Yargıtay Ceza Dairesi Numara 62,64/2006 Dava No 6/2007 Karar Tarihi 07.06.2007
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 62,64/2006 Dava No 6/2007 Karar Tarihi 07.06.2007
Numara: 62,64/2006
Dava No: 6/2007
Taraflar: 1-İlyas Tayyavi 2-Mustafa Büyükgüneş ile KKTC Başsavcısı
Konu: Çek yaprağı çalma ve düzenleyerek ve tedavüle sürme - Ceza aleyhine istinaf
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 07.06.2007

-D.6/2007 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza : 62 ve 64/2006
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No: 962/2006)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Nevvar Nolan, Seyit A. Bensen, Şafak Öneri.

Yargıtay/Ceza- : 62/2006
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No: 962/2006)

İstinaf eden: İlyas Tayyavi, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa
(Sanık 2)
-ile-

Aleyhine istinaf edilen: KKTC. Başsavcısı - Lefkoşa

-A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Levent Kızılduman
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Cemaliye Usanmaz.

Yargıtay/Ceza : 64/2006
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No: 962/2006)

İstinaf eden: Mustafa- Büyükgüneş, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa
(Sanık 1)
-ile-

Aleyhine istinaf edilen: KKTC. Başsavcısı - Lefkoşa

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Levent Kızılduman
Aleyhine istinaf -edilen namına: Savcı Cemaliye Usanmaz.


Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Türker, Kıdemli Yargıç İlker Sertbay ve Yargıç Peri Hakkı'nın 962/2006 sayılı davada 26.9.2006 tarihinde verdiği karara karşı sanıklar tarafından yapılan istinaflardır.

----------------

H Ü K Ü M


Nevvar Nolan: İlyas Tayyavi 30.5.2005 tarihinde, eski işvereninin yol kenarında parkedilmiş arabasının kilitli olmayan kapısını açıp, arabanın içerisinde gördüğü, eski işverenine ait çek defterinden bir yaprak keser, çek yap-rağını alır ve evine gider. Ayni gün arkadaşı olan Mustafa Büyükgüneş, İlyas Tayyavi'yi evinde ziyarete gider. İlyas, Mustafa'ya aldığı çek yaprağından bahseder ve çek yaprağını yazıp bozdurmalarını teklif eder. Mustafa, İlyas'ın bu teklifini kabul eder ve- çek yaprağına "31.5.2005, hamiline, 480-YTL" yazar, bir de imza atar. İlyas ile Mustafa birlikte Reis Supermarkete giderler, Mustafa dışarıda kalır, İlyas supermarkete girer 100-YTL tutarında muhtelif gıda maddeleri ile sigara alır, konu çeki supermarkett-eki görevliye verir, üst olarak 380-YTL nakit parayı alır ve supermarketten çıkarak dışarıda kendisini beklemekte olan Mustafa'ya bu paradan 200-YTL verir.

Daha sonra olay ortaya çıkar ve İlyas Tayyavi ile Mustafa Büyükgüneş aleyhine aşağıdaki beş dava g-etirilir:
Ceza Yasasının 20, 331, 333(a), 334 ve 336. maddelerine aykırı sahte çek düzenleme,
Ceza Yasasının 20, 331, 333(d)(ı), 334 ve 336. maddelerine aykırı sahte çek düzenleme,
Ceza Yasasının 20, 336 ve 339. maddelerine aykırı sahtelenmiş çeki tedavüle- sürme,
Ceza Yasasının 20, 297 ve 298. maddelerine aykırı sahtekârlıkla eşya ve para temin etme,
Ceza Yasasının 20, 35 ve 360. maddelerine aykırı başkasının kimliğine bürünme.

Yukarıdaki davalara ilaveten İlyas Tayyavi aleyhine 6. dava olarak Ceza Yasasın-ın 255 ve 262. maddelerine aykırı sirkat davası da getirilir.

Birlikte yargılanan sanıklar aleyhlerindeki tüm davaları Ağır Ceza Mahkemesinde kabul ederler. Sanıklara mahkum edildikleri 1,2 ve 3. davalardan, birlikte çekilmek üzere, ikişer yıl, 4 ve 5. da-valardan da yine birlikte çekilmek üzere, birer yıl hapis cezası takdir edilir. Sanık İlyas Tayyavi'ye, ayrıca, yine diğer cezalarla birlikte çekilmek üzere, aleyhindeki 6. davadan da bir yıl hapis cezası takdir edilir.

Her iki sanık da ayrı ayrı istinaf -dosyalayarak takdir edilen hapis cezalarının aşikar surette fahiş olduğunu iddia ettiler. İstinaflar Yargıtay'da birleştirilerek dinlendi.

Cezaya karşı yapılan istinaflarda, Alt Mahkemeler tarafından sanıklara takdir edilen cezalara Yargıtayın yaklaşımın-ı ve uyguladığı ilkeleri açıklayan birçok Yargıtay kararı vardır. Bir sanığa ceza takdir etmek öncelikle sanığı yargılayan Alt Mahkemenin sorumluluğunda olan bir husustur ve Alt Mahkeme bu görevini çok ciddi bir şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Alt Ma-hkeme cezayı takdir ederken, dikkate alması gereken tüm hususları dikkate almış, dikkate almaması gerekenleri dikkate almamışsa, Alt Mahkemenin takdirine müdahale edilmemesi gerekir; ancak Alt Mahkeme tüm hususları doğru bir şekilde dikkate almış ve doğru -değerlendirmiş olmasına rağmen, yine de, takdir edilen cezanın alenen yetersiz veya alenen fahiş olduğu görülürse, böyle bir durumda Yargıtay Alt Mahkemenin saptadığı cezaya müdahale edebilir. Burada Yargıtayın kaçınması gereken bir husus vardır, şöyle ki,- Yargıtay kendi takdirini, sanığı yargılayan ve sanığa cezayı saptayan Alt Mahkemenin takdiri yerine koymaktan olabildiğince kaçınmalıdır. Davanın tüm olgularından, işlenen suçun ağırlığı ile saptanan cezanın orantılı olmadığı, cezanın suça ve suçluya uyma-dığı açıkça görülmedikçe, saptanan ceza aşikar surette, müdahaleyi gerektirecek kadar ağır veya yetersiz olmadıkça, Yargıtay Alt Mahkemenin ceza takdirine müdahale etmemelidir. (Bak:Yargıtay/Ceza 1/07, D.3/07: Yargıtay/Ceza 46/05, D.2/07: Yargıtay/Ceza 73/-06, D.1/07: Yargıtay/Ceza 69/04, D.1/06).

Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların sahte çek düzenlediklerine, bu sahte çeki tedavüle sürdüklerine ve neticede sahtekarlıkla 480-YTL temin ettiklerine, sahte çeklerin ekonomik hayatı olumsuz etkilediğine kararında yer- verdikten sonra, devamla "Herkes kendi çalışıp kazandığı ile hayatını idame ettirmeyi öğrenecektir. Başkasının parası ile yaşama, keyif sürme zamanı artık sona ermelidir. Toplum bizlerden bunu sona erdirmede katkı koymamızı istemektedir. Bizler de bu maks-atla etkin ve caydırıcı cezalar vermek karar ve düşüncesindeyiz" diyerek yukarıda belirttiğim yakınma konusu cezaları takdir etti.

Ağır Ceza Mahkemesine sunulan hafifletici nedenlere bakıldığında sanıklarla ilgili aşağıdakiler görülmektedir. Sanık İlyas -Tayyavi anne-babası ile Türkiye'den K.K.T.C'ye gelmiştir, yedi çocuklu bir ailenin beşinci çocuğudur, maddi yetersizlik nedeni ile ilkokul beşinci sınıftan okulu terketmiştir, sosyo-ekonomik ve kültür düzeyi düşük bir aile yapısı içinde büyümüştür; suç tar-ihinde 19 yaşında idi ve sabıkası yoktur. Sanık Mustafa Büyükgüneş, SOS Çocuk Köyünde annesiz babasız büyümüştür, 26 yaşındadır, evlidir ve eşi dört aylık hamiledir; benzeri sabıkası yoktur. Avukatlarına göre sanıklar ağırlığını idrak edemeden konu suçları- işlediler, gönüllü ifade vererek ve suçlarını kabul ederek adalete yardımcı oldular.

Çek sahteleme ve sahtelenmiş çeki tedavüle sürme suçları için Ceza Yasasının 336 ve 339. maddeleri altında ömür boyu hapis cezasına kadar bir ceza öngörülmüştür. Taşıdı-kları azami ceza haddinden yasa koyucunun bu suçları ağır suç olarak gördüğü açıktır. Suçluya ceza saptamakla görevli mahkemeler, cezayı saptama sürecinde, muhakkak yasa koyucunun bu takdirini de dikkate almalıdır. Ceza saptanırken gözetilmesi gereken bazı- ilkeler vardır, bu ilkeler birçok Yargıtay kararında, örneğin Ceza/İstinaf 24/70 ve Birleştirilmiş Ceza/İstinaf 8 -9/73'de ifade edildiler. Bu ilkelerin başında kamu yararı gelmektedir. Mahkeme suçun tüm olgularını ve suçlunun durumunu iyi süzüp, kamu yar-arını gözeterek, suça ve suçluya uygun cezayı saptamalıdır. Ciddi ve özellikle yaygın olan, toplumun huzurunu kaçıran suçlarda, Mahkeme yasa koyucunun saptadığı azami ceza haddini de dikkate alarak, suçluya, gerek suçluyu gerekse başkalarını benzer suç işl-emekten caydırıcı bir ceza takdir etmelidir; bu kamu yararının bir gereğidir. Ancak, kamu yararı ilkesi, sadece suçluya caydırıcı ceza verilmesi ile kısıtlı değildir, suçlunun rehabilite edilerek topluma kazandırılması da kamu yararı ilkesi kapsamında, kam-u yararı şemsiyesi altındadır. Suçlunun rehabilitesi tezekkür edilirken genç suçlulara daha bir özen gösterilmesi gerekir. Zaman içerisinde kötü alışkanlıklar edinmiş ve bu alışkanlıkları pekişmiş yetişkinlere kıyasla, genç suçluların rehabilite edilebilme- olasılıklarının yüksek olduğu kabul görmektedir. Hayatta şanslı oldukları söylenemeyecek genç suçlulara mahkemelerin olabildiğince ılımlı davranması, onların rehabilite edilerek topluma kazandırılmalarına açık kapı bırakması da netice itibarı ile kamu yar-arının bir gereğidir. Genç suçlulara ceza saptanırken, kamu yararı gereğidir diyerek cezanın caydırıcılık özelliğini vurgulayıp, bu özelliğe gereğinden fazla önem vermek doğru değildir, doğru olan, cezada, cezanın caydırıcılık ilkesi ile genç suçlunun reha-bilite edilerek topluma kazandırılmasındaki yararın dengelenebilmesidir. Ceza, kişilerin yasalara uyma yükümlülüğünü ve suçun ağırlığını yansıtırken, ayni zamanda, genç suçlunun rehabilite olup topluma dönme şansını da yansıtmalıdır.

Davanın tüm olguların-dan ve suçlunun kişiliğinden, cezanın hem işlenen suçun ağırlığı ile orantılı olduğu hem de suça ve suçluya uyduğu görülmelidir. Cezanın kişiselliği ilkesi de ceza saptama sürecindeki hassas incelemede, bir ölçüde belirleyici olabilmektedir. Suçlunun genç -suçlu olması, ceza saptama sürecinde hem cezanın kişiselliği ilkesini hem de yukarıda belirttiğim gibi genç suçlunun topluma kazandırılmasındaki kamu yararını gündeme getirmektedir. Bu istinaflara konu suçlarda aktif rol oynayan suç tarihinde 19 yaşında ol-an İlyas Tayyavi'dir. Yedi çocuklu bir ailenin bir ferdi olan, maddi yetersizlik nedeni ile okula devam edemeyip ilkokul beşinci sınıftan okulu terkeden, sosyo-ekonomik ve kültür düzeyi düşük bir aile yapısı içinde büyüyen, suç tarihinde 19 yaşında ve sabı-kasız olan İlyas Tayyavi'ye aleyhindeki 1,2 ve 3. davalardan saptanan ikişer yıl hapis cezası, öyle görülüyor ki, cezanın kişiselliği ilkesi yeterince gözetilmeden saptanan, suçluya uymayan, Yargıtayın müdahalesini gerektirecek kadar ağır bir cezadır. İlya-s Tayyavi'ye aleyhindeki 1,2 ve 3. davalardan birlikte çekilmeleri kaydı ile verilecek, birer yıl hapis cezasının hem işlenen suçun ciddiyetini yansıtan hem de bu genç suçluya rehabilite olup topluma dönme kapısını açık tutan, dengeli bir ceza olduğu kanıs-ındayım.

Diğer sanık Mustafa Büyükgüneş'in suçların işlenmesinde İlyas Tayyavi kadar aktif rol almadığı görülmektedir, ancak bu sanık İlyas Tayyavi'den daha büyüktür, 26 yaşındadır. Bu sanık evlidir ve Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı günlerde eşi dör-t aylık hamile idi. İşlenen suçlarla sanıkların temin ettikleri miktarın 480-YTL olduğunu, bu sanığın da SOS Çocuk Köyünde annesiz babasız büyüdüğünü dikkate aldığımda, bu sanığa da, aleyhindeki 1,2 ve 3. davalardan saptanan ikişer yıl hapis cezasının, cez-anın şahsiliği prensibi gözetilmeden saptandığını söyleyebilirim. Bu sanığa da aleyhindeki 1,2 ve 3. davalardan, birlikte çekilmeleri kaydı ile, birer yıl hapis cezasının uygun olacağı kanısındayım.

Seyit A. Bensen: Sayın Yargıç Nevvar Nolan'ın kararı-na katılırım.

Şafak Öneri: Huzurumuzdaki istinafla ilgili olgular az önce Sayın Yargıç Nevvar Nolan'ın kararında okuduğu gibidir. Bunları aynen tekrarlamayı gereksiz görürüm.
Bir suçtan mahkûm olanlara verilecek cezayı takdir ederken, Mahkemelerin dikkate- alması gereken hususlar, önceki istinaf kararında birçok kez vurgulanmıştır.

Huzurumuzdaki bu istinafta Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklara mahkûm oldukları suçlardan dolayı ceza takdir ederken, içtihatların işaret ettiği tüm faktörleri dikkate aldığı görülm-ektedir.
Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklara verilen hapislik cezasının süresini tesbit ederken, cezalandırmada kamu yararı ilkesini ağırlıklı olarak değerlendirmiştir.
Sanıkların mahkûm oldukları çek sahteleme suçu, Ceza Yasası altında müebbed hapis ile ceza-landırılabilen çok ciddi bir suçtur.
Çek, ülkemizde bir ekonomik değişim aracı olarak para yerine yaygın olarak kullanılmakta, deyim yerinde ise ekonomik çarkın temel dişlilerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Çek sahteleme ve tedavüle sürme, bir değ-işim aracı olarak çek'e duyulan güveni sarsmakta ve çok zor şartlar altında sürdürülmeye çalışılan ekonomik hayata doğrudan olumsuz etki yaratmaktadır. Son yıllardaki Ağır Ceza Mahkemesi gündemlerine bakıldığında, bu tür suçların maalesef yaygın olduğu ve- Mahkemenin gündemini işgal ettiği görülmektedir. Kanaatimce bu kadar olumsuz etkiye sahip olan bu suçlara verilecek cezalar tezekkür edilirken, kamu yararı ilkesi ağırlıklı olarak değerlendirilmeli ve bu suçlardan mahkûm olanlara etkili ve caydırıcı ceza-lar takdir edilmelidir.
Huzurumuzda bulunan bu istinafda da Ağır Ceza Mahkemesi sanıklara ceza verirken, kamu yararı ilkesini ağırlıklı olarak değerlendirmekle hata işlemiş değildir. Ağır Ceza Mahkemesi önünde bulunan hafifletici sebepler ile suçun ağır-lığı, yaygın oluşu ve özellikle kamu yararı prensibi arasında bir denge kurulduğunda, Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanıklara takdir ettiği hasiplik cezaları aşikar surette fahiş değildir.

Yukarıda belirttiklerim ışığında istinafın reddedilmesi gerektiği gör-üşündeyim.

Nevvar Nolan: Sonuç olarak birleştirilerek dinlenen her iki istinaf da oy çokluğu ile kabul edilir. İstinaf edenlere aleyhlerindeki 1,2 ve 3. davalardan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından takdir edilen ikişer yıl hapis cezası bozulur ve istinaf -edenlere mahkumiyet tarihinden başlamak ve diğer cezalarla birlikte çekilmek kaydı ile aleyhlerindeki 1,2 ve 3. davalardan birer yıl hapis cezası takdir edilir.



Nevvar Nolan Seyit A. Bensen Şafak Öneri
Yargıç Y-argıç Yargıç


7 Haziran, 2007



















8






Full & Egal Universal Law Academy