Yargıtay Ceza Dairesi Numara 74/2015 Dava No 3/2016 Karar Tarihi 23.03.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 74/2015 Dava No 3/2016 Karar Tarihi 23.03.2016
Numara: 74/2015
Dava No: 3/2016
Taraflar: Öztan Özenergün ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Resmi evrakta sahtekarlık suçu - Ağır Ceza Mahkemesine havalaye itiraz - İlk tahkikat - Yazılı belgelerin daktilo edilmesi - Prosedürde oluşan teknik bir hatanın havalenin iptaline neden olmaması - Usulsüzlüğün etkisi - Müdafaa engellenmedikçe veya zorlaşmadıkça usulsüzlüğün havaleyi geçersiz kılmaması - İlk tahkikat yapılmaksızın evrak üstünden havale - Mahkeme huzurundaki şahadette çelişki olması - Ağır Ceza Mahkemesine havale ile ilgili prensipler - İstem Belgesi - İstem belgesinin Sanığa verilmemiş olmasının bir eksiklik olmaması.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 23.03.2016

-D. 3/2016 Yargıtay/Ceza No: 74/2015
(Lefkoşa Ceza Dava No: 19796/2014)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ

İstinaf eden: Öztan Özenergün, Lefkoşa
- (Sanık)
ile

Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı, Lefkoşa
(Davayı İkame Eden)

A r a s ı n d a.

İstina-f eden namına: Avukat Tahir Seroydaş
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Yardımcısı İbrahim Ruso


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Meltem Dündar'ın, 19796/2014 sayılı davada, 20.5.2015 tarihinde verdiği karara karşı, Sanık tarafından yapılan istinaftır.
-

------------


K A R A R


Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Sanık, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 20.5.2015 tarihli Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesine havale kararına karşı, bu istinafı -dosyalamıştır.




İSTİNAFA İLİŞKİN OLGULAR

İstinafa ilişkin olgular özetle aşağıda belirtilmiştir:

İskan Dairesi Müdürü olarak görev yapmakta olduğu bir dönemde, Emare No. 35 üzerinde yazılı ismi tipeksle silerek, üzerine "Fevzi Behlül" yazmak suretiyl-e resmi evrakta sahte-karlık yapmak suçu ile Sanık aleyhine dava getirilmiştir.

Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dosyalanan 19796/2014 sayılı ceza davasında, ithamnamede Sanık aleyhine 60 ayrı dava (count) getirilmiştir.

Ceza davası, ağır ceza mahkemesi yet-kisine giren bir dava niteliğinde olduğundan, Fasıl 155 Ceza Muhakemeleri Usul Yasası madde 106 A tahtında ilk tahkikat yapılmıştır.

Sanık Avukatı, ilk tahkikat aşamasında, Sanığın ağır ceza mahkemesinde yargılanmak üzere evrak üzerinden ağır cezaya hava-le edilmesine 17.2.2015 tarihinde itiraz etmemiş olmasına karşın, 10.3.2015 tarihindeki celsede itiraz etmiştir.

Sanık Avukatı tarafından, ilk tahkikatın evrak üzerinden yapılması, İddia Makamı tarafından yapılan evrak üzerinden havale isteminin Yasada b-elirtilen bir gerekçeye veya herhangi bir gerekçeye dayanmadığı ve ilk tahkikat aşamasında verilen evrakların Yasada belirtildiği gibi daktilo edilmiş olmadığı hususlarında yapılan itirazlar neticesinde duruşma yapılmış ve yapılan tüm itirazlar Alt Mahkem-e tarafından reddedilerek, Sanığın ağır ceza mahkemesine havale edilmesine emir ve karar verilmiştir.



TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

Sanık Avukatı istinafındaki hitabında, özetle: İlk tah-kikat aşamasında Sanık ve Avukatına Emare No. 34, 35, 49 ve 50-'de yer alan Belgelerin daktilo edilmiş "aslına uygundur" suretlerinin verilmek yerine, Belgelerin "aslına uygundur" suretlerinin verilmesi ile ilgili Yasada belirtilen kurala aykırı davranıldığını, ilgili evrakların daktilo edilmiş "aslına uygundur" suret-lerinin verilmemesi ile Yasaya aykırı davranıldığını ve bu nedenle Sanığın serbest kalması gerek-tiğini, İddia Makamı tarafından Sanığın yargılanmak amacıyla ağır ceza mahkemesine havale edilebilmesi için sunulan emare belgeler ve şahadetin Sanığın yargıla-nması için yeterli şaha-det ve sebep içermediğini, İddia Makamının ilk tahkikat aşama-sında Mahkemeye sunduğu Emare No. 1 İstem Belgesinin "aslına uygundur" suretinin Sanık ve Avukatına verilmediğini, İstem Belgesinde evrak üzerinden havale edilmesi talebi-nin gerek-çesinin belirtilmediğini, bu konuda tafsilat verilmediğini ve bu konuda Mahkemeye herhangi bir şahadet sunulmadığını iddia etmiş ve Mahkemenin de evrak üzerinden havale kararının gerek-çesiz olduğunu belirterek, havale emrinin veya kararının ipta--lini talep etmiştir.

İddia Makamı ise Mahkemeye hitabında, özetle: El yazısı ve imza örneklerinin daktilo edilmesinin mümkün olmadığını, Sanığın müdafaasını yapabilmesi amacıyla bu belgelerin "aslına uygundur" suretlerinin verilmesinin daktilo edilmiş -suretleri-nin verilmesinden daha uygun olduğunu, daktilo edilmiş suret-lerinin suçun unsurlarını gösterebilecek durumda olmadığını, Sanığın yargılanması için yeterli şahadet ve sebep bulunduğunu ve havale emrinin doğru olduğunu, İstem Belgesinin verilmesi--nin ve İstem Belgesinde gerekçe gösterilmesinin gerekli olmadığını, ilk tahkikatlarda evrak üzerinden havale yapılma-sının bir istisnai durum olmadığını ve alternatif yöntem olduğunu iddia ederek, istinafın reddini talep etmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ

-Sanık istinafında 5 istinaf sebebi ileri sürmüş olmasına karşın, istinafını 3 başlık altında toplamıştır:

"1.Muhterem Alt Mahkeme, İddia Makamının ilk tahkikat aşamasında ibraz etmiş olduğu belgelerin daktilo edilmiş bir suretinin Sanık ve Avukatına veril-memesine rağmen ilgili Belgeleri kabul etmek ve bunları dikkate alarak havale yapmakla hata yaptı.

Muhterem Alt Mahkeme, ilk tahkikat aşamasında Sanık aleyhine getirilen davalardan Sanığı ağır ceza mahkemesine yargılanmak üzere havale etmekle hata yaptı.-

Muhterem Alt Mahkeme, İddia Makamı tarafından dosyalanan Emare No. 1 İstem Belgesinin bir suretinin Sanık ve Avukatına verilmemesine ve İstem Belgesinin herhangi bir gerekçeye dayanmamasına veya dayandığı gerekçe ile ilgili şahadet sunulmamasına rağmen -İstem Belgesini kabul ederek, Sanığı ağır ceza mahkemesine havale etmekle hata yaptı."


İNCELEME

Tarafların iddia ve argümanları ve Sanık tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri 3 başlık altında aşağıda incelenmiş-tir:

"1. Muhterem Alt Mahkeme,- İddia Makamının ilk tahkikat aşamasında ibraz etmiş olduğu belgelerin daktilo edilmiş bir suretinin Sanık ve Avukatına verilmemesine rağmen ilgili Belgeleri kabul etmek ve bunları dikkate alarak havale yapmakla hata yaptı."

Sanık Avukatı, ilk soruşturma- safhasında sunulan belgele-rin tümününün daktilo edilmiş suretlerinin kendilerine veril-mediğini, sunulan belgelerin daktilo edilmiş suretlerinin Sanık ve Avukatına verilmemesi nedeniyle daktilo edilmemiş bu belgelerin sunulmasına izin veren ve bunları di-kkate alarak havale yapan Alt Mahkemenin Yasaya aykırı davranarak hata yaptığını iddia etmiştir.

İddia Makamı, Sanık Avukatına, Yasada belirtilen sürede sunulacak tüm belgelerin daktilo edilmiş "aslına uygundur" suretlerini vermiş olmasına rağmen, baz-ı belgelerin daktilo edilmiş "aslına uygundur" suretlerini vermemiştir.

İddia Makamı, imza örneklerinin daktilo edilmesinin mümkün olamamasına ve el yazısı niteliğindeki belgelerin daktilo edilmesinin gereksizliğine istinaden bunların daktilo edilerek Mah-kemeye veya Sanık ve Avukatına sunulmadığını iddia ve beyan etmiştir.

Alt Mahkeme, Fasıl 155 madde 106 A (2) paragrafında belir-tilen düzenlemeyi inceleyerek, ilgili Yasa maddesinin hatalı ve eksik olduğunu, bilinçli bir iradenin ürünü olmadığını, em-arelerin bire bir suretleri yerine daktilo edilmiş suret-lerinin talep edilmesinin Yasanın suistimali olarak yorum-lanabileceğini, bu yönde bir talebin Yasanın 106 A maddesinin amacını aştığını belirterek, daktilo edilmiş suretlerinin verilmemesi nedeniyle- Sanık Avukatı tarafından yapılan Sanığın serbest bırakılma talebini reddetmiştir.

Belgelerin daktilo edilmiş suretlerinin Sanık ve Avukatına verilmemesi nedeniyle Sanığın serbest kalma talebini reddeden Alt Mahkemenin istinafa konu bu bulgu ve kararı a-şağıda ince-lenecektir. Ancak bu bulgu dışında kalan ve yukarıdaki parag-rafta Alt Mahkeme tarafından beyan edilen Yasanın yorumu, yasa koyucunun iradesine yaklaşım biçimi, yapılan talebin özellikle Yasanın hatalı yazıldığı hususlarındaki yorum suistimal v-e bu yöndeki taleplerin Yasanın amacını aşan talepler olduğu husu-sunda kararda belirtilenlerin tümü, mahkemelerin görevinin mevcut yasaları yasa koyucunun iradesine ve yorum prensipleri tahtında yorumlayıp uygulamak kuralına aykırı olduğu cihetle hatalıdı-r.

Fasıl 155 madde 106 A (2) ise, yargılamada dinletilecek tanıkların ifadelerinin ve sunulacak sair belgelerin asıl-larına uygun daktilo edilmiş suretlerinin ağır ceza mahkeme-sinin ilk oturumundan en az on gün önce mahkemeye veya sanığa veya avukatın-a verilmesini amaçlamaktadır. İlgili madde aynen şöyledir:

"Madde 106 A (2) Yukarıdaki (1)'inci fıkra uya-rınca ilk soruşturma yapılmaması isteminde bulu-nulması hallerinde, Başsavcı, sanık aleyhindeki ikamename ve Ağır Ceza Mahkemesinin oturumları sırası-nda dinletilmek istenen tanıkların verecek-leri ifadelerle, Ağır Ceza Mahkemesine ibraz edil-mesi muhtemel sair belgelerin asıllarına uygun daktilo edilmiş suretlerini ilgili Kaza Mahkeme-sine ve sanığa veya avukatına, davanın görüleceği Ağır Ceza Mahkemes-inin ilk oturumundan en az on gün önce verir. İlgili Kaza Mahkemesi Yargıcı, kendisine Başsavcı tarafından iletilen ikamename, ifade ve sair belgeleri, sanığı veya avukatını da dinledikten sonra Başsavcının istemini kabul veya reddedebilir."

Fasıl 155'in-, 106 A (2) maddesi, iddia makamının yargılama aşamasında ağır ceza mahkemesine ibraz edeceği belgeleri ince-leyecek mahkemenin, sanığın yargılamasına gerek olup olmadı-ğına karar verebilmesini ve bu belgelerin kendini müdafaa ede-bilmek için sanık ve avuk-atına verilmesini amaçlamaktadır. Evrak üzerinden yapılan havalelerde ilk tahkikatta duruşma yapılmaksızın havaleye emir verildiği için, şahadetin ve bel-gelerin sanık ve avukatına, müdafaa yapılabilmesi maksadıyla ağır ceza mahkemesinin ilk oturum gününde-n 10 gün önce iddia makamı tarafından verilmesi zorunlu hale getirilmiştir.

Yargıtay/Ceza 60/2012 Dağıtım 2/2014'de, Yasa maddesinde belirtildiği gibi, ilk tahkikat yapılmadan havale edilen davalarda, iddia makamının ağır ceza mahkemesinin ilk oturum ta-rihinden en az 10 gün önce ağır ceza mahkemesine sunulacak belgelerin daktilo edilmiş suretlerini sanık ve avukatına vermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Yukarıdaki söz konusu karardan konuyla ilgili yapılan alıntı aynen şöyledir:

"Yukarıda alıntısı- yapılan 2. fıkradan da görülebileceği gibi, ilk soruşturma yapıl-maksızın, Ağır Ceza Mahkemesine havale edilen davalarda, İddia Makamı, sanık aleyhindeki ikamenameyi, duruşmada şahadet verecek olan tanıkların ifadelerini ve ibraz edilecek sair belgelerin -asıllarına uygun daktilo edilmiş suretlerini, Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk oturum tarihinden en az 10 gün önce, Kaza Mahkemesine, sanığa veya avukatına vermekle yükümlüdür."

Buna göre Yasa maddesindeki temel amaç, sanık ve avukatına yargılama aşamasında -yüzleşeceği şahadeti görme, ona göre kendi müdafaasını hazırlayabilme ve yargılama aşamasında savunmasını yapma hak ve fırsatını vermektir. Yasa aynı zamanda, sanığı yargılanmak üzere ağır ceza mahkemesine havale etme yetkisi olan mahkemenin buna karar ve-rirken, bu belgeleri inceleyerek bir karar vermesine olanak vermeyi amaçlamaktadır.

Yargıtay/Ceza 60/2012 Dağıtım 2/2014'de, daktilo edilip verilmesi gereken belgelerle ilgili bir ayrıma gidilerek, yazılı olmayan CD, fotoğraf ve benzeri belgeler yazıl-ı belge niteliğinde sayılmamış ve yazılı belge niteliğinde olmayan bu gibi belgelerin de bu kural kapsamında olduğu ve daktilo edil-miş suretlerinin 10 gün önceden sanık avukatına verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Şöyle ki:
"Yazılı belge niteliğinde o-lmayan CD kayıtları, fotoğraf ve benzeri belgeler de bu kural kapsamındadır."

Görülebileceği gibi, Yasanın lafzına göre, bu emarelerin daktilo edilmiş "aslına uygundur" suretlerinin de verilmesi gerekir.

Yasal durum incelendikten sonra, şimdi Sanığın i-stina-fındaki esas itirazına dönelim. Daktilo edilmiş belgelerin "aslına uygundur" suretlerinin Sanık ve Avukatına verilmemesi nedeniyle ilk tahkikat prosedüründe Sanığın ağır ceza mahkemesine havale edilmemesini veya havale emrinin iptal edilmesini gerekt-irecek şekilde bir usulsüzlük ve eksiklik yaratılmış mıdır?

R. v. Mustafa Halil and Other 13 CLR 65 kararında, prose-dürde oluşan bir eksikliğin veya hatanın veya teknik bir hata-nın havalenin iptaline sebep olamayacağına karar verildi.

Bu kararı inc-eleyen Criminal Procedure In Cyprus 1975 Loiziou & Pikis eserinde, sırf yasadaki formalitelere uymakta ihmal gösterilmiş olmasının ibraz edilen şahadeti veya belge-leri geçersiz kılmayacağı belirtilerek, usulsüzlüğün etkisi tartışılmıştır. İlk tahkikatın y-ürütülmesinde meydana gelen usulsüzlük ile sanığın müdafaası engellenmedikçe veya zorlaş-tırılmadıkça bu usulsüzlük havaleyi geçersiz kılmamaktadır. Bu husus adaletin yürütülmesinin teknik eksikliklere bağlı yapıl-maması yönündeki görüş ile uyumludur. Mezk-ur eserin 171. say-fasında aynen şöyle denmektedir:

"The Court upheld the validity of the order of the committal and decided that the Assize Court had jurisdiction to try the case, notwithstanding the irregularity, on the ground that no hardship had b-een suffered by the accused. A fair inference from the tenor of the judgment is that an irregularity in the conduct of the preliminary inquiry will not invalidate the committal order unless the accused is likely to be prejudiced in his defence and suffer h-ardship because of the irregularity.

The principle laid down in the above case is that irregularity in the conduct of a preliminary inquiry will not vitiate the proceedings, unless the irregularity is likely to cause hardship to the accused by prejudic-ing him in making his defence before the Court of trial. This is a satisfactory position fully in line with the recent trend of authority that the administration of justice should not be made to depend on technicalities."

Mehmet v. Police 1970 CLR 62 r-eferanslı kararda ise, sanık aleyhindeki ithamnamenin Fasıl 155 madde 84 altında usulüne uygun olarak tadil edilmemesine rağmen, suçun aynı Yasanın 85. maddesi kapsamında olduğu ve bir adaletsizlik yaratılmadığı cihetle, adalet mekanizmasında oluşan teknik- hatalara takıla-rak adalet sisteminin temel amacının unutulmaması gerektiği belirtilmiştir.

"...we should not become so obsessed with the techniques of the judicial machinery that we forget the purpose of a system of justice."

Criminal Procedure La-w in Cyprus 1975 eserinde, bu karara değinilmiş ve şahadetin veya belgelerin hazırlanması ve ibrazında, Fasıl 155 madde 96(2)'de belirtilen koruyucu ilkelerin ihlal edilmemesi durumunda, oluşan salt teknik eksiklikler nedeni ile bu belgelerin ibrazının iti-raz konusu yapılmasının cesaretlendirilmemesi gerektiği belirtilmiştir. İlgili eserin 161. sayfasında bu konuda aşağıdaki ifadeler kullanılmıştır:

"When none of these safeguards are in jeopardy, it is hard to see why a deposition should be impugned for a -mere technicality, a course that should not be encouraged as the Supreme Court had occasion to observe in Mehmet v. The Police."

Sanık ve Avukatına belgelerin suretlerinin daktilo edil-meden verilmesi ile meydana gelen ilk tahkikattaki eksiklik ve u-sulsüzlük Sanığın savunma hakkına zarar vermiş veya bu hak-kını zorlaştırmış mıdır?

Sanık aleyhine getirilen davalardaki suçun unsurlarına bakıldığında, Sanığın, imza ve yazı ile Emare No. 35 tablen-dikatif üzerindeki isimleri değiştirip "Fevzi Behlül" y-azmak veya imza atmak suretiyle suç işlemiş olduğu iddia edilmek-tedir. Sanık ve Avukatının, bu belgelerin daktilo edilmiş "aslına uygundur" suretlerine bakmak yerine savunmalarını esasen bu belgelerin suretlerini inceleyerek yapma imkanları olabilecektir.- Mahkeme de ilk tahkikat maksatlı belgelerin "aslına uygundur" suretlerine bakarak, Sanığın yargılanmasına gerek olup olmadığına daha doğru bir şekilde karar verebile-cektir. Esasen belgelerin "aslına uygundur" suretleri yerine, Emare No. 34, Emare No. 35,- Emare No. 49 veya Emare No. 50'nin daktilo edilmiş, "aslına uygundur" suretlerinin Sanık ve Avukatına verilmesi halinde, Sanık ve Avukatının müdafaa hakkı sınırlandırılmış ve silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.

Bu nedenle, Sanık ve Avuk-atına, tüm şahadeti ve diğer belgeleri daktilo ederek "aslına uygundur" olarak vermiş olan İddia Makamı, bu belgelerin aslına uygundur birer suretlerini Sanık ve avukatına vermiş olmakla da yasal görevlerini yerine getirmiş ve müdafaa hakkı tanımış olduğu -kabul edilmelidir.

Sanık ve Avukatı, daktilo edilmemiş belgelerin "aslına uygundur" suretlerinin 17.2.2015 tarihinde ilk tahkikatı yapan Mahkemeye sunulması esnasında itiraz etmemiş (Mavi 23) ve Mah-keme, bu beyanlar ışığında, belgeleri emare olarak kayd-et-miştir. Bu belgeler itirazsız emare yapıldığı cihetle, havale safhasında yapılan itirazın da ayrıca bir değeri yoktur.

Belirtilenler ışığında, Sanık ve Avukatı belgelerin dak-tilo edilmemiş suretlerinin ibrazına herhangi bir itirazda bulunmadıkları ve- bu hususta oluşan eksiklik veya hatanın teknik bir hata olmaları hasebiyle Sanığın müdafaasını engel-lemediği veya zorlaştırmadığı cihetle, Alt Mahkeme, hatalı gerekçe ile sonuca ulaşsa da, bu belgeleri kabul etmekle hata yapmadı. Bu nedenle, birinci isti-naf sebebi reddolunur.

İkinci başlık altındaki istinaf sebebinin incelenmesi:

"2. Muhterem Alt Mahkeme, ilk tahkikat aşamasında Sanık aleyhine getirilen davalardan Sanığı ağır ceza mahkemesine yargılanmak üzere havale etmekle hata yaptı."

Sanık, Alt M-ahkeme tarafından aleyhine getirilen dava-lardan, ilk tahkikat yapılmaksızın, evrak üzerinden Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesine havale edilmiştir.

Fasıl 155 Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'nın ilk tahki-katın evrak üzerinde yapılmasına olanak tanıyan 106 A ma-dde-sinin ilk bendi, bu işlemlerin Yasanın ilk tahkikat işlem-lerini düzenleyen 92. maddesinden 105. maddesine kadar sıra-lanan maddelerdeki kurallara halel gelmeksizin uygulanacağını öngörmektedir.
-
"106 A. (1) Bu Yasanın 92'nci ve 106'ncı maddeleri ile bunlar arasında kalan tüm maddelerde belirtilen ilk soruşturmanın yapılmasına ilişkin kurallara halel gelmeksizin,..."
-
İlk tahkikatta, Sanığın yargılanmak üzere evrak üzerinden havale edilmesi isteminde de, işlemlerin Yasadaki mezkur maddelerin yerine göre göz önünde bulundurularak uygulanması gerekmektedir.
Fasıl 155 Ceza Muhakemeleri Yasası'nın 93. maddesi, ilk tahkika-tlardaki prosedürü düzenlemektedir. Aynı maddenin (c) paragrafı, sanığın yargılanması için yeterli sebep bulunması halinde, sanığın yargılanmak üzere ağır ceza mahkemesine hava-le edilmesine ve (h) sub paragrafı ise ilk tahkikat netice-sinde, sanığın yargı-lanması için yeterli sebep bulunmaması ha-linde, Sanığın mahkeme tarafından serbest kalmasına emir verilmesi kurallarını koymaktadır. İlgili madde aynen şöyle-dir:
-"İlk Soruş-turmada İzlene-cek Usul93. Bir Yargıcın ilk soruşturma yaptığı hallerde aşağıdaki kurallar uygulanır:-
(a) .............
(b) .............(c) İddia adına çağrılan tanıkların sorguya çekilmesinden sonra Yargıcın, bu Yasanın 94. madd-esi kurallarını da dikkate alması üzerine mevcut şahadetle sanığı yargılamak için yeterli sebepler bulunduğu kanısına varması halinde, Yargıç ithamnameyi sanığa tekrar okur ve basit bir dille niteliğini anlatarak sanığa aşağıdaki şekilde veya benzeri şek-ilde hitap eder :
"Burada yargılanmıyorsunuz. Daha sonra Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacaksınız. Orada savunmanızı yapabilecek ve kendi adınıza tanık çağırabileceksiniz, Savunma hakkınızı saklı tutmakla serbestsiniz, ancak saklı tutmak istemiyors-anız şimdi yemin etmeden bir beyanda buluna-bilir ya da yemin altında şahadet verebilir ve herhangi bir tanık çağıra-bilirsiniz. Yemin altında şahadet verir-seniz karşı tarafça çapraz sorgulamaya tabi olabilirsiniz. Yeminle olsun veya olmasın söyleyeceği-niz her şey tutanağa geçirilecek ve Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılanmanızda şahadet olarak kullanıla-bilecektir." ve Yargıç devamla sanığa suçunu kabul veya itiraf etmesine teşvik için yapılması mümkün herhangi bir ilti-mas ve ayrıcalık vaadinden hiçbir -şey ümit etmemesini ve herhangi bir tehdit-ten de hiçbir şekilde korkmamasını, ancak söyleyebileceklerinin bu tür bir vaat veya tehdide bakılmaksızın Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılanmasında şahadet olarak ibraz edilebileceğini söyler ve açıkça anlatır;-(h) 94. madde kurallarına bağlı kalmak koşuluyla, iddia makamı için meselenin sona ermesi üzerine veya savunma ile ilgili şahadetin dinlenmesinden sonra sanığın Ağır Ceza Mahkemesinde yargılan-masını emretmek için yeterli sebep bulunmadığı kan-ısına varması halinde Yargıç, sanığın soruşturulmakta olan ilgili ithamdan serbest bırakılmasını emreder; ancak sanığın bu biçimde serbest bırakılması, aynı olgularla ilgili olarak aynı veya başka herhangi bir itham ile müteakip herhangi bir itham yapılm-asına engel teşkil etmez."
-
İlk tahkikat aşamasında şahadeti dinleyen mahkeme, mevcut şahadet ile sanığın yargılanmasını emretmek için yeterli sebep (sufficient ground) olup olmadığına bakarak bir karar verme-lidir.

Mahkeme sunulan şahadetten sanığın yargılanması için "sufficien-t ground" mevcut olduğuna kanaat getirirken, şahadeti hangi yöntemle ve kurallara bağlı olarak analiz etmelidir?

Herşeyden önce ilk tahkikat bir kovuşturmadır. Yasanın 2. maddesindeki tefsir bölümünde yapılan işlemin bir soruşturma olduğu belirtilmiştir:-
-"İlk soruşturma" bir sanığı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılamak üzere havalesi için bir Yargıcın bir itham ile ilgili olarak başlattığı soruşturmayı anlatır."
-
Yasada belirtilen soruşturma terimi, D. 9/96'da belir-tildiği gibi bir "cezai kovuşturma" anlamındadır. Yasanın orijinal metninde söz konusu terim "inquiry into a charge ..... for trial" olarak ifade edilmekte ve bu da yargılanma için yapılan bir talep a-nlamına gelmektedir. İlk tahkikat aşamasında sanığın yargılanmadığı ve yargılanması için emir verilmesi talebinde bulunulduğu bir kuraldır.

İlk tahkikat aşamasında mahkemelerin yetkilerini inceleyen D. 9/96 sayılı kararda şu ifadeler kullanılmıştır:

- "önünde bulunan mevcut şahadetle huzurundaki meseleyi havale edip etmeme kararını vermelidir."

İlk tahkikat aşamasında iddia makamı, sanığın yargılan-masına karar verilebilmesi için "yeterli şahadeti" mahkemeye sunması gerekir. İlk tahkikatta sanığın- yargılanması için yeterli gerekçeyi gösterecek yeterli şahadetin sunulması ile mahkemenin karar vermesinin sağlanması gerekir. İlk tahkikat bir sanığın yargılanması için yeterli sebep olup olmadığı hususunda yapılan bir kovuşturma olduğu ve mahkemenin şah-adeti Sanığı suça bağlayıcı şekilde derinlemesine inceleme yetkisi olmadığı cihetle ilk tahkikatta sunulmayan şahadetin havale emri verilmesi ile yargılama aşamasında sunulmak istenmesi ve Fasıl 155 Ceza Usul Yasası kurallarına riayet edilerek sunulması ha-linde, sanığın, bu şahadete mukabil kendini müdafaa hakkı bulunduğu gibi savunma hakkının elinden alındığından söz etmek mümkün değildir. Keza Fasıl 155 Ceza Usul Yasası'nda ilk tahkikatta sunulmayan bir şahadetin, havale kararı verilmesi sonrasında, yargı-lama aşamasında sunulmasını men eden bir kural bulunmamaktadır. Fasıl 155 madde 106 A sadece yargılama aşamasında sunulacak şahadetin, ağır ceza mahkemesinin ilk oturumundan 10 gün önce iddia makamı tarafından sanık ve avukatına verilmesini zorunlu kılmakt-adır.

Dağıtım 9/96 sayılı kararda, bu konuda, ilk tahkikatı yürüten mahkemenin mevcut şahadeti değerlendirerek bir karar vermesi gerektiği belirtilerek, ilk tahkikatın yargılama olmadığı ve tanık çağırmak veya şahadet dinlemek yetkisinin yargılamada oldu-ğu gibi ilk tahkikatta olmadığı ifade edil-mekte, ilk tahkikattaki şahadetin yargılama aşamasında genişletilebileceği ortaya konmaktadır:

"Bu itibarla şu hususa da dikkat edebiliriz. Mahkemeler, Fasıl 155 madde 54 tahtında cezai kovuşturmaların herhangi- bir safhasında elzem olduğu hallerde, davanın adil sonuçlanmasına yardımcı olmak için davanın dinlenilmesi sırasında tanık çağırmaya yetkilidir. Bu böyle olmamakla beraber ve ilk tahkikatın yargılanma olmadığı, sadece soruşturma olduğu noktasından hareket-le, Mahkeme, ilk tahkikatın dinlenmesi sırasında İddia Makamının rolünü üstlenerek tanık çağırmaya gitmemesi gerekir. İlk tahkikat aşamasında Mahkeme, İdia Makamınca sunulan ve önünde bulunan mevcut şahadetle huzurundaki meseleyi havale edip etmeme kararın-ı vermelidir. Şahadetin yetersiz olması halinde ise haliyle havale etmeyecektir."


İlk tahkikat aşamasında sunulan şahadet ile yargılanması için yeterli şahadet bulunmadığına karar verilerek sanığın Fasıl 155 madde 93 (h) altında serbest bırakılmasının sa-nığın aynı ithamla daha sonra itham edilmesine bir engel olmadığı kuralı, ilk tahkikatın bir yargılama olmaması nedeniyle, iddia makamının bu şahadetle bağlı ve sınırlı olamayacağını da gös-termektedir. İddia makamı ilk tahkikatta sunduğu şahadetle sınırla-ndırılamayacağı gibi, yargılama safhasında bu şahadeti de genişletebilir.

Yasanın bir sonraki maddesi olan 94. maddede ise, ilk tahkikat aşamasında sunulan şahadette ortaya çıkabilecek çelişki durumu düzenlenmektedir:

-"Şaha-dette Çelişki94. Şahadette çelişki olduğu hallerde Yargıç, sanığın aleyhine olan şahadet, aksi kanıtlanmadıkça, sanığın suçlu olduğu yolunda muhtemel bir karine ortaya koyacak şekilde ise sanığın yargılamak üzere Ağır Ceza Mahkemesine havale edilme-si için o şahadeti yeterli sayar."
-
Sunulan şahadette çelişki olduğu hallerde, sanığın aleyhindeki şahadet sanığın suçlu olduğu yolunda muhtemel bir karine ortaya koyacak nitelikte ise, sanığın havale edilmesi için sunulan şahadetin yeterli olacağı ifade edilmektedir.

Fasıl 155 madde 93 s-anığın yargılanması için yeterli sebep kriterini koyarken, 94. madde kurallarının gerek iddia maka-mının sunduğu şahadette kendi içerisinde gerek istintak aşama-sında ve gerekse savunma tarafından sunulan şahadette çelişki bulunması halinde uygulanması ger-ekir. Yargıtay/Ceza Dağıtım 9/96'da bu ayrım yapılmıştır:

"Her ne kadar da Fasıl 155 Ceza Usul Yasası'nın 93. maddesi madde 94'e tabi ise de, madde 94, İddia Makamı tarafından sunulan şahadette, gerek şahadet içerisinde gerekse savunma Avukatı tar-afından sorulan sorular veya savunma tarafından şahadet çağrılması neticesinde çelişki (conflict of evidence) varsa uygulanmalıdır. Çelişki yoksa, İddia Makamı davasını kapattıktan sonra Mahkeme şahadeti değerlendirip yine yeterli sebep olup olmadığı kanaa-tine varabilmelidir."

Aynı kararın ek görüş kısmında ise, şahadette çelişki olması halinde, ilk tahkikatı yapan mahkemenin çelişkiyi bir tarafa bırakıp sanığın yargılanması için yeterli şahadet ve sanığın suçluluğu hususunda muhtemel bir karine olması dur-u-munda sanığın yargılanmak üzere ağır ceza mahkemesine havale edileceği kuralına yer verilmiştir. Şöyle ki:

-"Çelişkili şahadet olsa bile çelişki yokmuş gibi davranır ve yeterli neden varsa yargılanmak için Sanığı Ağır Ceza Mahkemesine havale eder."
-

Fasıl 155 madde 94 altında yapılacak incelemede, yine 93.maddede olduğu gibi, şahadetin niteliğini ve ağırlığını inceleyip değerlendirmeden, şahadetin yargılanma için yeterli gerekçe yaratıp yaratmadığı hususunda bir neticeye varılması gerekir. Yargıtay/-Ceza Dağıtım 9/96'da da bu husus aşağıdaki gibi belirtilmiştir:

"Anlaşılan odur ki Fasıl 155 madde 94'ün işlerliği ilk tahkikat safhasında Mahkemenin şahadeti eleştirmemesinin gerekliliğinin bariz bir işaretidir. Keza ilk tahkikatların yargılamadan farkl-ı bir özelliği, aleyhindeki davada Sanık üzerinde mahkumiyet korkusu hissettirmemesidir.

Halbuki 94.üncü maddeye göre İlk Mahkeme yargısı şahadeti değerlendirmez. Şahadeti değerlendirmeyi yargılamayı yapacak olan Mahkemeye bırakır."


Her iki maddedeki an-latımla, mahkeme şahadetin niteliğine değinmeden ve incelemeden yeterli olup olmadığına karar vermelidir. Tanıkların veya emarelerin güvenilirliğine bakmadan yeterli gerekçeyi incelemesi gerekmektedir. Mahkeme, yapacağı bulgularla, sanık üzerinde mahkumiye-t düşüncesi veya hissi yaratmamalıdır (Bkz. Vrakes & Another v. R. 1973 JSC s.899).

İlk tahkikat aşamasında, sanığın 93 (h) maddesi altında serbest bırakılmış olmasının sanık aleyhine aynı olgulara bağlı yeni bir itham getirilmesine engel olmayacağı kural-ının gerekçesi, sanığın ilk tahkikatta hiçbir zaman mahkumiyet tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmamasına dayanmaktadır.

"If the accused is discharged at any stage of the preliminary inquiry, this is no bar to a subsequent prosecution based on the sa-me facts, the reason being that the accused is never put in peril of conviction at the preliminary inquiry. (Bkz. Criminal Procedure Law in Cyprus sayfa 169)"

Görüleceği gibi mahkemeler ilk tahkikat aşamasında sunu-lan şahadeti inceleyerek, şahadetin yarg-ılama yapılması için yeterli bir sebep ortaya koyup koymadığına karar vermekle görevlidir.

Alt Mahkeme, kararında (Mavi 57), "III İtiraz" başlığı altında istinafa konu bu hususu incelemiş, Sanığın yargı-lanması için yeterli sebebin olduğuna bulgu yaparak-, Sanığı yargılamak üzere ağır ceza mahkemesine havale etmiştir.

Alt Mahkeme Mavi 58'de, görevinin, "yeterli şahadetin mev-cut olup olmadığını tetkik etmekle sınırlıdır" olarak doğru bir şekilde ifade ettikten sonra, "sanığın suçluluğu yönünde muhtemel b-ir karine yani davanın unsurlarını ispatlaması muh-temel bir karine yaratması havale maksatları bakımından yeter-lidir" bulgusuna varmıştır. Alt Mahkemenin değindiği karine, 94. maddede düzenlenen ve şahadette çelişki olması halinde, ilk tahkikat maksatlar-ı bakımından mahkeme tarafından aranması gereken bir karinedir. Halbuki, istinafa konu ilk tahkikatta, Sanık Avukatı itirazını "çelişkili şahadete" dayandırmamış olup itirazı "yeterli şahadet" olmadığı yönündedir ve Alt Mahkemenin huzurunda sunulan belgele-rde çelişkili bir şahadet bulunmamaktadır. Bu nedenle, Alt Mahkemenin sunulan belgeleri incelerken, huzurunda herhangi bir çelişkili şahadet bulun-mamasına karşın, çelişkili bir şahadet varmış gibi Sanığın ağır ceza mahkemesine havalesi için "suçluluğu yön-ünde muh-temel bir karine" araması hatalıdır.

Alt Mahkeme hatalı olarak bu kriteri aramasına ek olarak, ilk tahkikatta bir mahkemenin görevinin mevcut şahadetin ye-terli olup olmadığının incelenmesiyle sınırlı olmasına rağmen, yargılama nitelikli olarak- şahadeti inceleyerek bulgulara ulaşmıştır.

Alt Mahkemenin bu husustaki bulgularına yer vermenin gerektiği düşüncesindeyiz:

"Sunulan emareler suçun bu unsurunu desteklemekte olup bu hususta bulguya varırım. (Mavi 58).

Sahtelemeye konu evraklard-aki yazıların sanığın el yazı örneği ile uyuştuğuna ve sanığın elinden çıktığına yönelik Emare 5 ve Emare 6 uzmanlık raporları ışığında sanığın aslında olmayan bir şeyi göstermeyi amaçlayan bir belge düzenlediği hususunda iddia makamının tasarrufunda emare- olduğu hususunda bulguya varırım (Mavi 58).

...Emare 8 ve Emare 27 tanık ifadeleri, sahtelemeye konu dosyanın sanığın tasarrufuna girmesinin ardından 22/04/2015 tarihinde Girne Kaza Tapu Amirliği'ne gönderildiğine dair Emare 32 tanık ifadesi ışığında,- sahtelemeye konu dosyanın sanığın tasarrufuna girmediğini ve dolayısıyla emare 5 ve Emare 6 uzmanlık raporlarının dava konusu ile bağlantısının kurulamayacağını söylemem mümkün değildir. Huzurumda, sahtelemeye konu evrakların ilgili tarihlerde sanığın tas-arrufuna girdiğine yönelik emare olduğu hususunda bulguya varırım (Mavi 59).

..bu kayıtların Fevzi Behlül adına ve lehine değiştirildiği iddia edilmekte olup, sahte belge ile dolandırılabileceği saptanmış bir kişinin mevcut olduğu, devlet rezervi olan- bir gayrimenkulün hak sahibi olmayan bir kişi adına geçirilerek devletin zarara sokulduğu ve dolandırıldığı iddia edildiği ve bu iddiayı destekleyecek emarenin ibraz edildiği hususunda bulguya varırım (Mavi 59)."

Neticede, Alt Mahkemenin Sanık ile suçun -unsurları ara-sındaki bağı inceleyerek Sanığın suçluluğu yönünde muhtemel bir karine yarattığı sonucuna ulaşması hatalıdır.

Alt Mahkemenin ilk tahkikattaki kovuşturma görevini yar-gılama görevine dönüşecek şekilde hatalı bir şekilde yerine getirmesine ra-ğmen, sanığı ağır ceza mahkemesine havale et-mekle hata yapmış mıdır?

İddia Makamı tarafından Sanık aleyhine, Emare No. 35'in üzerini tipeksleyerek "Fevzi Behlül" yazmak suretiyle suç işlemiş olduğu iddiasıyla ithamname düzenlenmiştir. Emare No. 34 ve -35'deki Yazı ve İmza Örnekleri Emare No. 5 ve Emare No. 6 rapor altında incelenerek soruşturma tamamlanmıştır.

Alt Mahkeme, huzurunda sunulan emarelerden bilhassa Emare 5, 6, 34 ve 35'i inceleyerek, Sanığın yargılanması için yeter-li bir sebep olup olm-adığına karar vermesi gerekirdi.

Alt Mahkemeye sunulan şahadet ve bilhassa şahadetin içeri-sinden Emare No. 5, 6, 34 ve 35 incelendiği zaman, tablendika-tif Belgesinin üzerinde yer alan isimlerin silindiği, yerleri-ne başka bir isim yazıldığı ve imza ve -yazı örneklerinin tab-lendikatifin üzerindekiler ile kıyaslanarak aynı oldukları yönünde bir rapor hazırlandığı olgularını dikkate alarak; yargılamayı gerektirecek yeterli bir şahadet ve bu şahadetin de yeterli bir sebep olduğu ve belirttiğimiz nedenlerle,- Alt Mahkemenin yukarıda belirtilen hatalı bulgularına rağmen, Sanığın yargılanmak üzere ağır ceza mahkemesine havale edil-mesinin hatalı olmadığı kanaatindeyiz.

Belirttiğimiz nedenlerle 2. istinaf sebebi reddolunur.
Üçüncü başlık altındaki istinaf sebe-binin incelenmesi:

"3. Muhterem Alt Mahkeme İddia Makamı tarafından dosyalanan Emare No. 1 İstem Belgesinin bir suretinin Sanık ve Avukatına verilmemesine ve İstem Belgesinin herhangi bir gerekçeye dayanmamasına veya dayandığı gerekçe ile ilgili şahadet s-unulmamasına rağmen İstem Belgesini kabul ederek, Sanığı ağır ceza mahkemesine havale etmekle hata yaptı."

Sanık Avukatı bu istinaf sebebini iki başlık altında özetlemiştir. Sanık bu istinaf başlığı altında; İddia Makamı tarafından Fasıl 155 madde 106 (-A) altında ilk tahkikat yapılmaksızın ağır ceza mahkemesine havale talebini yaptığı Emare No. 1 İstem Belgesinin Sanığa verilmemesi hususundaki itirazının, gerekli olmadığını belirten Alt Mahkeme tarafından reddedilmesinin ve bu İstemin Yasada belirtilen h-erhangi bir gerekçeye dayanmamasına rağmen, Alt Mahkeme tarafından gerekçe olmaksızın bu istemin kabul edilerek evrak üzerinden havaleye emir verilmesinin hatalı olduğunu iddia etmektedir.

Sanık Avukatının itiraz ettiği İstem Belgesi Yasanın 106 A (1)- maddesine dayanmaktadır:

-"106 A. (1) Bu Yasanın 92'nci ve 106'ncı maddeleri ile bunlar arasında kalan tüm maddelerde belirtilen ilk soruşturmanın yapılmasına ilişkin kurallara halel gelmeksizin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başsavcısı, yukarıdaki maddelere göre ilk soruşturma yap-ılması gerekli herhangi bir suç ile ilgili ilk soruşturma yapılmamasını kamu yararı, suçun niteliği ve sanığın özel durumu açısından uygun gördüğü hallerde, durumu ilgili Kaza Mahkemesi Yargıcına bir yazı ile bildirebilir ve ilk soruşturma yapılmaksızın sa-nığın Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda yargılanması isteminde bulunabilir."
-

Yasa koyucu tarafından, 27/92 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 155 Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'na 106. maddeden sonra 106 A maddesi eklenmiştir. Meclis tutanaklarındaki madde gerekçesinden, yasa koyucunun bu tadilatı yapmaktaki amacının, ilk tahkika-tlarda zamandan ve masraftan tasarruf sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Yasa koyucu mahkemelerin daha hızlı ve verimli çalışabilmesi amacıyla kamu yararı, suçun niteliği ve sanığın özel durumu gibi hallerde Başsavcılığa, takdir hakkını kullanarak ilk tahkik-at yapılmaksızın evrak üzerinden havale talebinde bulunma yetkisi tanımıştır.

Başsavcılık bu yetkisini kullanarak mahkemeye bir istemde bulunması halinde ise mahkeme, Yasanın 106 A (2) paragrafında belirtildiği gibi sunulan emareleri ve tarafları da dinl-edik-ten sonra bu istemi kabul veya reddedebilir.

Sanık Avukatı Başsavcılığın bu isteminin bir gerekçeye dayanması veya Yasada belirtilen gerekçelerden birine dayan-ması ve istemde de bu gerekçenin tafsilatının verilmesi veya bu hususta şahadet sunulmas-ı gerektiğini ileri sürmektedir.

Yasanın 106 A (2) maddesinde, istem belgesinin üzerine istemde bulunanın hangi gerekçeye dayanacağını veya dayanacağı gerekçenin tafsilatını yazmasını zorunlu kılan bir kural yok-tur. İlgili madde mahkemeye, sunulan evra-kları ve tarafları dinledikten sonra bu konuda bir karar verme görevi vermiştir. Bu nedenle, Yasada belirtilen tüm gerekçelerin Emare No. 1 İstem Belgesinde yazılmış olması ve tafsilat verilmemesi ile bu İstem Belgesini o şekilde kabul eden Alt Mahkeme bir- hata yapmış değildir.

Alt Mahkeme Başsavcılığın istemini ve Sanık Avukatının havaleye itirazını dinledikten sonra istemi kabul ederek, Sanığın yargılanmak amacıyla evrak üzerinde ağır ceza mahkemesine havale edilmesine emir vermiştir. Alt Mahkeme Sanık -Avukatının bu itirazını II. İtiraz başlığı altında incelemiş ve aşağıdaki bulguya varmıştır:

"Fasıl 155 m.106A evrak üzerinden havale konusunda Başsavcı'ya takdir yetkisi vermiştir. Başsavcı evrak üzerinden havale talep ettiği noktada ne sanık avukatının- buna o safhada itiraz etme ne de mahkemenin bu talebi o safhada geri çevirme yetkisi yoktur. Düzenlemeye göre bu talebin mahkemeye iletilmesinin ardından Başsavcı ikamename, Ağır Ceza Mahkemesi'nde dinleteceği tanık ifadeleri ve ibraz etmek istediği tüm e-mareleri ibraz ettikten sonra sanık veya avukatı beyanda bulunma imkânına kavuşacaktır. Mahkemenin bu safhada yapacağı inceleme, sanık veya avukatının itirazlarını da dikkate alarak Fasıl 155 m.94 ışığında eldeki emarelerle havale yapıp yapamayacağını tetk-ik ve tezekkür etmektir."


Alt Mahkeme, Başsavcılığın istemde bulunma hususunda var olan takdir hakkını doğru olarak tespit ettikten sonra, "ne Sanık Avukatının buna (İstem Belgesine) o safhada itiraz etme ve ne de mahkemenin bu talebi o safhada geri çev-irme yetkisi yoktur" sonucuna vararak hata yapmıştır. Yasanın 106 A (2) paragrafı açıkça mahkemeye böyle bir istemi kabul veya reddetme yetki ve görevi vermiştir. Yasada belirtilen, "mahkemenin tarafları dinleyerek bir karar vermesi gerekir" ifadesi ile de- bu konudaki sanık ve avukatının evrak üzerinden havaleye - eğer varsa - itirazlarını dinleyerek bir karar verilmesi amaçlanmaktadır. İlk tahkikat aşamasında 106 A maddesi altında yapılan bir isteme itiraz ile yapılan talep, sanık ve avukatın, ilk tahkikat-ın evrak üzerinden havale yöntemi ile değil, 93. maddede öngörülen yöntem ile tanık dinletip, duruşma yapılarak icra edilmesi talebidir.

Bu yönde bir itiraz ilk tahkikatın usulüne yapılan bir itiraz olup, sanığın yargılanması için yeterli sebep olup olmad-ığı hususundaki bir itirazdan ayrılması gerekir. Bu nedenledir ki, sanığın yargılanması için yeterli sebep olup olmadığı hususundaki bir itiraz, gerek 106. A maddesindeki evrak üzerinden havale isteminde ve gerekse 93. maddede öngörülen şahadet dinletilere-k yürütülen bir ilk tahkikatta sanık ve avukatı tarafından yapılabilir.

Bu nedenle Alt Mahkemenin, evrak üzerinden havale istemine herhangi bir itirazın yapılamayacağı ve yargılamaya havale edilmesine yönelik bir itiraz yapılabileceği bulgusu hatalı-d-ır.

Bir ilk tahkikatta, evrak üzerinden havale istemine, sanık ve avukatı tarafından tahkikatın her safhasında itiraz yapıla-bilir. Mahkeme, itirazın yapıldığı safhada sunulan belgeleri değerlendirerek, evrak üzerinden havale istemine yönelik iti-raz net-icesinde tahkikatın 93. maddede belirtilen usulde devam etmesine emir ve karar verebileceği gibi; bu itirazı reddetme yetkisi de bulunmaktadır.

Dolayısıyla, Sanık Avukatının evrak üzerinden havale istenen İstem Belgesine itiraz etme hakkı olduğu gibi, Ma-hke-menin de evrak üzerinde havale istemini reddederek 93. maddede belirtilen yöntemle ilk soruşturmayı yapma ve havale hususunda karar verme yetkisi bulunmaktadır.

İlk tahkikat duruşması, 17.2.2015 tarihinde başlamış ve Mavi 19'da, evrak üzerinde havale- istemi ile başlatılan ilk tahkikat işlemlerine Sanık Avukatı herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Sanık Avukatı daha sonra bu hususta itirazda bulunmuştur. Alt Mahkemenin daha sonra yapılan itirazı incele-me yetkisi olmasına rağmen, evrak üzerinden havale- maksatlı sunulan belgeleri istemde belirtilen kamu yararı, suçun nite-liği, sanığın özel durumu açılarından incelemiş olup, Alt Mahkemenin bu incelemesinde hata bulunmamaktadır.

Huzurumuzdaki ilk tahkikatta, Alt Mahkeme sunulan belge-leri değerlendirere-k bir karar vermiş ve vermiş olduğu karar ile ilk tahkikatın evrak üzerinden havale edilmesinde bir hata yapmamıştır.

İstem Belgesinin gerekçesi veya Yasada belirtilen gerek-çelerin tafsilatının Emare No. 1'de belirtilmemiş olması, yu-karıda da belirtild-iği gibi bir eksiklik değildir.

İddia Makamı tarafından Mahkemeye sunulan İstem Belgesi Mahkeme tarafından Emare No. 1 olarak işaretlenmiş ve dosyaya konmuştur. İlgili İstem Belgesi yargılamanın evrak üzerinden yapılmasını talep eden bir belge olup yargıl-ama aşamasında Sanık aleyhine kullanılacak bir delil niteliğinde değildir. Fasıl 155 madde 106 (1) ve (2), istem yapıldıktan sonra ağır ceza mahkemesine sunulması muhtemel tanıkların, şahadetin ve belgelerin bir suretinin sanık ve avukatı ve mahkemeye veri-l-mesini öngörmekte olup yapılan istemin belgesi bu kapsamdaki bir belge değildir.

Sanık aleyhine getirilen suç unsurlarının ve Sanığın makul şüpheden ari bir şekilde suçu işlediğinin ispat edile-bilmesi amacıyla sunulacak bir delil ve Yasanın 106 A (2)- paragrafında belirtilen şekilde ağır ceza mahkemesinde yargı-lama aşamasında sunulacak bir belge kapsamında olmadığından, bu İstem Belgesinin Sanığa verilmemiş olması bir önem arz etmemekte veya eksiklik yaratmamaktadır.

Belirtilen olgular ve yasal duru-m, Emare No. 1 İstem Belgesinin İddia Makamı tarafından Sanık ve Avukatına veril-memiş olması, havale kararının iptalini veya geçersizliğini doğuracak bir sebep veya etken değildir.

Yukarıda söylenenler ışığında, 3. istinaf sebebi de reddolunur.

NETİC-E
Sanık tarafından dosyalanan istinaf reddolunur.




Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç

23 Mart 2016








26






Full & Egal Universal Law Academy