Yargıtay Ceza Dairesi Numara 6/2010 Dava No 11/2010 Karar Tarihi 11.09.2010
Numara: 6/2010
Dava No: 11/2010
Taraflar: Mehmet S. Uğraşın ile Başsavcılık arasında
Konu: Anayasa Mahkemesine havale müracaatını reddeden kararın istinafı -İstinaf eden Mahkeme Yargıçlarnın otoritesini küçük düşürücü yazı yayınlama suçlarıyla itham edildi - İstinaf görüşülürken İstinaf eden Anayasa Mahkemesine havale talep etti - İstinaf reddedildi.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 11.09.2010
-D. 11/2010 Yargıtay/Ceza: 6/2010
(Lefkoşa Ceza Dava No:9659/2008)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA
Mahkeme Heyeti : Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden : Mehmet S. Uğraşın, Bornova Sokak, No.9, Gönyeli
- -ile -
Aleyhine istinaf edilen : KKTC Başsavcısı-Lefkoşa
A r a s ı n d a.
İstinaf eden namına şahsen Mehmet S. Uğraşın
Aleyhine istinaf edilen namına Savcı Ahmet Varol.
Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Fügen Ulutekin'in 9659/2008 sayılı d-avada 20.1.2010 tarihinde verdiği Anayasa Mahkemesine havale talebini reddeden ara kararına karşı Sanık tarafından yapılan istinaftır.
-------------------------
H Ü K Ü M
Narin F.Şefik : Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç- Ahmet Kalkan okuyacaktır.
Ahmet Kalkan : İstinaf Eden Lefkoşa Kaza Mahkemesinde aleyhine ikame edilen 9659/08 sayılı ceza davasında, Anayasa Mahkemesine havale müracaatını reddeden, Mahkemenin 20.1.2010 tarihli ara kararından bu istinafı dosyalamıştır.-
OLGULAR:
Bu istinafa kadar gelinen aşamada dava ile ilgili olguları şu şekilde özetleyebiliriz.
27.11.2008 tarihinde Sanık aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 9659/2008 sayılı dava dosyalandı.
Dosyalanan ithamnamede İstinaf Eden aleyhine (4) dava -getirildi.
İstinaf Eden aleyhindeki 1. dava, 2/2002 sayılı yasa ile tadil edilen 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 52(1)(c) maddesine aykırı Mahkeme Yargıçlarının otoritesini küçük düşürücü nitelikte yazı yayınlama; diğer 3 dava ise aynı yasanın 52(1)(d) -maddesine aykırı Mahkeme hakkında şereflerini zedeleyici yazı yayınlama suçlarını ihtiva etmektedir.
İstinaf Edenin aleyhindeki ithamı kabul etmemesi üzerine davaya duruşma tarihi veren Mahkeme, belirlenen duruşma tarihlerinde çeşitli sebeplerle davayı- tehir ettikten sonra 13.10.2009 tarihinde İstinaf Eden huzurumuzdaki istinafa konu Anayasa Mahkemesine havale müracaatında bulunarak özetle, Yüksek Adliye Kuruluna yaptığı yazılı şikayetin 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 11. maddesi altında bir nevi dava- açma işlemi sayılması gerektiğini, bunun Anayasanın 17. maddesi ve sair ilgili maddeleri altında Hak Arama Özgürlüğü kapsamına girdiğini, bu anlamda yorum yapma hakkının münhasıran Anayasa Mahkemesinde olduğunu bu nedenle konunun Anayasanın 149. maddesi a-ltında yorumlanmak üzere Anayasa Mahkemesine havalesini talep etmiştir.
Mahkeme, İstinaf Edenin müracaatını değerlendirdikten sonra İstinaf Edenin Anayasa Mahkemesine havale talebini; usule uygun yapılmadığı, yetersiz olduğu, herhangi bir yasa kuralının -Anayasaya aykırılığının iddia edilmediği, bu nedenle havale için aranan etkenlik unsuru ile ilgili bulgu yapılamayacağı ve müracaatın zamansız yapıldığı gerekçesi ile reddetmiştir.
İSTİNAF SEBEBLERİ:
İstinaf Eden istinaf ihbarnamesinde 5 istinaf sebebi -belirtilmesine rağmen duruşma sırasındaki hitabından esas yakınmasının iki başlık altında toplanabileceği anlaşılmaktadır.
Bunları şöyle sıralayabiliriz.
9659/2008 sayılı ceza davasına konu 10.8.2007 tarihli 3 Yüksek Mahkeme Yargıcı ile ilgili şikayet m-ektubu, Anayasanın 17,136,141. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi kapsamında yapılmış bir müracaattır ve böyle bir müracaat ceza sorumluluğuna tabi olmadığından aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dava açılamazdı; yapılan şikayetin -Anayasanın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin belirtilen maddeleri kapsamında, Anayasanın koruması altında olduğu yorumunu yapma yetkisi Anayasanın 149. maddesi altında Anayasa Mahkemesinindir. Bu nedenle Lefkoşa Kaza Mahkemesi başvurusunu reddetmekle -hata etmiştir.
II.Muhterem Bidayet Mahkemesinin bulguları hatalıdır ve güncel içtihatlar ile uyumlu
değildir.
TARAFLARIN İDDİALARI:
İstinaf Edenin istinafı ile ilgili argümanlarını şu şekilde özetleyebiliriz.
9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının- 11(5) maddesine göre 11(2) ve (3) fıkraları uyarınca yapılan çalışmaları yargısaldır.
Yüksek Adliye Kuruluna böyle bir yargısal işlemin başlatılması için yapılan bir şikayet, bu işleme bağlı olarak dava açma niteliğindedir. Dava açma işlemi Anayasanın -17. maddesi altında Hak Arama Özgürlüğü ile teminat altına alınmıştır. Dolayısıyle tıpkı bir Davacının layihasında yazdıkları gibi koruma altındadır ve kendisine bu iddialarını ispatlama fırsatı verilmesi gerekmekteydi. İstinaf Edene yazdıklarından dolayı -ceza davası açılması onun susturulması demektir. Böyle bir uygulama ise Anayasanın 17. maddesi altında koruma altına alınan hak arama hürriyeti ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin ihlâli niteliğindedir. Bu nedenle ceza davası açılamazdı.
-
İstinaf Eden aleyhine açılan ceza davasının İstinaf Edenin Anayasal haklarının belirtilen maddeler altında ihlâli niteliğinde olduğu yorumunu Kaza Mahkemeleri yapamaz, bu yetki Anayasanın 149. maddesi altında münhasıran Anayasa Mahkemesine aittir. Dolayı-sıyle Kaza Mahkemesi havale talebini reddetmemeliydi.
Muhterem Lefkoşa Kaza Mahkemesinin bulguları hatalıdır. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Anayasa ile değil yasalarla eşit düzeyde olduğu bulgusunun güncel içtihatlar ve özellikle Anayasa -Mahkemesinin 3/2006 sayılı kararı ile uyumlu değildir.
İddia Makamını temsilen istinafta hazır bulunan Savcı ise, İstinaf Edenin bahsini ettiği şikayetin Anayasanın 17. maddesi ile değil 76. maddesinde yer alan dilekçe hakkı ile ilgili olduğunu, İstinaf- Eden aleyhine getirilen ceza davasının şikâyetten kaynaklanmadığını; şikayet mektubu içerisinde yer alan ve hakaret içeren sözlerden dolayı açıldığını, buna hakları olduğunu; İstinaf Edenin müracaatının Anayasanın 148. maddesinden kaynaklanmadığını, davay-a konu şikayet mektubunun herhangi bir korumaya tabi olmadığını, dava niteliğinde olmadığını, Alt Mahkemenin bulgu ve kararı ile hemfikir olduklarını, dilekçe hakkının hakaret etme hakkını vermediğini İstinaf Edenin iddialarında haksız olduğunu ileri sürer-ek istinafın reddini talep etti.
Tarafların iddialarını bu şekilde özetledikten sonra şimdi istinaf sebeplerini sırası ile incelememiz gerekmektedir.
İSTİNAF SEBEBLERİNİN İNCELENMESİ:
I.9659/2008 sayılı ceza davasına konu 10.8.2007 tarihli 3 Yüksek -Mahkeme Yargıcı
ile ilgili şikayet mektubu, Anayasanın 17,136,141. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi kapsamında yapılmış bir müracaattır ve böyle bir müracaat ceza sorumluluğuna tabi olmadığından aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesi-nde dava açılamazdı; yapılan şikayetin Anayasanın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin belirtilen maddeleri kapsamında, Anayasanın koruması altında olduğu yorumunu yapma yetkisi Anayasanın 149. maddesi altında Anayasa Mahkemesinindir. Bu nedenle Lefkoşa -Kaza Mahkemesi başvurusunu reddetmekle hata etmiştir.
İstinaf Eden, aleyhine ikame edilmiş olan 9659/08 nolu ceza davasına konu şikayet mektubu henüz Alt Mahkeme huzurunda emare olarak ibraz edilmiş değildir. Mahkeme huzurunda olmayan bir belgeye ne değ-er verileceği ile ilgili bulgu yapmak bu safhada Yargıtayın görevi olmadığı gibi henüz Alt Mahkemenin mezkûr şikayet mektubuna ne değer verdiğine ilişkin herhangi bir bulgusu veya kararı bulunmamaktadır.
İstinafın görüşülmesi esnasında Mahkeme tarafında-n İstinaf Edene yönlendirilen bir soru üzerine İstinaf Eden müracaatını Anayasanın 148. maddesi altında yapmadığını; 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 11 ve 52. maddelerinin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin bir iddia veya müracaatı olmadığını açıkca beyan -etmiştir.
Anayasaya aykırılık konusunun Mahkemeler tarafından Yüksek Mahkemeye iletilmesi hakkı Anayasanın 148. maddesi altında düzenlenmiştir.
Anayasanın 148(1) maddesine göre, istinaf işlemleri de dahil olmak üzere herhangi bir Mahkeme işlemindeki -bir taraf, bu işlemin herhangi bir safhasında bu işlemdeki uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir yasanın veya kararın veya herhangi bir kuralının Anayasaya aykırılığını ileri sürebilir ve bunun üzerine, -Mahkeme bu konuyu, Anayasa Mahkemesine sunar ve bu konu hakkında Anayasa Mahkemesince bir karar verilinceye kadar söz konusu işlemi durdurur.
Yine Anayasanın 148. maddesinin (1). fıkrasının şart bendinde aynı ve benzer bir konuda daha önce karar verilmi-şse, Mahkemenin konunun Anayasa Mahkemesine iletilmesinin reddine karar verebileceğini düzenlemektedir.
Mahkemenin böyle bir müracaat karşısında öncelike "etkenlik konusunu" incelemesi gerektiği bir çok içtihat kararında belirtilmiştir.
Bu husus Anay-asa Mahkemesinin 5/95 sayılı (D.4/96) kararında şöyle izah edilmiştir.
"Böyle bir durumda, Mahkemenin etkenlik konusunu incelemesi ve sonuçta Anayasa Mahkemesine havale yapmaya karar vermesi halinde, havaleyi yaparken havale konusunun önündeki uyuşmazl-ık konu veya konularının herhangi birinin karara bağlanmasında etkisi olduğunu açıkca belirtmesi gerekir." (Gör: The Republic and Nicolas Pantopiu Loftis, I R.S.C.C.30, letter D.p 35).
Alt Mahkemenin de kararında iktibas ettiği Anayasa Mahkemesinin 8/9-9 (D5/99) sayılı kararında, Mahkemelerin takdir haklarını kullanırken dikkate alacakları kriterler şöyle izah edilmiştir.
"Kanaatimizce 148(1) maddesi tahtında hareket edilirken havaleyi yapıp yapmama konusunda Mahkeme, takdir yetkisini a) İstemin yargıs-al işlemleri yozlaştırmaya yönelik olup olmadığı, b) Daha önce verilen Anayasaya uygundur veya Anayasaya aykırıdır şeklindeki karardan sonra karara ilişkin sosyal ve ekonomik koşullarda değişiklik olup olmadığı, c) Anayasa Mahkemesinin aynı veya benzeri ko-nu veya konularda birden fazla karar verip vermediği ve Mahkemenin duruma göre uygun göreceği sair faktörleri, dikkate almak suretiyle kullanabilir."
Anayasa Mahkemesi 8/99 sayılı kararında Anayasanın özellikle 148. maddesi (1). fıkrasının şart bendini -(3). fıkra ile karşılaştırarak iki fıkra arasında tezat olmadığı sonucuna varmıştır.
Alt Mahkemenin 8/99 sayılı Anayasa Mahkemesi kararından iktibas ettiği kısım Anayasanın 148 (1) maddesinin şart bendini yorumlayan kısmıdır.
Bu nedenle yanlış anlama-ya sebebiyet vermemesi için yukarıda her iki Anayasa Mahkemesi kararından ilgili kısımları iktibas ederek Anayasa Mahkemesinin, Anayasanın 148 (1) maddesi ile ilgili görüşlerini ortaya koyduk.
Buna göre;
Anayasaya aykırılık iddialarında, Mahkeme uyuşmaz-lık konu veya konularının herhangi birinin karara bağlanmasındaki etkenlik unsurunu inceleyip karara bağlayacaktır.
Anayasanın 148 (1) maddesinin şart bendine göre havalesi istenen konuda daha önce karar verilmişse, Mahkeme havaleyi yapıp yapmama yönünde -takdir hakkını kullanırken Anayasa Mahkemesinin 8/99 sayılı kararında belirttiği kriterleri uygulayacaktır.
Huzurumuzdaki istinafta İstinaf Eden Anayasanın 148. maddesi altında bir müracaatı olmadığını kabul ettiği gibi, 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının -Yargıçlarla ilgili disiplin işlemlerini düzenleyen 11. maddesinin veya aleyhinde dava ikame edilmesine sebebiyet veren 52. maddesinin Anayasanın herhangi bir maddesine aykırı olduğu iddiasında bulunmadığını beyan etmiştir.
Anayasanın 148 (1) maddesine gö-re, Anayasaya aykırılık konusunun Mahkemeler tarafından Yüksek Mahkemeye iletilebilmesi için Anayasaya aykırılık iddiasının yapılması gerekmektedir.
Bu yapılmadığına göre Alt Mahkemenin "etkenlik" unsurunu inceleyeceği bir müracaatla karşı karşıya olmadı-ğı aşikardır. Bu nedenle Alt Mahkemenin İstinaf Edenin müracaatını reddetmekle hata ettiğini söyleyemeyiz.
İstinaf Edenin talebi, Yüksek Adliye Kuruluna yaptığı şikâyet nedeni ile aleyhine ceza davası ikame edilmesinin Anayasanın 17. maddesi ile Avrupa İ-nsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin ihlâl edildiği ve Anayasanın 149. maddesi altında Anayasanın 17. maddesinin yorumlanması için Anayasa Mahkemesine sunulması gerektiği yönündedir; Bu nedenle İstinaf Edenin iddialarını incelemeye devam etmeliyiz.
-
İstinaf Eden bir yargısal işleme yol açacak şikâyet yazısının yargısal işlem niteliğinde dava açma işlemi sayılması gerektiğini ve bir kimsenin açtığı dava nedeniyle aleyhine ceza davası getirilemeyeceğini, böyle bir işleme yönelik hakkın Anayasanın 17. m-addesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin koruması altında olduğunu ileri sürmüş ve bu anlamda aleyhine getirilen ceza davasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin ihlâli niteliğinde olduğunu, dolayısıyle Anayasanın 17. madde-sinin yorumlanması gerektiğini iddia etmiştir.
Böyle bir müracaatla karşı karşıya kalan Mahkeme ne yapacaktır?
Bizim Anayasamızda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki Anayasal hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü tarafından ihlâl edildiği id-diasıyla direkt Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle İstinaf Edenin müracaatının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından teminat altına alınan hakların Anayasanın 17. maddesi altında ihlâl edilip edilemediğinin karara bağlanmas-ı için konunun direkt Anayasa Mahkemesine sunulması mümkün değildir.
İstinaf Edenin esas incelemesi gereken müracaatı Anayasanın 17. maddesinin yorumlanmasıdır.
Mahkeme uyuşmazlık konusunun çözümü için Anayasanın bir kuralının Anayasa Mahkemesi tarafı-ndan yorumlanması gerektiği kanaatindeyse Anayasa Mahkemesinden ilgili maddenin Anayasanın 149. maddesi altında yorumunu isteyebilir.
Bu konuda örnek verecek olursak; Anayasa Mahkemesinin 13/77 sayılı kararında, Kıbrıs Türk Federe Devleti Anayasasının 1-18 (3) maddesi uyarınca başvurma süresi olan 75 günün hesaplanmasında, kararın öğrenildiği günün sayılıp sayılmayacağı ile ilgili 118(3) maddesinin yorumu istenmiş ve Yüksek İdare Mahkemesi bu hususun yorumlanması gerektiğinden hareketle konuyu Anayasa Mah-kemesine sunmuştur.
Kıbrıs Türk Federe Devleti Anayasasının 115. maddesi ile KKTC Anayasasının 149. maddesi aynıdır ve her iki madde Anayasanın herhangi bir kuralını yorumlama yetkisini münhasıran Anayasa Mahkemesine vemektedir.
Dolayısıyle böyle bir -taleple karşı karşıya kalan Mahkeme, ilgili Anayasa maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanması gerektiği sonucuna ulaşırsa konuyu Anayasa Mahkemesine havale edecektir.
Bu safhada böyle bir yorumun gerekli olup olmadığını incelememiz gerekmekte-dir.
Anayasa Mahkemesi 3/2006 sayılı kararında Anayasanın 90. maddesinden atıfla Uluslararası Andlaşmaların yasa hükmünde olmakla kalmayıp bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiasının yapılamayacağı ve bu andlaşmaların Anayasa ile aynı seviyede diğer -yasalardan ise üstün olduğu ifade edilmiştir.
Bu esastan hareketle 39/62 sayılı yasa ile 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi KKTC Mahkemeleri olarak uygulamakla yükümlü olduğumuz mevzuat arasında kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin vardığı bu sonuç- ile 39/62 sayılı yasa ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin uygulanacak mevzuat arasında kabul edilmesinin anlamı, İstinaf Edenin uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında bu hukuki argümanını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ilgilendirdiği oranda müdaf-aa sebebi olarak Alt Mahkemede yapabileceği sonucunu doğurmaktadır.
İstinaf Edenin müracaatını dikkatlice incelediğimizde hukuki argümanının temelini 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 11. maddesine dayandırdığı görülecektir.
Yüksek Adliye Kurulunun, Ya-rgıçların disiplin işlemleri ile ilgili yapılan çalışmalarının "yargısal" olduğu Anayasanın 17, 136 veya 141. maddelerinde yer almamaktadır. Bu kavram 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 11 (5) maddesinde yer almaktadır. Dolayısıyle Lefkoşa Kaza Mahkemesinin -huzurunda bulunan uyuşmazlık konusunu karara bağlarken ilgili yasa maddesi altında konu şikayet mektubunun ne anlama geldiğini uygulamakla yükümlü olduğu mevzuat ışığında yorumlama ve karara bağlama yetkisine sahiptir. Alt Mahkemenin konu şikayet yazısının- yargısal işlem niteliğinde olup olmadığını yorumlama yetkisi olduğuna göre bu safhada Anayasa Mahkemesinde yorumu gereken bir konunun olmadığı açıktır.
Neticede İstinaf Eden Alt Mahkemenin bu konuda vereceği karara bağlı olarak 9/76 sayılı Mahkemeler Ya-sasının 11. maddesinin Anayasanın herhangi bir maddesine aykırı olduğu iddiasında ise, Anayasanın 148 (1) maddesi altında Anayasa Mahkemesine havalesini isteyebilecektir.
Şu anda Mahkeme huzurunda konu yazı olmadığı gibi, Mahkemenin 9/76 sayılı Mahkemele-r Yasasının 11. maddesi altında verilmiş herhangi bir kararı yoktur. Bu nedenle İstinaf Edenin müracaatının hem 148. madde hem de 149. madde kapsamında zamansız olduğuna ilişkin Alt Mahkemenin bulgusu yerindedir.
Bu görüşümüze ek olarak Alt Mahkemenin 9/-76 sayılı Mahkemeler Yasasının herhangi bir maddesini uygulamakla yükümlü mevzuat ışığında yorumlama ve değerlendirme hakkına sahip olduğundan İstinaf Edenin ileri sürdüğü uyuşmazlık konusunun Alt Mahkeme tarafından karara bağlanmasında iddia edildiği gibi- herhangi bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyle İstinaf Edenin müracaatı doğrultusunda konuyu Anayasa Mahkemesine havale etmek uyuşmazlığın çözümüne etken değildir.
İstinaf Eden istinafın görüşülmesi esnasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin es-as no.1963/163 ve karar no.1965/36 sayılı davasına atıfta bulunmuştur.
Konu karar böyle bir iddianın Anayasa Mahkemesine havale edilip edilemeyeceği ile ilgili bir karar değildir. Konu kararda yapılan havale değerlendirilmiş ve bir sonuca bağlanmıştır.
-
Yargıtay olarak bizim Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ilişkin bir kararı emsal alarak Anayasa yorumu yapma yetkimiz yoktur. Bu yetki münhasıran Anayasa Mahkemesinindir.
Alt Mahkeme huzurundaki uyuşmazlıkla ilgili henüz karar vermediğinden Avrupa İnsan H-akları Mahkemesinin bazı kararlarına bu aşamada değinmeyi gereksiz görürüz.
İstinaf Edenin havale müracaatına konu ettiği şikayet mektubuna delil olarak ne değer verileceği yetkisi Alt Mahkemede olduğundan, henüz Emare olarak sunulmayan bir yazıyı gerekç-e göstererek İstinaf Eden aleyhine ceza davası açılamayacağını ileri sürmek hukuki mesnetten yoksundur ve reddedilmesi gerekmektedir.
Tüm yukarıdakiler ışığında İstinaf Edenin, istinaf sebebinin Anayasanın 148 (1) maddesi altında aykırılık iddiası içerme-diği, kişilerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile teminat altına alınmış haklarının ihlali ile ilgili direkt Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı Anayasada yer almadığı ve Anayasanın 149. maddesi altında Anayasanın 17. maddesinin yorumunu gerektirecek bir -konu olmadığı cihetle I. başlık altında ele alınan istinaf sebeplerinin reddedilmesi gerekmektedir.
II. Alt Mahkemenin bulguları hatalıdır ve güncel içtihatlar ile uyumlu değildir:
Yukarıda belirtmiş olduğumuz nedenlerle Alt Mahkemenin bulgularında ha-talı olduğuna ikna edilmedik.
İstinaf Edenin, Alt Mahkemenin bulgularının güncel içtihatlarla uyumlu olmadığı iddiası, Alt Mahkemenin kararının son kısmında bahsettiği 24/2002 sayılı Anayasa Mahkemesi kararına atfen yapılmıştır.
Konu kararda Avrupa İnsa-n Hakları Sözleşmesinin Anayasa gibi üst düzeyde değil yasalarla eşit düzeyde olduğu ibaresi yer almakla birlikte, Anayasa Mahkemesi 3/2006 sayılı kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Anayasa gibi üst seviyede bir mevzuat olduğunu karara bağlayarak- sözleşmenin seviyesini yükseltmiştir.
Alt Mahkeme kararında dayandığı içtihat kararı ile hatalı bir sonuca ulaşmadığından bu istinaf sebebinin de reddi gerekmektedir.
SONUÇ:
İstinaf Eden istinafında başarılı olmadığından istinaf reddedilir.
Mas-raf emri verilmez.
Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç
9 Kasım, 2010
11
Full & Egal Universal Law Academy