Yargıtay Ceza Dairesi Numara 77/2009 Dava No 6/2010 Karar Tarihi 05.07.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 77/2009 Dava No 6/2010 Karar Tarihi 05.07.2010
Numara: 77/2009
Dava No: 6/2010
Taraflar: Başsavcılık ile Baysan Keleşoğlu arasında
Konu: Umumi bir yerde italei lisanda bulunma
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 05.07.2010

-D.6/10
Yargıtay/Ceza 77/2009
(Girne Ceza Dava No:2581/2009)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

-ile-

Aleyhine istinaf edilen: Baysan Keleşoğl-u, Akçiçek
Hastahanesi, Girne
(Sanık)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına:Savcı Egemen Metay
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Kemal Mut.

Girne Kaza Mahkemesi Yargıcı Alev Ulunay'ın 2581/09 sayılı davada -30.9.2009 tarihinde verdiği karara karşı Başsavcılık tarafından yapılan istinaftır.


--------------

K A R A R

Mustafa H. Özkök: İşbu istinafta Mahkemenin hükmünü sayın Yargıç Gönül Erönen okuyacaktır.

Gönül Erönen: İstinaf, Girne Kaza Mahkemesin-in 2581/09 sayılı davada 30/9/2009 tarihinde vermiş olduğu beraat kararından neş'et etmektedir.

İddia Makamı tarafından, Sanık aleyhine 64/89 sayılı yasa ile tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 99. maddesine aykırı 28/6/2008 tarihinde Girne'de umumi bir- yer olan Dr. Akçiçek Hastanesine bağlı Kimyager Odası içerisinde ayni yerde sakin Müge Tancer'e hitaben, darp etmesine sebep olabilecek bir şekilde tahrik edici itale-i lisanda bulundu, yani mezkur şahsa "seni kimler sikti, şimdi arkadaşın kim, sen alışık-sın, sende utanma ne arar" sözlerini söylemek sureti ile itale-i lisanda bulunma suçu ile ilgili olarak dava getirilmiştir.

Sanık, aleyhine getirilen davayı kabul etmedi ve davanın duruşmasına gidilmiştir. İddia Makamı, Sanık aleyhindeki davayı kanıtlama-k için müşteki Müge Tancer'i ve ayrıca iki tanık dinletti. Sanık ise yeminsiz şahadet verdi ve bir de tanık çağırdı.

Davayı dinleyen Bidayet Mahkemesi özetle, İddia Makamının kanıtlamakla yükümlü olduğu dava konusu suçun tüm unsurlarını makul şüpheden ari- bir şekilde kanıtlayamadığı kanaatine vararak Sanığı aleyhine getirilen davadan beraat ettirdi.

İddia Makamı bu karardan istinaf etti.

İstinaf ihbarnamesi 8 istinaf sebebi içermekle beraber bunları bir başlık altına toplamak mümkündür.Şöyle ki: Biday-et Mahkemesinin, 30 Eylül 2009 tarihinde Sanıkla ilgili vermiş olduğu beraat kararı gerekçeden yoksun olduğu nedeniyle, hatalıdır.

Bidayet Mahkemesi huzurunda bulunan şahadete göre davaya ilişkin olgular şöyledir (Mavi 56-57)
".Müşteki Müge Tancer şahadet-inde özetle, Dr. Akçiçek Hastanesinde laboratuarda kimyager olarak çalıştığını, 28.6.2008 tarihinde Cumartesi günü sabah laboratuarda nöbetçi olduğunu, Naile hanım ve annesinin tahlile geldiğini o gün kanlarını laboratuarın içinde, laboratuar personelinin- kahve içtiği oturup dinlendiği yerde(orta bölümde) aldığını aldığı kanı yan odada (en içteki odada) tahlil yaparken sanığın geldiğini, kendisi ile seçimler, DP'nin kurultayı ile ilgili konuştuğunu, sonrada sesini yükselterek ithamnamede yer alan sözleri b-ağırarak söylediğini ve daha sonrada odadan çıktığını, bu küfürler karşısında kendisinin şok yaşadığını söyledi. Tanık sanığın kendisine bu sözleri söylerken yan odada Naile hanım ve annesinin olduğunu, sanık laboratuardan ayrıldıktan sonra da laboratuarı-n kapısını kilitleyip Naile hanım ve annesinin yanına oturduğunu söyledi.
Tanık çapraz sorgulamasında laboratuarın başında camlı bir bölümün olduğunu, hastaların tahlillerini usulen camdan aldıklarını ancak çoğu kez hastaların içeri girerek kendisi ile de -muhatap olduğunu söyledi.
Naile Göktay şahadetinde Dr. Akçiçek Hastanesinde kayıt bölümünde memur olduğunu 28.6.2008 tarihinde Cumartesi günü sabah annesi ile birlikte tahlile gittiğini kanlarının laboratuardaki (orta bölümde) oturma odasında alındığını Mü-ge hanımın tahlilleri yapmak için yan odaya (en içteki odaya) girdiğini daha sonra sanığın içeri girerek Müge hanımın yanına girdiğini sanığın seçimlerle ilgili konuştuğunu, sonra da Müge hanıma hakaret ettiğini söyledi.
Tanık çapraz sorgulamasında polise- bir ay sonra ifade verdiğini olaya karışmak istemediği için olayın kapanması için polise birşey duymadığını söylediğini ancak konu Mahkemeye intikal ettiği için doğruyu söylemeye karar verdiğini ve sanığın müştekiye sövdüğünü duyduğunu söyledi.
PM Tural G-üneralp şahadetinde özetle 21.7.2008 tarihinde Müge Tancer'in 19.7.2008 tarihinde Girne'de umumi bir yer olan Dr. Akçiçek Hastanesinin kimyager odası içerisinde ayni hastanede görev yapan sanığın kendisine hitaben "orosbu" sözünü söyleyerek itale-i lisanda- bulunduğunu söyleyip yazılı bir ifade verdiğini ve bu ifadesinde 28.6.2008 tarihinde sanığın kendisine ithamnamede yer alan sözleri söyleyip itale-i lisanda bulunduğunu ve olay esnasında Naile Göktaş ve annesi Seniha Burhan'ın olaya tanık olduğunu söylemi-ştir. Tahkikat memuru tanıkların ifadesinin olayı görmedim, duymadım yönünde olduğunu ancak tanıkların olaya karışmak istemedikleri için böyle söylediklerini söylemiştir. Tanık 22.7.2008 tarihinde sanığa yazılı dava tebliğinde bulunduğunu beyan ederek yazı-lı dava tebliğini ve cevabını Emare 1 olarak Mahkemeye ibraz etmiştir.
Tanık çapraz sorgulamasında Naile hanımın bütün söylediklerini ifadesine yazmadığını Naile hanımın karışmak istemediği için görmedim duymadım şeklinde bir ifade verdiğini Naile hanımın- annesi Seniha hanım ise kendisine "kızımın söylediklerinin aynisidir, beni karıştırma 70 yaşındayım" diyerek ifade vermediğini söylemiştir. Keza Tanık laboratuarın halka açık olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapmadığını ve kendi kanaatinin h-alka açık olduğu yönünde olduğunu söylemiştir.
Sanık yeminsiz ifadesinde özetle görevi gereği hastanenin her tarafını denetlediğini o gün sabah laboratuara gittiğini, Müge ile her zaman konuştuğunu, samimi olduklarını, Mügeye DP'nin kurultayından bahsetti-ğini, Mügenin de kendisine bunları konuşacaksak dışarı çık dediğini onunda Mügeye ben hastanenin her tarafına girer kontrol ederim dediğini Mügenin de kendisine sen beni kontrol edecek adam değilsin adam olmadın dediğini bunun üzerine Müge'ye ben hastaneni-n her tarafına her bölümüne girmekle denetlemekte serbestim dediğini ve Mügeye aleyhinde soruşturma açacağını söylediğini daha sonra yine bir hafta sonu aralarında bir gazete yüzünden problem yaşandığını ve Müge'ye aleyhinde soruşturma açacağını söylediğin-i, ancak soruşturma açmadığını ve olayın kapandığını söylemiştir.
Şefik Küçük şahadetinde özetle Dr. Akçiçek Hastanesinde İdare Amiri olarak çalıştığını laboratuarın bir bütün olduğunu, laboratuarın halka açık olmadığını sadece görevli personelin oraya -girip çıkabildiğini söyledi. ."

Huzurunda bulunan bu şahadeti ve sunulan emareleri değerlendiren Bidayet Mahkemesi, İddia Makamının üzerinde bulunan ispat külfetine değinerek konuya ilişkin içtihat kararlarına atıfta bulunarak aşağıdaki bulgulara varmıştı-r.(Mavi 58-59)
Müşteki Müge Tancer şahadetinde 28.6.2008 tarihinde laboratuara gelerek kendisi ile seçimler, DP'nin kurultayı ile ilgili konuştuğunu söylemiştir. Sanık ise yeminsiz ifadesinde o gün sabah laboratuara gittiğini ve Mügeye DP'nin kurultayında-n bahsettiğini söylemiştir. Müştekinin şahadeti ile sanığın yeminsiz ifadesini birlikte değerlendirdiğim zaman 28.6.2008 tarihinde sanığın laboratuara giderek Müşteki ile seçimler, DP'nin kurultayı ile ilgili konuştuğu hususunda bulgu yaparım.
Naile Göktaş- 28.6.2008 tarihinden takriben bir ay sonra polise ifade vermiştir ve ifadesinde hiçbirşey görmediğini ve duymadığını söylemiştir. Ancak bu tanık Mahkemeye gelerek olay Mahkemeye intikal ettiği için doğruları söylemeye karar verdiğini ve Sanığın müştekiye -sövdüğünü duyduğunu söylemiştir.
Tanık Naile Göktaş'ı şahadeti sırasında iyice yakından gözlemledim, mahkemedeki tutum ve davranışlarından sorulara verdiği cevaplardan şahadetini güvenilir ve inandırıcı bulmadım.Ve bu tanığın polise verdiği ifadesinin doğ-ru olduğu ve hiçbirşey duymadığı hususunda bulgu yaparım.
İddia Makamı tanıklarının şahadetlerine bakacak olursak sanık müştekiye hakaret etmiştir. Olay laboratuardaki en içteki odada gerçekleşmiştir, Naile hanım ve annesi laboratuarda orta odada bulunmak-ta idiler, orta oda halka açıktır,
Ancak huzurumda hastanenin İdare amiri Şefik Küçük şahadet vermiştir ve laboratuarın bir bütün olduğunu ve laboratuarın halka açık olmadığını söylemiştir. Bu tanık tarafımdan güvenilir olarak görülmüştür ve bu tanığın şa-hadetine itibar ettim. Ve laboratuarın bir bütün olduğunu ve halka açık olmadığı hususunda bulgu yaparım.
Keza Müşteki Müge Tancer'i şahadeti sırasında yakından gözlemledim mahkemedeki tutum ve davaranışlarından sorulara verdiği cevaplardan şahadetine iti-bar etmedim ve sanığın müştekiye sövmediği ithamnamedeki sözleri söylemediği kanatine vardım ve bu hususta bulgu yaparım.
Keza Tahkikat Memuru Naile Göktaş'ın annesi Seniha hanımdan ifade almamıştır. Tahkikat Memuru laboratuarın halka açık olmadığı hususun-da bir araştırma yapmamıştır, kendi kanaatine göre hareket etmiştir.
Bu nedenlerle tahkikatın eksik yapıldığı kanaatine vardım ve bu hususta bulgu yaparım.

Netice itibarıyle Bidayet Mahkemesi, Sanık aleyhine getirilen davanın, konu suçun yasanın aradığı -umumi bir yerde, veya umumi olmayan bir yerde ancak umumi bir yerde bulunan herhangi bir kişinin işitebileceği bir şekilde olduğu hususundaki unsurunun kanıtlanmadığına kanaat getirerek, Sanığı aleyhindeki davadan beraat ettirdi.

64/89 sayılı yasa ile tad-il edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 99. maddesi aynen şöyledir.:
"99. Kamuya açık bir yerde veya kamuya açık olmayan bir yerde ancak, kamuya açık bir yerde bulunan herhangi bir kişinin işitebileceği bir biçimde veya koşullar altında başka herhangi bir kiş-iye, orada hazır bulunan bir kişiyi bir müessir fiil işlemeye tahrik edecek biçimde söven herhangi bir kişi, hafif bir suç işlemiş olur ......".

Görüldüğü gibi Müşteki,dava konusu itale-i lisan olayından takriben bir ay sonra takriben 21/7/2008 tarihinde- ayni Sanık ve müşteki arasında ceryan ettiği iddia edilen başka benzer bir meselenin soruşturulması sırasında, bahsetmiştir. Müştekinin 21/7/2008 deki sözlerden büyük rahatsızlık duyduğu veya yasadaki tabiri ile "tahrik" edildiği veya önceden konu ile ilg-ili şikayette bulunduğu hususunda şahadet de bulunmamaktadır.

Dikkatimizi çeken bir başka husus ise Sanık aleyhine istinaf konusu dava 16/6/2009 tarihinde dosyalandığı halde takriben bir ay arayla gerçekleşmiş olan her iki olayla ilgili davaların ayni d-önemde sonuçlandırılmamış olmasıdır.

Bir çok kararımızda belirtiğimiz gibi bir davanın duruşması esnasında şahadete ve emarelere verilecek değer davayı dinleyen Mahkemenin yetkisine girmektedir. Bu nedenle şahadet veren tanıklara inanıp inanmama husus-unda karar vermede takdir yetkisini kullanan Bidayet Mahkememlerine bu takdir yetkilerini ancak yanlış veya hatalı verilere dayanarak kullanmaları halinde, Yargıtayca müdahale edilmektedir. Yukarıda söylediklerimizin bir yansıması olarak istinaflardaki den-etimin uygun bir şekilde yapılabilmesi ve Bidayet Mahkemelerinin bu takdir yetkilerini nasıl kullandıklarını ve tanıklara inanıp inanmamalarını inceleyebilmek için Bidayet Mahkemelerinin bir tanığa inanıp inanmamaları ile ilgili bulgu ve kararlarını hangi -gerekçe veya gerekçelere dayandırdıklarını açıklamaları gerekmektedir.

Yukarıda alıntısı yapılan kararındanda görülebileceği gibi Bidayet Mahkemesi, huzurunda bulunan şahadeti iyice değerlendirdikten sonra esasta iki hususa dayanarak Sanığı aleyhindeki d-avadan beraat ettirmiştir. Bidayet Mahkemesi neden İddia Makamı tanıklarına inanmadığını ve neden hastanede İdare Amiri olan Şefik Küçük'e inandığını, açıklamıştır. Bu durumda kararın gerekçeden yoksun olduğu söylenemeyeceği keza ilgili karara müdahalemizi- gerektirecek nitelik veya nicelikte hata veya yanlış değerlendirme olmadığı görüşündeyiz.

Konu suçun fiili, yasanın öngördüğü şekilde umumi bir yerde ceryan etmediği gibi, umumi bir yerde bulunan herhangi bir kişi tarafından da duyulmuş olabileceği husus-unda şahadet bulunmamaktadır. İlgili tanık Naile Göktaş kullanılan sözleri duyduğunu söylediği yer laboratuarın bir bölümü olduğu sabittir. Keza konu yerin halkın açıkca girebileceği veya bulunabileceği bir yer olmadığı, başka bir ifadeyle kamuya açık, umu-mi bir yer olmadığı gerçeği karşısında bu konuda da Bidayet Mahkemesinin ispat külfetiyle ilgili yanıldığı veya yanlış değerlendirme yaptığı, söylenemez.

Bu nedenle İstinaf Eden istinafında başarılı olmamıştır.

İstinaf reddedilir.





Mustafa H. Öz-kök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç



7 Mayıs, 2010



4











Full & Egal Universal Law Academy