Yargıtay Ceza Dairesi Numara 62,63/1996 Dava No 8/1996 Karar Tarihi 11.12.1996
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 62,63/1996 Dava No 8/1996 Karar Tarihi 11.12.1996
Numara: 62,63/1996
Dava No: 8/1996
Taraflar: Bülent Canlısoy vd ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Sirkat – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 11.12.1996

-D.8/96 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 62/96 - 63/96
(Dava No: 1023/96; Güzelyurt)


Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen.



Yar-gıtay/CezaNo: 62/96
(Dava No: 1023/96; Güzelyurt)

İstinaf eden: Bülent Canlısoy, Akdeniz.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı.
A r a s ı n d a.



Yargıtay/Ceza No: 63/96
(Dava No: 1023-/96; Güzelyurt)

İstinaf eden: İrfan Canlısoy, Akdeniz.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı.
A r a s ı n d a.


İstinaf edenler namına Avukat Gürsel Kadri.
Aleyhine istinaf edilenler -namına Savcı Sami Erginalp.


H Ü K Ü M

Taner Erginel: Sanıklar Fasıl 154 Ceza Yasasının 255'inci maddesine aykırı oalrak 20 mart 1996 tarihinde Yayla köyünde Mahmut Rüstemoğlu'na ait 5,000,000TL değerindeki bahçe kapsıını çalmakla itham edildiler. Suçlar-ını kabul een Sanıklara İlk Mahkeme, 2'şer ay hapis cezası verdi. Sanıkların avukatı bu cezanın fahiş olduğunu öne sürerek istinaf etmiş bulunmaktadır. Ayrı ayrı istinaf dosyalayan Sanıkların istinafları birleştirilerek dinlenmiştir.

İstinaf konusu suçun- olguları özetle şöyledir. Akdeniz köyünde kooperatif sekereteri olan ve ziraatla uğraşan Sanık1, 20.3.96 tarihinde aynı köyde ikamet eden kardeşi Sanık 2 ile birlikte Yayla-Akdeniz köyleri arasındaki arazilerde çalışıyordu. Sanık 1 Sanık 2'ye bir bahçe ka-pısına veya yerli tabirle gancelliye ihtiyacı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Sanık 1 van tipi arabasını, Sanık 2 ise traktörünü alarak bahçe kapısı bulmak amacı ile dolaşmaya başladılar. Sanıklar Yayla köyünde Mahmut Rüstemoğluna ait narenciye bahçesinin -girişinde iki demir kapı gördüler. Bahçe bakımsız ve kısmen kurumuş durumda idi. Sanıklar kapılardan birini halatla traktöre bağladılar ve çekerek sökmeğe çalıştılar. Ancak bağlı kapı yerine ona birleşik olan ikinci kapı devrildi. Sanıklar da devrilen kapı-yı vana yüklediler. Bu esnada Tanık 2 Sanıkları görerek ne yaptıklarını sordu. Sanık 1, lüzum ettiği için kapıyı aldıklarını söyledi. Tanık 2 bahçenin ve dolayısıyle kapının kime ait olduğunu Sanıklara anlattı. Buna rağmen Sanıklar kapı ile birlikte oradan- ayrıldılar. Taık 2'nin olayı bahçe sahibine bildirmesi üzerine, konu polise intikal etti ve Sanıklar tutuklandılar.

Sanıklar polise verdikleri ifadelerinde suçlarını kabul ederek olayı ayrıntılı bir şekilde anlattılar.

Sanıklar İlk Mahkemede suçlarını- kabul ettiler. Sanıklara ceza vermeden önce olguları ve yasal durumu değerlendiren İlk mahkeme şöyle dedi.

"Öncelikle vurgulamak isterim ki ilgili yasa maddesi sanıklara verilebilecek cezayı maksimum üç yılı geçmeyen hapis cezası şeklinde belirlemiştir. -Suçun işleniş biçimini dikkate aldığınmda sanıkalrın, doğrudan doğruya çalınan kapı için olmasa da genel oalrak bir kapı çalmak amacı ile planlı olarak hareket etikleri görülmektedir. Bu hususu sanıklar aleyhine aldığımı belirtirim. Yine çalınan kapının sa-bitleştirilmiş konumda olmasını ve sanıklarca koparılarak götürülmesi hususunu da sanıklar aleyhine değerlendiririm. Buna karşın sanıkların kişisel durumları ile ilgili dile getirilenleri, sanıkların benzeri sabıkaları olmamasını, Sanıkların tutuklu kaldık-ları süreler5ı, polise yardımcı olduklarını sanıklar leyhine değerlendirmiş bulunmaktayım. Tüm söylediklerimden hareketle sanıkalra hapis cezsı vermeyi uygun bulduğumu, özellikle aleyhe değerlendirdiğim hususlarla leyhe değerlendirdiğim hususları da karşıl-aştırdıktan sonra bu sonuca vardığımı belirtirim. leyhe hususları dikkate aldığımda sanıklara uzun süreli hapislik cezası vermenin asil olmayacağı kanaatinde olduğumu da dile getirirm."

-Yargıtay/Ceza 8.9/75 ve diğer içtihatlarda cezalandırma prensipleri üzerinde durulmuştur. Bu kararlarda görüleceği gibi ceza verirken dikkate alınacak ilkeler vardır. Bu ilkelerin en önemlilerinden biri Sanığı ıslah etmek ve topluma kazandırmaktır. Diğer -önemli ilke ise kamu menfaatını korumaktadır. Bazı suçlarda bu ilkelerden birinin, diğer bazı suçlarda ise diğerinin ön plâna çıktığını görürüz.

Hukuk sistemimizde cezanın tespiti Mahkemenin takdirine kalmıştır. Mahkeme hiç ceza vermemekle yasanın tespit- ettiği en ağır ceza arasında herhangi bir cezayı verebilir. Önemli olan hem Sanığı ıslah edip topluma kazandıran hem de toplumu koruyan uygun cezayı bulmaktır.

Toplum bireylerine fazla zarar vermeyen tekrarlanma ve yaygınlaşma ihtimali olmıyan veya az o-lan suçlarda ceza tespit ederken Sanığın ıslahına öncelik vermek gerekir. Bu noktada Sanığın sabıkaları önemli ro oynar. Mahkeme "acaba nasıl bir ceza Sanığın bir daha suç işlemesini önleyebilir? Nasıl bir ceza, Sanığın toplum içinde yasalara saygılı iyi b-ir insan olamsını sağlayabilir?" diye kendi kendine sormalıdır. Bu soruları sorarken akıldan çıkarılmaması gereken bir husus vardır. Gereğinden daha ağır bir ceza Sanığı ıslah etmez. Aksine isyankar ve anti sosyal yapar. gereğinden daha düşük ceza ise san-ığı tekrar suç işlemeye teşvik eder. Dolayısıyle gereğinden fazla veya az olmıyan uygun cezayı tespit etmek için gayret göstermek gerekir.

Bazı suçlarda Sanığı ıslah edecekc ezayı düşürmek yeterli değildir. Bunlar kamu yararının ön plana geçtiği suçlardı-r. Doğrudan devletin zarar gördüğü, suçlar böyledir. Suçun mağdurunun büyük zarar gördüğü tekrarlanma ve yaygınlaşma olasılığı büyük olan suçlar da böyledir. Bu tür suçları işleyen suçlunun sadece kendisini düşünmek ve onu ıslah edecek cezayı bulmakla yeti-nmek bizi yanıltıcı bir sonuca götürebilir. Çünkü o Sanığın bir daha aynı suçu işlemesi sözkonusu olmıyabilir. Ancak toplum içinde benzer suçları işleme eğiliminde olan başka kişiler vardır. Kamu yararı ilkesinin ağırlık kazandığı suçlarda "acaba nasıl bir- ceza benzer suçları işleme eğiliminde olan kişileri suç işlemekten caydırabilir sorusu sorulmalıdır. Bu sorunun yanıtı doğru cezayı tespit etmemize yardımcı olacaktır. verilecek ceza o Sanık için ağır görünse bile toplumu korumak ve toplumda daha büyük ac-ılar çekilmesini önlemek için etkili bir ceza vermek zorunlu olacaktır.

Önümüzdeki suç kö yerinde geçen bir bahçe kapısı siraktı suçudur. Şikayetçiye verilen zarar fazla olamdığı gibi bu tür suçun tekrarlanma ve yaygınlaşma olasılığı da azdır. Doalyısıyl-e Sanıkalrın ıslahını ve topluma kazandırılmalarını öncelikle dikkate alarak bir ceza tespit etmemiz gerekmektedir. Bu açıdan baktığımız zaman Sanıkların esas itibarıyle toplumda iyi yeri olan insanlar olduğunu görürüz. Sanık 1 köy kooperatif sekeretridir.- Yani kooperatifin parasının emanet edildiği kişidir. Suç gündüz ve aleni bir şekilde işlenmiştir. sanıklar muhtemelen kurumuş veya bakımsız bahçe sahibinin ikâyet etmiyeceği veya şikâyetine ısrarlı olamıyacağı düşüncesi içinde bu suçu işlemişlerdir. Sanık-ların sabıkası ve suç işleme eğilimleri yoktur. İlk defa Mahkemeye gelmiş bu kişileri hapsind ışında bir cezanın ıslah edebileceği açıkca görülmektedir. Hapis cezası verilmediği takdirde Sanıkların tekrar benzer suçları işleyeceklerini düşünmek doğru değil-dir. Bu nedenlerle Sanıklara verilen 2 ay hapis cerzasının fazla olduğu görüşündeyiz.

Sanıklar 2 gün tutuklu kalmışlardı 31 Ekim 96'da hapse mahkum oldukları göz önünde bulundurulunca Sanıkların 15 gün hapiste kaldıkalrı anlaşılmaktadır. Bu güne kadar çe-kmiş oldukları cezanın onlar için yeterli olduğu kanısındayız. Bu nedenle istinaf kabule dilir. Sanıkalrın bugün serbest kalmalarına olanacak verecek şekilde İlk Mahkemenin verdiği ceza 15 gün hapse indirilir.


(Taner Erginel) (Mustafa H. Özk-ük) (Gönül Erönen)
Yargıç Yargıç Yargıç

11 Aralık 1996
-





-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy