Yargıtay Ceza Dairesi Numara 60/2000 Dava No 3/2001 Karar Tarihi 26.02.2001
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 60/2000 Dava No 3/2001 Karar Tarihi 26.02.2001
Numara: 60/2000
Dava No: 3/2001
Taraflar: Mehmet Davut ile Başsavcılık
Konu: Trafik kazası neticesi ölüme neden olma –Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 26.02.2001

-D.3/2001 Yargıtay/Ceza: 60/2000
- (Ceza Dava No:4962/99;Lefkoşa)
-YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Mustafa H.Özkök,Gönül Erönen.
İstinaf eden: Mehmet Davut, Merkezi Cezaevi,Lefkoşa
ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC. Başsavcısı

A r a s ı n d a .

İstinaf eden namına: -Avukat Erden Algun adına Avukat Uygar Kalmaz
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Ergül Kızılokgil.

-İstinaf, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin (Türkay Saadetoğlu, Kaza Mahkemesi Yargıcı) sayılı davada 23.11.2000 tarihinde verdiği karara karşı Sanık tarafından yapılmıştır.
------------------
-
-H Ü K Ü M

Taner Erginel:12.8.1998 tarihinde Lefkoşa Girne ana yolunun birinci kilometresinde saat 22.30'da meydana gelen bir trafik kazası sonucu DG 391 plakalı arabada seyahat eden Ramadan Saadet, Sevinç Saadet ve Melisa Saadet hayatını kaybetti. Sanık -DF 480 plakalı van tipi araba ile Girne'den Lefkoşa'ya geliyordu. Arabalar uzun bir konvoy oluşturmuştu. Sanık arabasının sağ ön köşesiyle önde seyretmekte olan DG 391 plakalı arabanın sol arka köşesine çarptı. Karşıdan gelen arabaların şeridine savrula-n DG 391 plakalı araba karşıdan gelen CE 303 plakalı araba ile çarpıştı ve bunun sonucu feci kaza meydana geldi.

İddia Makamı kaza nedeniyle Sanık aleyhine 8 dava getirdi.

Bu davaların ciddi olanları ilk üç dava olup Sanık bu davaların herbirinde Fa-sıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesine aykırı dikkatsiz bir fiil ile bir insanın ölümüne neden olmakla suçlanmıştır.

- -Sanığın ithamı kabul etmemesi üzerine davanın duruşması yapıldı. İddia Makamı 8 tanık dinleterek davayı kanıtlamaya çalıştı. Sanık ise bizzat şahadet vererek savunmasını yaptı. Sanık başka tanık dinletmedi.

Davayı dinleyen ceza yargıcı 23.11.2000 tar-ihinde verdiği kararında Sanığı itham olduğu suçlardan mahkum etti ve 1.2.3. davaların her birinde Sanığa birlikte çekilmek üzere 1'er yıl hapis cezası verdi. Ayrıca Sanığa 1 yıl süreyle ehliyet sahibi olmaktan ve motorlu araç kullanmaktan men cezası verd-i. Sanık mahkumiyet ve ceza aleyhine istinaf etti.

İstinaf ihbarnamesinde bulunan 9 istinaf nedenini 2 başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar mahkumiyetin hatalı olduğu ve cezanın alelen fahiş olduğu nedenleridir.

Mahkumiyete karşı Sanık avukatı k-azanın oluşumu ile ilgili iki farklı görüş olduğunu, Savcılığın kazanın oluşumu ile ilgili teknik şahadet sunmadığını, kazanın nasıl meydana geldiğinin kanıtlanamadığını öne sürdü. Sanık avukatının iddiasına göre Tahkikat Memuru Mustafa Özlüses de kazanı-n iki farklı şekilde meydana gelmiş olabileceğini söylemiştir. Kazanın oluşumu ile ilgili iki olasılık bulunduğuna göre, ortada bir şüphe vardır ve Sanığın bundan yararlanarak beraat etmesi gerekir.

Ceza konusunda ise Sanık avukatı Sanığın sadece katkıs-al kusurunun söz konusu olabileceğini İlk Mahkemenin kabul ettiği kazanın oluş şeklinde dahi Sanığın kusurunun son derece az olduğunu, Sanığa verilmiş olan 1 yıl hapis cezasının bugüne kadar bu tür suçlarda verilen en ağır ceza olduğunu söyledi.

Bu iddi-alara yanıt veren İddia Makamı ise Sanığın ilk anda polise yaptığı sözlü izahat ile gönüllü ifadesinde söylediklerinin birbirine paralel olduğunu ve bu ifadeler dikkate alındığında kazanın İlk Mahkemenin bulgu yaptığı şekilde meydana gelmiş olduğunun anlaş-ıldığını söyledi. Ceza konusunda ise ölümle sonuçlanan kazaların gittikçe arttığını ve bu nedenle daha etkin cezalar verilmesi gerektiğini savundu.

Savcılığın benimsediği görüşe göre kaza Sanığın gönüllü ifadesinde anlattığı şekilde meydana gelmiştir.

-İlk Mahkeme, önündeki şahadeti değerlendirerek Savcılığın öne sürdüğü iddiaları kabul etti. Sanık avukatı istinafta İlk Mahkemenin bu bulgusunun hatalı olduğunu göstermek için büyük çaba harcadı.

Sanık avukatının iddialarının doğru olup olmadığını sapta-mak için sunulan şahadeti ve İlk Mahkeme hükmünü inceledik. İddia Makamı tanığı emekli polis çavuşu Mustafa Özlüses'in şahadetine göre kazadan hemen sonra Sanık kendisine şöyle dedi:

"Ben arabamla Lefkoşa'ya doğru giderdim. Önümdeki arabanın fren- ışıklarının yandığını fark ettim, karşıdan araç gelirdi. Bir anda bir ışık gördüm ve frene bastım. Frene basmamla beraber şiddetli bir gürültü duydum ve aracımın içerisinde sarsıldım. Ben mi bir arabaya çarptım, yoksa diğer araçlar mı bana çarptı anlam-adım."

Sanık daha sonra 13.8.1998 tarihinde polise verdiği gönüllü ifadede ise şöyle dedi:

"Önümde Lefkoşa istikâmetine doğru seyreden ve plakasının sonradan DG 391 olduğunu öğrendiğim salon aracın fren ışıklarının yandığını farkettim. Ayni anda k-arşı istikametten de araçlar geldiğinden bir ışık bolluğu dikkatimi çekti. Bu ışık bolluğunu fark ettiğim anda hemen fren yaptım. Frene basmamla birlikte şiddetli çarpma sesi duydum ve araç içerisinde sarsıldım. Bu duyduğum çarpma sesi ve sarsılmadan so-nra aracımın kontrolunu kaybettim."


Daha sonra 19.10.1998 tarihinde Sanık polise açık ifade verdi ve gönüllü ifadesinde söylediklerini aynen tekrarladı.

İlk Mahkemedeki duruşmada ise Sanık kaza günü konvoy halinde giderken arkadan gelen DG 391 plakalı- arabanın kendisini geçerek önüne girmeye çalıştığını, kazayı önlemek için sola kaçıp fren yaptığını, buna rağmen kazayı önleyemediğini söyledi.

İlk Mahkeme Sanığın duruşmada yaptığı açıklamayı kabul etmedi ve olayı şöyle değerlendirdi.

"Sanık Müteveffan-ın sürdüğü DG 391 plakalı arabayı yakın mesafede takip ediyordu. DG 391 plakalı arabanın fren ışıklarını görünce fren yaparak direksiyonu yolun soluna doğru kesti, fakat duramayarak arabasının sağ ön kısmı ile DG 391'in sağ arka köşesine çarptı. DG 391 pl-akalı arabayı yolun sağ şeridine iterek karşıdan gelen Doğan Yayar yönetimindeki CE 303 plakalı araçla çarpışmalarına sebebiyet verdi. Bu nedenle Ramadan Saadet, Sevinç Saadet ve Melisa Saadet'in ölümlerine sebep olduğu hususunda bulgu yaparım.


İlk Mah-keme uzun gerekçeli kararında şahadeti dikkatli bir şeklide incelemiş ve kazanın Sanığın duruşmada iddia ettiği şekilde değil gönüllü ifadesinde anlattığı şekilde meydana geldiği sonucuna varmıştır. Buna göre kaza Müteveffa Sanığı geçerken önüne girmeye t-eşebbüs etmesi üzerine değil Müteveffa önde giderken Sanığın durmayarak arkadan ona çarpması üzerine meydana gelmiştir. Sunulan şahadeti ve istinafta yapılan argümanları inceledikten sonra İlk Mahkemenin değerlendirmesinde hata yapmadığı kanısına varmış b-ulunuyoruz. Çünkü Sanığın gönüllü ifadesinde anlattıklarının yanlış olması için bir neden yoktur. Kaldı ki Sanık aynı şeyleri kaza yerine gelen polis çavuşuna da söylemiş ve 19.10.1998 tarihli açık ifadesinde tekrarlamıştır. Bu açıklama karşıdan gelen v-e Müteveffanın arabasına çarpan CE 303 plakalı araba sürücüsünün şahadeti ile de uyum içerisindedir. Bu olgular ışığında İlk Mahkemenin kazanın oluş şekline ilişkin bulgusunun hatalı olmadığı görüşündeyiz ve bu nedenle mahkumiyet aleyhindeki istinafı redd-ederiz.

Ceza aleyhindeki istinafa gelince, Sanığın lehinde cezayı hafifletebilecek nedenlere göz attığımız zaman önemli nedenler olduğunu görürüz. Sanık 61 yaşında, toplum içinde saygın birisidir. Sabıkası yoktur. Emekli bir kamu görevlisi olup kısmen -ziraatla uğraşmakta ve kısmen sahibi olduğu ithalât şirketini yönetmektedir. Kamu görevinde geçirdiği 28 yılın son 11 yılında Sosyal Sigortalar Dairesinin Lefkoşa Şubesi Müdürlüğünü yapmıştır. Prostat ameliyatı geçirmiş olup sürekli olarak doktor tedavis-ine muhtaçtır. İki oğlu öğrenimlerini henüz tamamlayamadıklarından babalarının çalışmasına ve ekonomik desteğine muhtaçtırlar. Kazada diğer sürücülerin katkıları vardır ve ölen kişinin %75 oranında içkili olması dikkati çekmektedir. Bu davada cezayı ağ-ırlaştıran neden kazanın feci şekilde sonuçlanması ve üç kişinin ölerek bir aile ocağının sönmesidir. Ölümle sonuçlanan trafik kazalarının devletimizde korkunç boyutlara ulaştığı ve ciddi önlemler almanın zorunlu hale geldiği doğrudur. İlk Mahkemenin bu -gerçeği görerek etkin bir ceza vermek istediği anlaşılmaktadır. Şüphe yok ki İlk Mahkemenin bu duyarlılığı göstermesi yerinde bir davranıştır. Ne var ki bir trafik kazasında ceza verirken iki farklı hususun göz önünde bulundurulması gerektiği kanısındayı-z.
Kaza sonucunda ne kadar büyük mağduriyet olmuştur?
Kazanın meydana gelmesinde Sanığın kusuru ne kadardır?

Mağduriyet açısından bu kazanın en ağır cezayı
gerektiren kazalardan biri olduğu açıktır. Çünkü kazada üç kişi hayatını kaybetmiştir. Ancak Sanı-ğın kusuru açısından olaya baktığımızda kusurunun çok az olduğunu görürüz. Kazanın Müteveffanın önündeki arabaları geçmeye teşebbüs etmesi ve yer olmadığı halde Sanığın önüne girmeye çalışması üzerine meydana geldiği iddiasını reddediyoruz. Buna rağmen ol-ayın Savcılığın öne sürdüğü şekilde meydana geldiğinin kabul edilmesi halinde de Sanıkta fazla kusur bulmak mümkün değildir. Çünkü Sanık geceleyin konvoy halinde Lefkoşa'ya geliyordu. Öndeki arabanın fren ışıklarının yandığını görünce kendisi de fren yap-mış ve dümeni sola kırarak kazayı önlemeye çalışmıştır. Muhtemelen bu hareketleri bilinçsizce refleks olarak yapmıştır. Makul ve dikkatli bir sürücü daha farklı nasıl hareket edebilirdi? Öndeki araba ile arasında daha fazla mesafe bıraksaydı çarpmadan d-urabileceğini ve kazayı önleyebileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle kendisine bir ceza verilmesi gerektiğini kabul ediyoruz. Ancak bu noktada da soru işaretleri vardır. Çünkü konvoy halinde seyahat eden araçlar arasındaki mesafelerin sürekli olarak değişti-ği ve fazla mesafe bırakılması halinde arkadan gelen vasıtaların araya girmeye çalıştıkları bir gerçektir. Böyle hareket etmenin daha büyük tehlike yaratma olasılığı vardır. Bu nedenlerle kazanın meydana gelmesinde Sanığın kusurunun oldukça az olduğunu k-abul etmek zorundayız.

-Ölümle sonuçlanan ağır trafik suçlarında ağır cezalar verilmesi gerektiği doğrudur. Ancak bunlar daha çok Sanığın kusurlu davranışının kazada etken olması halinde söz konusu olmalıdır. Örneğin süratli araba süren, trafik ışıklarına uymayan, tarafında gi-tmeyen, yaya geçidini dikkate almayan, alkollü araba kullanan bir sürücü potansiyel tehlike oluşturmaktadır. Böyle bir sürücünün yaptığı kazada ihmal ile sonuç arasında bir bağlantı vardır. Halbuki önümüzdeki olayda normal bir sürücünün normal sürüşü esn-asında sürücüye atfedebilecek az kusur nedeniyle beklenmedik sonuçlar meydana gelmiştir.
-
Sanığın 61 yaşında iyi bir vatandaş ve emekli bir müdür olduğunu, ameliyat geçirmiş tedaviye muhtaç birisi olduğunu, kazanın meydana gelmesinde kusurunun az olduğunu, sonucun Sanığın ihmali ile bağlantısı olmayan beklenmedik bir sonuç olduğunu, Sanığın -değil Müteveffanın alkollü olduğunu, kazaya karşıdan gelen vasıtanın da katkıda bulunmuş olabileceğini dikkate alınca, Sanığa verilen 1 yıl hapis cezasını fazla bulur Sanığın cezasını 4 ay hapse indiririz. Sanığa 1,2,3. davaların her birinden verilen 1'-er yıl hapis cezaları 4'er ay hapse indirilir.

Cezalar mahkumiyet tarihinden başlayıp birlikte çekilecektir.




Taner Erginel Mustafa H.Özkök Gönül Erönen
Yargıç Yargıç Yargıç


26 Şubat,2001
-1


8



-


Full & Egal Universal Law Academy