yegâne niyetinin müştekiyi öldürmek olduğuna kesin bir işarettir.

Sanığın bu hareketleri ve dolayısıyle fiilinin öldürme niyetinden başka makul bir niyetle bağdaşamıyacağı açıktır. Bu nedenlerle mahkûmiyet ile ilgili istinaf sebebin-in reddolunması gerekir.

Cezanın fahiş olduğu hususundaki 2. istinaf sebebinde ise herhangi bir mesnet göremedik. Öldürmepe teşebbüs fiilinden bir hafta önce cereyan eden bir olayı sanık lehine bir tahrik unsuru olarak son derece hatalı olur. Sanığın leh-ine söylenecek örneğin sabıkasız oluşu, olaydan kısa bir süre sonra bizzat kendisinin polise gidip teslim oluşu ve sair hususlar zaten Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yeterince dikkate alınmıştır. Beş yıl hapis cezasının fahiş olduğunu söylemeğe imkân yoktu-r.

Gerek mahkûmiyet ve gerekse ceza aleyhine yapılan istinafın tamamen yersiz olduğu hususunda görüş birliği içindeyiz. O kadar ki, cezanın bu günden başlamasını dhi emretmeyi düşünmüşsek de büyük bir tereddütle bunu yapmamayı ancak ileride yapılması muh-temel yersiz istinaflarda bu yola da Mahkemenin başvuracağı hususunda gerekli ikazı yapmayı uygun gördük.

Sonuç olarak gerek mahkûmiyet ve gerekse ceza aleyhine yapılan istinaf reddolunur. Ceza mahkûmiyet tarihinden itibaren başlayacaktır.


(Salih S. Da-yıoğlu) (Niyazi F. Korkut) (Celâl Karabacak)
Yargıç Yargıç Yargıç

22 Eylül 1988


-


-5-



-


Full & Egal Universal Law Academy