Yargıtay Ceza Dairesi Numara 8-9/2015 Dava No 1/2016 Karar Tarihi 25.02.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 8-9/2015 Dava No 1/2016 Karar Tarihi 25.02.2016
Numara: 8-9/2015
Dava No: 1/2016
Taraflar: Çiğdem Altınfincan ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Ölümle neticelen trafik kazası - Trafik suçlarında ceza verilirken dikkate alınacak prensipler - Ceza aleyhine istinaf - Ceza takdiri - Hafifletici ve ağırlaştırıcı faktörler.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 25.02.2016

-D. 1/2016 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza No: 8/2015 - 9/2015
(Lefkoşa Ağır Ceza No: 16367/2014)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ

-Yargıtay/Ceza No: 8/2015
(Lefkoşa Ağır Ceza No: 16367/2014)

İstinaf eden: Çiğdem Altınfincan, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa

ile

Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
A- r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Süleyman Dolmacı
Aleyhine istinaf edilen namına: Başsavcı Yardımıcı Muavini Ergül Kızılokgil

Yargıtay/Ceza No: 9/2015
(Lefkoşa Ağır Ceza No: 16367/2014)

İstina-f eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

ile

Aleyhine istinaf edilen: Çiğdem Altınfincan, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Başsavcı Yardımıcı Muavini Ergül Kızılokgil -
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Süleyman Dolmacı

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Güran, Kıdemli Yargıç Melek Esendağlı ve Yargıç Alev Ulunay'ın 16367/2014 sayılı davada, 2/2/2015 tarihinde verdikleri karara karşı, Sanık ve İddia Makamı t-arafından yapılan istinaflardır.

-----------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Sanık ve İddia Makamı tarafından yapılan karşılıklı istinaflardaki olgular ve Alt Mahkem-enin ceza takdiri incelenmiştir.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR

20.1.2014 tarihinde saat 17.30 raddelerinde Lefkoşa - Güzelyurt anayolunun 5 ve 6 kilometreleri arasındaki çift şeritli yolda, sol şerit yol içerisinde, Güzelyurt istikametine LF 707 plakalı ara-cı ile seyretmekte olan Sanık, aşırı sürat ve dikkatsizlik sonucu direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu gidişine göre yolun sağından yoldan çıkıp orta refüje çarparak kontrolsüz bir şekilde havalanmış ve karşı şeride geçmiştir. Sanığın aracının karşı ş-eride geçmesiyle, o esnada Lefkoşa istikametine doğru kendi yolunun sağ şeridinde seyreden Ayşe Hadımcı Candemir yönetimindeki JU 802 plakalı aracın sağ ön camının alt kısmına LF 707 plakalı aracın sağ ön yan kısmı ile çarptıktan sonra takla atmış ve yine -Lefkoşa istikametine doğru yolun sol şeridi içerisinde seyreden Naci Kanatlı yönetimindeki FZ 284 plakalı aracın tavanına LF 707 plakalı aracın alt kısmı ile çarpıp asfalt yol içerisinde durmuştur. Çarpmanın etkisiyle, JU 802 plakalı araç kontrolsüz bir şe-kilde gidişine göre orta refüjün içerisine düşüp ilerlemeye devam ederken, 2 adet trafik levhasına çarpmış ve 340 metre ileride durmuştur. Olay mahallinde JU 802 plakalı araçta yolcu olarak bulunan müteveffiye Figen Arkın, müteveffiye İmge Kozok ve araç sü-rücüsü müteveffiye Ayşe Hadımcı Candemir vefat etmiş, aynı araçta seyahat eden ve kaza neticesinde yaralanan Dilek Yılmaz ise kaldırıldığı hastanede aynı gün vefat etmiştir.

Kaza neticesinde, FZ 284 plakalı araçta bulunan Süheyla Kanatlı ve Fethiye Kanat-lı ile Sanık da yaralanmıştır.

Olay sonrasında yapılan tetkikte, Sanıkta alkol tespit edilmemiştir. Sanığın kazadan hemen önce cep telefonuyla görüşme yaptığı veya mesajlaştığı veya cep telefonu ile internet kullanımında olduğu hususunda görgü tanıkları- tarafından yapılan beyanlar incelenmiş ve bu hususta bu beyanı doğrulayıcı herhangi bir tespit yapılamamıştır.

Sanığın yönetimindeki LF 707 plakalı aracın kaza esnasındaki süratini tespit için yapılan incelemelerde, aracın kaza esnasında saatte 120 kilo-metrenin üzerinde bir süratte seyretmekte olduğu olgusu Mahkemeye sunulmuştu. Kaza yerinin 200 metre gerisinde 65 km sürat tahdidinin bittiğini gösteren levha bulunmaktaydı. Kaza anında yoldaki trafik yoğun, yol açık, hava alacakaranlıktı.

Sanığın trafi-k suçları ile ilgili bir sabıkası bulunmamasına rağmen, 6 kez sürat tahdidini aşımından dolayı rapor edilmiştir.

Sanık yazılı dava tebliğini kabul etmemesine rağmen, Mahkemede ilk önce 1, 2, 3 ve 4. davaları ve daha sonra da duruşması başlanan 5, 6 ve 7.- davaları ikrar değişikliği yaparak kabul etmiştir.

Sanık Avukatı, Sanık lehine dikkate alınmasını talep ettiği hafifletici olguları Mahkemeye sunarak, Sanığa mülayim bir ceza verilmesini talep etmiştir.

Sanık Avukatı, Sanığın 40 yaşlarında bir kişi ol-duğunu, liseden sonra çalışıp para biriktirerek üniversite eğitimi aldığını, ailesi ile hayatını sürdüren, sağlık problemi olan ve ailesinde de sağlık problemleri bulunan bir kişi olduğunu, çalışarak geçimini sağladığını, aynı zamanda ailesinin ve kardeşi -çocuklarının da bakımına ve geçimine katkı sağladı-ğını, kaza mahallinde bulunan yoldaki etkenlerin kazanın bu denli vahim meydana gelmesine etki ettiğini, kaza neticesinde işini kaybettiğini, sabıkasız olduğunu, pişman ve nadim olduğunu belirterek, Alt Ma-hkemeden bu hususların hafifletici sebep olarak dikkate alınmasını ve Sanığa kısa süreli bir hapislik verilmesini talep etmiştir.

Alt Mahkeme, Sanık lehine sunulan hafifletici sebepleri ve aleyhine sunulan ağırlaştırıcı sebepleri dikkate alarak, Sanığı, -kabul edip mahkum olduğu 1. davadan 5 yıl, 2. davadan 5 yıl, 3. davadan 5 yıl, 4. davadan 5 yıl, 5. davadan 1 yıl, 6. davadan 1 yıl, 7. davadan 1 yıl, 8. davadan 1 yıl, 9. davadan 1 yıl ve 10. davadan ise 3 ay hapis cezasına çarptırmış, hapislik cezalarını-n birlikte çekilmesine emir vermiştir.

Alt Mahkeme kararına istinaden Sanık tarafından, verilen cezaların fahiş olduğu gerekçesi ile 8/2015 ve İddia Makamı tarafından ise takdir edilen cezaların düşük olduğu gerekçesi ile 9/2015 sayılı istinaflar dosyala-nmıştır. Her iki istinaf birleştirilerek dinlenmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

Sanık Avukatı istinafında özetle: Alt Mahkemenin Sanık lehine dikkate alması gereken tüm hafifletici sebepleri dikkate almayarak fahiş bir hapislik süresi takdir etti-ğini, yolda bariyer olmayışının kazanın bu denli vahim meydana gelmesine olan etkisini Sanığın lehine dikkate alması gerekli iken dikkate almayarak hata yaptığını, Sanığın kişisel durumunu, Sanık lehine belirtilen tüm hafifletici sebepleri hiç veya yeteri -kadar dikkate almayarak hata yaptığını iddia etmiş ve bu nedenle verilen hapislik cezalarının sürelerinin indirilmesini talep etmiştir.

İddia Makamı ise özetle: Sanık lehine dikkate alınması gereken tüm hafifletici sebeplerin dikkate alınmış olmasına kar-şın, ağırlaştırıcı sebeplerin hiç veya yeteri kadar dikkate alınmayarak verilen hapislik süresi cezasının tespit edildiğini belirtmiş ve bu nedenle ceza süresinin yükseltilmesini talep etmiştir.

İNCELEME:

İstinaf sebeplerini, tarafların iddia ve hukuk-i argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

Bu istinafa konu ceza davasında, Sanığın ve İddia Makamının Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin ceza takdirine karşı dosyaladıkları her iki istinaf, birleştirilmelerine binaen birlikte ele alınıp incelenecektir. Huzur-umuzdaki her iki istinaf da Alt Mahkemenin ceza takdirine yönelik yapılmış olup, Sanık, hafifletici sebeplerin hiç veya yeteri kadar dikkate alınmayıp yüksek veya fahiş bir ceza takdir edildiğini, İddia Makamı ise bunun tam aksine, Alt Mahkemenin ağırlaştı-rıcı sebepleri hiç veya yeteri kadar dikkate almayarak bir karara vardığını ve bu nedenlerle Sanık ceza süresinin indirilmesini İddia Makamı ise yükseltilmesini talep ve iddia etmişlerdir.

Tarafların istinaflarına konu, Mahkemece takdir edilen cezalarda; -Sanık lehine dikkate alınmadığı iddia edilen hafifletici sebepler, Sanık aleyhine dikkate alınmadığı iddia edilen ağırlaştırıcı sebepler ve ceza takdiri tek başlık altında incelenecektir.

Sanık lehine dikkate alınmayan hafifletici olgular hakkındaki isti-naf:

Sanık Avukatı tarafından, Sanık lehine beyan edilen hafifletici sebeplerin hiç veya yeteri kadar dikkate alınmadan Alt Mahkeme tarafından ceza takdiri yapıldığı iddia olunmak-tadır. Sanığa verilen cezaları incelemeden önce, ölümlü trafik kazasına se-bebiyet veren bir sanık lehine alınması gereken veya alınabilecek faktörlerin tespitinde fayda vardır.

R. v James Thomas Boswell(1984) 79 Cr. App. R. 277 davasında, ölümle neticelenen trafik kazalarında ceza takdir edilirken, sair şeyler yanında dikkate -alınabilecek hafifletici sebepler (mitigation) sıralanmıştır:

"On the other hand the mitigating features may be numbered as follows amongst others. First of all the piece of reckless driving which might be described in the vernacular as a "one off," a mo-mentary reckless error of judgment: briefly dozing off at the wheel (Beeby (1983) 5 Cr.App.R.(S.) 56, to which reference was made in the course of argument)-; sometimes failing to notice a pedestrian on a crossing. Next, a good driving record will serve the defendant in good stead. Good character generally will also serve him in good stead. A plea of guilty will always be taken into account by the sentencing c-ourt in favour of the defendant. Sometimes the effect on the defendant, if he is genuinely remorseful, if he is genuinely shocked. That is sometimes coupled with the final matter which we wish to mention as being a possible mitigating factor, namely where -the victim was either a close relative of the defendant or a close friend and the consequent emotional shock was likely to be great."

-İlgili Kararda mahkeme tarafından sıralanan hafifletici sebepler aşağıdaki gibi özetlenebilir:
"1- Kazanın bir anlık dikkatsizlik sonucu meydana gelmiş olması,
Sanığın temiz ve iyi bir sürüş sicili sahibi olması,
İyi bir karakter sahibi olunması,
S-uçun kabul edilmesi,
Sanığın kazadan dolayı yaşamış oldukları ve bunların sanığa etkisi"

Yukarıda belirtilen hafifletici sebepler ve cezalandırma ile ilgili genel ilke ve prensipler dikkate alınarak, Sanığa işlemiş ve mahkum olduğu suçlardan ceza verilme-si gerekmektedir.

Sanık Avukatının, Sanığın suçunu kabul beyanından sonra, Mavi 40, 41, 42, 43, 44 ve 45'de Mahkemeye sunmuş olduğu hafifletici olgular sıralanmaktadır. Alt Mahkemenin, Sanık lehine nazar-ı dikkate aldığı hafifletici olgular ise kararınd-a (Mavi 65) belirtilmektedir. Alt Mahkemenin kararında, hafifletici sebepler olarak sıraladığı olgular şöyledir:

"Özetle, sanığa takdir edeceğimiz hapislik süresini huzurumuza serdedilen tüm husus-ları, cezalandırma ilke ve prensiplerini, mevzuatı, bunun -yanı sıra sanığın suçunu kabul etmekle adaletin erken tecellisine koyduğu katkıyı, özür dileyip nedamet getirdiğini, Merkezi Cezaevi'nde geçirmiş bulunduğu uzunca bir süre olan hükümsüz tutukluluk süresini ve meseleyle ilgili tüm ahval ve şeraiti değerlend-irdikten sonra sanığı mahkum olduğu"

Görüleceği üzere Alt Mahkeme, Sanık Avukatı tarafından hafifletici olgular olarak sunulan, kaza neticesinde Sanığın işini kaybettiği, Sanığın çalışarak ailesinin ve kızkardeşinin çocuklarının bakımını ve geçimini sağl-adığı, Sanığın 2005 senesinden beridir sistematik Lupus Eritematozus tanısı konulmuş bir romatizmal hastalıktan muzdarip olduğu, bu kazadan dolayı işini kaybettiği ve cezasını çektikten sonra yaşı ve yaşadığı olay nedeniyle bir daha iş bulmasının çok güç o-lduğu, bu kazadan sonra yaşadığı maddi ve manevi kayıp ve üzüntülerden dolayı hayatının bir daha eskisi gibi olamayacağı, Sanığın sabıkasının bulunmadığı, 22 yıllık ehliyet sahibi bir kişi olarak hiçbir kaza sabıkasının olmadığı, kazanın bir anlık dikkatsi-zlik neticesinde yaşanmış olduğu hususlarında ileri sürülen iddiaları nazar-ı dikkate almamış, incelemeye tabi tutmamış, itibar edip etmediği hususunda bulguya varmamış ve kararına ulaşırken bu iddialara hiçbir değer vermemiştir. Alt Mahkemenin müdafaa ta-rafından sunulan bu iddiaları incelemesi, hafifletici sebep olarak dikkate alınmayacağı sonucuna varması halinde gerekçesini belirtmesi ve hafifletici sebep olarak dikkate almaya karar vermişse de "meseleyle ilgili tüm ahval ve şeraiti değerlendirdikten so-nra" şeklinde genel bir ifade kullanmak yerine bu sebepleri belirtmesi gerekirdi.

Sanık Avukatı, Sanık lehine en önemli hafifletici sebep olarak yolun durumu, çift şerit yolun ortasında bariyer olmaması ve yolun ortasındaki mevcut çukurun kazanın bu den-li vahim vuku bulmasına sebebiyet verdiği faktörlerinin dikkate alınmadığını iddia etmiştir.

Sanık Avukatı kaza mahallinde çift şerit yolun ortasında bulunan refüjün demir korkuluklarla ayrılmadığını, demir korkulukların konmamış olmasının kazanın oluşun-u ve vahametini etkileyip artırdığını, kaza sonrasında yetkililer tarafından yerinde inceleme yapılarak, daha sonraları kaza yerinde bariyerlerin konulması hususunda önlem alınması için girişimlerde bulunulduğunu belirterek, bariyerlerin olmamasının Sanık -lehine dikkate alınması gereken bir olgu olmasına rağmen Mahkeme tarafından dikkate alınmayarak hata yapıldığını belirtmiştir.

Alt Mahkeme yukarıda belirtilen bu iddiayı kabul etmeyerek, Sanık lehine hafifletici olgu olarak dikkate almamıştır.

Alt Ma-hkemenin bu olguyu Sanık lehine hafifletici sebep olarak dikkate alması gerekli miydi?

Bu hususun bir hafifletici sebep olarak dikkate alınmadığı iddiasını incelerken, kaza anındaki çevresel faktörlerin ve bilhassa süratin tespiti gerekir.

Alt Mahkeme-, Sanığa ceza takdir ederken Sanığın süratini, sürat haddini aşıp aşmadığını, ne kadar aştığını tespit ederek ağırlaştırıcı faktör olarak göz önünde bulundurmalıydı. Sanık Avukatının bu iddiasını incelerken, kaza esnasında Sanığın saatte 120 kilometrenin ü-zerinde bir seviyede seyretmekte olduğu hususunda Alt Mahkemeye olgu sunulmuştu.

Tehlikeli araç kullanıldığı hususunda bulguya varılabilmesi için bir kişinin yeterli ve dikkatli bir sürücünün göstermesi gereken ihtimamdan çok aşağı (far below) bir- ihtimam göstermiş olması ve bunun da objektif bir tespit olması gerekir. Bu konuda Smith and Hogan, Criminal Law, 8th ed. (1996) p. 506'da aşağıda belirtilen görüşe yer verilmiştir:

"In relation to the
driving
of the vehicle the relevant standard is ent-irely objective. It must be proved (i) that the way D drives falls 'far below' what would be expected of a competent and careful driver;
and
(ii) that it would be obvious to a competent and careful driver that driving in that way would be dangerous. The re-quirements at (i) and (ii) are obviously intended to be additional and are not meant to be two ways of expressing the same thing . Moreover the danger of the relevant harm must be 'obvious' to the competent and careful driver and this requires more than th-at the danger would have been foreseeable to the competent and careful driver; the situation must be one where the competent and careful driver would say that the danger was plain for all to see."

Atıf yapılan esere göre, yetenekli ve dikkatli bir sürü-cüye göre ilgili zararın gerçekleşme tehlikesinin
objektif olması ve bu zararın öngörülebilenden öte herkes tarafından sarih şekilde görülebilen bir nitelikte olması gereklidir.

Bu prensibi meselemize uyguladığımızda, Sanık aracı ile yolunda seyrederk-en, çift şerit yolu ayıran refüjün bariyerlerle ayrılmadığı ve bu nedenle ortada yer alan boşluktan bir aracın karşı şeride geçip diğer araçlara zarar verme tehlikesinin bulunduğu ve bu tehlikenin de aracın süratli kullanılması neticesinde ortaya çıkabilec-eği öngörülebilir bir durum iken, aracın daha salim bir hadde kullanılması durumunda böyle bir tehlikenin çok daha düşük bir ihtimal olduğu dikkate alması gereken objektif ve sarih bir olgudur.

Sanık yolun orta refüjünün bariyerlerle ayrılmamış olması u-nsuruna bağlı olarak, objektif olan zararın gerçekleşme tehlikelerini göz önünde bulundurarak, aracını yolun konumuna uygun bir süratte kullanması gerekmekte iken, aracını azami hız sınırının çok üzerinde kullanarak yetenekli ve dikkatli bir sürücünün göst-ermesi gereken standardın çok altında (far below) aracını kullanmıştır. Bu nedenle, Sanığın, kaza yerinde yolun ortasında şeritleri ayırıcı bariyerlerin olmamasına dayanarak, bunu ceza takdirinde hafifletici unsur olarak dikkate alınmasını talep etmesi hak-lı bir talep değildir. Tam aksine, Sanığın böyle bir zarar verme riskini dikkate almadan süratli araç kullanması, Sanık aleyhine alınması gereken ağırlaştırıcı bir faktördür.

Belirtilenler ışığında Alt Mahkeme, yolun ortasında bariyer olmamasını Sanık l-ehine hafifletici bir sebep olarak dikkate almamakla hata yapmamıştır. Keza Alt Mahkeme, yolun ortasında bariyer olmamasına ve karşı şeride geçip karşıdan gelen araçlara veya sürücülere zarar verme riskine rağmen bu hususu aracını süratli kullanan Sanığın -aleyhine ağırlaştırıcı faktör olarak dikkate alması gerekmekteydi.

Ortak Hukuk (Common Law) sisteminde, bir davada suçunu kabul eden bir sanığın suçunu kabul etmeyerek mahkeme tarafından mahkum edilmiş olsa idi, verilecek cezadan bir miktar indirim ala-cağı kabul edilen genel bir prensiptir.

Şöyle ki:

Archbold 5-154 General entitlement of discount

"As a general principle, an offender who pleads guilty may expect some credit, in the form of reduction in the sentence which would have been imposed if -he had been convicted by the jury on a plea of guilty."

Sanığın suçunu kabul etmesi ile birlikte bu hususun hafifletici faktör olarak dikkate alınması gerekir ve olgular elverdiği ölçüde, takdir edilecek cezadan bir miktar indirim yapılabilir. Bu nede-nle, Alt Mahkeme, Sanığın suçunu kabul etmesi hususunu ceza takdirinde hafifletici sebep olarak dikkate alarak hata yapmamıştır.

Sanık Avukatı, Sanığın sonradan üniversite eğitimi alarak mezun olduğunu, çalışarak ailesinin ve kardeşi çocuklarının bakım-ını ve geçimini sağladığını, herhangi bir sabıkası bulunmadığını belirtmiş olmalarına rağmen bu olguların hafifletici unsur olarak Alt Mahkeme tarafından dikkate alınmadığını belirtmiştir.

Alt Mahkemenin kararı incelendiğinde, Sanık Avukatı tarafından s-unulan bu olguların incelenmediği, herhangi bir değer verilmediği ve hafifletici unsur olarak dikkate alınmadığı görülmektedir. Bir sanık temiz sabıka kaydını ve iyi bir karakter niteliklerini haiz ise, bu niteliklerinin ceza takdirinde hafifletici unsur o-larak dikkate alınabileceği ceza hukukunun yerleşmiş bir kuralı olup, bu kural Boswell davasında da bir hafifletici unsur olarak belirtilmiştir. Bu davada, Sanığın trafik kazası ile ilgili sabıkasının bulunmadığı iddiasını ayrı olarak değerlendirdik.

Sa-nığın 22 yıllık ehliyet sahibi bir kişi olarak herhangi bir trafik kaza sabıkası olmamasına rağmen, süratli araç kullanma ile ilgili temiz bir sürüş sicili yoktur. Sanığın süratli araç kullanımı neticesinde kazaya sebebiyet vermesine binaen, kazadan önce 6- kez süratli araç sürmekten Sanığın rapor edilmesi karşısında Sanığın trafik sürüş sicilinin Sanık lehine hafifletici bir faktör olarak dikkate alınması bir yana, Sanık aleyhine alınması gereken ağırlaştırıcı bir faktördür.

Sanığın ailesinin geçimine sağ-ladığı katkı, ailesinin geçimini üstlenmesi ve buna bağlı iyi bir karakter sahibi olduğu olgusunun incelenmemesi ve değerlendirilmemesi hatalı olmuştur. Alt Mahkeme, Sanığın kişisel ve ailevi durumunu, iyi bir karakter sahibi olduğu hususlarını Sanık lehin-e hafifletici faktör olarak dikkate alması gerekirdi.

Sanık Avukatı tarafından ileri sürülen ve yukarıda serdedilen hafifletici olguları incelemeyen Alt Mahkeme, söz konusu olguları nazar-ı dikkate alıp almadığı hususunda bir bulguya varmayarak da hata y-apmıştır. Sanık Avukatı tarafından Sanık lehine belirtilen mezkur hafifletici sebepler, ceza süresi takdiri açısından aşağıda incelenecektir.

Sanık aleyhine alınması gereken ağırlaştırıcı sebeplerin dikkate alınmadığı hususundaki istinaf sebebi:

İddia -Makamının istinafının konusu, Sanık aleyhine alınması gereken ağırlaştırıcı sebeplerin Alt Mahkeme tarafından hiç veya yeteri kadar dikkate alınmadığı ve ceza takdirinin bu nedenle hatalı yapıldığıdır.

Kararın önceki bölümünde atıf yapılan, İngiltere'de- ölümlü trafik kazalarında ceza takdiri konusunda dönüm noktası ve ölümle neticelenen trafik davalarında yol gösterici karar olarak kabul edilen R. v James Thomas Boswell(1984) 79 Cr. App. R. 277 kararında, ölümle neticelenen trafik kazalarında dikkate alı-nabilecek ağırlaştırıcı faktörler de sıralanmıştır:

"One may perhaps pause for a moment to consider what factors in the driving may tend to aggravate the offence, and what factors tend to mitigate it. The following, amongst others, may be regarded as agg-ravating features: first of all, the consumption of alcohol or drugs, and that may range from a couple of drinks to what was described by the Court in
Wheatley (1982) 4 Cr.App.R.(S.) 371, as a "motorised pub crawl." Secondly, the driver who races: competit-ive driving against another vehicle on the public highway; grossly excessive speed; showing off. Thirdly, the driver who disregards warnings from his passengers, a feature which occurs quite frequently in this type of offence. Fourthly, prolonged, persiste-nt and deliberate course of very bad driving-one of the cases today illustrates that-a person who over a lengthy stretch of road ignores traffic signals, jumps red lights, passing other vehicles on the wrong side, driving with excessive speed, driving on t-he pavement and so on. Next, other offences committed at the same time and related offences, that is to say, driving without ever having had any licence, driving whilst disqualified, driving whilst a learner driver without a supervising driver and so on. N-ext, previous convictions for motoring offences, particularly offences which involve bad driving or offences involving the consumption of excessive alcohol before driving. In other words the man who demonstrates that he is determined to continue driving ba-dly despite past experience. Next, where several people have been killed as a result of the particular incident of reckless driving. Then, behaviour at the time of the offence, for example, failure to stop, or, even more reprehensible, the driver who tries- to throw off the victim from the bonnet of the car by swerving in order that he may escape. Finally causing death in the course of reckless driving carried out in an attempt to avoid detection or apprehension, and again in one of the cases today we find a-n illustration of that."

İlgili Kararda, mahkeme tarafından belirtilen ölümle neticelenen trafik kazalarında dikkate alınması gereken ağırlaştırıcı sebepler şöyle özetlenebilir:

"1- Alkol veya uyuşturucu madde kullanımı tesiri altında araç kullanarak kaz-aya sebebiyet verilmesi,
2- Kazanın başka araçlarla yarış halinde, aşırı süratle araç kullanılması neticesinde meydana gelmesi,
3- Yolcu olarak seyahat eden kişilerin uyarılarını dikkate almamış olması,
4- Kazanın uzayan, ısrarlı ve kasıtlı olarak trafik k-urallarını ihlal ederek araç kullanılması sonucu meydana gelmesi,
5- Kaza esnasında başka suçların da işlenmiş olması,
6- Kazadan önceki trafik suçları sabıkasının bulunması, bilhassa alkollü araç kullanma sabıkaları olması,
7- Kaza esnasında birden fazla -kişinin hayatını kaybetmiş olması,
8- Ölümlü trafik kazasının kontrol veya tutuklamadan kurtulma veya kaçış esnasında meydana gelmiş olması"

Boswell davasında, bir kişinin ölümü ile neticelenen trafik kazasına sebebiyet veren bir kişiye verilecek ceza ile- birden fazla kişinin ölümü ile neticelenen trafik kazasına sebebiyet veren kişiye verilecek ceza arasında fark olması gerektiği ve birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet veren kusurlu bir sürücüye ceza takdir edilirken, bu olgunun kusurlu sürücü aleyhine -alınacak ağırlaştırıcı bir sebep olduğu belirtilmiştir.

R. v. Smith 1991 RTR 109 davasında, Boswell davasında sıralanan ağırlaştırıcı sebeplerin örnek teşkil ettiği ve dikkatsiz sürüş ile ilgili herhangi bir ahvalin bu örneklere tam olarak örtüştürülmeye- çalışılmasının hatalı olacağı belirtilerek, her davadaki ağırlaştırıcı olguların bunlarla sınırlı kalmayacağı belirtilmiştir:

"....that the several categories listed in
Reg. v Boswell [1984] RTR 315
as factors tending to aggravate the offence of causing- death by reckless driving were examples and it was a wrong approach to try exactly and precisely to fit the circumstances of any piece of reckless driving into one of those categories."

Boswell kararında belirtilen prensiplerle benzer şekilde, Yargıtay/C-eza 97/2001 Dağıtım 12/2001'de ölümle sonuçlanan trafik kaza davalarında, ağırlaştırıcı sebepler olarak dikkate alınması gereken unsurlar sıralanmıştır. Alt Mahkeme de bu kararın ilgili bölümüne kendi kararında aşağıdaki gibi yer vermiştir:

"Ölümle sonu-çlanan trafik kazalarında, kazaya neden olan sürücüye caydırıcı ceza verilmesi gereğine işaret ederken, kusurlu sürücüye mutlaka ve her durumda hapis cezası verilmesi gerektiğini söylemiyorum. Anlık bir dikkatsizlik sonucu bir kaza meydana gelebilir ve şan-sızlık nedeni ile hayat kaybı da olabilir, böyle bir durumda kusurlu sürücüye mutlaka hapis cezası takdir edilmesinin gereği olmayabilir. Ölümle sonuçlanan bir trafik kazasında davanın olguları büyük bir titizlikle incelenmeli ve kusurlu sürücüye ceza sapt-arken kazanın sonuçları yanında, kusurlu sürücünün kazanın meydana gelmesindeki kusuru ve katkısı da dikkate alınmalıdır. Sürücü alkollü içki tesiri altında araba kullanırsa, arabası ile aşırı sürat yaparsa veya görüş mesafesinin kısıtlı olduğu bir yerde ö-nündeki aracı geçmeye teşebbüs eder ve karşıdan gelen aracın önünü tıkarsa, bu durumlarda böyle bir sürücü kazaya adeta davetiye çıkarmış olur ve saydığım kusurlar nedeni ile başkalarının güvenliğini hiçe sayan böyle bir sürücüye ceza saptanırken ağırlaştı-rıcı faktörler olan bu kusurlar cezanın türünü belirlemede olduğu gibi, aynı zamanda ağırlıklı olarak kaçınılmaz olan hapis cezasının süresinin de belirlenmesinde etken olur."

Yargıtay/Ceza 53 - 55/2012 Dağıtım 11/2012'de yukarıda yer verilen karara benze-r şekilde, "Ölümle neticelenen trafik kazaları ile ilgili davalarda, verilecek cezanın türüne ve miktarına etki edebilecek en önemli hususların başında, merhumun veya methaldar araç sürücülerinin kazaya olan katkısal kusuru gelir" görüşü belirtilmiştir. Ka-zanın oluşumunda kazada yer alan tarafların kusurları, katkısal kusurları ve kusur oranları, verilecek cezanın takdirine etken olmaktadır. Özetle, tüm kusur kendinde olan ve kazaya sebebiyet vererek başkalarının ölümüne sebebiyet veren bir sanık ile karşı -tarafın da kusurlu olduğu veya büyük oranda kusurun karşı tarafta olduğu bir kazada, kullanmakta olduğu aracı ile başkalarının ölümüne sebebiyet veren bir sanık arasında ceza takdiri açısından fark olacağı aşikardır. Bunun gerekçesi daha önce birçok Yargıt-ay kararında belirtildiği üzere, adeta trafik terörü gibi hareket eden sürücülerin daha ağır ceza alması gerektiğidir.

Yargıtayın birçok kararında ifade ettiği ağırlaştırıcı faktörler, Boswell prensipleri ve meselenin kendine has olguları bu meseleye uy-gulanarak, Alt Mahkemenin kararı incelenecektir. Alt Mahkeme kararında, ağırlaştırıcı faktörler olarak aşağıda belirtilen olguları dikkate almıştır:

"Sanığa verilebilecek ceza türünün hapislik cezası olması gerektiğine kanaat getirdikten sonra, hapisl-ik süresinin saptanmasında öncelikle kazanın meydana geldiği sırada havanın açık oluşu, daha açık bir anlatımla kazanın oluşumuna hiçbir dış etkenin etkisi olmadığı, sanığın hiçbir makul mazereti olmadığı, sanığın dikkatsiz ve de acele ile halka tehlike te-şkil edecek şekilde gerekli özen ve dikkati göstermeden araç kullandığı ve bu zikrettiklerimiz doğrultusunda da 4 kişinin ölümüne sebebiyet vermesini ceza tespitinde esasen ağırlaştırıcı faktör olarak dikkate aldık ve değerlendirmemize kattık. Yine kararım-ızın içeriğinde de zikrettiğimiz gibi birbiri ardına işlenen trafik kazalarının ve suçlarının her geçen gün arttığı ve buna bağlı olarak ölümle sonuçlanan trafik kazalarında da artış olduğu ve bu hususun toplumsal bir yara olduğu olgu ve gerçeğinden hareke-tle ceza takdirinde kamu faktörü ve yararının ön planda tutulması ilkesinden hareketle verilecek cezanın gerek sanığa, gerekse başkalarına bu tür olguları içeren suçlar işlemekten caydırıcı, ibret verici ve etkin olması gerekliliğini de hesaba koyduk."

Al-t Mahkeme kararına varırken, Sanığın kaza esnasında başkalarının hayatını tehlikeye sokacak şekilde araç kullanmakta olduğu ve kaza neticesinde 4 kişinin hayatını kaybederken, 2 kişinin de yaralandığı olgularını doğru şekilde Sanığın aleyhine ağırlaştırıcı- faktörler olarak dikkate almasına karşın; Sanığın sebebiyet vermiş olduğu kazanın tamamen Sanığın kusur ve ihmalinden neşet ettiği, Sanığın kaza esnasında çarpmış olduğu JU 802 plakalı aracın sürücüsünün kazada herhangi bir veya katkısal kusurunun olmadığ-ı ve Sanığın süratli araç kullandığı olgularını Sanığın aleyhine dikkate almayarak hata yapmıştır.

Sanık Avukatı, kazanın bir anlık dikkatsizlik neticesinde meydana geldiğini iddia etmiş ve kazada birden fazla kişinin vefat etmesinin trafik kurallarını-n büyük oranda ihlali neticesinde değil de, bir anlık dikkatsizlik neticesinde olduğu olgusunun dikkate alınarak ceza takdir edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Boswell davasındaki prensipleri takip eden R. v. Chadwick [1991] R.T.R. 176 kararında, b-ir kaza neticesinde birden fazla kişinin vefat etmesi ister bir olaya matuf, isterse devam eden kötü araç kullanımına bağlı olsun, ağırlaştırıcı faktör olarak dikkate alınması gerektiği kabul edilerek, her meselenin olgularına göre bu faktörün ne kadar ağı-rlaştırıcı olduğuna karar verilmesi görüşüne varılmıştır.

Bu nedenle Sanığın sebebiyet vermiş olduğu kaza neticesinde, birden fazla kişinin vefat etmiş olması bir anlık dikkatsizlik veya bir ihlale bağlı olsa da ağırlaştırıcı bir faktör olup, bu mesele-de Sanık aleyhine alınması gereken en önemli ağırlaştırıcı faktördür.

Kararın önceki bölümlerinde belirtilen Sanığın aracını standart bir sürücünün göstermesi gereken özen ve ihtimamın çok altında kullanmış olması, kazanın bir anlık dikkatsizlik sebebi -ile değil, bilhassa Sanığın süratli araç kullanma eğilimi ile bağlantılı ve sonucu olarak gelişen, dikkatsiz ve tehlikeli araç kullanmaya istinaden vuku bulduğunu ve kazanın bir anlık dikkatsizlik sonucu meydana gelmediğini ortaya koymaktadır. Alt Mahkeme,- bu olguyu Sanık aleyhine ağırlaştırıcı faktör olarak dikkate almakla hata yapmamıştır.

Yukarıda belirtilen ağırlaştırıcı faktörler, ceza süresinin takdiri açısından kararın ileriki bölümlerinde dikkate alınacaktır.

Ceza Süresi Takdiri hususunda istina-f:

Belirtilen prensipler ışığında, Alt Mahkemenin takdir ettiği hapislik süresi incelenmiştir.

Alt Mahkeme 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırıla-bilecek 1, 2, 3 ve 4. davalardan Sanığa 5 yıl süre ile hapis-lik cezası takdir etmiştir.

Ceza ile -ilgili mevzuatımızda, işlenen suçlara öngörülen cezaların azami süreleri ve miktarları belirtilmekte olup, bu sürelerin veya miktarların tespitinde mahkemeler takdir yetkilerini kullanmaktadır.

Ceza süresinin tespiti görevi, yargılamayı yapan mahke-menin- temel sorumluluğunda olduğu ve bu tespite müdahale edilmesi için yeterli bir sebep olduğu gösterilmedikçe Yargıtay tarafından tespit edilen süreye müdahale edilmediği bilinen bir kuraldır (Bkz. Pavlos Leandrou v. The Police, Cyprus Law Reports 2 1971 sayf-a 37; Wheeler and Others v. The Police 1964 CLR 87).

Ceza takdiri yargılamayı yapan mahkemenin temel sorumluluğu olmasına ilaveten, bu görev ceza mahkemesinin çok zor ve hassas bir fonksiyonudur (Bkz. Robert Pullen and Other v. The Republic, 1970 Cyprus -Law Reports part 2 sayfa 13). Ceza mahkemesinin ceza takdiri hususundaki zor ve hassas görevini yapabilmesi için tüm ilgili olguların sunulması, bu olguların mahkemeye yardımcı olması ve kararına varabilmesi amacıyla bilgisine getirilmesi gereklidir (Bkz. -Micheal Achilleos v. The Police 1970 2 sayfa 153). Yargıtay ceza takdirine ancak, ceza mahkemesine tüm ilgili olgular sunulmasına rağmen, bu olguların mahkeme tarafından hiç veya yeteri kadar dikkate alınmadığı hallerde müdahale etmektedir (Bkz. Robert Pul-len and Other v. The Republic, 1970 Cyprus Law Reports part 2 sayfa 17).

Bu konu, Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 10-15/2013 Dağıtım 1/2014 sayılı kararda incelenerek, aşağıdaki görüşe varıl-mıştır:

"Bir Sanığa, mahkum edildiği suçtan ne tür bir ceza verile-ceği, davayı dinleyen alt mahkemenin takdirindedir. Alt mahkeme, ceza saptarken dikkate alması gereken bir hususu dikkate almadığı veya dikkate almaması gereken bir hususu dikkate aldığı durumlar dışında Yargıtay, kolay kolay alt mahkemenin ceza takdirin-e müdahale etmez, ancak alt mahkeme cezalandırmada doğru ilkeleri dikkate aldığını ifade etmesine rağmen, cezanın aşikâr surette fahiş veya aşikâr surette yetersiz görüldüğü durumlarda Yargıtay, cezaya müdahale etmekten kaçınmaz."
Daha önce belirttiğimiz h-ukuki prensipler ve bu meseledeki hafifletici ve ağırlaştırıcı faktörler, Mahkemenin takdir hakkını kullanmakta hata yapıp yapmadığı çerçevesinde incelen-mektedir.

Fasıl 154 Ceza Yasası'nda ölümle neticelenen trafik kaza davalarında öngörülen azami ha-pislik süresi 7 yıla kadar hapislik cezası olup, mahkemelerin azami hapislik sürelerini suçların en ciddi örneklerinde uygulamak amacıyla rezerv etmesi gerekmektedir.

Bu husus R. v. Byrne (1976) 62 Cr. App. R. 159 davasında ifade edilmiştir:

"Following- the general sentencing principle that the maximum sentence provided for by statute should be reserved for the most serious type of case, we ask ourselves what is the most serious type of case which is likely to arise under this section?"

Bu anlamda,- mahkemenin huzuruna gelebilecek suçun en kötü işleniş şeklini düşünerek dinlenen davanın bu kapsama girip girmediğini sorgulaması gereklidir. Yukarıda yer verilen Archbold 2003 baskılı eserin 544. sayfasınds 5-91 paragrafında şöyle denmektedir:
"What they- should consider is the worst type of offence which comes before the court and ask themselves whether the particular case they are dealling with comes within the broadband of that type."

Mahkeme huzuruna gelebilecek suçun en kötü işleniş şekli, yukarıda- belirtilen ağırlaştırıcı faktörlerin bilhassa birden fazlasının var olduğu durumlarda olacağı kabul edilmelidir.
Bu husus R. v. Locke (1995) 16 Cr. App. R. (S.) 795 kararında vurgulanarak, ağırlaştırıcı sebeplerin birleşmesi ile birden fazla kişinin ölü-müne sebebiyet verme gibi kötü bir senaryo ortaya çıkabileceği ve böyle bir durumda da mahkemenin ceza takdirini azami miktara çok yakın bir seviyede kullanması gerektiği ifade edilmiştir:

"The features of aggravation appear sufficiently from the summ-ary of facts as we have already given them. But, attention is drawn to these points; first, the plea of guilty at the earliest moment, and, secondly, the genuine remorse at the death of a friend. There will be cases where much more alcohol had been consume-d. There will be cases of worse driving; the only evidence of bad driving was in relation to this bend and the approach to it. There will be more horrific accidents involving more than one death. There may be cases where the accident is caused by the drive-r when he is avoiding apprehension. There will be cases of hit-and-run drivers. All of those matters could combine to make a worse case of causing death by careless driving whilst under the influence of alcohol. So it is suggested that the trial judge put -the matter too close to the top of the scale."

Archbold 5-91 sayfa 545'de, suçunu kabul eden sanıklarla ilgili ceza davalarında, azami miktarda ceza takdir edilme-sinin genel prensip olarak uygun olmayacağı vurgulanmıştır:

Plea of Guilty


As an offen-der who pleads guilty to a charge may normally expect some recognition in the form of a reduction in the sentence which would have been appropriate on a conviction by the jury, it will seldom be appropriate to impose the maximum sentence of an offender who- pleads guilty if the case is one to which the normal practice of recognising pleas of guilty.

Belirtilenlere göre mahkemenin ceza takdirini azami miktara veya ona çok yakın bir seviyeye çıkarabilmesi için; sanığın suçunu kabul etmemesi veya önemli or-anda hafifletici olguların bulunmaması ve belirtilen ağırlaştırıcı faktörlerin birinin veya birden fazlasının da var olması gerekmektedir.

Bu nedenle Alt Mahkeme, Sanığın mahkûm olduğu davalarda suçunu kabul etmiş olması nedeniyle Sanığın işlemiş olduğu -suça yasalarca öngörülen azami ceza takdirinde bulunmamakla hata yapmamıştır.

Huzurumuzdaki istinafta, Sanık aleyhine takdir edilen en uzun süreli hapislik cezaları 1, 2, 3 ve 4. davalarda veril-miştir. Alt Mahkeme huzurundaki tüm hafifletici sebepleri -dikkate alarak kararına yansıtmamış olsa da, yukarıda ince-lenen ağırlaştırıcı faktörler ve bilhassa Sanığın kaza anında aşırı süratli araç kullanması, kötü bir sürüş sicilinin oluşu, kaza mahallindeki çevresel faktörleri dikkate almayarak standart bir sür-ücünün göstermesi gereken ihtimamın çok altında araç kullanarak 4 kişinin hayatını sonlandırırken 2 kişinin de yaralanmasına sebep olması ve bu kazanın oluşumunda karşı şeritte kendi yolunda seyreden ve Sanığın aracı ile çarpıp kazaya sebebiyet verdiği her- iki aracın sürücüsünün de hiçbir kusurunun bulunmayışı ve kaza ile ilgili tüm kusurun Sanığa ait olduğu faktörlerini dikkate aldığımızda, Alt Mahkemenin değerlendirmediği hafifletici sebepler ve Sanığın suçunu kabul etmesine rağmen, yukarıda belirttiğimiz- ağır-laştırıcı faktörler cezanın azami cezaya yakın bir seviyeye yükseltilmesini gerektirmektedir.

Kararımızda 1, 2, 3 ve 4. davalarda verilen cezaları yükseltmiş olduğumuzu dikkate aldıktan sonra, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10. davalardaki takdir edilen cezalar-a ise herhangi bir müdahalede bulunmamayı uygun gördük.

Belirttiklerimiz muvacehesinde, Alt Mahkemenin Sanığa 1, 2, 3 ve 4. davalardan takdir ettiği 5 yıl hapis cezasını 6 yıl hapis cezasına yükseltmeyi uygun gördük.

NETİCE
İddia Makamının- istinafı kabul edilir ve Sanığın istinafı reddedilir. Sanığın mahkum olduğu 1, 2, 3 ve 4. davalardan almış olduğu cezalar, 1. davadan 6 yıl, 2. davadan 6 yıl, 3. davadan 6. yıl ve 4. davadan 6 yıl hapis cezasına yükseltilir. Cezalar mahkumiyet tarihinden -başlayacak ve birlikte çekilecektir. Masraf emri verilmez.





Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


25 Şubat 2016








23






Full & Egal Universal Law Academy