Yargıtay Ceza Dairesi Numara 7,8/1995 Dava No 5/2000 Karar Tarihi 12.12.2000
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 7,8/1995 Dava No 5/2000 Karar Tarihi 12.12.2000
Numara: 7,8/1995
Dava No: 5/2000
Taraflar: Ahmet Biricik ile Başsavcılık
Konu: 13 yaşından küçük kız çocuğu ile cinsi münasebette bulunma– Şahadet – Şahadtein değerlendirilmesi – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 12.12.2000

-
D.5/2000 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 7/95 ve 8/95
(Ağır Ceza Dava No.6424/94; Lefkoşa)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Celâl Karabacak, Mustafa H. Özkök, Gönü-l Erönen.

Yargıtay/Ceza 7/95
(Ağır Ceza Dava No.6424/94; Lefkoşa)
İstinaf eden: Ahmet Biricik, Lefkoşa
(Sanık 1)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen:- KKTC Başsavcısı
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Rifat M. Reis
Aleyhine istinaf edilen namına: Kıdemli Savcı Aşkan İlgen.


Yargıtay/Ceza 8/95
(Ağır- Ceza Dava No. 6424/94; Lefkoşa)
İstinaf eden: KKTC Başsavcısı
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Ahmet Biricik, Lefkoşa
(Sanık 1)
A r a s ı n d a.
İstinaf eden n-amına: Kıdemli Savcı Aşkan İlgen
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Rifat M. Reis.


Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin 6424/94 sayılı davada 8.2.1996
tarihinde verdiği karara (Seyit A. Bensen Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Zeki Gündüz Ağır Ceza Mahkemesi- Yargıcı, Emine Dizdarlı Ağır Ceza Mahkemesi Yargıcı) karşı Sanık ve Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.


----------------



H Ü K Ü M

Celâl Karabacak: Daha önce verdiğimiz kısa hükümde, İst-inaf Eden Sanık tarafından mahkûmiyet ve ceza aleyhine dosyalanan 7/95 sayılı istinafı kısmen kabul ederek Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesince Sanığa verilen 4 yıllık hapis cezasını değiştirip yerine mahkûmiyet tarihinden başlamak üzere 3 yıl 4 ay hapis cezası -vermiştik. İlâveten Başsavcılıkça ceza aleyhine dosyalanıp işbu istinafla birleştirilerek dinlenen 8/95 sayılı istinafı ise reddetmiş ve her iki istinaftaki gerekçeleri bilâhare vereceğimizi belirtmiştik. Şimdi bu gerekçelerle ilgili hükmümüzü veriyoruz.-

İşbu istinafları ilgilendirdiği oranda ihtilâf konusu olmayan olguları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

Meselemizdeki Sanık, 44 yaşlarında olup 8 ile 11 yaşla-rında 2 çocuğu bulunan dul bir şahıstır.

Mağdure ise dul bir kadın olan -annesi ile birlikte ikamet eden 5.7.1981 doğumlu bir kızdır. Mağdurenin annesi Sanık ile tanışık olup taraflar ailece de görüşmekte idiler.

4.9.1994 tarihinde saat 23.00 raddelerinde bir kavga ihbarı alan Emniyet mensupları Sanığın Lefkoşa'da, Küçük- Kaymaklı, Bozboğa Sokak, No.14'deki evine gittiklerinde orada Sanık, Mağdure ve annesini bulmuşlardır. Vukubulan olay hakkında taraflardan izahat alan Emniyet mensupları, adıgeçen şahısları ileri tahkikat için Karakola sevkettiklerinde burada yapılan sor-uşturmada Mağdure, Sanığın kendisi ile cinsi münasebette bulunduğu yönünde ifade vermiştir. Bu ifade üzerine Sanık tutuklanıp hücreye konmuştur.

Ertesi gün, yani 5.9.1994 tarihinde annesi tarafından kızlık muayenesi yapılmak üzere Lefkoşa Devlet Has-tahanesine götürülen Mağdurenin Dr. Savaş Özyiğit tarafından yapılan tetkikinde, kızlık zarında eski bir yırtık olduğu saptanmıştır.

Aynı gün, aleyhine tutukluluk emri alınmak üzere Mahkeme huzuruna çıkarılacağı bir sırada, Sanık bir ifade vermek ist-emiş ve kendisine yapılan kanuni ihtar altında ifadesi alınmıştır. Sanık bu ifadesinde, diğer şeyler yanında, kendi evinde Mağdure ile cinsi münasebette bulunduğunu söylemiştir.

7.9.1994 tarihinde ise Sanığa, Haziran 1994'de tam olarak hatırlamadığı- bir günde, Lefkoşa'da, Küçük Kaymaklı, Bozboğa Sokak, No.14'deki evinde 13 yaşından küçük bir kız olduğunu bildiği halde, Mağdure ile cinsi münasebette bulunmak; yine
aynı tarih ve mahalde Mağdure ile cinsi münasebette bulunup
onun kızlık zarını yırtmak- suretiyle vahim zarar vermekten dolayı kanuni ihtar altında yazılı dava tebliğ edilmiştir. Sanık cevaben "Nişanlımdır, suç olduğunu bilmezdim, özür dilerim." demiştir.

Yapılan bu dava tebliğini müteakip 5.9.1994 tarihinden
beri tutuklu bulunan San-ık serbest bırakılmıştır.

Soruşturması tamamlanıp Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesine sevkedilen Sanığa 6424/94 sayılı ceza davası altında Başsav-cılık tarafından Fasıl 154 Ceza Yasasının 153(1) maddesine aykırı olarak 1.5.1994 ile 15.6.1994 tarihleri aras-ında, İddia Makamınca kesin olarak belirlenemeyen bir günde, 13 yaşından küçük bir kız olan Lefkoşa'lı İclâl Gancalı ile gayrıkanuni cinsi münasebette bulunmak ithamı getirilmiştir.

Sanık, Mahkeme huzurunda kendisine okunan bu ithamı kabul etmediği c-ihetle, Başsavcılık davasını ispat için 7 tanık dinletip 10 adet de Emare sunmuştur.

Sanık ise müdafaasında, yemin altında şahadet vermiş, ilâveten 1 de tanık çağırmıştır.

Davayı dinleyen Ağır Ceza Mahkemesi, yasal duruma değin-dikten ve şahade-t ile sunulan emareleri inceledikten sonra Sanığın 1994 yılı Mayıs ayı içinde kesin tarihi belirlenemeyen bir günde Lefkoşa'da, Küçük Kaymaklı'da bulunan evinde 13 yaşından küçük bir kız olan Mağdure İclâl Gancalı ile cinsi münasebette bulunduğu, evlilik d-ışı olan bu münasebetin ise gayrıkanuni olduğu bulgularına vararak Sanığı itham edildiği suçtan ötürü suçlu bulup mahkûm etmiştir.

Bu mahkûmiyet hükmünden sonra Sanık avukatı, hafifletici sebepleri ileri sürmüş, Ağır Ceza Mahkemesi de suçun işleniş ş-eklini, hangi koşullarda suçun gerçekleştiğini, Sanığın karakteri ile sosyal ve şahsi durumunu nazarı itibare aldıktan sonra Sanığa verilmesi gereken en uygun ve adil cezanın hapislik olması gerektiğine kanaat getirmiş ve Sanığa mahkûm edildiği suçtan dola-yı 4 yıl hapis cezası vermiştir.

Ağır Ceza Mahkemesinin bu hükmüne karşı hem Sanık hem de Başsavcılık istinaf etmiş bulunmaktadırlar.

İstinaf Eden Sanık tarafından dosyalanan 7/95 sayılı istinaftaki istinaf ihbarnamesinde 6 sebep görülmekle ber-aber Sanık avukatı, duruşmada bunları 3 ana başlık altında toplamayı uygun görmüştür. Şöyle ki:



Ağır Ceza Mahkemesi, Sanık ile Mağdure arasındaki
ilişkinin Mağdurenin 13 yaşını doldurduğu 5.7.1994 tarihinden sonra vukubulduğu hususunda huzurunda yeterl-i şahadet bulun-masına rağmen bu doğrultuda bulgu yapmayıp cinsi münasebetin Mayıs-Haziran 1994 ayı içinde vukubulduğu doğrultusunda bulgu yapmakla hatalı hareket etmiştir.

(2) Cinsi münasebet Mağdurenin 13 yaşını doldurduğu 5.7.1994 tarihinden sonra- vukubulduğuna göre, Sanığın Fasıl 154 Ceza Yasasının 154. maddesinde belirtilen 13-16 yaşlarındaki kızların ırzına geçmek suçundan mahkûm edilip cezalandırılması gerekirken, Ağır Ceza Mahkemesi onu Fasıl 154 Ceza Yasasının 153(1) maddesi altında 13 yaşınd-an küçük kızların ırzına geçmek suçundan mahkûm etmekle hata etmiştir.

(3) Ağır Ceza Mahkemesi Sanığa ceza takdir ederken
Sanık ile Mağdure arasındaki ilişkiyi ve suçun işleniş şeklini yeterince dikkate almadan, kamu yararına gereğinden fazla ağırlık vere-rek Sanığa belirgin şekilde 4 yıl gibi çok fahiş bir hapis cezası vermekle hataya düşmüştür.

Başsavcılık ise dosyaladığı 8/95 sayılı istinafında Ağır Ceza Mahkemesince Sanığa mahkûm edildiği suçtan verilen 4 yıl hapis cezasının suçun vehameti ile ora-ntılı olmayıp aşikâr surette az olduğunu belirtmiştir.

Sanık tarafından dosyalanan 7/95 ve Başsavcılık tara- fından dosyalanan 8/95 sayılı işbu istinaflar birleştirilerek dinlenmiştir.

Şimdi yukarıdaki istinaf sebeplerini sırası ile incelemeye -çalışacağız.


Ağır Ceza Mahkemesinin dosyada, tutanakların Mavi 177-197 olarak işaretli kısmındaki mahkûmiyet hükmü incelendiğinde, Sanık ile Mağdure arasındaki cinsi münasebetin vukubulduğu tarih konusunda Mavi 190. sayfada şöyle denilmektedir:-

"Yukarıdaki şahadet ışığında Sanık 1 ile mağdure
İclâl Gancalı arasındaki cinsi münasebetin
mağdurenin şahadetinde ve Sanık 1'in emare 4
gönüllü ifadesinde belirttiği gibi 1994 yılı
Mayıs ayı içinde Lefkoşa'da Sanık 1'in e-vinde
vukubulduğuna ilişkin bulgu yaparız."

İstinaf Eden Sanık Avukatı, istinafın duruşması esnasında, birinci istinaf sebebi ile ilgili hitabesinde, diğer şeyler meyanında, taraflar arasında bir cinsi münasebet vukubulduğunu kabul etmiş, a-ncak bu münasebetin Ağır Ceza Mahkemesinin bulgu yaptığı gibi, Mayıs 1994 tarihinde değil de, huzurundaki şahadet ve özellikle Mağdurenin şahadetinin Mavi 90, 94 ve 96 olarak işaretlenen sayfalarından, Tanık Dr. Savaş Özyiğit ile Dr. Tomris Mahirel'in şaha-detlerinden ve Sanığın yemin altındaki şahadetinden, aynı yılın Temmuz ayında, yani, Mağdurenin doğum günü olan 5.7.1994 tarihinden sonraki bir günde olduğunu bulması gerektiğini, dolayısıyle Mahkemenin bu hususta hata ettiğini iddia etmiştir.

Öte ya-ndan Aleyhine İstinaf Edilen Başsavcılık namına Mahkememizde bulunan Savcı ise, bu konudaki hitabesinde, Ağır
Ceza Mahkemesinin bulgusunun doğru olduğunu, bu bulgunun Mahkeme huzurunda bulunan şahadetle ve özellikle Mağdurenin tutanakların Mavi 88, 89, 90-, 94 ve 96. sayfalarındaki şahadeti ve Sanığın Emare 4 gönüllü ifadesi ile desteklendiğini belirtmiştir.

Sanığın Mahkeme huzurunda yemin tahtında verdiği Mavi 98'den Mavi 124'e kadar devam eden şahadeti incelendiği zaman, Mağdure ile arasındaki cinsi- münasebetin Emare 4 gönüllü
ifadesinde belirttiğinin aksine Temmuz 1994 tarihinde, yani Mağdurenin doğum gününden sonra gerçekleştiğini söylediği görülmektedir.

İstinaf Eden Sanık Avukatı, bu şahadetin Mağdurenin Mavi 90, 94 ve 96. sayfalarda görül-en şahadetinde kendisine sorulan sorulara verdiği yanıtlarla desteklendiğini iddia etmiştir. Tutanakların Mavi 90, 94 ve 96. sayfalarında bu konuyu ilgilen-diren soru ile yanıtlar aynen şöyledir:

"90. sayfada:
S: İlişkiden söz ettiğine eminmis-in, yoksa sana
öyle söylendiği için mi öyle söylersin.
C: Poliste bana söylediler bu tarihte olduğunu.
S: Yani sana Mayıs'ta olduğunu söylemeni önce
polis söyledi.
C: Evet."

"94. sayfada:
S: Bundan eminsin yo-ksa Temmuzdaki doğum gününden
sonra da olabilir bu tarih. Ben diyorum sana
ki Ahmet Biricikle, nişanlınla aranızdaki cinsel
ilişki 94'deki doğum gününden sonra oldu.
C: Evet."

"96. sayfada:
S: Cinsel ilişki ne -zaman oldu.
C: Yaş günümden sonra oldu."

Yukarıdaki alıntı okunduğu zaman, gerçekten, cinsi münase-betin Sanığın yeminli şahadetinde ifade ettiği gibi, Temmuz
1994 tarihinde, yani, Mağdurenin doğum gününden sonra olduğunu Mağdure de söylemek s-uretiyle Sanığın bu konudaki şahadetini
bir dereceye kadar desteklediği görülmektedir.

Ancak, Mağdurenin bütün şahadetini kapsayan ve tutanak-ların Mavi 88-97 olarak işaretlenen kısmı tetkik edildiğinde, özellikle Mavi 88, 89 ve 90. sayfalardaki esa-s sorgusu ile istintakında Sanık ile arasındaki cinsi münasebetin Mayıs 1994 tarihinde vukubulduğunu açıkça söylediği anlaşılmaktadır. Mağdure, Mavi 96'da görülen şahadetinin sonunda tabi tutulduğu betekrar sorgulamada da yine aynı tarihi vererek bu husus-u pekiştirmiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi tutanakların Mavi 187-188. sayfala-rında Mağdurenin bu şahadetini gayet titizlikle inceleyip şöyle demiştir:

"Mağdure istintakında da aynı şahadeti tekrarla-
mıştır. Ancak Mağdure yaşamış olduğu olay-ların
etkisi altında kalarak istintakında baygınlık
geçirmiş ve verilen aradan sonra duruşmanın
ertesi günü istintakına devam edilmiş ve müdafaa
avukatı ile Mahkemenin bir sorusuna karşılık
Sanık 1 ile kendi arasındaki cinsi- münasebetin
kendi doğum gününden sonra meydana geldiğini
belirttikten sonra İddia Makamı tarafından tekrar
sorgulanmasında ilk cinsel ilişkinin 1994 yılı
Mayıs ayı içerisinde meydana geldiğini belirt-
miştir. Psikolojik ve- manevi baskı altında
olan Mağdurenin bu bocalayışını anlayışla
karşılarız. Çünkü karşısındaki sanık kutusunda
bir annesi ve bir nişanlısı vardır ve onları
korumak hissinde ve arzusunda olduğundan dolayı
şahadetinde biraz bo-calamıştır."

Ağır Ceza Mahkemesinin belirttiği gibi, davada sıkı bir
istintaka tabi tutulup fenalık geçiren 13 yaşlarındaki Mağdurenin içinde bulunduğu psikolojik ve manevi baskı altında cinsi münasebet tarihi hakkında bocalamış olması-nı biz de anlayışla karşılamaktayız.

İstinaf Eden Sanık Avukatı, yine, cinsi münasebetin tarihi hususunda Dr. Tomris Mahirel ile Dr. Savaş Özyiğit'in verdiği şahadetlerin Sanığın yeminli şahadetinde belirttiklerini teyit ettiğini iddia etmiştir.

- Bu tanıklardan Dr. Tomris Mahirel'in Mavi 77-78'de, Dr. Savaş Özyiğit'in ise Mavi 86-88'de yer alan şahadeti Mahkeme-mizce tezekkür edilmiştir. Mağdureyi 22.8.1994 tarihinde muayene eden Dr. Tomris Mahirel ve 5.9.1994 tarihinde muayene eden Dr. Savaş Öz-yiğit şahadetlerinde Mağdurenin kızlık zarının yırtık olduğunu söylemelerine rağmen bu yırtığın ne zaman olduğunu kesin olarak söyleyemeyeceklerini açıkça belirtmiş-lerdir. Hâl böyle iken, bu tanıkların verdiği şahadetin cinsi münasebetin vukubulduğu tari-he ışık tuttuğunu söyleme olanağı yoktur.

Böylece Sanık Avukatının iddia ettiği gibi, bu tanıkların ve Mağdurenin verdiği şahadetlerin cinsi münasebetin Temmuz 1994 tarihinde gerçekleştiği hususunu teyit ettiği de söylenemez.

Öte yandan, Ağır C-eza Mahkemesi, Mavi 186'da Mağdurenin şahadetini dikkatle tezekkür ederek şöyle demiştir:

"Huzurumuzdaki davada mağdur durumunda olan İclâl
Gancalı'yı şahadeti esnasında izledik, şahade-
tini dikkatle tezekkür ettik. Mağdure İclâl
-Gancalı, küçük yaşına rağmen ve bilhassa
Sanık 1'in nişanlısı ve Sanık 2'nin de annesi
olduğunu göz önünde bulundurarak üzerimizde
iyi bir izlenim bıraktı, onu güvenilir bir
tanık olarak kabul eder, şahadetini güvenilir
bulu-ruz."

Bu alıntıdan görüleceği üzere, Ağır Ceza Mahkemesi
Mağdurenin şahadetine inanmıştır ki, Mağdure şahadetinde Sanık ile arasındaki cinsi münasebetin Mayıs 1994'de vukubulduğunu belirtmiştir.

Yine, Ağır Ceza Mahkemesinin huzurunda Sanı-k tarafından verilip gönüllü olduğu kabul edilen ve Mavi 168-169'da yer alan Emare 4 ifade de vardı. Sanık bu ifadesinde cinsi münasebetin Mayıs 1994 tarihinde, tam hatırlamadığı bir günde olduğunu söylemiştir. Bu gönüllü ifadeyi Yargıtay/Ceza 5/74'de be-lirtilen makûliyet testine tabi tutan Ağır Ceza Mahkemesi,
Sanığın bu husustaki ifadesinin doğru olduğuna kanaat getir-miştir. Mahkemenin bu bulgusuna karşı olan istinaf ise Sanık tarafından ileri götürülmemiştir. Bu durumda, Sanığın Emare 4 olarak görü-len gönüllü ifadesi de, Mağdurenin şahadetini teyit etmektedir.

Yukarıda belirtilen tüm hususlar ışığında, Ağır Ceza Mahkemesinin önünde Mağdure ile Sanık arasındaki cinsi müna-sebetin Mayıs 1994 tarihinde gerçekleştiği doğrultusunda bulgu yapması iç-in yeterli şahadet olduğu kanısındayız.

Sonuç olarak, İstinaf Eden Sanığın birinci istinaf sebe-binin reddolunması gerekmektedir.

İstinaf Eden Sanık Avukatı ikinci istinaf sebebi altında hitap ederken Mağdurenin suçun işlendiği tarihte 13 yaşı-ndan büyük olduğu cihetle, Sanığın Fasıl 154 Ceza Yasasının 153(1) maddesi altında değil de, 154. maddesi altında mahkûm edilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen Başsavcılığı temsil eden Savcı ise Ağır Ceza Mahkemesinin bu husus-taki kararının yerinde bir karar olduğunu savunmuştur.

Birinci istinaf sebebinde söylenenlerden anlaşılacağı gibi, Mağdure ile Sanık arasındaki cinsi münasebet Mayıs 1994 tarihinde vukubulmuştur. Hâl böyle olunca da 5.7.1981 doğumlu olan Mağdure, -ilgili tarihte 13 yaşından küçük bir kızdı ve Sanığın Fasıl 154 Ceza Yasasının 153(1) maddesi altında 13 yaşından küçük kızların ırzına geçmek suçundan mahkûm edilmesi gerekirdi. Nitekim, Ağır Ceza Mahkemesi de, pek doğru olarak, Sanığı bu suçtan mahkûm e-tmiştir. Dolayısıyle ikinci istinaf sebebinin de reddolunması gerektiği görüşündeyiz.

Üçüncü ve son istinaf sebebine gelince;

İstinaf Eden Sanık Avukatı, bu konudaki hitabesinde, diğer şeyler meyanında, Ağır Ceza Mahkemesinin Sanık ile Mağdure- arasındaki ilişkinin nevini, bu ilişkiyi nişanlanma ile pekiştirdiklerini ve gelecek için bazı tasarılar yaptıklarını yeterince dikkate almadığını belirtmiş, keza konuyu Sanığın sırf 13 yaşından küçük bir kız olan Mağdureyi nişan ve evlilik vaadi ile kand-ırıp cinsi münasebette bulunduğu şeklinde algıladığını, ayrıca, kamu yararına gereğinden fazla ağırlık vererek Sanığa 4 yıl gibi fahiş bir hapis cezası takdir etmekle hatalı davrandığını söylemiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen Başsavcılık tarafından bul-unan Savcı ise, istinafa konu suçun müebbet hapis cezasını öngören ciddi bir suç olduğunu, Mağdurenin yaşının 3 katında olan Sanığın kendisine emanet edilen 13 yaşından küçük saf bir kız olan Mağdureyi iğfal ettiğini ve meselenin tüm ahval ve şeraiti dikka-te alındığında Sanığa takdir edilen 4 yıl hapis cezasının çok değil de, aksine suçun vehameti ile orantılı olmayan, aşikâr surette az bir ceza olduğunu ileri sürmüştür.

Ağır Ceza Mahkemesinin Mavi 161-162'de yer alan ve ceza
ile ilgili olan hükmü -Mahkememizce dikkatle incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda Ağır Ceza Mahkemesinin meseleyi Sanığın kendine olan güveni suiistimal edip 13 yaşından küçük bir kız olan Mağdureyi nişan ve evlenme vaadi ile kandırarak onunla cinsi münasebette bulunduğu şeklin-de değerlendirdiği ortaya çıkmıştır. Ağır Ceza Mahkemesinin bu değerlendirmesi ışığında kamu yararını ön plânda tutarak Sanığı 4 yıl hapis cezası ile cezalandırdığı görülmektedir.

Ancak, kanımızca, bu mesele basit bir ırza geçme davası değildir. Bu- olayda Mağdure Sanığa aşık olmuş, aralarındaki
yaş farkı nedeniyle aileler onları ayırma yönüne gidince de cinsi münasebette bulunma çaresine başvurmuşlar ve Mağdure de
bu ilişkiye rıza göstermiştir. Sanık bu suçu işledikten sonra Mağdureyi yüzüstü bır-akmayıp onunla nişanlanmış ve evlilik için ileri hazırlıklar yapmaya başlamışlardır. Sanık, hatta, daha ileri giderek Mağdure lehine noter huzurunda hazırladığı Emare 8 taahhütnameyi de imzalayıp hüsnüniyetini ve ciddiyetini göstermiştir.

Tüm bu -hususlar ile Sanığın 44 yaşlarında, sabıkasız bir şahıs olduğu nazarı itibare alındığında, Sanığa verilen 4
yıllık hapis cezasının İstinaf Eden Sanık Avukatının iddia ettiği gibi alenen fahiş olduğu ve değiştirilmesi gerektiği kanısındayız.

Sanığı-n Cezaevinde kaldığı süreyi de dikkate aldıktan
sonra onun derhal tahliyesine olanak sağlamak için cezasını
3 yıl 4 ay şeklinde değiştirmeyi uygun görüyoruz.

Sonuç olarak, yukarıda belirtilenler ışığında 7/95 sayılı istinaftaki birinci ve ikinci is-tinaf sebebinin reddedilmesine, üçüncü istinaf sebebinin ise kabul edilip Ağır Ceza Mahkeme-since Sanığa verilen 4 yıllık hapis cezasının değiştirilerek Sanığa mahkûmiyet tarihinden başlamak üzere 3 yıl 4 ay hapis cezası verilmesine;
8/95 sayılı isti-nafın ise reddolunmasına -

oybirliği ile, hüküm verilir.



Celâl Karabacak Mustafa H. Özkök Gönül Erönen
Yargıç Yargıç Yargıç

12 Aralık 2000











-


13



-


Full & Egal Universal Law Academy