Yargıtay Ceza Dairesi Numara 81-82-83/2012 Dava No 10/2012 Karar Tarihi 23.10.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 81-82-83/2012 Dava No 10/2012 Karar Tarihi 23.10.2012
Numara: 81-82-83/2012
Dava No: 10/2012
Taraflar: Uğur Koral ve diğerleri ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Vahim zarar ve hakiki bedensel incinme suçları - Sanıklara çeşitli hapislik cezaları verilmesi - Sanıkların hapislik cezalarının alenen fahiş olduğu iddiası ile ceza ve mahkumiyet aleyhine istinafları - İstinafın kısmen kabul edilmesi - Ceza aleyhindeki istinafın reddedilmesi - Sanıkların 1, 3 ve 6 davalardan mahkumiyetlerinin iptal edilmesi.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 23.10.2012

-D.10/2012 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 81-82-83/2012
(Girne Ceza Dava No:5615/2011)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUND-A.

Mahkeme Heyeti:Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Mehmet Türker.


Yargıtay/Ceza: 81/2012
(Girne Ceza Dava No:5615/2011)



İstinaf eden: Uğur Karol, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa -
(Sanık No.1)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
(Davayı İkame Eden)

- A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Derviş Akter
Aleyhine istinaf edilen namına: Kıdemli Savcı Ergül Kızılokgil.


Yargıtay/Ceza: 82/2012
(Girne Ceza Dava N-o:5615/2011)


İstinaf eden: Bülent Hapçı, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa
(Sanık No.2)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
- (Davayı İkame Eden)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Derviş Akter
Aleyhine istinaf edilen -namına: Kıdemli Savcı Ergül Kızılokgil.
Yargıtay/Ceza: 83/2012
(Girne Ceza Dava No:5615/2011)



İstinaf eden: Türker Samancıoğlu, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa
- (Sanık No.3)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
(Davayı İkame Eden)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namı-na: Avukat Derviş Akter
Aleyhine istinaf edilen namına: Kıdemli Savcı Ergül Kızılokgil.



Girne Kaza Mahkemesi Yargıcı Melek Esendağlı'nın 5615/2011 sayılı davada 4.9.2012 tarihinde verdiği karara karşı, Sanıklar tarafından yapılan istinaflardır.



- -----------------


H Ü K Ü M



-Narin F. Şefik: Bu davada, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Mehmet Türker okuyacaktır.

Mehmet Türker: Birleştirilerek dinlenen Yargıtay Ceza 81/2012, 82/2012 ve 83/2012 No.lu bu istinaflar, Girne Kaza Mahkemesinin 4.9.2012 tarihli kararına karşı yapılmı-ştır.

Girne Kaza Mahkemesinde dosyalanan 5615/2011 No.lu davada, Sanıklar aleyhine 7 dava getirilmiştir. Bu davalar aynen şöyledir:
"İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Dava
Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 4, 20 ve 231. madde-
lerine ayk-ırı vahim zarar.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanıklar, 25/5/2011 tarihinde Karşıyaka'da,
Şehit Mustafa Kardana caddesinde yol içerisinde,
Kazım Rahvancıoğlu'nun sağ kulağına yumruk vurup
kulak zarının yırtılması-na sebep olmak suretiyle
mezkur şahsa gayri kanuni vahim zarar yaptılar.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Dava
22/89 sayılı Yasa ile tadil olunan Fasıl 154
Ceza Yasası'nın 20 ve 324(1) maddelerine aykırı
kasti hasar.-

SUÇUN TAFSİLATI
Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, kasten ve kanuna aykırı olarak, Kazım
Rahvancıoğlu'nun giymekte olduğu LTB marka
tişörtü çekiştirip yırtmak suretiyle 22,50.TL
- hasar yaptılar.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
3. Dava
Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20 ve 243. maddelerine
aykırı hakiki bedensel incinmeye sebep olan darp.

SUÇUN TAFSİLATI
- Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, Kazım Rahvancıoğlu'nun vücudunun muhtelif
yerlerine elleri ve ayakları ile vurup darp
ederek mezkur şahsın hakiki bedensel incinmesine
sebep oldular.

- İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Dava
Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20 ve 242. maddelerine
aykırı darp.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve mahalde,
kanuna aykırı olarak, Kazım Rah-vancıoğlu'nun
vücudunun muhtelif yerlerine elleri ve ayakları
ile vurmak suretiyle darp ettiler.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Dava
64/89 sayılı Yasa ile tadil olunan Fasıl 154 Ceza
Yasası'nın 20 ve 99. maddelerine- aykırı itale-i
lisan.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, umumi bir yerde Kazım Rahvancıoğlu ve
Ünal Şakir Cantürk'ün darp etmesine sebep
olabilecek şekilde t-ahrik edici itale-i lisanda
bulundular, yani mezkur şahıslara "Orospu
çocukları, pislikler, hayvanlar, böyle sürüş
olur mu" dediler.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Dava
Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20 ve 243. maddeler-ine
aykırı hakiki bedensel incinmeye sebep olan
darp.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, Ünal Şakir Cantürk'ün yüzüne ve kafasına
elleri ile vurup darp ederek -mezkur şahsın hakiki
bedensel incinmesine sebep oldular.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Dava
Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20 ve 242. maddelerine
aykırı darp.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanıklar, birinci dava-da belirtilen tarih ve
mahalde, kanuna aykırı olarak, Ünal Şakir Cantürk'ün
yüzüne ve kafasına elleri ile vurmak suretiyle
darp ettiler."


Girne Kaza Mahkemesi huzurunda itham edildikleri suçları kab-ul etmemeleri üzerine yapılan duruşmada, Sanıklar aleyhlerindeki 1, 3, 4, 6 ve 7. davalardan mahkum edilerek 1. davadan 2 ay, 4. davadan 20 gün, 6. davadan 1 ay, 7. davadan 20 gün hapislik cezasına çarptırılmışlardır. 3. davadan ise, aleyhlerine mahkumiye-t kaydedilmiştir. Sanıklar
2 ve 5. davadan ise beraat etmişlerdir.

Sanıklar ayrı ayrı dosyaladıkları 81/2012, 82/2012 ve 83/2012 No.lu istinaflarda, aynı gerekçelerle Girne Kaza Mahkemesinin 1, 3, 4, 6 ve 7. davalar için verdiği mahkumiyet kararını-n hatalı olduğunu, hapislik cezası dışında bir ceza vermemekle hatalı hareket ettiğini ve verilen hapislik cezalarının aşikar surette fahiş olduğunu ileri sürmektedirler.

Sanıklar, Bidayet Mahkemesinin 4.9.2012 tarihli kararına karşı 4 istinaf sebebi- içeren ayrı ayrı istinaf ihbarnamesi dosyalamakla birlikte, istinaflar birleştirilerek dinlendiği esnada, Sanıklar Avukatı istinafını 2 başlık altında ileri götürmüştür.

Sanıklar Avukatı tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerini, aşağıdaki şekild-e toparlayabiliriz:

1. Bidayet Mahkemesi, önünde Sanıkların hangisinin Müştekileri darp ettiğine dair yeterli şahadet olmamasına rağmen, Sanıkların yasadışı bir hareketi gerçekleştirmek yani müştekileri darp etmek için ortak amaçla hareket ettikleri -ve müştekileri darp ettikleri bulgusuna vararak, Sanıkları aleyhlerine getirilen 1, 3, 4, 6 ve 7. davalardan mahkum etmekle hata etti.

2. Bidayet Mahkemesi, Sanıklara, mahkum edildikleri 1, 3, 4, 6 ve 7. davalardan hapislik cezası vermekle hata etti -ve her halükarda Sanıklara verilen hapislik cezaları aşikar surette fahiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:
İstinaf Eden Sanıklar Avukatı, Bidayet Mahkemesinin, Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 21. maddesini yanlış yorumlayarak meseleye uyguladığını-, Sanıkların ortak amaçla birlikte hareket ettiklerine dair İlk Mahkeme önünde yeterli şahadet olmamasına ve İddia Makamı tarafından bu husus ispat edilememesine rağmen, İlk Mahkemenin yorum yaparak, Sanıkların müştekileri darp etmek ortak amacı ile birlik-te hareket ettikleri ve darp ettikleri bulgusuna vararak Sanıkları mahkum etmekle hatalı davrandığını ileri sürerek istinafların kabul edilmesini talep etmiştir. Sanıklar Avukatı, Sanıkların kişisel durumları ve hapislik cezası verilmesi halinde, işten at-ılabileceklerini dikkate almayarak, Sanıklara hapislik cezası vermekle ve para cezası vermemekle de Bidayet Mahkemesinin hatalı olduğunu, her halükarda verilen hapislik cezalarının aşikar surette fahiş olduğunu da ileri sürmektedir.

İddia Makamı is-e, Bidayet Mahkemesinin İddia Makamı tanıklarına inanmakla hata etmediğini, İddia Makamı tanıklarının şahadetine göre Mahkemenin vardığı bulguların doğru olduğunu, Sanıkların ortak amaçla, birlikte hareket ederek Müştekiler olan Tanık 3 ve 14'ü darp ettikl-eri bulgusuna varabilmesi için İlk Mahkeme önünde yeterli şahadetin varolduğunun, Mahkemenin bu bulguya varmasının doğru olduğunu, Sanıkların, Müştekiler Tanık 3 ve 14'ün aracının önünü keserek müştekileri darp etmek ortak amacı ile üçü birlikte hareket ed-erek, önce Tanık 3'ü, sonra Tanık 14'ü birlikte darp ettiklerini, Bidayet Mahkemesinin Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 21. maddesini doğru uygulayarak, Sanıkları ortak amaçla birlikte hareket edip müştekileri darp etmekten suçlu bulduğunu, Sanıkların amacının mü-ştekileri tutuklamak değil darp etmek olduğunu, müştekilerin Sanıklara hiç direnmediği halde Sanıkların üçü birlikte hareket edip müştekileri darp ettiklerini, Mahkemenin mahkumiyet kararının doğru olduğunu, takdir ettiği hapislik cezası ve süresinin de do-ğru olduğunu, hapislik süresinin fahiş olmadığını, Yargıtayın müdahalesini gerektirmediğini ileri sürüp, Sanıkların istinaflarının reddedilmesini talep etmiştir.

İstinaf Sebeplerinin İncelenmesi
1. istinaf sebebinin incelenmesi;
Bidayet Mahkem-esi, önünde Sanıkların hangisinin Müştekileri darp ettiğine dair yeterli şahadet olmamasına rağmen, Sanıkların yasadışı bir hareketi gerçekleştirmek, yani müştekileri darp etmek için ortak amaçla hareket ettikleri ve müştekileri darp ettikleri bulgusuna va-rarak, Sanıkları aleyhlerine getirilen 1, 3, 4, 6 ve 7. davalardan mahkum etmekle hata etti.

Girne Kaza Mahkemesi huzurundaki ihtilafsız şahadete göre, Müştekiler Tanık 14 ve Tanık 3, Lapta Yavuzlar Lisesinde öğrenci olup arkadaştırlar. Tanık 14'ün -sürüş ehliyeti yoktur. 25.5.2011 tarihinde Tanık 14, DU 588 plakalı araç ile okula gelerek o günkü imtihanı sonrasında, Tanık 3 ile arabaya binerek yola çıkarlar. Okulun biraz ilerisindeki durakta, bir kız arkadaşlarının dur işareti ile duran ve arabanın- içinde iken bu tanık ve yine kız arkadaşları olan Tanık 12, Tanık 13, ve Tanık 26 ile sohbet ettikleri sırada, tanıklardan birinin, "Polis, polis" diye bağırması ile dikiz aynasından bakan Müşteki Tanık 14, polis arabasını görünce, arabayı çalıştırıp orad-an ayrılır. Tanıklardan birinin gelen polislere "Ehliyetsizdir yakalayın" demesi üzerine, RHA plaka No.lu araçta bulunan Sanıklar ve Sanık olmayan bir polis memuru Müştekilerin peşine düşerler. "Yakalayın" sesini ve bilahare de polis aracının siren sesini- duyan Müşteki Tanık 14, süratini artırarak panikle kaçmaya başlar. Aracın ön sol tarafında Müşteki Tanık 3 oturmaktadır. Alsancak istikametine doğru kaçarak, Alsancak-Girne anayoluna inen Müştekiler, Karşıyaka istikametine ilerleyerek sağa Karşıyaka köy-ü içerisine dönüp, bir süre ilerledikten sonra, polis aracı ile daha süratli bir şekilde gelen Sanıklar, Müştekilerin aracını sol taraftan geçerek aracın el frenini çekerek Müştekilerin aracının önünde araçlarını durdurarak önlerini kesmek sureti ile Müşte-kileri durdururlar.

Bundan sonraki olaylar ve olayların oluş şekli ile ilgili olarak, İddia Makamının sunduğu şahadet ile Sanıkların iddiaları birbirinden farklıdır. Sanıkların Müştekilerin araçlarını durdurduktan sonraki olaylarla ilgili, Girne K-aza Mahkemesi huzurunda, Müştekiler, Tanık 14 ve Tanık 3 olarak şahadet vermişlerdir. Bu hususta yine Tanık 11 ve Tanık 30'un şahadeti de Mahkeme önündedir. Tanık 14'e göre polis aracının önlerini kesmesi ve durmaları üzerine, tüm polisler arabadan indi,- kır saçlı ve uzun boylu bir polis (Sanık olmayan) kendilerine silah çekti, küfür etti ve diğer üç polis (Sanıklar) Tanık 3 Ünal'ın oturduğu sol tarafa gitti, Sanıklardan biri arabanın camından içeri bir yumruk salladı ve içeriye bir yumruk girdi. Yumruk,- Ünal'ın üst dudağına vurdu. Sonra Ünal'ı arabadan çıkardılar, çok sert olmamakla beraber, her üç Sanık da Ünal'ın kafasına ve sırtına vurarak, polis arabasına götürüp bindirdiler. Daha sonra Sanık polisler, Tanık 14'ün bulunduğu tarafa geldi, arabanın c-amı açıktı ve açık olan taraftan yumruk olduğunu tahmin ettiği, Sanıklardan birinin yaptığı bir hareket kulağına geldi, kulağına büyük bir ağrı ve uğultu geldi, bu darbeden sonra polisler kapıyı açıp kendisini çekerek arabadan çıkardı, üç polis (Sanıklar) -kendisini ortalarına alarak kafasına ve beline tekme tokat vurarak polis arabasına götürdü, polis arabasında Ünal kendisine dudağının içini açarak yarasını gösterdi.

Tanık 3'e göre, Karşıyaka'da araçlarının önü Sanıklar Tarafından kesilip durduklar-ında, bir polis (Sanık olmayan) kendilerine silah çekti, diğerleri de (Sanıklar) Tanık 3'ün tarafına geldi, arabanın açık olan camından bir polis dudağına eliyle vurdu, dudağı patladı, sonra polisler Tanık 3'ü arabadan indirdi, kafasına ve sırtına vurarak -polis arabasına götürüp arabaya bindirdi.

Tanık 11, Karşıyaka'da Şht. Mustafa Kardane Caddesi No.24, 2. kattaki evinde idi. 2011 senesi Mayıs ayı sonlarında bir gün, saat 10.30 raddelerinde, el freni sesi duydu, polislerin arabadan indiğini gör-dü, polislerin bağrışma seslerini duydu. Bu esnada yüzünü göremediği bir polis (Sanıklardan biri) beyaz aracın sol tarafındaki camından elini hızlı bir şekilde içeri soktu, bir el hareketi yaptı ve eli sol camdan hızlı bir şekilde içeri girdi, bu esnada b-ir polis iki arabanın ortasında, diğer üç polis ise beyaz arabanın etrafında idi.

Tanık 30, Karşıyaka Efeler Sokakta ikamet eder, Karşıyaka Şehit Mustafa Kardana Caddesi üzerinde kayınvalidesinin evi vardır. 25.5.2011 tarihinde evde olduğu bir sırad-a saat 10.15 civarında el freni sesine benzeyen şiddetli bir ses duydu, sesin kayınvalidesinin evinden taraf geldiğini düşünerek oraya doğru hızlıca yürüdü. Uzun boylu kır saçlı bir polisin bağırarak "ananızı sikeyim" dediğini duydu. Polis aracı ve beyaz- bir araç yolda duruyordu. Uzun boylu kır saçlı polis iki aracın arasında, diğer üç polis, şoför yanı yolcu koltuğundan taraf duruyordu. Korktu ve kayınvalidesinin evinin balkonuna arabaların karşısına geçti. Bu esnada zayıf olan çocuğu (Müşteki Tanık 3-) bir polis, polis arabasının sol arka kapısından itekleyerek polis arabasına koydu. İkinci şişko çocuğun arabadan nasıl çıktığını görmedi. Ancak bu şişko çocuğu (Müşteki Tanık 14) üç polis biri solundan biri sağından biri de arkasından çekiştirerek ve a-rkadan tekmeleyerek, itekleyerek polis arabasının içine koydular.

Bu tanıkların şahadetini inanılır bulan ve huzurundaki tüm şahadeti bir bütün olarak değerlendiren Bidayet Mahkemesi, Sanıkların değer taşıyan, şahadetle desteklenen bir izahatları o-lmadığını da belirterek, İddia Makamının makul şüpheden ari olarak ispatladığı, şu bulgulara vardı:

"DU 588 plakalı araç ve RHA 3476 plakalı polis aracı Şht. Mustafa Kardana Caddesi üzerinde durduklarında saat takriben 10:15 raddeleriydi. Her iki ara-ç da yola dik ve birbirine paralel şekilde, araçların yüzü cadde üzerinde 24 numaralı olan iki katlı eve bakar vaziyette idiler. 24 numaralı evin üst katında Tanık 11 Serkan Karadağ alt katında Tanık 30'un kayınvalidesi yaşamaktadır. Araçlar durdukları a-nda Tanık 14 ve Tanık 3 henüz daha DU 588 plakalı aracın içinde otururken RHA 3476 plakalı araçtan dört polis indi. Bu dört polisten üçü olan Sanıklar ilk andan DU 588 plakalı aracın ön sol kapısının tarafına doğru yürüdüler. Sanıklardan biri bu esnada a-çık olan ön sol kapı camından elini soktu ve bu hareket ile Tanık 3'ün dudağına bir darbe geldi. Sanık 3'ün dudağının sol üst iç tarafında bu darbeden kaynaklanan bir yüzeysel lazerasyon oluştu. Akabinde Tanık 3 Sanıklardan biri tarafından DU 588 plakalı- araçtan çıkarıldı ve Tanık 3 Sanık 1, Sanık 2 ve Sanık 3 tarafından kafasına ve sırtına gelişigüzel vurularak DU 588 plakalı araçtan RHA 3476 plakalı araca doğru götürüldü. Tanık 3 bu esnada kendini korumak için yumuldu. Sanıklardan biri Tanık 3'ü RHA 3-476 plakalı aracın sol arka kapısından içeriye koydu. Akabinde Sanıklar halen DU 588 plakalı aracın şöför mahallinde oturmakta olan Tanık 14'ün olduğu tarafa geçtiler. Tanık 14'ün tarafındaki kapının camı açık olduğu bu esnada Sanıklardan biri tarafından- kapı camından içeriye giren bir el hareketi yaptı, bu el hareketi Tanık 14'ün sağ kulağına rastgeldi ve bu hareketin neticesiyle Tanık 14'ün sağ kulak zarında yırtılma meydana geldi. Sanıklardan biri Tanık 14'ü araçtan çekerek çıkardı. Tanık 14 araçtan -indikten sonra Sanık 1, 2 ve 3 biri Tanık 14'ün sağında, biri solunda ve bir diğeri de arkasında Tanık 14'ü itelemeye devam ederek Tanık 14'ün kafasına ve beline vurarak RHA 3476 plakalı araca doğru götürdüler. Tanık 14 gelen darbelerden korunmak için yum-uldu ve eğildi. Sanıklardan biri Tanık 14'ü RHA 3476 plakalı aracın sol arka kapısından aracın içine koydu. Polislerden ikisi DU 588 plakalı aracı sürerek Lapta Polis Karakoluna doğru hareket etti. Arkasından RHA 3476 plakalı araç da iki polis ön taraft-a Tanık 14 ve Tanık 3 arka koltukta olmak üzere Lapta Polis Karakoluna hareket ettiler. Araçların durması ile tekrar karakola doğru hareket ettirilmesi arasında takriben 5 dakikada tüm olaylar tamamlandı."

Yukarıdaki bulgulara varan Bidayet Mahkem-esi, Sanık 1, 2, ve 3'ün, DU 588 plakalı araçtan önce Tanık 3'ü sonra Tanık 14'ü çıkarıp, araç dışında, üçü birlikte tanıklara vurarak polis aracına götürdükleri ve bu vurma fiillerinin her üç Sanık tarafından yapıldığı nedeniyle, Sanıkların bu hareketleri-nden dolayı, Fasıl 154 madde 20 tahtında sorumlu oldukları kanaatine vardı.

Sanıkların birlikte suç işlemekten sorumlu tutulabilip tutulamayacağını da inceleyen Bidayet Mahkemesi, Tanık 3 ve 14'ün DU 588 plakalı araçları, polis Sanıklar tarafından -durdurulduktan sonra, araçtan indirilmeden önce, Tanık 3'ün dudağına, daha sonra da Tanık 14'ün kulağına, Sanıklardan biri tarafından vurularak darp edildiğini, ancak Sanıklardan hangisinin fiili harekette bulunduğu bulgusu yapılamadığını belirtmiştir.

- Daha sonra, Tanık 14 ve Tanık 3'e, DU 588 No.lu araçta iken, araçtan indirilmeden önce, Sanıklardan hangisinin fiili harekette bulunduğuna dair spesifik bulgu yapamadığından, Fasıl 154 madde 21 tahtında, Sanıkların fiil ve hareketlerini huzurundaki şah-adete göre inceleyerek, Sanıkların, Müştekilerin aracını durdurduktan sonra, önce Tanık 3'ün bulunduğu aracın sol tarafına, üçü birlikte giderek, Sanıklardan birinin, DU 588 plakalı aracın camından içeri elini hızla sokarak, Tanık 3'e bir hareket yaptığı, -akabinde Sanıkların birlikte, Tanık 3'ü arabadan çıkartarak üçü birlikte, Tanık 3'e vurmaya devam ettikleri, Tanık 3'ü polis arabasına koyduktan sonra, Sanıkların DU 588 plakalı aracın sağ tarafına geçtikleri, Sanıklardan birinin Tanık 14'ün camından elini- içeri sokarak bir hareket yaptığı, akabinde araçtan çıkarılan Tanık 14'e Sanık 1, 2 ve 3'ün vurmaya devam ederek polis arbasına götürdükleri, Sanıkların araçlarından indikleri andan itibaren bu fiili hareketlerini kesintisiz olarak ve birlikte hareket ede-rek yaptıkları, bu hareketlerinin birlikte ve ortak amaçla hareket olduğu, ortak amaçlarının Tanık 14 ve Tanık 3'ü darp etmek olduğu, ortak amaçla hareket eden kişilerin bu ortak amaca yönelik yaptığı hareketlerin beklenen sonuçlarından birlikte sorumlu ol-duğu, Sanıkların ortak amacı gerçekleştirmek için Tanık 14 ve Tanık 3'e vurdukları, bunun doğal neticesi olarak bedensel yaralanmaya maruz kalan Tanık 14'ün kulak zarının zedelendiği, Tanık 3'ün ise dudağının içinde yüzeysel lazerasyon oluşmasına sebebiyet- verdikleri nedeniyle ve ortak amacın icrası amacıyle gerçekleşen bu darp fiillerinden Fasıl 154 madde 20 ve 21 gereğince tüm Sanıkların sorumlu olduklarını belirterek, Sanıkları aleyhlerine getirilen 1, 2, 4, 6 ve 7. davalardan suçlu bularak mahkum etmişt-ir.

Ceza davalarında, İddia Makamının ispat külfeti ve Sanığın izahatı ile ilgili Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 28 ve 35/2002'de şöyle denmektedir:

"Yargıtay/Ceza 14/98 (D.1/2000)'de ifade edildiği gibi bir ceza davasında sanığın itham edildiği s-uç veya suçları işlediğini kanıtlamak iddia makamının, yani savcılığın yükümlülüğüdür. Savcılık, sanığın itham edildiği suç veya suçları işlediğini makul şüphenin ötesinde kanıtlamakla yükümlüdür. Bu yük davanın başından sonuna kadar savcılığın omuzlarında-dır. Sanık, itham edildiği suçu işlemediğini, suçsuz olduğunu kanıtlamakla yükümlü değildir. Sanık, itham edildiği suçu işlemediğine yönelik izahat verebilir veya olgusal iddialar ileri sürebilir. Sanık bir izahat ileri sürdüğünde, bu izahatın, Mahkeme tar-afından ele alınıp tezekkür edilebilmesi için, değer taşıyabilen şahadetle desteklenmesi gerekir. Değer taşıyan şahadet, savcılık tanıklarının çapraz sorgulanması ile, sanığın şahadet vermesi ile veya savunma tanıklarının şahadeti ile veya her üçünün birle-şimi ile, Mahkemeye sunulabilir. Sanık, savcılık tanıklarının çapraz sorgulanmasında veya tanık dinlettirerek veya kendisi şahadet vererek olgusal iddialar ileri sürebilir. Sanık ileri sürdüğü olguları, izahatı, makul şüphenin ötesinde kanıtlamakla yükümlü- değildir. Mahkeme, sanığın ileri sürdüğü ve değer taşıyan şahadetle desteklenen olguların, izahatın, doğru olma olasılığı olduğuna kanaat getirirse veya ileri sürülen olgular, izahat, makul bir şüphe yaratırsa, sanığın suçlu olduğu makul şüphenin ötesinde- kanıtlanamadığından, sanığın beraat ettirilmesi gerekir.

WOOLMINGTON v. D.P.P (1935) A.C.462, H.L:
" Throughout the web of the English Criminal Law one golden thread is always to be seen, that it is the duty of the prosecution to prove the prison-er's guilt. If, at the end of and on the whole of the case, there is a reasonable doubt, created by the evidence given by either the prosecution or the prisoner, the prosecution has not made out the case and the prisoner is entitled to an acquittal."

- Eğer davanın sonunda, sanığın itham edildiği suçu işlediği konusunda şahadetten kaynaklanan, şahadetten doğan makul bir kuşku k-alırsa, bu, savcılığın ikna etme yükümlülüğünü yerine getiremediğini, yani sanığın itham edildiği suçu işlediğini makul şüphenin ötesinde kanıtlayamadığını gösterir ve kuşkunun menfaatini sanığa vererek sanığı beraat ettirmek gerekir.

Yargıtay, ceza dava-larında iddia makamının ispat yükümlülüğü ve savunmanın konumu ile ilgili temel ilkelere daha önce 29/73 sayılı Ceza/İstinaf'taki kararında da yer vermiştir."

Sanıkların 1. istinaf sebebindeki yakınmaları, Sanıkların, Müştekileri darp etmek için orta-k amaçla birlikte hareket edip, Müştekileri darp ettiklerine dair kabul edilebilir ve Sanıkların mahkum edildikleri suçları işlediklerini makul şüpheden ari ispat edecek şahadet olmadan mahkum edildikleridir.

Tanıkların şahadetine verilecek değerle i-lgili olarak Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 28 ve 35/2002 D.2/2006'da şöyle denmektedir:

"Birçok içtihat kararında belirtildiği gibi bir tanığı ve şahadetini değerlendirmek, tanığın önünde şahadet verdiği Mahkemeye düşen ciddi bir görevdir. Mahkeme, -önünde şahadet veren tanığı dinler, izler ve bunlar ışığında o tanığı ve şahadetini değerlendirir. İstinaf Mahkemesi önünde sadece ilgili tutanaklar vardır. Tanığı dinlemeyen, izlemeyen İstinaf mahkemesi, o tanığı dinleme ve izleme avantajına sahip olan Al-t Mahkemenin, o tanık ve şahadeti hakkındaki değerlendirmesine genellikle müdahale etmez. Tanığın önünde şahadet verdiği Mahkemenin, tanık ve şahadeti ile ilgili değerlendirmesine müdahale edebilmesi için, İstinaf Mahkemesinin, böyle bir müdahaleyi haklı k-ılacak, görünen, iyi nedenleri olması gerekir. Önünde şahadet veren tanıkları ve bu tanıkların şahadetini değerlendirmesi sonucu Alt Mahkemenin vardığı bulgulara, önündeki şahadetten bu bulgulara varabilmesi makul olduğu sürece, İstinaf Mahkemesinin müdaha-le etmeyeceği yerleşmiş bir ilkedir. Alt Mahkemenin vardığı bir bulguya, önündeki şahadetten o bulguya varılamayacağı tutanaklardan görülmedikçe, İstinaf Mahkemesi müdahale etmez. Alt Mahkemenin, önünde şahadet veren tanıkları ve şahadetlerini değerlendir-mesi sonucu vardığı bulgulara, İstinaf Mahkemesinin müdahale edebilmesi için, bu bulguların hatalı olduğu hususunda, bu bulguların hatalı olduğunu iddia eden tarafından tatmin edilmesi gerekir. Alt Mahkeme savcılık tanıklarına inanmış, sanığa ve savunma ta-nıklarına inanmamışsa, Alt Mahkemenin savcılık tanıklarına inanmak, sanığa ve savunma tanıklarına inanmamakla hata ettiği hususunda Yargıtayı ikna etme yükü, karardan istinaf eden ve bunu ileri süren sanıktadır. (Gör: Ceza/İstinaf 23/72; Ceza/İstinaf 25/72-; Yargıtay/Ceza 14/98)."

İddia Makamı tanıklarının olaylarla ilgili şahadetine karşılık, İlk Mahkemenin huzurunda olup değerlendirdiği Sanıkların, Emare 4 açık ifadeleri ve Mahkemede yaptıkları yeminsiz beyanları vardır.

Sanıkların açık ifade-lerinde, Müştekilerin el freni çekerek araçlarını durdurduktan sonra, yanlarına gidip, kimlik kontrolu yaptıklarını ve kendilerini polis karakoluna götürdüklerini, yasal yetkileri çerçevesinde hareket ettiklerini belirtmelerine ve bu iddialarını Mahkemeye -yaptıkları yeminsiz beyanlarında da tekrarlamalarına rağmen, Sanık 3'ün yeminsiz beyanında araçtan inip, Müştekilerin aracının yanına gittiklerinde, Müştekilerin, yani Tanık 3 ve 14'ün araçtan inmiş oldukları iddiasının, Sanık 2'nin ise araç sürücüsünün (M-üşteki Tanık 14) araçtan indiğini ve ehliyetsiz olduğunu beyan ettiği iddiasının, İddia Makamı tanıklarının, Müştekilerin araçtan inmeden önce ve araçtan indirilme anındaki olaylarla ilgii şahadetleri ile tamamen ters olduğunu, Sanıkların bu iddialarını de-ğer taşıyan başka bir şahadetle de destekleyemediklerini, açık ifadeleri ile yeminsiz beyanlarının da esaslı tutarsızlıklar içerdiğini belirten Bidayet Mahkemesi, Sanıkların izahat ve iddialarına inanmadı, Müştekilerin şahadetinin ise diğer İddia Makamı ta-nıklarının şahadeti ve çevre şahadetle desteklendiği, tutarlı ve güvenilir olduğu gerekçesi ile inanılır ve itibar edilir buldu.

Bidayet Mahkemesi, huzurundaki tüm şahadeti çok ayrıntılı ve titiz bir şekilde inceleyerek, gerekçe göstererek, Sanıkla-rın izahatlarına inanmadı ve savunma tanıklarının şahadetine değer vermedi. Sanıkların izahat ve söylediklerinin doğru olmadığına, Müşteki ve İddia Makamı tanıklarının şahadetine ise, inanarak doğru olduğuna karar verdi.

Bidayet Mahkemesinin Sanık-lara inanmamakla ve İddia Makamı tanıklarına inanmakla hata ettiği hususunda, Sanıklar tarafından ikna edilmedik.

Bidayet Mahkemesi, İddia Makamı tarafından sunulan, inandığı şahadete istinaden, daha önce de belirttiğimiz gibi, Sanıkların ortak amaçl-a ve birlikte hareket ederek Sanıkları darp ettikleri ve Fasıl 154 madde 21 gereğince, bu yasadışı darp fiilinden birlikte sorumlu oldukları bulgusuna varıp Sanıkları mahkum etmiştir. Bu aşamada incelenmesi ve tesbit edilmesi gereken husus, Bidayet Mahkem-esinin huzurunda olan ve inandığı şahadetle bu neticeye ulaşıp ulaşamayacağıdır.

Sanıklar Avukatına göre, Sanıkların böyle bir ortak amacı ve birlikte hareketi yoktur. Müşteki Tanık 3 ve Tanık 14'e, hangi Sanığın fiili el hareketinde bulunduğuna d-air şahadet olmadığına ve Mahkeme de bu bulguya varamadığına göre Sanıkların beraat ettirilmesi gerekirdi.

Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 28 ve 35/2002 D.2/2006'da şöyle denmektedir:

"Kural olarak iki kişi bir suç işlemekten birlikte itham edil-ir ve şahadet suçu hangisinin işlediğini göstermezse, sanıkların ortak amaçla, birlikte hareket ettiklerine dair şahadet olmaması halinde, iddia makamı davayı kanıtlayamadığından, her iki sanığın da beraat ettirilmesi gerekir.

R.v. ABBOTT, 39 Cr.App. R.1-41 Lord Goddard C.J., at p.148:
" If two people are jointly indicted for the commission of a crime and the evidence does not point to one rather than the other, and there is no evidence that they were acting in concert, the jury ought to return a verdict- of Not Guilty in the case of both because the prosecution have not proved the case."

Fasıl 154 Ceza Yasası madde 21 aynen şöyledir:

"21. When two or more persons form a common
intention to prosecute an unlawful purpose in
conn-ection with one another, and in the prosecution
of such purpose an offence is committed of such
nature that its commission was a probable consequence
of the prosecution of such purpose, each of them is
deemed to have committed the offen-ce."


"21. İki veya daha fazla kişi, birbirleriyle yasa
dışı bir amacı gerçekleştirmek için müştereken bir
niyet oluşturduklarında ve bu gibi amacı gerçekleştir-
meye çalışırken, o amacın gerçekleştirilmesine
çalışmanın muhtem-el bir sonucu olan nitelikte bir
suç işlemesi halinde, her biri ayrı ayrı suçu işlemiş
sayılır."


Birden çok Sanığın ortak amaçla birlikte hareket edip suç işleyip işlemedikleri ve birlikte suç işlemekten mahkum edilebilip edilemeyecekleri -ile ilgili Ceza Hukuku prensipleri Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 63-64-66-67/97 (D.5/99)'da ve daha sonra Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 28 ve 35/2002 (D.2/2006) no'lu Yargıtay kararlarında belirtilmektedir:

"Birden çok kişi ortak bir amaçla hareket e-derlerse, ortak amaç doğrultusunda, amacın gerçekleşmesi için bir tanesinin yaptığı hareketlerden diğerleri de sorumlu olur. Ortak amaçla hareket edenlerden bir tanesinin ortak amacın dışına çıkan, diğerleri tarafından makul olarak öngörülemeyecek bir hare-kette bulunması halinde ise diğerleri bu hareketten sorumlu olmaz.

ARCHBOLD, Criminal Pleading, Evidence and Pratice, 1996, Volume 2, Paragraf 18-17:
" Where two or more persons embark on a joint enterprise each is liable for the acts done in pursuance- of that joint enterprise. That includes liability for unusual consequences if they arise from the execution of the agreed joint enterprise. However, if a participant in the venture goes beyond what has been tacitly agreed as part of the common enterprise -the other participants are not liable for the consequences of that unauthorised act. It is for the jury to decide whether what was done was part of the joint enterprise or was or may have been an unauthorised act and therefore outside the scope of the join-t enterprise: R. v. Anderson and Morris (1966) 2 All E.R.644"


"İki veya daha çok kişi yasa dışı bir amaç gerçekleştirmek için ortak niyet oluştururlarsa ve bu amaç gerçekleştirilirken, bu amacı gerçekleştirmeye çalışmanın olası bir sonucu olan bir -suç işlenirse, kişilerin her biri bu suçu işlemiş sayılır."

"Genellikle ortak amaç ve nereye kadar uzandığı hakkında, Mahkeme önünde ender hallerde direkt şahadet olur, Mahkeme Sanıkların davranışlarından ve diğer tüm kanıtlanan olgulardan çıkarım ya-parak Sanıkların ortak amacı hakkında bulguya varır."

R.v LOVESEY and PETERSON (1969) 2 ALL E.R. 1077 at 1079,
WIDGERY L.J.
" As neither appellant's part in the affair could be identified, neither could be convicted of an offence which went beyond the -common design to which he was a party. There was clearly a common design to rob, but that would not suffice to convict of murder unless the common design included the use of whatever force was necessary to achieve the robbers' object, (or to permit escape -without fear of subsequent identification)....... and the question must be left to the jury because it is a matter for them to decide."


Bidayet Mahkemesinin İddia Makamı tanıklarına inanmakla hata yapmadığını daha önce belirtmiştik. Mahkemenin doğr-u kabul ettiği bu şahadete istinaden Sanıkların, Müştekileri darp etmek ortak amacı ile birlikte hareket ettikleri ve Müştekileri darp ettikleri bulgusuna varması için huzurunda yeterli şahadet var mıydı?

İddia Makamının sunduğu ve Bidayet Mahkemesin-in inandığı şahadete istinaden, Sanıkların, Lapta'dan Karşıyaka'ya kadar uzun bir mesafe kovalamadan sonra, Müştekiler Tanık 3 ve Tanık 14'ün DU 588 plakalı aracını soldan geçerek, el fren çekerek önlerini kesip durdurduktan sonra, üçünün birlikte Müştekil-erin içinde oturmakta olduğu araca giderek, önce Tanık 3'ün olduğu tarafa yaklaşarak, Sanıklardan biri, Tanık 3'e araba camından içeriye doğru bir el hareketi yaptığı, bu fiili hareket neticesinde Tanık 3'ün dudağının yaralandığına, her üç Sanığın Tanık 3'-ü arabadan çıkartarak ve birlikte Tanık 3'e vurarak polis arabasına götürdüğü, hemen akabinde Sanıkların Tanık 14'ün bulunduğu tarafa gelerek Sanıklardan birinin Tanık 14'e el ile bir hareket yaptığı, bu fiili hareket neticesi Tanık 14'ün kulak zarının pat-ladığı, akabinde Sanıkların üçünün birlikte Tanık 14'ü de arabadan çıkardığı ve üçü birlikte Tanık 14'e vurarak polis aracına götürdüğü hususlarında vardığı bulgulara varabilmesi için Bidayet Mahkemesi huzurunda yeterli şahadet vardı. Bidayet Mahkemesi bu- bulgulara varmakla hatalı hareket etmemiştir.

Fasıl 154 madde 21 maksatları için esas olan, Sanıkların suç işlemek gayesi ile ortak hareket etmeleri ve bu esnada başka bir suç işlemeleridir. Sanıkların bir araya gelmeleri bir suç işlemek amacı il-e olmalıdır.

Huzurumuzdaki İstinaf Eden Sanıkların, Tanık 3 ve 14'ün vahim zarar veya hakiki bedensel incinmesine neden olan olaydan önceki ortak niyetleri ne idi?

Bidayet Mahkemesi kararında, Mavi 62'de, Sanıkların Tanık 14 ve Tanık 3'ü darp- etme ortak amacı ile hareket ettiklerine ve bu ortak amaçla Tanık 3 ve Tanık 14'e karşı 4 devreye ayırdığı hareketleri icra ettiklerine kanaat getirmiştir.

Bidayet Mahkemesi Mavi 60'da bu 4 devreyi şu şekilde izah etmiştir.

"Tesbitlerime göre -Tanık 14 ve Tanık 3 halen DU 588 plakalı aracın içinde oturur vaziyette iken Sanık 1, 2 ve 3 kendi araçlarından indiler, Sanık 1, 2 ve 3 DU 588 plakalı aracın sağ tarafına yaklaştılar, Sanıklardan biri Tanık 3'e karşı camdan içeri elini sokarak bir hareket- yaptı (1. devre fiili hareket), akabinde Sanıklar Tanık 3'ü arabadan çıkardıktan sonra üçü birlikte Tanık 3'e vurmaya devam ettiler (2. devre fiili hareketler), Tanık 3 polis arabasına konduktan sonra Sanıklar DU 588 plakalı aracın sağ tarafına doğru geçt-iler, Sanıklardan biri Tanık 14'ün camından içeri elini sokarak bir hareket yaptı (3. devre fiili hareket), akabinde Sanık 1, 2 ve 3 araçtan çıkarılan Tanık 14'e polis arabasına bindirilinceye değin vurmaya devam ettiler (4. devre fiili hareketler)."

- Bidayet Mahkemesi Sanıkların, Mavi 60'da 2 ve 4. devre hareketlerini, Fasıl 154 madde 20 altında suç ortağı olarak birlikte yaptıklarını kabul etmiştir. Bidayet Mahkemesi, huzurundaki şahadet ışığında, 2 ve 4. devre hareketlerinden her 3 Sanığı sorumlu t-utmakla hata yapmış değildir.

Bidayet Mahkemesi, her üç Sanığın, Tanık 3 ve 14'ü polis aracına götürürken, darp ettiklerini kabul etmekle hata yapmamıştır, bu nedenle Sanıkların 4. ve 7. davalardan mahkumiyetlerinde hata yoktur. Bidayet Mahkemesin-in sanıkları bu davalardan mahkum etmesi için huzurunda yeterli şahadet olduğunu kabul ederiz.

Sanıkların 1, 3 ve 6. davalardan mahkum edilebilmeleri için hangi Sanığın Tanık 3 ve Tanık 14'e zarar verdiği hususunda şahadet yoktur. Fasıl 154 madde 21- Sanıklar bir suç işlemek üzere ortak amaç oluşturdukları takdirde, bu suçun işlenmesi esnasında bir başka suç işlendiği zaman, Sanıkların ortak bir amaç ile hareket ettikleri aşamada işlenen bu suçtan mahkum edilmelerini sağlar.

Bidayet Mahkemesi, M-avi 61'de, Sanıkların bir suç işlemek için anlaştıkları ve bu amaçla hareket ederken başka bir suç işledikleri konusunda bulgu yapmış değildir. Bidayet Mahkemesi, Sanıkların ortak hareket ettiklerini ve birlikte hareket ettiklerini kabul etmiştir. Bidaye-t Mahkemesinin bu husustaki bulguları şu şekildedir:

"Sanıklardan biri tarafından sadece 1. devre fiili hareket yapılsaydı Sanıkların ortak bir amaçla hareket ettiğini düşünmek mümkün görülmezdi. Ancak tabloya bütün olarak baktığımda Sanıklar araçla-rından indiler ve Müştekiler ile temas ettikleri ilk andan ve daha Müştekiler araçlarından inmeden başlayarak seri olarak 1, 2, 3 ve 4. devre fiili hareketleri araya zaman fasılası girmeksizin, kesintisiz olarak icra ettiler.

DU 588 plakalı araçta ot-uran iki genç vardır. Sanıklar her biri ayrı ayrı hareket ederek biri arabanın sağından biri arabanın solundan giderek herhangi bir hareket yapmış değildir. Bu iki gencin herbirine bir polis memuru yanaşıp gerekli olan işlemi yapmak yerine Sanıklar tümü -birlikte önce bir gence sonra da yine tümü birlikte diğer gence gittiler. Bu hareket dizeleri içinde Sanıkların birlikte hareket ettiği ve birinin diğerlerinden ayrıksı durmadığı görülmektedir.

Sanıkların hareketlerinin ne olduğuna da toplu bir bakı-ş yapıldığında birlikte hareket etmelerine ilaveten tüm fiili hareketlerin bir bütünü oluşturan parçalar gibi birbirine benzeyen, aynı örnek (pattern) denebilecek bir tablo oluştuğu görülür. Sanıklar aracın bir tarafına giderek yaptığı hareketler ile diğe-r tarafına geçerek yaptığı hareketler birbirine çok benzeyen, bir örnek hareketlerdir. Yine herhangi bir Sanığın bu örneğin dışında, ayrıksı kalmadığı tüm Sanıkların bütün tabloda rol aldığı görülür.

Tüm yukarıdaki incelemelerime göre 4 devreye ayır-dığım fiili hareketlerin yarısının tüm Sanıklar tarafından fiilen birlikte yapıldığını; her üç Sanığın fiziki olarak yan yana, birlikte hareket ettiğini; Sanıkların bir grup halinde hareket ederek müştekilerin herbirine ayrı ayrı birlikte yanaştıklarını; S-anıkların 1, 2, 3 ve 4. devre hareketlerin kesintisiz ve bir bütün olarak devam ettiğini, tüm Sanıkların hareketlerinin bir tabloyu tamamlarcasına aynı örnek hareketlerden teşekkül ettiğini görürüm. Bu tesbitlerimden Sanık 1, 2 ve 3'ün birlikte ve bir orta-k amaçla hareket ettiğine kanaat getiririm. Sanıkların hareket tarzı dikkate alındığında bu amacın Tanık 14 ve Tanık 3'ün darp etme ortak amacı olduğu açıktır. Bu doğrultuda Sanıkların Tanık 14 ve Tanık 3'ü darp etme amacı olduğu açıktır. Bu doğrultuda -Sanıkların Tanık 14 ve Tanık 3'ü darp etme ortak amacıyla hareket ettiğine; 1, 2, 3 ve 4. devre hareketleri bu ortak amaçla icra ettiğine kanaat getirir, bu hususta bulgu yaparım.

Bidayet Mahkemesi, burada Sanıkların ortak hareket ettiklerini kabul e-tmektedir. Madde 21'de ifade edilen sadece ortak hareket etmek değil, bir suç işlemek ortak amacı ile hareket ederken bir başka suç işlemektir. Madde 21 altında suç oluşması için Sanıkların olaydan önce bir suç işlemek için anlaşmaları ve bu suçu işlemek- için ortak amaç güderek hareket etmeleri gerekir. Sadece birlikte hareket etmek madde 21 açısından Sanıkların bir suç işlemek için ortak bir amaçları olduğunu ve bu amacı yerine getirirken başka bir suç işlediklerini göstermez. Sanıklar, Lapta Yavuzlar -Lisesinden şikayetçilerin içerisinde bulunduğu aracı Tanık 3 ve Tanık 14'ü tutuklamak gayesi ile takip etmişlerdir. Araçlar durduktan sonra, Tanık 3 ve 14'ün yanına darp etmek gayesi ile gitmiş olsalar dahi Sanıkların madde 21 altında mahkum edilmeleri mü-mkün değildir. Madde 21 için Sanıkların dövme, darp etme dışında bir suç işlemek ortak amacı ile şikayetçilere yönelmeleri ve bu aşamada tanıkları darp etmeleri bedensel incinme ve vahim zarara sebep olmaları gerekir. Tanıkları dövme niyeti ile tanıkları-n darp edilmeleri Sanıkları suç ortağı yapar, ancak madde 21 tahtında mahkum edilmelerini sağlamaz.

Bidayet Mahkemesinin kararında, Sanıkların suç işlemek gayesi ile Tanık 3 ve 14'ü takip ettikleri doğrultusunda bir bulgusu yoktur. Bidayet Mahkemesi- "Sanıkların Tanık 14 ve Tanık 3'ü darp etmek ortak amacıyla hareket ettikten sonra bu amaca yönelik vurma fiillerini icra" ettiklerini kabul etmiştir.

Sanıklar Tanık 3 ve 14'ün aracını durdurduktan sonra, Tanık 3 ve 14'e karşı 4 devre fiillerinde -birlikte hareket etmişlerdir. Madde 21 altında bir mahkumiyet elde edilmesi için, Sanıkların birlikte hareket etmeleri yeterli değildir.
Olaydan önce bir suç işlemek için anlaşmaları, hemfikir olmaları gerekir. Birlikte suç işlenmesi, Sanıkları ancak suç- ortağı yapar. Bidayet Mahkemesinin, olaydan önce, Sanıkların yasadışı bir amacı gerçekleştirmek veya bir suç işlemek için anlaştıkları doğrultusunda herhangi bir bulgusu yoktur. Archbold 1996 Volume 2 sayfa 2/93 paragraf 18-17'de bu hususta şu sözler ye-r alır:

"A participation, the result of a concerted design to commit a specific offence, is sufficient to render the participant an aider and abettor."

Bu safhada Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 63, 64, 66, 67/97 D.5/99'da belirtildiği gibi Fasıl 154 m-adde 21 altında mahkumiyet kararı verilecekse, bu maddenin ithamname veya iddianamede yer alması gerektiği görüşünü tekrarlarız.

Tüm söylenenler ışığında, Bidayet Mahkemesi, Sanıkları madde 21 altında, 1, 3 ve 6. davalardan mahkum etmekle hata yapmış-tır. Bu durumda İstinaf Edenler 1. istinaf sebeplerinde kısmen haklıdırlar ve Sanıkların 1, 3 ve 6. davalardan mahkumiyetlerinin iptal edilmesi gerekir.

II. İstinaf Sebebi

Bidayet Mahkemesi, mahkum edildikleri davalardan Sanıklara hapislik cez-ası vermekle hata etmiştir. Her halükarda Sanıklara verilen hapislik cezaları aşikar surette fahiştir.

Bidayet Mahkemesi, Sanıkları, mahkum ettiği ve mahkumiyet kararı doğru kabul edilen 4. davadan 20 gün, 7. davadan 20 gün hapislik cezasına çarptır-mıştır.

Sanıklar Avukatı, Bidayet Mahkemesinin Sanıklara hapislik cezası vermekle hatalı davrandığını, Sanıkların şahsi durumu ve hapislik cezası verilmesi halinde meslekten atılabileceklerini dikkate alarak, Sanıklara hapislik cezası dışında bir c-eza vermemekle hatalı davrandığını ileri sürmektedir.

İddia Makamı ise Bidayet Mahkemesinin Sanıklara kestiği hapislik cezasının fahiş olmadığını, cezaya müdahale edilmemesi gerektiğini iddia etmektedir.

Davanın olguları ve cezalandırma ilkel-eri ışığında, cezayı saptamak, öncelikle davayı dinleyen alt mahkemenin görev ve sorumluluk alanındadır. Sanığa mahkûm olduğu suçtan ne ceza verileceği, cezanın ölçüsü, davayı dinleyen alt mahkemenin takdirindedir. Birçok kararda ifade edildiği gibi, Yargı-tay, alt mahkemenin ceza takdirine, cezayı saptarken hatalı değerlendirme yaptığı, dikkate almaması gereken bir hususu dikkate aldığı veya dikkate alması gereken bir hususu dikkate almadığı açıkça görülmedikçe, ceza aşikâr surette fahiş veya aşikar surette- yetersiz olmadıkça müdahale etmekten kaçınır. (Gör: Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 18-34/2002 D.2/2002)

- Birçok Yargıtay/Ceza kararlarında söylendiği gibi cezayı takdir etmek ilk mahkemelerin yetkisi dahiline girmektedir. Genellikle Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, ilk mahkemelerin takdirlerine müdahale etmemektedir. Yüksek Mahkeme, bu gibi takdire, ilk -mahkemenin cezayı tespit ederken dikkate alması gereken tüm faktörleri dikkate almaması veya dikkate almaması gereken faktörleri dikkate alması nedeni ile müdahale edebilir. Buna ilaveten, gereken faktörleri dikkate almakla beraber, ilk mahkemenin verdiği -cezanın gözle görülecek şekilde aşikar surette çok ya da az olması halinde Yargıtay müdahale edebilir. Yine Yargıtay ilk mahkeme olarak davaya direkt bakmış olsa ve ilk mahkemenin verdiği cezadan başka ceza verme temayülünde olsa bile, ilkelerde ilk mahkem-e herhangi bir hata işlemiş değilse, ilk mahkemelerin takdir yetkilerine müdahale etmez. (Gör: Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 3/2002 ve 8/2002 D.1/2003)

Bidayet Mahkemesi; Sanıklara ceza takdir ettiği suçların ciddi suçlar olduğu, Sanıkların kamu gücün-ü elinde bulunduran, toplumu korumakla görevli polis mensupları olduğundan bu suçların işlenmesinden kamu menfaatinin de zarar gördüğü, suç işlemeyi engellemekle görevli polis mensuplarının suç işlemesinin ciddi bir husus olup engellenmesi gerektiği, polis- mensuplarının suç işlemesinin kamu vicdanında ciddi yaralar açtığı, Sanıkların görevleri esnasında kendilerine direnmeyen ve çok genç olan Müştekilere karşı şiddet kullanarak bu suçları işledikleri hususlarını, Sanıklar aleyhine cezayı ağırlaştırıcı bir e-tken olarak kabul ettikten sonra, Sanıkların ilk kez böyle bir suçla Mahkemeye gelen kişiler olmalarını, Müştekilerin araçları ile süratli ve tehlikeli bir şekilde polisten kaçmalarının olayların başlamasına etken olmasını, Sanıkların evli ve çocuk sahibi -olmalarını, sabıkasız oluşlarını, üzgün ve pişman oluşlarını ise Sanıklar lehine hafifletici neden olarak değerlendirdikten sonra, hapislik cezası ile cezalandırılmaları halinde meslekten sürekli men edilebileceklerini, ancak bu hususta mutlak bir yasal ku-ral bulunmadığını da ceza takdir ederken dikkate alarak hukuk devleti ilkelerine uyulması, kişilerin haklarının korunması, sair polis mensupları tarafından benzeri suçların işlenmesinin önlenmesi, bu tür hareketlere tevessül edebilecek herkes için caydırıc-ı ve ibret verici olması için ve amme menfaati gereği Sanıklara hapislik cezası vermiştir.

Görüleceği üzere Bidayet Mahkemesi, suçların niteliğini, ciddiyetini, işleniş tarzını, Sanıklar aleyhindeki hususları, Sanıklar lehine alınacak tüm hususları, -özellikle Sanıklar Avukatının yakınma konusu yaptığı Sanıkların şahsi durumlarını, mesleklerini ve mesleklerinden sürekli men edilebileceklerini de gözönünde bulundurarak, Sanıklara, meseleye özgü koşullar içerisinde verilecek cezanın, Sanıkların polis men-subu olduklarını da gözönünde tutarak, amme menfaati gereği caydırıcı ve ibret verici olması için cezalandırma takdir yetkisini kullanarak Sanıklara hapislik cezası vermeyi uygun bulmuş ve Sanıklara 4. davadan 20 gün, 7. davadan 20 gün hapislik cezası verm-iştir.

Belirttiklerimizden anlaşılacağı gibi, Bidayet Mahkemesi, Sanıklara ne tür bir ceza verilmesi gerektiğini etraflı bir şekilde cezalandırma prensip ve ilkeleri ışığında çok titiz bir şekilde incelemiş ve bu inceleme sonunda Sanıklara hapislik c-ezası vermiştir. Bidayet Mahkemesi Sanıklara vereceği cezayı ve süresini saptarken ve cezalandırma ilkelerini uygularken herhangi bir hata işlememiştir.

Bu nedenlerle ve Sanıkların mahkum edildikleri davalarla ilgili olgular, hukuki mevzuat ve cez-alandırma prensipleri ışığında Sanıklara Bidayet Mahkemesinin takdir ettiği
4. davadan 20 gün, 7. davadan 20 gün hapislik cezaları aşikar surette fahiş değildir. Dolayısıyla İstinaf Edenlerin ceza aleyhindeki bu istinaflarının reddedilmesi gerekir.

-Netice itibarı ile sanıklar tarafından dosyalanan Yargıtay/Ceza 81/2012, 82/2012 ve 83/2012 sayılı istinaflarda 1. istinaf sebebi kısmen kabul edilerek Sanıkların 1, 3 ve 6. davalardan mahkumiyetleri iptal edilir.

Hapislik cezalarına ilişkin II. is-tinaflar ise reddedilir.

Cezalar Bidayet Mahkemesinin mahkumiyet tarihinden başlayacaktır.


Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Mehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç

-
23 Ekim 2012













28






Full & Egal Universal Law Academy