Yargıtay Ceza Dairesi Numara 63,64,66,67/1997 Dava No 5/1999 Karar Tarihi 21.04.1999
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 63,64,66,67/1997 Dava No 5/1999 Karar Tarihi 21.04.1999
Numara: 63,64,66,67/1997
Dava No: 5/1999
Taraflar: Osman Okalpli ile Başsavcılığı
Konu: Adam Öldürme – Suç ortağının sorumluluğu – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 21.04.1999

-D.5/99 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 63-64-66-67/97
(Ağır Ceza Dava No: 1284/97;Girne)

Yüksek Mah-keme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti:Celâl Karabacak,Metin A.Hakkı,Nevvar Nolan.

Yargıtay/Ceza 63/97
(Ceza Dava No: 1284/97; Girne)

İstinaf eden: Osman Okalpli, Girne
(S-anık)
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC. Başsavcılığı, Lefkoşa
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Mustafa B. Asena
Aleyhi-ne istinaf edilen namına: Savcı Mahmut Atakara.

Yargıtay/Ceza 64/97
(Ceza Dava No: 1284/97; Girne)

İstinaf eden: Hilmi Okalpli, Girne
(Sanık)
i-le
Aleyhine istinaf edilen: KKTC. Başsavcılığı, Lefkoşa
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Mustafa B. Asena
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Mahmut Atakara.
-


Yargıtay/Ceza 66/97
(Ceza Dava No: 1284/97; Girne)

İstinaf eden: KKTC. Başsavcılığı, Lefkoşa
ile
Aleyhine istinaf edilen: Osman Okalpli, Girne -
(Sanık)
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Mahmut Atakara
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Mustafa B. A-sena.


Yargıtay/Ceza 67/97
(Ceza Dava No: 1284/97; Girne)

İstinaf eden: KKTC. Başsavcılığı, Lefkoşa
ile
Aleyhine istinaf edilen: Hilmi Okalpli, Girne
- (Sanık)
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Mahmut Atakara
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Mustafa B. Asena.

Girne Ağır Ceza Mahkemesinin 1284/97 sayılı davada 21-.7.1997 tarihinde verdiği karara (Başkan Necmettin Bostancı, Kıdemli Yargıç Taşkent M. Akif, Yargıç Ahmet Kalkan)karşı Sanıklar ve Başsavcılık tarafından yapılan istinaftır.


-H Ü K Ü M
-
Celâl Karabacak: Sayın Yargıç Nevvar Nolan'ın az sonra okuyacağı hükmü daha önceden okuma fırsatı buldum. Varılan sonuç ile hemfikirim.

Nevvar Nolan: Sanıklar, Girne Ağır Ceza Mahkemesinde, 3/62 sayılı yasa ile değiştirilen Bölüm 154 Ceza Yasasının 205(1-) maddesine aykırı, 16.2.1997 tarihinde, Girne'de Girneli Metin Uysal'ın başına ve vücudunun muhtelif yerlerine elektrik kablosu ve beyzbol sopası ile vurmak suretiyle Metin Uysal'ın ölümüne sebep olmakla itham edildiler. İddianamede 3/62 sayılı yasa ile d-eğiştirilen Ceza Yasasının 20, 205(1) ve 205(3) maddelerine yer verildi.

Ceza Yasamızın 205(1) ve 205(3) maddeleri aynen aşağıdaki gibidir:

"205(1) Yasaya aykırı bir fiil veya ihmal ile başka bir şahsın ölümüne sebep olan herhangi bir şahıs, adam öld-ürme ağır suçunu işlemiş olur.
.........................

205(3) Adam öldürme ağır suçunu işleyen herhangi bir şahıs ebedi hapis cezasına çarptırılabilir."

Sanıklar, aleyhlerindeki ithamı kabul etmediler. Yapılan duruşma sonunda Ağır C-eza Mahkemesi her iki Sanığı da itham edildikleri adam öldürme suçundan kabahatli bularak mahkûm etti ve Sanık 1'e 12 yıl, Sanık 2'ye de 8 yıl hapis cezası takdir etti. Her iki Sanık hem mahkûmiyet hem de ceza aleyhine, Başsavcılık da cezalar aleyhine isti-naf dosyaladılar. İstinaflar tarafların istemi ve Yargıtayın uygun görmesi üzerine Yargıtay'da birleştirilerek dinlendiler.

Sanık 1 ile Sanık 2 baba-oğuldurlar. Sanık 1 ilgili tarihte Türk Ocağı Spor Kulübü yönetim kurulu üyesi ve lokal sorumlusu idi. K-ulüp lokalini Çetin Uysal çalıştırırdı. 16.2.1997 tarihinde kulüp lokalinde Sanık 2 ile Çetin Uysal arasında bir tartışma oldu, daha sonra kulübün avlusunda ilk tartışmanın bir devamı olarak Sanık 1 ile Çetin Uysal tartıştılar ve Sanık 1'in iddiasına göre -Çetin Uysal aniden yüzüne yumrukla vurdu, Sanık 1 yere düştü, Çetin Uysal Sanık 1'e yerde iken de 3-4 tekme vurdu ve koşarak uzaklaştı, kulübün karşısında bulunan kardeşi Metin Uysal'ın çalıştırdığı Cafe 32 isimli kafeteryaya gitti.

Çetin Uysal tarafınd-an darbedilmesine öfkelenen Sanık 1 ile yine Çetin Uysal'ın babasını darbetmesine öfkelenen Sanık 2, birlikte, Çetin Uysal'dan hesap sormak için Cafe 32'ye giderler. Sanık 1, Çetin Uysal'a "miskin adam, terbiyesiz adam, ahlâksız adam" diye küfretmektedir. -Sanık 1'in elinde siyah renk kalın bir yeraltı elektrik kablosu, Sanık 2'de ise bir beyzbol sopası vardır. Bundan sonra olanlar için savcılık tarafından çağrılan üç tanığın şahadetleri arasında farklılıklar vardır. Savunmanın ise olay ile ilgili dinlettiği- bir tanık yoktur.

Savcılık tanıklarından olayda yer alan Çetin Uysal ile olayın görgü tanıklarından Mustafa Karaca'nın, bazı küçük ayrıntılarda fark görülmekle beraber, şahadetleri özde birdir. Bu tanıkların şahadetine göre Sanık 1 ile Sanık 2 küfreder-ek Cafe 32'nin kapısına kadar geldiler, Çetin Uysal Cafe 32'nin içinde oturduğu yerden kalkıp kapıya yöneldi, tarafların kavga edeceğini anlayan Metin Uysal da Çetin'in arkasından kapıya yöneldi ve kavga olmaması için Metin'in önüne geçip arkası yola, yüzü- Cafe 32'ye bakar vaziyette, Çetin'i kapının önünde belinden yakaladı. Sanık 2 beyzbol sopası ile Sanık 1 de yeraltı kablosu ile Çetin'in başına vurmağa başladılar, bu arada bazı darbeler Metin'in kafasına da geliyordu. Sanıklar Çetin ve Metin'e rastgele v-uruyorlardı, hedef Çetin olmasına rağmen Metin'e de vuruyor olmaları Sanıklar için farketmiyordu; daha sonra Sanıklar ayırım yapmadan vurdular. Bu arbede esnasında, Sanık 2'nin hamlesi ile, Sanık 2, Çetin ve Metin Uysal Cafe 32'nin balkonundaki demir parma-klıklara yaslandılar ve parmaklıkların sökülmesi ile balkondan yere düştüler. Sanık 1 de balkondan üzerlerine atladı ve yerde de Sanıklar Çetin ve Metin'e vurdular. Sanık 2'nin elindeki beyzbol sopası Metin'in kafasında kırıldı. Sanıkların elinden kurtulan- Çetin ve Metin olay yerinden kaçtılar. Olay yerinde Çetin'in kafasından kanlar akıyordu, Metin'in kafasında ise olay yerinden ayrıldıktan sonra kan görüldü.

Savcılığın bir diğer tanığı yine olayın görgü tanığı olan Naci Karaca'ya göre ise olay Cafe 32'n-in önünde aşağıdaki gibi gelişti. Sanık 1'in Çetin tarafından darbedilmesine öfkelenen Sanık 2 "Babama ne hakla vurdu, ben ona gösteririm, onu döveceğim" diyerek, Sanık 1 de "terbiyesiz adam, miskin adam, ahlâksız adam" diye küfrederek Cafe 32'ye doğru yön-eldiler. Sanık 1'in elinde siyah renk kalın bir yeraltı kablosu, Sanık 2'nin ise koltuğunun altında saklı bir beyzbol sopası vardı. Sanık 2 Cafe 32'nin önündeki basamaklardan yukarı çıktı. Çetin Cafe 32'nin kapısı içinde idi, kardeşi Metin de kapının dışın-da Çetin'in beline sarılmış, onun dışarı çıkmasını engellemeğe çalışıyordu. Sanık 2 "babama neden vurdun, kim verdi sana bu hakkı" diyerek koltuğunun altından çıkardığı beyzbol sopası ile Çetin'e vurmağa başladı; Çetin darbelerden kurtulmak için başını sağ-a sola sallayınca sopa darbelerinin bir çoğu arkası Sanık 2'ye dönük Metin'in kafasına geliyordu. O esnada Sanık 1, Naci Karaca ile aşağıda idi, yani basamaklardan yukarı Cafe 32 önündeki balkona çıkmamıştı. Naci Karaca Sanık 2'yi almak için yukarı balkona- çıktı, bu esnada "vurma, vurma" diye bir ses duydu, dönüp bakınca Sanık 1'i elindeki kablo ile Metin'in başına vururken gördü. Sonra Sanık 2'nin yeniden Çetin'e saldırması üzerine Sanık 2, Çetin ve Çetin'e tutunmuş olan Metin demir parmaklıkların sökülmes-i ile balkondan aşağıya düştüler. Naci Karaca gördükleri karşısında "lanet olsun" dedi, göğsü sıkıştı, nefes almakta zorlandı, bir hap aldı ve 5-10 saniye orada gezindi. Sonra üçünün düştüğü yere baktı, Sanık 2 Çetin'in üzerinde sopa ile Çetin'e vuruyordu,- bir süre sonra Çetin Sanık 2'nin elinden kurtuldu, kafasından kanlar akarak olay yerinden kaçtı. Naci Karaca, aşağıda, Sanık 1'i elinde kablo ile gördü, ancak Metin'i hiç görmedi.

Çetin Uysal'ın ve daha sonra bir çalışanının telefon etmeleri üzerine pol-is olay yerine geldi. Kafasından kanlar akan Çetin ile Metin'i polis arabaya alıp hastaneye yöneldi. Metin Uysal yolda fenalaştı ve hastaneye varmadan vefat etti. Yapılan otopside ölüm sebebinin "künt cisim darbesi ile kafada meydana gelen travmaya bağlı b-eyin kanaması" olduğu saptandı.

Ağır Ceza Mahkemesi huzurundaki tüm şahadeti tezekkür etti, Çetin Uysal'ın müteveffa Metin Uysal'ın kardeşi, Naci Karaca'nın ise Sanık 1'in arkadaşı olduğunu da göz önüne aldıktan sonra, olayın görgü tanığı Mustafa Karaca'-nın şahadetini güvenilir bulup bu tanığın şahadetine itibar etti ve sonuçta müteveffanın ölüm sebebinin "künt cisim darbesi ile kafada meydana gelen travmaya bağlı beyin kanaması" olduğu bulgusuna da vararak her iki Sanığı da itham edildikleri suçtan mahkû-m etti.

İstinaf ihbarnamesinde savunma avukatının mahkûmiyet kararına karşı yakınmasının özü aşağıdaki gibidir:

Ağır Ceza Mahkemesi:-
a) Tanıklardan Çetin Uysal, Mustafa Karaca ve Naci Karaca'nın şahadetlerinin birbirlerini tekzip eder mahiyette olduğ-unu dikkate almamakla,
b) Mustafa Karaca'nın şahadetini güvenilir bulup bu tanığın şahadetine itibar etmekle,
c) Naci Karaca'nın olay anında Sanık 1'i merdivenlerden aşağıda tutmakta olduğu hususundaki şahadetine değer vermeyip, Sanık 1'in kapı içinde mü-teveffa Metin Uysal'a vurduğu hususunda bulgu yapmakla,
d) Sanık 1'in lehine olan hususları hiç dikkate almayarak Sanık 1'i mahkûm etmekle,
e) Sanık 2'nin müteveffa Metin Uysal'a yanlışlıkla vurmakta olduğu doğrultusundaki şahadete inanmamakla,
f) Müte-veffanın başına aldığı darbelerden öldüğü bulgusuna varmakla, hata etmiştir.

Savunma avukatı, Yargıtayda, Ağır Ceza Mahkemesinin önündeki şahadetin, aşağıda üç başlık altında topladığım bulgulara varılmasına açık olduğunu ve Ağır Ceza Mahkemesinin bu bul-gulara varmayıp ceza hukuku prensiplerini yanlış uygulayarak Sanıkları mahkûm ettiğini ileri sürmüştür.

Sanık 1 müteveffa Metin Uysal'a hiç vurmamıştır.
2- Sanık 2'nin darbelerinin hedefi müteveffa Metin Uysal değil Çetin Uysal'dı ve darbeler müteveffan-ın kafasına yanlışlıkla vurulmuştur,
3- Müteveffanın kafasındaki yara sopa darbelerinden değil, balkondan yere düştüğü zaman kafasını yere vurmasından meydana gelmiştir ve müteveffanın ölüm sebebi de, künt cisim darbesinden değil de, düştüğü zam-an kafasını yere vurmasından meydana gelen travmaya bağlı beyin kanamasıdır.

Cafe 32'nin kapısı önünde meydana gelen olayla ilgili Çetin Uysal'ın, Mustafa Karaca'nın ve Naci Karaca'nın şahadetleri vardır. Olayda yer alanlar dört kişidir: Sanık 1, Sanık 2,- Çetin Uysal ve müteveffa Metin Uysal. Olayın her anında, olayda yer alan bu dört kişinin her hareketinin, her pozisyonunun olayın içinde yer alan ve olayı izleyen herkes tarafından aynı algılanması, aynı hatırlanması ve daha sonra aynı aktarılması makul o-larak beklenemez. Olayla ilgili şahadet verenlerin şahadetlerinde bazı farklılıklar olması, olayın özü ile ilgili olmadıkça, gayet normaldir; aksine, herkesin her ayrıntıda dahi olayı aynı aktarması düşündürücü olurdu.

Yukarıda daha önce de ifade ettiğim -gibi savcılık tanıklarından olayın içinde yer alan Çetin Uysal ile olayın görgü tanığı Mustafa Karaca'nın, bazı küçük ayrıntılarda fark görülmekle beraber, şahadetleri özde birdir. Naci Karaca'nın şahadeti ise bu iki tanığın şahadetinden üç noktada farklıd-ır.

Naci Karaca'ya göre:
a) Önce Sanık 2 tek başına Cafe 32'nin kapısı önüne gidip beyzbol sopası ile Çetin ve Metin Uysal'a vuruyordu, Sanık 1 merdivenleri yukarı çıkmamış aşağıda kendisi ile birlikte idi. Sanık 1 daha sonra merdivenleri çıkıp Cafe 32'n-in kapısı önüne gitti,
b) Sanık 2, Çetin ve Metin Uysal balkondan aşağıya düştükten sonra Sanık 1 onların düştüğü yere atlamadı, balkondan düşme olayı sonrasında Sanık 1 ne Çetin Uysal'a ne de Metin Uysal'a vurmadı,
c) Ne Sanık 1 ne de Sanık 2, balkond-an düşme olayından sonra Metin Uysal'a vurmadılar.

Savunma avukatına göre Ağır Ceza Mahkemesi Mustafa Karaca'nın değil Naci Karaca'nın şahadetine itibar etmeli idi. Ağır Ceza Mahkemesi Mustafa Karaca'nın değil de Yargıtayda savunma avukatının ısrarla üze-rinde durduğu gibi Naci Karaca'nın şahadetini tercih etmiş olsaydı bundan nasıl bir hukuki sonuç doğardı? Naci Karaca ne diyor şahadetinde? Naci Karaca'nın şahadetinin özünü yukarıda aktarmıştım. Naci Karaca dahi, balkonda Cafe 32'nin kapısı önünde, Sanık -1'in elindeki siyah kablo ile Metin Uysal'ın kafasına vurduğunu söylemiştir; bu noktada çok sıkı istintak edilmesine rağmen ısrarla Sanık 1'i elindeki siyah kablo ile Metin Uysal'ın kafasına bir kez vururken gördüğünü söylemiştir. Savunma avukatı da Yargıt-ayda, şahadetin, Sanık 1'in Metin Uysal'ın kafasına elindeki kablo ile bir kez vurduğunu gösterdiğini teslim etmiştir.

Naci Karaca, yine yukarıda aktardığım gibi, Sanık 1'in "terbiyesiz adam, miskin adam, ahlâksız adam", Sanık 2'nin de "babama ne hakla -vurdu, ben ona gösteririm, onu döveceğim" diyerek Çetin Uysal'ın bulunduğu Cafe 32'ye yöneldiklerini, Sanık 1'in elinde siyah renk kalın bir yeraltı kablosu, Sanık 2'nin ise koltuğu altında saklı bir beyzbol sopası olduğunu da ifade etmiştir.

Ağır Ceza M-ahkemesinin huzurundaki şahadete göre, savunmanın inanılmasını istediği Naci Karaca'nın şahadeti dahil, Çetin Uysal'ın Türk Ocağı Spor Kulübü avlusunda yumruk ve tekme vurmak sureti ile Sanık 1'i darbedip
Cafe 32'ye kaçması üzerine öfkelenen Sanık 1 ile S-anık 2, Sanık 2'nin gönüllü ifadesinde kullandığı sözcüklerle, Çetin'den bunun hesabını sormak için harekete geçtiler; daha açıkçası Sanıklar Çetin Uysal'ı dövme, darbetme kararı alıp Cafe 32'ye yöneldiler. Sanıkların Cafe 32'ye yönelirken kullandıkları sö-zlerden, beraberlerine aldıkları beyzbol sopası ile kalın yeraltı kablosundan, Sanıkların amacı açıkça görülmektedir. Çetin Uysal'ı dövmek, darbetmek, Sanıkların ortak amacı idi. Ağır Ceza Mahkemesi huzurundaki şahadet, Sanıkların, Çetin Uysal'ı dövmek, da-rbetmek ortak amacı ile Cafe 32'ye gittiklerini makul şüphenin ötesinde, çok açık bir şekilde, ortaya koymaktadır.

Birden çok kişi ortak bir amaçla hareket ederlerse, amaç doğrultusunda, amacın gerçekleşmesi için bir tanesinin yaptığı hareketlerden diğer-leri de sorumlu olurlar, ve ortak amacın gerçekleşmesi için yapılan hareketlerden doğan beklenmedik, olağandışı sonuçlar da bu sorumluluğun kapsamındadır. Ortak amaçla hareket edenlerden bir tanesinin ortak amacın dışına çıkan, diğerleri tarafından makul o-larak öngörülemeyecek bir harekette bulunması halinde ise diğerleri bu hareketten sorumlu olmazlar. Örneğin, A ile B çıplak elle C'yi darbetme kararı alırlar, B'nin vurduğu bir yumrukla yere düşen C'nin kafası bir taşa çarpar ve C ölür; B'nin vurduğu yumru-k ortak amaç olan darbın gerçekleşmesine yönelik ve A tarafından öngörülebilen bir eylem olduğundan A'da B ile birlikte B'nin vurduğu yumruğun sonucundan, C'nin beklenmedik ölümünden sorumlu olur. Aynı olayda A ile B çıplak elle C'yi darbederken, B, A'nın -bilgisi dışında cebinde taşıdığı tabancayı çıkarır ve ateşleyerek C'yi öldürürse, bu durumda A ile aralarındaki ortak amacı aşan ve A tarafından makul olarak öngörülemeyecek olan B'nin bu hareketinden ve C'nin ölümünden A sorumlu tutulamaz.

Archbold, Cri-minal Pleading, Evidence and Practice, 1996, Volume 2, paragraf 18-17:

-"Where two or more persons embark on a joint enterprise each is liable for the acts done in pursuance of that joint enterprise. That includes liability for unusual consequences if they arise from the execution of the agreed joint enterprise. However, if a- participant in the venture goes beyond what has been tacitly agreed as part of the common enterprise the other participants are not liable for the consequences of that unauthorised act. It is for the jury to decide whether what was done was part of the -joint enterprise or was or may have been an unauthorised act and therefore outside the scope of the joint enterprise: R v. Anderson and Morris (1966)2.All.E.R.644, 50 Cr. App. R. 216, C.C.A.".
-
Sanık 1 ile Sanık 2, Çetin Uysal'ı darbetmek ortak amacı ile Cafe 32'ye gittiler ve orda gerek Çetin Uysal gerekse müteveffa Metin Uysal darbedildiler. Çetin Uysal darbedilirken, araya giren ve olayı önlemeye çalışan Metin Uysal da beyzbol sopası ve yera-ltı kablosu ile darbedildi. Sanık 1'de yeraltı kablosu olduğunu Sanık 2, Sanık 2'de ise beyzbol sopası olduğunu Sanık 1 biliyordu. Bu darb olayı esnasında Sanık 2'nin her hareketinden, vurduğu her darbeden Sanık 1 de sorumludur; aynı şekilde Sanık 1'in dar-b olayındaki her hareketinden Sanık 2 de sorumludur. Sanık 1, bu darb olayında müteveffa Metin Uysal'a hiç vurmamış olsa bile, Sanık 2'nin vurduğu her darbeden, Sanık 2'nin bu darb olayındaki her hareketinden, Sanık 2 ile birlikte sorumludur. Sanık 2'nin o-rtak amaç doğrultusunda, ortak amacın gerçekleşmesi için yaptığı her hareketten, yukarıdaki çerçeve içerisinde, Sanık 1 de sorumludur.

Savunma avukatına göre Sanık 2'nin darbelerinin hedefi müteveffa Metin Uysal değil, Çetin Uysal'dı ve darbeler müteveff-aya yanlışlıkla vurulmuştur.

Kanunsuz bir hareketin sonucundan sorumlu olmak için kanunsuz hareketin, o hareketten zarar gören kişiyi hedef almış olması zorunluluğu yoktur. Bir başka ifade ile kanunsuz bir hareketten zarar gören kişinin o kanunsuz hareke-tin hedefi olmaması, kanunsuz hareketi ika eden kişiyi o kanunsuz hareketin sonucunun sorumluluğundan arındırmaz.

Archbold, 35. bası, paragraf 2517'de bazı örnekler verilmektedir. A'ya ateş eden bir kişi, hedef almadığı, vurmak istemediği B'yi vurur ve B- ölürse, o kişi, B'nin ölümünün cezai sorumluluğunu taşır. Bir kişi A'nın alıp içmesi için bir yere zehir koyar ve bu zehiri o kişinin kendisine karşı kötü niyet taşımadığı B alıp içer ve ölürse zehiri koyan kişi taammüden adam öldürmeden sorumlu olur. Kav-ga eden iki kişiyi ayırmak için araya giren kişiyi kavga edenlerden biri kaza ile de olsa öldürürse, adam öldürmeden sorumlu olur. Eğer bir adam bir ata taş atar ve taş ata değil de binicisine isabet eder ve ölümüne sebep olursa taşı atan, adam öldürmeden -kabahatli olur.

Archbold, 35. bası, paragraf 2517:

". but if he fires at A in such circumstances as would make the killing of A manslaughter, and by accident hits and kills B whom he never intended to hit at all, he is guilty of manslaughter.

- If a man lays poison for A, and B, against whom he had no malicious intent, takes it, and it kills him, this is likewise murder.

So, if whilst two men are deliberately fighting, a third goes between them to part them, and is killed by one of them, it- is murder, whether he were killed accidentally or designedly.

If a man throws a stone at a horse, and it hits the rider and k-ills him, it is manslaughter".

Yine Archbold 1996, Volume 2, paragraf 19-92'de verilen örnek bir davada, Sanık 72 yaşında bir kişi ile dalaştı ve bu kişiye vurdu. Bu kişi de 89 yaşındaki bir kadının üstüne düştü, kadının femur kemiği kırıldı. Sonra, kırı-k, bacak damarlarında thrombosise, thrombosis de pulmonary embolisme neden oldu ve kadın öldü. İstinaf Mahkemesi A'ya zarar verecek, A'ya yöneltilen kanunsuz bir hareketin B'nin ölümüne sebep olması ile Sanığın adam öldürme (manslaughter) suçunu işlediğine-, Sanık ile ölen kadın arasında fiziki temas olmamasının önem arzetmediğine karar verdi. Sanığın A'ya yönelik kanunsuz hareketinin ölen kadını hedef almamış olması, Sanığı kanunsuz hareketinin neden olduğu sonucun sorumluluğundan arındırmadı.

Archbo-ld 1996, Volume 2, paragraf 19-92:

"The unlawful act need not be directed at the victim. Thus an act calculated to harm A is manslaughter if it kills B and it is immaterial that there was no physical contact between the assailant and B. In R v. Mitchell -(1983) Q.B. 741, 1983(2) All E.R.427, 76 Cr. App. R. 293, C.A. the accused tried to force his way into a queue, became involved in an altercation with, and hit, a person aged 72. That person fell against an 89 year old woman, who fractured her femur. She s-ubsequently died of pulmonary embolism caused by thrombosis of the leg veins which in turn was caused by the fracture. The court could see no reason of policy for holding that an act calculated to harm A could not be manslaughter if it in fact killed B. Th-e fact that there was no physical contact between the defendant and the victim was immaterial".

R v. Mitchell (1983) 2 All E.R. 427 sayfa 431:

"We can see no reason of policy for holding that an act calculated to harm A cannot be manslaughter if it- in fact kills B. The criminality of the doer of the act is precisely the same whether it is A or B who dies. A person who throws a stone at A is just as guilty if, instead of hitting and kil-ling A, it hits and kills B. We accordingly reject the argument of counsel for Mitchell that, because Mitchell's acts were aimed at Mr.Smith, it cannot have been manslaughter when they caused the death of Mrs. Crafts."

Yukarıda ifade ettiklerimden anlaşı-labileceği gibi darbelerin hedefinin müteveffa Metin Uysal olmaması, Çetin Uysal'ın hedef olması ve darbelerin müteveffaya yanlışlıkla vurulması dahi Sanıkları bu kanunsuz eylemin sonucunun sorumluluğundan arındırmaz.

Yine savunma avukatına göre müteveff-a Metin Uysal'ın ölüm sebebi künt cisim darbesi ile kafada meydana gelen travmaya bağlı beyin kanaması değildir; müteveffanın ölüm sebebi, Sanık 2 ve Çetin Uysal ile birlikte Cafe 32 önündeki balkondan yere düştüğünde, kafasını yere vurmasından meydana gel-en travmaya bağlı beyin kanamasıdır.

Bu iddianın doğru olması Sanıkların mahkûmiyet kararını etkiler mi? Bu iddianın doğru olduğunu varsayarsak olguları şöyle özetleyebiliriz. Sanıklar Çetin Uysal'ı darbetmek amacı ile Cafe 32'ye gittiler. Çetin Uysal ve- kavgayı önlemek için araya girmiş olan müteveffa darbedilirken, müteveffa, bu darb olayı esnasında Sanık 2'nin saldırısı ile, Sanık 2 ve Çetin Uysal ile birlikte Cafe 32'nin önündeki balkondan yere düştü. Müteveffanın kafası yere vurdu ve bu travmaya bağl-ı beyin kanaması geçirdi.

Müteveffa, Sanıkların ortak amaçlarını gerçekleştirmek için yapılan saldırıda, Sanıkların ortak sorumlu oldukları bu kanunsuz eylem sonucu balkondan düşüp kafasını yere vurur ve travmaya bağlı beyin kanaması geçirerek ölürse, Sa-nıklar müteveffanın ölümünden sorumlu olurlar. Hatta, darbedilen bir kişi, kendisine uygulanan şiddetten kaçmak için, kendisini yol içine atar ve o esnada yoldan geçen bir arabanın çarpması ile ölürse, bu ölümden o kişiyi darbeden sorumlu olur.

Anlaşılab-ileceği gibi savunma avukatının yukarıdaki iddiası doğru kabul edilse bile Sanıklar yine de kanunsuz eylemleri sonucu müteveffanın ölümüne sebep olmaktan sorumlu olurlar.

Sanıklar Çetin Uysal'ı dövmek, darbetmek ortak amacı ile Cafe 32'ye gittiler. Sanı-k 1, kalın bir yeraltı kablosu, Sanık 2 ise bir beyzbol sopası taşıyordu. Sanık 1'in, Çetin Uysal'ı darbetmek ortak amacı ile, Sanık 2 ile birlikte Cafe 32'ye gitmesi, elinde yeraltı kablosu taşıması başlı başına Sanık 2'ye ortak amacın gerçekleştirilmesin-de bir teşvik, bir yardım, bir destektir. Çetin Uysal'ın ve müteveffa Metin Uysal'ın darbedilmesinde Sanık 2'nin her hareketinden Sanık 1 de Sanık 2 ile birlikte sorumludur. Çetin Uysal'ın ve müteveffanın beyzbol sopası ve yeraltı kablosu ile darbedilmeler-i kanunsuz ve tehlikeli bir eylemdir. Bir kişinin beyzbol sopası veya yeraltı kablosu ile darbedilmesi halinde ciddi bedensel yara alması makul olarak öngörülebilir, bu kişinin ciddi bedensel yara alması öngörülemeyecek, beklenmedik bir durum değildir. San-ıkların bu kanunsuz ve tehlikeli eylemi sonucu müteveffa Metin Uysal hayatını yitirmiştir.

Yukarıdaki incelemeden açıkça görülebileceği gibi savunma avukatının Yargıtaydaki iddiaları doğru kabul edilse dahi yine de Sanıklar kanunsuz bir eylemle müteveffa- Metin Uysal'ın ölümüne sebep olmaktan sorumludurlar.

Belirttiklerim ışığında mahkûmiyet aleyhine yapılan istinafların reddedilmeleri gerektiği görüşündeyim.

Cezalar aleyhine yapılan istinaflara geçmeden önce birden çok Sanığı olan ve Sanıkların ortak -amaçla hareket ettikleri davalarda, ithamnamede Bölüm 154, Ceza Yasasının 21. maddesine de yer verilmesinde yarar gördüğümü ifade etmek isterim.

Ağır Ceza Mahkemesi, Sanık 1'in evli ve 2 çocuk babası, Sanık 2'nin ise 17 yaşında genç suçlu olup hayat tecr-übesinden yoksun olduğunu ve Sanıklar lehine ifade edilen diğer hafifletici etkenleri dikkate aldıktan sonra Sanık 1'e 12 yıl, Sanık 2'ye ise 8 yıl hapis cezası takdir etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi bu cezaları saptarken adam öldürme suçunun yaşam boyu hapi-s cezasına kadar bir ceza taşıdığını dikkate almış, Çetin Uysal'ı darbetmek için Cafe 32'ye Sanık 1'in kalın bir yeraltı kablosu ve Sanık 2'nin de bir beyzbol sopası ile gitmelerini ve bunları kullanmalarını da ağırlaştırıcı bir etken olarak değerlendirmiş-tir.

Ağır Ceza Mahkemesinin kararına bakıldığında Sanıklara ceza takdir ederken Ağır Ceza Mahkemesinin herhangi hukuki bir hata yaptığı, dikkate alması gereken bir konuyu dikkate almadığı veya dikkate almaması gereken bir konuyu dikkate aldığı görülmemek-tedir. Yaşam hakkı Anayasamızda Temel Haklar başlığı altında yerini alan, üzerine titrememiz ve korunması için mutlak özen göstermemiz gereken bir haktır. Kişinin yaşam hakkını sona erdiren veya erdirebilecek kanunsuz eylemlerin bu hakka verilen değer ile -doğru orantılı olarak cezalandırılmaları gerekir. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sanıklara takdir edilen 12 ve 8 yıl süreli hapis cezalarının ne yetersiz ne de Yargıtayın müdahalesini gerektirecek kadar ağır oldukları kanısında değilim.

İfade ettiklerim- ışığında cezalar aleyhine yapılan istinafların da reddedilmeleri gerektiği görüşündeyim. Hapis cezalarının Ağır Ceza Mahkemesi tarafından saptandıkları günden başlamalarını uygun görürüm.

Metin A. Hakkı: -Okunan karara katılırım.-

Celâl Karabacak: Sonuç olarak, yukarıdakiler ışığında, Sanıklar tarafından mahkûmiyet ve ceza aleyhine yapılan Yargıtay/Ceza 63/97 ile 64/97 sayılı istinaflar ve Başsavcılık tarafından ceza aleyhine yapılan Yargıtay/Ceza 66/97 ile 67/97 sayılı istinaflar-, oybirliği ile reddolunur. Hapis cezaları Ağır Ceza Mahkemesi tarafından saptandıkları günden başlayacaklar.



Celâl Karabacak Metin A. Hakkı Nevvar Nolan
Yargıç - Yargıç Yargıç

21 Nisan 1999




-



13






Full & Egal Universal Law Academy