Yargıtay Ceza Dairesi Numara 78,81/2015 Dava No 4/2016 Karar Tarihi 23.03.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 78,81/2015 Dava No 4/2016 Karar Tarihi 23.03.2016
Numara: 78,81/2015
Dava No: 4/2016
Taraflar: Erdal Küpeli ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Mahkumiyet ve ceza aleyhine istinaf - Suç ortağının şahadeti ile mahkumiyet - Suç ortağının şahadetinin değerlendirilmesi - Teyit edici şahadetin aranması - Tanıktan uzun süren aralıklar ile alınan ifadelere şüphe ile bakılması - Takınların inanırlığı - Gönüllü ifade - Eylemi işlemeye sevk eden nedenin çevre şahadet olarak kabul edilebilmesi - Cezalandırma prensipleri.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 23.03.2016

-D. 4/2016 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza No: 78/2015 ve 81/2015
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No: 17799/2014)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu,Bertan Özerdağ


Yargıtay/Ceza No : 78/2015
(Lefk-oşa Ağır Ceza No : 17799/2014)


İstinaf eden : Erdal Küpeli - Merkezi Cezaevi - Lefkoşa.
(Sanık)

ile


Aleyhine istinaf edilen : KKTC Başsavcısı - Lefkoşa.
(Davayı ikame eden)


A -r a s ı n d a.

İstinaf eden namına : Avukat Fırat Merttürk ve Avukat Özkul
Özdevim hazır.
Aleyhine istinaf edilen namına : Kıdemli Savcı Ahmet Varol
hazır.


Yargıtay/Ceza No : 81/2015
-(Lefkoşa Ağır Ceza No : 17799/2014)


İstinaf eden : KKTC Başsavcısı - Lefkoşa.
(Davayı ikame eden)

ile

Aleyhine istinaf edilen : Erdal Küpeli - Merkezi Cezaevi-Lefkoşa.
(Sanık)


A r a s ı- n d a.




İstinaf eden namına : Kıdemli Savcı Ahmet Varol hazır
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Fırat Merttürk ve
Avukat Özkul Özdevim hazır.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Güran, Kıdemli Yargıç Mel-ek Esendağlı ve Yargıç Alev Ulunay'ın, 17799/2014 sayılı davada 21.5.2015 tarihinde verdikleri karara karşı, Sanık ve 26.5.2015 tarihinde verdikleri karara karşı, Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.

----------------

H Ü K Ü M

A-hmet Kalkan :Huzurumuzdaki birleştirilmiş istinaf, Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin 17799/2014 sayılı davada, 21.5.2015 tarihinde vermiş olduğu hükmünden yapılmıştır.

İddia Makamı tarafından Sanık aleyhine 7 dava getirilmiştir.

Sanığın itham olduğu da-valar aşağıdaki gibidir:

Dava : 15/92,55/92,2/96,2/2000,11/2004 ve 1/2010 sayılı
Yasalarla tadil edilen Fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasası'nın 2,4(1)(3)(A),26 ve 27. maddelerine aykırı; 7/6/2012 tarihinde, Lefkoşa'da ilgili makamdan ateşli silah özel izni- olmaksızın sol yan yüzeyinde MBB yazılı A037 seri numaralı 7.65 mm tabanca ve şarjörünü taşımak.

Dava : Tadil edilmiş şekliyle Fasıl 57 Ateşli Silahlar
Yasası'nın 1. davada belirtilen maddelerine
aykırı; birinci davanın tafsilatında belirt-ilen tarih ve mahalde, kanuna aykırı olarak konu tabancayı Ayyıldız Sokak Yenikent Lefkoşa'da Şerife Beykan'a ait Beauty Line Hair Club Güzellik Merkezine iki kez ateş etmek suretiyle kullanmak.

Dava : Tadil edilmiş şekliyle Fasıl 57 Ateşli Silahlar
- Yasası'nın davada belirtilen maddelerine aykırı
konu tabancayı tasarrufunda bulundurmak.

Dava : 55/88 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 54
Patlayıcı Maddeler Yasası'nın 2,4(1)(e),(4)(d)
maddelerine aykırı, birinci davad-a verilen aynı tarih ve yerde, KKTC Patlayıcı Maddeler Müfettişinden izni olmaksızın 27 adet 7.65 mm çapındaki canlı tabanca mermisini taşımak.

Dava : Tadil edilmiş şekliyle Fasıl 54 Patlayıcı
Maddeler Yasası'nın 2,4(1)(e)(4)(d)(5)(a)
- maddelerine aykırı, konu mermileri tasarrufunda
bulundurmak.

6. Dava : Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 324(1) maddesine
aykırı, birinci davada belirtilen tarih ve
ikinci davanın tafsilatında belirtilen mahalde
- kanuna aykırı ve kasıtlı olarak Şerife Beykan'a
ait Beauty Line Hair Club Güzellik Merkezinin
doğuya bakan vitrin camına iki el ateş etmek
suretiyle 300 TL'lik hasar yapmak.

7. Dava : 22/89 sayılı Yasa ile tadil edi-len Fasıl 154
Ceza Yasası'nın 374(h) maddesine aykırı, altıncı
davada belirtildiği şekilde meskun mahalde konu
ateşli silahı kullanmak.

Sanık, aleyhine getirilen davaları kabul etmedi.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi,- yapılan duruşma sonucunda, Sanığı, aleyhindeki tüm davalardan suçlu bularak mahkum etti.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi, Sanığı birlikte çekilmek üzere aleyhindeki 1. davadan 3 yıl, 2. davadan 3 yıl, 3. davadan 3 yıl, 4. davadan 2 yıl ve 5. davadan 2 yıl -hapis cezasına çarptırdı. Sanığa 6. ve 7. davalardan sadece mahkumiyet kaydetti, herhangi bir ceza vermedi.

Sanık Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin mahkumiyet kararına karşı, Yargıtay/Ceza 78/2015 sayılı istinafı dosyaladı.

İddia Makamı ise Sanığa veril-en cezanın az olduğu gerekçesiyle, cezaya karşı Yargıtay/Ceza 81/2015 sayılı istinafı dosyaladı.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin bulgularına göre, dava ile ilgili olgular özetle şöyledir:

Yenikent-Lefkoşa'da kain Beauty Li-ne Hair Club Güzellik Merkezi, Tanık No.12 Şerife Beykan'a ait bir iş yeridir.

Mezkûr iş yeri giriş katta olup ön cephesinde iki ayrı vitrin camı vardır.

Konu dükkanın içerisinde güvenlik kameraları mevcut olup Emare No.4 kamera görüntülerinden alınan -çıktı ile düzenlenen Emare No.5 fotoğraf albümünde, 7.6.2012 tarihinde saat 04:16'da dükkan önüne gelen bir araçtan dükkana doğru iki kez ateş edildiği görülmektedir.

Olaydan sonra 7.6.2012 tarihinde olay yerine giden Foto Parmakizi Şubesinde görevli Tan-ık No.1 Özdem Özdemir'in tespitlerine göre, dükkan önündeki beton zeminde bir adet mermi izi ve muhtelif mermi parçacıkları; asfalt yol içerisinde muhtelif mermi parçacıkları; vitrin camına 1 adet mermi giriş deliği ve dükkan içinde 1 adet mermi izi bulund-u. Mermi parçacıkları, Emare No.35 olarak Mahkemeye ibraz edildi.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi, Sanığın suç ortağı konumunda olan Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ve Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in daha önce aynı suçtan yargılanıp hapislik cezaları aldıkla-rını, cezalarını çekip tahliye olduklarını belirttikten ve suç ortaklarının şahadeti ile ilgili hukuki durumu ifade ettikten sonra, her iki Tanığın şahadetini inceledi.

Buna göre Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, 6.6.2012 tarihinde, gece, Güzelyurt'daki Gökk-uşağı Restorant'da yemek yedikten sonra, beraberindeki 2 kişi Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu ve Tanık No.25 Kadir Kıvanç ile birlikte, Tanık No.15 Örsan Balıkçoğlu'na ait GG 299 plakalı araçla Hanedan Gece Kulübüne giderek Sanık ile buluştu.

Bu buluşmanın -ardından, sırasıyla Playboy ve Mexico Gece Kulüplerine gittiler.

Sanık ve yanındakiler, Mexico Gece Kulübünde birer bayan alıp, saat 01.00 raddelerinde ,her biri ayrı ayrı odalara çekildi.

Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'nun annesi adına kayıtlı GG 299 p-lakalı siyah renk Peugeot araç, o gece Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu tarafından kullanılmaktaydı. Sanık ve beraberindekiler gece odalarına çekildikten sonra, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun, Sanığın Hanedan Gece Kulübünün park yerinde kalan arabasını al-mak için Örsan Balıkçıoğlu'ndan Peugeot aracın anahtarlarını istemesi üzerine, aracın anahtarlarını Tanık No.27'ye verdi.

Sanık, Tanık No.11 ile odaya çekildikten bir süre sonra odadan çıkarak, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile buluştu ve gece kulübünde-n çıktılar.

Sanık ile Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu GG 299 plakalı siyah Peugeot marka araç ile Güzelyurt istikametinde Sanığın Yayla'daki evine gelmeden 400-500 metre uzaklıktaki bir yerde durdular ve Sanık, Tanık No.27'ye ait 05338583685 No.lu telefon-u alarak, 7.6.2012 tarihinde saat 03.49 ve 03:52'de kardeşi İsa Küpeli'ye ait 05338312625 No.lu telefonu aradı ve iki kez görüşme yaptı (Emare No.19).

Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, Yayla'da, Sanığın tarifi ile toprak bir yola girdi. Sanık burada, "köprü"- olarak tanımlanan yerden, bir poşette bulunan tabancayı aldı.

Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, Sanığın istemesi üzerine, Güzelyurt'ta Ahmet Tömay'a ait evin önünden geçerken yavaşladı ve Sanık burada eve doğru ateş etti.

Dava konusu olmayan bu olayda ku-llanılan ve konu yerde bulunan boş kovanların Emare No.29 tabancadan çıktığı balistik inceleme ile tespit edildi.

Oradan Lefkoşa'ya olay mahalline gelen Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ve Sanık saat 04.16 raddelerinde, önce sol taraftan gelerek düz gittile-r, sonra geri gelip arabayı çevirdiklerinde, Sanık sağ arka tarafa geçerek, arka camdan konu Güzellik Merkezine ateş etti.

Emare No.4 kamera görüntülerine göre araç önce düz geçmekte, akabinde geri geri yaklaşmaktadır. Kurşunlanmanın ise aracın sağ arkas-ından yapıldığı, Emare No.4 olay yeri güvenlik kamerasından görülmektedir.

Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, kurşunlamanın ardından aracı Mexico Gece Kulübüne doğru sürdü. Sanık Gece Kulübünün arkasındaki toprak alana, poşet içerisindeki tabancayı sakladı. -

Sanık ile Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu sabaha doğru Mexico Gece Kulübüne geldiler ve kapıyı çaldılar. Tanık No.21 Abdülaziz Oğul kendilerine kapıyı açtı ve Gece Kulübüne girdiler.

7.6.2012 tarihinde sabah saat 08.00-08.30 civarında Sanık ile Tanık No.-27 Hüseyin Kasapoğlu Gece Kulübünün park yerinde buluştular. Oradan Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'nun arabası ile Hanedan Gece Kulübüne giderek Sanığın arabasını aldılar. Saat 09.00 gibi Mexico Gece Kulübünün park yerine döndüler ve Tanık No.15 Örsan Balık-çıoğlu ve Tanık No.25 Kadir Kıvanç ile buluşarak oradan ayrıldılar.

Sanık daha sonra, Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'i telefon ile aradı. Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer, mavi Opel arabasıyla Sanığın bulunduğu yere geldi. Sanık, Serkan Özaltaylıer'in arac-ına geçtikten sonra birlikte hareket ettiler. Mexico Gece Kulübünün arkasındaki toprak yoldan geçerken Sanık aracı durdurdu ve ekinlerin içerisindeki paketi alıp içerisinde tabanca olduğunu söyleyerek, Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'den bu paketi saklaması-nı istedi.

Anayola çıktıktan sonra, yeniden Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile buluştular. Sanık, Hüseyin Kasapoğlu'nun aracına geçerek Lefkoşa istikametine, Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer ise Güzelyurt istikametine doğru hareket etti.

Tanık No.28 Serka-n Özaltaylıer, mermileri çıkardıktan sonra, tabancayı torbaya koyup annesine ait bahçeye gömdü.

Alt Mahkemenin bulgularına göre, kurşunlamadan önceki olaylar ise şöyle gelişmiştir:

10.4.2012 tarihinde Şerife Beykan, toplam 314,980 TL'ye baliğ olan 15 a-det çek hakkında Sanık aleyhine polise şikayette bulundu.

Şerife Beykan'ın 15.3.2012 tarihindeki şikayetine konu 15 adet çek karşılığı toplam 1,378,000 TL'ye baliğ olmaktadır. Bu şikayetler Poliçeler Değişiklik Yasası'ndaki yeni düzenleme altında ileri g-ötürülmedi.

Şerife Beykan, oğlu Mert Beykan'ın kullandığı 0533 8620266 telefona, 6.6.2012 tarihinde saat 15.00 civarında 8252471 numaralı telefondan tehdit aldığını, telefondaki sesin, "Erdal Küpeli'yi madem şikayet ettiniz sonuçlarına katlanacaksınız. E-rdal anneni de babanı da ister, Erdal'ın kim olduğunu göreceksiniz" dediğini polise şikayet etti. 7.6.2012 tarihinde Şerife Beykan'ın iddianameye konu iş yeri kurşunlandı. Sanığın Şerife Beykan'ı korkutması için sebebi olduğuna bulgu yapan Alt Mahkeme, Tan-ık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ve Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in şahadetlerinin güvenilir şahadetle teyit edildiğine inandıktan sonra, Sanığı, aleyhindeki davalardan suçlu bularak mahkum etti.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Sanık, Alt Mahkemenin hükmüne karşı dosya-ladığı 78/2015 sayılı istinaf ihbarnamesinde, 15 istinaf sebebi ileri sürmüştür.

Sanık tarafından dosyalanan istinaf ihbarnamesindeki 15 istinaf sebebi bütünüyle şahadetin değerlendirmesine yöneliktir. Dolayısıyla Sanığın istinaf sebeplerini tek ana baş-lık altında incelemek mümkündür.

Buna göre:

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Sanığı mahkum etmekle hata etti.
Mahkumiyete esas alınan şahadet makul, inanılır ve dikkate alınabilir değildir.
Müdafaa tanıklarına itibar edilmedi, değer verilmedi, Sanık aleyhi-ndeki davalar makûl şüpheden ari olarak ispatlanamadı.

İddia Makamı dosyaladığı Yargıtay/Ceza 81/2015 sayılı istinaf ihbarnamesinde Sanığa verilen cezanın aşikar surette az olduğu gerekçesiyle 4 istinaf sebebi ileri sürdü.

İddia Makamının istinaf sebep-lerini tek başlık altında inceleyeceğiz. Buna göre:

Muhterem Bidayet Mahkemesinin, Sanığa, mahkum olduğu davalardan, suçların mahiyeti, ağırlığı, Sanığın suçun işlenişindeki rolü ve suç ortaklarına verilen cezaları dikkate almadan takdir ettiği cezalar aş-ikâr surette azdır.

TARAFLARIN İDDİA ve ARGÜMANLARI

Mahkumiyete karşı istinaf dosyalayan Sanık Avukatı istinaftaki hitabında istinaf gerekçelerini ana hatlarıyla şöyle izah etmiştir:

Sanığın diğer üç suç ortağı ile birlikte olay gecesi, önce Haned-an Gece Kulübüne, bilahare Mexico Gece Kulübüne gittikleri ve orada eğlendikleri ihtilafsızdır.

İhtilâflı olan husus, Sanığın o akşam suç ortağı olan Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile birlikte çıktığı, önce Güzelyurt'a gidip Ahmet Tömay'ın evini kurşunla-dıkları, bilahare Lefkoşa'da Beauty Line Hair Club diye bilinen Güzellik Salonunu kurşunladıkları olayıdır.

Sanığı suça bağlayan en önemli şahadet, suç ortağı Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun ifadesidir. Uzun zaman diliminde üç ifade veren bu Tanığın if-adesine şüpheyle yaklaşılmalıydı.

Sanık olay gecesi kustuğu ve kusmak için dışarı çıktığı, pantolonunda da izler olduğu halde, Devlet Laboratuvarı bu bulguları tespit etmedi, sadece atış artığı analizi yapıldı (Emare No.41).

Tahkikat süresince sadece a-leyhte olan deliller toplanırken lehte olan deliller gizlenerek hukuka aykırı tahkikat yapıldı.

Bu meselede tahkikat memuru Sanığa tamamen hukuk dışı davrandı ve şahadeti Sanığın mahkumiyeti üzerine kurguladı. Bu meselede alınan ifadeler özgür irade ile t-emin edilmedi; menfaat ve vaat ürünü olan ifadeler hukuken geçersizdir.

Tanık No.24 Volkan Aşan'ın yalan söylediği ortadayken bu Tanığın şahadetine değinilmedi, telefon dökümleri İddia Makamı tarafından ibraz edilmedi. İlk tahkikat aşamasında ibraz edildi-ği için duruşmada Savunma tarafından Emare No.43 olarak ibraz edilen dökümlere değer verilmedi.

Tanık No.11 Victoria Zalevskaya yabancı biridir. 22.3.2012 tarihinde adaya geldi. 7.6.2012 tarihinde polise ifade verdi. Tercüman kullanmadan alınan ifadesi ö-zgür irade ürünü değildir. Her an yurt dışına ihraç edilebilecek birisi olduğundan, söz konusu Tanık bunun baskısı ile ifade vermiştir.

Aynı şekilde Tanık No.21 Abdülaziz Oğul suç ortağı konumunda olmasına rağmen, bağımsız bir tanık olarak değerlendirild-i.

Çelişkilerle dolu şahadet Sanık lehinde değerlendirilmedi.

Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer suç ortağı konumunda olan birisidir. Daha önce yargılanan Tanığa üç ay hapislik cezası verildi. Bu Tanığın sakladığı tabanca kendisine ait olmasına rağmen, bu -Tanığı fer'i faillikten kurtarmak maksadıyla, Sanığı mahkum ettirecek şekilde şahadet verdirildi.

Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun "Yayla'ya gittik, tabanca bulduk, Sanık kardeşine, benim telefonumla telefon etti" şeklindeki şahadeti maddi delillerle u-yuşmamaktadır. Telefon dökümleri Sanığın Yayla'da değil Kalkanlı'da olduğunu göstermektedir. Keza tabanca ve mermilerde parmak izinin bulunmaması, tahkikat açısından eksiklik ve polisin ihmalidir.

Mevcut şahadetle Sanık aleyhindeki suçların makul şüphed-en ari olarak ispatlanması mümkün olmadığından, Sanığın beraat ettirilmesi gerekirdi.

Savunma Avukatından sonra söz alan İddia Makamı, Alt Mahkemenin mahkumiyetle ilgili kararında hata olmadığını belirttikten sonra, Sanık Avukatının iddialarına cevabını -ve cezaya yönelik istinafın gerekçelerini özetle şöyle ifade etmiştir:

Tanık No.24 Volkan Aşan ile Uğur Balcıoğlu'nun olayla ilgili rolleri, Sanıktan alınan talimat ile müştekiyi korkutmak maksadıyla telefon edip etmediklerine ilişkindir. Her ikisi de Sa-nığın çalışanları olan bu kişilerin telefon görüşmelerinden, bu kişilerin müştekinin oğlunun telefonla tehdit edilmesinden birkaç dakika öncesine kadar Sanıkla görüştükleri ortaya çıkmıştır. Uğur Balcıoğlu ülkeden ihraç edildiği için tanık olarak celbedile-medi.

Telefon görüşmelerinin detayına hiçbir şekilde müdahale edilmedi, Turkcell'in memuru gelip şahadet verdi, Mahkemeden herhangi bir gerçek gizlenmedi.

Mermilerde parmak izi bulunmaması hususunda söylenenler doğru değildir. Parmak izi bulunmuş olmas-ına rağmen, küçük ve yuvarlak satıh nedeniyle kime ait olduğunu gösterecek nitelikten uzaktı. Dolayısıyla "incelenmedi, tetkik yapılmadı" iddiası doğru değildir.

Güzelyurt ODTÜ Kampüsündeki baz istasyonu, batı körfezini doğrudan görmekte ve kapsama alanı- Yeşilırmak'a kadar uzanmaktadır. Tek merkez halinde çalışan bu baz istasyonundaki veriler kişinin yararlandığı baz istasyonunu göstermekte, kişinin nerede olduğunu göstermemektedir. Bu nedenle, Savunmanın "Sanık o saatte Kalkanlı'daydı" iddiası doğru deği-ldir.

Güzelyurt'taki kurşunlama ile ilgili Sanık aleyhine dava getirildiğini, Ahmet Tömay'ın o davada müşteki olduğunu, bu nedenle bu davaya tanık olarak getirmediklerini, mevcut şahadetle Sanığın bu davadaki müşteki Şerife Beykan'a 1,378,000TL'lik borc-u olduğu ispatlandığından, Alt Mahkemenin kurşunlama sebebinin var olduğuyla ilgili bulgusunda hata yoktur.

Alt Mahkeme suç ortaklarının şahadetini doğru değerlendirdi. Herhangi bir tanığa vaat veya baskı yapılmadığı gibi, her tanığın şahadeti bağımsız ş-ahadet ve delillerle teyit edildi.

Sanık her davranışı ile kendini olayın dışında bırakmaya çalıştı. Ancak mevcut şahadet ve deliller, Sanığın suçları makul şüpheden ari olarak işlediğini göstermektedir.

Muhterem Ağır Ceza Mahkemesinin mahkumiyet bulg-usunda hata olmadığı gibi, olayın planlayıcısı olan Sanığa verilen ceza Yargıtayın müdahalesini gerektirecek ölçüde azdır.

İNCELEME

Bu meselede mahkumiyete olan istinaf, Sanık tarafından dosyalandığından öncelikle Yargıtay/Ceza 78/2015 sayılı istinafın- incelenmesi gerekmektedir. "İSTİNAF SEBEPLERİ" başlığı altında belirttiğimiz gibi, mahkumiyete ilişkin istinaf sebeplerini ele alacağımız tek ana başlık şöyledir:



Muhterem Bidayet Mahkemesi, Sanığı mahkum etmekle hata etti.
Mahkumiyete esas alınan şaha-det makul, inanılır ve dikkate alınabilir değildir.
Müdafaa tanıklarına itibar edilmedi, değer verilmedi, Sanık aleyhindeki davalar makul şüpheden ari olarak ispatlanamadı.


Sanığın mahkumiyete ilişkin istinaf sebeplerinin tümü şahadete, delillerin değer-lendirilmesine, suç ortaklarının şahadetlerinin kıymetine, tahkikatın tarafsız yapılmadığına yöneliktir.

Şahadete verilecek değer konusunda tanıkları gözlemleyen alt mahkemelerin daha avantajlı olduğu, Yargıtayın, 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 37.(3) -maddesi kapsamında alt mahkeme bulgularıyla bağlı olmamasına rağmen aşikâr surette hata yapmadığı müddetçe, alt mahkemenin şahadetin değerlendirilmesine ilişkin bulgularına müdahale etmediği bilinen temel hukuki gerçeklerden biridir. Bu konuda, özellikle Y-argıtay/Ceza 13/84'e atıfta bulunuruz.

Bu temel ilkeyi akılda tutarak Sanık Avukatının, "TARAFLARIN İDDİA ve ARGÜMANLARI" başlığı altında özetlediğimiz iddialarını, teker teker ele alıp incelememiz gerekmektedir.

Tarafların kendi iddiaları bakımından ort-aya koydukları olayın meydana gelişi ile ilgili senaryoların sonuca etkisini inceleyebilmek için, olayın başlangıcından sonuna kadar olan safhalarını iddialar çerçevesinde incelememiz kaçınılmaz olduğundan, Sanığın suç ile olan bağlantısını ve buna bağlı o-larak mahkumiyetin hatalı olup olmadığını değerlendirmeden önce, özellikle suç ortaklarının şahadeti konusundaki ilkeleri kısaca hatırlatmakta fayda vardır.

Alt Mahkeme, suç ortaklarının şahadetinin değerlendirilmesinde, Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 42-48-/2008 D.1/2015 ve özellikle Yargıtay/Ceza 6/2012 D.2/2013 sayılı kararda belirtilen prensiplere atıfla şöyle demiştir:

"Bu meselede Sanık aleyhinde şahadet veren her iki suç
ortağı Tanık No.27 ve 28 işbu davanın duruşmasından önce yargılanmış, hapis cez-ası almış, cezasını çekip tahliye olmuş kimselerdir. Ancak her halükarda işbu tanıkların şahadetinin teyit edilmesi halinde güvenilir ve inanılır olarak kabul edebileceğimize kanaat getiririz."(Mavi 306)

Alt Mahkemenin kararına esas aldığı Yargıtay/Ceza 6-/2012 D.2/2013 sayılı içtihat kararında belirtilen, "yerleşmiş ilkelere göre, bir suç ortağının şahadeti ile Sanığın mahkum edilebilmesi için, mahkeme aşağıdaki şıklardan birini tercih etmek durumundadır: 1. Suç ortağının şahadetine dayanarak bulgu yapmanı-n salim olmayıp tehlikeli olduğu hususunda kendi kendini ikaz ettikten sonra, Sanığı itham edildiği suçtan mahkum edebilir. 2. Bir suç ortağının şahadetini teyit edici şahadet (Corroboration) arar" ilkesinde hata bulunmamaktadır. Ancak bu iki durumun birbi-rinin alternatifi olabilmesi için tercih nedeni olabilecek şıkkın takdimindeki anlatımın veya bu konudaki uygulamanın, Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 42-48/2008 D.1/2015'deki izah ile birlikte değerlendirilmesinin gerektiği kanaatindeyiz. Dolayısıyla, her -iki içtihat kararındaki anlatımın mahiyeti, Alt Mahkemenin kararında ifade ettiği gibi, birbirinin tekrarı niteliğinde yinelenmesi değildir.

Suç ortaklarından birinin, iddia makamı tanığı olarak duruşmada diğerleri aleyhine şahadet vermesi halinde, mahkem-enin şahadeti ne şekilde değerlendireceği hususundaki ilkeleri bir kere daha hatırlatmak gerekirse durum şöyledir:

Ceza davalarında, iddia makamı adına bir suç ortağı şahadet verdiği zaman, sanığın mahkum edilmesi olasıdır. Böyle bir durumda yargıcın ve m-ahkemenin kendi kendini teyit edici şahadet olmadan mahkumiyet verebileceği, ancak bunun tehlikeli olduğu hususunda uyarması gerekir. Yargıcın veya mahkemenin bu uyarıyı yapmaması halinde, gerçekte yeterli teyit edici şahadetin varlığına rağmen bu mahkumiy-et bozulabilir.

Mahkemenin suç ortağı olarak değerlendirilecek bir şahadeti nasıl belirlemesi ve değerlendirmesi gerektiğini irdeleyen ilgili Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 42-48/2008 D.1/2015'de belirtilen ilkelere göre:

Mahkeme bir tanığın suç ortağı ol-up olmayacağı hususunu düşünmekte ise, herşeyden önce bu konuda bir karar vermelidir.
Eğer tanık, aşikar biçimde suç ortağı ise veya mahkeme onu öyle addederse, bu kez tezekkür edilmesi gereken husus, inanılırlık meselesi olarak, mahkemenin teyit edici şah-adet olmaksızın hareket etmeye hazır olup olmadığıdır. Bu bağlamda, mahkeme yasal olarak şahadeti suçla bağlantısı nedeniyle etkilenmiş, lekelenmiş veya bozulmuş (tainted witness) olduğu ve bu nedenle teyit edici şahadet olmaksızın hareket etmenin tehlikel-i olduğu hususunda kendi kendine ikazda bulunmalıdır.
Eğer, böyle bir ikaza rağmen, mahkeme bu suç ortağının şahadetinin kabul edileceğini ve teyit edici şahadet olmaksızın güvenle hareket edebileceğini düşünmekteyse mahkeme yasal olarak buna yetkilidir. Ş-u şartla ki, dava suç ortaklığına bakılmaksızın, yasa gereği muhakkak teyit edici şahadetin arandığı bir suç içine giren bir dava olmamalıdır.
Öte yandan mahkeme, başka destek olmaksızın hareket etmeye hazır olmadığını düşünmekteyse, bu takdirde
(başka- suç ortağı dışında) sadece suçun işlendiğine ilişkin suç ortağının hikayesini destekleyen değil ama süreçte sanığı suça bağlayan veya bağlamaya yönelik bağımsız teyit edici şahadet aramalı ve mahkeme hükmünde böyle teyit edici şahadeti bulgu olarak ortaya- koymalıdır(Bu konuda ayrıca Bkz. Zacharia V.R (1962) CLR.52).

Tüm hususların neticesi olarak, mahkeme, sadece suç ortağının şahadeti ile bir sanığı mahkum ederken çok dikkatli davranmalı, teyit edici şahadet arama yönüne gitmeli ve teyit edici şahadet yo-kluğunda kendi kendine ihtarda bulunmadıkça, sadece suç ortağının şahadeti ile mahkum etmenin çok tehlikeli olacağını bilmelidir. Bu konuda, Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 42-48/2008 D. 1/2015, Yargıtay/Ceza 84/2002 D.3/2004, Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 6-7--8/84 D.10/1984, Davies v. D.P.P [(ALL ER 1954 (1) Sayfa 507)] davalarına atıfta bulunuruz.

Yukarıda Alt Mahkemenin kararından iktibas ettiğimiz kısımdan çıkan sonuca göre, Alt Mahkeme duruşmada, Sanık aleyhine şahadet veren ve daha önce yargılanarak hapi-slik cezasına mahkum olmuş ve cezalarını çekip tahliye olmuş olan Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in suç ortağı olduklarına ve bu tanıkların şahadetini, teyit edilmesi halinde güvenilir ve inanılır olarak kabul edebileceği-ni belirtmiştir.

Bunun anlamı, bu iki Tanığın aşikar surette suç ortağı oldukları ve şahadetlerinin inanırlığı açısından, teyit edici şahadet olmaksızın Alt Mahkemenin hareket etmeye hazır olmadığıdır. Alt Mahkemenin kendi kendine yaptığı bu ikaz yerinde -olup yukarıda serdettiğimiz ilkelerle uyumludur.

Bu neticeden hareket ettiğimizde, suç ortaklarının şahadetinin ne ölçüde teyit edildiği ile Sanığı suça bağlayan veya bağlamaya yönelik bağımsız teyit edici şahadetin varlığını tespit istinaf açısından büy-ük önem arz etmektedir.

Alt Mahkemenin suç ortaklığı ile kendine yaptığı ikazda hata olmadığını belirledikten sonra, mahkumiyete yapılan istinaf açısından, istinaf sebepleri ışığında şahadetin incelenmesine devam etmeliyiz.

Sanık Avukatına göre, Sanık 3 -suç ortağı ile birlikte, olay gecesi önce Hanedan Gece Kulübüne, bilahare Mexico Gece Kulübüne gittikleri ve orada eğlendikleri ihtilafsızdır. İhtilâflı olan husus, Sanığın o akşam suç ortağı olan Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile birlikte çıkıp önce Güzel-yurt'a gittikleri, Ahmet Tömay'ın evini, bilahare de Lefkoşa'daki Beauty Line Hair Club diye bilinen Güzellik Salonunu kurşunladıklarıdır.

Sanığa göre olay şöyle olmuştur:

Sanık, 6.6.2012 tarihinde, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, Tanık No.25 Kadir Kıvanç- ve Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu ile ilk önce Hanedan Gece Kulübünde buluştular. Orada bir saat kadar içki içip eğlendikten sonra, Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'nun kullandığı GG 299 plakalı siyah renk Peugeot araç ile hep beraber Playboy Gece Kulübüne g-ittiler. Orada kadın olmadığı için, yine aynı araçla gece yarısını geçtikten sonra, 7.6.2012 tarihinde saat 00.30 raddelerinde Mexico Gece Kulübüne gittiler. Bu arada Sanığın LU 529 plakalı Isuzu marka aracı, Hanedan Gece Kulübünün park yerinde park edilmi-ş vaziyette kaldı. Mexico Gece Kulübünde aynı masaya oturan Sanık ve 3 kişi masalarına 4 kadın çağırdı. Saat 01.00 raddelerinde, herkes aldığı kadınla birlikte ayrı ayrı odalara çıktılar.

Buraya kadar anlatılanlar, Sanığa göre gerçek olgulardır. Bu safhad-an sonra İddia Makamı tanıklarının söyledikleri uydurma, vaat ürünü ve suça bağlayıcı senaryolardır. Çünkü Sanık saat 01.30 raddelerinde kusmak için dışarı çıktı, kustuktan sonra odasına döndü ve sabaha kadar odasında yanındaki kadın ile birlikte kaldı. Sa-bah kalktıktan sonra, saat 09.00 gibi hep birlikte aynı araçla kendi aracını almak için Hanedan Gece Kulübünün girişindeki park yerine gittiler, orada aracına Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nu da alarak Lefkoşa'ya hareket ederken, diğer arkadaşları da Güzel-yurt'a doğru hareket etti. Bu senaryoya göre, Sanık herhangi bir şekilde gece dışarı çıkmadı, gece kulübünden ayrılmadı, tabanca almadı, tasarruf etmedi ve herhangi bir yeri kurşunlamadı.

Sanık Avukatı, bu senaryoyu destekleyen şahadetin varlığından ziya-de, tahkikatın taraflı sürdürüldüğü, tanıkların vaat altında şahadet verdikleri ve Alt Mahkemenin Sanığı salim olmayan şahadet ve delillerle mahkum ettiği üzerinde durdu.

Alt Mahkeme bu meselede, sadece Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile Tanık No.28 Serkan- Özaltaylıer'i suç ortağı olarak kabul etti. Sanık Avukatı hitabında, Sanığın gece kulübüne beraber gittiği Tanık No.25 Kadir Kıvanç ve Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu ile birlikte Tanık No.21 Abdülaziz Oğul'un da suç ortakları veya suç ortaklarını destekley-en tanıklar olduklarını ileri sürdü ve Alt Mahkemenin bu şahadeti bağımsız tanık olarak değerlendirmemesi gerektiğini iddia etti.

Dava zabıtlarına göre, Tanık No.25 Kadir Kıvanç, 6.6.2012 tarihinde Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ve Tanık No.15 Örsan Balıkç-ıoğlu ile birlikte yiyip içen biriydi. Hanedan Gece Kulübüne birlikte gittikten sonra, orada Sanık ile buluşarak, Playboy ve Mexico Gece Kulüblerine gittiler. Mexico Gece Kulübünde bu Tanığa da kadın getirildi, parası Sanık tarafından ödendi. Tanık No.25 K-adir Kıvanç, saat 01.00 raddelerinde yanındaki kadını alıp odasına çıktı. Sabaha kadar odasından ayrılmadı, gece dışarı çıkmadı, o gece bazı evlerin kurşunlanacağına dair aralarında herhangi bir konuşma olmadı, Tanığın tek amacı yeme-içme ve eğlenceydi.

T-anık No.15 Örsan Balıkçıoğlu, 6.6.2012 tarihinde, annesinin adına kayıtlı ve olayda kullanılan GG 299 plakalı siyah Peugeot aracı kullanmaktaydı. Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, Tanık No.25 Kadir Kıvanç ile buluşup kendisinin kullandığı bu araç ile hep birl-ikte Hanedan Gece Kulübüne gidip, orada Sanık ile buluştular. Buluştuktan sonra Sanık, aracını Hanedan Gece Kulübünün park yerinde bırakarak, Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'nun kullandığı siyah Peugeot ile, sırasıyla Playboy ve Mexico Gece Kulübüne gittiler-, orada daha önce anlattığımız süreç içerisinde saat 01.00 raddelerinde yanındaki kadınla odasına çekildi.

Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu şahadetinde, odalara ayrıldıktan sonra, Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'ndan Sanığa ait aracı Haneden Gece Kulübünden a-lacaklarını söyleyerek anahtarları istediğini, Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'nun da anahtarları verdiğini söyledi.

Mevcut şahadete göre, Tanık No.15'in huzurunda, kurşunlamadan veya tabanca alınacağından bahsedilmedi.

Tanık No.21 ise Mexico Gece Kulübünd-e çalışan birisi olup Sanık ve arkadaşları veya ithamnamedeki suçlara konu olaylarla herhangi bir ilgisi yoktur.

Bir kişinin suç ortağı olabilmesi için birden çok kişinin ortak bir amaçla hareket etmesi ve amacın gerçekleşmesi için bir veya birden fazla k-işinin yaptığı hareketlere katılması veya yardımcı olması gerekmektedir. Ortak amacın gerçekleşmesi için yapılan hareketlerden doğan beklenmedik olağandışı sonuçlar bu sorumluluğun kapsamına dahildir (Bu konu da Yargıtay/Ceza 63-67/1997 (D.5/99), Yargıtay/-Ceza 81,82,83/2012 (D.10/12), Yargıtay/Ceza 42-48/2008 (D.1/2015)'e atıfta bulunuruz).

Bu esastan hareket ettiğimizde, bir tanığın suç ortağı olduğuna karar verebilmek için ortak amaçla hareket ettiklerinin ortaya konması gerekir. Bunun için birden fazla -kişi ile başlayan ve bazılarının fiili ile sonuçlanan eylemlerde, suça dahil olanlar ile olmayanları ayırmak, ceza soruşturmasının ve yargılamasının en önemli konularından biridir.

Bu meselede Tanık No.25 Kadir Kıvanç'ın yeme-içme ve eğlenme dışında Sanık- ve Hüseyin Kasapoğlu ile hiçbir ortak amacı olmadığı, bütün geceyi Mexico Gece Kulübünde geçirdiği, ne tabanca bulma ne kurşunlama ne de bu amaca yardım etme gibi bir faaliyeti bulunduğu şahadetle saptanamadığından, bu Tanığın suç ortağı olarak değerlendi-rilmesi imkânı yoktur.

Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu, annesinin adında kayıtlı olan ve olayda kullanılan GG 299 plakalı siyah Peugeot'yu kullanan kişi olup, başlangıçtan odasına kadınla çıktığı ana kadar herhangi bir kurşunlamaya veya tabanca tedarikine -veya böyle bir amaçla hareket ettiğine ilişkin şahadet yoktur. Tarafların Mexico Gece Kulübüne Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'nun arabası ile geldikleri, Sanığın aracının Hanedan Gece Kulübünün park yerinde kaldığı kabul edilen gerçekler olduğuna göre, birl-ikte olduğu kadının bile parasını Sanığın ödediği bir ortamda izah edildiği gibi, Sanığın Hanedan Gece Kulübünde kalan aracının alınması için, aracın anahtarlarını Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'na vermesi doğal ve inandırıcıdır. Bu nedenle, Tanık No.15 Örs-an Balıkçıoğlu'nun, aracının anahtarlarını verdikten sonra aracının başka amaçla kullanılması nedeniyle meydana gelen olaylarda ortak amaçla hareket etmediği görülmektedir. Dolayısıyla, mevcut olgular ile Tanık No.15 Örsan Balıkçıoğlu'nun suç ortağı olduğu-na bulgu yapmak mümkün değildir.

Tanık No.21 Abdülaziz Oğul ise Mexico Gece Kulübünde garson olarak çalışan birisidir. Ne suç ortağıdır ne de şahadeti sadece suç ortağının şahadetini destekler niteliktedir. Tanığın şahadetine inanılması halinde, bu şahade-tin Sanık aleyhine dikkate alınmasında hukuki bir engel yoktur.

Bu neticeden hareketle, Alt Mahkeme sadece Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile Tanık No.28 Serhan Özaltaylıer'in suç ortağı olduklarına karar vermekle hata etmedi.

Sanık Avukatının istinaf seb-epleri arasındaki önemli bir iddiası da; tahkikat memurunun tamamen hukuk dışı ve ön yargılı davrandığı, tüm şahadet çerçevesinde bunun dikkate alınmadığı ve tanık ifadelerinin özgür irade ile verilmediği, aynı tanıktan birden fazla ifadenin uzun zaman ara-lıkları ile alındığı, böyle ifadelere Mahkemenin şüphe ile bakması gerektiğidir. Sanık Avukatı bu konuda Yargıtay/Ceza 3/94 (D.2/94), Yargıtay/Ceza 29,30,31 ve 32/84 (D.13/84)'e atıfta bulunmuştur.

Sanık Avukatının atıfta bulunduğu Yargıtay/Ceza 3/94 (D.-2/94) sayılı kararda, sanıkların polise verdiği ifadelerin veya beyanların gönüllü olması ve hakim kaidelerine uygun alınması gerektiği ifade edilmiştir. Prensibin doğruluğunda şüpheye yer yoktur. Ancak, huzurumuzdaki meselede Sanığın polise verdiği açık i-fadesinde veya tahkikatın herhangi bir aşamasında itirafta bulunduğu ve bu ifadenin gönüllü olmadığı iddiası yapılmadığı gibi, Alt Mahkemenin kararında Sanığın ikrarına ve itirafına dayalı mahkumiyet bulgusu yoktur.

Sanık Avukatının üzerinde durduğu bu k-ararda belirtilen önemli prensiplerden biri de, polisin tahkikatı sağlıklı bir şekilde yapmadığıdır. Konu kararda polisin parmak izi araştırması yapmaması ve parmak izi bulunamaması eksiklik olarak addedilmiş, alt mahkemenin daha önce inanmadığı tanıkların- şahadetine daha sonra inanarak, kendi içerisinde tutarsız davrandığı sonucuna ulaşmıştır. Aynı kararda, "Veracity" başlığı altında tanıkların inanılırlığı konusu incelenmiş ve daha önce yaptıkları yazılı beyanların doğru olmadığı ortaya çıkmış, böyle tanı-kların verdikleri şahadetin inanılırlığının şüphe ile karşılanması gerektiği belirtilmiştir.

Sanık Avukatının bu konuda temas ettiği Yargıtay/Ceza 29-32/1984 D.13/1984 sayılı kararda ise, daha fazla, mahkemenin olay yerini ziyarete gittiği hallerde ne şe-kilde davranması gerektiği üzerinde durulmuştur. Ancak burada temas edilen diğer bir nokta, suç ortağının daha önce verdiği ifadesindeki farklılık ve çelişkilerin değerlendirilmesi ve böyle durumlarda çelişkili şahadet veren tanıklara inanılmaması gerektiğ-i hususudur.

Huzurumuzdaki istinaf bakımından bu prensiplere aykırı davranılıp davranılmadığı önemli olduğundan bu içtihat kararlarındaki prensiplerle çelişkili bir durumun yaratılıp yaratılmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Her şeyden önce, bizim hu-kuk sistemimizde, sanıktan veya herhangi bir tanıktan şüpheli koşullar (suspicious circumtances) altında alınmış bir beyanı reddetmek konusunda mahkemenin geniş takdir hakkı vardır. Böyle bir sonuca varabilmek için dikkate alınacak temel prensip, yapılan -beyanın gönüllü olduğunun test edilmesidir (A body of Cyprus caselaw acknowledges wide discretion to a trial Court to reject a statement, if obtained in what the authorities term "suspicious circumstances". But none of such cases aims to alter the basic pr-inciple that voluntariness is the test of admissibility).

Gönüllü bir anlatımdan anlaşılan doğal anlam, bir kişinin kendi serbest iradesidir (A statement is voluntary as the word is understood in ordinary parlance,namely, if made "of one's own free will"-) (Lord Sumner's test in İbrahim v.R. (1914) A.C. 599) Yukarıdaki her iki alıntı için Demos Fournides, 1986, 2 CLR davasına atıfta bulunuruz).

Bunun neticesi olarak, avantaj beklentisi ve korku altında, önyargılı veya birinin otoritesi altında ve bu otori-teden beklenti içerisinde yapılan beyanlar serbest irade ile yapılmış gönüllü beyanlar olarak kabul edilmez, dikkate alınmaz (that voluntary statement means a voluntary statement in the sense that it had not been obtained either by fear or prejudice, or ho-pe of advantage, the fear being exercised by or hope being held out by someone who is a person in authority) (Bkz.1978,2 CLR, Solomou V.R, D.P.P v.Pinglin (1975) 3 All ER).

Sanık Avukatının İddia Makamı tanıkları ile ilgili iddiaları, bu prensipler çerçev-esinde değerlendirilmelidir.

Sanık Avukatı Sanığın o gece kustuğunu, kusmak için dışarı çıktığını,pantolonu Devlet Laboratuvarına gönderilmesine rağmen Emare No.41 Rapordan görüleceği gibi pantolonunda atış artığı arandığını, kusmuk kalıntısı incelenmedi-ğini ileri sürmüştür.

Sanığın kendi beyanı, odasına kadınla birlikte çıktıktan sonra kusmak için dışarı çıktığıdır. Bu olgu Sanığın dışarıya çıktığını açıkça ortaya koymakta ve İddia Makamının tanıklarını teyit etmektedir. Sanığın kusup kusmaması, Sanık -lehinde şüphe yaratacak bir unsur değildir. Çünkü Sanığın kustuğunun gerçek olması olaya karışmadığını göstermediği gibi, kusmuk kalıntılarının Devlet Laboratuvarında aranmaması, tahkikatın eksik yapıldığı sonucunu doğurmamaktadır.

Sanığın kustuğu, tahki-katın hiçbir aşamasında gizlenmemiş, Sanığın Emare No.4 açık ifadesi Mahkemeye sunulmuş, suç ortağı Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, şahadetinde, Sanığın o gece kustuğunu kabul etmiştir (Mavi 153). Burada önemli olan Sanığın anlatımı ile iddiaları arasındaki- çelişkilerdir. Sanık Avukatı, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nu istintak ederken, Sanığın aşırı derecede sarhoş olduğunu, yarım saate yakın kustuğunu, kustuktan sonra böyle bir yolu gidecek durumda olmadığını iddia etmiştir(Mavi 153-154). Sanık, Emare No.4- açık ifadesinde ise hem çok içtiğini, hem seks yaptığını hem de kustuğunu söylemektedir. Bu anlamda Sanığın içtiği içki ve kusmasının yarattığı rahatsızlığın, seks yapmaya engel olmayacak kadar olduğunu kendi beyanı ile kabul etmek gerekmektedir. Dolayısı-yla, Sanığın olay gecesi bir yere gidemeyecek kadar rahatsız olduğu iddiasının doğru olabilme ihtimali olmadığından, Alt Mahkemenin bu konuya değer vermemesinde hata yoktur.

Meselenin önemli tanıklarından biri o gece Sanık ile birlikte olan Tanık No.11 V-ictoria Zalevskaya'dır.

Alt Mahkeme bu dava bakımından çok önemli konularda şahadet veren bu Tanığın şahadetini, Sanık ile ilgili görsel kimlik saptanmasına dair şahadete temkinle yaklaşılması gerektiği hakkındaki kuralların (1976) 3 CLR 445'de rapor edi-ldiği R.v.Turnbull and others davasını esas alarak değerlendirmiş ve sonuçta doğru söylediğine inanmıştır.

Tanık No.11 Victoria Zalevskaya şahadet verdiği tarihte KKTC vatandaşı bir erkekle evlenmiş ve her an yurt dışına ihraç edilme tehlikesi ortadan ka-lkmış olan ve böyle bir vaat veya baskının yaratacağı tehlikeden etkilenmeyecek konumdaki bir tanıktır. Keza bu tanık, evlendikten sonra gece kulüplerinde çalışmaktan vazgeçmiştir.

Burada test etmemiz gereken, bu Tanığın serbest iradesi ile şahadet verip- vermediği ve şahadetinde çelişki olup olmadığıdır.

Tanık No.11 o gece Sanık ile bir odada kalacak kadar Sanık ile yakın olmuş, Sanığı görmüş ve onunla konuşmuştur. Tanık No.11 ile Sanık aynı odada kaldıktan bir gün sonra polis soruşturmasına tabi olmuş -böylece olay hafızasında kalmıştır. Bu anlamda Tanık No.11'in Sanığı tanıma konusunda Alt Mahkemenin uyguladığı testle vardığı sonuçta hata yoktur.

Sanık Avukatı istinaftaki hitabında, Tanık No.11'in olay tarihinde polise verdiği ifadesinde saat 01.00 ci-varlarında yattığını, sabahleyin 8.00 civarında Sanığın telefonda konuşması üzerine uyandığını söylediğini, 3 yıl sonra Mahkemede verdiği ifadesinde ise lead (yönlendirme) yapılmak suretiyle 05.20 civarında uyandığını söylediğini, bunun suça bağlayıcı bir -şahadet olduğunu ve Tanığın ifadesinde temel bir çelişki içerisinde olduğunu iddia etmektedir.

Tanık No.11 Victoria Zalevskaya'nın dava zabıtlarındaki ilgili şahadeti şöyledir:

"S. Odada kim vardı?
C. Tek ben ve Erdal.
Yarım saat sonra, işte 1'e y-akın çıktı odamdan. Ama
kapı açıktı. Çıktı arkadaşının yanına.
S. Hangi arkadaşıydı o?
C. Bir esmer çocuk. Siyah tişört öyle şey giydi. Onunla
başladı konuşsun bir şey ama tam anlamadım ne
konuştular.
S. Bu konuşmalar yapılırken Sanık -ve söylediğin esmer
arkadaşı nerdeydiler?
C. Koridorda.
S. Kapıya ne kadar mesafeydi, 17 numaralı odanın
kapısına?
C. 20 oda numarası. İşte 2 odası.
S. Hayır kapıdan kaç metre mesafe vardı konuştukları
yere?
C. 7-8 metre.
S. Sen b-u esnada nerdeydin?
C. Odamda. Konuştular ama pek şey anlamadım ne
konuştular. 10,15 dakika böyle 20 dakika birşey
konuştular. Sonra girdi odama, söylüyor sen istersen
yat uyu ben biraz işim var dışarıda. Tamam söyledim.
Zaten TV a-çıktı.
S. Çıkıp gitti mi?
C. Evet, çıkıp gitti.
S. Sen ne yaptın bu esnada.
C. Odamı kapattım yattım.
S. Sabaha kadar uyudun mu?
C. Saat 5'i 20,25 geçerdi işte, 5.30 uyandım.
S. Yanında mıydı?
C. Yok, yalnızdım.
S. Peki, 5.30'da yani saat bize s-öylediğine göre 1
raddelerinde odaya gittiğiniz 05:30'a kadar da
yanında yani ayrıldıktan sonra tekrar yanına geldi
mi, gördün mü?
C. Yok gelmedi.
S. Peki 05.30'dan sonra ne yaptın?
C. Tekrar uyudum. Ondan sonra saat 08.00'de kalktım. -Ama
nasıl kalktım. Uyandım çünkü telefonun sesi duydum.
Geldi kapımı açtı. Telefonda konuşurdu ama?
S. Kim?
C. Erdal.
S. Kapının açılmasıyla uyandın, yoksa telefon sesiyle
uyandın?
C. Kapı açılınca telefonda konuşurdu.
S. Ve uyand-ın.
C. Uyandım. Ama çok şey anlamadım, çünkü hızlı bir şey
konuşurdu.Girdi odama ben uyandım. Telefonu kapattı.
Günaydın, günaydın. Sonra bana söylüyor polisler
gelirse senden sorsa Erdal senin yanında mıydı, yok
dışarı çıktı -mı? Sen söyle ben bütün gece senin
yanında, uyudum işte. Ben meraktan sordum ne için
böyle söyleyeyim? Sen sadece söyle ne ben sana
söyledim o kadar. E tamam (Mavi 63-64).


Önemli olduğu için uzun sayılabilecek bir iktibasla aktardığımı-z Tanık No.11 Victoria Zalevskaya'nın ilgili şahadetinden görülebileceği gibi, lead (yönlendirme) itirazı yapılmadığı gibi, Mahkeme bu konuda uyarıda bulunmamış, aktardığımız kadarıyla yönlendirici, istenilen cevaba götüren nitelikte soru sorulmamıştır.
-
Tanık No.11 Victoria Zalevskaya'nın istintakında, yazılı ifadesinde saat 05.30'da uyandığını söylemediğini bu hususu sonra hatırladığını kabul etmesine rağmen,saat 05.30'da uyandığında Sanığı gördüğünü söylememiş, Sanığı 08.00 raddelerinde gördüğünü söyle-miştir. Tanık No.11 Victoria Zalevskaya'nın Sanığın çıktığı saat ile geldiği saat arasında söyledikleri, bu anlamda şahadetinin inanılırlığını ortadan kaldıracak çelişki değildir.

Burada önemli olan bir başka husus, Sanığın döndükten sonra, Tanık No.11- Victoria Zalevskaya'dan polise söylemesini istedikleridir. Sanığın Tanık No.11'e yaptığı bu beyan itiraza uğramadığı gibi, istintakta da bu husus sorulmamıştır.

Mevcut şartlar altında, Alt Mahkemenin Tanık No.11 Victoria Zalevskaya'nın şahadetine itibar- etmekle hata etmediği gibi, zabıtlar tahtında Tanığın şahadetini hür iradesiyle vermediğine ve vaat altında, yönlendirici, Sanığı suça bağlayıcı şahadet sunduğuna ikna olmadık.

Burada belirtmemiz gereken bir başka husus, Tanık No.11 Victoria Zalevskaya'-nın şahadetinin, suç ortağı Tanık 27 Hüseyin Kasapoğlu'nun şahadetini teyit eden şahadet niteliğinde olmaktan ziyade, Sanığın Mexico Gece Kulubüne gelişi, odaya çıkışı, ayrılışı, tekrar dönüşü ve Tanığa polise ne söylemesi gerektiği konusunda yaptığı beyan-lar bakımından, doğrudan Sanık aleyhine alınabilecek nitelikte şahadet olduğudur.

Tanık No.21 Abdülaziz Oğul, Mexico Gece Kulübünde garson ve barmen olarak çalışan birisidir. Bu Tanık, Sanığın yanındaki bir arkadaşı ile 03.00 sıraları dışarı çıktığını, t-akriben 1.5 saat sonra, 05.00 sıralarında kapının çaldığını ve kendisinin açtığı kapıdan Sanığın, arkadaşı ile içeri girdiğini, sabah saat 8-9 gibi ayrıldıklarını söyledi.

Sanık Avukatı, bu Tanığı istintakında, Sanığın kusmak için dışarı çıktığını ve ara-baya binmediğini iddia etti (Mavi 108).

Görülebileceği gibi Sanığın dışarı çıktığı kabul edildiğine göre, tekrar içeri ne zaman girdiği önem arz etmektedir.

Sanık gerek Emare No.4 açık ifadesinde gerekse şahadetinde, kustuktan sonra odasına dönüp yattı-ğını söylemekte, ancak bu iddiası Tanık No.11 Victoria Zalevskaya'nın şahadeti ile uyuşmamaktadır. Tanık No.11'in kendi gözlemi ile söyledikleri mevcut olgularla uyumlu olduğundan, dışarı çıktığını kabul eden Sanık ile ilgili uydurma, suça bağlayıcı ve öny-argılı şahadet sunduğu iddiası kabul edilebilir değildir.

Tanık No.11 Victoria Zalevskaya ve Tanık No.21 Abdülaziz Oğul'un şahadetine göre, Sanık ve Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu, ellerinde GG 299 plakalı siyah Peugeot aracın anahtarları olduğu halde, sa-at 02.30-03.00 saatleri arasında Mexico Gece Kulübünden çıktılar.

Bu safhadan sonra, gelişen olaylar bakımından suç ortaklarının şahadeti dışında, Sanığın kanunsuz ateşli silah, tabanca ve mermileri kullandığını ve iddianameye konu iş yerini kurşunladığ-ını gösteren bağımsız görgü tanığı bulunmamaktadır.

Dolayısıyla bu safhada, suç ortaklarının şahadetini teyit eden bağımsız nitelikli şahadetinin bulunup bulunmadığı ve çevre şahadetin genel niteliği çerçevesinde tüm parçaları birleştirdiğimizde, Sanığın- suçu işlediği sonucuna varılıp varılamayacağını incelememiz gerekmektedir.

Bu meselede ibraz edilen delillere göre aşağıdaki olgular ispat edilmiştir.

Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun kullanımındaki telefon numarası 0533 8583685'dir.

Emare No.19 dö-kümlere göre, 7.6.2012 tarihinde saat 03.49 ve 03.52'de Sanığın kardeşi İsa Küpeli'nin kullandığı 0533 8312625 No.lu telefon ile, 2 görüşme yapılmıştır.

İsa Küpeli'nin konuşmalarını gösteren Emare No.20 dökümler ile Emare No.19 dökümler birbiri ile uyuml-udur.

Emare No.15 tabanca ve mermilerin bu olayda kullanıldığı, balistik rapor ile ortaya konmuştur.

Emare No.4 olay yeri güvenlik kamerası görüntüleri siyah renkli aracın önce düz geçtiğini, akabinde geri geri geldiğini ve kurşunlamanın aracın pozisyo-nuna göre sağ tarafından yapıldığını göstermektedir.

Yine kayıtlara göre, Beauty Line Hair Club Güzellik Merkezine, 7.6.2012 tarihinde saat 04.16'da iki kez ateş edilmiştir.

Tanık No.21 Abdülaziz Oğul'un kabul edilen şahadeti ile Sanık ile Hüseyin Kasa-poğlu, saat 05.00 raddelerinde, Mexico Gece Kulübünün kapısını çaldılar ve Tanık No.2'in açtığı kapıdan içeri girdiler.

Emare No.6 ve 7 Hanedan Gece Kulübünün güvenlik kamera görüntüleri, saat 08.51'de Sanık ve Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun siyah Peu-geot araçla park yerine geldiğini ve Sanığa ait siyah pick-up aracı alıp gittiklerini açıklıkla göstermektedir.

Emare No.4 ve Emare No.10 olarak ibraz edilen, Mexico Gece Kulübünün karşısındaki Alpet Benzin İstasyonuna ait güvenlik kamerası görüntülerine- göre, 7.6.2012 tarihinde saat 08.45 raddelerinde, siyah Peugeot araç, Gece Kulübünden çıktıktan sonra benzin istasyonuna girmiş, daha sonra sola doğru devam etmiştir.

Aynı görüntülere göre saat 08.54'te karşı yönden gelen Peugeot ve pick-up araçlar arda-rda Gece Kulübüne giriş yapmıştır. Devamında ise, 08.58'de her iki araç tekrar Gece Kulübünden çıkış yapmış, Peugeot araç bir iki dakika içinde Güzelyurt yönüne dönmüş, ancak pick-up araç bir müddet diğer yönde gittikten sonra, 09.10'da Güzelyurt yönüne ve- benzin istasyonuna dönmüştür.

Emare No.21 telefon dökümlerine göre, Sanık kullanımındaki 05338390101 No.lu telefondan, Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in kullanımındaki 0533 8626498 No.lu telefon arasında, sabah saat 08.54, 09.10, 09.22, 09.26'da görüşme- yapılmıştır.

Bu görüşmelerin akabinde, Emare No.1 albüm ve Emare No.4 Alpet Benzin İstasyonu görüntülerinde ve Emare No.10'da Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in mavi renk Opel aracının 7.6.2012 tarihinde saat 09.38 reddelerinde benzin istasyonunun önünde-n geçtiği, bu arada Sanığın siyah pick-up aracının üç kez karşılıklı yönlerde gidip geldiği ve dolayısıyla bölgede olduğu açık surette görülmektedir.

Buraya kadar sıraladığımız ispatlanmış olgular, Sanık veya suç ortaklarının müdahale edemeyeceği bağımsı-z nitelikli sözlü şahadet, görüntü ve telefon dökümlerinden elde edilmiş olup özellikle telefon dökümlerine polisin herhangi bir müdahalesi söz konusu değildir.

Alt Mahkemenin de tespit ettiği gibi, suç ortakları Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ve Tanık N-o.28 Serkan Özaltaylıer'in şahadetleri ile temin edilen bağımsız şahadet ve görüntüler, birbiri ile uyumlu ve birbirini teyit eder niteliktedir.

Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu şahadetinde, o gece Sanık ile birlikte yola çıktıklarını ve Güzelyurt'a yöneldi-klerini, Sanığın evinin Yayla'da olduğunu, evine gelmezden 400-500 metre önce durduklarını, Sanığın cep telefonunu alarak kendisinin İsa Küpeli ile birkaç kez konuştuğunu, bunun üzerine Sanığın tarif ettiği toprak yola girdiklerini ve köprünün oradan yerde-n bir poşet aldığını, Sanığın, "Güzelyurt'a git" demesi ile birlikte, poşeti açtığında içindeki tabancayı gördüğünü söylemiştir.

Emare No.2'deki görüntüler ile Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun tarif ettiği yer uyuşmaktadır.

Sanığın kendi senaryosuna g-öre, o gece kustuktan sonra odasına dönüp yatmış ise, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun fiili tek başına gerçekleştirmesi gerekir. Bunun için, her şeyden önce, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ile Sanığın kardeşi İsa Küpeli arasındaki sabah saat 03.00 raddele-rindeki konuşmanın kabul edilebilir bir izahının olması gerekmektedir.

Mevcut şahadette, Sanığın kardeşi İsa Küpeli ile Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu arasında bir ilişki veya tabanca alışverişi olduğu ileri sürülmediği gibi, bu konuda farklı bulgu yapabi-lecek şahadet de yoktur.

Sanık Avukatı bu konu ile ilgili telefon dökümlerinden yola çıkarak, dökümlere göre Hüseyin Kasapoğlu'nun Kalkanlı'da olması gerektiğini, Yayla'da olmadığını; dolayısıyla, tabancanın İsa Küpeli'ye açılan telefondan sonra, Emare N-o.2'de gösterilen yerden alındığı iddiasının doğru olmadığını iddia etmiştir.

İddia Makamının bu konuda celbettiği Tanık No.29 Memiş Çelebi'nin şahadetine göre, baz istasyonlarının çapının ve çekim alanının değiştiğini, telefonun komşu bölgedeki bir baz -istasyonundan beslenebileceğini belirtmiştir.

Alt Mahkeme bu şahadeti dikkate alarak, Kalkanlı yolu ile Yayla'nın aynı bölgede bulunmaları sebebiyle, dökümler ile Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun şahadetinin çelişmediği sonucuna ulaşmıştır.

Sunulan şa-hadete göre, dökümlerdeki bilgilerin yapılan konuşmaların hangi baz istasyonundan beslendiğini gösterdiğini, yakın bölgelerin baz istasyonlarının birbirinden beslenebileceğini, ODTÜ Kalkanlı'daki baz istasyonunun bölgeyi besleyen en büyük baz istasyonu old-uğunu ve Kalkanlı ile Yayla'nın bulundukları konum itibarıyla Yayla'daki bir konuşmanın Kalkanlı'daki ODTÜ baz istasyonundan beslenmesinin mümkün olduğunu dikkate aldığımızda, Alt Mahkemenin bulgusunda hata olmadığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, Tanık No.2-7 Hüseyin Kasapoğlu'nun o gece Yayla'da olmadığı ve başka yerde olabileceği şüphesinin doğması mevcut şahadetle olası değildir.

Bunun yanı sıra, iddianameye konu Beauty Line Hair Club Güzellik Salonunun kurşunlanma görüntülerine göre (Emare No.4), aracın- arka tarafından iki kez ateş edildiği görülmektedir. Hareket halindeki bir araçta Tanık 27 Hüseyin Kasapoğlu'nun araçta tek başına olması halinde bu kişinin aynı anda hem hareket etmesi hem arkadan ateş etmesi mümkün olmadığından, o anda araçta birden faz-la kişinin olduğu makul şüpheden aridir.

Olaydan sonra tespit edilen kamera görüntüleri ve telefon dökümleri, Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in şahadeti ile tamamıyla uyumlu olduğundan, Sanık ile Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer arasındaki ilişki ve telefo-n görüşmelerinin olayın dışında başka bir amaçla gerçekleştirilmiş olabileceği veya başka rasyonel bir sonuçla bağdaşabileceği ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.

Sanık Avukatı, özellikle Emare No.29 tabancada parmak izi bulunmamasını ve araştırılmamasını-, davanın akıbetini etkileyecek eksiklik olarak nitelendirmiştir.

Mevcut şahadete göre, parmak izi aranmış ancak bulunanların kimlik tespiti için yeterli olmadığı anlaşılmıştır.

Bu olayda, kurşunlamanın yapıldığı tarihte, (yani Sanık ve suç ortakları tu-tuklanmadan önce), olayda kullanılan tabancanın gizlenmesi, delillerin ortadan kaldırılması, üzerindeki izlerin silinmesi suç ortaklarının tümünün de menfaatine bir durum yaratacağından, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun olaydan sonra tabancanın içine sarı-lı olduğu (Emare No.33) bezle silindiği iddiası duruma uygun bir şahadet olup, sonradan düşünülmüş bir senaryonun ürünü olamaz. Bu nedenle kimliğin saptanmasına yarayacak nitelikte parmak izinin bulunmaması, tahkikatın eksik ve hatalı yapıldığını gösteren -bir olgu değildir.

Keza, Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in kameralarda tespit edilen saatlerde Mexico Gece Kulübüne aracı ile gelmesinin, Sanığın aracının o bölgede görülmesinin başka bir ihtimalle ilişkilendirilmesi imkanı olmadığı gibi, tabancanın sak-landığı yerin konumu ile Sanık ve Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun o gece bulundukları Mexico Gece Kulübünün konumu birbiriyle uyumludur. Mevcut olgular, Sanık Avukatının iddia ettiği gibi, Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'i fer'i fail haline getirmek için -polis tarafından düzenlenmiş bir kurgu olduğunu göstermemektedir.

Sanık Avukatının ileri sürdüğü bir diğer iddiası, 1.5 yılı aşkın sürede Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'ndan 3 ifade alındığı ve bu durumun makul şüphe yaratacak nitelikte tahkikat eksikliği- sonucunu doğurduğu, Sanığı suça bağlamak gayesiyle şahadeti duruma uygun hale getirmeye çalışan polisin tahkikatının dikkate alınmaması gerektiği yönündedir.

Sanık Avukatının bu iddiası, suçun tahkikatı ve tahkikatın güvenilirliği açısından önemli bir i-ddiadır. Bir tahkikatta farklı farklı zamanlarda farklı ve çelişkili ifadeler verilmesi tahkikata şüpheli yaklaşılması sonucunu doğurabilir. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, mahkeme şüpheli koşullarda alınan ifadeleri reddedebilir ve bu hususta verilen şaha-dete itibar etmeyebilir. Burada önemli olan, tanığın serbest iradesi ile ifadeleri verip vermediğidir, ki tahkikat açısından önemli olan budur. Bunun dışında, bir tanığın veya sanığın vereceği ifadelerde söyleyeceği yalana polis mani olamaz. Verilen ifadel-erin doğruluğu araştırıldığında, söylenenlerin yalan olduğu ortaya çıkması halinde, polisin görevi bunu da açıklıkla mahkeme huzuruna koymaktır.

Bu meselede, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun, 1 yılı aşkın bir sürede 3 ifade verdiği doğrudur. Ancak Mahke-me huzurunda bu ifadelerin birbiri ile çelişkili ve Sanığı suça bağlamak için yapıldığını gösteren kabul edilebilir şahadet olmadığı gibi, Tanık No.27'nin Mahkemedeki yeminli şahadeti yukarıda belirttiğimiz bağımsız nitelikli delil ve şahadetle teyit edild-iğinden, tahkikat memurunun Sanığı suça bağlamak için taraflı tahkikat yapıldığına makul şüphe yaratacak şahadet veya delilin mevcut olduğunu söyleyemeyiz.

Bu safhada araştırılması gereken, Sanığı böyle bir fiili işlemeye motive eden bir sebebin olup olm-adığıdır.

Bir kişiyi bir eylemi işlemeye sevk eden neden (motive), suçun unsuru olmamakla beraber, kişinin niyeti ile alakalı çevre şahadet olarak kabul edilmektedir (Motive though not an ingredient of the offence, is nonetheless admissible as circumstant-ial evidence relevant to the intention of the appellant, Demos Fournides V R, 1986, 2 CLR).

Sanığı eylemi gerçekleştirmeye sevk eden neden, kendi başına sanığın aleyhindeki suçlamayı destekler nitelikte olmamakla birlikte, bunun öneminden şüphe edilmez; -bu husus teyit edici değeri haiz temel şahadettir (Though motive cannot of itself support a charge, its relevance cannot be doubted; it is primarily evidence of corroborative value. Bkz.Vrakas and Another V.R. 1973 2 CLR,139).

Sanığı suç işlemeye sevk ed-en neden, Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 9. maddesi kapsamındaki cezai sorumluluk bakımından önemsizdir. Fakat, kabul edilen çevre şahadet içerisinde nedeni (motive) gösterecek olgu olması ve böyle bir motivasyonla davranılması için ikna edici olguların bulunma-sı hususları birleştirildiğinde, motivasyon teyit edici çevresel şahadet olarak dikkate alınabilir (in addition to all other circumistances, there was evidence of motive which, as such is immaterial so far as regards criminal responsibility in cases like t-he present one, as expressly provided by section 9 of our Criminal Code, Cap.154, yet, facts which supply a motive for a particular act "are among the items of circumstantial evidence which are most often admitted" (Cross on Evidence, 4th ed.p 34-35) it is- always a satisfactory circumstance of corroboration when in connection with convincing facts of conduct an apparent motive can be assigned. Anastassiades v.R, 1977, 2CLR,97).

Alt Mahkeme, Sanığın iddianamede konu Güzellik Salonunun sahibi, müşteki Tanık -No.2 Şerife Beykan ile Sanık arasındaki alacak-verecek nedeniyle sorunlar yaşandığını ve Sanığın, Tanık No.2 Şerife Beykan'ı korkutması için sebebi olduğu sonucuna varmıştır.

Sanık yeminli şahadetinde, müşteki Şerife Beykan'a herhangi bir borcu olmadığın-ı iddia etmekle birlikte, İddia Makamının 6. Tanığı PÇv.İsmail Kaya şahadetinde, 15.3.2012 tarihinde Şerife Beykan'ın Sanığı toplam 1,378,000 TL'ye baliğ olan 15 adet çek ile ilgili olarak polise şikayet ettiğini söylemesine rağmen, Sanık bu yöndeki şahade-ti reddetmemiş, sadece borcu olmadığını ileri sürmüştür.

Sanık yeminli şahadetinde, bu işi Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun, Ahmet Tömay ile birlikte yaptığını, çünkü Hüseyin Kasapoğlu'nun onun bir numaralı köpeği olduğunu söylemesi üzerine (Mavi 285), -İddia Makamının "o halde niçin Hüseyin Kasapoğlu'yla beraber yen-içen?" şeklinde sorduğu soruya cevaben, "Ahmet Tömay'ın benim için ne düşündüklerini öğrenmek için" şeklinde cevaplamıştır.

Duruşmada sorulan sorular üzerine yapılan bu izahat, Sanığın daha- az tanıdığı Örsan Balıkçıoğlu ve Kadir Kıvanç'ı da yanına alarak, Hüseyin Kasapoğlu ile birlikte yiyip içmesini, onların birlikte olduğu kadınların paralarını ödemesini ve olayda Örsan Balıkçıoğlu'nun aracının kullanılmasını izah etmekten ve gece yaşananl-ar ile ilgili makul şüphe yaratmaktan uzak açıklamalardır.

Sanık Avukatı Alt Mahkemenin, "Sanığın Şerife Beykan'ı korkutma sebebi vardı" bulgusunun hatalı olduğunu iddia ederken, İddia Makamı Tanığı No.24 Volkan Aşan'ın şahadeti üzerinde çok durmuş, özel-likle müdafaa tarafından sunulan Emare No.43, Volkan Aşan'ın telefon dökümlerine değinmiştir.

Alt Mahkemenin kararı incelendiğinde, Mahkemenin telefon tehdidi ile ilgili bulgu yapmadığı görülmektedir. Tanık No.24 Volkan Aşan'ın 6.6.2012 tarihinde, birlik-te dağıtım işi yaptığı ve dava tarihinde KKTC'den ihraç edilmiş olan Uğur Yağcıoğlu'nun şahadetine başvurulmaması, polis tahkikatının akıbetini olumsuz etkileyecek bir eksiklik olarak addedilemez.

6.6.2012 tarihinde Uğur Yağcıoğlu ile birlikte kömür dağı-tımı yaptığını iddia eden Tanık No.24 Volkan Aşan'ın Emare No.43 telefon dökümleri incelendiğinde, saat 14.51 raddelerinde, 0533 8389593 No.lu telefondan bir çağrı aldığı ve görüşmenin Girne Belediyesi liman baz istasyonundan beslendiği görülmektedir.

Ta-nık No.24 Volkan Aşan şahadetinde, birlikte çalıştığını söylediği Uğur Yağcıoğlu'nun, 0533 8329546 No.lu telefonu kullandığını kabul etmektedir.

Emare No.23 telefon dökümlerine göre, Uğur Yağcıoğlu'nun 6.6.2012 tarihinde, saat 14.46'dan 15.07'ye kadar y-aptığı görüşmeler (bu görüşmelerin tümü Sanığa ait 05338836171 No.lu telefon ile yapılmıştır) Karşıyaka-Sahil ve Alsancak-Denizkızı Otel karayolu baz istasyonundan beslenmiştir. 0533 8836171 No.lu telefon, Sanığın "kız arkadaşım öğrenilmesin diye polisten -gizledim" dediği telefondur.

Tanık No.23 Mert Beykan'ın "tehdit aldım" dediği 0533 8620266 No.lu telefonuna saat 15.00 sıralarında yapılan iki çağrının, Karşıyaka'da Telekomünikasyon Dairesinin 8252471 No.lu ankesörlü telefonundan yapıldığı saptanmıştır. -

Dolayısıyla, Tanık No.24 Volkan Aşan'ın söylediklerinin doğru olmadığı kabul edilse bile, dökümlerden saptanan veriler Tanık No.23 Mert Beykan'ın söylediklerini tekzip etmemekte, Sanığı o saatlerde arayan telefonun Karşıyaka baz istasyonundan beslendiği-ni göstermektedir. Bu anlamda Sanık Avukatının iddiası makul şüphe yaratacak olgu olarak kabul edilemeyeceği gibi, baz istasyonlarının durumu, Mert Beykan'a ankesörlü telefon ile telefon edildiği gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır. Bununla birlikte, Alt Ma-hkeme telefon ile tehdit konusunda bulguya varmadığından, bu olgunun Sanığın mahkumiyetine etkisi olmadığı gibi, suçsuzluğuna karine veya makul şüphe yaratacak olgu olarak değerlendirilmesi imkânı da yoktur.

Mevcut şahadetin ortaya çıkardığı sonuç, Sanık- ile iş yeri kurşunlanan Şerife Beykan arasında 1,378,000 TL'lik karşılıksız çek ihtilâfı olduğu ve Sanığın bu durumu şahadetinde gizlediğidir. Bunun neticesi olarak, Alt Mahkemenin "Sanığın Şerife Beykan'ı korkutmak için sebebi vardır" bulgusunda hata yok-tur.

Tüm yukarıdaki olguları, çevre şahadet ile birleştirdiğimizde, 7.6.2012 tarihinde Sanık ile Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'nun Mexico Gece Kulübünden çıktıktan sonra birlikte hareket ettikleri olgusunu tekzip edecek veya başka rasyonel bir sonuçla ba-ğdaştıracak şahadetin mevcut olmadığı anlaşıldığından, Sanık aleyhindeki davaların makul şüpheden ari olarak ispatlandığı sonucuna varan ve Sanığın yeminli şahadetinde ve açık ifadesinde söylediklerinin doğru olma ihtimalinin bulunmadığına inanan ve çevre -şahadet ile birlikte, suç ortakları Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu ve Tanık No.28 Serkan Özaltaylıer'in şahadetlerine itibar eden Alt Mahkeme, Sanığı, aleyhindeki davalardan mahkum etmekle hata etmedi.

Buna göre Sanığın mahkumiyete yönelik istinaf sebebi -reddedilir.

Bu safhada, İddia Makamının Yargıtay/Ceza 81/2015 sayılı istinafını incelememiz gerekmektedir.

Muhterem Bidayet Mahkemesinin, Sanığa, mahkum olduğu davalardan, suçların mahiyeti, ağırlığı, Sanığın suçun işlenişindeki rolü ve suç ortaklarına- verilen cezaları dikkate almadan takdir ettiği cezalar aşikar surette azdır.

Sanık, aleyhine verilen cezalara karşı istinaf dosyalamadı.

Alt Mahkeme başlangıçta belirttiğimiz gibi Sanığa birlikte çekilmek üzere ilk üç davadan 3'er yıl, 4. ve 5. daval-ardan 2'şer yıl hapislik cezası vererek 6. ve 7. davalardan sadece mahkumiyet kaydetmekle yetinmiştir.

Alt Mahkemenin kararı incelendiğinde, Sanığa verilecek cezayı tespit ederken, Sanığın kişisel ve ailevi durumu ile suçların niteliğinden kaynaklanan a-mme menfaatinin korunması prensiplerini değerlendirdiği görülmektedir.

Sanığa hapislik cezası verilmesini uygun gören Alt Mahkeme, hapislik cezasının süresini belirlerken, Yargıtay/Ceza D.2/2015'de belirtilen prensipleri gözeterek suç ortakları arasında -nispetsizliğe sebep olacak ve toplumdaki bireylerin adaletin yönetiminde bir şeylerin yanlış gittiği fikrine kapılmalarını önleyecek şekilde, Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu'na verilen 30 aylık cezayı da dikkate aldıktan sonra, Sanığa belirttiğimiz cezaları -vermiştir.

Yargıtayın hangi hallerde alt mahkemelerin verdiği cezalara müdahale edebileceği ile ilgili prensipleri dikkate aldıktan sonra, bu meseledeki şahadetin ortaya çıkardığı sonuç, olayın planlayıcısının, silahı tedarik edenin ve kurşunlamayı yap-anın Sanık olduğudur.

Doğal olan, insanların evlerinde kendisini huzur ve güven içerisinde hissetmeleridir. Halkta bu güveni sarsacak davranışları yapanlara verilecek cezalarda toplum vicdanının rahatlatılması, caydırıcılık ve ibret vericilik unsurlarına- bağlı olarak amme menfaatinin korunmasının öne çıkarılması, cezalandırma prensiplerinin gereğidir.

Buna bağlı olarak, huzurumuzdaki Sanığın suçun işlenişindeki rolü, aleyhinde değerlendirilecek faktörlerin başında gelmektedir.

Tanık No.27 Hüseyin Kasa-poğlu'nun suçun işlenişindeki rolünü ve adaletin gerçekleşmesine olan katkısını dikkate aldığımızda, cezalar bakımından Sanık ile Tanık No.27 Hüseyin Kasapoğlu arasında farklılık olması gerektiği ve bunun yapılmamasının toplum bireyleri arasında adaletin y-önetiminde bir şeylerin yanlış gittiği fikrine yol açacağı kanaatindeyiz.

Sebebi ne olursa olsun, insanların evlerinin kurşunlanması affedilecek bir davranış olmadığı gibi, halkta yaratacağı korku ve infialin yaygınlaşan bu tür fiiler ile daha da artacağ-ı ve kamu düzenine güvenin kalmayacağı açıktır.

Bu durumu dikkate alarak, Alt Mahkemenin nispetsizlik yaratmamak maksadıyla Sanığa verdiği cezanın, suçun işleniş şekli ve ağırlığına bağlı olarak, müdahaleyi gerektirecek kadar az olduğu kanaatindeyiz.

B-una rağmen Sanığın işlediği suçlara verilecek cezanın işlenen suçun sonucunda zarar görenin olmadığını ve sanığın ailevi durumunu dikkate alarak, Sanığa verilen cezaları aşağıdaki gibi yükseltmeyi uygun bulduk.

SONUÇ:

Netice olarak:

Sanığın mahkumiy-ete karşı dosyaladığı 78/2015 sayılı istinafın reddine,
İddia Makamının cezalara karşı dosyaladığı 81/2015 sayılı istinafın kabulüne; buna göre

Sanığa aleyhindeki 1,2 ve 3. davalardan verilen 3'er yıl hapislik cezasının, her davadan ayrı ayrı 5'er yıl hap-islik cezasına yükseltilmesine,

Sanığa aleyhindeki 4. ve 5. davalardan verilen 2'şer yıl hapislik cezasının, her davadan ayrı ayrı 3'er yıl hapislik cezasına yükseltilmesine,

6. ve 7. davalardan verilen mahkumiyet kararı kaydedilir, herhangi bir ceza ver-ilmez kararının aynen kalmasına yukarıdaki cezaların mahkumiyet tarihinden itibaren birlikte çekilmesine KARAR verilir.




Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


23 Mart, 2-016














44






Full & Egal Universal Law Academy