Yargıtay Ceza Dairesi Numara 73/2017 Dava No 13/2017 Karar Tarihi 18.10.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 73/2017 Dava No 13/2017 Karar Tarihi 18.10.2017
Numara: 73/2017
Dava No: 13/2017
Taraflar: Feza Güzeloğlu ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Fesat Karıştırma - Fesat karıştırma suçunun unsurları
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 18.10.2017

-D.13/2017 Yargıtay/Ceza No: 73/2016
(Güzelyurt Dava No: 1297/2014)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ.

İstinaf eden: Feza Güzeloğlu, Güzelyurt
(Sanık)
-ile-
Aleyhine is-tinaf edilen: KKTC Başsavcısı, Lefkoşa.
(Davayı ikeme eden)
A r a s ı n d a.

İstinaf eden Sanık şahsen hazır
Aleyhine istinaf edilen namına Savcı Mustafa İldeniz.

Güzelyurt Kaza Mahkemesi Yargıcı Rauf Kürşat'ın, 1297/2014 sayılı dava-da, 04.09.2015 tarihinde verdiği karara karşı Sanık tarafından yapılan istinaftır.

-----------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafın kararını, Sayın Yargıç Gülden Çiftçioğlu okuyacaktır.

Gülden Çiftçioğlu: Huzurumuzdaki 73/2016 sayılı istinaf, İstinaf E-den/Sanık tarafından, Alt Mahkemenin 4 Eylül 2015 tarihli mahkumiyet kararına karşı yapılmıştır.

İstinaf Eden/Sanık Güzelyurt Kaza Mahkemesinde aleyhine getirilen dava ile:
64/1989 sayılı Yasa ile tadil olunan Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 115. maddesine a-ykırı olarak, 15.4.2014 tarihinde Güzelyurt'ta Ecevit Caddesi üzerinde bulunan ofisinin giriş kapısını kendi kırdığı halde Gülkamar Seyidowa ve Rozymurad Seyidowa'nın kırdığını ve konu şahısların kendisini darp ettiğini söyleyerek polise kasten yalan bir i-fade vermekle itham edilmiştir.

Sanık, aleyhine getirilen davadan itham edildiğinde aleyhindeki davayı kabul etmemiş ve meselenin duruşması yapılmıştır.

Yargılama sonucunda, Alt Mahkeme, Sanığı aleyhine getirilen davadan mahkum etmiştir.

Sanık mahku-m edildiği davadan sulh ve sükunu koruyacağına ve iyi ahlak sahibi olacağına dair, 2 yıl süre ile 20,000TL'lik şahsi kefalete bağlanmıştır.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Sanığın istinaf sebepleri, aşağıdaki tek başlık altında incelenebilir:
"Alt Mahkeme, Sanığın -aleyhindeki davanın Rozymurad Seyidowa ile ilgili kısmının makul şüpheden ari olarak kanıtlandığı hususunda bulgu yaparak, Sanığı aleyhindeki davadan suçlu bulup mahkum etmekle hata etmiştir."

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Sanık istinaftaki hitabınd-a, 15.04.2014 tarihinde yazıhanesine 3 Türkmenistan'lı şahsın yani anne, oğul ve gelininin geldiğini, kendi tasarrufunda olan pasaportlarını talep ettiklerini, çıkan tartışma esnasında kendisinin yazıhanesinin içerisine girip kapıyı kilitlediğini, dışarıda-ki kadının kapıyı açmak için tekme attığını, kapının alt camını kırdığını, büronun içinin cam dolduğunu, bunun üzerine kendisinin polis çağırmak zorunda kaldığını, polise telefon ettiğini, kendisinin polise, "gelin camı kırdılar" dediğini, adli şubeden pol-is geldiğini, polise kendisinin "camımı kırdılar, ne olacak" dediğini, polisin kendisine "gel içeri, şikayetçiysen ifade ver" dediğini, kendisinin polise gittiğini, ifadesini bitirmeden ifadesini alan İbrahim Güleç isimli polis memurunun kendisine "dur bak-alım sana ne dava getireceyik" dediğini, "senin pasaportları tutmaya hakkın yoktur" dediğini, ifadesini bitirirken kendisine "sana polise yalan ifade vermek, amme fesatçılığı davası getiriyoruz" dediğini, kendisinin niçin dediğini, onun da kendisine "camı -içerden kendisinin dizi ile vurup kırdığını", polise ise konu şahısların tekme attığını söylediği dolayısıyla amme fesatçılığı davası getireceklerini söylediğini, kendisinin "şaka mı yapıyorsunuz" dediğini, "nasıl ben camımı kırarım" dediğini, üstelik de i-fadesini daha bitirir bitirmez bu davayı getirdiklerini, polise "kamera var orda" dediğini, "görelim kim kırdı, attı tekmeyi bu cama ve kırdı" dediğini, polisin de "kamera görüntüsünü alacayık" dediğini, kendisinin ayrıca polise, "beni hastahaneye götürün -mutlaka cama vurmuşsam ayağımda iz vardır" dediğini, kendisini polisin hastahaneye götürmediklerini, kendi ofisinin önündeki bankanın kameralarının kendi ofisine baktığını, kendisinin Banka Müdürü Yeşim Hanım'ı da tanık getirdiğini, Yeşim Hanım'ın "kamera -kayıtlarını sana veremeyiz, ancak polis gelip isterse verebiliriz veya Mahkeme kararıyla verebiliriz" dediğini, kendisinin daha sonra Güzelyurt Polis Müdürüne gidip, "kamera kayıtlarını almanızı istiyorum" dediğini, kamera kayıtlarını o gün veya ertesi gün- almadıklarını, daha sonra Savcı Ergin Bey'e kendisinin şikayette bulunduğunu belirtmiştir.

Sanık, istinaftaki hitabında, Alt Mahkemenin şahadeti yanlış değerlendirerek kendisini mahkum etmekle hata ettiğini belirtmiştir.
Aleyhine İstinaf Edilen Başsav-cılık adına bulunan Savcı ise hitabesinde, tahkikat memurunun gerekli tahkikatı yaptığını, gerekli tanıklardan sorgulama yaptığını, olay yeri inceleme uzmanını oraya davet ettiğini, ondan da rapor aldığını, tahkikat memurunun Mavi 129'da Vakıflar Bankasına- gittiğini söylediğini, oradaki kameranın bulunduğu yerdeki kaldırım üzerindeki direğin ofisin önünü almadığı için bu yöndeki görüntüyü görüp bir şey tespit edemediğini, bundan dolayı da kamera görüntülerini alma ihtiyacı duymadığını, Vakıflar Bankasının o- dönemki sorumlusu Yeşim Güran'ın polisin kendilerine geldiğini, hatta kendilerinin polisten yazı istediğini, polisin yazı getirmesi akabinde bu görüntüleri polisin inceleyeceğini belirttiğini, dolayısıyla ortada bir tahkikat eksikliği olmadığını, Alt Mahk-emenin de kamera görüntülerinin olmamasının davaya bir eksiklik kattığı inancında olmadığı bulgusunun hatalı olmadığını, Alt Mahkemenin Sanığın şahadetine değer vermemekle hata etmediğini, Sanığın şahadetinin çelişkilerle dolu olduğunu, Sanık aleyhindeki s-uçun unsurlarının ispatlandığını ve Alt Mahkemenin Sanığı mahkum etmekle hata etmediğini ileri sürmüştür.


İNCELEME:

Huzurumuzdaki meselede Sanık, "Fesat Karıştırma" suçu ile itham edilip bu suçtan mahkum olmuştur.
Bu safhada "Fesat Karıştırma" suçu- ile ilgili hukuki durumu incelemekte yarar mevcuttur.
Sanığın itham edildiği 64/1989 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekliyle, Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 115. maddesi,
"Fesat Karıştırma" yan başlığı altında şöyledir:


Fesat 115. Hayali bir suç -ile ilgili olarak herhangi bir polise
Karıştırma kasten yalan bir ifade veren herhangi bir kişi, fesat
3, 64/1989 karıştırmaktan suçlu olur ve bir yıla kadar hapis cezasına
veya beş yüz bin Türk Lirasına kadar para cezasına veya he-r
iki cezaya birden çarptırılır.


64/1989 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikte, madde 115'te yer alan suçun cezası değişikliğe uğramakla birlikte, suçun unsurlarının aynı kaldığı görülmektedir.

Madde 115'te yer alan "Fesat Karıştırma" su-çunu unsurlar açısından irdelediğimizde, bu suçun mehazının İngiltere'deki Common Law'dan kaynaklanan "Effecting A Public Mischief" suçu olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla da, madde 115'deki "Fesat Karıştırma" suçunun unsurlarını yorumlarken, "Effecting A P-ublic Mischief" suçu ile ilgili Common Law'daki içtihattan yararlanmamız mümkün görülmektedir.

Common Law'daki içtihat incelendiğinde "Effecting A Public Mischief" suçu ile ilgili temel içtihadın "Criminal Court of Appeal'in (12 December 1932), The King v- Elizabeth Manley (1933) 1 K.B. 529 olduğu görülmektedir.

Common Law'da The King v Elizabeth Manley içtihatından sonraki dönemde, "Criminal Court of Appeal'in (19 October 1953), Regina v Newland and Others (1953) 3 W.L.R. 826; (1954) 1 Q.B. 158 içtihadı -irdelendiğinde, "A Public Mischief" suçunun unsurlarının "Conspiracy" suçu ile ilişkilendirildiği ve bu suçun unsurlarının "Court of Appeal" tarafından yeniden belirlendiği görülmektedir.

Nitekim Court of Appeal'in 1955 yılında "Joshua v. The Queen" içt-ihadında da, "Effecting A Public Mischief" suçunun unsurlarının yeniden tespit edildiği görülmektedir (Ayrıca bkz. Yargıtay Asli Yetki 5/1991, D. 4/1991).

Kısaca, huzurumuzdaki mesele açısından madde 115'te yer alan "Fesat Karıştırma" suçunun unsurları -ile ilgili yorum açısından yararlanacağımız Common Law içtihadının, "The King v Elizabeth Manley (1933) 1 K.B. 529" kararı olduğu görülmektedir.

The King v Elizabeth Manley (1933) 1 K.B. 529 davasında, Bayan Elizabeth Manley, tanımını verdiği bir erkek ş-ahıs tarafından darbedildiği ve çantası alınmak sureti ile soyulduğu yönünde Metropolitan Polisine bazı gerçek dışı (sahte) beyanlarda (false statements) bulunarak, gerçek dışı (sahte) beyanlarının tahkikatı için polisin zaman ve hizmetini çaldığı yönünde- itham edilerek, yapılan duruşma neticesi mahkum edilmiş ve mesele Bayan Elizabeth Manley tarafından Court of Appeal'e taşınmıştı.

The King v Elizabeth Manley (1933) 1 K.B. 529 kararında, Lord Hewart C.J, İstinaf Eden Elizabeth Manley'in, bu olguların suç- oluşturmadığı iddiasında bulunduğunu, İddia Makamının ise tezekkür edilmesi gereken iki soru olduğunu ileri sürdüğünü, o gün itibarı ile "Public Mischief"e yönelik bir hareketin kabahat suçunu oluşturup oluşturmadığı hususundaki birinci soruya olumlu yanı-t verilmesinin gerektiğini, bu bağlamda "Rex v. Higgins" kararında "Lawrence J." nin belirttiği gibi, toplumu rahatsız etmeye yönelik tüm fiil ve teşebbüsün dava edilebilir olduğunu vurgulamıştır. Lord Hewart C.J, kararda, ilâveten, olumlu cevap verilmes-i gereken diğer soru çerçevesinde, Sanığın hareketlerinin "Public Mischief" suçu oluşturmasının gerekmekte olduğunu ve bu bağlamda, asılsız ithamla polisin zaman ve hizmetinin boşa harcanmasına sebebiyet verilmesinin ve bireylerin tutuklanma ve şüphe teh-likesi altında kalmasına yol açılmasının gerekmekte olduğunu belirtmiştir.

Bu hususta The King v Elizabeth Manley (1933) 1 K.B. 529 kararında Lord Hewart C.J şunları demiştir:
"The first is whether it -is true at the present day to say that there is a misdemeanour of committing an act tending to the public mischief. In our opinion that question ought to be answered in the affirmative. We think that the law remains as it was stated to be by Lawrence J. in- Rex v. Higgins : "All offences of a public nature, that is, all such acts or attempts as tend to the prejudice of the community, are indictable."
That case was referred to with approval in the case of Rex v. Brailsford, an in the still more recent case o-f Rex v. Porter, where Lord Alverstone C.J., in delivering the judgment of the Court, said: "We are of opinion that it is for the Court to direct the jury as to whether such an act may tend to the public mischief, and that it is not in such a case an issue- of fact upon which evidence can be given.
The second question is whether the appellant did acts which constituted a public mischief. As counsel has said, the facts stated in the indictment are not in dispute, and it is admitted that what is there alleged- to have been done by the appellant was done by her. In the opinion of the Court the indictment aptly describes two ingredients of public mischief or prejudice to the community, one of these being that officers of the Metropolitan Police were led to *535 d-evote their time and services to the investigation of an idle charge, and the other being that members of the public, or at any rate those of them who answered a certain description, were put in peril of suspicion and arrest.
For these reasons the Court i-s of opinion that the conviction should stand and that the appeal should be dismissed.
-
Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 115. maddesi, Common Law'daki hukuki durum ile birlikte değerlendirmeye tabi tutulduğunda, konu suçun unsurları şu şekilde ifade edilebilir ( Ayrıca bkz: Yargıtay/Asli Yetki 5/1991 D.4/1991).
Sanığın polise kasten hayali veya v-ar olmayan bir olayla ilgili olarak yalan ifade vermesi;
Bu hayali olayın da bir suç içermesi.

Pek tabiidir ki, Common Law'daki hukuki durum dikkate alındığında, kasten polise yalan ifade vermek unsurunun, polisin zaman ve hizmetinin boşa harcanmasına- yol açarak hayali bir meselenin tahkikat konusu olmasına ve bireylerin tutuklanma ve şüphe tehlikesi altında kalmalarına yol açılmasına sebebiyet vermek çerçevesinde ele alınmasının gerektiği görülmektedir.

Nitekim Yargıtayın kararlarına bakıldığında, yu-karıda belirtilen Common Law'daki hukuki durumun, Yargıtay / Asli Yetki: 5/91, D. 4/91 ile yakın geçmişteki Yargıtay/ Ceza: 60/2015 D.18/2016 sayılı içtihatta aynen benimsendiği görülmektedir.
Alt Mahkeme kararında (Mavi 358), Sanığın polise verdiği Emare- No.2 İfadeden, Sanığın polise yapmış olduğu şikayetin, Gülkamar Seyidowa ve Rozymurad Seyidowa'nın kapısını kırarak kendisini darbetmeleri ile ilgili olduğunun görüldüğünü belirterek, bu bağlamda, Sanığın polise yaptığı şikayette yer alan fiillerin Fasıl -154 Ceza Yasası'nda yer alan kasti hasar ve darp suçları ile ilgili olduğunun ihtilafsız olduğu hususunda bulgu yapmıştır.
Nitekim polise şikayet konusu yapılan olayın "suç" içerdiği hususu istinaf maksatları açısından da tartışma konusu yapılmış değildir-.

Alt Mahkeme kararında (Mavi 358), huzurundaki meselede ihtilaflı hususun Sanığın kasten, hayali var olmayan bir olayla ilgili olarak polise ifade verip vermemesinden kaynaklandığını belirterek, ithamnameden ve Emare No.2 Sanığın ifadesinden şikayetin i-ki farklı fiil, iki farklı kişi ile olduğu ve konu iki kişinin Sanığın ifadesi sonucu Zanlı konumuna düştüğü hususunda bulgu yapmıştır.
Akabinde Alt Mahkeme, kararında, Sanığın polise yaptığı şikayet içeren ifadesine ve Mahkemede verdiği yeminli şahadetine- değinmiştir.


Alt Mahkeme, kararında, Sanığın polise yaptığı şikayet içeren ifadesinde dediklerini (Mavi 359) şu şekilde ifade etmiştir:

"Müşterilerim saat 15.00 raddelerinde ofisime geldiler. Bana ücretimin 500TL'sini bankaya yatırdıklarını geriye kala-n 500TL'yi yanında olmadığından Gülkamar Seyidowa daha sonra vereceğini bu vereceğine karşılık bana bir kağıt hazırla sana imzalayım dedi. Ben de bir borç senedi imzaladım. Gülkamar Seyidowa'ya hangi tarihte ödeyeceğini soruyordum ki borç senedini elimden -aldı ben hiçbir yere imza atmam dedi. Kendisine dışarı çıkmasını söyledim. Pasaportlarını da verdim. Pasaportları içeri attı polis çağıracam dedi. Ben kapı içerisinde dururdum dışarı çıkıp polise gelmek için bu bayan bana çıkaman deyip beni ofisin içerisin-e elleri ile itip
kapıyı kapattı ayağı ile de vurup kapının alt camını kırdı. Daha sonra polis geldi. Pasaportları gelen polise verdim. Beni itikleyip darp eden ve kapı camımı kıran Gülkamar Seyidowa ayrıca oğlu Rozymurad Seyidowa aleyhine de şikayetçiyim-. Beni annesi ile birlikte itip cama tekme attılar."


Alt Mahkeme kararında, Sanığın yeminli şahadetinde olayla ilgili olarak da belirttiklerini şu şekilde ifade etmiştir (Mavi 359).

"Sanık: Konu işte adamın parasını getirmediler bunlar söz verdikleri p-arayı getirmediler bunun üzerine ben de bir borç senedi hazırladım. Dedim ki imzalayın hiç olmazsa bu borç senedini. Bir ay, iki ay, üç ay. Söyleyin dedim. Yani daha hazırladım ve böyle maktu forumdu borç senedi ve dedim ki bir ay koyayım 3 ay koyayım 2 ay- koyayım. Ne kadar süre koyayım bu parayı bu 500'ü ödeyeceğinize dair. O kadın bir çekti elimden benim borç senedini ve fırlattı şeye. Gülkamar Seyidowa elimden çekti ben bunu imzalamam dedi. Ben sana vermeyecek değilim ablacığım ama ben hiçbir yere imza a-tmam dedi. Vereceksin bizim pasaportları dedi. Ben dedim ki kusura bakmayın ben adamdan o şartla şey yaptım yani adama söz verdik. Dedik hiç olmazsa bir 500 olsun çıkaralım sana 1000 Lira yatırdı adam 300 Lira yatırdı. 1000 Euro yatırdı. Adam yani ne diye -bunları yatırayım dedi ben geldiler 2 günde 3 günde dedi kayboldular gelmediler işe dedi. Onun için bir 500'lük dedim bu adama vereceyik başka yolu yok dedim. Yok dedi sen verecek pasaportları yoksa dedi karışmam dedi orda olay çıkardılar bağırmaya ama ne -bağırma öyle bir yüksek sesle bağırma bağırmayın diyorum gene hala daha bağırır. Verecek, vermeyecek şu bu bilmem ne tamam dedim çıkın dışarı. Dışarı çıkmazlar. Üçü de üstüme çullandılar resmen. Ben dedim ki tamam ben gidiyorum o zaman dedim. Aldım şeyden -anahtarları çekmeceden, kapının anahtarları kalın içerde siz dedim. Ben dışarıya çıkmak istedim. Kadın böyle böyle beni şey yaptı. Oğlancık ta beni bırakmaz çıkayım gelini de üçü da birlikte. Ben kendimi dışarı zor attım. Ben çıkınca bunlar da çıktılar dış-arı ama beni bırakmazlar kaçayım. Sen bekleyecek, kaçmayacak pasaportları verecek bilmem ne. Pasaportları verecek sen gidecek yapar bana o kadın. Ben dışarıya çıkınca bunlar da çıktı. Ben hemen içeri girdim anahtarla kapıyı girdim içeri kapattım ve kilitle-dim. Geçtim ben şeyime bir masacığım var yazıhane masacığım içerde orda ben oturmamı yani hisab et daha yetişmedim oturayım başladılar kapıyı açmaya çalıştılar falan, oğlu bir tekme attı şeye kapının demir kısmı var böyle çerçevesi oraya arkasından da bu k-adın hiç unutmam ayakkabısı babet ayakkabı ve önünde yuvarlacık demir süs vardı. Ve vurmasında cam şangırt diye endi aşağı. Ben böyle çekildim içerde de bunlar kapıyı falan şey yapıyorlar. Bütün camlar içerde. Ta şeyin masanın altına kadar benim sandalyele-rin yazıhane masasının altına kadar benim içte kapı var. Böyle sallambaşlı bir kapı ordan bile içeriye camlar girdi. Ta içerilere kadar.Öyle bir yerleştiler. İlk oğlu vurdu tekmeyi ama oğlu şeye vurdu kapının çerçevesi var demirden oraya vurdu cama vurmadı-. Bu kadın cama vurdu tekmeyi. Onun için oğlu kırdı değil bu kadın kırdı camı."

Alt Mahkeme kararında (Mavi 361), Sanığın Mahkemede verdiği şahadette olayı detaylı şekilde anlattığını, buna göre Gülkamar Seyidowa ve Rozymurad Seyidowa'nın kapıyı tekme at-tıklarını, ancak camı Gülkamar Seyidowa'nın kırdığını, bu iki kişiye ek olarak Rozymurad Seyidowa'nın eşi olan bir kişinin de Sanığı itekleyerek darbettiğini ileri sürdüğünü belirtmiştir.

Alt Mahkeme yukarıdakilere ilâveten kararında (Mavi 361), Gülkama-r Seyidowa'nın şahadetinde, pasaportların alındığını öğrenince oğlu Rozymurad Seyidowa'yı pasaportları almaya Sanığın ofisine gönderdiğini, Sanığın 500 TL daha istediğini ve pasaportları vermediğini, bunun üzerine kendisinin de ofise gittiğini, Sanığın "po-lislere yedirdim" diyerek 500TL daha istediğini, kendisine borç senedi imzalatmak istediğini, imzalamayınca, Sanığın pasaportları vermeden ofisinden dışarı çıkıp gitmeye kalktığını, bu sırada gelini ile birlikte duran oğlu Rozymurad'a "git polisleri ara" d-ediğini, oğlunun polise gittiğini, kendisinin de Sanığın önüne çıktığını, kendisinin de Sanığa "hiçbir yere kaçaman" deyip kaçmasına engel olmaya çalıştığını ve engellediğini, dışarı çıkan Sanığın kendisini tepip geri odasına girdiğini, kendisinin de kapıy-ı tuttuğunu, o arada Sanığın ayağı ile camı tepip camı kırdığını, hemen ardından polislerin geldiğini beyan ettiğini, Gülkamar Seyidowa'nın şahadetinde, Sanığın gitmesini elleri ile engellemeye çalıştığını kabul etmekte olduğunu, bu şahidin şahadetinde San-ık ile kendisinin kapıyı tuttuğunu ve kapıyı çekiştirirken o esnada kapının üzerinde bulunan camın kırıldığını söylemekte olduğunu, bu şahidin, camı kendisinin kırmadığını, Sanığın ayağı ile tepip kırdığını söylediğini, istintakında ise Sanığın ayağını kal-dırdığını ancak camın nasıl kırıldığından tam emin olmadığını söylemekte olduğunu belirtmiştir.

Alt Mahkeme yine kararında (Mavi 365) şöyle demiştir:
"Huzurumdaki meselede olay olduğu esnada çıkan bağrışmaları duyan çevredeki insanlar bir takım hususlar-a göz şahidi olmuşlardır. Sanık ve Gülkamar Seyidowa da şahadetlerinde, olayın olduğu işyerinin çevresindeki işyerlerinden insanların çıkıp kendilerini izlediklerini söylemişlerdir. Dolayısıyla PÇ.Yusuf Aktunçlar'ın şahadetini, görgü tanıklarının şahadetle-ri ile birlikte değerlendirmenin uygun olacağı kanaatindeyim".


Alt Mahkeme kararına devamla, huzurundaki tanıkların şahadetlerini aşağıdaki şekilde özetlemiştir. Şöyle ki (Mavi 365):
["Görgü şahidi Ece Paralı şahadetinde özetle; olayın olduğu ofisin kar-şısında bulunan parti binasında çalıştığını, Feza Hanım'ın bir bayanla yüksek sesle tartıştıklarını duyduğunu, ses duyunca dışarı baktığını, Feza Hanım'ın diğer kadın kapıyı itip içeriye girmeye çalışırken içeriye girmesine engel olmaya çalıştığını gördüğü-nü, ardından işlerini yapmaya devam ettiğini, bu sırada bir cam sesi duyduğunu, camı kimin kırdığını görmediğini söylemektedir.
Aynı işyerinde çalışan Mehlika Abakan ise şahadetinde (Mavi 365) özetle; iki kadın ve bir adamın geldiğini gördüğünü, Feza Hanı-m'la tartışmaya başladıklarını, sadece kadının bağırdığını, kadının içeriye girmeye çalıştığını ve Feza Hanım'la itişmeye başladıklarını, kadının içeriye girmeye çalıştığını, Feza Hanım'ın da içeriye girmesine izin vermediğini, sonra Feza Hanım'ın içeri gi-rmeye başardığını gördüğünü, daha sonra işine geri döndüğünü, bu sırada bir cam sesi duyduğunu, camın nasıl kırıldığını görmediğini, daha sonra Feza Hanım'ın kendisine ağlayarak gelerek bir beyanname imzalamasını istediğini ve kendisinin de komşuluk hatırı-na okumadan imzaladığını, olayın bu noktalara gelebileceğini bilmediğini beyan etmiştir. Bahsi geçen belge tanıtma olarak sunulmuş ancak bilahare emare yapılmadığından karar açısından değer taşımamaktadır. Bununla birlikte komşuluk hatırına, mağdur olmamas-ı için sanığın düzenlediği, doğru olmadığını bildiği olayların yazıldığı bir evrağı imzaladığını kabul eden bir kişinin şahadetine itibar etmem olanaksızdır ve bu hususta bulgu yaparım.
Sanık tarafından celbedilen tanık Can Çağlar şahadetinde özetle(Mavi -366); ilgili gün dükkanda çalışmakta olduğunu, bir bayan ile sanığın bağrıştıklarını duyduğunu ve işyerinin dışına çıkıp baktığını, bayan ile sanığın tartıştıklarını gördüğünü, işyerine döndüğünde cam sesi duyduğunu ancak kimin kırdığını görmediğini, kapın-ın ne şekilde zorlandığını görmediğini, herhangi birinin birine vurup ittirdiğini görmediğini, Emare No.7 beyannameyi kendi imzaladığını ancak Feza Hanım'ın hazırladığını beyan etmiştir.


Yine olayın olduğu işyerinin karşısında işyeri olan Ahmet Açıkel ş-ahadetinde özetle(Mavi 366); Feza Hanım'ın ofisinde bağrışmalar duyduklarını ve dükkanından dışarı çıktığını, oradaki sakinlerin hepsinin dışarı çıkıp seyrettiklerini, sanığın kadını dışarı çıkartmaya çalıştığını ancak kadının dışarı çıkmadığını, ondan son-ra sanığın bir fırsatını bulup kadını dışarı itip kapısını kapattığını, o sırada kadınla sanığın arasındaki camın düştüğünü, kimin kırdığını görmediğini, o sırada kadının oğlunun kendi taraflarında Avukat Ayla Hanım'dan yardım istemeye geldiğini, kadın ile- sanığın tartıştığını, çocuğun konu ile alakası olmadığını, camın kırılması ile birlikte kadının oğlunun koşarak polise gittiğini ve sonra polisin geldiğini beyan etmiştir.

Bir diğer tanık Mustafa Rüstemoğlu şahadetinde(Mavi 367) özetle; bağırma sesi d-uyunca dışarı çıktığını, Feza Hanım ile bir bayan arasında tartışma yaşandığını, bayanı Feza Hanım'ın dışarı çıkardığını, kadının içeri girmeye çalıştığını, kendisinin aşağıya inerken basamaklarda cam sesi duyduğunu, kimin kırdığını görmediğini, bir çocuğu-n daha olduğunu ancak 15-20 metre uzaklarında durduğunu, bu çocuğun hiçbir şeye karışmadığını beyan etmiştir. Bu tanık Emare No.8 olarak sunulan beyannamesinde, Mahkemede vermiş olduğu şahadetle çelişen bir şekilde, kadının sanığın bürosunun kapısına dışta-n tekme atmak suretiyle kapının alt camını kırdığına göz şahidi olduğunu yazmaktadır. Tanık bu beyannameyi okumadan, sanığın isteği üzerine imzaladığını söylemektedir. Sözlü şahadeti ile yazılı beyannamesi çelişen, görmediği olayları görmüş gibi yazılan bi-r belgeyi imzaladığını kabul eden bir tanığın güvenilir bir tanık olmadığı aşikardır. Dolayısıyla bu tanığın şahadetine veya yazdıklarına itibar etmek mümkün değildir ve bu hususta bulgu yaparım.

Yine görgü şahidi olan Ökkeş Kıllı şahadetinde özetle (Mav-i 367); olayın olduğu caddede baklavacıda çalıştığını, 20'li yaşlarda bir erkek ve bir bayanın geldiğini ve kendisine "Feza Hanım'da pasaportunun olduğunu" söylediğini, 500TL'ye verecek dediklerini sonradan 1,000TL'ye çıkardığını söylediğini, sonra anneler-inin geldiğini, bir ses karmaşa olduğunu ve çocuğun kendilerine gelip bir avukata ihtiyaçları olduğunu söylediğini, kendilerinin de onu Ayla Hanım'ın ofisine yönlendirdiğini, o sırada Feza Hanım'la annesinin bağırarak tartışmakta olduklarını, Feza Hanım'ın- kadını dışarı itip kapıyı kapattığını ve o esnada cam kırılma sesi geldiğini, camı kimin kırdığını görmediğini ancak o sırada iki gencin yanlarında olduğu ve ardından bu gençlerin polise gittiklerini beyan etmiştir". ]

Alt Mahkeme kararında aşağıdaki bul-guları yapmıştır (Mavi 368):
"Bir avukat olan sanık, işvereni tarafından pasaportlarına hukuka aykırı olarak el konulmuş Gülkamar Seyidowa'nın oğlu Rozymurad Seyidowa ve gelininin pasaportları almak üzere anlaşmışlardır. Sanık, polisin de yardımıyla pasap-ortları almış ve önce polis pasaportların alındığını Gülkamar Seyidowa'ya bildirmiş ve pasaportları avukatına vermek için izin istemiş ve verilen izin ile pasaportları Sanığa teslim etmiştir. Sanık da Gülkamar Seyidowa'yı arayıp pasaportları almalarını ve -ücretini ödemesini istemiştir. Sanığın talep ettiği bankaya 500TL ödeyen Gülkamar Seyidowa, ertesi gün oğlu Rozymurad Seyidowa ve gelininin pasaportları alması için sanığın ofisine göndermiştir. Sanığa göre ise Gülkamar Seyidowa da birlikte gelmiştir. Sanı-k bu kişilerden 500TL daha istemiştir. Bu 500TL ödeme konusunda bir anlaşmazlık meydana gelmiştir. Sanığa göre, sanık bir borç senedi hazırlayarak Gülkamar Seyidowa'ya imzalatmak istemiş ve Gülkamar Seyidowa bunu imzalamamış ve senedi yere atmış ve bağırma-ya başlamıştır. Gülkamar Seyidowa'ya göre ise başka borcu olmadığından pasaportları almak istemiş ve bu nedenle tartışma çıkmıştır".

Huzurumdaki şahadetten ihtilafsız şekilde ortaya çıkmaktadır ki pasaportlar ve 500TL'lik fark konusunda bir tartışma yaşa-nmıştır. Bu olgu sanık ve Gülkamar Seyidowa tarafından kabul edilmektedir. Bu mesele açısından önemli olan bu tartışma esnasında neler yaşandığıdır. Bu soruya verilecek yanıt, Sanığın Emare No.2 olarak sunulan ifadesinde yapmış olduğu şikayetin, hayali bir- suç ile ilgili olarak kasten yalan bir ifade olup olmadığını ortaya çıkaracaktır."

Alt Mahkeme kararında (Mavi 369): Sanığın kapı camını Gülkamar Seyidowa'nın kırdığını söylediğini, Gülkamar Seyidowa'nın ise kendisinin kırmadığını Sanığın ayağını kald-ırdığını, ancak camın nasıl kırıldığından tam emin olmadığını söylemekte yani Sanığın kırdığını net olarak söyleyememekte olduğunu, Tahkikat Memuru İbrahim Güleç'in ise şahadetinde yapmış olduğu soruşturma ve olay mahallinde bulunan Ökkeş Kıllı, Ahmet Açı-kel ve Mustafa Rüstemoğlu'ndan aldığı ifadeler doğrultusunda camın Sanık Feza Güzeloğlu tarafından kırıldığını tespit ettiğini beyan etmekte olduğunu, buna rağmen adı geçen tanıkların Mahkemede verdikleri şahadette bu camı kimin kırdığını görmediklerini sö-ylediklerini belirtmiştir.

Yukarıdakilere ilâveten Alt Mahkeme kararında şunları demiştir (Mavi 369):

"Cam konusunda durum bu merkezde iken diğer husus olan darp konusunda ise yine Gülkamar Seyidow-a şahadetinde, Sanığın ofise girmesini kollarını açarak engellediğini söylemiş ve nasıl engellediğini Mahkemede şahadet verirken göstermiştir. Bir kişiyi kollarını açmak sureti ile engellemek ve bu surette iteklemek darp suçunu oluşturabilmektedir. Bu dava-da konumuz bu fiilin darp oluşturup oluşturmadığını incelemek değil bu konuda yapılan şikayetin hayali bir suç ile ilgili kasten yalan olup olmadığıdır. Yukarıda değindiğim gibi, Gülkamar Seyidowa şahadetinde sanığı kollarını açarak engellediğini kabul etm-iş, diğer tanıklar da sanık ve Gülkamar Seyidowa'nın itiştiklerini gördüklerini söylemişlerdir. Birbirini teyit eden şahadetler ışığında itişmenin meydana geldiği bir olayda ve yine Gülkamar Seyidowa'nın dahi sanığın kapı camını kırdığına emin olmadığı, t-ahkikat memurunun şahadetinde beyan ettiği tanıkların da camı kimin kırdığını görmediklerine dair şahadetlerinden çıkan sonuç; bu konuda yapılan şikayetin kasten, hayali bir suç ile ilgili olmadığını göstermekte ve en azından sanık lehine makul bir şüpheni-n Mahkemenin zihninde oluşmasına gerekçe oluşturmaktadır. Netice olarak sanığın bu
suçtan mahkum olabilmesi için gerekli olan, sanığın, Gülkamar
Seyidowa ile ilgili kasten, hayali veya var olmayan bir olayla ilgili polise ifade vermiş olduğu hususunun ma-kul şüpheden ari şekilde ispatlanmadığı ortaya çıkmaktadır ve bu hususta bulgu yaparım".

Alt Mahkeme kararında (Mavi 370) şunları demiştir:
"Yukarıda da değindiğim gibi davaya konu şikayet sonucu iki ayrı kişi zanlı durumuna düşmüştür. Tanık celbnamesi -ısdar edilen ve itirazsız sunulan Emare No.4 rapora göre yurt dışında bulunan ve bu nedenle Mahkemede şahadet vermeyen Rozymurad Seyidowa'da sanığın ifadesi ile zanlı durumunda düşmüştür. Meseleyi bu açıdan da incelemek gerekmektedir. Yukarıda özetlediğim -şahadetlerde çoğunlukla "çocuk veya genç" olarak bahsedilen Rozymurad Seyidowa'nın, sanığı darp ettiğini veya cama tekme attığını, sanık dışında söyleyen kimse yoktur. Gülkamar Seyidowa da oğlunun bu sırada polise gitmek için ayrıldığını söylemiştir. Olay -mahallinde işyeri olan Ahmet Açıkel ve Ökkeş Kıllı'nın birbirlerini teyit eden şahadetlerine göre ise Rozymurad Seyidowa tartışmaların başlaması üzerine kendilerinin yanına gelmiş ve bir avukat aradığını söylemiş ve bu kişiler kendisini Avukat Ayla Malyalı-'ya yönlendirmiş ve bu sırada cam kırılmış ve ardından Rozymurad Seyidowa polise gitmiştir. Sanığın kendi tanığı Can Çağlar'da sadece iki kadının tartıştığını gördüğünü beyan etmektedir. UBP binasında çalışan Ece Paralı ise bağırıp çağıran iki kadından baş-ka kişiyi görmediğini söylemiştir. Rozymurad Seyidowa'nın camına vurduğunu ve kendisini darp ettiğini iddia eden sanığın Mahkemedeki şahadetine göre ise camın kırıldığı esnada Rozymurad da annesinin yanında idi ve önce kapıya tekmeyi o atmış, ardından anne-si vurmuş ve annesi camı kırmıştır....."


Alt Mahkeme, huzurundaki yukarıdaki ihtilafsız şahadet uyarınca, Sanıkla Gülkamar Seyidowa, oğlu Rozymurad Seyidowa ve gelini arasında pasaportların iadesi ve Sanığa ödenmesi gereken avukatlık hizmet bedelinin r-akamı konusunda bir tartışma yaşandığı, olay mahallinde iş yerleri olan adı geçen kişilerin bu tartışmaya tanık oldukları hususunda bulgu yapmıştır. Alt Mahkemenin bu bulgusu istinaf edilmiş değildir.


Alt Mahkeme, Sanıkla Gülkamar Seyidowa, oğlu Rozymur-ad Seyidowa ve gelini arasında bir tartışma yaşandığı hususunda bulgu yaptıktan sonra, önemli olanın, bu tartışma esnasında neler yaşandığı olduğu hususuna değinerek, bu soruya verilecek yanıtın, Sanığın konu suçu işleyip işlemediğini ortaya çıkaracağı hu-susunda bulgu yapmıştır (Mavi 368).

Akabinde Alt Mahkeme kararında, Gülkamar Seyidowa'nın şahadet ve istintakında, Sanığın ofise girmesini kollarını açarak engellediğini ve bu suretle Sanığı iteklediğini kabul etmesi yanında, istintakında, Sanığın ayağ-ını kaldırdığını ancak camın nasıl kırıldığından tam emin olmadığını (Mavi 361,369 ) dikkate alarak, Sanığın, Gülkamar Seyidowa ile ilgili olarak polise kasten, hayali veya var olmayan bir olayla ilgili ifade vermiş olduğu hususunun makul şüpheden ari bir- şekilde ispatlanamadığı sonucuna varmıştır (Mavi 370).
Alt Mahkeme ilâveten kararında, camın kırılması esnasında Rozymurad Seyidowa'nın orada bulunup bulunmadığı hususunda Sanığın şahadeti ile görgü tanıkları arasında fark olduğunu belirttikten sonra Sanı-ğın şahadetine itibar etmeyerek, Rozymurad Seyidowa'nın cam kırılması esnasında kapının yanında olmadığı, Sanığı darbetmediği ve cam kırma olayına karışmadığı hususunda bulgu yaparak, Sanığın hayali bir suç ile ilgili polise kasten yalan bir ifade verdiği -hususunda bulgu yapmıştır( Mavi 376).

Akabinde Alt Mahkeme kararında, Sanık aleyhindeki ithamnamenin Gülkamar Seyidowa ile ilgili kısmının kanıtlanamadığını, Rozymurad Seyidowa ile ilgili kısmının makul şüpheden ari olarak kanıtlandığını belirterek, Fasıl- 155 Ceza Usul Yasası'nın 85.maddesinden hareketle, ithamnamede


değişiklik yapmadan, Sanığı, Rozymurad Seyidowa'nın ofis camına tekme attığını ve kendisini ittiğini söylemek suretiyle, hayali bir suç ile ilgili olarak polise kasten yalan ifade vermek suç-undan suçlu bulup mahkum etmiştir.

Alt Mahkeme huzurundaki yukarıdaki ihtilafsız şahadet uyarınca, Sanıkla Gülkamar Seyidowa, oğlu Rozymurad Seyidowa ve gelini arasında pasaportların iadesi ve Sanığa ödenmesi gereken avukatlık hizmet bedelinin rakamı kon-usunda bir tartışma yaşandığı ve olay mahallinde iş yerleri olan adı geçen kişilerin bu tartışmaya tanık oldukları hususunda bulgu yaptıktan sonra, Sanığın suç içeren hayali bir meselenin polis nezdinde tahkikat konusu olmasına sebebiyet verdiği ve bu bağl-amda polisin zaman ve hizmetini boşa harcamasına yol açtığı söylenemez.

Bu çerçevede, Sanığın polise yaptığı şikayet içeren ifadesindeki ve şahadetindeki iddiaları ile tanıkların iddialarının çelişkili olması veya Sanığın şikayet içeren ifadesindeki ve şa-hadetindeki iddiaların çelişkili veya abartılı olması veya Sanığın şikayet içeren ifadesindeki ve şahadetindeki iddiaların Rozymurad Seyidowa'nın zanlı olmasına veya mahkum olmasına yeterli bir şahadet olmaması, Sanığın polise şikayetini yaptığı meseleyi h-ayali veya var olmayan bir mesele haline getirmez. Diğer bir anlatımla, tartışma esnasında yaşananlarla ilgili, tanıkların ve Sanığın iddia veya şahadetlerinin farklı olması suçun oluşmasında veya ispatında önem arz eden olgu mahiyetinde değildir. Bu bağla-mda, Sanığın, Gülkamar Seyidowa'nın oğlu Rozymurad Seyidowa ile ilgili olarak, suç içeren hayali bir meselenin tahkikat konusu olmasına sebebiyet verdiğini ve polisin zaman ve hizmetini boşa harcamasına yol açtığını söylemek olası değildir.


Alt Mahkeme -huzurundaki yukarıdaki ihtilafsız şahadet uyarınca, Sanıkla Gülkamar Seyidowa, oğlu Rozymurad Seyidowa ve gelini arasında pasaportların iadesi ve Sanığa ödenmesi gereken avukatlık hizmet bedelinin rakamı konusunda bir tartışma yaşandığı ve olay mahallinde -iş yerleri olan adı geçen kişilerin bu tartışmaya tanık oldukları hususunda bulgu yaptıktan sonra, suçun oluşması açısından tartışma esnasında yaşananların önem arz ettiği hususunda bulgu yapmak ve tanıkların ve Sanığın sunduğu şahadetin farklılığından yo-la çıkarak, Sanığın, suç içeren, hayali bir meseleyi polisin tahkikat konusu yapmasına sebebiyet verdiği ve neticede Sanığın, Rozymurad Seyidowa'nın cama tekme attığı ve kendisini itmek suretiyle darbettiği yönündeki polise verdiği Emare No.2 şikayet içere-n ifadenin, hayali veya var olmayan bir suç ile ilgili olarak, polise verilen kasten yalan bir ifade olduğu yönünde bulgu yapmakla hata etmiştir.

Belirtilenler ışığında, Alt Mahkeme, huzurundaki yukarıdaki ihtilafsız şahadet uyarınca Sanıkla Gülkamar Sey-idowa, oğlu Rozymurad Seyidowa ve gelini arasında bir tartışma yaşandığı hususunda bulgu yaptıktan sonra, ortada suç içeren hayali veya var olmayan bir mesele değil de, polisin tahkikatını gerektirecek gerçek bir mesele olduğu ve polisin zaman ve hizmetin-i boşa harcamasına sebep olunmadığı sonucuna varmamak ve neticede Sanığın hayali veya var olmayan bir suçla ilgili olarak polise kasten yalan ifade verdiğinin İddia Makamı tarafından makul şüpheden ari bir şekilde ispatlanamadığı hususunda bulgu yapmamakla- hata etmiştir.





Sonuç olarak Alt Mahkeme, Sanığın aleyhine getirilen davanın Fasıl 155 Ceza Usul Yasası'nın 85. maddesi tahtında Rozymurad Seyidowa ile ilgili kısmının, İddia Makamı tarafından makul şüpheden ari olarak kanıtlandığı hususunda bulgu ya-pıp Sanığı aleyhindeki davadan mahkum etmekle hata etmiştir.

Netice itibarıyla; istinaf kabul edilir.
Sanık aleyhindeki mahkumiyet kararı iptal edilerek, Sanık aleyhindeki davadan beraat ettirilir.




Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan- Özerdağ
Yargıç

Yargıç Yargıç



18 Ekim 2017















16






Full & Egal Universal Law Academy