Yargıtay Ceza Dairesi Numara 60/2015 Dava No 18/2016 Karar Tarihi 14.10.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 60/2015 Dava No 18/2016 Karar Tarihi 14.10.2016
Numara: 60/2015
Dava No: 18/2016
Taraflar: KKTC Başsavcısı ile Seyhan İbrahim Yıldırım arasında
Konu: Amme fesatçılığı - Ceza Yasalarının kati yorumlanması - Strict Construction of Panel Laws.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 14.10.2016

-D. 18/2016 Yargıtay/Ceza No: 60/2015
(Lefkoşa Ceza Dava No: 7902/2012)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
(Dav-ayı İkame Eden)
ile

Aleyhine istinaf edilen: Seyhan İbrahim Yıldırım, Girne
(Sanık)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namın-a: Savcı Yardımcısı Atilla Etkin
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Güneş Menteş


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Gökan Asafoğulları'nın, 7902/2012 sayılı davada, 31.3.2015 tarihinde verdiği karara karşı, Başsavcılık tarafından yapılan istinaftır.

-------------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Bu istinafta İstinaf Eden/İddia Makamı bundan böyle sadece "İddia Makamı", Aleyhine İstinaf Edilen/Sanık ise "Sanık" olar-ak anılacaktır. İddia Makamı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 31.3.2015 tarihli beraat kararından işbu istinafı dosyalamıştır.

İSTİNAFA İLİŞKİN OLGULAR

Bu istinafa konu olgular özetle şöyledir:
Sanık KKTC Barosuna kayıtlı avukattır. Sanık KKTC'de günlük yay-ınlanan Yeni Volkan Gazetesine dönemin Maliye Bakanı olan Ahmet Uzun'a Casino İşletme İzni verilmesi için 200,000 Euro rüşvet verdiği ihbar ve bilgisini vermiş ve Emare No. 1 19.10.2010 tarihli 976 sayılı "Şok Şok Şok Bakana 200 bin Euro rüşvet" manşetli G-azetenin ve 22.10.2010 tarihli 979 sayılı "Polis de soruşturma başlattı" manşetli Emare No. 2 Gazetenin yayınlanmasını sağladığı iddia olunmuştur.

Polis söz konusu yayınlardan sonra rüşvet alındığı konusu ile ilgili olarak tahkikat başlatmış ve bu tahkik-at bağlamında Sanıktan konuya ilişkin Emare No. 5 ifadeyi temin etmiştir. Polisin başlatmış olduğu tahkikatta rüşvet iddiası ile ilgili herhangi bir suç unsuruna rastlanılmaması neticesinde Sanık aleyhine Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 115. maddesi tahtında amm-e fesatçılığı (public mischief) suçu ile ilgili bir dava getirilmiştir.

Sanık aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dosyalanan 7902/2012 sayılı ceza davasını Sanığın kabul etmemesi üzerine duruşma yapılmış ve yapılan duruşma neticesinde Alt Mahkeme Sanığın -beraat etmesine emir vermiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ

İddia Makamı istinafında, 15 istinaf sebebi ileri sürmüş ve istinafını 4 başlık altında toplamıştır. İddia Makamının istinafı incelendiğinde, tüm istinaf sebeplerinin tek başlık altında incelenmesini-n uygun olacağı kanaatine varmış bulunuyoruz:

"Muhterem Alt Mahkeme, Sanığı aleyhine getirilen amme fesatçılığı davasından mahkum etmemek ve/veya suçun unsurlarını hatalı yorumlamak ve/veya olguları hatalı ele almak ve/veya hatalı bulgulara varmakla ve -neticede Sanığın beraatına karar vermekle hata yapmıştır."

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

İddia Makamı istinaftaki hitabında, Sanık tarafından yapılan ihbarın hayali bir suç içerdiğini, Polis tarafından yapılan tahkikat sonucunda Sanığın iddia ettiğ-i rüşvet alma suçunun işlenmediğinin tespit edildiğini, bu olayla ilgili zamanda Sanığın işletme hakkı elde edilmek amacıyla rüşvet verildiği iddia edilen casinonun yer aldığı Girne'deki Pia Bella Hotelinin ortaklarından birinin kızı ile nişanlı olduğunu v-e nişanlarının bozulması üzerine kasten ve kötü niyetle iddia edilen suçu işlemek amacı ile Gazeteye bu ihbarı yaptığını, Sanığın işlemiş olduğu suçun unsurlarının bu meselede var olduğunu ve bu nedenle Sanığın mahkum edilmesi gerektiğini, Alt Mahkemenin S-anığı beraat ettirmekle hata yaptığını iddia ederek, beraat kararının iptalini ve Sanığın mahkum edilmesini talep etmiştir.

Sanık Avukatı ise istinafındaki hitabında özet olarak: Sanığın iddia edilen suçu işlemediğini,Sanığın hayali bir suç beyanında bul-unmadığını, rüşvet alındığı iddiası ile ilgili Polisin yapmış olduğu tahkikatla ilgili belge ve bilgilerin Alt Mahkemeye sunulmadığını, bu nedenle hayali bir suç işlendiğine yönelik unsurun ispat edilemediğini iddia ederek istinafın reddini talep etmiştir.-

İNCELEME

"Muhterem Alt Mahkeme, Sanığı aleyhine getirilen amme fesatçılığı davasından mahkum etmemek ve/veya suçun unsurlarını hatalı yorumlamak ve/veya olguları hatalı ele almak ve/veya hatalı bulgulara varmakla ve neticede Sanığın beraatına ka-rar vermekle hata yapmıştır."

Alt Mahkeme, İddia Makamının Sanık aleyhine getirilen davadaki suçun unsurlarının ispat edilemediğinden Sanığın beraatına karar vermiştir.

Alt Mahkemenin bu karara ulaşırken varmış olduğu ve istinaf konusu olan bulgula-r sırasıyla aşağıda incelenecektir. Bu bulguları incelemeden önce Sanığın aleyhine getirilen davadaki suçun unsurlarını belirlemek gerekmektedir.

Sanığın itham edildiği 64/1989 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 115. maddesi aynen ş-öyledir:

"115. Her kim hayali bir suç ile ilgili olarak herhangi bir polise kasten yalan bir ifade verirse fesat karıştırmaktan suçlu olur ve beş yüz bin Türk Lirasına kadar para cezasına veya bir yıla kadar hapis cezasına veya her iki cezaya birden çarpt-ırılabilir."

İlgili Yasa maddesine göre suçun unsurları şöyledir:

Hayali bir suçla ilgili (an imaginary crime)
Kasten (bilerek)polise yalan bir ifadede bulunursa(knowingly making a false statements to police officers)

Alt Mahkemenin belirlediği suçun -unsurları ile yukarıdaki Yasa maddesinde sıralanan suçun unsurları aynı olup bu hususta bir hata yoktur. Belirtilen suçun unsurları göz önünde bulundurularak aleyhine getirilen davadaki suçu Sanığın işleyip işlemediği hususu öncelikle Polise kasten yalan i-fadede bulunma unsurundan başlayarak incelenmektedir.

Alt Mahkeme kararında, Mavi 293'de, Yasanın yorumunu dar çerçevede yaparak gazetelere yapılan ihbarların da Polise yapılan ihbarlar kapsamında olacak şekilde yorumlanamayacağına bulgu yapmış ve Sanı-ğın Gazeteye yapmış olduğu beyanın ispatı ile suçun ikinci unsuru olan "kasten polise yalan ifadede bulunmak" unsurunun var olduğu veya ispat edildiği hususunda bulguya varılamayacağını ifade etmiştir.

Alt Mahkeme tarafından ve Erer Selçuk Osman v. KKTC -Başsavcılığı Yargıtay/Asli/Yetki 5/91 Dağıtım 4/91 sayılı kararda da yer verilen Maxwell on Interpretation of Statues 12. Edition (1969) sayfa 239'da Ceza Yasalarının Kati Yorumlanması (Strict Construction of Penal Laws) başlıklı bölümde bu hususta şu ifad-elerde bulunulmuştur:

"The principle applied in construing a penal Act is that if, in construing the relevant provisions, "there appears any reasonable doubt or ambiguity," it will be resolved in favour of the person who would be liable to the penalty. "I-f there is a reasonable interpretation which will avoid the penalty in any particular case," said Lord Esher M.R., "we must adopt that construction. If there are two reasonable constructions we must give the more lenient one. That is the settled rule for t-he construction of penal sections."

(Bir ceza yasasının yorumlanmasında uygulanacak prensip şöyledir: Eğer yapılacak yorumla makul şüphe ve karmaşa meydana çıkacaksa, bu sonuç ceza ile sorumlu tutulacak kişi lehine sonuçlandırılmalıdır. Lord Esher; eğer b-ir davada yapılacak makul yorum ile ceza verilmesini engellenecek ise, bu şekilde yapılacak yorumu kabul etmemiz gerektiğini ifade etmiştir. Eğer birden fazla makul sonuç varsa daha müsamahalı olanı kabul etmek gerekir. Bu ceza bölümünde yapılacak yorumsal- sonuç ile ilgili oturmuş bir kuraldır.)

Yasada açıkça Polise yapılacak yalan ifade suçun unsuru olarak öngörülmekle birlikte, Polis dışında başka bir kişiye veya makama yapılacak bir yalan beyan durumunda suçun bu unsurundan bahsetmek mümkün değildir. -

Gazetede çıkan haber üzerine, Polisin Sanıktan Emare No. 5 ifadeyi almış ve ifadesinde bu suçla ilgili beyanlarda bulunmuş olması, Yasa maddesinde belirtildiği şekilde kamuda amme fesatçılığı yaratmak amacıyla kasten Polise bir suç ihbarı yapılmış olmas-ı unsurunun var olduğu anlamına gelmemektedir. Yasa, Polisin başlatmış olduğu bir tahkikatta bir kişinin gazetede yapmış olduğu bir beyanla ilgili suçun işlenip işlenmediğini araştırmak amacıyla ifadesini aldığı bu kişinin yalan beyanda bulunarak hayali bi-r suç ile ilgili ifade vermesi durumunu, bu suçun unsurunun var olduğu şeklinde yorumlanmasına olanak vermemektedir. Suçun unsurunda aranan kasıt, suç işleyen kişinin yalan söylemek maksadıyla Polise giderek ifade vermesidir. Yasa maddesinin yorumlanmasınd-a varılacak sonuca göre: Gazetede çıkan bir haberin doğru olup olmadığını veya suç teşkil edip etmediğini inceleyen Polisin, haberde beyanda bulunan kişinin bu hususta başlatılan tahkikat maksadıyla Polise vereceği ifadede, gerek yalan beyanda bulunması ge-rekse yalan beyanına konu hususun hayali bir suçla ilgili olmasına rağmen, Mahkemenin Yasa maddesinde yapılacak müsamahalı yorumuyla böyle bir durumu da Yasadaki şekliyle "Polise hayali bir suçla ilgili ifade vermek" kapsamına koyarak, bu hususta ortaya çı-kan makul şüphe durumunu Sanık aleyhine kabul etmenin ve bahse konu suçun unsurunun var olduğu bulgusuna varmanın, belirtilen ceza hukuku yorum prensiplerine aykırı olacağı aşikardır.

İlgili Yasa maddesi, Yasadaki bu suç ile kamuyu ilgilendiren bir konu- bulunması ve yalan söylemek kastı ile hareket ederek polislerin gereksiz ve kamunun aleyhine olarak, gerçek olmayan hayali suçlarla ilgili zaman ve imkanlarını kullanmalarına ve kişilerin tutuklanma ve şüphe tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmasına sebeb-iyet verenleri cezalandırmak amacını taşımaktadır (Bkz. R. v. Manley 1 KB 529).

Her şeyden evvel Sanığın Gazeteye yaptığı beyanın bakanın, rüşvet alması ile ilgili olduğu cihetle kamuyu ilgilendirdiği aşikardır. Alt Mahkeme bu hususu incelemey-erek, bir bulguya varmamakla hata yapmıştır.

Sanığın yapmış olduğu beyanların kamuyu ilgilendirdiğini tespit ettikten sonra, bu unsurla ilgili olguların incelenmesi gerekir.

Yasanın koruduğu veya korumayı amaçladığı yukarıda belirtilen amaca istinade-n, bu meselede Polise herhangi bir şikayet veya ihbarda bulunmayan Sanığın, Gazeteye yapmış olduğu beyanın suçun işlenmesine karşı korunmak istenen polis memurlarının kamu aleyhine zaman ve imkanlarını boşa veya yalan beyana istinaden başlatılan tahkikata -yönelik kullanmalarına sebebiyet verilmesinin cezalandırılması amacına girecek şekilde yorumlanması da ceza yasalarının yorumlanması prensiplerine aykırı olduğu gibi, Sanık aleyhine yapılacak bir yorum olacağı aşikardır.

İddia Makamı, Sanığın Gazeteye b-u beyanı yaptığını ispat edebilmek amacıyla tanık dinletmiş ve Gazeteye bu beyanın Sanık tarafından yapıldığını ve bu hususun Sanık tarafından istintakı esnasında kabul edildiğini iddia etmiştir. Yukarıda yapılan yoruma istinaden bu meselede, Sanığın Gazet-eye bu hususta beyanda bulunup bulunmadığı, suçun unsurları açısından dikkate alınabilecek bir olgu değildir. Bu nedenle Sanığın Gazeteye ihbarda bulunup bulunmaması bu meselede bir önem arz etmez.

Belirtilenlerle Sanığın Polise şikayette bulunmadığını i-fade ederek, bu hususta suçun unsurunun var olmadığı hususunda bulguya varan Alt Mahkeme hata yapmamıştır.

Suçun birinci unsurunun var olmadığı hususundaki bulgu hatalı olmadığından ve birinci unsurun var olmadığından hareketle, ikinci unsurun var olmas-ı halinde dahi suçun oluşamayacağından, ikinci unsurun incelenmesine gerek yoktur.

Neticede, Sanığın aleyhine getirilen suçtan makul şüpheden ari olarak suçlu bulunup mahkum edilebilmesi için İddia Makamının ispat külfetini yerine getiremediği bulgusu-na vararak Sanığın beraatına karar veren Alt Mahkeme hata yapmamıştır.

SONUÇ

İddia Makamı tarafından dosyalanan istinaf reddedilir.




Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç -Yargıç

14 Ekim 2016








8






Full & Egal Universal Law Academy